Normal görünüm

Yeni makaleler mevcut. Sayfayı yenilemek için tıklayın.
Bugün — 25 Eylül 2023NTV

Prof. Dr. Alpay Azap'tan Eris varyantı açıklaması: Yeni aşıya ihtiyaç var

Tarafından: NTV
25 Eylül 2023 at 12:25
Prof. Dr. Alpay Azap'tan Eris varyantı açıklaması: Yeni aşıya ihtiyaç var

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Alpay Azap, Covid-19'a göre hazırlanan aşıların, Türkiye'de de görülen Eris varyantına karşı etkinliğinin çok az olduğunu belirterek, "Virüs o kadar değişti ki ilk hazırlanan aşıların şu anki mevcut değişmiş olan varyantlara, örneğin Eris varyantına karşı etkinliği çok azaldı. Dünyada yeni aşılar geliştirildi. En yeni aşı bu ve eylül ayından itibaren Kuzey Amerika ve Avrupa'da kullanım onayı aldı ve kullanılmaya başladı. Bir an önce bu aşının ülkemize gelmesini bekliyoruz" dedi.

Eczacılar Günü ne zaman? İşte Dünya Eczacılık Günü mesajları

Tarafından: NTV
25 Eylül 2023 at 11:56
Eczacılar Günü ne zaman? İşte Dünya Eczacılık Günü mesajları

Ülkemizin dört bir yanında toplum sağlığını koruma hedefiyle tüm gücüyle çalışan ve sağlık hizmeti sunan eczacılar, yılda bir gün özel olarak hatırlanıyor. Dünya Eczacılık Günü ya da Eczacılar Günü olarak bilinen bu özel günün tarihi merak konusu oldu. Peki, Eczacılar Günü ne zaman?

Sağlık sektöründe yer alan eczacılar için her yıl 25 Eylül tarihi Dünya Eczacılar Günü olarak kutlanıyor. Bu güne özel mesajlar ve kutlama yazıları da vatandaşlarca araştırılıyor. İşte, Dünya Eczacılık Günü mesajları... DÜNYA ECZACILIK GÜNÜ MESAJLARI Eczacıların mesleki ve ekonomik sorunlarının aşıldığı, hastaya hizmet odaklı bir eczacılığın daha mümkün olduğu gelecek günler temennisiyle, tüm eczacıların Dünya Eczacılık Günü kutlu olsun... İlacın üretiminden hastaya ulaştırılmasına kadar her safhada sorumluluk alan eczacıların 25 Eylül Eczacılık Günü kutlu olsun. Tüm eczacılarımızın 25 Eylül Eczacılık Günü tebrik ediyor, sağlımıza verdikleri değerli katkılardan dolayı hepsine şükranlarımı sunuyorum. Bin yıllık geçmişinden güç alan, sağlıklı nesillerin sürekliliği için yüzü daima geleceğe dönük olan eczacıların 25 Eylül Eczacılık Günü kutlu olsun. İnsanlığın var olduğu en eski tarihlerden beri bilinen belki de en eski meslek gruplarından biri olan eczacılık mesleği, insan sağlığını iyileştirmek gibi son derece kutsal bir görevi üstlenmekte. Bu vesileyle tüm eczacıların Dünya Eczacılık Günü kutlu olsun.
Dün — 24 Eylül 2023NTV

Sağlık Bakanı Koca'dan grip aşısı uyarısı

Tarafından: NTV
24 Eylül 2023 at 10:36
Sağlık Bakanı Koca'dan grip aşısı uyarısı

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, grip salgınlarının etkilerini azaltmak, hastalığın hafif geçirilmesini sağlamak ve halk sağlığını korumak amacıyla 2023 yılı grip aşısı uygulamasını 15 Eylül itibarıyla başlattıklarını bildirdi.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, 2023 yılı grip aşısı uygulamasını 15 Eylül itibarıyla başlattıklarını duyurdu. Koca, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, yılın bu dönemlerinde sık rastlanan grip salgınlarının etkilerini azaltmak, hastalığın hafif geçirilmesini sağlamak ve halk sağlığını korumak amacıyla 2023 yılı grip aşısı uygulamasını 15 Eylül itibarıyla başlattıklarını belirterek, "65 yaş üzeri büyüklerle sağlık koşulları açısından risk grubuna girenler, kronik hastalığı olanlar grip aşılarını ücretsiz olabilir. Lütfen ihmal etmeyelim." ifadelerini kullandı.

