Normal görünüm

Yeni makaleler mevcut. Sayfayı yenilemek için tıklayın.
Bugün — 28 Mart 2024Sağlık

Demansı tetikleyen üç ana risk faktörü belirlendi

Tarafından: NTV
28 Mart 2024 at 12:05
Demansı tetikleyen üç ana risk faktörü belirlendi

İngiltere'de yapılan bilimsel bir araştırma demansa, yani türkçe adıyla bunamaya neden olan en zararlı risk faktörlerini ortaya çıkardı. Demans için en kritik risk faktörlerinden bazılarına ışık tutan çalışmanın gelecekte hastalığın tedavisine katkıda bulunabileceği belirtildi.

İngiltere'de Oxford Üniversitesi araştırmacıları tarafından beyni daha hızlı yaşlandırabilecek risk faktörleri incelendi. İnceleme kapsamında demansa neden olan en zararlı 3 faktör açıklandı. Bu faktörler diyabet, trafiğe bağlı hava kirliliği ve alkol tüketimi olarak belirlendi. Genetik ve değiştirilebilir risk faktörlerinin yaşlanma ve hastalıklara karşı savunmasız beyin bölgeleri üzerindeki etkileri araştırıldı. Çalışma kapsamında 45 yaş üstü 40 bin katılımcının beyin MR'ları incelendi.

161 AYRI RİSK FAKTÖRÜ VAR Araştırmacılar yaşlanmanın insan vücudundaki doğal etkilerinin dışında demansa sebep olabilecek 161 risk faktörün hassas beyin ağı üzerindeki etkilerini sıraladı. Diyabet, trafiğe bağlı hava kirliliği ve alkol tüketiminin demans için değiştirilebilir 15 risk faktörü arasından en zararlı olanları olduğu ortaya çıktı. Beynin belirli bölümlerinin, demansın risk faktörleri arasında bu 3 faktöre karşı en savunmasız olduğu görüldü. Demansa yol açabilecek diğer faktörler arasında tansiyon, kolesterol, diyabet, kilo, sigara tüketimi ve uyku gibi maddeler de yer aldı. Demans için en kritik risk faktörlerinden bazılarına ışık tutan çalışmanın gelecekteki bu hastalığın tedavisine yönelik stratejilere katkıda bulunabileceği belirtildi.

İşte yoğurdun diyabet üzerindeki etkileri!

28 Mart 2024 at 11:22
Amerikan Gıda ve İlaç İdaresi'nin (FDA) yeni bir kararına göre, yoğurdun diyabet riskini azalttığını söylemek artık mümkün. Yoğurdun içeriğindeki probiyotiklerin ve proteinin kan şekerini dengelemede etkili olduğu düşünülüyor. Bu bulgular, sağlıklı bir beslenme planının vazgeçilmezi olan yoğurdu tüketmemizin önemini tekrar hatırlatır nitelikte. İşte, yoğurdun diyabet üzerindeki faydaları…

190 milyon kadının sorunu! Kadınlar teşhis almak için 12 yıl bekliyor

28 Mart 2024 at 02:13
Dünya genelinde yaklaşık 190 milyon kadını etkileyen çikolata kisti (endometriozis) genelde herhangi bir belirti vermiyor. En çok üreme çağındaki kadınları tehdit eden hastalık, bulgu verdiğinde de şiddetli ağrı ve kısırlıkla kendini gösteriyor. Erken yaşta adet görmek, sık adet görmek, adet döneminde yoğun kanama, kısırlık öyküsü ve hiç doğum yapmamış olmak riskleri artıran faktörlerden... Doç. Dr. Sinem Ertaş, kadınların ilk şikâyetlerinin başlamasından kesin tanı alınmasına kadar geçen sürenin oldukça uzun olduğunu belirterek, "Ortalama bu süre 8 ile 12 yıl arasında değişiyor" dedi

Çiğnenmiş sakızlar Covid ve gebelik testine dönüştü

Tarafından: NTV
28 Mart 2024 at 04:20
Çiğnenmiş sakızlar Covid ve gebelik testine dönüştü

Dünya çapında her yıl milyarlarca tek kullanımlık testler Covid-19, gebelik ve çeşitli hastalıkların teşhisinde kullanılıp çöpe gidiyor. İngiltere'de bilim insanları kullanılmış sakızları geri dönüştürerek, test kitlerinin plastik aksamını üretmeyi başardı. Teknik sayesinde her yıl binlerce tonluk atık geri dönüştürülebilir.

Edinburgh Üniversitesi uzmanları, her yıl milyarlarca test kitinde kullanılan "yanal akış kasetlerini" geri dönüştürülmüş plastikten üretmeyi başardıklarını açıkladı. Bilim insanları hammadde olarak çiğnenmiş sakızları bile kullanabileceklerini söylüyor.  Konuyla ilgili konuşan uzman, "Beş yanal akış tahlil kitini geri dönüştürülmüş malzemelerden ürettik. Bunlardan üçü eski sakızlardan, buzdolabı parçalarından ve kireç taşlarından, ikisi de biyolojik olarak türetilmiş malzemelerden yapıldı. Amacımız hammadde üretiminden yüzde 30 ila yüzde 50 oranında tasarruf etmek." ifadelerini kullandı.  İngiliz girişimciler, sağlık sektöründe her yıl milyarlarca test kitinin bir kez kullanıldıktan sonra çöpe gittiğine dikkat çekiyor. Geri dönüştürülmüş malzemelerden yapılan test kitleri üzerindeki denemeler devam ediyor. Tekniğin geniş çaplı kullanımı ile onbinlerce ton atığın geri dönüştürülebileceğinin altı çiziliyor.

