Normal görünüm

Yeni makaleler mevcut. Sayfayı yenilemek için tıklayın.
Bugün — 29 Mart 2024Milli Gazete

Lavanta çayı faydaları

29 Mart 2024 at 01:55
Lavantanın kokusu ve aromasına hayran olmayan yoktur herhalde ama bu güzel bitkinin sağlığa faydaları da saymakla bitmiyor. Sakinleştirici etkisi ile bilinen lavanta çayının uzmanlar tarafından önerilmesinin tek nedeni tabi ki bu değil. Parfümden sabuna, aromatik yağlardan yemeklere kadar birçok şeyin içine giren lavanta bitkisinden yapılan çayın faydaları nelerdir biz biraz buna değineceğiz. Lavanta çiçeğinin taze veya kurutulmuş tomurcuklarından yapılan çay kendine özgü lezzet ve aromatik kokusuyla daha demlerken bile ruhunuzu dinlendirmeye başlar. Lavanta çayı neye iyi geliyor dilerseniz biraz göz atalım. Lavanta Çayının Faydaları Nelerdir?Lavantanın en bilinen özelliği sakinleştirici etkisi ve ağrı kesici özelliğidir. Romatizma ağrıların azaltılmasına da destek olabilmektedir. Çok eski zamanlardan beri vücut ağrılarını dindirmek için kullanılan yağının bu özelliğinden bahsedildiğine pek çok filmde bile rastlayabilirsiniz.Hazımsızlık, gaz ve şişkinliği hafifleten lavanta aynı zamanda iltihabı azaltabilen ve bir dizi ciddi rahatsızlığı önleyebilen anti-enflamatuar özelliklere sahiptir. Mide ve bağırsak problemlerinin giderilmesinde etkilidir.Kasların ve eklemlerin iltihaplanmasını azaltarak ağrıyı hafifletir. Soğuk algınlığı ve gripten kurtulmaya yardımcı olduğundan özellikle kış aylarında tüketilmesi önerilmektedir.Kan pıhtılaşması riskinin azaltılmasına yardımcı olduğundan kalp hastalıklarında önleyici rol üstlenir. Rahatlatıcı etkisi sayesinde stres ve kaygıyı giderdiği için kas spazmlarını da en aza indirir.Koronavirüsle savaşmak için vücudumuzun ihtiyaç duyduğu vitaminlerden biri olan C vitaminini yüksek oranda bünyesinde bulunduran bu çay kalsiyum ve magnezyum da içerir. Bu sayede bağışıklık sağlığını destekler ve insan vücudunun enfeksiyonlarla savaşmasını kolaylaştırır.Etkili kokusu sayesinde solunum problemlerine ve bulantı şikâyetlerine iyi gelir.Bu çayın antioksidan özelliği karaciğer açısından oldukça faydalı olmasını sağlar. Karaciğerin düzenli çalışmasına destek olurken, toksinlerin vücuttan daha hızlı atılmasına yardım eder.Ayrıca cilt sağlığımıza da iyi geldiği kanıtlanmıştır. Yağ bezeleri tedavisi için ılık haldeki çayı bir pamuk yardımıyla yağ bezelerinin üzerine uygulayabilirsiniz.Lavanta Kokan SaçlarSaç dökülmesi yahut kepeklenme probleminiz varsa saçınızı bir de lavanta çayıyla yıkamayı deneyin. Peki, her derde deva bu çayı saça nasıl uygulayacaksınız? Demleyip ılımaya bıraktığınız çayı, yıkanmış temiz saçınıza uygulamanız gerekiyor. Yarım saat saçınızda beklettikten sonra yine ılık suyla hafifçe durulayabilirsiniz. Lavanta çayının saç köklerinde kan akışını hızlandırdığı düşünüldüğünden, canlı ve güçlü saçlar elde etmenize yardımcı olacağı söyleyebiliriz. Lavanta Çayı Nasıl Demlenir?Bir bardak kaynatılmış suya, bir çay kaşığı kurutulmuş lavanta ekleyerek yaklaşık 10 dakika kadar demlenmesini bekledikten sonra süzüp içebilirsiniz.

Dün — 28 Mart 2024Milli Gazete

Pirincin 7 faydası

28 Mart 2024 at 03:43
Pirinç dünya çapında birçok mutfak kültüründe temel bir gıdadır ve dünya nüfusunun yarısından fazlasını besleyen önemli bir tahıl mahsulüdür. USA Rice Federation verilerine göre pirincin dünya çapında kırk binden fazla çeşidine rastlanabilir. İnsanlar mutfak ihtiyaçlarına, bulunurluğuna, ve de sağlığa olası faydalarına bağlı olarak, özel lezzetler için farklı pirinç çeşitleri arasında seçim yaparlar. PİRİNÇ KANSERLE DE MÜCADELE EDİYOR  Mutfağımızın vazgeçilmez sağlık kaynağı olan pirincin en önemli faydalarını ayrıntılı şekilde incelersek; Müthiş Enerji Kaynağı: Pirinçte karbonhidrat miktarı bol olduğu için, vücuda yakıt sağlar ve beynin normal işleyişine yardımcı olur. Karbonhidratlar vücut tarafından metabolize edilmesi ve fonksiyonel, kullanılabilir enerjiye dönüştürülmesi açısından kaçınılmazdır. Kolesterol İçermez: Pirinç yemek çok basit bir sebeple sağlık için son derece yararlıdır çünkü zararlı yağ, kolesterol veya sodyum içermez. Dengeli beslenmenin ayrılmaz bir parçasını oluşturur. Pirinç dünyanın en çok kullanılan ve yenen gıdalarından biridir çünkü çok küçük miktarları bile insanları sağlıklı ve canlı tutabilir.Kan Basıncı Yönetimi: İçindeki düşük sodyum sebebiyle pirinç yüksek kan basıncı ve hipertansiyon sorunu olanlar için en iyi gıdalardan biri olarak kabul edilir.Kanseri Önleme: Esmer pirinç gibi, tam tahıllı pirinç de birçok kanser türlerine karşı koruma sağlayabilen çözünmez lif bakımından zengindir. Pek çok bilim adamı ve araştırmacı, bu tür çözünmez liflerin kanserli hücrelerin gelişimi ve metastazına karşı vücudu korumak için hayati olduğuna inanıyor. Fiber, özellikle kolorektal ve bağırsak kanserine karşı savunmada faydalıdır. Bununla birlikte, lifin yanı sıra, pirinç vücudu serbest radikallerden temizleyen doğal antioksidanlar veya tetikleyicileri olarak da hareket eden C vitamini, A vitamini, fenolik ve flavonoid bileşiklere de sahiptir. Serbest radikaller organ sistemlerinize ciddi hasar verebilecek ve sağlıklı hücrelerin kanserliye dönüşmesine sebep olabilecek şekilde hücresel metabolizmanın yan ürünleridir. Antioksidan düzeylerinizin artırılması müthiş bir fikirdir ve daha fazla pirinç yemek bunu yapmak için harika bir yoldur.Alzheimer Hastalığı: Esmer pirincin, Alzheimer hastalığını dikkat çekici ölçüde önlemeye yardımcı olan nörotransmitterlerin büyüme ve aktivitesini tetikleyen besinlerden yüksek derecede içerdiği söylenir. Çeşitli yabani pirinç türlerinin beyindeki, bunama ve Alzheimer hastalığına neden olan serbest radikaller ve diğer tehlikeli toksinlerin etkilerini engelleyen nöro-koruyucu enzimleri tetiklediği gösterilmiştir.Vitaminler açısından zengin: Pirinç D vitamini, kalsiyum, lif, demir, ve riboflavin gibi vitaminler açısından mükemmel bir kaynaktır. Vitaminler vücudun en temel faaliyetlerinde genel olarak tüketildiği için bu vitaminler vücut metabolizması, sağlıklı bağışıklık sistemi ve organ sistemlerinin genel işleyişi için gerekli yapıyı oluşturur.Dayanıklı nişasta: Pirinç sindirilmemiş bir biçimde bağırsaklara ulaşan dayanıklı nişastayla doludur. Bu tür nişasta normal bağırsak hareketlerine yardımcı olan faydalı bakterilerin büyümesini tetikler. Ayrıca, bu çözünmez pirinç Arsız Bağırsak Sendromu (IBS), ve ishal gibi koşulların etkilerinin azaltılmasında çok faydalıdır.Son olarak;Pirinç kronik kabızlığı da önleyebilir. Pirinçteki çözünmez lif bağırsak düzeneğiyle hızla ve kolayca itilmiş yumuşak bir sünger gibi davranır. Esmer pirinç ve kepekli tahıllar çözünmez lif açısından zengin olarak bilinmektedir. Ancak, kabızlık durumunuzdan kurtulmak için lifli gıdalar yemenin yanında bol su içilmesi tavsiye edilir.Diyabetik hastalar, beyaz pirinç yerine düşük glisemik indeks seviyeleri içeren esmer pirinci dahil etmelidir. Günlük olarak bir bardak kahverengi pirinç karbonhidratlar ve proteinden enerji üretmeye yardım edecek şekilde bir kişinin neredeyse günlük %100 manganez ihtiyacını karşılar.

Fesleğenin faydaları

28 Mart 2024 at 03:09
Asya topraklarında her adımda bir yetişen eşsiz bir koku ve tada sahip olan fesleğen keşfedildiği yıllarda uykusuzluk ve stres için çay yapılarak ya da çiğ halde tüketilirdi. Uçucu yağ bakımından zengin olan bu bitki adeta doğal bir böcek savar görevi görür. En fazla 60 cm çıkan bitki beyaz ya da mor renklerde çiçekler açar. Dokunulduğunda vücutta kokusu kalır. Yemekleri, çorbaları ve salataları süsler. Yöreden yöreye tüketim şekli değişir. İpek yolu ile dünyaya yayılan bitki her mutfağın vazgeçilmez baharatı oldu. Diyet listelerinde uzun süre tokluk verdiği için vazgeçilmez oldu. Kurutularak baharatı da yapılır. Reyhanla çok sık karıştırılır. Ancak koku ve tat olarak farklıdır. Tohumları aynı aileye bağlıdır. İçeriğinde linalol, cineol ve pinen yağları bulunur. Anadolu denilen fesleğen güçlü bir balgam söktürücü görevi görür. İçindeki yağlar çıkartılıp kozmetik ve ilaç sanayisinde kullanılır. Tıkalı sinüsleri açmada en etkili doğal ilaçtır. Yapılan araştırmalarda migren ataklarını azaltığı tespit edilmiştir. Fesleğenin Ne İşe Yarar? Yemek sonrası yaşanan mide bulantısı ve hazımsızlığına iyi gelir. Bunun yanı sıra mide duvarını koruyarak kramp, ülser ve reflü gibi mide hastalıklarının yaşanmasını önler.Sindirim sistemine faydası olan fesleğen bağırsak parazitlerinin dökülmesinde yardımcı olur. Gaz sıkışması gibi yaşam kalitesini düşüren rahatsızlığın anında geçmesini destekler.Hücreleri yenileme özelliği olan fesleğen, yaşlanmayı azaltır. Ayrıca yaşlılık etkilerinin şiddetinin de önüne geçer.İçerdiği esans sayesinde güçlü bir iltihap söktürücüdür. Bu sayede üst solunum yolları hastalıkları sırasında tıkanan sinüsleri balgam şeklinde çıkarılmasını sağlar.Antibakteriyel özelliği olan fesleğen damar yollarını temizleyerek kalp hastalıklarının önüne geçer. Aynı zamanda damar duvarlarının daha esnek olmasını sağlar.Yapılan araştırmalarda fesleğen boğaz ağrısı, stres ve yorgunluğun yanı sıra migren ağrıları ya da ataklarına doğal ilaçtır.Mevsim geçişlerine çayının sıklıkla tüketilmesi tavsiye edilir. Çünkü fesleğen bağışıklık sisteminde bakteri ve virüsleri temizlemede etkilidir. Bu sayede hastalıklara karşı bağışıklığı güçlendirir. Aynı zamanda kanserli hücrelerin oluşumunu engeller.Böcek ısırıkları ve arı ısırıkları gibi durumlar esnasında kaynatılan fesleğen suyu sokulan yere dökülür. Ancak ılık halde dökülmesi daha sağlıklı olur.Fesleğen Nerelerde Kullanılır?Yağını çıkartmak için tohumları kullanılır. Bu yağ nane gibi keskin kokulu ve ferahlatıcıdır. Yağının içinde linalol, pinen, estragol ve cienol maddeleri bileşeni vardır. Taze tüketildiği gibi kurutularak da tüketilebilir. Yaz aylarında pencere önlerinde konulduğunda hem evin havasını değiştirir hem de böcek ve sivrisineklerin içeri girmesini önler. Yeni doğmuş bebeklerin daha rahat nefes alması için odalarına konulabilir. Alternatif tıpta özellikle boğazdaki iltihabı kurutmak için şurubu hazırlanır. Taze 20 gram fesleğeni bir litre su ekleyerek kaynatın. Sonra süzerek içerisine limon sıkarak tüketebilirsiniz. Günde iki defa tüketilmesi vücuttaki toksinleri atamada yardımcı olur. Bu şurubu düzenli içenler genellikle sık sık tuvalete çıkar.

