Normal görünüm

Yeni makaleler mevcut. Sayfayı yenilemek için tıklayın.
Dün — 30 Mart 2023Milli Gazete

Türk Psikoloji Derneği’nden ücretsiz psikolojik ilk yardım eğitimi

30 Mart 2023 at 15:17
6 Şubat ve sonrasında meydana gelen depremler sonrasında harekete geçen Türk Psikologlar Derneği, afetten etkilenen tüm kesimlere hizmet sunan herkesin yararlanabileceği “Temel Psikolojik İlk Yardım Eğitimini” Novarge ve Meslekburda Uzaktan Eğitim Merkezleri aracılığıyla tüm Türkiye’ye ücretsiz olarak ulaştıracak. Eğitim sonrası tüm katılımcılara online katılım belgesi verilecek. Tüm Türkiye ve Dünya, 6 Şubat tarihinde Kahramanmaraş, Hatay ve çevre illerde meydana gelen depremler sonrası yaraların sarılması için harekete geçti. On binlerce vatandaşımızın hayatını kaybettiği ve yaralandığı depremler sonrasında psikolojik destekler öncelikli ihtiyaç listesinin en üst sıralarında yer alıyor. Psikolojik hizmetler alanında çalışan bireylerin ihtiyaçlarının karşılanabilmesi adına kurulan ve yaklaşık yarım asırdır faaliyetlerini sürdüren Türk Psikologlar Derneği, 6 Şubat depremi sonrası yaraların sarılmasına yönelik çalışmalarını sürdürüyor. Afetin gerçekleştiği ilk günden itibaren çeşitli faaliyetler yürüten Türk Psikologlar Derneği, afetten etkilenen tüm kesimlere hizmet sunan herkesin yararlanabileceği “Temel Psikolojik İlk Yardım Eğitimini” Novarge ve Meslekburda Uzaktan Eğitim Merkezleri aracılığıyla tüm Türkiye’ye ücretsiz olarak ulaştırıyor. Dijital ortamda eğitimleri alan tüm katılımcılara ayrıca dijital ortamda “Katılım Belgesi” de veriliyor. Eğitim, toplumsal bilinç ve farkındalık oluşmasına katkı sağlayacakProjeyle ilgili açıklamalarda bulunan Türk Psikologlar Derneği Başkanı Prof. Dr. Cem Şafak Çukur, depremin ardından psikososyal hizmetlerin ihtiyaç duyan tüm kesimlere en etkili şekilde ulaştırılması için en etkili yöntemleri kullanmak istediklerini ifade etti. Novarge’nin uzaktan eğitimdeki uzmanlığı ile Türk Psikologlar Derneğinin psikososyal hizmetlere ilişkin uzmanlığını birleştirerek tüm kesimlere en hızlı ve etkin bir şekilde sunmak istediklerini dile getiren Çukur, sunulan hizmetle toplumda depremden etkilenen tüm kesimlere yönelik hizmet sunan vatandaşlarda psikolojik ilk yardım farkındalığınının oluşturulmasını hedeflediklerini söyledi.“Afetlerin Psikososyal Etkileri ve Başa çıkma Yolları” eğitim programının depremden etkilenen kişilerle en doğru temasın sağlanması ve desteğin verilmesi için tüm hususları içerdiğinin altını çizen Türk Psikologlar Derneği Başkanı Çukur, eğitimin her kesimde afet sonrası oluşabilecek duygu durumlarına ilişkin toplumsal bilinç oluşmasına katkı sağlayacağına değindi. Psiko-sosyal destek öncelikler arasında yer alıyorNovarge kurucusu Mesut Karaağaç ise; şu aşamada ise en acil ihtiyacın depremden etkilenen tüm kesimlere yönelik psiko-sosyal destek ihtiyacı olduğunu, bunun için Türkiye’nin en saygın meslek örgütlerinden birisi olan Türk Psikologlar Derneği, Novarge ve Meslekburda işbirliği içinde tüm Türkiye’de depremden etkilenen tüm kesimlerle temasta olan kişilerin alabileceği ücretsiz “Afetlerin Psikososyal Etkileri ve Başa çıkma Yolları” hazırladıklarını, eğitim programının Novarge’nin öğrenme yönetim sistemi üzerinden sunulacağı, belirtti. Afetlerin Psikososyal Etkileri ve Başa çıkma Yolları eğitim programının; Prof.Dr. Nuray KARANCI, Prof.Dr.Gülsen ERDEN, Prof.Dr. Ferhunde ÖKTEM, Doç.Dr. Ilgın GÖKLER DANIŞMAN, Doç.Dr. Sedat IŞIKLI, Doç.Dr. Zeynep TÜZÜN, Dr. Öğr. Üyesi Emrah KESER tarafından verileceği ifade edildi.

Dünden önceki günMilli Gazete

Seçim öncesi Sağlık Bakanlığı 31 bin 600 sözleşmeli personel alacak

28 Mart 2023 at 01:26
Resmi Gazete’de yayımlanan ilana göre, Sağlık Bakanlığı taşra teşkilatı hizmet birimlerinde istihdam edilmek üzere 31 bin 600 sözleşmeli sağlık personeli Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS) sonucuna göre ÖSYM tarafından yapılacak merkezi yerleştirme ile alınacak. Ortaöğretim, ön lisans ve lisans düzeylerinde tercih yapılabilecek sözleşmeli personel pozisyonlarının ve başvuru şartlarının bulunduğu KPSS-2023/5 Tercih Kılavuzu, ÖSYM’nin internet sitesi üzerinden yayınlanacak. Adaylar tercihlerini 28 Mart 2023 - 03 Nisan 2023 tarihleri arasında tercih kılavuzunda belirtilen kurallara göre ÖSYM’nin internet sitesi üzerinden T.C. Kimlik Numarası ve şifresini girerek yapabilecek. ÖSYM’ye veya Sağlık Bakanlığına posta yoluyla gönderilen veya elden verilen tercih listeleri geçerli olmayacak. Sağlık Bakanlığı tarafından alınacak olan sözleşmeli personelin pozisyonlarının unvan/branş ve öğrenim düzeylerine göre dağılımı, "28 lisans mezunu biyolog, 102 lisans mezunu çocuk gelişimci, 100 lisans mezunu diğer sağlık personeli, 41 lisans mezunu dil ve konuşma terapisti, 255 lisans mezunu diyetisyen, bin 530 lisans mezunu ebe, 510 lisans mezunu fizyoterapist, 867 ortaöğretim ve 5 bin 202 lisans mezunu olmak üzere toplam 6 bin 69 hemşire, 28 lisans mezunu iş ve uğraşı terapisti (ergoterapist), 26 lisans mezunu odyolog, 25 lisans mezunu perfüzyonist, 255 lisans mezunu psikolog, 33 lisans mezunu sağlık fizikçisi, 91 lisans mezunu sosyal çalışmacı, 21 bin 709 ön lisans mezunu ve 798 ortaöğrenim mezunu çeşitli sağlık teknikeri" olarak belirtildi.

Uzmanlar gıdaların yeterince vitamin içermemesi konusunda uyardı

27 Mart 2023 at 17:03
Yaşamını dinç ve sağlıklı bir şekilde sürdürmek isteyenler sağlıklı gıda takviyelerine yönelirken, küresel gıda takviyesi pazarının 2027’ye kadar 2,8 milyar dolara ulaşacağı tahmin ediliyor. Sağlık için bilime yatırım yaparak ekosistemde faaliyet gösteren şirketler ise standartlara göre üretilmeyen ürünlere karşı tüketicileri uyarıyor. Düşük kalorili diyetler ve hazır gıdaların tüketimi gibi faktörler, insanların yeterli miktarda vitamin ve mineral almasını zorlaştırıyor. Öte yandan modern tarım teknikleriyle birlikte toprakların verimsizleşmesi, gıdalarda katkı maddeleri kullanılması da besinlerdeki vitamin ve mineral seviyelerinin azalmasına neden oluyor. Yaşamını dinç ve sağlıklı bir şekilde sürdürmek isteyenler ise gerekli vitaminleri alabilmek için çözümü gıda takviyelerinde buluyor. Öyle ki Research and Markets’in yayımladığı veriler, 2022’yi 1,2 milyar dolarla kapatan küresel gıda takviyesi pazarının 2027’ye kadar 2,8 milyar dolar değerine ulaşacağına işaret ediyor. “Artık günlük vitamin ihtiyacını takviye gıdalar olmadan karşılayamıyoruz” Sağlıklı bir yaşam için bağışıklığı güçlendirmenin ve kan değerlerini korumanın gerekliliğine dikkat çeken Natuwell Sağlık Ürünleri Yönetim Kurulu Başkanı Ünal Hasanlı gıda takviyelerinin gün geçtikçe yaygınlaşarak yaşamımızın parçası haline gelmesinin nedenlerini şu sözlerle açıkladı: “Sağlık süresinin yaşam süresi kadar önemli olduğunun giderek daha fazla anlaşılmasıyla birlikte, artık ne kadar yaşayabileceğimize değil, yaşadığımız yılları ne kadar sağlıklı geçirebileceğimize odaklanıyoruz. Elbette bu konudaki farkındalığın artmasında pandeminin etkisi büyük ve son birkaç yılda doğru beslenmenin sağlıklı bir yaşamdaki rolü kritik bir hale geldi. Fakat günümüzdeki gıdaların yeterli miktarda vitamin içermiyor olması, ne yazık ki düzenli beslenmenin faydalarını azaltıyor. Günlük vitamin ihtiyacını karşılayamayan kişiler de bu açığı sağlıklı gıda takviyeleriyle kapatıyor.” “Sağlık için bilime yatırım yapıyoruz” Piyasada standartlara göre üretilmeyen ve sağlığı tehdit eden çok sayıda takviye formunda ürün bulunduğunu vurgulayan Ünal Hasanlı, “Besin takviyelerine ilgi arttıkça ekosistemdeki bazı işletmeler işin üretici sorumluluğu ve iş etiği gibi bazı önemli değerlerini göz ardı edebiliyor. Bilinçli tüketiciler, marka araştırması ile üretim güvenliği konusunda fikir edinse de bunun farkında olmayanlar zarar görebiliyor. Natuwell olarak, çeyrek yüzyılı aşkın süredir 'Sağlık için Bilime Yatırım' vizyonumuz doğrultusunda ürünlerimizde temiz içerikli, kaliteli ve patentli hammadde kullanımına odaklanıyoruz. Üretimin her adımında, ürünlerimiz, ulusal ve uluslararası kurum ve kuruluşların standartlarına göre izleniyor ve kalite kontrolünden geçiriliyor” diye konuştu. “2025’te ilk 10’da yer almayı hedefliyoruz” Uzman hekimlerle görüşerek ve dünyadaki gelişmeleri takip ederek, tüketicilerin en çok ihtiyaç duyabileceği etken madde ve formlar konusunda bilgiler edindiklerini, bunları Ar-Ge çalışmalarıyla destekleyip gıda takviyesi ürünleri ürettiklerini belirten Natuwell Sağlık Ürünleri Yönetim Kurulu Başkanı Ünal Hasanlı sözlerini şöyle sonlandırdı: “Tüm süreçlerimizde sağlık hassasiyetimizi göz önünde bulunduruyoruz. Üretim ve Ar-Ge süreçlerimizi uzman kişi ve kuruluşlarla birlikte yürütüyoruz. Tüketicilere de herhangi bir gıda takviyesini kullanmadan önce mutlaka doktorlarına danışmalarını öneriyoruz. Welfar ilaç şirketinin çatısı altında 18 ülkede faaliyet gösteren bir şirket olarak, bu yılın sonuna kadar damla, sprey, şurup, kapsül, yumuşak kapsül, dilaltı ve ağızda dağılan tablet formlarında yaklaşık 200 bin kutu üreterek neredeyse 35 farklı ürünü piyasaya sunacağız. 2025’te takviye edici gıda ürünleri üreten şirketler arasında ilk 10’da yer almayı hedefliyoruz.”