Türkiye antibiyotik kullanımında kırmızı alarm veriyor | “Artık ilaç ya da tedavi seçeneği olmayan mikroplar var”

Tarafından: NTV
24 Eylül 2023 at 09:43
Türkiye antibiyotik kullanımında kırmızı alarm veriyor | “Artık ilaç ya da tedavi seçeneği olmayan mikroplar var”

Türkiye’de artan antibiyotik direnci artık kırmızı alarm veriyor. Türk Klinik Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Derneği (KLİMİK) Başkanı Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, gereksiz yere ve yaygın bir şekilde antibiyotik kullanımının dirençli mikropların daha da güçlenmesine neden olduğunu söyledi. Yavuz, “Hastalar antibiyotik öncesi çağlardaki gibi birtakım bakteriyle enfeksiyonlardan, basit bakteriyel enfeksiyon bile olsa hayatını kaybedebiliyor.” ifadelerini kullandı.

Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi ve KLİMİK Başkanı Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, pandemiden önceki dönemlerde de Türkiye'nin en büyük sorunlarından biri olan antibiyotik direncinin, pandemi ve deprem gibi afetlerin de etkisiyle daha da tehlikeli hale geldiğini söyledi. Prof. Dr. Yavuz, antibiyotik direncinde Avrupa’da Yunanistan ile yarıştığımızı, hatta şampiyon olduğumuzu kaydetti ve “Dirençli patojenler (hastalık yapan etkenler) artıyor, eldeki antibiyotikler çalışmıyor; yeni antibiyotikler bulunmuyor. Dolayısıyla hastalar antibiyotik öncesi çağlardaki gibi birtakım bakteriyle enfeksiyonlardan, basit bakteriyel enfeksiyon bile olsa hayatını kaybedebiliyor.” dedi. Gereksiz yere ve yaygın bir şekilde antibiyotik kullanımının, dirençli mikropların daha da güçlenmesine neden olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Yavuz, şu an Türkiye'de bir numaralı enfeksiyon sorununun antibiyotik direnci olduğuna dikkat çekti. “EN BASİT İDRAR YOLU ENFEKSİYONU HASTANEYE YATIRILIYOR” “Bakteriler bu tarz direnç genlerini edinmek konusunda çok becerikliler. Hızla evrilebiliyorlar. Mobil genetik elemanlar dediğimiz birtakım maddeler edinerek, bir antibiyotiğe maruz kalırsa hızla ona direnç geliştirebiliyorlar. Ölüme neden oluyor.” diyen Yavuz, şunları söyledi: “Çünkü bu dirençli patojenlerin neden olduğu enfeksiyonlar yeterince tedavi edilemediği için, iyi tedavi edilemediği için, fazladan ölümlerle karşı karşıya kalıyoruz. Dirençli patojenler artıyor, eldeki antibiyotikler çalışmıyor; yeni antibiyotikler bulunmuyor. Dolayısıyla hastalar antibiyotik öncesi çağlardaki gibi birtakım bakteriyle enfeksiyonlardan, basit bakteriyel enfeksiyon bile olsa hayatını kaybedebiliyor. Direnç oranları açısından baktığımız zaman Yunanistan ile yarışıyoruz. Bazen de şampiyonuz maalesef. Şunun örneğini çok rahatlıkla verebilirim, özellikle idrar yolu enfeksiyonlarında ağızdan verilecek şekilde ilaç yazamıyoruz artık. Basit bir enfeksiyonda dahi hastayı hastaneye yatırarak, çok daha geniş spektrumlu antibiyotiklerle tedavi etmek zorunda kalıyoruz.”“ARTIK HİÇBİR İLAÇ YA DA TEDAVİ SEÇENEĞİ OLMAYAN MİKROPLAR VAR” Dünyada da birçok ülkede bu sorunun yaşandığına işaret eden Prof. Dr. Yavuz, sözlerini şöyle sürdürdü: “Hiçbir ilaç veya tedavi seçeneği olmayan mikroplarla karşı karşıya kalıyoruz maalesef. Antibiyotik öncesi dönemlere dönüyoruz tehdidi gerçekleşmiş durumda. Sınırlı sayıdaki hastalar için söz konusu olsa dahi o insanlar için bu, kritik önem arz ediyor. Antibiyotik direncine bağlı ölümler, bütün enfeksiyon hastalıklarına bağlı ölümlerden çok daha fazla gelişmiş ülkeler için Amerika için Avrupa için. Yani antibiyotik direnci nedeniyle tedavi edilemeyip kaybedilen hastaların sayısı, tüberküloz, kızamık, pnömoni, hepsini üst üste koysanız dahi bundan fazlasına neden oluyor. Türkiye'de de antibiyotiklere dirençli patojenlerin neden olduğu hastalık yükü çok fazla.” Coronavirus ve depremin birer afet olduğunu ve afet durumlarında akılcı antibiyotik kullanımı kurallarının uygulanamadığını da vurgulayan Prof. Dr. Yavuz, “Antibiyotik direncinin daha da yükselmesine neden olan durumlar yaşandı ikisinde de. Çünkü acil bir durumla mücadele ediyorsunuz ve hem hastane enfeksiyonu kontrol sürecini hem de akılcı antibiyotik kullanımı gibi bir durumu tam olarak uygulayamazsınız. Antibiyotikler ne kadar çok kullanılırsa, direnç o kadar artar. O nedenle sadece gerekli olduğu durumlarda kullanmak dediğimiz akılcı antibiyotik uygulamalarının, tüm ülkede yoğun bir şekilde eğitim ve bilgilendirme kampanyalarının yapılması gerekiyor. Buna bir kaynak ayrılmalı ki engellenebilsin. Aslında bu, tedavi için ayıracağınız kaynaktan çok daha düşük oluyor.” dedi. “NEZLE VEYA AKUT BRONŞİTE ANTİBİYOTİK YAZILMAZ” Özellikle okulların açılmasıyla artan viral üst solunum enfeksiyonlarında gereksiz antibiyotik kullanımının daha da arttığını belirten Prof. Dr. Yavuz, şu uyarılarda bulundu: “Çocukların en sık enfeksiyonu, üst solunum yolu enfeksiyonlarıdır. Bunların yüzde 90'ı viraldir ve virüslerde de antibiyotikler hiçbir işe yaramaz. Ya da mesela çocuklarda bronşit çok olur. Akut bronşit dediğimiz bir tablo. Borinşitin de yüzde 90'Dan fazlası viraldir. Bronşitte de antibiyotik kullanılmaması gerekiyor. En gereksiz antibiyotik kullanımı bu iki tabloda oluyor. Nezle, diğer viral üst solunum yolu enfeksiyonları ve akut bronşit çocuklarda. Burada en doğru kararı tabii ki doktor verecektir. Hastaların doktora baskı yapmama konusunda bilinçli olması gerekiyor. Hastalar da ısrarcı olabiliyorlar, 'Benim çocuğum 2 haftadır öksürüyor, geçmedi, bir antibiyotik bile yazmadı' diye doktora baskı uyguluyorlar. Hekim de o hasta yoğunluğu arasında ve bu basıncın karşısında mecbur kalabiliyor. Polikliniklerdeki hasta yükünü düşündüğümüz zaman, çok zor hekimlerin bununla baş edebilmesi. Bir kere hastanelerde bu kadar yığılma olursa zaten akılcı hiçbir ilacın kullanımı söz konusu olamaz.”
Dünden önceki günNTV

