Normal görünüm
KKTC Cumhurbaşkanı Tatar: KKTC, Türkiye ve Azerbaycan tıpta güç birliği yapmalı
Suni çimlerde kimyasal tehlikesi!
Mikro sinyalle ‘glokom’ operasyonu
Sinsi bir göz hastalığı olan glokom, tüm dünyada 80 milyon insanı etkiliyor. Son kullanılan teknolojik lazer cihazları ise glokom tedavisindeki umutları artırıyor. Yüksek etkinliğe sahip ve gözde herhangi...Devamı için tıklayınız
Emine Erdoğan: Türkiye tamamlayıcı tıpta cazibe merkezi olacak
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, Türkiye'nin tamamlayıcı tıpta dünya için cazibe merkezi olacağını ifade etti. Emine Erdoğan, topraklarının zengin şifa birikiminin, Sağlık Bakanlığınca patenti alınan "Anadolu Tıbbı" markası altında daha da geliştirilerek insanlığın istifadesine sunulacak olmasının ümit verici bir gelişme olduğunu dile getirdi.
Emine Erdoğan, İstanbul'da bir otelde Sağlık Bakanlığı ve Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ev sahipliğinde düzenlenen "DSÖ-Bitkisel İlaçlar İçin Düzenleyici İşbirliği Ağı (IRCH) 15. Yıllık Toplantısı" ile "Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Kılavuz ve Strateji Geliştirme Çalıştayı"nda yaptığı konuşmada, Türkiye'den ve dünyanın farklı yerlerinden gelen bilim insanları ile buluşmaktan büyük memnuniyet duyduğunu söyledi. Sağlığı korumanın ve hastalıklardan arınmanın, var olduğu günden bu yana insanlığın ortak derdi olduğunu dile getiren Erdoğan, bu yolda birbirine eklenerek kar topu gibi büyüyen tecrübelerin insanlık tarihinin tüm birikiminden izler taşıdığını belirtti. Erdoğan, sahip oldukları bu hazinenin, Doğu'nun ve Batı'nın, geleneksel ve modernin ahenk içinde yoğrulmasının eşsiz bir sembolü olduğunu kaydederek, "Yüzyıllar boyunca hekimler, 'Biz insanı en güzel biçimde yarattık.' ayetikerimesinin bir tezahürü olarak, kutsal kabul edilen sağlığı korumak ve bu uğurda tedavi yöntemleri geliştirmek için tabiatı incelemiş, yaratılan her şeyi hikmet nazarıyla satır satır okumuştur. Şifanın arandığı en kadim kaynaklardan biri hiç şüphesiz hala keşfedilmemiş sayısız türü bünyesinde barındıran bitkiler alemidir. Bugün fitoterapi olarak bilinen bitkilerle tedavi, bilimsel geçerliliği olan, kanıta dayalı bir tedavi yöntemi halini almıştır." diye konuştu. "SAYISIZ ALİMİN KEŞİFLERİ VE KALEME ALDIKLARI ESERLER KEŞFEDİLMEYİ BEKLEMEKTEDİR" Bugün birçok hastalığın tedavisinde bitkilerden elde edilen ilaçlar kullanıldığını bildiklerine dikkati çeken Erdoğan, "Anadolu toprakları, sahip olduğu 3 bini endemik, toplam 12 bin bitki türüyle bitkilerle tedavi alanında müstesna bir yere sahiptir. Sadece bitki çeşitliliği açısından değil, üzerinde birçok önemli hekim ve bilim insanının yaşamış olması hasebiyle de Anadolu toprakları kadim tıp kaynakları açısından önemli bir konumdadır. Razi'den İbn Sina'ya, Hipokrat'tan Galen'e sayısız alimin keşifleri ve kaleme aldıkları eserler hala bilim insanlarımız tarafından keşfedilmeyi beklemektedir." ifadelerini kullandı. Emine Erdoğan, buna bir örnek olarak, geçen yıllarda tercümesini gerçekleştirdikleri "Kitabül Cemi Fil Edviyetül Müfrede" kitabından bahsetmek istediğini aktararak, şöyle devam etti: "13. yüzyılda yaşayan ve botanik biliminin kurucusu olarak kabul edilen İbnü'l Baytar'ın bu değerli eserinin ne yazık ki Türkçe tercümesi bulunmuyordu. 