Hazır çorbalara dikkat!

27 Mart 2023 at 10:49
Son yıllarda hazır gıda tüketimin hızla arttığını belirten Medicana Bursa Hastanesi Uzman Diyetisyen Veysel Ciğerli, "Bu gıdaların başında dünyada olduğu gibi Türkiye’de de hazır çorbalar var. Belki de sağlıklı diye aldığınız hiçbir hazır çorba, evde yapılan çorbaya benzememektedir. Hazır çorbalar zor durumda kaldığımızda tüketilebilir. Zaman sıkıntınız yoksa malzemelerini bildiğiniz, damak zevkinize uygun çorbalar yapabilirsiniz. Çünkü hazır çorbaların içerisinde çok nadir de olsa monosodyum glutamat yani Çin tuzu vardır. Bu tuz, kişide bağımlılık yapmaktadır. Diğer bir sıkıntı ise hazır çorbalarda bulunan sodyum oranıdır. Evde yaptığımız zaman çorbayı, tuz oranını istediğimiz miktarda ayarlayabiliriz. Ancak hazır çorbalarda bunu ayarlamak mümkün değildir. Tüketilen hazır çorba ile birlikte vücudun sodyum oranını artırmaktayız. Sodyum oranının artması, kan basıncını yükselttiği gibi kalp ritmini de bozabilir. Bunun için mümkün oldukça ev tipi beslenmeye özen gösterilmelidir" dedi. Ramazan ayında uzun süre aç ve susuz kalınacağı için yemeğe mutlaka çorba ile başlanması gerektiğini kaydeden belirten Ciğerli, şunları söyledi: "Çorba, ayrıca vücudumuza sıvı girişini sağlamış olacaktır. Hazır çorba yerine evde yapılan az tuzlu çorbaları tercih etmeliyiz. Bazı yemeklerin günlük tüketilmesi uygun, bazı yemekler ise 2-3 gün buzdolabında bekletildikten sonra kullanılabilir. Sebze çorbaları da buzdolabında bekleyebilir. Ancak yoğurt, etli ve tavuklu çorbalar günlük olarak tüketilmelidir. 12 saati geçmemesine özen gösterilmelidir. Posalı çorbaları tüketmek, kalın bağırsak açısından önemlidir. Mercimek ve ezogelin çorbası, posa bakımından oldukça zengindir."

VIP tuvaletin tek girişi 25 TL, aylık aboneliği 400 TL oldu!

26 Mart 2023 at 13:52
İşletmeci Sacettin Gür, yüksek ücretin kullanılan lüks ürünlerden kaynaklandığını belirtti. Alışveriş merkezi çalışanlarının da VİP tuvaleti aylık 400 lira abonelik ücreti ödeyerek kullanabildiği belirtildi. AVM’deki birçok ücretsiz tuvalete rağmen 25 lira verip burayı kullananların olması dikkat çekiyor. Florya’da bir alışveriş merkezinde müşterilerine VİP hizmet veren tuvalet, Avrupa’da 200 şubesi bulunan Hollandalı bir şirket tarafından 2015 yılında açıldı. Türkiye’de tek şubesi bulunan ve lüks hizmet konseptiyle işletilen tuvaletin kadın kısmında özel makyaj aynası ve kadınlara özel ürünlerin satıldığı bir nokta da bulunuyor. İlk açıldığında 1.5 lira ücret belirlenen VİP tuvaletin yeni ücreti ise 25 liraya yükseldi. Bebeklere özel dizayn edilen bölümün kullanım ücreti ise 50 lira olurken, alışveriş merkezinin çalışanları aylık 400 lira abonelik ücreti vererek VİP tuvaleti kullanabiliyor. “BÖYLE BİR HİZMETİN BEDELİ OLUYOR”“Evdekinden daha temiz tuvalet” diyerek yola çıktıklarını vurgulayan İşletmeci Sacettin Gür, “Burayı sadece bir tuvalet olarak düşünmeyin. Temizlik ve hijyen isteyen müşteriler bizi tercih ediyor. Bizim güzel yüzümüz için bazı insanlar devamlı geliyor, bu atmosfer ve ambiyansı sürdürebilmek için çok uğraşıyoruz. İşimizi doğru yapıyoruz, bu bakımdan mutluyuz. Bu sektörde hizmet vermeye devam edeceğiz. Özellikle temiz ve hijyenik tuvalet isteyen müşteriler bizi tercih ediyorlar. Bu AVM’de çalışanlardan bile hatırı sayılır müşterilerimiz var. Aylık abone olarak, gelip bizim tuvaletimizi kullanıyorlar. Neden? Çünkü bizim tuvaletlerimizde şöyle bir özellik var; her kullanımdan sonra bir kişi tarafından özel ürünlerle temizleniyor. Peçetelerimiz yine aynı şekilde birinci sınıf ve kaliteli. Tuvalet kağıtlarımız keza öyle. Kullanılan sabunlar 250 senelik markanın ürünleri, musluklarımız özel dizayn edilmiş ve su tasarruflu musluklar. Kabinlerimiz ses izolasyonlu, tavanımızda özel taş yünlü sistem var, bu şekilde ses asla olmuyor. Kadınların kullanacağı özel makyaj alanları var. Klozetler yine özel, pisuar ısı ile çalışıyor, herhangi bir yere dokunmanıza gerek yok. Yani burası temassız sistemle çalışıyor, girdiğinizde temiz bir yere giriyorsunuz. Dolayısıyla böyle bir hizmetin bedeli oluyor. Kullanılan üründen fayansa, bir gider oluyor” şeklinde konuştu. “ÜCRETSİZ TUVALET YERİNE BİZİ TERCİH EDİYORLAR”AVM’de 6, aynı katta 2 ücretsiz tuvalet olmasına rağmen müşterilerin kendilerini tercih ettiğini söyleyen Sacettin Gür, “Hemen bize 20 saniye yürüme mesafesinde bir ücretsiz tuvalet olmasına rağmen insanların bizi tercih etmesi bizleri gururlandırıyor. Demek ki, işimizi doğru yapıyoruz. Bu bakımdan mutluyuz. Bu sektörde hizmet vermeye devam edeceğiz. Bir hanımefendi gelip, peçetelerimizin çok kalitesiz olduğunu söyledi. Benim için çok değersiz bir yorumdu. Çünkü en kaliteli peçeteyi kullanıyoruz. Bu peçeteden bir tane kullanmanız yetiyor, yüzünüzdeki tüm ıslaklığı alıyor. Herkes her şeyi söyleyebilir ama biz düzgün hizmete ve işimizi düzgün yapmaya önem veriyoruz. Ben inşaat yüksek mühendisiyim. İşimi doğru yapma taraftarıyım ve işimi de doğru yapıyorum. Geliyoruz bakıyoruz, gerekli kontrolleri yapıyoruz. Siz de içeri girdiğiniz zaman, gözünüz kapalı girerseniz, bir tuvalete girdiğinizi anlayamazsınız. Çünkü hiçbir koku yok. Kabinlerimizde ve ortamda hiçbir koku yok. Güzel, rahat, konforlu bir ortam. Genelde hijyene önem veren insanlar içeri giriyorlar. Bazıları başta serzenişte bulunabiliyor ama çıktıları zaman teşekkür ediyorlar” diye konuştu. “BU ATMOSFER VE AMBİYANSI SÜRDÜREBİLMEK İÇİN ÇOK UĞRAŞIYORUZ”Gür, “Neden bu açıklamalara rağmen böyle kötü konuşan insanlar var bilmiyorum. Ben açığım gelsinler, gezdirip anlatabiliriz. İnanın insanlar anlayıp gördükten sonra, çıktıktan sonra bize teşekkür edecektir. İyi bir iş yapıyor ve kalitemizi hiç bozmuyoruz. Bu atmosfer ve ambiyansı sürdürebilmek için çok uğraşıyoruz. Doğru ürünler bulup, kontroller sağlıyoruz. Bizim güzel yüzümüz için bazı insanlar devamlı geliyor. Güler yüzümüzden hoşnut kalıyor ve burayı kullanmak istiyor bir gülücük çok önemli. Bazı zamanlar sabah insanın morali bozuk olabilir, buraya geldiklerinde onlara mutluluk veriyoruz. İşimizi de doğru yapmaya çalışıyoruz ve yapmaya devam edeceğiz” dedi. “AYLIK 400 LİRA ÜCRET ÖDÜYORUM”AVM’de işletme müdürlüğü yapan Kadir K. “Buradan hizmet alıyorum ve çok memnunum. Hijyenik olduğu için ben burayı tercih ediyorum. Her kullanımdan sonra çalışanlar tarafından temizlenip, dezenfekte ediliyor. Aylık 400 lira ücret ödüyorum. Sonuna kadar parasını hak ettiğini düşünüyorum” diye konuştu.

Deprem bölgesinde 'bataklık ateşi' hastalığı uyarısı

23 Mart 2023 at 16:21
Solunum yolu enfeksiyonuna karşı tedbirli olunması gerektiğini anlatan Prof. Dr. Yalçın, "En sık görülen, solunum yolu enfeksiyonları. Mevsim itibarıyla başta grip olmak üzere Covid-19 problem yaratabilir. Zatürre vakaları görülebilir. Uzun süre bir arada kapalı alanda kalmanın getirdiği rahatsızlıklar olabilir. Başka bir problem de uzun süre bir arada kalmak, tüberküloz riski taşıyor. Aynı yeri paylaşan bireyler arasında verem hastalığı varsa bulaşma ihtimali yüksek. Solunum yolu enfeksiyonlarından korunmada maske kullanımı çok önemli. Kişisel hijyen ve el hijyenine dikkat edilmesi gerekir" diye konuştu. 'TİFO, KOLERA, DİZANTERİ GİBİ RİSKLER OLABİLİR'İnsanların bir arada yaşadığı alanlarda hijyene önem verilmesi gerektiğine dikkati çeken Prof. Dr. Yalçın, şunları söyledi: "El yıkamaya dikkat etmek gerekir. Yemek öncesi sonrası tuvalet ihtiyacının karşılanması sürecinde el hijyeni çok önemli. İkinci grup hastalık daha çok koşulların yetersiz olduğu bölgede, tuvalet ihtiyacının karşılandığı yerlerin yetersizliği gibi durumlardan dolayı hijyene dayalı hastalıklar oluşabilir. Mide bağırsak sisteminde gelişebilecek hastalıklara dikkat edilmeli. Bölgede tifo, kolera, dizanteri gibi riskler olabilir. Virüslerin oluşturduğu ishal vakaları görülebilir." HİJYENE DİKKKATProf. Dr. Yalçın, yara yeri enfeksiyonları, gazlı kangren, tetanoz gibi enfeksiyonların sıklığının artabileceği, hastaneye yatan vakalarda dirençli bakteriler ile oluşan hastane enfeksiyonlarının görülebileceğinden bahsetti. Güvenli gıda temininin önemine dikkati çeken Prof. Dr. Yalçın, "Beslenmeye dikkat edilmeli. Açık havada muhafaza edilip, pişirilen gıdaların bozulup bozulmadığını kontrol etmek gerekir. Konserve ve hazır gıda ürünlerinin son kullanma tarihinin geçmemesine önem gösterilmeli. Solunum yolu, mide bağırsak sistemi rahatsızlıklarından korunmak için hijyen ve kişisel korunma çok önemli. Açıkta tutulan yiyeceklerden dolayı alana gelebilecek eklem bacaklı, küçük hayvanların veya vahşi hayvanların oluşturabileceği hastalıklara dikkat edilmeli. Şüpheli ısırıklarda kuduza karşı dikkat edilmeli" dedi.  HEPATİT A VE WEİL HASTALIĞI UYARISIProf. Dr. Yalçın, bir arada yaşayanlar arasında kızamık, kızamıkçık, su çiçeği, kabakulak, bulaşıcı hastalıkların yayılmasının hızlı gelişeceğini söyledi. Temiz olmayan su kaynakları ve bu sularla yıkanmış gıdaların Hepatit A virüsünün yayılması için büyük risk oluşturduğunu vurgulayan Prof. Dr. Yalçın, 'bataklık ateşi' olarak bilinen weil hastalığına karşı uyarıda bulundu. Paket su tüketilmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Yalçın, "Vahşi hayvanlardan, fare gibi kemirici hayvanlardan Weil hastalığı görülebilir. Hastalık karaciğer, böbrek yetmezliğine neden olabilir. İnsanlar dış ortamda bulunduğu için, dış ortamda yaşayan vahşi hayvanların olumsuzluklarından etkilenebilir. Antibiyotikle tedavi edilebiliyor. Özellikle yağmur suyu ve su birikintilerine dikkat edilmeli ve paket su tüketilmeli" diye konuştu. WEİL HASTALIĞI NEDİR?Weil hastalığı, domuz çobanı hastalığı, pirinç tarlası hastalığı, bataklık ateşi olarak da bilinen, leptospira cinsi bakterilerin oluşturduğu bir hastalık. Leptospiroz en çok yaz sonu, ilkbahar başında görülür. Leptospiroz, leptospira türü bakterilerin neden olduğu Weil hastalığı, 5-10 gün içerisinde sarılık, böbrek yetmezliği, hemoraji, hipotansiyon ve komaya kadar giden bulgulara neden olmaktadır. En sık bulaşma yolu, mikrobun bulaşmış olduğu sularla temas sonucu derideki yaralardan, ağız, burun ve göz mukozalarından mikrobun alınmasıdır. Hastalık enfekte olmuş hayvanın idrarıyla kirlenmiş su veya toprağa temas edilmesiyle bulaşabilmektedir. Hasta hayvanın idrarının bulaştığı yerde bakteri haftalarca, aylarca canlı kalabilir. Yabani ve evcil hayvanlar bu bakteriyi taşıyabilmektedir. Bu hayvanlar arasında sığırlar, atlar, köpekler, kemirgenler ve yabani hayvanlar yer almaktadır. 