Yasemin yağının faydaları

28 Mart 2024 at 01:16
Yasemin oldukça ünlü bir çiçektir, yasemin yağı özü, yasemin çiçeğinden elde edilir ve ‘”jasminum Grandiflora (Royal Jasmine)” ve “Jasminum Officinale (Common Jasmine)” gibi çeşitli bilimsel isimlere sahiptir. Yağ, genelde bahsettiğimiz bu bitkilerin ikincisinden elde edilir. Romantik, mutlu edici, hoş bir kokusu vardır. Yasemin Yağının Faydaları Nelerdir?Antidepresan: Yasemin yağının aromasının mutluluk verici ve moral yükseltici etkisi vardır ve aktif olarak depresyona karşı mücadele eder. Yasemin yağı kişiyi mutlu hissettirir, romantik duygular ve şiirsel hisler uyandırır. Yasemin yağının aromatik etkisi, vücutta enerjiyi artıran ve canlandıran serotonin dahil bazı hormonların salınımını uyarır.Antiseptik: Yasemin yağı çok iyi bir antiseptik ve dezenfektan (mikrop öldürücü) dır. Onun içeriğinde bulunan benzaldehid, benzoik asit ve benzil benzoatın; mikrop öldürücü, bakteri öldürücü, mantar önleyici ve virüs önleyici özellikleri bulunmaktadır. Yaralanmalarda dışarıdan uygulandığında, mikropları önler ve etkili olarak tetanoz gibi potansiyel enfeksiyonları bertaraf eder. Nefes ile içe çekildiğinde ise solunum sistemi enfeksiyonlarını azalttığı ve soğuk algınlığı ve öksürüğü hafiflettiği bilinmektedir.Yaraların kabuk bağlamasını kolaylaştırır: Siz çıban, akne ve diğer yaralar iyileştikten sonra izinin kalmasından mı endişeleniyorsunuz? Yasemin yağını kesinlikle denemelisiniz. Yasemin yağının sikatrizan olmasından dolayı bu yara izlerinin ve lekelerin solmasına yardımcı olur. Ayrıca sık sık hamile annelerde meydana gelen kilonun sebep olduğu çatlakların ortadan kalkmasına yardım eder.Balgam Söktürücü: Eğer soğuk algınlığı ve öksürükten şikayetçiyseniz yasemin yağının balgam söktürücü özelliği, gece rahat bir uyku geçirmenize yardım eder. Ayrıca solunum sisteminde biriken balgamı temizleyerek öksürüğün hafiflemesine yardımcı olur. Genizdeki ve solunum sistemindeki tıkanıklığı açarak horlamayı giderir. Yasemin yağı, vücudu gece boyunca hem öksürükten hem de horlamadan uzak tutar.Uyumaya Yardımcı: Yasemin yağının içerdiği bileşim, uzun, dinlendirici ve rahat bir uyku için ideal bir araçtır. Yasemin yağı; balgam söktürücü, sakinleştirici, spazm giderici özelliklerinin birleşimi ile uykuya dalmak ve tüm gece uykuda kalmak için en iyi durumu yaratır. Uyuyamama ve uykusuzluğun işaretlerini azaltarak, eski günlerine dönebilir. Özel hayatında ve iş hayatında iyi dinlenmiş, kibar, sabırlı ve üretici biri olabilirsin.Cilt sağlığı: Yasemin yağı, cilt bakımı için; özellikle kuru, hassas ve nemini kaybetmiş ciltlerin tedavisinde kullanılmaktadır. Ancak duyarsızlaştırıcı etkisinden dolayı genelde açık yaralarda ve çatlaklarda kullanımı, alerjik reaksiyona ya da tahrişe sebep olabileceğinden uygun değildir. Bununla birlikte yine de yasemin yağı sık sık egzama ve dermatit tedavisinde kullanılır.Sakinleştirici: Yasemin yağı özü, vücudu, zihni ve ruhu dinginleştirirken olumlu ve yapıcı duyguları artırır. Kaygı, stres, sıkıntı, öfke, depresyonun yanı sıra vücuttaki iltihaplanmalardan kaynaklanan, kişinin ruh halini etkileyen ve acı veren olumsuz duyguları hafifletir. Hala araştırılmaya devam ediliyor olmasına rağmen, yasemin yağının bir diğer etkileyici özelliğinin eklem iltihabı ve gut hastalığının verdiği rahatsızlık ve acıyı azalttığı söylenmektedir.Diğer Yararları: Yasemin yağı, uyuşturucu ve diğer bağımlılıklardan kurtulmak için de kullanılabilir.Yasemin Yağı Kullanılırken Dikkat Edilmesi Gerekenler: Yasemin yağının adet söktürücü özelliği olmasından dolayı hamile kadınların kullanmaktan kaçınması gerekir. Yüksek oranda rahatlatıcı ve sakinleştirici özelliği olduğu için fazla dozda kullanılması sakıncalıdır. Yasemin çiçeğine alerjisi olanlar kullanmaktan kaçınmalıdır.

Dünden önceki günMilli Gazete

Beyaz lahananın faydaları

27 Mart 2024 at 06:21
Türkiye’de en yaygın olarak beyaz lahana tüketilmektedir. Ayrıca çapı ortalama 3 cm olan Brüksel lahanası, yeşil, mor, kırmızı ve Savoy da yetiştirilmektedir. Tüm lahana çeşitleri vücuda antioksidan bakımından fayda sağlarken renkleri koyulaşıp morlaşan tüm sebzeler serbest radikallerle savaş bakımından daha güçlüdür. Beyaz Lahananın İçerdiği Besin Ve Vitaminler Nelerdir?Lahana yüksek oranda; C vitamini, K vitamini ve A vitamini içerir. Ayrıca; pantotenik asit (B5 vitamini),piridoksin (B6 vitamini),tiamin (B1 vitamini),riboflavin (B2 vitamini) niasin (B3 vitamini) gibi temel vitaminler bakımından da zengindir. Sodyum ve potasyum başta olmak üzere manganez, magnezyum, fosfor, kalsiyum ve çinko mineralleri içerir. İyi bir çözünür lif kaynağıdır. Beyaz Lahananın Faydaları Nelerdir?Enfeksiyonlara Karşı Koruyor: C vitamini yönünden birçok sebzeye göre içeriği çok daha kuvvetli olan beyaz lahana enfeksiyonlara karşı koruyor, bağışıklığı güçlendiriyor. Beyaz lahananın 100 gramı; günlük C vitamini ihtiyacının yüzde 40’ını karşılıyor. Pişirildikçe, bekledikçe ve işlemden geçtikçe C vitamini içeriği azalmasına karşın yine de faydası büyüktür.Sinirleri Güçlendiriyor: Beyaz lahana; tiamin, riboflavin ve niasin gibi B grubu vitamin içeriği de yüksek bir sebze. B grubu vitaminler özellikle sinir sistemi için son derece faydalı. Aynı zamanda bağışıklık kuvvetlendirici özellikleri de var. 1 porsiyon kadar beyaz lahana yemeği veya salatasını tükettiğinizde günlük B vitamini ihtiyacınızın %10’unu karşılayabilirsiniz.Zayıflamaya Yardımcıdır: Kalorisi oldukça düşük olan beyaz lahana diyetler için oldukça uygun bir sebzedir. 100 gramında; 24 kcal enerji var. Özellikle çiğ olarak tüketildiğinde diyete kalori getirisi daha az oluyor. Lif açısından zengin olan beyaz lahana bu sayede uzun süre tok tutuyor. Hem içerdiği vitaminlerin özellikle yağda eriyen K vitamini ve A vitamininin emilimi hem de mideyi hızlı terk etmeden uzun süre tok tutması için yemeğini hazırlarken içine mutlaka az miktarda da olsa yağ eklemeyi unutmayın.Yüksek Tansiyonu Düşürüyor: Yapısında bulunan lif ve bazı maddeler ile diüretik yani vücuttan suyu atmaya yardımcı bir sebze olan beyaz lahana; bu sayede dolaşımın iyi olmasını, ödemin azalmasını, su ile birlikte sodyumun da vücuttan uzaklaştırılmasını, dolayısıyla tansiyonun düşürülmesini sağlıyor. Yüksek tansiyonu, ödemi olan kişiler tarafından yemeği ya da salatası rahatlıkla tüketilebilir.Kemikleri Koruyor: Güçlü bir kalsiyum kaynağı olan beyaz lahana; bu özelliğiyle diğer sebzelerden birkaç adım ileride. Günlük kalsiyum ihtiyacının; %10’unu 100 gram beyaz lahana ile tamamlayabilirsiniz. Böylece hem diş hem de kemik dokusunun sağlamlığını destekleyen beyaz lahananın çiğ ya da pişmiş olması kalsiyum içeriğini etkilemiyor.Bağırsakları Çalıştırıyor: Özellikle pişirirken hoş olmayan kokuları ortaya çıkaran kükürtlü bileşikler, beyaz lahananın sindirim sistemini iyi çalıştırmasını sağlıyor. Ayrıca yaprak kısımlarında daha yoğun olarak bulunan posa sayesinde de bağırsak hareketlerini artırıcı özelliği oldukça yüksek bir sebze.Kansere Karşı Koruyor: Antioksidan kapasitesi yüksek bir sebze olan beyaz lahana; serbest radikallere karşı savaşıyor ve kansere karşı koruyor. Bağışıklığı baskılayan hastalıklar, karaciğer hastalıkları, diyabet ve obezite gibi hastalıklara karşı da koruma sağlıyor. Kanserle mücadele eder. Araştırmalar lahanada bulunan; antosiyaninlerin ve izotiyosiyanatların kanser hücrelerinin çoğalmasını ve tümörlerin büyümesini yavaşlattığını göstermiştir. Ayrıca lahanada yüksek miktarda bulunan C vitaminive sülforafan kanserle mücadele için araştırılmaktadır. Sülforafan enziminin kanser hücrelerinin ilerlemesinde rol oynadığı bilinen zararlı enzimi (HDAC) inhibe etme gücüne sahip olduğu görülmüştür. Melanom, meme kanseri, özofagus, prostat, kolon ve pankreatik gibi birçok kanser tipinde umut verici sonuçlar alınmaktadır.Turşusu Probiyotik Özelliğe Sahiptir: Turşunu yaparak beyaz lahanaya probiyotik özellik kazandırabilirsiniz. Ancak turşu içine eklenen tuz, probiyotik miktarının azalmasına neden olabilir. Probiyotikler bağırsaklarda yaşayan yararlı bakterilerdir. Bağırsakların sağlıklı olmasını sağlayarak birçok hastalığa karşı vücudu korurlar. Sadece unutulmaması gereken şey turşuyu mutlaka sirke ile hazırlamak ve olgunlaştığında hem lahanasını yemek hem de suyunu içmek.Kötü Kolesterol Seviyesini Azaltır: Lahana izotiyosiyanatlar denen fitokimyasallar deposudur. Bu bileşikler antioksidandır ve lahanada bulunan çözünür lifle birlikte kandaki kötü kolesterolseviyesinin azaltılmasında etkilidirler. Araştırmalar insanların günde 2-10 gram çözünür lif yedikleri zaman LDL kolesterol seviyelerinde küçük ama anlamlı bir düşüş yaşadıklarını göstermiştir. Lahana fitosterol denilen maddeleri de içerir. Bunlar sindirim sistemindeki kolesterol emilimini bloke ederek LDL kolesterolü azaltan bitki bileşikleridir. Gün başına 1 gramlık fitoterol alımının LDL kolesterolünü %5’e kadar azalttığı bulunmuştur.Göz Sağlığını Korur: Lahana göz hastalıklarını engelleyen antioksidanlar içerir. İçeriğindeki beta-karoten, A vitaminine dönüşerek göz sağlığına fayda sağlar. A Vitamini gözleri güçlendirerek gece görme fonksiyonlarını artırır ve gözlerin yaşlanmasını engeller.Akne Oluşumunu Engelliyor: Kükürt içeriği sayesinde egzama, sedef gibi cilt hastalıklarında iyileşme sürecine fayda sağlayan beyaz lahana, akne tedavisine destek oluyor, akne oluşumunu engelliyor. Toksinleri atıcı etkisiyle birlikte, vücutta biriken zehirli toksinlerin dışarı atılmasını sağlayarak cilt güzelleşmesine destek sağlıyor.Toksinlerden Arındırıyor: İdrar söktürücü özelliği sayesinde vücuttan toksinlerin atılmasını sağlayan beyaz lahananın selülit tedavinde bu rolü oldukça önemli. Düzenli olarak suyunu tüketmek veya çiğ salata olarak tüketmeye önem vermek selülitlerin azalmasına yardımcı olur. Yine kadınların adet dönemlerindeki hormonal kaynaklı ödemlerinde de lahana suyu ya da çorbasının tüketimi ödemin atılmasına fayda sağlayıp bu dönemin daha rahat geçirilmesini sağlar.Lahana Suyu Nasıl Hazırlanır?1 litre suyu kaynatın ve üzerine 10 adet lahana yaprağı ekleyerek kapağı kapalı olarak 5 ila 7 dakika kadar daha kaynatın. Ilınınca yaprakları alın. Bu suyu günde 2 kez içebilirsiniz. Lahana Suyunun Faydaları Nelerdir?Anti bakteriyel özelliklere sahiptir, toksin atımını sağlar. Havuç suyu karıştırılarak içildiğinde diş eti hastalıklarına iyi gelir. Lahanaya kokusunu veren kükürt, klor ve iyot, bağırsakları temizler. Düzenli olarak lahana suyu veya çiğ lahana tüketmek selüliti azaltır.

Çavdar ekmeği tüketmenin faydaları

27 Mart 2024 at 05:28
Çavdar ekmeği çavdar tahılı unu ile yapıldığı için sağlık ve kilo sorunları olanlar için ideal bir ekmek olarak tüketilmesi önerilmektedir. Çavdar Ekmeğinin Yararları Nelerdir?Kilo Almayı Önler: Vücudun Yağ Dengesini Korur: “Journal of Nutrition” dergisinde yayınlanan bir araştırma neticesinde çavdar ekmeğinin vücut dengesini koruduğu söylenmiştir. Ayrıca vücut içerisinde yağ faaliyetlerinin karın bölgesine yayılmasını ve birikmesini önlemektedir. Yağ birikmez ve böylece kilo problemine karşı oldukça etkili bir yapıya sahiptir.Uzun Bir Süre Açlık Hissedilmez: Çavdar ekmeğini tüketmek doygunluk hissi vermektedir. Bir kişi sağlıklı bir şekilde üretilen çavdar ekmeğinden bir dilim tüketmesi yemek sırasında doyması için yeterli olacaktır.Kan Şekerine İyi Gelir: Özellikle şeker hastalarını ilgilendiren bu durum, çavdar ekmeğinin faydası ile ön plana çıkmaktadır. Çavdar ekmeği uzun süre tokluk hissi vermesinin yanı sıra, zengin bitki lifleri içermesiyle de vücudun kan dolaşımını rahatlatmaktadır.Kolesterol Kontrolü: Bir bayan için önemli unsurdur. Çavdar ekmeği faydalarından birini kanıtlayarak kolesterol seviyesini dengede tutarak sağlığı her açıdan korumaktadır.Kanseri Önler: Göğüs kanserinin etkilerini zayıflatma ve vücut içerisinde tutunmasını önlemektedir. Çavdar ekmeği bunu yaparken bir taraftan vücudun kan dolaşımının etkili bir şekilde devam etmesini ve kalp ritim bozukluğu yaşayan insanların, sorununu da ortadan kaldırmasını sağlar.Çavdar Ekmeğinin FaydalarıÇavdar ekmeği kolesterolü düzenler.Çavdar ekmeği tüketmek safra kesesi taşlarının oluşumunu önler.İnsülin hormonunun şeker düzeyini koruyabilmesinde yardımcı olur.Damar sertliğini önler ve kanın damarlarda daha rahat dolaşabilmesini sağlar.Bağırsaktaki zararlı maddelerin dışarıya atılmasına yardımcı olur. Bağırsaklardaki mikropları temizler.Çavdar ekmeğinin içeriğini oluşturan ligamanlar, kanserden koruyucu bir etkiye sahiptir.Çavdar Tahılı Ununun FaydalarıÇavdar ekmeğinin ana maddesini oluşturan çavdar tahılı unu fayda bakımından beklentileri en yüksek derecede vermektedir. Glisemik indeksi düşük olduğundan açlık hissini azaltan ve tok tutan çavdar tahılı, sindirim sistemi ile bağırsaklarındaki zararlı mikroplar ya da şekeri düzenleyici gibi birçok faydaya sahip bir ekmek çeşididir. Vücudun kilo almasını engeller.Yağ birikimini parçalar ve vücuttaki yağ depolanmayı savuşturur.Şeker hastaları için mükemmel bir ekmek türüdür. Birçok uzman ve doktor tarafından önerilir.Özellikle normal bir ekmekle doyamayan kişiler, çavdar ekmeğinin 3 dilimiyle rahatlıkla doyabilir.Sağlık açısından insana gerekli besin, mineral ve vitaminleri sağlar.