Metal madenciliği, dünyada 23 milyon kişinin sağlığına doğrudan zarar veriyor

Tarafından: NTV
22 Eylül 2023 at 16:18
Metal madenciliği, dünyada 23 milyon kişinin sağlığına doğrudan zarar veriyor

Bilim insanları, metal madenciliği yapılan taşkın yataklarında yaşayan 23 milyondan fazla insanın, madencilik faaliyetleri sırasında ortaya çıkan toksik atıklara doğrudan maruz kaldığını saptadı.

Uluslararası ekip tarafından yürütülen araştırma, metal madenciliğinin toplum sağlığına etkisine odaklandı. Nehirleri 7 bin yıl önce kirletmeye başlayan metal madenciliğini, "insanlığın en erken ve en kalıcı çevre kirletme biçimi" olarak tanımlayan araştırmacılar, küresel ölçekte metal madenleri çevresinde yaşayan ve toksik atıklara zararlı konsantrasyonlarda doğrudan maruz kalan nüfusu hesapladı. Devletler, madencilik firmaları ve ABD Jeolojik Araştırmalar Merkezi (USGS) gibi kurumların yayımladığı verilerin derlendiği araştırmada, dünya genelinde 22 bin 609 faal, 159 bin 735 terk edilmiş metal madeni haritalandırıldı.