116 bin Avroluk ilaçlar için Damla, destek bekliyor

22 Mart 2023 at 04:30
Haber: Ali Bilgiç İlaca ulaşamadığı için tedavisi yarıda kalan hastalardan olan Damla Badur da 116 bin avroluk ilaçları bekliyor. Pankreas kistik neoplazi tanısı konan ve 2 yıldır mücadele eden genç kadın için başlatılan yardım kampanyası hakkında gazetemize konuşan Badur ailesi, hayırseverlerin desteklerini bekliyor. Türkiye’de maliyetleri nedeniyle ilaca ulaşamayan hasta sayısı giderek artıyor. SMA, kistik fibrozis, kanser gibi bazı hastalıkların tedavisinde kullanılan pahalı ilaçlar devlet tarafından karşılanamıyor. Şifa bulmak için ilaçlarını bekleyen Damla Badur da zamana karşı savaşıyor. Pankreas kistik neoplazi tanısı konan genç kadın için ailesi tarafından başlatılan yardım kampanyası ile 116 bin avroluk ilaç tedavisinin parası toplanmaya çalışılıyor. Daha önce 3 ameliyat geçiren ve şimdi ilaç tedavisini bekleyen Damla Badur için başlatılan yardım kampanyasında gereken miktarın yüzde 28’ine ulaşıldı. “Damlaya Damlaya Göl Olur, Gölden Damla’ya Can Olur” sloganıyla başlatılan kampanya ile ilgili Millî Gazete’ye konuşan Badur ailesi, hayırseverlerin desteklerini bekliyor. “İLAÇLAR ÇOK PAHALI, MADDİ GÜCÜMÜZÜ ÇOK AŞIYOR”Gelininin tedavisi için başlatılan yardım kampanyasıyla ilgili konuşan Emin Badur, ilaçların hayati önem taşıdığını belirterek, “Damla için başlattığımız yardım kampanyası çok önemli. Şu an Damla’nın ağrı ve sancıları var. Doktorlarının söylemlerine göre tedavi için Welireg ilacı şart. Bir an önce kızıma gerekli olan ilaçları sağlamalıyız. Oğlum bu süreçte eşine sürekli destek oluyor, onu yalnız bırakmıyor ama ilaçların derhal temin edilmesi şart. Bu yüzden biz de bir yardım kampanyası başlattık. İlaçlar çok pahalı, maddi gücümüzü çok aşıyor. Şimdiye kadar birçok insan samimi bir şekilde bize destek oldu. Hayırseverlerin yardımları sayesine inşallah ilaçların parasını toplayacağız” ifadelerinde kullandı. “ALLAH’IN YARDIMI VE HAYIRSEVERLERİN destekleri sayesinde DAMLA ŞİFAYA KAVUŞACAK”2 yıldır genç kadının hastalıkla mücadele ettiğini hatırlatan Emin Badur, “Gelinim 3 defa ameliyat oldu. Teşhis konduğu günden beri biz de büyük bir mücadele içerisindeyiz. Tedavi için gerek Welireg ilacını temin edebilmek için Sakarya Valiliği’nden izin alıp bu kampanyayı başlattık. Maalesef ilaç Türkiye’de yok. Kampanyaya destek olanlar sayesinde ilacın parasının yüzde 28’ini denkleştirdik. Hayırseverlerin destekleriyle inanıyorum ki kısa bir süre içerisinde ne kadar para gerekiyorsa toplayacağız. Ramazan ayının da gelmesiyle birlikte Rabbimin izniyle bağışlar bereketlenecek. Biz ailecek umutluyuz, Allah’ın yardımı ve hayırseverlerin destekleri sayesinde kızım Damla, şifaya kavuşacak” şeklinde konuştu.

Aşırı tuz tüketimi böbrek hasarına yol açabiliyor

17 Mart 2023 at 16:03
14-20 Mart Dünya Tuza Dikkat Haftası nedeniyle açıklamalarda bulunan Nefroloji Uzmanı Dr. Evrim Bozkaya, aşırı tuz tüketiminin başta hipertansiyon ve böbrek hasarı olmak üzere önemli sağlık sorunlarına yol açtığını belirtti. Bozkaya, “Genel adıyla tuz (sodyum-klorür) insan vücudunun temel fizyolojik bir bileşeni ve ihtiyacı olmakla birlikte gıda ile alınan miktarındaki aşırılıklar başta hipertansiyon ve böbrek hasarı olmak üzere önemli sağlık sorunlarına yol açmaktadır. Tuz milattan önce 2000’li yıllarda daha çok gıda korunması ve yiyeceklere lezzet katması amacıyla insanlık tarihine dahil olmuştur. İlkel çağlarda 1.5 gram /gün gibi düşük düzeyde olan tuz tüketimi öğrenme ile artarak günümüzde değişik toplumlarda değişmekle birlikte ortalama 9-12 gram /gün civarındadır. Dünya çapında tuz alımının kaynakları incelendiğinde yüzde 68 gibi en yüksek oranda hazır işlenmiş gıdalardan alındığı görülmüştür. Fazla tuz tüketiminin nabız basıncı ve sertliğini artırdığı çeşitli araştırmalar ile net olarak anlaşılmış. Tuz kısıtlaması hipertansiyon tedavisindeki yerini almıştır. Daha sonra yapılan çalışmalar aşırı tuz tüketiminin böbrek hastalığı ve kalp damar hastalık riskini artırdığını göstermiştir. Aşırı tuz tüketiminin ayrıca böbrek taşı oluşumu, mide kanseri ve osteoporoz gelişim riskini artırdığı, bronşial hiperreaktiviteye yol açtığı da gösterilmiştir” diye konuştu. Yüksek tuz tüketiminin primer hipertansiyon gelişiminde rol aldığını ifade eden Bozkaya, böbrek hastalarında tansiyon yüksekliğinin en önemli sebeplerden bir tanesi olduğuna dikkati çekti ve şöyle konuştu: “Primer hipertansiyon, benign nefroskleroz gelişiminin temel tetikleyicisidir. Günümüzde kronik böbrek yetmezliğinin, diyabetik nefropatiden sonra en sık sebebi hipertansif böbrek hastalığıdır. Hipertansiyon, böbrek hasarının sebebi olabileceği gibi aynı zamanda önemli bir sonucudur. Tuz, kan basıncından bağımsız olarak da böbrek hasarı oluşturabilir. Tuzun böbrekten atılmasındaki azalma ve tuza cevaben normalden fazla kan basıncı artışı tuz duyarlılığı olarak tanımlanmıştır. Primer hipertansiyonun gelişiminde, böbreklerin tuz atma kapasitesinde ki yetersizlik başlatıcı mekanizma olarak ileri sürülmektedir. Yüksek tuz tüketimi özellikle tuza duyarlı hastalarda hipertansiyon gelişimini daha kolay tetiklemektedir. Yüksek tuz tüketimi yaşla birlikte gelişen hipertansiyon riskini de artırmaktadır” Bir çay kaşığından daha az tuz tüketin, hazır gıdalardan uzak durunDüşük tuzlu diyetin, hipertansiyon tedavisinde ilk yaklaşım olduğunu söyleyen Bozkaya, “Böbrek hastalıkları, bizim için son dönem böbrek yetmezliği ve diyalizle sonlanıyor. Hastalarımızda böbrek yetmezliği gelişmemesi için özellikle polikliniklerimizde kendilerine tavsiye ettiğimiz en önemli şey tuzu azaltmalarıdır. Böbrek, tuzu atmaya çalışırken fazladan çalışıyor ve fazladan güç kaybediyor. Bu nedenden dolayı tansiyon yüksekliği olan, böbrek hastalığı olan hastalarımıza özellikle günlük 6 gramın altında (1 çay kaşığından daha az) tuz tüketimini tavsiye ediyoruz. Bunun için asla yemeklere tuz atmamalarını, hazır paketli gıdalardan uzak durmalarını istiyoruz. Çünkü hazır paket gıdalarda, uzun süre saklanabilmesi için çok fazla tuz kullanılıyor. Bu konuda sağlık otoritelerinin yapacağı kısıtlamalar ve kontroller toplum sağlığını olumlu etkileyecektir. Suyun öneminden daha çok burada tuzu vurguluyoruz. Düşük tuz tüketimi, kalsiyum kanal blokerleri hariç antihipertansif ilaçların etkisini de artırmaktadır. Günümüzdeki veriler ışığında hipertansif bireylerde en fazla 6 gram, normotansif kişilerde 6-12 gram arası tuz kısıtlaması uygun görünmektedir” şeklinde konuştu.