Susamın kullanımı ve faydaları

27 Mart 2024 at 04:50
Simit ve poğaçalarda, ayrıca et ve tavuk yemeklerinde kullanılmasının yanı sıra tahin de susam tohumlarından yapılır. Yemeklerde kullanılmasından başka içerdiği vitamin ve mineraller yardımıyla sağlığa da oldukça faydalıdır. Bol miktarda omega 3 ve omega 6 içermesinin yanında iyi bir protein kaynağıdır. B9 vitamini (folik asit), A vitamini, B3 vitamini (niyasin), B6 vitamini, B1 ve B2 vitaminlerini içermektedir. Susam tohumları ayrıca mineral bakımından da oldukça zengindir. Bol miktarda kalsiyum, fosfor, potasyum ve magnezyum içermektedir. Bu minerallerin yanında demir, sodyum, çinko, selenyum, bakır ve manganez gibi metabolizma için önemli olan mineralleri de bulundurur. Susam Tohumunun FaydalarıSusam tohumları, özellikle çocuklarda büyüme için gerekli olan kaliteli amino asitlerle beslenme proteininin değerli kaynaklarıdır. İçerdiği vitamin, mineral ve bitkisel yağlar (omega 3 ve omega 6) sayesinde metabolizmayı destekler.Sesaminve sesamolin maddeleri içermektedir. Bu maddeler linyanlar adı verilen özel yararlı liflerden bir gruba aittir ve insanlarda kolesterol düşürücü bir etkiye sahip olduğu ve yüksek tansiyonu önlemeye yardımcı olduğu gösterilmiştir. Sesamin ayrıca antioksidan özellik göstererek, karaciğeri oksidatif hasardan korumaktadır.Sesamol radyasyonun zararlı etkilerinden DNA’yı korumaktadır. Bu radyasyon, kazara ortaya çıkan kaynaklardan ya da kemoterapi ve radyoterapi ile kanser tedavisinden gelebilir. DNA’yı radyasyonun neden olduğu mutasyona karşı koruyarak güçlendirir ve hücresel mutasyona bağlı olarak diğer kanser türleri ile oluşma riskini azaltabilmektedir.İçerdiği doğal yağlar yardımıyla kalp damar sağlığını destekler. Kan basıncını düşürerek kalp sorunlarını engellemeye yardımcı olur.Magnezyum içermesi yardımıyla kan basıncını düşürmeye yardım eder. Magnezyum ayrıca güçlü bir anti-kanserojen maddedir.Ayrıca bir porsiyonda, metabolizma için önemli minerallerden olan magnezyumun günlük ihtiyacımızın %25’ini bulundurur. Diyabetin önlenmesinde yardımcı olur. Susam tohumları vücut için çok önemli olan minerallerin inanılmaz derecede zengin kaynaklarıdır. Özellikle kalsiyum, demir, manganez, çinko, magnezyum, selenyum ve bakır bol miktarda bulunur. Bu minerallerin birçoğu kemik mineralizasyonu (kemik gelişimi için gerekli mineraller), kırmızı kan hücresi üretimi, enzim sentezi, hormon üretimi ile kalp ve iskelet kas aktivitelerinin düzenlenmesinde hayati bir role sahiptir. Lifli bir gıda olması sebebiyle sindirim sistemini destekler. Kabızlık ve ishal gibi sindirim sorunlarının oluşma riskini azaltır.Susam tohumları, antioksidan işlev gören ve serbest radikallerin etkilerini azaltan bileşikler de içermektedirler. Serbest radikaller, kanserin çeşitli şekilleri ve kalp hastalıkları, erken yaşlanma ve bilişsel bozukluklar gibi çeşitli koşullarla bağlantılı olan, hücresel metabolizmanın tehlikeli yan ürünleridir.Susam tohumları ayrıca lösemi, meme, akciğer, pankreas, kolon ve prostat kanserlerine karşı olumlu etki göstermektedir.Yüksek çinko içeriğiyle, cilde elastikiyet sağlayan ve vücut dokularının onarımına yardımcı olan kolajen üretimini sağlar. Susam yağının düzenli kullanılması cilt kanserini azaltabilir.Güneşin zararlı ultraviyole ışınlarının cilde zarar vermesini engeller, böylece kırışıklıkların ve lekelenmelerin önüne geçer.Stres giderici magnezyum ve kalsiyum mineralleri içerir. Susam ayrıca ağrıyı azaltan, ruh hallerine yardımcı olan ve derin uykuya yardımcı olan serotonin üreten sakinleştirici vitaminler tiyamin ve triptofanı da içermektedir.Bol miktarda demir içermektedir. Bu sayede demir eksikliğine bağlı olarak oluşan anemi ve halsizlik gibi rahatsızlıkların tedavisinde yardımcı olur.Yüksek bakır içeriği sayesinde artriti önler ve hafifletir, ayrıca kemikleri, eklemleri ve kan damarlarını güçlendirir.Bir avuç susam tohumu bir bardak sütten daha fazla kalsiyum içermektedir. Susam tohumlarının yüksek çinko içeriği de kemik mineral yoğunluğunu artırır, kemik sağlığını destekler.Saç derisi ve saç sağlığını korumaya yardım eder.

Taze fasulyenin bilmediğiniz 7 faydası

27 Mart 2024 at 03:47
Düşük kalorili olması yönüyle de rahatlıkla tüketilen taze fasulye, ülkemizde bahar mevsiminin gelmesiyle beraber sıkça tüketilir. Gebelik Dönemi İçin Besin TakviyesiFolik asit kaynaklarından biri olan yeşil fasulye, gebelik döneminde fetüsün sağlığını koruma konusunda etkilidir. Her yaştan kişinin alması gereken folik asit ve demir, gebelik döneminde en çok fasulyeden alınabilir. Ayrıca taze fasulye gaz yapar mı diyen anneler emzirme döneminde fasulyenin tüm türlerinden uzak kalabilir. Taze fasulye de bir miktar gaz oluşumuna neden olur. Sindirimi KolaylaştırırYeşil fasulye, lifli bir sebzedir ve lifli olması sayesinde mide hastalıklarına karşı koruyucu görev taşır.Lifli sebzeler sindirimi kolaylaştırmaktadır.Kolay sindirilen yiyecekler ise mideyi yormadan süzülür.Düzenli aralıklar ile yeşil fasulye tüketerek bağırsak sağlığınızı koruyabilirsiniz. Diyete Uygun, Düşük KaloriliYeşil fasulye düşük kalorili bir sebzedir. Kavurması ve yemeği ile diyet yemekleri listesinde yer alır. Diyet öğünlerinde lezzetli ve doyurucu yemek hazırlamak istediğinizde, taze fasulye pişirebilirsiniz. Taze fasulye şekeri yükseltir mi diye endişeniz olmasın taze fasulye kan şekerini dengeler. Sağlıklı yiyecekler ile donatılan sofranızda taze yeşil fasulye de yerini aldığında mutfakta mis kokular oluşacaktır. Taze fasulye lif ve vitamin kaynağınız olacak. Sinirleri YatıştırırGerginlikten ve stresten uzak kalmak için gün içinde folik asit içeren besinler tüketilmelidir. Bu besinlerden biri de taze fasulyedir. Taze fasulye tüketen kişilerin sinir sistemi kontrol altına alınır ve stresten uzaklaşır. Taze fasulye serotonin salgılamasına yardım eden besinlerden biridir. Kas ve Kemik Yapısını GüçlendirirTaze fasulye K vitamini içermektedir. K vitamini ise kemik sağlığının bir şifresidir. Güçlü kas ve kemik yapısına sahip olmak isteyenlerin öğünlerine ekleyeceği taze fasulye, kişilerin kemik sağlığını korur. Taze fasulye protein içerdiği için güçlü bir bedene sahip olmanızı sağlar. Büyüme çağındaki çocukların taze fasulye tüketmesi, ileride oluşacak kemik hastalıklarını önleyecektir. Göz Sağlığını KorurGöz hastalıklarından uzak kalmak için tercih edeceğiniz taze fasulye, yapısındaki lutein ile göz sağlığını koruyacaktır. Güçlü görme yetisine sahip olmak isteyenleri düzenli şekilde taze fasulye tüketmelidir. İleri yaşlarda oluşacak göz hastalıklarına erkenden önlem almak için çocukluk döneminden itibaren taze fasulye tüketimine önem verilmelidir. Cilt ve Saç Bakımında İdeal BesinA ve C vitamini içeren taze fasulye, cildinize sihirli dokunuş sağlayan bir sebzedir. Zeytinyağı ile pişirildiğinde adeta cildinizi yenileme etkisi oluşturan taze fasulye, saçlara da sağlık katması ile sevilmektedir. Doğal yollar ve sağlıklı beslenme ile kendinize iyi bakmak isterseniz, tabaklardan taze fasulyeyi eksik etmeyiniz. Taze Fasulye Kalori ve Besin DeğerleriTaze fasulyenin kalorisi oldukça düşüktür ve yaz sıcaklarında tüketilmeye uygundur. Taze fasulye tükettiğinizde alacağınız kalori ve vitaminleri şöyle ifade edelim: 1 adet (13 gr) taze fasulye: 4 kcal1 orta porsiyon (150 gr) taze fasulye: 47 kcal1 orta kase (110 gr) taze fasulye: 34 kcal1 kilo (1000 gr) taze fasulye: 310 kcal1 porsiyon taze fasulyede bulunan besin değerleri: 10.46 gram Karbonhidrat2.75 gram Protein0.33 gram Yağ4.05 gram Lif9 mg Sodyum316.5 mg Potasyum55.5 mg Kalsiyum1035 iu A vitamini24 mg C vitamini1.95 gram Demir

Kayısıdan gelen sağlık şifası: Kayısı çekirdeği yağı!

26 Mart 2024 at 23:32
Lifli yapısından dolayı da hem sağlıklı beslenme programında hem de kilo verme sürecinde tercih edilen, sağlıklı ve faydalı bir besindir. Kayısının sağlık için pek çok faydası vardır. En çok dikkat çeken etkisi bağırsakları düzenlemesidir. Kayısının insan sağlığı için etkisi büyükken; kayısı çekirdeği yağının etkisini hiç düşündünüz mü?Kayısı çekirdeği yağı, son yıllarda kozmetik alanında özellikle de cilt bakım ürünlerinde tercih edilen bir bitkisel yağdır. Aromaterapide de kullanılan kayısı çekirdeği yağı, günden güne adını her yerde duyurmaktadır. Kayısının kurutulmuş tohumlarından elde edilen kayısı çekirdeği yağı ne işe yarar? Kayısı Çekirdeği Yağı Faydaları Nelerdir?Kayısı çekirdeği yağı üzerine pek çok araştırma yapılmaktadır. Bu araştırmalar sonucunda kalp sağlığını koruduğu ve kalp krizi riskini en aza indirdiği ifade edilmiştir.Kayısı çekirdeğinin kozmet alanında kullanılmasının en büyük etkisi; cildi temizleme özelliğine sahip olmasıdır. Cilt için canla başla çalışan kayısı çekirdeği yağı, cildi besleyerek zararlı maddelerden arındırır. Cilt için gerekli olan A ve E vitaminlerini de karşılar.Ayaklarınızı soğuktan korumak ve her zaman sağlıklı kalmasını sağlamak için kayısı çekirdeği yağı tercih edebilirsiniz. Topuk, parmaklar ve ayak tabanının pürüzsüz olması için oldukça etkilidir.Kayısı çekirdeği yağı cildinizde oluşan enfeksiyonları yok etmede oldukça başarılıdır. Yara ve yanıklarda da cildinizi iyileştirecek etkiye sahiptir. Ölü hücreleri yeniler ve cildinizin her zaman canlı ve taze kalmasını sağlar. Kayısı çekirdeği yağı cilde faydaları ile sizi yeniden doğmuş hissine ulaştıracaktır.Saç bakımına önem verenleri de mutlu edecek özellikte olan kayısı çekirdeği yağı, saçlarınıza sihirli dokunuş yapmak için bekliyor. Kuru ve cansız saçları canlandırır. Nemini kaybetmiş saçlara doğal nem verir ve saçlarınız her an sağlıklı bir görünüme sahip olur.Kayısı çekirdeği yağı sivilce yok edici özelliğe sahiptir. Bu nedenle akne ve dönem dönem cildinizi rahatsız eden sivilceler için birebirdir. Akneye neden olan cilt iltihabını temizler. Sonrasında oluşmasını önler. Tüm cilt tiplerine hitap eden bir besleyici yağdır.Yüz kaslarınızı çalıştıran kayısı çekirdeği yağı ile genç görünebilirsiniz. Belirli bir yaştan sonra canlılığını yitiren cilt hücreleri sizi yaşlı gösterecektir. Kayısı çekirdeği yağı bu durumdan sizi kurtaracak ve yaşlanma belirtilerini gizleyecektir.Göz altlarında oluşan morluklar ve solgunluk için kayısı çekirdeği yağı faydalı olacaktır. Düzenli kullanılan kayısı çekirdeği yağı göz altı morlukları ve göz halkalarını yok edip cildinizi yenileyecektir.Hamilelik döneminde meme ucu sağlığı için kullanılabilir. Meme ucundaki çatlakları önlemek için günlük olarak sürebilirsiniz.Kayısı Çekirdeği Yağı Ne İşe Yarar? Nasıl Kullanılır?“Kayısı çekirdeği yağı kirpik uzatır mı?” ve “Kayısı çekirdeği yağı kaş çıkarır mı?” sorunuza sizi sevindirecek bir yanıt verebiliriz. Kayısı çekirdeği yağı içinde bulunan A ve E vitaminleri sayesinde zor uzayan ve dökülen kirpikleri canlandırmaktadır. Ayrıca seyrek kaşlar için de etkili olacaktır. Kaş ve kirpikler için en doğal serum özelliğine sahip olan kayısı çekirdeği yağını bir pamuk yardımı ile gün içinde kullanabilirsiniz. Kayısı çekirdeği yağı İbrahim Saraçoğlu tarafından da incelemesi devam eden bir bitkisel yağdır. Ayrıca kayısı çekirdeği yağı: Cildin nem dengesini korur.Hücre yeniler.Kırışıklık önler.Saçları besler.Yaraları iyileştirir.Kaş ve kirpik uzatır.Göz altı morluğunu giderir.El ve ayak sağlığını korur.Saç maskesi hazırlarken bir iki damla kayısı çekirdeği yağı ilave edebilirsiniz. Yaraları iyileştirmek için de pamuk yardımı ile tahriş olan bölgeyi temizleyebilirsiniz. Pamuğa bir damla dökülen kayısı çekirdeği yağı ile kaşlarınızı uzatıp kirpiklerinizi güçlendirebilirsiniz. Kayısı Çekirdeği Yağı Nasıl Yapılır?Evinizde en doğalından ve herhangi bir katkı maddesi olmadan kayısı çekirdeği yapmak ister misiniz? O halde güzellik sırrınızı şu aşamaları izleyerek elde edebilirsiniz: Malzemeler: 1 litre zeytinyağı1 su bardağı kayısı çekirdeği1 su bardağı kayısıHazırlanışı: Bir kavanozun içine saf zeytinyağını ilave edin.Çekirdeği çıkarılmış kayısıları ikiye bölüp bu yağın üzerine ekleyin.Daha sonra kayısı çekirdeklerini ezilmiş halde bu kavanozun içine atın.Blender yardımı ile tüm karışımı iyice ezin.Kavanozun ağzı sıkıca kapatılmış şekilde 15 gün boyunca, günde 1 saat güneşte kalacak şekilde beklemeye alın.15 gün geçtikten sonra yağı ince bir süzgeçten geçirin ve kullanıma hazır hale getirin.

Kükürt sabunu ne işe yarar? Cilde faydaları nelerdir?