DÜNYADAKİ PEK ÇOK NEHİR KİRLENDİ Dünyada toplam uzunlukları 480 bin kilometre olan çok sayıda nehrin ve 164 bin kilometrekare taşkın yatağının, faal ve terk edilmiş madenlerin atıklarıyla kirlendiği tespit edildi.

Uzun vadede maden atıklarının nehirlere salınmasının, maden atık barajlarının çökmesinden doğrudan etkilenen nüfusa kıyasla 50 kat fazla insana zarar verdiğine değinilen araştırmada, geçmişte veya faal olarak metal madenciliği alanlarında yapılan tarımsal faaliyetlere ve besi hayvancılığına da ciddi zarar vereceği aktarıldı. Araştırmanın yazarlarından Prof. Chris Thomas, dünya genelinde 23 milyon insanın "kirlenmiş" bölgelerde yaşadığını, tarım ve sulama yapılan bu bölgelerdeki kişilerin sağlığının pek çok açıdan korunmasız olduğunu kaydetti. Daha önceki araştırmalarında, tatlı su kaynaklarında metal tortularının hareketlerini inceleyen araştırmacılar, zararlı maddelerin yayılmasını inceleyerek tarım ve hayvancılık için doğru arazilerin tespiti üzerine çalışmak istediklerini belirtti. Araştırmanın sonuçları, "Science" dergisinde yayımlandı.

Kanser tedavisinde yarasa dönemi başladı: 200 yıl yaşıyor, hastalanmıyor

Tarafından: NTV
22 Eylül 2023 at 09:48
Kanser tedavisinde yarasa dönemi başladı: 200 yıl yaşıyor, hastalanmıyor

Yarasalar Covid-19 pandemisi ile bağlantıları nedeniyle kötü bir şöhrete sahip, ancak bu hayvanlar kanseri tedavi etmenin sırrını taşıyor. ABD'de yapılan yeni bir araştırma, bazı yarasa türlerinin neredeyse 200 yıl yaşamalarına rağmen kanserli tümörlere karşı bağışıklık kazanmalarını sağlayabilen 50'den fazla benzersiz gen taşıdığını ortaya koydu. Bilim insanları yapılan çalışmanın, insanlarda kanseri önlemek ve tedavi etmek için yarasalardan esinlenen kanser tedavilerinin geliştirilmesine yönelik ilk adım olduğunu açıkladı.