"Türkiye'yi optik lenste üretim merkezi haline getirmeyi hedefliyoruz”

16 Mart 2023 at 18:02
Markanın online platformu lensfiyat.com'u kurarak istihdama da katkı sunduklarını aktaran Savran, "Kontakt lens pazarındaki Türk markalarını dünyayla tanıştırmayı ve ülkemizi optik lens üretim merkezi haline getirmeyi hedefliyoruz" dedi.  Renkli kontakt lens markası Labella'nın da kurucu ortağı olan Erdoğan Savran, 2022 yılının ekim ayında Dubai'de gerçekleştirilen Vision Plus Dubai Optik Fuarı'na katıldıklarını belirterek, "Bugüne kadar sadece online kanalımızda 300 binden fazla satış kaydına imza attık. Ülkemizde birçok markanın dağıtımını yapan Savran Luxe Optik olarak yaklaşık 6 yıldır düzenlenen dijital dünyanın enleri yarışmasında geçtiğimiz yıl ödül aldık. Şirketimizin çatısı altında 19 üretici firmayla birlikte çalışıyoruz. Renk ve çeşitlilik açısından zengin bir yelpaze sunuyoruz. Ortadoğu pazarında söz sahibi bir firmayız. Azerbaycan, İran, Libya ve Mısır'da resmi distribütör; Dubai, Irak, Kuveyt, Morocco, Romanya, Şili ve Ürdün'de bayiler aracılığıyla hizmet veriyoruz. Şimdi yeni hedefimiz Avrupa pazarı. Yeni markamızı da dünyaca ünlü konuma getirmek için sabırsızlanıyoruz" ifadelerinde bulundu.  “Yüzde 40 su olan lenslerin satışını gerçekleştiriyoruz”  19 farklı markanın ürünlerinin satışını online olarak gerçekleştirdiklerinin altını çizen Savran, “Doğal ve zarif tam 33 renk tonu seçeneğimizle içeriği yüzde 40 su olan lenslerin satışını gerçekleştiriyoruz. Özel boyama tekniği, hareli ve haresiz seçim alternatiflerimiz mevcut, pürüzsüz ve ince yapısı sayesinde korneayı koruma özellikleri ile önceliğimiz alıcılarımızın göz sağlığıdır" diye konuştu.

Temel Karamollaoğlu'ndan 14 Mart Tıp Bayramı mesajı!

14 Mart 2023 at 15:27
Saadet Partisi'nin videosunu paylaşan Genel Başkan Temel Karamollaoğlu şu ifadeleri kullandı: "Pandemi döneminde ve deprem bölgesinde değerlerini çok daha iyi anladığımız ve tüm zorluklara rağmen fedakarca insanımıza hizmet etmeye devam eden tüm sağlık çalışanlarımızın 14 Mart Tıp Bayramı'nı tebrik ediyor, emeklerinin karşılığını aldıkları bir Türkiye temenni ediyorum." Saadet Partisi'nin 14 Mart Tıp Bayramı videosunda şu ifadeler geçiyor: "Değerli sağlık çalışanları; 30 saat uykusuz kalan, Sürekli şiddet korkusu yaşayan, Yetersiz ücretler alan… Değerli sağlık çalışanları! Az zamanda çok hasta bakmaya mecbur bırakan… Ek ödemede adaletsizliğe uğratan… Mesleki saygınlığınızı hiçe sayan bu sistem değişecek! Değeriniz gerçekten bilinecek. Siz değil; onlar gidecek! 14 Mart Tıp Bayramınız kutlu olsun!"

3 hastaneden biri hastalara en iyi dijital deneyimi sunuyor

11 Mart 2023 at 17:19
Küresel salgınla şok etkisine maruz kalan sağlık sektörü, 2023 ve sonrasında daha iyi hasta deneyimleri sunmaya ve dijitalleşmeyi daha etkin kullanmaya odaklandı. Güncel bir rapor, 2 sağlık liderinden birinin dijital araçları kritik olarak değerlendirdiğini ortaya koydu. Küresel salgının büyük bir şok etkisine maruz bıraktığı ve değişimi tetiklediği sektörlerin başında sağlık geldi. Salgınla ortaya çıkan yapısal problemler, daha dayanıklı ve esnek sağlık altyapıları oluşturmanın, sağlık hizmetlerini erişilebilir kılmanın ve sağlığın teşvik edilmesi yoluyla hastaların güçlendirilmesinin önceliğe dönüşmesine sebep oldu. Daha iyi hasta deneyiminden ve dayanıklı bir altyapıdan söz edildiği noktada ise lider gruplar, sağlıkta dijitalleşme yatırımlarına odaklandı. Bu yıl tıbbi teknoloji yatırımlarını artırmaya odaklanacaklarını söyleyen Avrupa Yatırım Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Burak Telli, “Center for Connected Medicine tarafından yürütülen bir araştırma, 2 sağlık liderinden birinin dijital sağlık araçlarını kritik veya yüksek bir öncelik olarak gördüğünü ortaya koyuyor. COVID-19’un uzun vadeli etkilerini deneyimleyeceğimiz bir dönemi yaşarken, teknolojiyi deneyimin her adımında kullanmamız gerekiyor. Zira sağlık sektöründe ‘sağlıklı’ dijitalleşme oldukça kritik” dedi. 80 yaş ve üzeri kişilerin sayısı ikiye katlanacak Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) tarafından yapılan öngörüler, örgüt çatısı altındaki ülkelerde 80 yaşın üzerindeki kişi sayısının 2050'ye kadar ikiye katlanıp 10 milyona çıkacağını gösterdi. Bu kişilerin pek çoğunun kronik hastalıklara sahip olduğunun dikkate alınması gerektiğini ifade eden Ramazan Burak Telli, "2 yılı aşkın süreçte maliyetler, işgücü eksikliği gibi sebeplerle yıpranan sağlık endüstrisi, bu döneme yeni teknolojileri bilimsel ve kanıtlanmış uygulamalarla kesiştirerek hazırlanabilir. Buna rağmen henüz 3 sağlık liderinden yalnızca biri olabilecek en iyi dijital deneyimleri sunabildiğini düşünüyor" ifadelerini kullandı. “Sağlık kuruluşları her açıdan iyilik hali sunmalı" Dünya Sağlık Örgütü tarafından yapılan tanımda, sağlık hizmeti sunan kurumun bedenen, ruhen ve sosyal yönden iyilik hali sağlaması gerektiği belirtildi. Avrupa Yatırım Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Burak Telli, “Sağlık kuruluşlarının birincil vazifesi, hastayı sağlık kurumundan içeri girdiği andan itibaren iyi hissettirmek. Avrupa Yatırım Holding bünyesinde faaliyet gösteren Avrupa Hospital, tesisinden klinik süreçlerine, yönetimden teknik çözümlerine, her aşamada en iyi uygulamaları benimseyerek bu tanımın gereğini yerine getirmek için çalışıyor. Türkiye'nin en değerli yatırım şirketlerinden biri olmayı hedefleyen Avrupa Yatırım Holding'in sağlık iştirakleri, çatı şirketin bu vizyonunu sektörel liderlikleriyle temsil ediyor” diye konuştu. “2023’te tıbbi teknoloji yatırımlarımızı artıracağız” İyi hastane olmanın tıbbi teknolojiden alınan güvenlik önlemlerine, personel eğitiminden yetkinliklere, kullanılan tıbbi sarfların kalitesinden, musluktan akan suya kadar pek çok faktörlerle şekillendirildiğini vurgulayan Ramazan Burak Telli, değerlendirmelerini şu ifadelerle sonlandırdı: “Nitelikli bir sağlık deneyiminin akıllı bir ekosistemle mümkün olduğunu, çalışan mutluluğunun hasta esenliğine doğrudan yansıdığını biliyor; işgücü eksikliği gibi sektörü tehdit eden olumsuzlukların önüne geçmek için uzun vadeli stratejiler geliştiriyoruz. Avrupa Yatırım Holding'in sağlık sektöründeki yatırımlarını kapsayan Avrupa Hospital ve Özel Global Göz Tıp Merkezi, klinik prosedürlere entegre edilen tıbbi standartların iyi yönetilip yönetilmediğini takip etmeyi, gelişmeye açık deneyim noktalarını iyileştirmeye odaklanmayı, en iyi uygulama ve teknolojileri benimsemeyi ilke ediniyor. Her süreçte hastayı bilgilendirmeyi esas alan ve sağlık konforunu göz ardı etmeden çalışan gelişimini de destekleyen faaliyetlerimizi daha ileri taşımak için bu yıl tıbbi teknoloji yatırımlarımızı artırmaya odaklanacağız.”

Hatay'da depremzedelere ve görevli personellere tetanos aşısı vuruldu

25 Şubat 2023 at 21:23
Sağlık Bakanlığı'na bağlı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü, Kahramanmaraş merkezli depremlerin vurduğu ve büyük yıkımlara neden olduğu Hatay'a aşı TIR'ı getirdi. Sağlık ekipleri, enkaz çalışmalarında görev yapan personeli ve depremzedeleri tetanos riskine karşı aşılamaya başladığını duyurdu. Türkiye'nin dört bir yanından Hatay'da görevlendirilen Sağlık Bakanlığı ekipleri, mahalle mahalle, köy köy gezerek aşı uygulaması gerçekleştiriyor. 

Deprem bölgesinde uyuz riski! Uzmanlar uyardı!

25 Şubat 2023 at 14:29
Türk Tabipler Birliği ( TBB) Halk Sağlığı Kolu Başkanı Doktor Gamze Varol deprem nedeniyle artma riski olan uyuz hastalığı konusunda önemli açıklamalarda bulundu. Gamze Varol’un açıklamaları şöyle: "Uyuz hastalığı son birkaç yılda, ülkemizde çok fazla gündemde olmaya başladı. Ama yaşadığımız afet dolayısıyla, uyuz hastalığının riskinin giderek artacağını öngörüyoruz. O yüzden bizler hekimler olarak, size birkaç konuda bilgi vermek istedik. Uyuz aslında beslenme barınma koşulları, toplu yaşam alanları, hijyen su sanitasyon eksikliğiyle, insandan insana daha sık bulaşma olasılığı olan, aslında uyuz akarlarıyla insan vücuduna geçip burada insan derisinden beslenerek tüneller açarak insan vücudunda yaşayan duruma verilen isim. Bir hastalık aslında. Korunmak mümkün mü? Elbette mümkün. Ama afet dönemlerinde tabi ki bu biraz zor oluyor. Bununla bağlantılı olarak biz özellikle toplu yaşanılan yerlerde, vücudun iç kısımları, kol iç kısımları, bacak iç kısımlarında gözüken kaşıntı özellikle gece artan kaşıntı kırmızılıklar döküntülerle karakterize belirtiler olduğunda ya da bu tür belirtileri olan kişilerle temas ettiğimizde en yakın sağlık kuruluşuna yurttaşlarımızın başvurmasını istiyoruz. Aslında bununla bağlantılı yapılacak çok şey var. Kıyafetlerimizle eğer uyuz kişisiyle temas ettiysek bir sağlık kuruluşuna başvurmamız ve bunun tedavisini yaptırmamız mümkün. Ama tedavi sadece hasta olan kişide değil, onun yakınlarında da yapılması gerektiği için uzun süreli ciddiyet ve sabır isteyen bir süreç oluyor. Bununla bağlantılı olarak da eğer uyuz tanısı aldıysak hekimlerin bize verdiği ilaçları düzenli kullanmalı ve öğütleri yerine getirmeliyiz."

İmplant Tedavisi Nedir?