Pirincin 7 faydası

28 Mart 2024 at 03:43
Pirinç dünya çapında birçok mutfak kültüründe temel bir gıdadır ve dünya nüfusunun yarısından fazlasını besleyen önemli bir tahıl mahsulüdür. USA Rice Federation verilerine göre pirincin dünya çapında kırk binden fazla çeşidine rastlanabilir. İnsanlar mutfak ihtiyaçlarına, bulunurluğuna, ve de sağlığa olası faydalarına bağlı olarak, özel lezzetler için farklı pirinç çeşitleri arasında seçim yaparlar. PİRİNÇ KANSERLE DE MÜCADELE EDİYOR  Mutfağımızın vazgeçilmez sağlık kaynağı olan pirincin en önemli faydalarını ayrıntılı şekilde incelersek; Müthiş Enerji Kaynağı: Pirinçte karbonhidrat miktarı bol olduğu için, vücuda yakıt sağlar ve beynin normal işleyişine yardımcı olur. Karbonhidratlar vücut tarafından metabolize edilmesi ve fonksiyonel, kullanılabilir enerjiye dönüştürülmesi açısından kaçınılmazdır. Kolesterol İçermez: Pirinç yemek çok basit bir sebeple sağlık için son derece yararlıdır çünkü zararlı yağ, kolesterol veya sodyum içermez. Dengeli beslenmenin ayrılmaz bir parçasını oluşturur. Pirinç dünyanın en çok kullanılan ve yenen gıdalarından biridir çünkü çok küçük miktarları bile insanları sağlıklı ve canlı tutabilir.Kan Basıncı Yönetimi: İçindeki düşük sodyum sebebiyle pirinç yüksek kan basıncı ve hipertansiyon sorunu olanlar için en iyi gıdalardan biri olarak kabul edilir.Kanseri Önleme: Esmer pirinç gibi, tam tahıllı pirinç de birçok kanser türlerine karşı koruma sağlayabilen çözünmez lif bakımından zengindir. Pek çok bilim adamı ve araştırmacı, bu tür çözünmez liflerin kanserli hücrelerin gelişimi ve metastazına karşı vücudu korumak için hayati olduğuna inanıyor. Fiber, özellikle kolorektal ve bağırsak kanserine karşı savunmada faydalıdır. Bununla birlikte, lifin yanı sıra, pirinç vücudu serbest radikallerden temizleyen doğal antioksidanlar veya tetikleyicileri olarak da hareket eden C vitamini, A vitamini, fenolik ve flavonoid bileşiklere de sahiptir. Serbest radikaller organ sistemlerinize ciddi hasar verebilecek ve sağlıklı hücrelerin kanserliye dönüşmesine sebep olabilecek şekilde hücresel metabolizmanın yan ürünleridir. Antioksidan düzeylerinizin artırılması müthiş bir fikirdir ve daha fazla pirinç yemek bunu yapmak için harika bir yoldur.Alzheimer Hastalığı: Esmer pirincin, Alzheimer hastalığını dikkat çekici ölçüde önlemeye yardımcı olan nörotransmitterlerin büyüme ve aktivitesini tetikleyen besinlerden yüksek derecede içerdiği söylenir. Çeşitli yabani pirinç türlerinin beyindeki, bunama ve Alzheimer hastalığına neden olan serbest radikaller ve diğer tehlikeli toksinlerin etkilerini engelleyen nöro-koruyucu enzimleri tetiklediği gösterilmiştir.Vitaminler açısından zengin: Pirinç D vitamini, kalsiyum, lif, demir, ve riboflavin gibi vitaminler açısından mükemmel bir kaynaktır. Vitaminler vücudun en temel faaliyetlerinde genel olarak tüketildiği için bu vitaminler vücut metabolizması, sağlıklı bağışıklık sistemi ve organ sistemlerinin genel işleyişi için gerekli yapıyı oluşturur.Dayanıklı nişasta: Pirinç sindirilmemiş bir biçimde bağırsaklara ulaşan dayanıklı nişastayla doludur. Bu tür nişasta normal bağırsak hareketlerine yardımcı olan faydalı bakterilerin büyümesini tetikler. Ayrıca, bu çözünmez pirinç Arsız Bağırsak Sendromu (IBS), ve ishal gibi koşulların etkilerinin azaltılmasında çok faydalıdır.Son olarak;Pirinç kronik kabızlığı da önleyebilir. Pirinçteki çözünmez lif bağırsak düzeneğiyle hızla ve kolayca itilmiş yumuşak bir sünger gibi davranır. Esmer pirinç ve kepekli tahıllar çözünmez lif açısından zengin olarak bilinmektedir. Ancak, kabızlık durumunuzdan kurtulmak için lifli gıdalar yemenin yanında bol su içilmesi tavsiye edilir.Diyabetik hastalar, beyaz pirinç yerine düşük glisemik indeks seviyeleri içeren esmer pirinci dahil etmelidir. Günlük olarak bir bardak kahverengi pirinç karbonhidratlar ve proteinden enerji üretmeye yardım edecek şekilde bir kişinin neredeyse günlük %100 manganez ihtiyacını karşılar.