Yarasalar, diğer memelilerin çoğunu öldüren ya da hasta eden virüslerle normal bir şekilde yaşama konusundak yetenekleri nedeniyle bilim insanlarını yıllardır şaşırtıyor. ABD’li araştırmacılar ise yarasaların bağışıklık sistemlerini daha iyi anlayarak, insanlarda kanseri önleme ve tedavi etme yolları geliştirebileceklerine inandıklarını duyurdu.
New York'taki Cold Spring Harbor Laboratuvarı'nda doktora sonrası araştırmacı olan ve çalışmanın başyazarı Armin Scheben konuya ilişkin yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
“Yarasaların DNA'sı, onların kansere direnmesini sağlayan antikanser genleri barındırıyor. Araştırmamız, yarasalarda genetik değişiklikler edinmiş tümörleri baskılayabilen birkaç gen tanımlıyor ve bu genlerin yarasaların kansere karşı direnme kabiliyetini insanlar da dahil olmak üzere diğer memelilerden daha fazla artırdığına inanıyoruz. Bulgularımız, insanlarda kanseri önlemek ve tedavi etmek için yarasadan esinlenen antikanser terapötiklerin geliştirilmesine yönelik ilk adımdır.”
Diğer taraftan bilim insanları, birçok hayvanın kansere yakalanabilirdiğini, ancak yaş bir risk faktörü olduğu için çoğu hayvanın bu hastalığa yakalanacak kadar uzun süre hayatta kalamadığını belirtti. Ancak, yarasalar uzun ömürlü olduğu bazlarının 200 yıl boyunca hayatta kaldığı ve nadiren kansere yakalandıkları vurgulandı.
Diğer taraftan Genome Biology and Evolution dergisinde yayımlanan çalışmada araştırmacılar, Jamaika meyve yarasası ve Mezoamerika bıyıklı yarasası olmak üzere iki yarasa türünün tüm gen setini analiz etti. Ardından yarasaların genomik analizi diğer memelilerle karşılaştırıldı.
Bilim insanları yarasalarda, daha önceki araştırmacıların kanseri baskıladığını belirledikleri kanserle ilgili 46 proteinde genetik adaptasyonlar buldular. Ayrıca, araştırmacılar bu hayvanlarda DNA onarımıyla ilgili altı proteinde de genetik uyarlamalar keşfetti.
Makalenin yazarlarından Richard McCombie,"Yapmak istediğimiz şey, bazı türlerin kansere karşı insanlardan nasıl daha dirençli olduğu ve bu türlerin genel olarak insanlar gibi diğer memelilerden nasıl daha yavaş yaşlandığı konusundaki anlayışımızı genişletmekti." ifadelerini kullandı.
Öte yandan, yarasaların Covid-19’a neden olan SARS-CoV-2 gibi virüslere ev sahipliği yapma ve hayatta kalma yetenekleri, uzun ömürleri ve düşük kanser oranlarıyla tanındığı belirtilen çalışmada, bu durumun yarasaları insanlar ve diğer memeliler için çıkarımlar bulmak isteyen araştırmacılar için ilginç kıldığı ifade edildi.
Scheben, küresel ısınmanın enfeksiyonların yarasalardan insanlara bulaşmasını hızlandırabileceğini, bu nedenle yarasaların enfeksiyonları nasıl tolere edebildiğini anlamanın araştırmacıların antiviral yeteneklerini taklit eden tedaviler bulmalarına yardımcı olabileceğini belirtti.
Scheben, "Bu genlerin nasıl çalıştığını anlamak, örneğin Covid-19'da gördüğümüz gibi insan enfeksiyonlarında ciddi sonuçlara yol açan enflamatuar aşırı tepkileri azaltarak, insan hastalıklarını önleyen veya tedavi eden İilaçların gelecekteki gelişimini destekleyebilir." dedi.

Meme kanseri tedavisi sonrası anne oldu

Tarafından: NTV
21 Eylül 2023 at 16:03
Meme kanseri tedavisi sonrası anne oldu

İstanbul Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nde kanser hastası bir kadının kemoterapiden önce yumurtalık dokusu donduruldu. Tedavi sonrası menopoza giren kadın yumurtalık dokusunun nakledilmesiyle yeniden üreme fonksiyonlarını kazandı ve anne oldu. NTV ekibinden Melike Şahin, Cerrahpaşa'da işlemi gerçekleştiren ekibin lideri Prof. Dr. İsmail Çepni ve bu sürecin kahramanı anne Hilal Gündüz ile konuştu.

ABD ve Güney Afrika Cumhuriyeti'nde yeni HIV aşısının faz-1 denemelerine başlandı

Tarafından: NTV
21 Eylül 2023 at 17:01
ABD ve Güney Afrika Cumhuriyeti'nde yeni HIV aşısının faz-1 denemelerine başlandı

ABD ve Güney Afrika Cumhuriyeti'nde, Edinilmiş Bağışıklık Yetersizliği Sendromu'na (AIDS) yol açan İnsan Bağışıklık Yetmezliği Virüsü'ne (HIV) karşı önleyici yeni bir aşının faz-1 çalışmalarına başlandığı açıklandı.

ABD Sağlık ve İnsani Hizmetler Bakanlığı Ulusal Sağlık Enstitüsü'nden (NIH) yapılan açıklamada, "VIR-1388" ismi verilen bu aşının güvenliğini ve insanlarda HIV'e karşı bağışıklık kazandırma yeteneğini değerlendirmek üzere faz-1 aşılama sürecinin başlatıldığı belirtildi. Açıklamada, ABD'de 6 ve Güney Afrika'da 4 tesiste gerçekleştirilen faz-1 birinci doz aşılamaların, HIV taşıyıcısı olmayan toplam 95 gönüllü üzerinde uygulanacağı ifade edildi. Faz-1 aşamasının ilk sonuçlarının 2024 sonlarında alınacağı kaydedilen açıklamada, gönüllülerin ilk aşılamanın ardından 3 yıl süreyle takip edileceği bilgisi paylaşıldı.Açıklamada, yeni aşının 2004'ten beri geliştirildiği ve NIH tarafından finanse edildiği belirtildi. Güney Afrika Cumhuriyeti, "dünyada HIV vakalarının en çok görüldüğü ülke" olma özelliği taşıyor. Ulusal Bulaşıcı Hastalıklar Enstitüsü (NICD) verilerine göre, ülkede 7,7 milyon civarında HIV taşıyıcısı bulunuyor. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre, 2022 itibarıyla dünya genelinde yaklaşık 39 milyon kişi HIV taşıyor. Dünya genelinde her 5 HIV taşıyıcısından 1'i Güney Afrika'da yaşıyor.