19. yüzyılda Batılı bilim insanları tarafından önemi fark edilerek çeşitli dillere çevrilmiş olan bu eseri Türkçeye kazandırmış olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Ancak elbette yeterli görmüyoruz. Ülkemizin bu anlamda büyük bir potansiyeli ve mirası var. Bu mirasın modern bilimin süzgecinden geçerek günümüze kazandırılmasının, insan hayatına eşsiz bir katkı sunacağı kanaatindeyim." Tıp alanında miras aldıkları bu köklü geçmişe sahip çıkmayı, milli ve vicdani bir sorumluluk olarak gördüklerine işaret eden Erdoğan, bu nedenle yürüttükleri çalışmaların bu sorumluluk duygusunun bir sonucu olduğunu söyledi. Emine Erdoğan, hastalıklarla mücadelenin, biçim değiştirse de her dönem insanlığın temel uğraş konularından biri olduğunu dile getirerek, şunları kaydetti: "Teknolojinin gelişmesiyle teşhiste katedilen mesafenin önemini yadsıyamayız. Ancak diğer taraftan artan kronik hastalıklar ve aşırı ilaç kullanımı tüm dünyada sağlık politikalarını yeniden gözden geçirmenin zorunlu olduğu kanısını güçlendirmiştir. Bu noktada DSÖ geleneksel ve tamamlayıcı tıp yöntemlerinin ülkelerin sağlık sistemlerine dahil edilmesini teşvik etmektedir." Tarihi öğretilerin gün yüzüne çıkarılıp modern uygulamalara entegrasyonunda üzerlerine düşeni yerine getirmek için 2012 yılında Sağlık Bakanlığı bünyesinde Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları (GETAT) Dairesi Başkanlığı kurulduğunu aktaran Erdoğan, gerekli mevzuat düzenlemesi yapıldığını vurguladı. "SAYISIZ ALİMİN KEŞİFLERİ VE KALEME ALDIKLARI ESERLER KEŞFEDİLMEYİ BEKLEMEKTEDİR" Emine Erdoğan, 2014 yılında yürürlüğe giren Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Yönetmeliği'nin bu çerçevede önemli bir adım olduğundan bahsederek, şunları söyledi: "Bu sayede Sağlık Bakanlığı öncülüğünde, birçok üniversitede GETAT eğitim ve uygulama merkezleri açıldı. Ancak GETAT uygulamalarının bilimsel ve akademik bir zeminde yürütülmesi son derece önemli. Bu minvalde geçtiğimiz aylarda ülkemizin saygın araştırma kuruluşlarından biri olan TÜBİTAK Başkanlığımız tarafından geleneksel ve tamamlayıcı tıbbın araştırılmasına yönelik proje çağrısına çıkıldı. Akademik çalışmaların ve bilim insanlarının GETAT uygulamalarına gösterdiği ilginin son derece önemli olduğunu düşünüyorum." Bu sayede Türkiye'nin GETAT uygulamalarında önde gelen ülkelerden biri ve tüm dünya için bir cazibe merkezi olacağına emin olduğunu vurgulayan Erdoğan, topraklarının zengin şifa birikiminin, Sağlık Bakanlığınca patenti alınan "Anadolu Tıbbı" markası altında daha da geliştirilerek insanlığın istifadesine sunulacak olmasının ümit verici bir gelişme olduğunu dile getirdi. Emine Erdoğan, başta Sağlık Bakanlığı ve DSÖ olmak üzere organizasyonda emeği geçenlere ve katılımcılara katkıları için teşekkür etti. Hz. Muhammed'in "Sağlık, vücutları sağlam insanların başına konmuş bir taçtır. Onu ancak hastaların gözü görür." hadis-i şerifini aktaran Erdoğan, "Hastalığın değil, şifanın merkeze alındığı, geleneğin hak ettiği itibara yeniden kavuşarak hayatımıza hikmeti ve şefkati kazandırdığı bir dünyayı, hep birlikte inşa edebilmeyi diliyorum." şeklinde konuştu. Emine Erdoğan, katılımcılarla aile fotoğrafı çektirdi Emine Erdoğan, programa