Fesleğenin faydaları

28 Mart 2024 at 03:09
Asya topraklarında her adımda bir yetişen eşsiz bir koku ve tada sahip olan fesleğen keşfedildiği yıllarda uykusuzluk ve stres için çay yapılarak ya da çiğ halde tüketilirdi. Uçucu yağ bakımından zengin olan bu bitki adeta doğal bir böcek savar görevi görür. En fazla 60 cm çıkan bitki beyaz ya da mor renklerde çiçekler açar. Dokunulduğunda vücutta kokusu kalır. Yemekleri, çorbaları ve salataları süsler. Yöreden yöreye tüketim şekli değişir. İpek yolu ile dünyaya yayılan bitki her mutfağın vazgeçilmez baharatı oldu. Diyet listelerinde uzun süre tokluk verdiği için vazgeçilmez oldu. Kurutularak baharatı da yapılır. Reyhanla çok sık karıştırılır. Ancak koku ve tat olarak farklıdır. Tohumları aynı aileye bağlıdır. İçeriğinde linalol, cineol ve pinen yağları bulunur. Anadolu denilen fesleğen güçlü bir balgam söktürücü görevi görür. İçindeki yağlar çıkartılıp kozmetik ve ilaç sanayisinde kullanılır. Tıkalı sinüsleri açmada en etkili doğal ilaçtır. Yapılan araştırmalarda migren ataklarını azaltığı tespit edilmiştir. Fesleğenin Ne İşe Yarar? Yemek sonrası yaşanan mide bulantısı ve hazımsızlığına iyi gelir. Bunun yanı sıra mide duvarını koruyarak kramp, ülser ve reflü gibi mide hastalıklarının yaşanmasını önler.Sindirim sistemine faydası olan fesleğen bağırsak parazitlerinin dökülmesinde yardımcı olur. Gaz sıkışması gibi yaşam kalitesini düşüren rahatsızlığın anında geçmesini destekler.Hücreleri yenileme özelliği olan fesleğen, yaşlanmayı azaltır. Ayrıca yaşlılık etkilerinin şiddetinin de önüne geçer.İçerdiği esans sayesinde güçlü bir iltihap söktürücüdür. Bu sayede üst solunum yolları hastalıkları sırasında tıkanan sinüsleri balgam şeklinde çıkarılmasını sağlar.Antibakteriyel özelliği olan fesleğen damar yollarını temizleyerek kalp hastalıklarının önüne geçer. Aynı zamanda damar duvarlarının daha esnek olmasını sağlar.Yapılan araştırmalarda fesleğen boğaz ağrısı, stres ve yorgunluğun yanı sıra migren ağrıları ya da ataklarına doğal ilaçtır.Mevsim geçişlerine çayının sıklıkla tüketilmesi tavsiye edilir. Çünkü fesleğen bağışıklık sisteminde bakteri ve virüsleri temizlemede etkilidir. Bu sayede hastalıklara karşı bağışıklığı güçlendirir. Aynı zamanda kanserli hücrelerin oluşumunu engeller.Böcek ısırıkları ve arı ısırıkları gibi durumlar esnasında kaynatılan fesleğen suyu sokulan yere dökülür. Ancak ılık halde dökülmesi daha sağlıklı olur.Fesleğen Nerelerde Kullanılır?Yağını çıkartmak için tohumları kullanılır. Bu yağ nane gibi keskin kokulu ve ferahlatıcıdır. Yağının içinde linalol, pinen, estragol ve cienol maddeleri bileşeni vardır. Taze tüketildiği gibi kurutularak da tüketilebilir. Yaz aylarında pencere önlerinde konulduğunda hem evin havasını değiştirir hem de böcek ve sivrisineklerin içeri girmesini önler. Yeni doğmuş bebeklerin daha rahat nefes alması için odalarına konulabilir. Alternatif tıpta özellikle boğazdaki iltihabı kurutmak için şurubu hazırlanır. Taze 20 gram fesleğeni bir litre su ekleyerek kaynatın. Sonra süzerek içerisine limon sıkarak tüketebilirsiniz. Günde iki defa tüketilmesi vücuttaki toksinleri atamada yardımcı olur. Bu şurubu düzenli içenler genellikle sık sık tuvalete çıkar.