24 Şubat 2023 at 14:29
Eksik dişler, dişlerin kaymasına ve çevre dokuların bozulmasına sebep olur. Yemek yerken çiğneme konusunda bize zor zamanlar yaşatabilir, konuşurken telaffuzumuzu zayıflatabilir. Eksik dişlerin hem sosyal açıdan hem sağlık açısından çok fazla zararı vardır. Eksik dişlerin yerine konmasında implant tedavisi, yapılacak en iyi tedavi yöntemidir. İmplant tedavisi yapılmadan önce diş doktorunuz ağız sağlığınızı değerlendirerek implant yapılıp yapılamayacağını belirler. Zamanla gelişen diş tedavi teknikleri sayesinde implant yapılamayacak hasta sayısı yok denecek azdır. İmplant, local anestezi altında yapılır isteğe göre uyutularakta yapılabilmektedir. Bir günde implant, üstüne diş takılması için implantın çene kemiği ile kaynaşma sürecine ihtiyaç duymadan implant tedavileri artık bir günde yapılmaktadır. Takılan diş doğal dişlerinin boyutu, şekli ve rengiyle eşleşecek şekilde özel olarak yapılır. İmplant tedavisi bittikten sonra implantın ömür boyu olmasını sağlamak için diş hijyeni, ağız bakımı çok önemlidir. Bir Günde İmplant Geleneksel diş implantı işlemi, genellikle birkaç aşamalı bir süreçtir ve tedavi genellikle birkaç ay sürebilir. Bunun nedeni, implant yerleştirildikten sonra, kemiklerin ve implantın birleşmesi ve iyileşmesi için zaman verilmesidir. Bir günde implant ise, tedavinin tamamının aynı gün içinde tamamlanmasını sağlayan bir yöntemdir. Bu yöntemde, diş hekimi implantın kemiğe yerleştirilmesi ve üstüne geçici bir diş protezinin yerleştirilmesini aynı gün içinde tamamlar. Bu sayede, hasta aynı gün diş implantı tedavisinden sonra yeni bir dişe sahip olabilir. Bu yöntem, hastanın diş eksikliğini aynı gün giderileceği için yaşam kalitesinin yükseltilmesine yardımcı olabilir. Bir günde implant, hastaların diş eksikliği sorununu hızlı ve etkili bir şekilde çözmelerine yardımcı olur. Genellikle daha az ağrı, şişlik olur.Doğru hastalarda ve uygun durumlarda gerçekleştirilebilecek bir yöntemdir, ancak bu, her hastanın durumuna bağlı olarak değişebilir. Bu nedenle, implant tedavisi planlaması yapılırken, diş hekimi tarafından hastanın durumu dikkate alınarak en uygun tedavi yöntemi belirlenir. İmplant uygulaması diğer tedavi seçeneklerine göre birçok avantaj sunar. Bu avantajlar arasında daha az ağrı, daha kısa iyileşme süresi ve daha hızlı tedavi süreci yer alır. Bir günde implant tedavisinin uygulanabilmesi için yeterli diş eti ve kemik desteğinin olması gerekli, bu koşullar sağlandığında bir günde implant yapılabilir. En İyi İmplant Doktoru İmplant diş tedavisi ile eksik dişlerimizin tedavi edilmesi söz konusu olduğunda en iyi implant doktoru seçilmelidir. Bu cerrahi implant yerleştirme tedavisinde doktorun tecrübesi, eğitimi, bugüne kadar yaptığı implantlar tedavinizin iyi geçme sonucunu etkiler. Tecrübeli bir hekim, olası komplikasyonları daha iyi yönetebilir ve tedavi sürecinde size daha fazla güven verir. Bu yüzden seçeceğiniz doktorun bu konuda ne kadar tecrübesi olduğunu araştırmalısınız. İmplant tedavisi olan hasta yorumlarını dikkate alın ve kliniğin hijyenine, ekipmanların kalitesine dikkat edin. Tedavi hakkında olumlu geri bildirimler alan bir diş hekimi seçmek, işlemin başarılı olma ihtimalini artırabilir. İmplant tedavisi çene kemiklerine yerleştirilerek yapıldığı için enfeksiyon riski yüksektir tedavi olmak isterken daha çok hastalanmayın. Diş hekiminizin kullandığı ekipmanların ve teknolojinin güncel olduğundan emin olun. Günümüzde diş implantı tedavisi teknolojisi hızla gelişmektedir ve en son teknolojileri kullanan bir diş hekimi seçmek, tedavinin başarısını artırabilir.Doktorunuzun iletişim gücüne dikkat edin sizi dinleyen, sorularınıza dikkatle dinleyip hızlı çözüm buluyor mu? Diş hekiminizle açık ve net bir iletişim kurabildiğinizden emin olun. Diş implant tedavisi birkaç aşamalı bir süreç olabilir, bu nedenle tedavi süreci hakkında ayrıntılı bilgi almak ve tedavinin ilerlemesi hakkında düzenli olarak güncellemeler almak önemlidir. Deneyimli bir diş hekimi seçerek diş implantı tedavisi sürecinde rahat hissedebilirsiniz.

Güneş Işınlarına Karşı Korunmanın Yolları

23 Şubat 2023 at 09:58
Güneş ışınları D vitamini takviyesi açısından önemli dış etkenler arasında yer alır. Ancak aynı zamanda direkt güneş ışığına maruz kalmanın cilt için ciddi sorunlar ortaya çıkardığı da belirtilir. Bunun için güneş ışınlarına karşı koruma sağlayan güneş ürünleri bulunur. Her yaştan kullanıcıya uygun güneş ürünlerinin üretildiği gibi her cilt tipine uygun olan içeriklere de çeşitler arasında yer verilir. Böylece her kullanıcı için kendi cilt tonu ve gerekliliğine göre ürün tercih etme olanağı elde edilir. Yüz İçin Güneş Ürünleri ve ÖzellikleriYüz için güneş ürünleri son zamanlarda renkli pigmentlere sahip olan ürün çeşitleri ile dikkat çeker. Açık ve orta ton alternatifleri sayesinde her kullanıcı kendi cilt tonunu eşitleyecek ürün seçeneğini tercih edebilir. Renkli Güneş kremi çeşitleri özellikle en çok tercih edilen güneş ürünleri arasında yer alır. Bilinenin aksine yalnız sıcak yaz günlerinde değil kış aylarında dahi güneş kremlerini kullanmanın cilt için iyileştirici güç olabileceği belirtilir. Yüz ve boyun çevresine günlük olarak uygulanan güneş kremi sayesinde ciltte oluşabilecek güneş lekelerinin önüne geçmek mümkün olabilir. Güneş ışınlarına karşı koruma sağlayan ürünleri incelemek için web sitemizi ziyaret edin: https://www.dermodr.com/  Güneş Ürünü Seçerken Dikkat Edilecek Noktalar Nelerdir?Güneş ürünü yüz için, vücut için gibi bölgesel kullanıma uygun olacak şekilde içeriklere sahip olur. Çeşitliliğin fazla olması hangi ürünün doğru olduğu konusunda kararsızlık oluşturabilir. Buna engel olmak ve doğru ürüne ulaşmak adına güneş ürünü seçiminde dikkat edilecek başlıca noktalar şu şekildedir: ● Faktör olarak yeterli olacak ürüne öncelik verilmelidir. SPF’ler bu noktada en çok dikkat edilen ayrıntılardır.● Çocuklar için ayrı yetişkinler için ayrı ürünlerin olduğu göz ardı edilmemelidir.● İhtiyaçlar doğru belirlenmelidir. Renkli güneş kremi ya da nemlendirici etkili güneş kremi gibi kullanım amacına göre seçim yapılmalıdır.● Kaliteli içeriklere sahip olanlara yönelim gösterilmelidir.● Renkli güneş ürünü seçecek olanlar için cilt alt tonuna uygun olana öncelik verilmesi gerekir. Güneş Ürünleri Fiyatları Güneş ürünleri fiyatları; markası, içerikleri, hacimleri ve hangi yaş aralığına hitap ettiği gibi durumlara göre farklılık gösterir. Renkli güneş ürünleri gibi ayrıca özellikleri bulunan ürünler için farklı fiyatlandırma belirlenebilir. Aynı şekilde Spf 50+ güneş kremi ve yaşlanma karşıtı güneş kremi gibi kullanım amaçlarına göre güneş ürünleri bulunur. İçerikleri ile kaliteli ve tam performans sunan güneş ürünleri Dermodr’de sizlerle buluşmaktadır. Sizler de ihtiyacınız için uygun ürüne kısa sürede tek adresten ulaşabilirsiniz.