katılan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Sağlık Bakan Yardımcısı Huzeyfe Yılmaz, Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü Prof. Dr. İhsan Ateş, DSÖ Avrupa Bölge Direktörü Dr. Hans Kluge, DSÖ Geleneksel, Tamamlayıcı ve Entegratif Tıp Birimi Sorumlusu/ DSÖ-IRCH Sekreterya Grup Başkanı Dr. Kim Sungchol ve DSÖ-IRCH Sekreterya Grup Başkan Yardımcısı Dr. Charles Wu ile aile fotoğrafı çektirdi. Türk Musikisini Araştırma ve Tanıtma Grubu (TÜMATA) tarafından mini konser verilen programda, çalıştayla ilgili tanıtım videosu izletildi. Programda, Sağlık Bakanı Koca ve DSÖ Avrupa Bölge Direktörü Dr. Kluge konuşma yaptı. Konuşmaların ardından, Sağlık Bakanı Koca, Emine Erdoğan'a geleneksel tıbbın simgesi olan "Hayat Ağacı"nı hediye olarak takdim etti. Emine Erdoğan daha sonrasında beraberindekilerle Sağlık Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığınca hazırlanan "Anadolu'da Tıbbın Tarihi" sergisini ziyaret etti. Sergide, geleneksel tıp yöntemlerinin yer aldığı kitaplar ve bitkiler tanıtılıyor.Bakan Koca duyurdu: MHRS'de yeni kurallar
Esnediğimizde neden gözümüz yaşarır?
Bakan Koca açıkladı: MHRS’deki sorunların çözümü için yeni kararlar
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Merkezi Hekim Randevu Sistemi'ndeki (MHRS) sorunların çözümüne ilişkin alınan yeni kararları duyurdu. Gelemeyeceği randevuları iptal etmeyen hastalar durumun ilkinde 15 gün içerisinde aynı branşa randevu alamayacak. Aynı şekilde randevusuna ikinci kez gelmediğinde 15 gün içerisinde tüm branşlardan randevu alamayacak. Bakan Koca, randevu iptal süresinin de sınırlandırıldığını duyurdu.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Merkezi Hekim Randevu Sistemi (MHRS) üzerinden alınan hastane randevularına ilişkin yeni düzeni duyurdu. MHRS’deki sorunları temel faktörleriyle ele aldıklarını ifade eden Bakan Koca, "Randevu sorununa karşı hem vatandaşlarımızı hem de hekimlerimizi memnun edecek bir çözüm oluşturduk." dedi. Öncelikle iptal edilmeyen randevulardan kaynaklanan, kullanılamayan kapasiteyi diğer vatandaşların kullanımına açacaklarını belirten Bakan Koca, "Gelemeyeceği randevuyu iptal etmeyen vatandaşlarımız söz konusu durumun ilkinde 15 gün içerisinde aynı branşa randevu alamayacak. Aynı şekilde randevusuna ikinci kez gelmediğinde 15 gün içerisinde tüm branşlardan randevu alamayacak." ifadelerini kullandı. RANDEVU İPTAL SÜRESİNDE DEĞİŞİKLİK Son dakika iptalleri nedeniyle atıl kapasite oluşmaması için randevu iptal süresini, en geç bir önceki gün saat 23.59’la sınırlandırdıklarını da dile getiren Bakan Koca, "İptal edilen randevular yerine, muayene saatinden 1 saat öncesine kadar yeni randevu verebileceğiz. Böylelikle daha fazla hastamızın randevu almasını ve kapasitenin verimli kullanılmasını sağlamış olacağız." dedi.Popüler diyette kalp krizi riski
Amerika’da yapılan bir araştırma günümüzde en popüler diyetlerden biri olan 16/8’lik aralıklı beslenmenin kalp hastalıklarını yüzde 91 artırdığını ortaya koydu. Araştırmada 20 bin kişi incelendiDevamı için tıklayınız
Hem günlük kalsiyum ihtiyacının yüzde 10'unu karşılıyor hem de egzamaya şifa
İşlenmiş gıdadaki tehlike! Ne kadar tuz aldığımızı fark etmiyoruz
Meme yapısındaki değişimlerin nedenleri nelerdir?