Türkiye'de bir ilk: Meme kanseri tedavisi sonrası anne oldu

Tarafından: NTV
21 Eylül 2023 at 16:03
Türkiye'de bir ilk: Meme kanseri tedavisi sonrası anne oldu

İstanbul Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nde kanser hastası bir kadının kemoterapiden önce yumurtalık dokusu donduruldu. Tedavi sonrası menopoza giren kadın yumurtalık dokusunun nakledilmesiyle yeniden üreme fonksiyonlarını kazandı ve anne oldu. NTV ekibinden Melike Şahin, Cerrahpaşa'da işlemi gerçekleştiren ekibin lideri Prof. Dr. İsmail Çepni ve bu sürecin kahramanı anne Hilal Gündüz ile konuştu.

Alzheimer'dan korunmada önemli noktalar: İleri yaşta sosyal medya yararlı

Tarafından: NTV
21 Eylül 2023 at 11:26
Alzheimer'dan korunmada önemli noktalar: İleri yaşta sosyal medya yararlı

Son bir yılda Alzheimer'da teşhis ve tedaviye dair önemli gelişmeler yaşandı. Tedavideki gelişmeler kadar koruyucu faktörler de önemli. Uzmanlara göre Alzheimer'dan koruyan kanıtlanmış en önemli faktör eğitim. Zaman zaman espri konusu yaptığımız büyüklerimizin sosyal medya kullanımı ise Alzheimer riskini azaltma konusunda yararlı. İşte ayrıntılar... (Haber: Melike Şahin Kamera: Cumhur Çatkaya)

İstanbul'da sahte botoks ve dolgu malzemeleri ele geçirildi

Tarafından: NTV
21 Eylül 2023 at 11:16
İstanbul'da sahte botoks ve dolgu malzemeleri ele geçirildi

İstanbul polisi, piyasa değeri yaklaşık 3,5 milyon lirayı bulan, yüksek miktarda sahte botoks ve dolgu malzemesi ele geçirdi. İki şüpheli gözaltına alındı. NTV ekibinden Osman Terkan İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde operasyona ilişkin son durumu aktardı.

Mariana Çukuru'nda yeni bir virüs keşfedildi: Dünyanın en derin noktasındaki virüs insanlığa zarar verebilir mi?

Tarafından: NTV
21 Eylül 2023 at 10:01
Mariana Çukuru'nda yeni bir virüs keşfedildi: Dünyanın en derin noktasındaki virüs insanlığa zarar verebilir mi?

Dünyanın en derin noktasına ev sahipliği yapan Mariana Çukuru'nda, deniz seviyesinin 9 kilometre altında yeni bir virüs türü keşfedildi. "VB_HmeY_H4907" adı verilen yeni virüsün bakterileri enfekte ettiği belirtilirken, insanlara ve diğer canlılara karşı nasıl hareket ettiği inceleniyor. İşte yeni keşfedilen virüs hakkında bilinmesi gerekenler...