Psikolog Merve Güçlü: Çocuğa ‘birlikte güvendeyiz’ mesajı verilmeli

20 Şubat 2023 at 04:30
Klinik psikolog Merve Güçlü, Kahramanmaraş merkezli deprem sonrası çocuklarda meydana gelen travmalara dair gazetemize çok önemli açıklamalarda bulundu. Depremden etkilenen çocuklara nasıl davranılması gerektiğini ifade eden Merve Güçlü, “Şu an korkutucu bir sürecin içindeyiz, ben de çok korktum fakat şu an güvendeyiz ve senin yanındayım mesajını vermek çok önemlidir” dedi. Kahramanmaraş merkezli gerçekleşen ve 10 şehrimizde ağır bir yıkım oluşturan iki büyük deprem, yüz binlerce insanımızı etkiledi. Deprem gibi afetler biz yetişkinleri derinden etkilerken çocukların dünyasında da ağır hasarlar oluşturuyor. Klinik psikolog Merve Güçlü, depremin çocuklara nasıl açıklanması gerektiği ve depreme maruz kalan çocuklara nasıl destek olunması gerektiği gibi konularda Millî Gazete’ye çok özel açıklamalarda bulundu. “DEPREMDEN ETKİLENME DERECESİ ÇOCUĞUN YAŞINA BAĞLIDIR”Merve Güçlü, çocukların yaşlarına göre basit ve doğru bilgiler vermek gerektiğini, her çocuğun yaşına göre depremden etkilenme derecesinin farklı olacağını söylerken deprem sonrası iletişime geçme sorunu yaşayan çocuklarla resim ve oyun yoluyla iletişim kurulması gerektiğini ifade etti. Güçlü, “Çocuğun depremden etkilenme derecesi yaşına bağlıdır. Bu nedenle yaşa göre basit ve doğru bilgiler vermek gerekir. İlkokul dönemindeki çocuklar duygularını ve düşüncelerini ifade edemeyeceği için gece uyku problemleri, ebeveynden ayrılamama, öfke krizleri, alt ıslatma, parmak emme gibi belirtiler gösterebilir. Çocuklar bu süreçten duygusal ve fiziksel anlamda etkilenmektedir. Karşılaştıklarımız arasında endişe, içe kapanma, stres, depresyon, dikkat problemi ve yeme problemi gözükebilmektedir. Bu süreçte çocuklarınızla iletişiminiz çok önemlidir. Eğer çocuğunuz iletişime geçmekte zorlanıyorsa resim veya oyun yoluyla kendini daha kolay ifade eder. Çocuğun kendini ifade edebildiğini görmesi çocuğu rahatlatacaktır” dedi. “BAKIM VERENİN TUTUMU ÇOK ÖNEMLİ”Çocukların olaylara yetişkinlerin perspektifinden baktığını söyleyen klinik psikolog Merve Güçlü, bakım verenin tutumunun önemli olduğunu vurguladı. Merve Güçlü, “Çocuklar yetişkinlere göre daha güçlüdür. Özellikle burada en önemli unsur ebeveynlerin ya da bakım veren kişinin baş etme becerisidir. Çünkü çocuklar olaylara kendi perspektifinden değil bakım verenin perspektifinden bakar. Bu süreçte bakım verenin desteği çok önemlidir. Bu süreçte çocuklarınızın duygularını anlamak ve duygular üzerinde konuşmak çocuklara iyi gelecektir” ifadelerini kullandı. “DEPREM BÖLGESİNDEKİ ÇOCUKLARIN İLK İHTİYACI BESLENME VE BARINMA”“Deprem bölgesinde olan çocukların ilk ihtiyacının beslenme ve barınma olduğunu unutmamak lazım” diyen klinik psikolog Merve Güçlü, “Sonraki aşamada çocuğun yaşadığı kaygı, suçluluk, korku, umutsuzluk ve çaresizlik üzerinde çalışılmalıdır. Şöyle bir gerçek var ki; sürecimiz uzun, bu yüzden çocuğun yaşına ve ihtiyacına göre hareket etmek çok önemlidir. Çocukların verdiği tepkiler benzer değildir. Bazılarında çok fazla öfke görürüz, bazılarında ise çok fazla kaygı. Bu tür çocuklarda kısa dönemden itibaren psikolojik destek gerekir” şeklinde konuştu. “ÇOCUK İÇİN GÜVENDE HİSSETMEK ÖNEMLİDİR”Çocuklarla sağlıklı iletişimin önemli olduğunu anlatan Merve Güçlü, olayları geçiştirmek yerine çocuğu rahatlatacak tavsiyelerde bulundu. Çocukların güvende hissetmelerinin önemli olduğunu vurgulayan Güçlü, “Çocuklara ‘geçti’ veya ‘bitti’ demek yerine onlarla sağlıklı iletişim kurmak gereklidir. Örneğin, ‘şu an çok korkuyorsun ve eve girmek istemiyorsun, istersen seninle bu durumun resmini çizebiliriz’ demek çocuğu rahatlatabilir. Çocuklar kendilerini sözel olarak ifade etmekte zorlanabilir, bunun yerine oyun yoluyla veya resim yoluyla aktarımını sağlamak, iyi hissettirecektir. Özellikle çocuklar bu süreçte kendilerini suçlayabilir, burada onların suçu olmadığını, bunun bir doğal afet olduğunu açıklamak gerekir. Çocuk için güvende hissetmek ve duymak çok önemlidir” ifadelerini kullandı. “PAYLAŞMAK, ÇOCUKLARDA BİRLİK DUYGUSUNU OLUŞTURUR”Deprem bölgesinde olmayan çocuklar da depremden etkilendiler. Depremi bizzat yaşamasalar da depreme maruz kalan yetişkin ve çocuklarda ikincil travmalar oluşabilir. Çocuklarda bu tarz ikincil travmaların oluşmaması için uyarılarda bulunan Merve Güçlü, “Öncelikle, çocukların teknolojiye erişimini azaltın, birincil travma olmasa da ikincil travma oluşturmayalım. Özellikle yanlarında detaylı depremle ilgili konuşmaları azaltın. Onlar yetişkinler gibi düşünmüyorlar, bunu unutmayalım. Bu süreçte çocukların empati duygusu yavaş yavaş gelişmesi için deprem bölgesindeki çocuklara yardımlarda bulunmak iyi gelebilir. Yardımlaşmak ve bir şeyler paylaşmak çocuklarda birliği oluşturur” diye konuştu. “DEPREM, ÇOCUĞA SOMUTLAŞTIRILARAK ANLATILMALI”Depremi soran çocuklara nasıl cevap vereceğimiz konusu bu süreçte akıllarda soru işareti oluşturuyor. Klinik psikolog Merve Güçlü, deprem hakkında soru soran çocuklara nasıl cevaplar verilmesi gerektiği hakkında şunları dile getirdi: “8-11 yaşın altındaki çocuklar soyut düşünemez. Bu nedenle somut düşünce ile aktarım çocukların daha iyi anlamasına neden olur. Çocuklar deprem sürecinde kendini sorumlu görebilir. ‘Anneme kötü davrandığım için böyle oldu, her şey benim suçum’ gibi algılayabilir. Bu durumda çocuğun anlayacağı şekilde ve yaşına uygun şekilde; oyuncaklar, hikâye ve resim yoluyla anlatılması gerekir. Çünkü somutlaştırmak çocuğun dünyasındaki kaygıyı azaltır, kaygı azalırsa çocuk rahatlar. Örneğin, ‘Deprem nasıl oluyor biliyor musun? Aynı gök gürlemesi gibi yerin altındaki kayalarda sallanabiliyor, bu durum doğal afettir ve herkesi korkutabilir’ gibi açıklamalar yapmak çocuğun dünyasındaki yapbozların doğru şekilde yerleşmesine neden olur. Depremle ilgili çocuğun sorduğu hiçbir soru cevapsız kalmamalı, aksi durumda çocuk sorularının cevaplarını yanlış bulabilir. Burada çocuğa dürüst bir şekilde açıklanmalıdır. Fakat bazen sizi de zorlayan sorular sorabilirler, bu gibi sorularda uzmanlar tarafından araştırmaların devam ettiğini söyleyebilirsiniz.” “BİRLİKTE GÜVENDEYİZ…”Klinik psikolog Merve Güçlü, son olarak, “Deprem, korkulacak bir doğal afettir. Her yetişkin ve çocuk deprem olgusundan korkar. Mesela ‘şu an korkutucu bir sürecin içindeyiz, ben de çok korktum fakat şu an güvendeyiz ve senin yanındayım’ mesajını vermek çok önemlidir. Korkunun bir duygu olduğunu ve bu durumun nasıl baş edilebileceği hakkında fikirler üretebilirsiniz. Bu süreçte çocukların sevdiği kişilerle birlikte olabilmesi ve sarılması gibi fiziksel temas onu güvende hissettirecektir. Bunlar desteklenmelidir. Bu süreçte çocuğa ‘birlikte güvendeyiz’ denilmeli ve hissettirilmeli” değerlendirmelerinde bulundu. Selime Sümeyye Abatay

Depremzede çocuklara psikolojik ilk yardım şart

19 Şubat 2023 at 04:30
Kahramanmaraş merkezli 10 ilde ciddi yıkıma neden olan depremlerin etkileri devam ediyor. Türkiye genelinde psikolojik yıkıma neden olan depremler en çok da depremzede çocuklarda ciddi travmaya yol açtı. Depreme tanıklık eden, ailesini kaybeden ve afet sonrası zorluklarla yüzleşen yavrularımızın psikolojik olarak yaşadığı yıkım da acil müdahale konusu haline geldi. Özellikle de depremler sonucu öksüz ve yetim kalan çocukların durumu pedagojik rehabilitasyonu ciddi önem arz ediyor. Depremzede çocuklarla ilgi Millî Gazete’ye konuşan Uzman Pedagog İnci Aydın, depremler sonrasında yavrularımıza yapılacak psikolojik ilk yardıma dikkat çekti.  “ÖNÜMÜZDE ZORLU BİR SÜREÇ VAR”Deprem sürecinden etkilenen çocukların henüz şokta olduğuna dikkat çeken Uzman Pedagog İnci Aydın, “Depremzede çocuklar, neler yaşandığını anlamlandıramaz ya da eski düzenini görmek ister. Bu nedenle önümüzde zorlu bir süreç var. Çocukların deprem sonrası yaşına, gelişim dönemine,  bireysel psikolojik farklılıkları bu süreci etkileyecek. Bebeklerde huysuzluk, ağlama nöbetlerinde artış görülebilir. Anaokulu dönemindeki çocuklarda ise alt ıslatma, dışkı kaçırma, tırnak yeme, inatlaşma gibi sorunlar ortaya çıkabiliyor. İlkokul dönemindeki çocuklarda ise süreç biraz daha zorlaşıyor. Bu yaş grubundaki yavrularımız korku, üzüntülü durumlarda artış, en ufak şeylerden bile korkunun artması gibi çeşitli sonuçlar gözlemliyoruz.  Ergenlik dönemindeki çocuklar ise aile ile iletişimin zaten zor ve ergen çocuklarda, tartışma, kavgalarda artış, asosyallik olabilmektedir. Genel anlamda afetzede çocuklarda, kaygı, korku, mutsuzluk, içe kapanma veya aşırı öke hali gibi durumlarda artış olabilir” ifadelerini kullandı. “PSİKOLOJİK İLK YARDIM”İnci Aydın, psikolojik ilk yardımın önemini vurgulayarak, “Psikolojik ilk yardım sürecinde çocuğun aile, akraba, devlet görevlisi gibi iletişimde olduğu kişiler tarafından anlaşıldığını hissetmesi çok önemli. Çocuğun iç dünyasını anlatması gerek. Çocuk depremle ilgili korkusunu, kaygısını anlatacakken, bazen aileler iyi niyetli olarak konuyu değiştirebiliyor. Ancak bu sağlıklı ve doğru değildir. Çocuk yaşadıklarını defalarca anlatsa da dinleyin, susturmayın ya da dikkatini dağıtmayın. Deprem ile ilgili çocuk oyun oynamak isteyebilir, resim yapmak isteyebilir. Depremle ilgili oyun ve resim aracılığı ile çocuğun iç dünyasındaki kaygıyı, korkuyu aşmasını sağlayın” şeklinde konuştu. “AFETLERİN ÇOCUKLARA ANLATILMASI GEREK”İnci Aydın, psikolojik iyileşme sürecine de değinerek, “Afetten sonra akut stres dönemi olan ilk bir ayda bu belirtiler olsa da depremden bir ay sonra yavaş yavaş normale dönme bekliyoruz. Eğer çocuk normale dönmezse bir ay geçtiği halde yoğun korku, kaygı, stres, davranış bozuklukları, depresif ruh hali, uyku bozukluğu, psikosomatik bozukluklar gibi süreç devam ederse, o zaman mutlaka profesyonel destek alınmalıdır. Travma sonrası stres bozukluğu durumunun değerlendirilmesi için en az 1 ayın geçmesi gerekmektedir. Depremde yakınlarını kaybetmiş çocukların da mutlaka uzman destek alması gerekir. Son olarak unutmamak gerek; doğal afet olmadan çocukların bulundukları yaş dönemine uygun olarak korkutmadan, panikletmeden deprem, sel, yangın gibi afetlerin çocuklara anlatılması gerek. Masallarla, oyunlarla, resimlerle doğal afetleri anlatmada yardımcı olabilir” diye konuştu.

Deprem bölgesine diğer illerden 18 bin 890 personel görevlendirildi

15 Şubat 2023 at 19:06
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca sosyal paylaşım sitesi Twitter’dan yaptığı paylaşımda, " Deprem afetinin yaşandığı 10 ilimizde hizmet veren sağlık personelinden 18 bin 890’ı bölgeye diğer illerden görevlendirilmiştir. Bu 18 bin 890 profesyonel; acil müdahale birimlerinde, Sahra Hastanelerinde, diğer sağlık kuruluşlarında çalışıyor, UMKE ve 112 Acil ekiplerinde görev alıyor" ifadelerini kullandı.

Bitter çikolata ve kakaoda, "kurşun" tehlikesi

4 Şubat 2023 at 11:17
Üretilen tarımsal ürünlerdeki zirai ilaç ve ağır metal kalıntıları insan yaşamını tehdit ediyor. Yakılan çöplerdeki elementler yanarak yok olmayınca hava yoluyla toprağa veya ürüne düşüyor. Yurt dışında yapılan araştırmalarda bitter çikolataların bazılarında kurşun tespit edilmesinin ardından Türkiye'de de geçen ay benzer bir çalışma yapıldı. Piyasada yüzde 60 bitter çikolata olarak satılan bir ürün özel bir laboratuvar tarafından incelendi ve üründe kurşun tespit edildi. Gıda Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Manavoğlu, kurşunun birçok olumsuzluğa ve hastalığa neden olabilecek ağır bir metal olduğunu söyledi. Manavoğlu, "Gelişim çağındaki çocukların ileride çok ciddi nöropsikolojik sorunlar yaşamasına sebep oluyor. Geçen ay yapılan çalışmanın açıklamasına baktığımızda rasgele seçilen yüzde 60'lık bitter çikolatada ağır metal analizi yapılıyor. Çikolatada yaklaşık 400 mikrogram kurşun tespit ediliyor. Dünya Sağlık Örgütü, kurşun miktarının kanda bulunma miktarını yaklaşık 2,2 mikrogram olarak belirtiyor" ifadelerini kullandı. NUMUNE TOPLANARAK TESPİT EDİLMELİAğır metallerin yakılarak yok edilemeyeceğini söyleyen Manavoğlu, şunları söyledi: "Kamu kurumları ve laboratuvarları tarafından piyasadan numune toplanarak sağlam ve sıkı bir çalışmayla kurşun miktarının hangi seviyede olduğunun tespit edilmesi gerekir. Bundan sonra çözüm yollarına bakılması gerekiyor. 'Artık bitter çikolata yemeyelim' demek yanlış. Kurşun, kakao çekirdeklerinin yetiştiği bölgedeki çevre kirliliğiyle oluşuyor. Bu bir element, yakarak yok edemezsiniz. Bir ağır metal olduğu için havadan süzülerek ya ürüne ya da toprağa karışacaktır."  