26 Mart 2024 at 23:38
Cilt bakım ürünlerinde doğal bileşenlerin etkisi gün geçtikçe popülerleşiyor. Kullandığımız ürünlerde doğal içeriklerin olmasına daha çok dikkat ediyor ya da direkt doğal olanına yöneliyoruz. İşte onlardan bir de kükürt sabunu. Cilt için son derece faydalı olduğu söylenen kükürt sabununu derinlemesine inceleyelim dedik. Kükürt Sabunu Nedir?Kükürt sabunu, doğada saf halde bulunan ve sarı rengiyle ön plana çıkan kükürt elementinin, sabun olarak formüle edilmesiyle elde edilen bir sabun çeşididir. Kozmetik ve güzellik sektöründe cilde faydaları ile bilinen kükürt sabunu, antibakteriyal özelliğe sahiptir. Bu sayede pek çok cilt rahatsızlığının giderilmesinde aktif olarak rol oynadığı bilinmektedir. Kükürt Sabunu Özellikleri Nelerdir?Bu sabunun en temel özelliğini, diğer sabunlara nazaran daha az köpürmesi oluşturuyor. Bunun yanında kükürt sabununun bilinen diğer özellikleri ise şöyle; Sabun olarak hem cilt hem de saç için kullanılabiliyor.Suda köpürtülüp direkt yüze masaj yapılarak kullanıldığında peeling özelliği kazanıyor.Yapısı gereği nemli bir sabun olmaması nedeniyle kullanım sonrası ciltte kuruluğa neden olabiliyor.Şimdi gelelim bu sabunun faydalı işlevlerine…Kükürt Sabunu Ne İşe Yarar?Doğadan faydalanmayı bilen biz insanoğlu, kükürt elementinin de pek çok faydasını keşfetmiş ve kullanmayı tercih etmiştir. Kükürt sabununun kullanıldığı alanları şöyle sıralayabiliriz; Akne, yanık ve leke gibi pek çok cilt sorununun giderilmesinde kullanılıyor.Saçlara da çok faydalı olduğu bilinen kükürt sabunu, kepek ve saç dökülmesi gibi saç problemlerinin giderilmesini sağlıyor.Vücutta yer alan kaşıntılara iyi geliyor.Düzenli kullanımı, fazla terlemeye karşı etki göstererek terin kontrol altına alınmasında etkili.Yani kükürt sabunu son derece şifalı bir sabun çeşidi. Pek çok rahatsızlığın giderilmesinde de aktif rol oynuyor. Gel bir de kükürt sabununun cilde faydalarına bir göz atalım. Kükürt Sabunu Cilde Faydaları Nelerdir?Doğal kükürt sabunu, cilt problemlerinin giderilmesinde aktif bir role sahip. Kükürt sabununun cildine sunacağı faydaları ise aşağıda bulabilirsin; Akneye Karşı EtkiliKükürt sabununun en bilinen faydalarından biri de ciltteki akne / sivilceler üzerinde etkili olması. Çünkü kükürt, ciltteki fazla yağın emilmesine yardımcı olan bir madde. Bu sayede sebum dengesi sağlayan kükürt sabununun, yağlanma problemini azaltacağı için akneli görünümün azalmasına ve oluşumlarının engellenmesine yardımcı olacağı düşünülüyor. Cilt Yağlanmasını Kontrol Atına AlırYukarıda bu maddeden kısaca bahsetmiştik; Kükürt sabunu, yapısı gereği cildi kurutma özelliğine sahiptir. Bu nedenle, ciltteki fazla sebumun kontrol altına alınmasını ve cildin daha mat bir görünüme kavuşmasını sağlar. Buraya dikkat! Kuru bir cilde sahipsen, kükürt sabununu kullanmamalısın. Aksi halde cildindeki kuruluk seviyesi çok daha fazla artacak ve pul pul dökülmeler baş gösterecektir. Ayrıca kükürt sabunu kullanımı sonrası, cildin yağlı da olsa nemlendirmeyi unutmamalısın. Seboreik Dermatite İyi GelirKükürt sabununun bir diğer faydası, ciltte görülen seboreik dermatiti hafifletmesidir. Kaşıntılı, kızarık ve döküntülü bir görünüme neden olan bu rahatsızlığın etmeni, ciltte yer alan mantarlardır. Kükürt sabununun ise bu mantarların azalmasına yardımcı olduğu bilinmektedir. Ancak, kullanmadan evvel doktora danışılmalı ve doktor kontrolünde kullanılması önem arz etmektedir. Peeling Etkisine SahiptirSon olarak bu sabun, aynı zamanda peeling etkisine sahip. Uygulama esnasında sabunun su altında iyice köpürtülüp cilde masaj halinde yedirilmesi, ciltteki ölü derilerin temizlenmesini sağlar.

Limonun bilmediğimiz faydaları

26 Mart 2024 at 23:37
Tüketimi çağlar öncesine dayanan limon, tüm vücudu yenilemede oldukça etkilidir. Suyu, eti ve kabuğu her yerinde fayda olan limona dair her şeyi haberin detayında bulabilirsiniz. Turunçgiller ailesine ait olan limona antik çağlarda ekşi portakal denilirdi. Bazı yörelerde ise ağaç kavunu olarak geçen limon ilk olarak Güney Hindistan ve Myanmar'da yetiştirildi. M.S 1. yüzyıllarda Roma İmparatorluğu döneminde kullanılmaya başlayan limon, İpek yoluyla tüm dünyaya yayıldı. 1797 yılında ise bilim insanı James Lind denizcilerin hastalıklarını gidermek için çorbalarına limon suyu sıkmalarını önerdi. Kısa zamanda hastalığın şiddeti azalınca limona mucize besin oldu. C vitamini bakımından oldukça zengin olan limon, yemeklere, salatalara katıldı. Bunun dışında da çiğ ve tek başında tüketildi. Özellikle enfeksiyonla savaşmada etkili olduğu fark edilen limonun suyuyla çeşitli doğal ilaçlar üretildi. Ekşi bir tadı olan limon ağzı içinden başlayıp ayak tabanına kadar fayda sağlar. Uzmanlar son olarak limonun yüzeyini iyice yıkayıp limonları çöpe atılmadan tüketilmesinin iki kat daha faydalı olduğunu vurguluyor. Limonun özünde bulunan yağı esans olarak güzellik ve kozmetik sanayinde kullanılır. İçeriğinde 5 sitrik asit, B6 vitamin, P vitamini ve protein bulunur. Limon Kabuğu Yerseniz Ne Olur?Çoğu kişi soyup attığı limonun kabuklarının inanılmaz faydaları olduğunu uzmanlar açıkladı. Yapılan araştırmalarda limon kabuğunun özellikle ağız ve diş sağlığına katkısı vardır. Kabuk diş arasında kalan besin atıklarını temizler. Diş yüzeyinde enfeksiyon birikmesini önler. Sararmasının önüne geçerek diş hastalıklarını engeller. Tükürük bezlerindeki bakterileri azaltarak ağız kokusunu enler. İçerdiği asit boğazda balgam etkisi ile virüs ve bakteriyi atar. Limon Yağının Faydası Var Mı?Esans olan limon yağı cilt problemleri için ideal bir besindir. Uçucu yağ olan limon yağı ayrıca ağız diş sağlığını korur. Özellikle diş minesini güçlendirerek yiyecek ve içeceklerden kaynaklı yüzeyinin sararmasını önler. Diş aralarındaki besin atıklarının enfeksiyona dönüşerek iltihaplanma olmasını engeller. Şiddetli baş ağrısı çekenler için de faydası vardır. Buz poşedinin içerisine doldurulan suya limon yağı da eklenip dolaba konulduğunda yaşanan baş ağrısı sırasında alna ya da enseye konularak rahatlaması sağlanır. Ya da yapılacak cilt bakımı öncesi yapılan buhar banyosu için hazırlanan sıcak suyun içine eklenerek gözeneklerin temizlenmesi için daha iyi açılmasını sağlar. Limonun Faydaları Nelerdir?Limonun bilinen en yaygın faydası böbrekleredir. Böbreklerde taş oluşumunu azaltığı gibi taş dökümüne de yardımcı olur. Mesane ve böbreklerin pH değerlerini yükselterek çalışma işlevlerini artırır.En güçlü C vitamini olduğundan antioksidan etkisi vardır. Bu etki sayesinde vücuttaki tüm toksinleri temizler. Deforme olmuş hücrelerin eski sağlıklarına kavuşmalarını sağlar. Yapılan araştırmalarda pankreas, mide, cilt ve akciğer kanser türlerinin önlemede etkilidir. Ayrıca düzenli tüketildiğinde vücutta hareketlenen stres hormonunu azaltarak ruhsal hastalıkların önüne geçer.Kan içindeki maddeler azalınca kanın pıhtılaşması azalır. Bu da erkeklere oranla kadınlarda da sık rastlanan yüksek tansiyon ve inme gibi rahatsızlıkların yaşanma riskini artırır. Ancak limon kanı temizleyip basıncı dengelediği gibi kanın pıhtılaşmasını da sağlayan maddeler içerir.Bağışıklığı serbest radikallerden temizlediği gibi alerjik reaskiyonlara neden olan durumları da azaltır. Vücuttaki iltihabı azaltan limon, özellikle astım alerjisini önlemede etkilidir.Demir vücuttaki oksijeni dağıtmada ve kırmızı kan hücrelerini artırmada etkilidir. Demir genellikle azaldığında kansızlık gibi sağlık sorunlarına yol açar. Ancak limon vücutta hem demir maddesini artırır hem de emilimini sağlar.Pektin maddesi bağışıklık sisteminin direncini artırmada oldukça etkilidir. Bu madde bakımından doğada en zengin madde ise limondur. Limon bağışıklık sistemini güçlendirerek özellikle kronik hastalıklarını önler.Aynı zamanda hesperidin bileşiği sayesinde sinir sistemini de yeniler.Limondaki beyaz kabuklar lif bakımından zengindir. Beyaz zardaki bu lif, bağırsakların çalışmasını destekler. Geceden bir sürahinin içene iki limon dilim ve 4 tane nane yaprağı ekleyin ertesi gün kahvaltıdan önce bir bardak tüketin. Bu karışım metabolizmayı hızlandırır.Kötü kolesterol seviyesini düşürerek kalp ve damar sağlığını destekler. Damarların sertleşmesinin önüne geçer.

Turp yapraklarının kullanımı ve faydaları

26 Mart 2024 at 23:36
Turp yaprakları mutfaktaki en popüler yiyeceklerden biri değildir. Ancak tüm faydalarını bilseydiniz onu kesinlikle beslenme programınıza dahil ederdiniz. Bunun yanında ölçülü lezzetleri sayesinde herhangi bir salata veya yemekle iyi bir kombin oluşturabilirler. Bu bitkiyi kullandığınızda yaptığınız ilk şey yapraklarını kesmektir. Ancak onlar sağlığınız açısından olumlu etkiye sahip olabilecek besin bileşenleri içerirler. Hala onları deneme konusunda isteksizseniz, size özelliklerinden ve onları nasıl tüketebileceğinizden bahsedeceğiz. Turp Yaprakları: Faydaları Nelerdir?Gerçeği söylemek gerekirse turp yapraklarının özellikleriyle ilgili yapılmış çok fazla çalışma yoktur. Ancak popüler kültürde turp, ateş, boğaz ağrısı, safra bozuklukları ve enflamasyon gibi belli hafif durumları iyileştirmek için bir destekleyici olarak uzun süredir kullanılıyor. Aşağıda turpun faydaları hakkında daha fazla bilgi edinebilirsiniz. Beslenme programınızı takviye etmeye yardımcı olurlarDüşük kalorili içeriği nedeniyle faydalarını maksimum düzeye çıkarmak için turp yapraklarını herhangi bir beslenme programına dahil edebilirsiniz. Hatta onları kıvırcık lahana veya diğer bazı yeşil yapraklı sebzelerle salatalarda bir araya getirebilir ve keyiflerini çıkarabilirsiniz. Turp yaprakları sindirim sağlığına katkı sağlarTurp yaprakları sindirimi kolaylaştırmaya yardımcı olabilir. Bilimsel kanıtlar, turp yapraklarının etkilerini kanıtlama konusunda yetersiz kalmasına rağmen hayvanlar üzerinde yapılan bazı çalışmalarda, bu faydanın turp yapraklarının lif içeriğinden kaynaklanabileceğinden bahsedilir.Amerika Birleşik Devletleri Gıda ve Tarım Örgütünde (Food and Agricultural Organization of The United States) yayınlanan bir araştırmada bitkinin bu bölümünü tüketmenin mide ve bağırsak fonksiyonlarını ve yağ metabolizmasını iyileştirebileceği belirtilir. Diyabet üzerinde etkileri olabilirDiyabet, kan şekeri düzeylerinin normal parametrelerin üzerinde artış gösterdiği bir hastalıktır. Bu durum dünya nüfusunda oldukça yaygındır ve pankreasın düşük insülin üretmesinden veya pankreasın aksiyonuna karşı doku direnci olmasından kaynaklanır. ‘Nutrients’ dergisinde yayınlanan bir incelemeye göre, turpun tüm kısımlarının anti-diyabetik özelliklere sahip olduğu görülmektedir. Turp yapraklarına gelince, onlar bağırsak tarafından gerçekleştirilen glikoz emilimini azaltabilirler. Ancak bu etkilerle ilgili daha fazla klinik çalışma yapılması gereklidir. Faydalarından yararlanmak için turp yaprakları nasıl kullanılır?Turp yemenin en yaygın yolu, dilimlemek ve sonra çiğ bir şekilde yemektir. Ancak turp yapraklarını farklı yemeklerde kullanabilirsiniz ve onları herhangi bir yeşil yapraklı sebze gibi hazırlayabilirsiniz. Turp yapraklarını kullanarak hazırlayabileceğiniz bazı yiyecekler şunlardır: Salatalar: Marul veya ıspanak gibi turp yapraklarını da herhangi bir salataya ekleyebilirsiniz.Çorbalar: Turp yapraklarını çorbada pişirebilir ve onu çorbada bulunan sebze çeşitlerinden biri haline getirebilirsiniz.Milkshake: Bu içecekleri hazırlarken içine turp yapraklarından biraz ekleyebilirsiniz. Lezzetini etkilemeden besin değeri katacaklardır.Omlet: Omlet yapmak kolaydır ve omletin çok hoş bir tadı vardır. Ispanaklı ve yumurtalı omlet hazırlar gibi hazırlayabilirsiniz. Sadece birinci malzemenin yani ıspanağın yerine turp yapraklarını kullanacaksınız.Sote: Diğer sebzelerle birlikte tavada soteleyebilirsiniz. Sadece tuza ve sevdiğiniz baharatlara ihtiyacınız olacak.Kontraendikasyonları Ve Yan EtkileriTurp yapraklarının tüketimi neredeyse her zaman güvenli olarak kabul edilir. Ancak büyük miktarda tüketildiğinde mideyi tahriş edebilir. Ayrıca çok yaygın olmasa da bazı insanların bu gıdaya alerjisi olabilir. Aynı zamanda hamile veya emziren kadınlar turp tüketirken özellikle dikkatli olmalıdırlar. Bunun nedeni turpun bu dönemdeki etkileri hakkında yeterli bilgi bulunmamasıdır.Üstelik kan şekeri düzeyini düşürmeye yardımcı olduğundan hipoglisemi sorunu olan insanlar aşırı tüketiminden kaçınmalıdırlar. Eğer safra taşı sorununuz varsa turp yaprakları yeme konusunda tedbirli olmalısınız. Bunun nedeni, bu gıdanın safra akışını artırması ve bu eylemin, taşların blokajı nedeniyle ani ağrıya yol açabilecek olmasıdır. Son olarak bu bitkinin ölçülü miktarda kullanımının herhangi bir yan etkisi olmadığını unutmayın. Bu nedenle herhangi bir sorun olmadan beslenme programınıza dahil edebilir ve faydalarını test edebilirsiniz. Herhangi bir belirtiniz varsa en iyisi doktora gitmektir.

Çocuklarda baş ağrısı: Prof. Dr. İçağasıoğlu'ndan kritik bilgiler!