Yasemin yağının faydaları

28 Mart 2024 at 01:16
Yasemin oldukça ünlü bir çiçektir, yasemin yağı özü, yasemin çiçeğinden elde edilir ve ‘”jasminum Grandiflora (Royal Jasmine)” ve “Jasminum Officinale (Common Jasmine)” gibi çeşitli bilimsel isimlere sahiptir. Yağ, genelde bahsettiğimiz bu bitkilerin ikincisinden elde edilir. Romantik, mutlu edici, hoş bir kokusu vardır. Yasemin Yağının Faydaları Nelerdir?Antidepresan: Yasemin yağının aromasının mutluluk verici ve moral yükseltici etkisi vardır ve aktif olarak depresyona karşı mücadele eder. Yasemin yağı kişiyi mutlu hissettirir, romantik duygular ve şiirsel hisler uyandırır. Yasemin yağının aromatik etkisi, vücutta enerjiyi artıran ve canlandıran serotonin dahil bazı hormonların salınımını uyarır.Antiseptik: Yasemin yağı çok iyi bir antiseptik ve dezenfektan (mikrop öldürücü) dır. Onun içeriğinde bulunan benzaldehid, benzoik asit ve benzil benzoatın; mikrop öldürücü, bakteri öldürücü, mantar önleyici ve virüs önleyici özellikleri bulunmaktadır. Yaralanmalarda dışarıdan uygulandığında, mikropları önler ve etkili olarak tetanoz gibi potansiyel enfeksiyonları bertaraf eder. Nefes ile içe çekildiğinde ise solunum sistemi enfeksiyonlarını azalttığı ve soğuk algınlığı ve öksürüğü hafiflettiği bilinmektedir.Yaraların kabuk bağlamasını kolaylaştırır: Siz çıban, akne ve diğer yaralar iyileştikten sonra izinin kalmasından mı endişeleniyorsunuz? Yasemin yağını kesinlikle denemelisiniz. Yasemin yağının sikatrizan olmasından dolayı bu yara izlerinin ve lekelerin solmasına yardımcı olur. Ayrıca sık sık hamile annelerde meydana gelen kilonun sebep olduğu çatlakların ortadan kalkmasına yardım eder.Balgam Söktürücü: Eğer soğuk algınlığı ve öksürükten şikayetçiyseniz yasemin yağının balgam söktürücü özelliği, gece rahat bir uyku geçirmenize yardım eder. Ayrıca solunum sisteminde biriken balgamı temizleyerek öksürüğün hafiflemesine yardımcı olur. Genizdeki ve solunum sistemindeki tıkanıklığı açarak horlamayı giderir. Yasemin yağı, vücudu gece boyunca hem öksürükten hem de horlamadan uzak tutar.Uyumaya Yardımcı: Yasemin yağının içerdiği bileşim, uzun, dinlendirici ve rahat bir uyku için ideal bir araçtır. Yasemin yağı; balgam söktürücü, sakinleştirici, spazm giderici özelliklerinin birleşimi ile uykuya dalmak ve tüm gece uykuda kalmak için en iyi durumu yaratır. Uyuyamama ve uykusuzluğun işaretlerini azaltarak, eski günlerine dönebilir. Özel hayatında ve iş hayatında iyi dinlenmiş, kibar, sabırlı ve üretici biri olabilirsin.Cilt sağlığı: Yasemin yağı, cilt bakımı için; özellikle kuru, hassas ve nemini kaybetmiş ciltlerin tedavisinde kullanılmaktadır. Ancak duyarsızlaştırıcı etkisinden dolayı genelde açık yaralarda ve çatlaklarda kullanımı, alerjik reaksiyona ya da tahrişe sebep olabileceğinden uygun değildir. Bununla birlikte yine de yasemin yağı sık sık egzama ve dermatit tedavisinde kullanılır.Sakinleştirici: Yasemin yağı özü, vücudu, zihni ve ruhu dinginleştirirken olumlu ve yapıcı duyguları artırır. Kaygı, stres, sıkıntı, öfke, depresyonun yanı sıra vücuttaki iltihaplanmalardan kaynaklanan, kişinin ruh halini etkileyen ve acı veren olumsuz duyguları hafifletir. Hala araştırılmaya devam ediliyor olmasına rağmen, yasemin yağının bir diğer etkileyici özelliğinin eklem iltihabı ve gut hastalığının verdiği rahatsızlık ve acıyı azalttığı söylenmektedir.Diğer Yararları: Yasemin yağı, uyuşturucu ve diğer bağımlılıklardan kurtulmak için de kullanılabilir.Yasemin Yağı Kullanılırken Dikkat Edilmesi Gerekenler: Yasemin yağının adet söktürücü özelliği olmasından dolayı hamile kadınların kullanmaktan kaçınması gerekir. Yüksek oranda rahatlatıcı ve sakinleştirici özelliği olduğu için fazla dozda kullanılması sakıncalıdır. Yasemin çiçeğine alerjisi olanlar kullanmaktan kaçınmalıdır.

Dün — 27 Mart 2024Sağlık

Salgın hastalıklardan korunmak için ne yapmalıyız?

Tarafından: NTV
18 Mart 2024 at 15:43
Salgın hastalıklardan korunmak için ne yapmalıyız?

Son yıllarda dünya, birçok farklı salgın hastalıkla karşılaşmış ve bunların etkilerini derinden hissetmiştir. Salgın hastalıklar, bireylerin sağlığını ve toplum sağlığını ciddi şekilde tehdit edebilir. Bu nedenle, toplum içinde alınacak önlemler büyük önem taşır. Salgın hastalıklardan korunmak için aşağıda sizlerle paylaşacağımız önlemlere dikkat etmek hayati öneme sahiptir.

C Vitamini takviyeleri ihtiyaç mı?

Tarafından: NTV
6 Mart 2024 at 15:37
C Vitamini takviyeleri ihtiyaç mı?

Günümüzde sağlıklı bir yaşam tarzı sürdürmek için doğru beslenme büyük bir önem taşımaktadır. Vücudumuz için gerekli olan çeşitli vitamin ve mineralleri yeterli miktarlarda almak, sağlığımızı korumak ve yaşlanma sürecini geciktirmek açısından kritik bir faktördür. Bu bağlamda, C vitamini de önemli bir role sahiptir.