Niğde’de nöbetçi eczane sayısı 3’e çıkarıldı

30 Ocak 2023 at 16:30
Niğde’de yıllardır gece ve hafta sonları iki nöbetçi eczane çalışırken, son günlerde yaşanan yoğunluklardan dolayı nöbetçi eczanesi sayısı 3’e yükseltildi. Konu ile ilgili açıklama yapan Niğde Eczacı Odası Başkanı Nihat Öztürk; “Niğde’de uzun yıllardır akşamları 2 eczanemiz nöbetçi olurdu. Ancak son günlerde yoğunluk olduğunu fark ettik. Bunun üzerine yönetim kurulu olarak yaptığımız toplantı sonucunda nöbetçi eczane sayımızı 3’e yükseltmeye karar verdik. Ayrıcı dini bayramlarda ise 4 eczanemiz nöbetçi olacak” dedi.

Göz ağrınızın nedeni bu sorunlar olabilir

26 Ocak 2023 at 11:31
Gözlerde ve çevresindeki ağrı çoğu zaman basit göz yorgunluğuna bağlı ortaya çıkabilirken, bazen de ciddi sorunların belirtisi olabiliyor. Göz ağrısına; kızarıklık, kanlanma, kaşıntı, yanma, batma ve şişlik eşlik ediyorsa mutlaka bir göz doktoruna başvurmak gerekiyor. Uzman hekimler tarafından yapılan detaylı bir göz ve görme muayenesiyle sorunun belirlenmesi, muhtemel kalıcı hasarları önlemek adına oldukça önem taşıyor. Memorial Kayseri Hastanesi Göz Hastalıkları Bölümü’nden Op. Dr. Mehmet Esat Teker, göz ağrısı ile ilgili bilgi verdi. SİNÜZİT VEYA BAŞ AĞRISI GÖZLERE YANSIYABİLİRİnsanların büyük bir bölümünde zaman zaman gözde ağrı şikayetleri olabilmektedir. Gözlerdeki travma, iltihaplanma ve enfeksiyon gibi nedenlerle ağrı ortaya çıkabilmektedir. Ağrı tek gözde olabileceği gibi, her iki gözde de olabilmektedir. Göz ağrısının tam olarak yerini tayin etmek hasta açısından zordur. Dolayısıyla ağrının yeri ve sebebinin belirlenmesi açısından doktor muayenesi şarttır. Ağrının varlığı ve görülen ek belirtiler hastalığın doğru tanısında yardımcı olmaktadır. Ağrı bazen kendiliğinden geçebilmekte bazen de tedavi gerekebilmektedir. Gözlerdeki ağrı genelde sinüzit veya baş ağrısının göze yansıması şeklinde karşımıza çıkabilmektedir. Bu durumda hastalar Nöroloji ve Kulak Burun Boğaz bölümlerine yönlendirilmektedir. BAZI SORUNLAR GÖZ AĞRISININ NEDENİ OLABİLİRBirden çok göz hastalığı gözde ağrı ile kendini belli etmektedir. Gözde başlayan ağrının nedeni bazı sorun ve hastalıklar olabilmektedir. Gözde yabancı cisim: Göze kaçan yabancı cisimler; ani başlayan ağrı, batma, yanma ve sulanma şikayetlerinin yanında görmede bulanıklık ile kızarıklığa neden olabilmektedir. Bu durumlarda mutlaka göz doktoruna gidilmeli ve yabancı cisim göz doktoru tarafından çıkarılmalıdır. Cisim kendi kendine çıkarılmaya çalışıldığında göze daha fazla hasar verme riski bulundurmaktadır. Konjonktivit: Gözün beyaz yapısının üzerindeki dokunun iltihabıdır. Mikrobik, alerjik ve otoimmünite gibi mikrobik olmayan etkenlere de bağlı olabilmektedir. Konjonktivadaki damarların genişlemesi, gözde kızarıklık ile kendini göstermektedir. Bu durumda hastalarda gözde ağrıya ek olarak batma, yanma, sulanma, gözlere kum atılmış gibi bir his, çapaklanma, kaşıntı gibi şikayetler olabilmektedir. Konjonktivit damla tedavileri ile genellikle düzelmektedir. Korneal abrazyon: Korneada çizilmeye veya sıyrılmaya bağlı ortaya çıkan bir durumdur. Travma sonrası ciddi ağrı batma yanma sulanma, ışıktan rahatsız olma görme bulanıklığı şeklinde kendini gösterir. Olası delinme kontrolü açısından mutlaka zaman kaybedilmeden doktor muayenesi gereklidir. Keratit: Kornea tabakasının mikrobik veya mikrobik olmayan nedenlere bağlı iltihaplanmasıdır. Özellikle hijyenik kullanılmayan yumuşak kontakt lensler sonrası ortaya çıkan keratitler acilen tedavi gerektirmektedir. Aksi takdirde 24 saat içerisinde gözde delinmeyle sonuçlanabilecek enfeksiyonlar ortaya çıkabilir. Dolayısıyla lenslerin günlük takılıp çıkarılması, hijyene çok dikkat edilmesi ve havuz ya da denize girilirken lensin çıkarılması çok önemlidir. Glokom: Göz tansiyonu hastalığı kriz durumlarında ciddi ağrı (göz patlayacak şekilde), bulantı, kusma ve baş ağrısı ile kendini gösterir. Acil müdahale edilmesi gereken bir durumdur. Aksi takdirde gözde geri dönüşü olmayan hasarlar bırakabilir. Üveit: Üveit gözün ön, orta, arka veya tüm üveal tabakasının birlikte tutulabildiği bir durumdur. Hastalarda gözde ağrı, ışık hassasiyeti, görme kaybı ve gözlerde kızarıklıkla kendini gösterir. Travma, enfeksiyon veya bağışıklık sistemi bozukluklarına bağlı ortaya çıkabilmektedir. Erken tanı ve tedavi kalıcı olabilecek hasarları önlemek açısından çok önemlidir. Optik nevrit: Göz ile beyin arasındaki iletişimi sağlayan görme sinirinin çeşitli nedenlere bağlı iltihaplanmasıdır. Hastalarda ağrı, özellikle göz hareketiyle artan ağrı, görme bulanıklığı, görme alanında kayıplar ile kendini gösterebilir. Acil tedavi edilmesi gereken bir durumdur. Blefarit veya hordeolum: Kirpik diplerine açılan yağ kanallarının tıkanması sonrası kapaklarda şişlik, hassasiyet ve ağrı ile kendini gösteren bir durumdur. Halk arasında arpacık veya it dirseği olarak bilinmektedir. Genellikle birkaç gün içerisinde şişlik alanındaki iltihabın boşalması sonucu rahatlama yaşanır. Boşalma olmadığı durumlarda masaj yapılarak boşaltılması sonrasında cerrahi gerekliliği azaltmak açısından önemlidir. Sellülit: Preseptal veya orbital sellülit şeklinde 2 gruba ayrılır. Baş ağrısı, gözde ağrı özellikle göz hareketlerinde ağrı, gözde şişlik, kızarıklık, görme kaybı gibi belirtilerle ortaya çıkıp, selülitin ilerlemesi sonucu nörolojik semptomlarla da kendini gösterebilir. Acil muayene ve uygun tedavinin başlanması hayatidir. Sklerit veya episklerit: Gözün beyaz kısmının derin dokularının iltihaplanmasıdır. Mikrobik veya mikrobik olamayan nedenlere bağlı ortaya çıkabilmektedir. Mutlaka doktor muayenesi sonrası tedavi edilmesi gerekmektedir. Kuru göz: Göz kuruluğu, gözün yüzeyini tutan tüm hastalıklara eşlik edebilmektedir. Bazen hafif seyirli olabilmekte, bazen ciddi seviyede olmakta; hastalarda gözde ağrı, yanma, batma, ışık hassasiyeti, görmede bulanıklık ile kendini göstermektedir. BU BELİRTİLER VARSA VAKİT KAYBETMEYİNGözdeki ağrıya ek olarak şu belirtilerin 1 ya da 2’si varsa kesinlikle bir göz hekimine başvurulması gerekir. Detaylı göz ve görme muayenesi sonrası uygun tedavinin düzenlenmesi, muhtemel kalıcı hasarları önlemek açısından hayati önem taşımaktadır. Bulantı, kusma ve karın ağrısı da mevcutsa, görmede ani ve ciddi azalma söz konusuysa, gözün öne doğru çıkması durumunda, göz hareketlerinde kısıtlılık varsa, ağrı göze dokunulamayacak kadar fazlaysa, ciddi travma sonrası veya kimyasal madde maruziyeti durumlarında mutlaka uzmana başvurulmalıdır. GÖZ YORGUNLUĞUNA İYİ GELEN ÖNERİLEREğer göz ağrısının nedeni kronik göz yorgunluğa bağlıysa bazı uygulamalar etkili olabilmektedir: ortamdaki ışık miktarını artırmak veya azaltmak gözlerini dinlendirebilmektedir. Uzun süreler monitörlere bakarak iş yapıyorsanız, kısa molalarla gözleri kapatıp açarak gözleri dinlendirmek etkili olabilmektedir. Eğer göz kusurunuz varsa, doğru numaraları kullandığınızı göz hekimine teyit ettirmeniz gerekebilir.