26 Mart 2024 at 12:30
Üsküdar Üniversitesi NP İstanbul Hastanesi'nden Çocuk Nöroloğu Prof. Dr. Dilara Füsun İçağasıoğlu, çocuklarda baş ağrısının nedenleri, belirtileri ve tedavisi hakkında kritik önem taşıyan açıklamalarda bulundu. Açıklamada, çocuklarda baş ağrısının oldukça yaygın bir problem olduğuna ve çeşitli etkenlerden kaynaklanabildiğine dikkat çekildi. "MİGREN GÖRÜLME SIKLIĞI YÜZDE 5'LERE ÇIKTI"Migren görülme sıklığı 7 yaşa kadar yüzde 2,5 iken, 10 yaşından sonra yüzde 5’lere çıktığını vurgulayan Üsküdar Üniversitesi NP İstanbul Hastanesi Çocuk Nöroloğu Prof. Dr. Dilara Füsun İçağasıoğlu, "5-15 yaş arası her 9 çocuktan birinde görülen migrenin nedenlerinin daha az uyku, daha fazla TV veya bilgisayar, toplumda daha fazla güvensizlik duygusu, daha fazla şiddet ve okul problemleri olduğunu" söyledi. İçağasıoğlu, migrenin ortalama 2-72 saat arasında sürebildiğini ve aktivite ile kötüleşebileceğini veya aktiviteden kaçınmaya sebep olabileceğini vurgularken, ağrıya genellikle bulantı ve kusmanın da eşlik ettiğini dile getirdi. "YAŞAM BOYU GÖRÜLME SIKLIĞI YÜZDE 25-93'DÜR"Baş ağrılarının çocukluk yaş grubunda en sık hastaneye başvuru yapılan nörolojik bozukluklar olduğunu kaydeden İçağasıoğlu, açıklamasının devamında şunları kaydetti: "Baş ağrılarının çocukluk çağında yaşam boyu görülme sıklığı yüzde 25-93’dür. 7 yaşına kadar kız ve erkek oranı eşit. Ergenlikte ise bu oran kız çocuklarında artıyor. Çocuklarda baş ağrısı semptomları yetişkinlerden farklıdır ve yüzde 6 ile 15’inin ciddi bir nörolojik duruma bağlıdır.""SEKODER BAŞ AĞRILARININ TRAVMA SONRASI GÖRÜLÜR"Baş ağrılarını primer ve sekonder olarak ikiye ayıran Dilara Füsun İçağasıoğlu, "Primer baş ağrılarının, migren, gerilim tipi baş ağrısı, trigeminal otonomik sefaljiler ve diğer primer baş ağrısı bozuklukları olduğunu söyleyerek, sekonder baş ağrılarının ise sinüzit, üst solunum yolu enfeksiyonları, diş çürükleri, santral sinir sistemi infeksiyonları (menejit, beyin dokusu iltihabı), hidrosefali, tümörler, yalancı beyin tümörleri, beyin kanamaları, travma sonrası görüldüğünü" ifade etti. "ÇOCUKLARDA BAŞ DÖNMESİ MİGREN ATAĞI OLABİLİR"Çocuklarda baş dönmesinin migren atağının bir belirtisi olabileceğini vurgulayan İçağasıoğlu, "Herhangi bir uyaran olmaksızın kendiliğinden başlayan, bilinç kaybı yapmayan dakikalar ve saatler içinde kendiliğinden düzelen şiddetli baş dönmesi ataklarıdır. Bu duruma, bir veya her iki gözde istemsiz titreme hareketi, kol ve bacaklardaki kas kontrolünü kaybetmeye neden olan koordinasyon eksikliği (ataksi), kusma ve solgunluk durumu da eşlik eder" ifadelerini kullandı. "AĞRININ SPESİFİK BİR KLİNİK ÖZELLİĞİ YOKTUR!"Baş ağrısının nöbetin tek belirtisi olduğunu aktaran İçağasıoğlu, konuşmasının devamında şu ifadelere yer verdi: "Baş ağrısı nöbetin tek belirtisidir. Ağrının spesifik bir klinik özelliği yoktur. Ağrı genellikle birkaç saniye ile birkaç dakika sürer. Nadiren saatlerce sürebilen ağrılar olabilir. Migren veya gerilim tipi baş ağrısını taklit eden bir durum söz konusu. Çocukluk yaş grubunda gerilim tipi baş ağrısı görülme sıklığı yüzde 5-72 gibi geniş bir aralığa sahiptir. Başlangıç yaşı ortalaması 7 yaştır. 30 dakika ile 7 gün arasında sürüyor. Bu tip baş ağrısında zonklama, bulantı, kusma, fotofobi, fonofobi ve aura yoktur. Gerilim tipi baş ağrısı psikososyal faktörler ve anksiyeteyle tetikleniyor.""BAŞ AĞRISI TEDAVİSİNDE ÖNEMLİ NOKTALAR"Baş ağrısı tedavisinde iki önemli aşamaya değinen İçağasıoğlu, "Baş ağrısında akut atak tedavisinin; sessiz bir odada dinlenme veya uyuma, mümkün olan en erken dönemde ve uygun dozda ilaç tedavisi olduğunu söyleyerek, düzenli ve yeterli uyku, düzenli ve yeterli yemek ve sıvı alımı, düzenli egzersiz, gevşeme ve stresin azaltılmasının da tedavide uzun süreli olumlu etkilerine" dikkat çekti.

Eriğin faydaları nelerdir?

26 Mart 2024 at 04:58
Yanında bol miktarda tuz eşliğinde tadılmaya doyum olmayan erikleri kütür kütür yemek de ayrı bir keyiftir. Kendine özgü sulu ve ekşi tadı ile cezbedici bir meyve olan eriğin birçok farklı kullanım alanı da vardır. Erik Çeşitleri Nelerdir?Yaz aylarının vazgeçilmez meyvesi eriklerin 5 farklı türü yetişir. Bunların arasında 3 çeşit erik üretim açısından önemlidir ve sıklıkla tüketilir. Kütür kütür olmalarıyla ünlü yeşil erikler çeşitler içinde önde gelir. Avrupa sınıfı erikler ise ekşi ve tatlı arasında bir lezzete sahiptir ve popüler bir başka türdür. Reçel ve marmelat türü yiyeceklerin yapımında bu meyveler kullanılır. Japon sınıfı erikler ise iri görünümleri ve özellikleri ile dikkat çeker. Taze olmaları ile de fark yaratırlar. Eriğin Faydaları Nelerdir?Erik lezzetli olduğu kadar faydalı da bir meyvedir ve bu özelliklerin başında lif oranının yüksek olması gelir. Liflerin fazla olması sindirim sistemine katkıda bulunur.Antioksidan olma yönüyle ve C vitamini içermesiyle hastalıklara karşı direncin artmasını sağlar.Eriğin kalorisi azdır ve bu yönüyle diyet listeleri için ideal bir seçenek oluşturur.Erik aynı zamanda yüksek oranda demir içermektedir ve yeterli miktarda tüketildiği zaman demir eksikliğinin giderilmesine yardımcı olur.Erik çeşitleri kolesterol birikmesi ve damar tıkanıklığı türü hastalıklar oluşmasını önler. Ayrıca astım ve romatizma gibi hastalıklara karşı da iyi gelir.Kan şekerini düzenlemesi ve kemik sağlığına faydaları eriğin diğer avantajlı yönleridir. Kırmızı erik tatlı bir meyve olmasına rağmen erik şeker oranı fazla değildir.Yeşil eriğin bir diğer yararlı yönü ise cilde yaptığı katkılardır. Erik tüketmeniz sonucunda sarkma gibi istenmeyen durumlar minimum düzeye iner. Aynı zamanda cildin genç kalmasını da destekleyici bir özellik gösterir.Eriğin içinde bulunan yüksek orandaki A vitamini göz sağlığını olumlu yönde etkiler. Katarakt türü göz sorunlarının çözülmesini destekleyen erik gözlerin daha iyi görmesini sağlar.Eriğin sert yapısı diş sağlığına da faydalıdır. Erik tüketmek sonucunda diş etleri daha dayanıklı duruma gelir.Mürdüm eriği vücutta biriken zararlı maddelerin dışarı atılmasına yardımcı olur ve bu yönüyle vücut sağlığını destekler.Besin değeri yüksek bir meyve olan eriği gereğinden fazla tüketmek zararlı olabilir. Bunun dışında ise bilinen önemli bir zararlı yönü yoktur.Erik Mevsimi Ne Zamandır?Erik zamanı çeşitlerine göre farklılık gösterir. Olgunlaşma süreçlerine bağlı olarak 15 Nisan ve 30 Eylül arasında farklı türlerde erikler bulmak mümkün olur. Erik dendiği zaman akla gelen yeşil erikler ilkbaharda satılmaya başlanır. Sonrasında ise Japon erikleri toplanmaya ve tezgahlarda yerini almaya başlar. Kırmızı erik de denilen Avrupa türü erikler ise yazın sonlarında Ağustos ayında tüketilir. Ayrıca kırmızı erikler saklanarak sonbahar ve kış aylarında reçel ve marmelat şeklinde değerlendirilir. Erik ılıman bir iklimi sevdiği için Ege, Akdeniz ve Marmara bölgeleri yetiştiricilik konusunda önde gelir.

Kuru cilt için en iyi yağlar

26 Mart 2024 at 03:49
Uçucu yağlar ayrıca, duygudurum düzenleyiciler gibi belirli etkiler sağlayan ve onu koklayan kişide sakinleştirici bir etki yaratan aromatik niteliklere sahiptir. Buna ek olarak, bazı esansiyel yağlar kuru ciltler için büyük bir rahatlama sağlar.Bu yazıda kuru ciltler için 9 esansiyel yağı tartışacağız. Kuru Ciltler İçin Önerilen Uçucu YağlarDoğru uçucu yağları seçmek her zaman önemlidir. Nane ve narenciye bazlı uçucu yağlar gibi bazı yağlar cildi yakma ve kurutma eğiliminde olabilir. Neyse ki, kuru cildi rahatlatmanıza büyük ölçüde yardımcı olabilecek birçok seçeneğimiz var. İşte kuru cildi hafifletmeye yardımcı olan en iyi 9 esansiyel yağ… PapatyaSakinleştirici bir etkiye sahip olduğu bilinen bu uçucu yağ, cilt tahrişini yatıştırmada faydalıdır. Kuru veya kaşıntılı hisli cildi rahatlatmak için kullanabilirsiniz. Cilt dokularının iyileşmesine ve yenilenmesine yardımcı olan başka papatya esansiyel yağı çeşitleri de vardır. Banyo suyunuza kolayca birkaç damla damlatabilirsiniz ve hazırsınız. Sandal AğacıBu yağ cilt üzerinde nemlendirici ve nemlendirici bir etki sağlar. Özellikle çatlamış ve kuru ciltlerde işe yarar. Bu esansiyel yağı kullanarak, cildinizde kuruluktan kaynaklanan kızarıklık ve iltihapları giderebilirsiniz. Cilt iltihaplarını hafifletmede çok güçlü olduğu iyi bilinmektedir. Portakal ÇiçeğiPortakal çiçeği olarak da adlandırılan bu uçucu yağ, Arap yemeklerinde popülerdir. Vücutta rahatlatıcı bir his uyandırabilen harika bir kokuya sahiptir. Çatlak önleme, yüz veya vücut yaralarının iyileştirilmesi ve cilt gençleştirme dahil olmak üzere cilde çeşitli faydaları vardır. Cildinizin esnek ve pürüzsüz olmasına yardımcı olan nemlendirici esansiyel bir yağdır. PalmarosaBu uçucu yağ, yabani büyüyen bir ottan elde edilir. Cildin iltihaplanmasını yatıştırabilen antibakteriyel ve antiseptik özelliklere sahip olduğu bilinmektedir. Herhangi bir cilt tipiyle iyi çalışır ve cilt enfeksiyonlarını, dermatiti ve akneyi iyileştirmeye yardımcı olabilir. Bu uçucu yağ, ciltteki nem seviyelerini düzenlemeye yardımcı olur. Gül AğacıBrezilya gül ağacından elde edilen bu uçucu yağ, enfeksiyonu ortadan kaldırarak sağlıklı cildi destekler. Ciltteki kirleri temizlemeye yardımcı olan antibakteriyel ve antiseptik özelliklere sahiptir. Buna ek olarak, cilt hücrelerinin uyarılması yoluyla hasarlı cildin gençleşmesine yardımcı olur. MürBuhura benzer şekilde, mür eski zamanlardan beri esansiyel bir yağ olarak kullanılmaktadır. Antik Çin ve Mısırlılar tarafından ilaç ve kozmetik yağlar için kullanılmıştır. Günümüzde, çatlamış veya kuru cildi iyileştirmede harikadır ve hatta çok aşırı kuru cilt vakalarını bile rahatlatabileceğini öne süren raporlar vardır. LavantaPiyasadaki en popüler uçucu yağlardan biri Lavanta'dır. Aromaterapi ve tedavi amaçlı kullanılır, ancak cilt için de harikadır. Antibakteriyel özellikleri akne ve iltihabı hafifletmeye yardımcı olur ve aynı zamanda cildinizi yatıştırmaya ve pürüzsüzleştirmeye yardımcı olan harika bir nemlendirici ajandır. Vücut yağlarınıza karıştırmanızı ve ardından doğrudan cildinize masaj yapmanızı öneririz. Ylang-YlangYlang-ylang çiçeklerinden yapılan bu uçucu yağ, farklı ama uyarıcı bir kokuya sahiptir. Palmarosa'ya benzer şekilde, sebum üretimini kontrol ederek cildi dengeler. Yoğun kuru cilde sahip kişiler, cildini yeniden nemlendirmek için bu esansiyel yağı kullanabilirler. Bu yağı diğer esansiyel yağlarla birlikte banyo suyunuza karıştırarak cildinizdeki nemi hapsedebilirsiniz. SardunyaBu esansiyel yağın güzellik ve cildinizin sağlığı açısından çeşitli faydaları vardır. Sadece sebum üretimini dengeleyerek kuru cildi azaltmak için harika hale getirmekle kalmaz, aynı zamanda zona ve egzama tedavisi olarak da kullanılabilir. Ayrıca selülit görünümünü azaltabilir ve yaraların daha hızlı iyileşmesine yardımcı olabilir. Bu 9 esansiyel yağın çoğuna internetten veya yerel sağlık mağazanızdan kolayca ulaşabilirsiniz veya belki de bunları zaten evinizde bulundurursunuz. Bu uçucu yağları vermenizi ve cildinizdeki farkı fark etmeye başlayıp başlamadığınızı kendiniz görmenizi öneririz.