ABD’deki ineklerde kuş gribi tespit edildi

27 Mart 2024 at 14:33
ABD’li yetkililer dün yaptıkları açıklamada, Teksas ve Kansas’taki ineklerden elde edilen süte yapılan testlerde kuş gribinin pozitif çıktığını açıkladı. Yetkililer, kuş gribinin pozitif çıktığı ineklerin karantina altına alınarak iki ila üç hafta içerisinde iyleştiğini belirtti

Bilim insanları duyurdu: Yüz hatları anne karnında belirleniyor

Tarafından: NTV
27 Mart 2024 at 12:22
Bilim insanları duyurdu: Yüz hatları anne karnında belirleniyor

Yeni bir araştırma, yüz hatlarının şekillenmesinde annenin hamilelik sırasında yediği besinlerin çok büyük rolü olduğunu ortaya çıkardı. Buna göre burnuzun büyük olmasının nedeni annenizin yedikleri olabilir.

Bilim insanları, insanların yüz hatlarındaki farklılıkların nedeninin annenin hamileyken yediği besinler olabileceğini ortaya çıkardı. İnsanların benzersiz yüz özellikleri, annelerinin hamilelik sırasında yediklerinden etkilenmiş olabilir. Protein açısından zengin beslenme, daha geniş burun ve çenelere yol açar. Kafatası şeklinden burundaki kemiğe kadar insanların görünüşlerindeki ince farklılıklar, beslenmenin tetiklediği genler tarafından rahimde yaratılır.

TÜKETİLEN PROTEİN YÜZ HATLARINI BELİRLİYOR Hamilelik sırasında ne kadar çok protein tüketilirse "mTORC1" olarak adlandırılan bu genler o kadar aktif hale gelir. Araştırmacılar bu genin, burnun uzunluğunu ve burun deliklerinin genişliğini, yanakların şeklini ve çenenin çıkıntısını ayarlayarak bebeğin yüz görünümüne "ince ayar" yapabileceğini söylüyor. Anneleri daha düşük proteinli gıdalarla beslemek daha ince yüzlere ve daha sivri yüz hatlarına yol açabilir.

HAMİLE FARELERDE VE BALIKLARDA DENEY YAPILDI Nature Communications isimli dergide yayınlanan çalışmada, uluslararası araştırmacılar, "Annenin beslenme şeklindeki protein seviyesinin mTORC1 aktivitesini düzenlediğini ve bunun da embriyoların yüz hatlarında ince ama belirgin değişikliklere yol açtığını bulduk. Bu durum farklı yüz özelliklerinden oluşan bir 'spektruma' yol açıyor" duyurusunu yaptı. Hamile farelere ve balıklara farklı diyetler uygulandı ve araştırmacılar bunun rahimlerindeki "mTORC1" sinyalini değiştirdiğini ve yavrularına farklı yüz özellikleri verdiğini ortaya çıkardı. Bazı balık türlerinde, anneleri düşük proteinli bir diyet tüketiyorsa, bebeklerin daha uzun ve ince burunlu olma olasılığının daha yüksek olduğu belirtilirdi.

Bu da yavrulara, besin seviyelerinin düşük olduğu bölgelerde yiyecek ararken avantaj sağlıyor.

Doğada yüzde 97 oranında çözülen plastik üretildi

Tarafından: NTV
27 Mart 2024 at 11:12
Doğada yüzde 97 oranında çözülen plastik üretildi

Kansere neden olan mikroplastikler gıda güvenliğini ve sağlığımızı tehdit etmeye devam ediyor. Mikroplastiklere dönüşmeyen bitkisel bazlı yeni bir plastik, gıdalarımızda, suyumuzda ve vücudumuzda tespit edilen toksik maddelerin artışına çözüm olabilir.

Dünyanın neredeyse her yerinde mikroplastik artışı devam ediyor. Uzmanlar çareyi doğda çözüldüğünde mikroplastiğe dönüşmeyen yeni bir tür bitkisel plastik üretmekte buldu. San Diego'daki California Üniversitesi'nden araştırmacılar, alglerden biyoplastik olarak da adlandırılan bitki bazlı bir polimer geliştirdi. Bu plastiklerin yüzde 97'sinin 200 gün içinde çöplüklerde biyolojik olarak parçalandığı kaydedildi. Geleneksel plastiklerin yalnızca yüzde 35'i doğada çözülüyor.

BİTKİSEL BAZLI PLASTİK Ekip, "TPU-FC1" adı verilen yosun bazlı bir polimer yapmayı başardı ve 2022 yılında fosil yosun yağından yapılan ilk biyolojik olarak parçalanabilen ayakkabı tabanlarını piyasaya sürdü. Plastikler, alglerden elde edilen petrolden üretiliyor ve bu da onu biyolojik olarak parçalanabilen ürünler için en iyi seçenek haline getiriyor. Araştırmacılar, bitki bazlı mikroplastiklerin yüzde 32'sini 90 gün sonra ve yüzde 3'ünü 200 gün sonra geri kazandı.

Bu, test malzemesinin yüzde 97'sinin biyolojik olarak parçalandığı anlamına geliyor.