Çinli araştırmacılar dünyanın en derin noktası olan Mariana Çukuru’nda yeni bir virüs keşfetti.
Çin Okyanus Üniversitesi'nde deniz viroloğu olan ve araştırmayı yöneten Min Wang, "Yaşamın olduğu her yerde, patojenlerin iş başında olduğunu görebilirsiniz. Dünyanın en derin noktasında bile virüsleri bulabiliyorsunuz.” dedi.
Wang, yeni keşfedilen virüsün “'bakteri yiyen” anlamına gelen bir bakteriyofaj olduğunu  ve bakterilerin içine bulaşıp çoğalarak hayatta kaldığını söyledi. Yeni virüs vB_HmeY_H4907 olarak adlandırıldı.
Araştırmanın yazarlarından Yue Su, bakteriyofajları incelemenin ve bu konuda daha fazla bilgi edinmenin insanlar için faydalı olduğunu söyledi.
Su, "Özellikle günümüzün antibiyotik kullanımı ve antibiyotiğe dirençli bakterilerin çoğalması çağında, bu virüsler insanları bakteriyel enfeksiyonlardan korumaya yardımcı olabilir." dedi.
Su, ayrıca mevcut araştırmaların, okyanus tortusunda bulunan virüs gibi bakteriyofajların insanları ve deniz yaşamını enfekte etmesinin olası görünmediğini, çünkü konakçısının bakteri olduğunu söyledi.
Microbiology Spectrum adlı bilimsel dergide yayımlanan çalışmaya göre, yeni virüs en alçak noktasında yaklaşık 11 kilometre üksekliğe ulaşan Mariana Çukuru'nda deniz seviyesinin 9 kilometre altındaki tortuda bulundu.
Bilim insanları, virüsün bulaştığı bakterinin genellikle okyanusun derinliklerindeki tortularda ve hidrotermal bacalarda ya da deniz tabanındaki sıcak su akıntılarını serbest bırakan açıklıklarda bulunduğunu belirtti.  Wang, "Bildiğimiz kadarıyla bu virüs, küresel okyanuslarda bilinen en derinde bulunan virüstür." dedi.
Diğer taraftan Wang, araştırmaların sınırlı olduğunu belirterek şimdiye kadar okyanus derinliklerinde henüz hayvanları ya da insanları enfekte edebilecek hiçbir virüsün keşfedilmediğini belirtti. Ancak ekip, bölgede hayvanları ve insanları enfekte edebilecek virüslerin bulunma olasılığını göz ardı etmediklerini bildirdi.
Öte yandan Wang'a göre, virüsün genetik materyalinin analizi, okyanusta daha önce bilinmeyen bir viral ailenin varlığına işaret ediyor.

Dissosiyatif kimlik bozukluğu nedir, belirtileri neler?

Tarafından: NTV
20 Eylül 2023 at 11:08
Dissosiyatif kimlik bozukluğu nedir, belirtileri neler?

Dissosiyatif kimlik bozukluğu bir dizi projesiyle gündeme geldi. Bambaşka Biri dizisinde Burak Deniz'in canlandırdığı "Kerem" karakteri dissosiyatif kimlik bozukluğu ile mücadele ediyor. Peki, dissosiyatif kimlik bozukluğu nedir, belirtileri neler?

Disosiyatif bozukluklar, kişide kimlik, bellek, algı ve çevre ile ilgili duyumlar gibi normalde bir bütün halinde çalışan işlevlerin bütünlüğünün bozulmasıdır. Dissosiyasyon çoğunlukla travmaya karşı bir savunma düzeneği olarak ortaya çıkar. Hastalık bu şekilde travmadan kaçmayı sağlarken aynı zamanda travmanın kişinin yaşamı üzerindeki etkisini de geciktirir.DİSSOSİYATİF KİMLİK BOZUKLUĞU BELİRTİLERİ Bu hastalık genellikle küçüklükten kalan travma gibi olaylara kişi dayanamadığı için beyin bunlara dayanabilecek kişilikler veya bir kişilik yaratır. Yaratılan bu kişiliklerde genellikle her zaman bir duygu veya eskiden kalan bir anı olur. Kimi kişilikler iyi iken, şiddet canlısı kişilikler de vardır veya bazen intihara meyilli kişilikte görülebilir.Bu hastalığa yakalanan erkeklerde kadın kişilikler ve bu hastalığa yakalanan kadınlarda ise de erkek kişilikler rahatça yaratılabilirler. Genellikle hastalarda en fazla 10 kişilik görülür ama bunun sayısı aslında kişiden kişiye değişebilir. Bu alt egolar bazen aşık olabilirler, ancak kişilik şiddet yanlısı ise karşıdan tepki alamayınca bu sevgi öfkeye dönüşebilir. Ancak sadece şiddet yanlısı kişilikte görülmez, bu iyi kişiliklerde de görülebilir, hatta kişilik takıntı haline getirebilir ve bu yüzden bu sevgilerini normal bir kişi gibi sevdikleri kişiye söyleyebilirler. Bu yüzden erkekseniz ve bir kadın kişiliğiniz ya da kadınsanız ve bir erkek kişiliğiniz varsa onlar da aşık olabilir ve bunu dile getirebilirler. Tedavi edilirken önce doktor tarafından bu kişiliklerin tanınması, nasıl bir kişilik olduğu ve nereden geldiği tespit edilmelidir. Ve tespitten sonra birleştirme (birleştirme tedavisi: kişilikleri yok edip asıl karakterin kalmasını sağlamak) tedavisi başlar. Ancak tedavi sırasında da yeni kişilikler bazen çıkabilir. Tedavide bu çıkan yeni kişilikler ya kişiye yardım eder diğer kişiliklerin yok olmasını sağlar ya da tedaviyi zorlaştırabilirler. Ancak bu hastalığa yakalananlar mutlaka psikiyatri uzmanına gitmelidirler.