Dişleri güçlendiren besinler

26 Mart 2024 at 01:45
Ağız ve diş sağlığının korunması ve sürdürülebilmesi adına doğru beslenmek büyük bir önem taşıyor. Gerek diş ve diş eti hastalıklarının engellenebilmesi, gerekse dişlerin korunması için tercih edilebilecek, besleyici özelliğe sahip birçok leziz yiyecek bulunuyor. Dişleri Güçlendiren BesinlerAvokadoHem lezzetli hem de sağlıklı yağ asitleri bakımından oldukça zengin bir meyve olan avokado dişleri güçlendiren besinler arasında yer alıyor. Barındırdığı prebiyotik lifler hem sağlıklı sindirimi destekliyor hem de ağız içerisindeki probiyotik bakterileri besleyerek zararlı olanların etkilerini azaltıyor. Avokado içerisinde, diş eti iltihaplanma riskini azaltan folik asit ve kemiklerin güçlü kalmasını sağlayan potasyum da bulunuyor. Potasyum dişleri güçlendiren ve çürüme riskini azaltan önemli bir mineral olarak ön plana çıkıyor. IspanakEn sağlıklı yeşil yapraklı sebzelerden olan ıspanak mineral ve vitaminler bakımından oldukça zengindir. Mükemmel bir demir kaynağı olmasının yanı sıra folik asit, C ve A vitamini barındırır. Bu vitaminler dişlerin güçlenmesinde ve diş sağlığının sürdürülebilmesinde önemli görevlere sahiptir. Ispanakta serbest radikallerle savaşan antioksidanlar da bulunduğu için diş ve diş eti sağlığını desteklemek isteyenler, ıspanağı beslenme düzenlerine eklemelidir. SarımsakTürk mutfağının vazgeçilmezlerinden olan sarımsağın birçok faydaya sahip olduğunu biliyoruz. Antibakteriyel özelliğe sahip olan sarımsak ağız florasındaki bakteri dengesinin korunmasına yardımcı oluyor. Kötü bakterileri kontrol altında tutarak diş ve diş eti hastalıklarının önlenmesine katkıda bulunuyor. Dişleri güçlendirme etkisine sahip prebiyotik lifler bakımından da zengin olduğu için sarımsağın düzenli tüketilmesi öneriliyor. Süt Ve Süt ÜrünleriSüt, yoğurt, kefir ve peynir gibi besinlerin genel sağlık için birçok faydası bulunuyor. Ancak genellikle diş sağlığı için sundukları katkılar pek bilinmiyor. Süt ve süt ürünleri içerisinde bulunan kalsiyum ve fosfat gibi mineraller dişlerdeki mineral eksikliğini gidermede ve aynı zamanda diş minesinin yenilenmesinde görev yapıyor. YeşilçayDetoks yapanların gözdesi olan yeşil çay dişlerini güçlendirmek isteyenlerin de tercih edebileceği bir içecektir. Yüksek oranda antioksidan içeriği sayesinde dişlerin korunmasında oldukça etkili olan bu çay türünün dişlerde çürüme oluşma ihtimalini azalttığı ve diş minesinin güçlendirilmesine yardımcı olduğu da bilinmektedir. KiviLezzetli bir meyve olmasının yanı sıra içerdiği C vitamini sayesinde güçlü bir antioksidan kaynağı olarak karşımıza çıkan kivi, diş ve diş eti hastalıklarının önlenmesinde oldukça etkili bir meyvedir. Dişleri güçlendiren ve diş sağlığını tehdit eden serbest radikallerle savaşmak için kivinin tercih edilmesi oldukça lezzetli bir seçenek olacaktır. ElmaYüksek oranda lif barındıran aynı zamanda sahip olduğu vitaminlerle en sağlıklı meyveler arasında yer alan elma, dişleri de güçlendiriyor! Lifli bir yapıya sahip olması ısırılarak tüketildiğinde dişlerin temizlenmesini ve diş etlerine masaj yaparak kan dolaşımının hızlanmasını mümkün kılıyor. Diş Sağlığı İçin Zararlı Besinlere DikkatDiş sağlığını desteklemek için önerilen besinler kadar kaçınılması gereken besinler de var. Örneğin; yapışkan gıdalar, şekerli besinler, nişastalı gıdalar, asitli içecekler çürüklere neden olabildiği için tüketimleri mümkün olduğunca az olmalıdır. Tüketilecekse bile hemen sonrası diş fırçalama, diş fırçalamanın o an mümkün olmadığı durumlarda ise su tüketimi önerilebilir. Genel olarak baktığımızda ise ağız ve diş sağlığını korumada beslenme büyük önem taşısa da hijyene dikkat edilmesi; dişlerin düzenli fırçalanması, diş ipi kullanılması, dil temizleyicilerinin kullanılması, ağız bakımının iyi yapılması ağız ve diş sağlığını korumada en önemli faktördür.

Çam kozalağının faydaları ve kullanım şekilleri

26 Mart 2024 at 00:53
Çam kozalağı her derde deva olacak nitelikte. Üstelik suyu da reçeli de ayrı şifadır. Çam Kozalağı Faydaları Nelerdir?Solunum rahatsızlıklarının en doğal ilacıdır. Öksürme, astım, bronşit ve rahatsız edici balgam durumlarında size şifa olacak niteliktedir.Vücudun ihtiyacı olan mineralleri bünyesinde barındırır. Sigara içenlere şifalı bir haber verelim: Akciğerlerinizi temizler ve daha rahat nefes almanıza yardımcı olur.Soğuk ve hastalıklı geçen kış günlerinde, sizi ayakta tutacak, vücut direncinizi koruyacak bir şifa olarak akıllarda kalsın çam kozalağı.Çam kozalağı yağı saçlara sürüldüğünde, saçları beslediği ve canlılık verdiği görülür. Kokusunun verdiği rahatlıkla, stresli günlerinizde size enerji ve huzur verir. Stres giderici bir şifa olacaktır.Metabolik sorunlar yaşıyorsanız, düzen almanız için çam kozalağı ile yola çıkmalısınız.Çam Kozalağı Reçeli Faydaları Nelerdir?Hücre yenileyici özellikte olduğundan cildinizi gençleştirir.Sık sık hastalananlar için tercih edilmesi gereken bir reçel türüdür. Dirençli olmanızı sağlar.Vücudu yeniler, enerji verir.Düzenli tüketimde solunum yollarını rahatlatır ve hastalıkları önler.En doğal şifa kaynağıdır çam kozalağı reçeli.Kan dolaşımını dengeleyen çam kozalağı reçeli, sizi kalp hastalıklarından ve damar tıkanıklığından önler.Solunum rahatsızlıklarını kısa sürede yok eden çam kozalağı reçeli, daha rahat nefes almanızı sağlar. Nefes dengeler.Doku hasarını onarır. Böylece vücudunuzda meydana gelen hücre hasarını çok kısa sürede yeniler ve yeni hücre oluşumunu hızlandırır.Yara ve tahrişleri iyileştirir. Çam kozalağı reçeli, ağız içinde oluşan yaraları hızla onarır.Diş ve ağız içi bakımını da destekleyen çam kozalağı reçeli, çürük oluşumuna engel olur. Daha güçlü gülüşler için önerilir.Pek çok mikrop ağız yoluyla vücuda girer. Çam kozalağı reçeli sizi koruma altına alır ve vücudunuzu mikroptan ve bakteriden uzak tutar.Çam Kozalağı Pekmezi Nasıl Yapılır? Faydaları Nelerdir?Toros Dağları’nda en doğal haliyle oluşan çam kozalaklarının son zamanlarda kozmetik alanında pek bir adı duyulur oldu. Kokusundan ve şifasından dolayı kozmetik firmaları, ürünlerine çam kozalağı eklediler.Genellikle ilerleyen yaşlarda görülen, şeker ve romatizma hastalığına şifa olmaktadır.İdrar yolu enfeksiyonu rahatsızlığınız varsa, çam kozalağı pekmezi tüketmeniz sizi kısa süre içinde iyileştirecektir.Özellikle astım ve solunum rahatsızlıklarınızda, kahvaltılarda tüketmeniz gereken bir pekmez türüdür.Mide ağrısı ve şikayetlerinizde pekmezden faydalanabilirsiniz.Kalp ve damar tıkanıklığı sorunlarında, hücre yenilemesi adına pekmezi tüketebilirsiniz.Bağırsak parazitlerini ve kanınızdaki mikropları temizleyerek, sizi sağlıklı günlere kavuşturacaktır.Kendi imkanlarınızla çam kozalağı pekmezi yapmak isterseniz, olgunlaşmış çam kozalaklarını topladıktan sonra 1 gün boyunca suda bırakın. Daha sonra suyunu süzün ve kozalakları, ağır ağır ateşte pekmez kıvamına gelecek şekilde kaynatın.Çam Kozalağı SuyuÇam kozalağının suyundan faydalanmak için olgun değil de yeşil çamlara ihtiyacınız vardır. 4 veya 5 adet yeşil çam kozalağını öncelikle tertemiz kalacak şekilde yıkayın. İyi derecede dezenfekte edildiğine emin olduktan sonra isterseniz doğrayarak isterseniz bütün şekilde bir tencerenin içine atın. Yaklaşık 24 saat boyunca bu tencerede su ile bekletin. Bekleme süresi geçince 30 dakika kaynatmaya bırakın. Kaynatma işleminden sonra çam kozalağı suyunuz hazır hale gelecektir. Tadını acı bulanlar içerken bal ilave edebilirler. İsterseniz sıcak olarak da çam kozalağı çayı tüketebilirsiniz. Günde 1 bardağı geçmemeniz, sağlıklı bir tercih olacaktır. Faydalarını inceleyelim: Reçeli ve pekmezi gibi, çam kozalağı suyu da akciğer temizleyici özelliğe sahiptir. Bu maddemiz daha sağlıklı günler için, sigara içenlerin dikkatini çekmelidir.Kendinizi yorgun ve keyifsiz hissettiğinizde güne bir bardak çam kozalağı suyu içerek başlayabilirsiniz. Gün içinde gerekli olan tüm enerjinizi size kazandıracaktır.Düzenli tüketimde saçlarınızın canlılık kazandığını göreceksiniz.Stresli dönemlerde daha güçlü kalmak adına, çam kozalağı suyunda çareyi bulabilirsiniz.Ayrıca çam kozalağı şeker hastalığı sorunlarını da en aza indirecek nitelikte. Şeker oranını en ideal seviyede tutar.

Tüberküloz hakkında Aydın Devlet Hastanesi uyarılarda bulundu!

25 Mart 2024 at 09:00
Tüberküloz, küresel bir sağlık tehdidi olarak varlığını sürdürüyor. Dünya genelinde her yıl milyonlarca insanı etkileyen ve ölümlere yol açan bu hastalığa karşı farkındalık oluşturmak için 24 Mart, 'Dünya Tüberküloz Günü' olarak anılıyor. Aydın Devlet Hastanesi, 24 Mart Dünya Tüberküloz Günü dolayısıyla tüberküloz hakkında önemli uyarılarda bulundu. TEDAVİDE ERKEN TEŞHİS ÖNEMLİ Sosyal medyadan yapılan paylaşımda ise şu açıklamalara yer verildi: "Tüberküloz 1 haftadan uzun süren öksürük, gece terlemesi, iştahsızlık ve kilo kaybıyla kendini gösterir ve düzenli ilaç kullanımıyla tedavi edilebilir. Eğer bu belirtileri taşıyorsanız, Hastanemiz Göğüs Hastalıkları Polikliniğine başvurabilirsiniz."Uzman hekimlerin yapacağı muayene ve gerekli testlerle erken teşhisin sağlanabileceği ve hastalığın etkili bir şekilde tedavi edilebileceği vurgulandı.

Balık yağı faydaları! Neden balık yağı kullanmalıyız?

25 Mart 2024 at 05:28
Balık yağı, DHA ve EPA olarak adlandırılan 2 çeşit omega 3 yağ asidi içerir. DHA ve EPA’nın diyet kaynakları, somon, ançüez, uskumru ve alabalık gibi yağlı balıklar ile midye, istiridye ve yengeç gibi kabuklu deniz ürünleridir. Keten tohumu, chia tohumu, ceviz, kabak çekirdeği ve kanola yağı, soya yağı gibi bitkisel kaynaklarda alfa linolenik asit adlı başka bir tür omega 3 yağ asidi içerirler, bunlar vücut tarafından DHA ve EPA’ya dönüştürülebilmektedir. Bu bitkisel kaynaklardan günde 1-2 porsiyon tercih edilmesi omega 3 eksikliğinden kaçınmanıza yardımcı olabilir. Balık Yağı Hangi Hastalıklara İyi Gelir?Yüksek trigliseridiniz veya romatoid artritiniz varsa; balık yağı takviyeleri alınabilir. Araştırmalarda; Omega 3 yağ asitlerinin kan trigliserid düzeylerini önemli ölçüde azalttığı, LDL (kötü) kolesterol seviyelerinde de bir artış gözlenmesine rağmen HDL (iyi) kolesterolde de hafif bir iyileşme olduğu saptanmıştır. Ayrıca balık yağının romatoid artritli bireylerde iltihap önleyici ilaçlara olan ihtiyacı azalttığı, ağrıyı hafiflettiği, sabah tutukluğunu iyileştirdiği ve eklem hassasiyetini gidermeye yardımcı olduğu öne sürülmüştür.Yüksek tansiyon: Çok sayıda çalışma orta ve şiddetli yüksek tansiyonu olan kişilerde balık yağı takviyesi alanların kan basınçlarında ılımlı düşüşler olduğunu bildirmiştir.Kalp hastalığı: Araştırmalar, haftada en az 2 kez balık yiyen kişilerin kalp hastalığından ölme riskinin daha düşük olduğunu göstermektedir. Beraberinde balık yağı, iyi kolesterolü artırmaya, kan basıncını ve kan yağlarını düşürmeye, damarlarda plak oluşumunu önlemeye ve damar sertleşmesini engellemeye yardımcıdır. Tüm bu nedenlerden ötürü balık yağı kalp sağlığını desteklemekte, kalp krizi ve kalp hastalığı nedeniyle ölüm riskini azaltmaktadır sonuçlarına varılmaktadır. Balık veya deniz ürünlerini yemiyorsanız balık yağı takviyesinden yararlanabilirsiniz. Vegansanız veya balığa alerjiniz varsa deniz yosunlarından yapılan bitki bazlı seçenekler değerlendirilebilir.Kemik yoğunluğunu artırmaya yardımcı olabilir; Omega 3 yağ asidinden çok daha fazla mısır ve ayçiçek yağı gibi Omega 6 yağ asidi tüketmek kemik yoğunluğunda dengesizlikle sonuçlanabilmektedir. Yüksek omega 3 alımına sahip yaşlı yetişkinlerin daha fazla kemik yoğunluğunu sürdürdükleri ve yaşa bağlı kemik kaybını azalttığı saptanmıştır.Bilişsel performansı artırabilir, depresyonu azaltabilir; Yapılan bir çalışmada, 51 ila 72 yaş arasındaki sağlıklı yetişkinlerde balık yağı takviyesiyle 5 haftada bilişsel performansta artış gözlenmiştir. Beraberinde kandaki yüksek omega 3 seviyeleri daha düşük depresyon ve anksiyete riski ile ilişkilendirilmiştir. Standart antidepresan tedavilerine ek olarak balık yağı kullanılması depresyon tedavisinde faydalı bir adım olarak görülmektedir.Kas kütlesini ve vücut kompozisyonunu iyileştirmeye yardımcı olabilir; Bazı çalışmalarda; düzenli aerobik egzersizle balık yağı takviyelerinin yağ kaybıyla sonuçlandığı, 60-85 yaş arası erkek ve kadınlarda kas kütlesindeki düşüşleri yavaşlattığı ve kas gücündeki artışları desteklediği, beyindeki gıda alımını kontrol eden bölgeleri uyararak kilo yönetimi üzerinde de dolaylı bir etkiye sahip olduğunu göstermiştir.Balık Yağının GüvenilirliğiTavsiye edildiği gibi alındığında balık yağı takviyeleri genellikle güvenli kabul edilir. Balık yağı neredeyse hiç cıva içermiyor gibi görünmektedir bu da belirli balık türlerini yerken ki duyulan endişeyi ortadan kaldırabilir. Genel olarak çoğu yetişkinler için günlük 250-500 mg arası omega 3 (EPA+DHA) önerilir. Bununla birlikte belirli sağlık koşulları için daha yüksek miktarlar kullanılabilir. Kalp sağlığını korumak için EPA’sı yüksek, hafıza problemleri, zeka, beyin, sinir ve göz gelişimi için DHA’sı yüksek omega 3’ler alınmalıdır. Yetişkinlerde omega 3 içeriği EPA’dan, hamile/emziren anneler ve çocuklarda ise DHA’dan zengin olmalıdır. Balık Yağının Yan Etkileri Nelerdir?Balık yağının kan inceltici bir etkisi vardır, fazla kullanımı kanama riskini artırabilir. Aspirin gibi ilaçlar veya E vitamini, sarımsak, zencefil, gingeng, ginkgo ve zerdeçal takviyeleriyle birlikte kullanılmamalıdır. Tansiyon ilacı kullanıyorsanız balık yağı almak tansiyonu daha da düşürebilir. Doğum kontrol ilaçları balık yağının trigliseridler üzerindeki olumlu etkisini azaltabilir. Orlistat etken maddeli kilo verme ilacı kullananlarda balık yağının emilimi azalabilir. Takviye ve ilaç arasında en az 2 saat olmalıdır. Önemli Not: Vücudunuzun ihtiyaçları doğrultusunda doğru ürünü ve ideal dozu belirlemek için doktorunuzla veya beslenme uzmanınızla çalışın. Herhangi bir takviyeden yararlanmanın tek yolu, onu doğru şekilde ve bilgi sahibi bir sağlık uzmanı rehberliğinde kullanmaktır.