MİKROPLASTİK NEDİR? Mikroplastikler, atardamarlarımızda, akciğerlerimizde ve plasentalarımızda bile bulunan ve parçalanması 100 ila bin yıl sürebilen plastik ürünlerden oluşan küçük parçalardır. Mikroplastikler, günlük yaşamımızda kullandığımız ürünlerin içinde ortaya çıkmaları ve bol miktarda bulunmaları nedeniyle son zamanlarda büyük ilgi görmeye başladı. Minik parçacıklar, gezegenin en derin yeri olan Mariana Çukuru'ndan Everest Dağı'nın tepesine kadar dünyanın hemen hemen her yerinde bulundu.

Türkiye yaşlanıyor

27 Mart 2024 at 10:59
Türkiye'de 65 ve daha yukarı yaştaki nüfus beş yılda yüzde 21,4 artarak geçen yıl 8 milyon 722 bin 806 kişiye ulaştı. Yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki oranı 2023 itibarıyla yüzde 10,2'ye çıktı

50 yaş altında kanser alarmı: Vaka sayısı her geçen gün artıyor!

Tarafından: NTV
27 Mart 2024 at 10:23
50 yaş altında kanser alarmı: Vaka sayısı her geçen gün artıyor!

Galler Prensesi Kate Middleton geçen hafta kanser kanser tedavisi gördüğünü açıkladı. Kate'in açıklaması 50 yaş altındaki kanser yaygınlığını yeniden gündeme getirdi. Bilim insanları, dünya genelinde 50'li yaşlarının altındaki kişilerde kanser vakalarının görülme sıklığının arttığı konusunda uyarıyor.

Galler Prensesi Kate Middleton, hakkında bir süredir devam eden spekülasyonlara paylaştığı video mesajla son verdi. Kanser tedavisi gördüğünü açıklayan 42 yaşındaki Galler Prensesi, ocak ayında karın ameliyatı geçirdiğinde kanser olduğunun bilinmediği belirtti.

Kemoterapi tedavisi aldığını ve tedavinin erken aşamasında olduğunu söyleyen Kate Middleton, kanserin türüne ilişkin bilgi vermedi. Kate'in kanser açıklamasının ardından 50 yaş altında görülen kanser vakalarındaki artış yeniden gündeme geldi.

DÜNYA GENELİNDE YÜZDE 79 ARTTI Bir araştırma, erken yaşta kansere yakalanma oranlarının 1990 ile 2019 yılları arasında dünya genelinde yüzde 79 arttığını ortaya koydu. Uzmanlar genç yaşlarda kanser vakalarının 2030 yılına kadar yüzde 31 artacağını tahmin ediyor. Yıllar süren araştırmalara rağmen araştırmacılar bu artışın arkasında ne olduğunu belirleyebilmiş değil."HENÜZ KEŞFEDİLMEMİŞ ÇEVRESEL FAKTÖR" Galler Prensesi'ne konulan teşhisin ardından bir doktor, henüz keşfedilmemiş bir faktörün suçlanabileceğini iddia etti. Birmingham Üniversitesi'nde Profesör Andrew Beggs kanser vakalarındaki artışın nedeni için, "Kapsamlı araştırmalara rağmen keşfedemediğimiz, bilinmeyen bir çevresel faktör olabilir" ifadelerini kullandı."GENÇLERDE KANSER SALGINI" Veriler, kanser oranlarının tüm yaş gruplarında arttığını, ancak gençlerde vakaların çok daha hızlı arttığını gösteriyor. İstatistiksel olarak 50 yaşın altındaki vakalar hala nadir sayılsa da artış hızı ve nedenin tespit edilememesi uzmanları endişelendiriyor. Birmingham Üniversitesi'nden Onkolog Dr. Shivan Sivakumar, durumu "salgın" olarak nitelendirdi.TÜRKİYE'DE ORAN YÜZDE 66 Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, ülkelerde rastlanan 50 yaş altı kanser vakalarında Türkiye, yüzde 66’lık oranla en fazla genç yaşta kanserin görüldüğü ülkeler arasında yer aldı. Avustralya yüzde 135 ile dünyada en fazla 50 yaş altı kanser vakasının görüldüğü ülke oldu. Avustralya’yı yüzde 119 ile Yeni Zelanda takip etti.

Ergenlikte 25, yeni 18 mi? 

27 Mart 2024 at 08:22
Son 25 yılda ergenlik yaşının düştüğü bilimsel olarak kabul edildi. Öyle ki kızlarda ergenlik yaşı 8’e kadar inmiş durumda. Öte yandan çocukluktan erişkinliğe geçiş süreci olan ergenlik de 25 yaşına kadar uzadı. Peki bu nelere sebep oldu? Erken ergenliğin suçluları kimler? Ergenlik yaşının 25'e kadar uzamış olması nelere yol açtı? Ergenlikte olan bir kişiyle ilişkiler nasıl olmalı? Pediatri Uzmanı Dr. Pınar Balgöz Ergül anlattı

AK Parti Elazığ Milletvekili Keleş, boğazına şeker kaçan çocuğu Heimlich manevrasıyla kurtardı

Tarafından: NTV
27 Mart 2024 at 06:17
AK Parti Elazığ Milletvekili Keleş, boğazına şeker kaçan çocuğu Heimlich manevrasıyla kurtardı

Elazığ'da nefes borusuna şeker kaçan çocuk, AK Parti Milletvekili Prof. Dr. Erol Keleş tarafından Heimlich manevrasıyla kurtarıldı.