İnternet ve sosyal medya ruhsal sorunlara sebep olabilir

26 Ocak 2023 at 10:42
Başkent Üniversitesi Adana Dr. Turgut Noyan Uygulama ve Araştırma Merkezi Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Bilim Dalı Öğretim Üyesi Uzm. Dr. Cantekin Can, çocukluk ile yetişkinlik arasında yer alan, fizyolojik, psikolojik ve sosyal açıdan bir geçiş dönemi olarak tanımlanan ergenliğin; kişiyi ömür boyu etkileyecek davranışsal kalıpların şekillenmesi açısından da önemli bir dönem olduğunu belirtti. İnternet ve teknolojinin popüler kültürde önemli bir yer edinmesiyle, gençlerde internet ve sosyal medya bağımlılığının giderek arttığına işaret eden Dr. Can, “İnternete ve internetin bilgi edinme, oyun oynayabilme, sosyal ortamlarda yer edinebilme vb. avantajlarına kolay ulaşabilme imkanı, internet başında geçirilen süreyi her geçen gün daha da arttırıyor. Gençler kendi rutin yaşamlarında yeterince sahip olamadıkları mutluluğu, başarıyı, yeterlilik hissini, sosyal etkileşimi ve hazzı sanal ortamda çok daha kolay yakalayabiliyorlar.” vurgusunu yaptı. "Uzun süre internet kullanımı her yaştaki çocuğu olumsuz etkiliyor"Kontrolsüz kullanımın ergenlik dönemi başta olmak üzere, her yaştaki çocukta olumsuz etkileri olduğunun altını çizen Uzm. Dr. Cantekin Can, “Sosyal anksiyetesi olan, okulda veya oyun ortamlarında arkadaşlarıyla iletişim kurmaktan çekinen ve sosyal ortamlara dahil olamayan çocuklar, sanal ortamı daha güvenilir bulabiliyor. Futbolu yeterince iyi oynayamadığı için arkadaşları tarafından oyuna alınmayan bir çocuk, internette oynadığı futbol oyunuyla kendini daha iyi, başarılı ve yeterli hissedebiliyor.” dedi. Dikkat eksikliği veya öğrenme güçlüğü olan çocukların ders çalışmakta zorlandığı için onlara daha eğlenceli gelen oyunlara yönelebildiğine dikkat çeken Dr. Cantekin Can, şöyle devam etti: "Kavga eden ebeveynlerini duymak istemeyen çocuklar huzursuzluk veya gerginlikten kurtulma isteğiyle, ebeveynleri boşanması nedeniyle anne veya babasından birini göremeyen çocuklar da özlem duygusunu bastırmak için uzun saatler oyun oynayabiliyor. Oyunda elde edilen başarılar ile sahte bir takdir edilme ve beğenilme duygusu hisseden çocukların, sanal ortamlarda üçüncü kişilerin telkinine ve yönlendirmelerine daha yatkın hale geliyor ve suça yönelim riskleri artıyor.”İnternet kullanımında özellikle süre ve içeriğin önem arz ettiğini vurgulayan Dr. Can, "Uzun süre internet kullanımı ve özellikle şiddet içerikli oyunlar beyin gelişimini de olumsuz etkiliyor. Bu durum biyolojik olarak da çocuğun hayatı boyunca taşıyacağı travmatik etkiler bırakabiliyor. Küçük çocuklarda karanlıktan korkma, yalnız başına uyuyamama, tuvalete ve banyoya gidememe, merdiven dairesinden aşağıya inememe gibi durumlara; ilkokul çağlarında ise zaman zaman anne ve babadan ayrılma kaygısı oluşmasına ve okul reddine dahi neden oluyor. Ergenlik ve sonraki dönemlerde ise özellikle şiddet ve korku içerikli oyunların öfke ve saldırganlığa sebep olabildiği gözlemleniyor. Bu çocuklar oyunlardaki karakterlere özenerek ve onları taklit ederek, kardeşlerine ve arkadaşlarına agresif davranışlar sergiliyor, şiddet uygulayabiliyorlar.” ifadelerini kullandı. "Kimliklerini gizleyebilen çocuklar istismara daha açık hale gelebiliyor"Sosyal medya araçlarında, gençlerin gerçek kimliklerini gizleyerek olmak istedikleri kişi gibi davranış sergilediklerini ve bu sayede kendilerini daha rahat ifade edebildiklerini anlatan Uzm. Dr. Cantekin Can şunları kaydetti: "Gençleri bekleyen en büyük tehlikeyi, karşıdaki kişilerin de kimliklerini gizleyebilmeleri ve manipüle edebilmeleri oluşturuyor. Özellikle sosyal medyada ikna edilmeye, kandırılmaya son derece müsait bir ortam oluşturularak gençler istismar edilebiliyor. Manipülasyon ve istismara maruz kalan çocuklarda özgüven eksikliği, içe kapanma, sosyal izolasyon, travma sonrası stres bozukluğu, depresyon ve kaygı bozukluğu gibi ruhsal problemler ortaya çıkabiliyor. Kendini daha kolay ve rahat ifade edebilme özgürlüğü, kimliğini gizleyebilme, kendini arkadaş grubunda dilediğince farklı şekillerde tanımlayabilme durumları, gençlerin zamanla dışarıdaki gerçek dünyadan kopmasına sebep oluyor. Sanal ortamdaki gerçek dışılığın daha çok artmaya başlaması; antisosyal kişilik gibi anormal kişilik gelişimine ve buna bağlı gelişen risklerin de artmasına yol açıyor.”"Nazik bir otorite ile sınırları çizmek önem taşıyor"Ebeveynlerin çocuklarına akıllı telefon, tablet ve bilgisayar kullanımlarında sınır çizmelerinin gerekliliğini ifade eden Uzm. Dr. Cantekin Can, şöyle devam etti: “Ebeveynlerin süreci iyi yönetmeleri, doğru bir otorite kurmaları ve mutlaka denetlemeleri önemli. Hangi şartlar sağlandığında bu imkanların verileceğini, kuralların neye dayanarak ve hangi gerekçelerle koyulduğunu, fazla internet kullanımının ne tür olumsuz etkilerinin olduğunu, internette, oyunda, sosyal medyada ne kadar zaman geçirebileceklerini, ne tür içeriklere izin verileceğini, ödev ve ders çalışma gibi sorumluluklarını yerine getirdikten sonra kullanabileceklerini, çocuğun gerçeği görebileceği ve anlayabileceği şekilde anlatmaları net olarak konuşmaları gerekiyor.”Kurallar belirlendikten sonra uyulmadığı takdirde, çocuğun nasıl bir yaptırımla karşılaşacağını çocuk önceden bilmesinin önemli olduğunu ifade eden Uzm. Dr. Cantekin Can, "Ödül de ceza da gerektiğinde ve hak edildiğinde uygulanmalı. İnternet kullanım imkanı çocuklara verilen bir ödül niteliğinde olduğu için, ödülü hak etmediğinde veya ceza verilmesi gerektiğinde bu imkan elinden alınarak/verilmeyerek mahrum bırakma yöntemi uygulanabilir. Sınırlar yeterince net, uygun ve anlaşılır şekilde çizilmezse, internet ve sosyal medya kullanımı kötüye gitmeye başlayabilir; sonraki süreçte bu imkanlardan men etmeye çalışmak ise başta aile içi iletişimi problemleri olmak üzere başka sorunlara yol açabilir. Bu anlaşmanın iki tarafı var, aile ve çocuk. Profesyonel desteğin doğru zamanda ve doğru yerde kullanılması her iki tarafın da kurallar ve sınırların belirlenmesinde objektif yaklaşımı açısından önemlidir.” dedi.

Türkiye’de 5-6 yıldır uyuz vakalarında artış yaşanıyor

23 Ocak 2023 at 09:25
Son zamanlara uyuz vakasıyla polikliniklere başvuruda bir artış yaşandığını belirten Başkent Üniversitesi Adana Turgut Noyan Uygulama ve Araştırma Merkezi Deri ve Zührevi Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Sinan Özçelik, “Ülkemizin tüm bölgelerindeki çalışan hekim arkadaşlarla yaptığımız toplantılarda ve kongrelerde yine benzer şekilde paylaşımlar yapılıyor. Bilimsel çalışmalarda da 2017-2018 yılından bu yana ülkemizde uyuz vakalarında artış olduğu söyleniyor. Bebeklik döneminden tutun da erişkin yaş dönemine ve yaşlılara kadar tüm yaş grubundan kadın erkek farketmeksizin hastalar geliyor” ifadelerini kullandı. “Uyuz belirtilerinin ortaya çıkması 2 ila 6 haftayı bulabiliyor” Uyuz hastalığına sarcoptes scabiei von hominis adlı akarın yol açtığını ve tüm dünyada görülen bulaşıcı bir deri hastalığı olduğunu kaydeden Özçelik, “Çıplak gözle görülmeyen ama mikroskopla seçilebilen bu akar, deriyi istila ederek bir hastalığa yol açıyor. Derinin üst tabakalarında tünel dediğimiz lezyonlara yol açıyor ve bu tünel içerisinde yaşam döngüsünü sağlıyor. Bu durum alerjik reaksiyona yol açarak şiddetli kaşıntı oluşturuyor. İlk defa uyuzla karşılaşan kişilerde belirtilerin ortaya çıkması ortalama 2 ila 6 haftayı bulabiliyor. Daha önce uyuz geçirmiş kişilerde ise bu süre daha kısa 1 ila 4 günde hemen kendini gösterebiliyor. Bu belirtilerin görünmediği dönemlerde de bulaşıcılık riski olabiliyor” diye konuştu. “Aylardır hatta 2 yıldır kaşınan uyuz vakaları geliyor” Uyuzu başarılı tedavi edebilmek için bilgiler veren Doç. Dr. Sinan Özçelik, “Temelde iki şeye odaklanmak gerekiyor. Birincisi bu bir parazit ve bu paraziti, akar sayısını ortadan kaldırmak, sıfıra indirmek gerekiyor. İkincisi de bulaşıcı bir hastalık olduğundan korunmak için önlem almamız gerekiyor. Tedavide çoğunlukla sürme ilaçlar kullanıyoruz. Bu ilaçların hazırları da var. Eczanelerin veya bizim belli maddeleri karıştırarak hazırladığımız, yapma ilaç diye tabir ettiğimiz ilaçla da tedavi edebiliyoruz. Korunma için sadece uyuz olan kişi değil aynı ortamı paylaşan kişilerin hastalık belirtisi olsun olmasın mutlaka tedavi olması gerekiyor. Bizim polikliniklerimizde özellikle aile tedavisi eksik olduğu için ya da ailede tedaviyi uygulamayan kişiler olduğu için aylardır hatta 2 yıldır kaşınan uyuz vakaları geliyor” diyerek uyarıda bulundu.

Uzmanlardan öğrenci ve velilere yarıyıl tatili önerisi

20 Ocak 2023 at 11:12
Belediye Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanlığı Eğitim Öğretimi Destekleme Kurs Merkezi Halkkent Şubesi’nde rehber öğretmen olarak görev yapan Duygu Çeviker, hem öğrencilerin hem de velilerin yarıyıl tatilini daha keyifli ve faydalı nasıl geçirebilecekleri üzerine bir dizi tavsiyede bulundu. Öğrencilerin bu ara tatili hem akademik olarak eksiklerini tamamlayacak hem de sosyal olarak kendi gelişimlerine katkı sağlayacak şekilde geçirebileceklerini söyleyen Çeviker, gençlerin, bireyselleştirilmiş çalışma programlarıyla eksiklerine dönük bir düzen oluşturduktan sonra, akran gruplarıyla yapacakları sosyal aktivitelerle de motivasyonlarını arttırabileceklerini kaydetti. Çeviker, öğrencilerin bu süreçte, yetenek ve ilgi alanlarına yönelik atölye çalışmalarına da katılarak sosyal gelişimlerini desteklemeleri gerektiğini söyledi. Öğrencilerin yanı sıra velilere de bazı tavsiyelerde bulunan Çeviker, “Sadece öğrencilerimizin değil, velilerimizin de yarıyıl tatilini faydalı bir şekilde geçirmelerini istiyoruz. Veliler, öğrencilerin karnelerini değerlendirirken, sadece olumsuz olan notlarını değil, aynı zamanda iyi notlarını da mutlaka göz önünde bulundurmalılar. Öğrencilerin yapamadıklarından ziyade yapabildiklerine odaklanarak bu konularda çocuklarını mutlaka cesaretlendirmeliler” dedi. Anne-babaların, tatilin sadece bilgisayar veya televizyon ekranı karşısına geçmesini değil, tam tersi öğrencilerin daha sosyalleşebilecekleri, hem kendilerini ifade etme süreçlerini hem de geliştirme süreçlerini destekleyeceği etkinliklerde mutlaka yanlarında olmaları gerektiğini aktaran Çeviker, “Ayrıca çalışan anne babalar da yarıyıl tatilini mutlaka iyi değerlendirmeliler. Örneğin iş çıkışlarında ebeveynlerin tercih ettiği etkinlikler değil, öğrencilerinin sevdiği etkinliklerle mutlaka yanlarında olmalılar” diye konuştu. Son olarak daha küçük yaş gruplarının velilerine de önerilerde bulunan Çeviker, "Öğrencilerin okula karşı ilgilerini arttırmak ve ders çalışma becerilerini kazandırabilmek için oyunlaştırarak dersleri öğretmeye çalışabilirler. Bu sayede öğrencilerin okula dönüş rutinleri daha kolay hale gelecektir. Tatilin son günlerinde de mutlaka tekrar okul düzenine dönüş için velilerin öğrencileri desteklemeleri noktasında çalışmalar yapmaları gerekiyor. Bu yarı tatilin hem öğrencilerimiz hem de velilerimiz için güzel geçmesini diliyor, tüm öğrencilerimizin de hedefledikleri başarılara ulaşmasını diliyoruz” ifadelerini kullandı.

❌
❌