Reyhanın 9 şaşırtıcı faydası

25 Mart 2024 at 04:50
Reyhan fesleğen ile karıştırılan fakat farklı olan bir bitkidir. Kırmızı fesleğen olarak da bilinen reyhan, keskin ve aromatik kokusu ile birçok alanda kullanılır. Ilıman bölgelerde sıkça yetişen reyhan, yaz sonuna doğru rengi değişen bir ottur. Önce yeşil yaprak veren bu bitki, güneş gördükçe rengini koyulaştırır. Maviden mor renge giren reyhan, Akdeniz topraklarında sıkça görülmektedir. Çok eski zamanlarda alternatif tıp alanında da kullanılan reyhan, insan sağlığı için etkili olan bitkiler arasında üst sırada yer alır. Enfes Aroması ve Bilinmeyen Yönleriyle: Reyhanın FaydalarıAğrı KesiciReyhan, antiseptik özelliğe sahip bir bitkidir. Bu özelliği ile ağrıyı yok eder.Kas ve kemik ağrısı, baş ağrısı ve mide ağrısı reyhan tüketildiğinde hafiflemektedir. Ağız Kokusunu ÖnlerReyhan yaprakları, ağız bakım ürünlerinde kullanılmaktadır. Kimyasal ürünler tercih etmek yerine birkaç adet reyhan yaprağını çiğneyebilirsiniz.Ağız içinde oluşan kötü kokuyu yok eden reyhan, çürük oluşumuna da engel olmaktadır. Mide KoruyucuMide spazmı ve şişliği gibi durumlarda oldukça faydalı olan reyhan, mide problemi olan kişiler için çok şifalıdır.Mide asitlerini dengeleyen reyhan, mide koruyucu etkiye sahiptir. Böbrek Taşlarını TemizlerBöbrek hastalığı olan kişilerin reyhanı evinden eksik etmemesi önerilir. Çünkü bu mucize bitki böbrekteki taşın atılmasına büyük yardımcı olur.Böbreklerin temizlenmesi konusunda etkili olan reyhan, birçok kişinin daha sağlıklı olmasını sağlar. Solunumu RahatlatırNefes alıp verme durumunda zorluk yaşıyorsanız, konuşurken ses kısıklığı oluşuyorsa size reyhan ilaç gibi gelecek.Solunum yolunu temizleyen reyhan, kaynatılıp suyu tüketildiğinde boğazı koruyan ve güçlendiren bir bitki olmaktadır. AntioksidanVücudunuzun antioksidan besinlere ve bitkilere ihtiyacı vardır. Bu liste içinde reyhan bitkisi de size yardım eder.Antioksidan maddeler içeren reyhan, vücudunuza zarar veren maddelerin atılmasını sağlar. Böylece bedeniniz daha sağlıklı ve temiz bir şekilde çalışır. Kan Akışını HızlandırırReyhanda bulunan vitamin ve mineraller, kan dolaşımını hızlandırma konusunda aktif rol oynar. C vitamini içeren bu bitki, kalp kaslarının daha sağlıklı çalışmasını destekler.Kan akışı da düzenlendiğinde, kalp hastalıklarının oluşma riski en aza iner. Ateş DüşürücüEsansiyel yağlar içeren reyhan, antiseptik güç içerir. Bu sayede ateşi yükselen kişilerin ateşini normal seviyeye indirir.Enfeksiyona bağlı oluşan ateşlenme durumunda da reyhan oldukça faydalı oluyor. Kas GevşeticiReyhan sinir sistemini düzenleyen ve kasları gevşeten bir bitkidir.Eğer kendinizi kötü hissediyorsanız ve depresyona girecek gibi oluyorsanız hemen reyhanı tüketmeye başlayın.Reyhan depresyona iyi gelen yiyecekler arasında yer alır ve sizi hep mutlu etmek ister. Reyhan Mutfakta Nasıl Kullanılır?Reyhan ile nefis salatalar hazırlayabilir, salatanın tadını unutulmaz hale getirebilirsiniz.Kuru reyhan ya da taze reyhan ile bitki çayı demleyebilir, şifalı saatlere şahit olabilirsiniz.Reyhan kuru şekilde birçok yemekte; makarna, pilav ve çorbada yerini alır.Kurabiyelere de tatlı bir aroma veren reyhan ile farklı lezzetlere tanık olabilirsiniz.Taze reyhanlar ile şerbet hazırlama fikri de oldukça popüler. Reyhan şerbeti ile en doğal içeceğinizi hazırlamış olacaksınız.

Göz hakkında 13 ilginç bilgi

25 Mart 2024 at 01:55
Göz, en ilginç organlarımızdan biridir. Görüntüyü alması, odaklanması ve 107 milyon hücreye sahip olması ile gözlerimiz, pek çok ilgi çekici yeteneğe ve detaya sahiptir. Bu yazıda, göz hakkındaki en ilgi çekici bilgileri bir araya getirdik. Hazırsanız, gözlerimizi bir kez daha inceleyelim! Doğuştan Renk Körüyüz!Tüm bebekler, aslında doğduklarında renk körüdür. Renk algısı, yaklaşık bir aylıkken başlar ve üç aylıkken kırmızı dahil olmak üzere pek çok ana rengi görmeye başlarlar. Tam renk görüşü ise dört ay civarında gelişir. Renk ve Detayların AlgılanmasıSağlıklı bir insan gözü, yaklaşık 10 milyon farklı rengi ayırt edebilir. İnsan gözü, yaklaşık olarak 107 milyon hücreye sahiptir ve hepsi ışığa duyarlıdır. Bu hücreler arasında yedi milyon koni hücresi renkleri ve detayları algılarken, 100 milyon çubuk hücre ise siyah-beyaz ayrımını sağlar. Gözünüzdeki hücrelerin sadece 10'da birinden azı renkleri algılar. Mavi Gözlülerin Ortak AtasıEğer gözleriniz mavi ise, dünya üzerindeki diğer mavi gözlü insanlar ile ortak bir ataya sahip olabilirsiniz. İlk mavi gözlü insanın yaklaşık 6.000 ila 10.000 yıl önce yaşadığı düşünülüyor. Bu zamandan önce, insanların çoğunluğu kahverengi gözlüydü. Göz Kırpmaİnsanlar yılda ortalama 4.200.000 kez göz kırparlar. Dakikada, ortalama 17 kez göz kırparız. Göz kırpmak, göz yaşını gözün yüzeyine dağıtarak kiri temizlemeye yardımcı olur. Gözyaşı ayrıca; gözü nemlendirir, kayganlaştırır ve anti-bakteriyel özelliklere sahiptir. Gözyaşının GelişimiYeni doğan bir bebek ağladığında gözyaşı dökmez çünkü gözyaşı üretimi, doğumdan sonra bir ay içerisinde başlar ve tam kapasiteye yaklaşık üç ay sonra ulaşır. Görüş YeteneğiYeni doğan bebekler, 20-40 cm uzaktaki nesneleri en net şekilde görebilirler. Göz teması üç aylıkken başlar ve altı ayda göz kasları tam olarak gelişir. Lenslerin YerleşimiŞehir efsanesine rağmen, kontakt lensler gözün arkasına kaybolmaz. Bunun nedeni, göz küresinin yapısıdır ve lenslerin gözün içine gitme şansı yoktur. Üst kapak altına sıkışmış olabilir, bu yüzden dikkatli bir şekilde kontrol edilmelidir. Göz Lenslerinin HızıGöz lensleri, herhangi bir kameranın lensinden çok daha hızlıdır. Gözbebeğinin arkasında bulunan lens, odaklanmak istediğiniz nesneye anında odaklanır. Bu sayede, gözlerinizin anlık olarak odaklandığı çeşitli mesafeler arasında hızlı bir geçiş yapabilirsiniz. Görüntünün İşlenmesiIşık, göz bebeğinden geçerek merceğe ulaşır ve sonra ağ tabakadaki görme noktasına düşer. Beyinde ters bir görüntü oluşturulur ve görme merkezinde düzeltilir. Bu karmaşık işlem sayesinde düzgün bir görüntü algılarız. Gözün HızıGöz, vücudun en hızlı kaslarından biridir. Bu nedenle bir şey hızlıca gerçekleştiğinde, "göz açıp kapayıncaya kadar" deriz. Gözde, retina adı verilen arka kısmındaki dokuda, ışığı algılayan hücreler bulunur. Bu hücreler ışığa maruz kaldıklarında elektrik sinyalleri üretirler. Retinadaki ışık algılayıcı hücreler tarafından üretilen elektrik sinyalleri, göz sinirleri boyunca hızla iletilir. Gözün Çalışma Kapasitesiİnsan gözü, hiç dinlenmeye ihtiyaç duymadan yüzde yüz çalışabilir. Tam olarak işlevsel olması için gözlerimiz, iki milyondan fazla çalışan kısımdan oluşmuştur. Bu karmaşık yapı, gözlerimizin inanılmaz derecede hassas ve etkili olmasını sağlar. Göz Renginin DeğişkenliğiMavi ya da yeşil pigmentler iriste ya da göz sıvısında bulunmaz. Göz renginiz, gelen ışığın etkisi ile değişebilir. Göz renginiz, ilerleyen yaşlarda dahi değişebilir. Köpekbalığı Gözü Benzerliğiİnsan gözüne en yakın gözlerden biri, köpekbalığı gözüdür. Bu nedenle, göz ameliyatlarında protez olarak kullanılabilmektedir.

Kanseri önlüyor ve bağışıklığı güçlendiriyor! İşte pancar suyunun faydaları

25 Mart 2024 at 01:04
Pancar farklı şekillerde tüketilebilir. Mesela; turşusunu hazırlayabilir veya salatasını yapabilirsiniz. Haşlayıp tek başına tüketebilir veya cipsini yapabilirsiniz. Dilerseniz suyunu sıkıp içebilirsiniz. Birçok kişinin aklında “pancar suyu içilir mi” sorusunun olduğunu biliyoruz. Uzmanlara göre pancar suyu içmek çok faydalı. Çünkü pancar suyu vücut için gerekli olan A, C, E, B12, B6 ve K vitaminleri bakımından zengindir. 200 ml’lik bir bardak pancar suyu 3,36 g protein, 0.36 gram yağ, 4 g lif, 154 mg sodyum, 610 mg potasyum, 32 mg kalsiyum ve 1.58 mg demir içerir. Peki pancar suyu neye iyi gelir? Gelin bu sorunun yanıtına birlikte bakalım. Pancar Suyunun Faydaları: Neye İyi Gelir?1. Vücudu Toksinlerden ArındırırPancar suyu antioksidan özelliği sayesinde vücudu toksinlerden arındırır. Bunu da idrar ve terleme yoluyla gerçekleştirir.Karaciğer başta olmak üzere, böbrek, mide ve safrayı temizler. 2. Stresi AzaltırPancar suyunun sinir damarlarını iyileştirici etkisi vardır. Dolayısıyla modern çağın en büyük sorunlarından biri olan stresle mücadele eder. Yorgunluğun etkilerini azaltır. 3. Kansere Karşı EtkilidirPancar içerdiği vitamin, mineral ve bileşenler sayesinde hücrelerin ihtiyaç duyduğu birçok maddeyi içerir.Antioksidan özelliğiyle bilinen bu sebze başta cilt, akciğer ve kolon olmak üzere tüm kanser türlerine karşı etkilidir. Peki pancar suyu bunu nasıl başarır?Pancar suyu içerdiği pigmentler sayesinde kanserli hücreleri vücuttan dışarıya atar. Ayrıca bağışıklık sistemini güçlendirerek kanserli hücrenin çoğalmasını engeller. Kansere zemin hazırlayan serbest radikallerle mücadele eder. 4. Zayıflamaya Yardımcıdır“Pancar suyu zayıflatır mı” sorusu, özellikle diyet yapanlar tarafından çok soruluyor. Pancar suyu, ödem atıcı özelliği sayesinde diyet sürecine olumlu katkıları olan bir içecektir. Hem sağlıklıdır hem de içerisindeki lif sayesinde tokluk hissi yaratarak iştahın azalmasını sağlar. Düzenli şekilde tüketildiğinde kilo verme sürecini desteklediği bilinmektedir. 100 gram haşlanmış pancar sadece 44 kcal kaloridir. 1 bardak (200 ml) pancar suyu kalori miktarı ise 88 kcal kaloridir. Kalorisi de düşük olduğundan kilo almaya neden olmaz. 5. Kalp Sağlığını KorurPancar suyunun kalp sağlığı üzerinde olumlu etkileri vardır. Damar tıkanıklığını önleyerek kanın damarlarda rahatça dolaşmasını sağlar. İyi kolesterolü yükseltir, kötü kolesterolü ise düşürür. Tansiyonun kontrol altına alınmasına yardımcı olur. Yüksek tansiyonu önler.İçerdiği nitrat sayesinde kan basıncını düşürür. Böylelikle felç, inme gibi rahatsızlıkları geçirme ihtimalini en aza indirir. 6. Sindiririm Sistemini İyileştirirEn önemli pancar suyu faydası, sindirim sistemini düzenlemesidir. Bu açıdan bakıldığında; sindirim ve bağırsak dostu bir içecek olduğunu söylemek mümkündür. Mide ve bağırsak sistemini tümüyle temizler ve düzenler. Özellikle bağırsakları zararlı bakteri ve mikroplardan arındırır. Kabızlık ve ishale karşı etkilidir. Sindirim fonksiyonlarını düzenler ve iyileştirir. 7. Beyin Sağlığını İyileştirirPancar suyu adeta her derde deva bir içecektir. Sindirim sisteminden kalp ve beyin sağlığına kadar vücudun birçok fonksiyonunu düzenler ve iyileştirir. Beyin sağlığını destekleyen bu içecek, yaşla birlikte azalan zihinsel ve bilişsel fonksiyonları iyileştirir. Beyindeki oksijen miktarını ve kan akışını arttırır. 8. Kansızlığa İyi GelirPancar suyunun en çok bilinen etkilerinden biri de vücuttaki kan miktarını arttırmasıdır. Demir eksikliğine karşı adeta doğal bir reçetedir. Kansızlık ve demir eksikliği sorunu yaşıyorsanız pancar suyundan faydalanabilirsiniz. Pancar suyu sadece kan hücrelerini arttırmakla kalmaz ayrıca, kanda bulunan şeker miktarını da dengeler. 9. Sporcular İçin İdeal Bir İçecektirPancar suyu içerdiği vitamin ve mineraller sayesinde vücuda enerji verir. Vücuttaki oksijeni %20’ye kadar arttırdığı bilinmektedir. Bu özelliğiyle sporcular için ideal bir içecektir. Çünkü atletik performansın yükselmesini sağlar. Sporcuların antrenmandan en az 2-3 saat önce pancar suyu tüketmeleri önerilir. 10. Saç Dökülmesine Karşı EtkilidirPancar bol miktarda çinko ve potasyum içerir. Bu iki madde de saç dökülmesini önler. Ayrıca saçların hızlı ve sağlıklı bir şekilde uzamasına yardımcı olur. Pancar Suyu Zararları ve Yan Etkileri“Pancar suyu ne işe yarar” sorusunun yanıtına baktık, gelelim şimdi madalyonun diğer tarafına! Her besinde olduğu gibi pancarın da aşırı tüketimi bazı yan etkilere sebep olabilir. Ancak pancar suyunun kontrollü şekilde tüketildiğinde zarardan çok faydası olduğunu tekrardan vurgulamak isteriz. İşte pancar suyunun olası zararları ve yan etkileri: Aşırı tüketildiği takdirde böbreklerde hasara neden olabilir. İdrarın ve hatta büyük tuvaletin pembe renkte olmasına sebep olabilir. Ciltte kızarıklığa yol açabilir. Kan şekeri seviyesinde dalgalanmalar yaşanmasına sebep olabilir. Kan basıncı seviyesinin hızlı bir şekilde düşmesine neden olabilir. Vücuttaki kalsiyum seviyesini düşürebilir. En çok merak edilen konulardan biri de hamile ve emziren kadınların pancar suyu içip içemeyeceği… Sizleri daha fazla meraklandırmadan bu sorunun yanıtını verelim! Evet, hem gebe hem de emziren kadınlar güvenli bir şekilde pancar suyu tüketebilir. Elbette ki aşırıya kaçmadan! Peki kimler pancar suyu tüketmemeli?Uzmanlar özellikle yüksek tansiyon hastalarının aşırı miktarda pancar suyu tüketiminden kaçınmasını öneriyor. Çünkü pancarın içerdiği bol miktardaki potasyum tansiyon hastaları için riskli durumlara sebep olabilir. Ayrıca diyabet hastalarının da pancar ve pancar suyunu kontrollü şekilde tüketmesi tavsiye edilir. Bununla birlikte düzenli olarak kullanmak zorunda olduğunuz bir ilaç varsa pancar suyu tüketmeden önce doktorunuza danışmanızı öneririz. Pancar Suyu ile Neler Yapılabilir?Pancarın faydalarından yararlanmak istiyorsanız düzenli olarak pancar suyu tüketebilirsiniz. Bu sayede vücudunuza ihtiyaç duyduğu vitamin, mineral ve bileşenleri vermiş olursunuz. Probiyotik pancar suyu hazırlayarak bu mucizevi içeceğin faydasını arttırabilir, bağırsaklarınızı daha fazla dost bakteri ile besleyebilirsiniz. Pancar suyunun günde bir bardak içilmesi tavsiye edilir. Aşırı miktarda tüketimden kaçınılmalıdır. Dilerseniz pirinç pilavı yaparken pancar suyu kullanabilirsiniz. Böylelikle hem pilavın besleyiciliği artar hem de rengi pembe olur. Özellikle çocuğunuza pancar yedirmekte veya pancar suyu içirmekte zorlanıyorsanız bu yöntemi deneyebilirsiniz. Bunun haricinde size pancar suyu ile saç boyama hakkında da bilgi vermek isteriz. Eğer kimyasal saç boyalarını tercih etmiyorsanız pancar ve havuç ile saçınızı evde kızıl renge boyayabilirsiniz. Bunun için tek yapmanız gereken; yarım bardak havuç ve yarım bardak pancar suyunu karıştırmak. Hazırladığınız bu karışımı saçınıza sürün. Ardından saçınızı saç bonesi veya streç ile sarın. 1 saat bu şekilde bekledikten sonra saçınızı yıkayın. Hepsi bu kadar.