Erol Keleş'in basın biriminden yapılan yazılı açıklamaya göre, AK Parti Elazığ Milletvekili Prof. Dr. Keleş, seçim çalışmaları kapsamında bir programa katılmak üzere makam aracıyla seyir halindeyken Ali Rıza Septioğlu Bulvarı'nda yolda aniden bir aracın durduğunu ve araçtan inenlerin panik halinde olduğunu fark etti. Durumu anlamak için aracını durdurarak olay yerine giden Prof. Dr. Keleş, kalabalığın arasında nefes almakta güçlük çeken küçük bir kız çocuğu olduğunu gördü.Çocuğun soluk yolunun tıkandığını tespit eden Prof. Dr. Keleş, Heimlich manevrası uygulayarak çocuğun boğazına kaçan şekeri çıkarmayı başardı. Prof. Dr. Keleş'in küçük çocuğa müdahalesi kameraya yansıdı. Açıklamada görüşlerine yer verilen Keleş, aynı zamanda doktor olduğu için çocuğun durumunu fark edip, müdahale ettiğini belirterek, çocuğun sağlık durumunun iyi olduğunu aktardı.

HEİMLİCH MANEVRASI NEDİR, NASIL YAPILIR?

Heimlich manevrası, solunum yolunun yemek ya da yabancı bir cisimle tıkanması sonucu boğulmayı engellemek için kullanılan bir tekniktir. Heimlich manevrası'nın mucidi ABD'li doktor Henry Heimlich 2016 yılında 96 yaşındayken hayatını kaybetti. 

Kurtarıcı, hastanın arkasına geçmeli, hastanın göbek çukuru ile göğüs kafesi arasına bir elini yumruk yaparak yerleştirmeli ve diğer eliyle de destekleyerek içe yukarı şekilde 5 kez baskı uygulamalı.