Damarlardaki vampir bakteri
Balda sahtecilik inanılmaz boyutta! Bal diye mısır şurubu almayın!
Beyin hücrelerinde "mikroplastik" tespit edildi
Türk Toraks Derneğinden elektronik sigara uyarısı!
Bilim insanları beyinde mikroplastik buldu
Bilim insanları insanların safra taşlarında ve farelerin beyinlerinde mikroplastik buldu. Uzmanlar mikroplastiklerin yok olmayacağı, yalnızca parçalanıp küçüleceği konusunda uyarıyor.
Mikroplastikler artık soluduğumuz hava, içtiğimiz su ve yediğimiz yiyecekler dahil her yere yayıldı. Yeni bir araştırmaya göre, bu küçük parçacıkların beyne ve diğer organlara bile sızabileceği ortaya çıktı. Araştırma süresince sağlıklı fareler dört ila sekiz hafta gibi nispeten kısa bir süre boyunca mikroplastik içeren besinlere maruz bırakıldı. Bilim insanları, bu maddelerin hayvanların karaciğerlerinde, böbreklerinde ve beyinlerinde hasara neden olabileceğini buldu. Bir diğer araştırma ise mikroplastiklerin insanların safra keselerinde bulunduğunu, bunların safra taşı oluşumuna katkıda bulunduğunu, bunun da pankreatite ve pankreas kanseri riskinin artmasına neden olabileceğini ortaya çıkardı.
KÜÇÜK MİKROPLASTİKLER DAHA RAHAT YAYILIYOR Daha küçük mikroplastik içenlerin safra taşları, daha büyük içenlere göre önemli ölçüde daha ağırdı; bu da, daha küçük mikroplastiklerin organlara daha kolay nüfuz ettiğini gösteriyor. Bu yeni çalışmalar mikroplastiklerin gıdalardan vücuttaki birçok organa ne kadar hızlı bir şekilde ulaşabildiğini gösterdiği için çok önemli. Bilim insanları mikroplastiklerin sağlığımızı etkileyebileceği tüm yolları araştırmaya devam ediyor. Son bulgulara göre mikroplastikler kanser ve hatta demans riskinin artması da dahil olmak üzere birçok olumsuz etkiye neden olabiliyor. Uzmanlar vücudumuzda biriken mikroplastiklerden asla kurtulamayacağımızdan şüpheleniyor.Yaz gelmeden sivrisinekler geldi
Sıcaklıkların erken gelmesiyle İstanbul'da sivrisinekler yaz gelmeden ortaya çıktı. Bu durum beraberinde bazı hastalıkları da getirebiliyor.
Magnum dondurmaları metal içerebileceği endişesiyle acilen toplatılıyor
Sebebi sigara!
Ayran içmek tansiyonu düşürür mü?
Organlarını bağışlayan Melek, üç gün sonra kazada hayatını kaybetti
Diyet yapanların vazgeçilmezi! Fırında çilekli yulaf ezmesi tarifi
Kalbimiz için hep birlikte
Türk Kalp Vakfı (TKV) tarafından halkın kalp sağlığıyla ilgili bilinç ve farkındalığının arttırılması amacıyla ‘İyi Kalpler İçin Hep Birlikte’ sloganıyla düzenlenen 36. Kalp Haftası’nda kalp hastalıklarına...Devamı için tıklayınız