Kajunun faydaları nelerdir?

25 Mart 2024 at 00:38
Kaju tüketiminin son yıllarda birçok Batılı ülkede ciddi ölçüde artış göstermiş. Sağlıklı besin listelerine eklenmesinin tabii ki bunda bir etkisi var. Kaju ile ilgili en iyi özellikleriden biri de lezzetli yemek tariflerine de eklenebiliyor olması. Kaju Fıstığı Nelere İyi Gelir? 1. Kalp sağlığını destekler.Kaju yüksek kolesterol, yüksek tansiyon ve obezite gibi kalp rahatsızlığına bağlı birçok risk yaratan faktör için yardımcı olabilir. Kajunun oksidatif stres seviyeleri, iltihaplanma ve sağlıklı bir kalbi teşvik eden vasküler / arteryel etkinlik üzerinde faydalı olduğuna inanılmaktadır.Kaju, LDL kolesterolü düşürür ve HDL kolesterolü iyileştirir. Bunlar, hücreleri stabilize eden ve kolesterol emilimini engelleyen hücre membranlarında önemli yapısal rol oynayan özel fitosterol bileşiklerini içerirler. Bu onların kolestrolü düşürme yeteneklerinden sorumludur ve kaju arter duvarlarında plak oluşumunu önlemeye yardımcı olabilir. Kaju ayrıca, indirgenmiş trigliserid düzeyleri ve azalmış inflamasyon seviyeleri ile ilişkilidir 2. Safra taşı oluşumunu önler.Bazı araştırmalar, kaju fıstığı tüketiminin safra taşı oluşum riskini azaltmaya yardımcı olduğunu bulmuştur. Safra taşları sağlıklı kolesterol seviyeleri ile ilişkilidir; sindirim sisteminde dolaşan safra içerisinde çok fazla kolestrolün bulunması sonucunda ortaya çıkar.Normalde, karaciğeriniz sertleşip şekillendirmek için yeterli miktarda kolestrol salgılamaz, ancak karaciğer zayıf olduğunda, kolestrol aslında safra kesesi içindeki kalsiyum gibi diğer maddelerle sertleşen ve tutkal gibi yapışkan gibi davranabilir. 3. Zayıflama veya kilo korumaya yardımcı olabilir.Fıstıkların toplam yağ içeriği yüksektir – kaju fıstığı ise yaklaşık % 46 oranında yağ içerir – ancak bu çok besleyici yoğunlukta yağdır ve kilo vermeyi destekleyen bir sürü önemli mineral ve yağ asidi sağlar. Kaju atıştırmalık olarak yemeklerden sonra daha tok hissetmenize yardımcı olabilir, bu da açlık krizlerini azaltmak, aşırı yemek istemek ve sağlıksız atıştırmalık için önleyici olur. Kaju ayrıca kısmen bitki bazlı protein kaynağıdır. Kısmen faydalı amino asit L-arginin şeklinde bulunur ve nitrik oksitin geliştirilmesine yardımcı olan bir öncüsüdür. Geliştirilmiş kan akışı, toksinleri sindirim sisteminden çıkarmanıza yardımcı olur ve gelişmiş metabolizmaya katılır. 4. Kemik sağlığına fayda sağlar.Kajunun besin faydaları, düşük sodyum alımı ile birlikte kalsiyum, magnezyum ve potasyumdan kaynaklanan kemik sağlığı gelişimini içerir. Bunlar, kemik demineralizasyonuna karşı koruma ile ilişkilidir. Kaju, kemik yapı desteği de K vitamini alımından kaynaklanmaktadır. Kaju, günlük K vitamini gereksinimlerinin % 12’sinden fazlasını ¼ bardak porsiyonla sağlar. K vitamini eksikliğinin önlenmesi için de mükemmel bir kaynaktır. K vitamini, kemik mineralizasyonunu desteklemek ve kemik kırıkları ve osteoporozdan korunmanıza yardımcı olabilecek kemik mineral yoğunluğunu korumak için kalsiyum gibi diğer önemli minerallerle birlikte çalışır. 5. Kolon, prostat ve karaciğer kanserlerini önlemeye yardım edebilir.Kaju tüketimi karaciğer ve kolon kanserleri de dahil olmak üzere özellikle de sindirim sisteminde görülen kanserler için daha düşük bir risk ile ilişkilidir.Kuruyemişler, oksidatif strese neden olan yüksek seviyedeki serbest radikal hasarından vücudu korumak için potansiyel olarak DNA’ya katkıda bulunan antioksidan vitaminler açısından çok iyi kaynaklardır. 6. Sağlıklı beyin fonksiyonu sağlar.Beynimizin çoğu yağdan oluşur ve beslenmede sağlıklı yağ asitleri istikrarlı bir şekilde düzenli alım ile kalıcı olur. Yağın alınabileceği en zengin doğal bitki fındık ve fıstık türleridir. Bilişsel işlevleri, sağlıklı yaşlanmayı ve ruh hali düzenlemesini desteklemektedir. Kaju fıstığının çeşitli bileşenleri nörotransmitter yollarını, sinaptik iletimi ve membran akışkanlığını sağlar. Özellikle kaju içinde bulunan sağlıklı yağlar, aynı zamanda çinko, demir ve bakır gibi iz mineralleri düzenleyerek kognitif yetenekleri ve çoklu beyin süreçlerini desteklemeye yardımcı olabilir. 7. Diyabet riskini azaltır.Kaju, kanı kan dolaşımına bırakma oranını yavaşlatan MUFA yağlarının mükemmel bir kaynağıdır. Kajunun anti diyabetik özellikleri, kısmen, glukoz taşınmasını ve kontrolünü uyaran anarardik asit formundaki hidroetanolik ekstrakt olarak adlandırılan etken maddelerden kaynaklanmaktadır. Kaju ağacının çekirdeği ve ana bileşiği olan anakardik asitin hidro-etanolik ekstraktı glikoz alımını uyarır. Kaju ayrıca düşük inflamasyon seviyelerine yardımcı olur. İnülin direnci ve diyabet oluşumunu da risk anlamında azaltır. Ek olarak arteriyel hipertansiyon, obezite ve kardiyovasküler risk dahil diyabetin diğer komplikasyonlarını önleme veya tedavi etme kabiliyetini içerir. 8. Migren ağrılarına deva olabilir.Kaju, kan basıncını düşürürken sağlıklı beyin fonksiyonlarını desteklemeye ve kan dolaşımını geliştirmeye yardımcı olur. Ayrıca baş ağrısı süresini ve oluşumunu azaltmak için yararlı olan bitki bazlı fitosterolleri de sağlar. Ayrıca kan şekeri ve hipoglisemide hızlı değişikliklerle mücadele etmektedir ki bunlar migren için iyi bilinen tetikleyicilerdir. 9. Sağlıklı cilt için tüketilir.Kaju tüketmek, sağlıklı esansiyel yağ asitlerinin varlığı nedeniyle sağlıklı anlamda cildi destekler. Cildin nemden arınması ve tahriş, pullanma ve erken yaşlanmaya maruz kalmaması için sağlıklı yağ kaynakları gerekir. Kajuda da bu sağlıklı yağ oranları önemli oranda bulunur. Kaju ayrıca melanin adı verilen cilt ve saç pigmentinin yanı sıra cildin esnekliğini ve yaşlanmaya karşı savunmaları destekleyen kolajenin oluşumuna yardımcı olan yüksek bir bakır kaynağıdır.

Gebelikte çatlak olmaması için ne yapılmalı?

25 Mart 2024 at 00:28
Gebelik süreci kadınlar için oldukça zorlayıcı olabilmektir. Birçok kadın mide bulantısı, kasılmalar, kramplar ve ağrılar ile baş etmeye çalışırken bazı kadınlar ise gebelik sürecini oldukça rahat bir şekilde tamamlamaktadır. Bunu başlıca nedenlerinden biri genetik yatkınlıktır. Gebelik sürecinde hemen hemen tüm kadınların ortak sorunlarından biri ise vücutta oluşan çatlak görünümleridir. Bu çatlak görünümünün nedeni ise anne karnındaki bebeğin büyümesi ile derinin gerilmesi ve esnemesidir. Bu durum karın ve kalça bölgelerinde çatlak oluşumlarının meydana gelmesine neden olur. Gebelik nedeni ile kadınların vücutlarında meydana gelen değişimler çatlaklara neden olmaktadır. Bunun yanı sıra kişilerin aniden çok fazla kilo alması da cildin esnemesine ve çatlak görünümlerine sahip olmasına neden olur. Bu yazımızda gebelikte çatlak oluşumlarının nedenlerinden ve bu oluşumların önüne geçilip geçilemeyeceğinden bahsedeceğiz. Gebelikte Çatlak Neden Olur?Gebelik döneminde kadınların fiziksel değişimlerine bağlı olarak gelişen çatlaklar aynı zamanda şu nedenlerden dolayı da meydana gelebilmektedir; Genetik yatkınlık çatlak oluşumu üzerinde etkilidir. Aile içerisinde doğum yapmış kişilerde çatlak sorunu yaşanmış ise büyük bir olasılık ile kişi, kendi gebelik döneminde de bu durum ile karşı karşıya kalacaktırGebelik sürecinde anne adayının belli bir düzende kilo alması oldukça önemlidir. Bunun için sağlıklı ve dengeli beslenme programlarına uyulması ve doktor kontrolünde ilerlenmesi gerekir. Ancak ani bir şekilde kilo alınır ise başta karın bölgesi olmak üzere vücudun farklı bölgelerinde de erken zamanda çatlaklar meydana gelecektirAni kilo artışına ek olarak anne adayının ince bir cilt yapısına sahip olması da çatlak oluşumlarına neden olurBeslenme düzenin dengesiz olması ve anne adayının yeteri miktarda sıvı tüketmemesi de çatlak oluşu nedenleri arasında yer alırAnne karnındaki bebeğin fazla kilolu olması çatlaklara neden olurÇatlaklar Ne Zaman Oluşur?Gebelik sürecinin başındaki anne adayları ve gebelik planlayan adaylar, çatlak oluşumlarının hangi dönemde başladığını merak eder. Genel olarak karın bölgesinde meydana gelen çatlaklar, gebeliğin üçüncü ayında başlar. Bu aydan sonra çatlaklar yavaş yavaş artış gösterir ve altıncı ayda ise karın bölgesinde derin çatlak oluşumları başlayabilir. Bunun nedeni, altıncı ayda bağ dokusunun gerilmeye başlamasıdır. Bu duruma bağlı olarak kırmızı renkli çatlakların meydana geldiği de görülür. Göğüs bölgesi, kalça, bel ve sırt bölgesinde meydana gelen çatlak oluşumlarının nedeni, kadınların gebelik sürecinde kilo almasıdır. Gebelikten sonra fazla kilolar verilse dahi, kilo nedeni ile meydana gelen çatlaklar kalıcı olabilmektedir. Gebelikte Çatlak Oluşumu Engellenebilir Mi?Gebelik sürecinde alınan kilolar ve vücudun bu sürece uyum sağlama çabası, vücutta çatlak görünümlere neden olur. Bu durum alınabilecek bazı tedbirler ile önlenebilir. Bunun için ilk olarak gebelik süreci boyunca vücudun nem dengesinin korunması gerekir. Dengeli ve sağlıklı bir şekilde beslenilmesi aynı zamanda yeteri miktarda su tüketiminin gerçekleştirilmesi oldukça önemlidir. Dengeli beslenme alışkanlığı bu dönemde ani kilo alımına engel olacağı için kiloya bağlı çatlak oluşumunu da engelleyecektir. Duş sırasında karın bölgesine yumuşak bir sünger kullanımı ile dairesel hareketler eşliğine masaj yapılması bu bölgedeki kan dolaşımını hızlandıracaktır. Bu da cildin elastikliğinin korunmasını sağlayacaktır. Aynı zamanda duş sırasında cildi kurutan sabun ya da duş jeli kullanılmamalıdır. Duştan sonra da cildin nemlendirilmesi için tercih edilen ürünler vücuda uygulanmalıdır.

❌
❌