Beyaz lahananın faydaları

27 Mart 2024 at 06:21
Türkiye’de en yaygın olarak beyaz lahana tüketilmektedir. Ayrıca çapı ortalama 3 cm olan Brüksel lahanası, yeşil, mor, kırmızı ve Savoy da yetiştirilmektedir. Tüm lahana çeşitleri vücuda antioksidan bakımından fayda sağlarken renkleri koyulaşıp morlaşan tüm sebzeler serbest radikallerle savaş bakımından daha güçlüdür. Beyaz Lahananın İçerdiği Besin Ve Vitaminler Nelerdir?Lahana yüksek oranda; C vitamini, K vitamini ve A vitamini içerir. Ayrıca; pantotenik asit (B5 vitamini),piridoksin (B6 vitamini),tiamin (B1 vitamini),riboflavin (B2 vitamini) niasin (B3 vitamini) gibi temel vitaminler bakımından da zengindir. Sodyum ve potasyum başta olmak üzere manganez, magnezyum, fosfor, kalsiyum ve çinko mineralleri içerir. İyi bir çözünür lif kaynağıdır. Beyaz Lahananın Faydaları Nelerdir?Enfeksiyonlara Karşı Koruyor: C vitamini yönünden birçok sebzeye göre içeriği çok daha kuvvetli olan beyaz lahana enfeksiyonlara karşı koruyor, bağışıklığı güçlendiriyor. Beyaz lahananın 100 gramı; günlük C vitamini ihtiyacının yüzde 40’ını karşılıyor. Pişirildikçe, bekledikçe ve işlemden geçtikçe C vitamini içeriği azalmasına karşın yine de faydası büyüktür.Sinirleri Güçlendiriyor: Beyaz lahana; tiamin, riboflavin ve niasin gibi B grubu vitamin içeriği de yüksek bir sebze. B grubu vitaminler özellikle sinir sistemi için son derece faydalı. Aynı zamanda bağışıklık kuvvetlendirici özellikleri de var. 1 porsiyon kadar beyaz lahana yemeği veya salatasını tükettiğinizde günlük B vitamini ihtiyacınızın %10’unu karşılayabilirsiniz.Zayıflamaya Yardımcıdır: Kalorisi oldukça düşük olan beyaz lahana diyetler için oldukça uygun bir sebzedir. 100 gramında; 24 kcal enerji var. Özellikle çiğ olarak tüketildiğinde diyete kalori getirisi daha az oluyor. Lif açısından zengin olan beyaz lahana bu sayede uzun süre tok tutuyor. Hem içerdiği vitaminlerin özellikle yağda eriyen K vitamini ve A vitamininin emilimi hem de mideyi hızlı terk etmeden uzun süre tok tutması için yemeğini hazırlarken içine mutlaka az miktarda da olsa yağ eklemeyi unutmayın.Yüksek Tansiyonu Düşürüyor: Yapısında bulunan lif ve bazı maddeler ile diüretik yani vücuttan suyu atmaya yardımcı bir sebze olan beyaz lahana; bu sayede dolaşımın iyi olmasını, ödemin azalmasını, su ile birlikte sodyumun da vücuttan uzaklaştırılmasını, dolayısıyla tansiyonun düşürülmesini sağlıyor. Yüksek tansiyonu, ödemi olan kişiler tarafından yemeği ya da salatası rahatlıkla tüketilebilir.Kemikleri Koruyor: Güçlü bir kalsiyum kaynağı olan beyaz lahana; bu özelliğiyle diğer sebzelerden birkaç adım ileride. Günlük kalsiyum ihtiyacının; %10’unu 100 gram beyaz lahana ile tamamlayabilirsiniz. Böylece hem diş hem de kemik dokusunun sağlamlığını destekleyen beyaz lahananın çiğ ya da pişmiş olması kalsiyum içeriğini etkilemiyor.Bağırsakları Çalıştırıyor: Özellikle pişirirken hoş olmayan kokuları ortaya çıkaran kükürtlü bileşikler, beyaz lahananın sindirim sistemini iyi çalıştırmasını sağlıyor. Ayrıca yaprak kısımlarında daha yoğun olarak bulunan posa sayesinde de bağırsak hareketlerini artırıcı özelliği oldukça yüksek bir sebze.Kansere Karşı Koruyor: Antioksidan kapasitesi yüksek bir sebze olan beyaz lahana; serbest radikallere karşı savaşıyor ve kansere karşı koruyor. Bağışıklığı baskılayan hastalıklar, karaciğer hastalıkları, diyabet ve obezite gibi hastalıklara karşı da koruma sağlıyor. Kanserle mücadele eder. Araştırmalar lahanada bulunan; antosiyaninlerin ve izotiyosiyanatların kanser hücrelerinin çoğalmasını ve tümörlerin büyümesini yavaşlattığını göstermiştir. Ayrıca lahanada yüksek miktarda bulunan C vitaminive sülforafan kanserle mücadele için araştırılmaktadır. Sülforafan enziminin kanser hücrelerinin ilerlemesinde rol oynadığı bilinen zararlı enzimi (HDAC) inhibe etme gücüne sahip olduğu görülmüştür. Melanom, meme kanseri, özofagus, prostat, kolon ve pankreatik gibi birçok kanser tipinde umut verici sonuçlar alınmaktadır.Turşusu Probiyotik Özelliğe Sahiptir: Turşunu yaparak beyaz lahanaya probiyotik özellik kazandırabilirsiniz. Ancak turşu içine eklenen tuz, probiyotik miktarının azalmasına neden olabilir. Probiyotikler bağırsaklarda yaşayan yararlı bakterilerdir. Bağırsakların sağlıklı olmasını sağlayarak birçok hastalığa karşı vücudu korurlar. Sadece unutulmaması gereken şey turşuyu mutlaka sirke ile hazırlamak ve olgunlaştığında hem lahanasını yemek hem de suyunu içmek.Kötü Kolesterol Seviyesini Azaltır: Lahana izotiyosiyanatlar denen fitokimyasallar deposudur. Bu bileşikler antioksidandır ve lahanada bulunan çözünür lifle birlikte kandaki kötü kolesterolseviyesinin azaltılmasında etkilidirler. Araştırmalar insanların günde 2-10 gram çözünür lif yedikleri zaman LDL kolesterol seviyelerinde küçük ama anlamlı bir düşüş yaşadıklarını göstermiştir. Lahana fitosterol denilen maddeleri de içerir. Bunlar sindirim sistemindeki kolesterol emilimini bloke ederek LDL kolesterolü azaltan bitki bileşikleridir. Gün başına 1 gramlık fitoterol alımının LDL kolesterolünü %5’e kadar azalttığı bulunmuştur.Göz Sağlığını Korur: Lahana göz hastalıklarını engelleyen antioksidanlar içerir. İçeriğindeki beta-karoten, A vitaminine dönüşerek göz sağlığına fayda sağlar. A Vitamini gözleri güçlendirerek gece görme fonksiyonlarını artırır ve gözlerin yaşlanmasını engeller.Akne Oluşumunu Engelliyor: Kükürt içeriği sayesinde egzama, sedef gibi cilt hastalıklarında iyileşme sürecine fayda sağlayan beyaz lahana, akne tedavisine destek oluyor, akne oluşumunu engelliyor. Toksinleri atıcı etkisiyle birlikte, vücutta biriken zehirli toksinlerin dışarı atılmasını sağlayarak cilt güzelleşmesine destek sağlıyor.Toksinlerden Arındırıyor: İdrar söktürücü özelliği sayesinde vücuttan toksinlerin atılmasını sağlayan beyaz lahananın selülit tedavinde bu rolü oldukça önemli. Düzenli olarak suyunu tüketmek veya çiğ salata olarak tüketmeye önem vermek selülitlerin azalmasına yardımcı olur. Yine kadınların adet dönemlerindeki hormonal kaynaklı ödemlerinde de lahana suyu ya da çorbasının tüketimi ödemin atılmasına fayda sağlayıp bu dönemin daha rahat geçirilmesini sağlar.Lahana Suyu Nasıl Hazırlanır?1 litre suyu kaynatın ve üzerine 10 adet lahana yaprağı ekleyerek kapağı kapalı olarak 5 ila 7 dakika kadar daha kaynatın. Ilınınca yaprakları alın. Bu suyu günde 2 kez içebilirsiniz. Lahana Suyunun Faydaları Nelerdir?Anti bakteriyel özelliklere sahiptir, toksin atımını sağlar. Havuç suyu karıştırılarak içildiğinde diş eti hastalıklarına iyi gelir. Lahanaya kokusunu veren kükürt, klor ve iyot, bağırsakları temizler. Düzenli olarak lahana suyu veya çiğ lahana tüketmek selüliti azaltır.

❌
❌