Tutuklanan çocuk psikiyatristi güven sarstı: Uzmanlardan Salih Zoroğlu yorumu

Tarafından: NTV
20 Eylül 2023 at 09:52
Tutuklanan çocuk psikiyatristi güven sarstı: Uzmanlardan Salih Zoroğlu yorumu

Çocuk hastalarına, ilaç enjekte edip, ailelerini cinsel istismarla suçlattığı iddiasıyla tutuklanan Prof. Salih Zoroğlu vakası pek çok başlıkta tartışılıyor. Çocukların ve ailelerin ifadeleri, yaşananların psikiyatrist-hasta sınırlarını aştığını gösteriyor. Peki, hasta-psikiyatrist ilişkisinin sınırları ne? Bu ilişkide hekim ne yapabilir, ne talep edebilir, neyi yapamaz? Türkiye Çocuk ve Genç Psikiyatrisi Derneği Başkanı Prof. Dr. Neslihan İnal, bu soruları yanıtladı. (Haber: Melike Şahin)

Elon Musk'ın şirketi Neuralink onay aldı: Beyin çipi deneyleri başlıyor

Tarafından: NTV
20 Eylül 2023 at 09:46
Elon Musk'ın şirketi Neuralink onay aldı: Beyin çipi deneyleri başlıyor

Elon Musk'ın Neuralink şirketinin beyin implantı denemesi için insan alımı onaylandı. Şirket, bağımsız inceleme kurulundan yeşil ışık aldıktan sonra deneysel cihazını test edecek felçli insanlar arıyor.

Elon Musk'ın beyin çipi girişimi Neuralink, ilk insan deneyi için hasta alımına başlamak üzere bağımsız bir inceleme kurulundan onay aldığını açıkladı.

Şirket, deneysel cihazını altı yıllık bir çalışmada test etmek için felçli insanlar arıyor.

Neuralink, beyin sinyallerini toplayıp analiz edebilen bir beyin-bilgisayar arayüzü (BCI) geliştiren birkaç şirketten biri.

NÖROBİLİMCİLER ENDİŞELİ

Ancak Musk'ın, insanların yapay zekaya ayak uydurmasına yardımcı olmak için her şeyi kapsayan bir beyin bilgisayarı geliştirme vaatleri şüphe uyandırdı ve nörobilimciler ve diğer uzmanlar arasında etik endişelere yol açtı. Geçen yıl, Gıda ve İlaç İdaresi şirketin insan deneylerini hızlandırmak için yaptığı talebi reddetti, ancak Mayıs ayında Neuralink'i bir cihazın klinik çalışmalar için kullanılmasına izin veren bir araştırma cihazı muafiyeti (IDE) için onayladı.

NEURALINK, DENEYE UYGUN HASTALAR ARIYOR

Neuralink, dikey omurilik yaralanması veya ALS nedeniyle kuadriplejisi olan hastalar aradığını söylüyor.

Katılımcılara, sadece düşüncelerini kullanarak bir bilgisayar imlecini veya klavyeyi kontrol etmelerini sağlamak amacıyla, beynin hareketi kontrol eden bir bölgesine tescilli bir robot kullanılarak cerrahi olarak bir BCI implante edilecek. Yapılan açıklamaya göre çalışma, teknolojinin güvenliğini ve işlevselliğini değerlendirecek.

HAYVANLARIN ÖLÜMÜNE NEDEN OLDUĞU SÖYLENDİ

Şirketin eski çalışanları hayvanlar üzerinde yapılan deneyler hakkında, cihazın domuzlara yanlış pozisyonda yerleştirildiğini ve bunun da hayvanların ölümüne neden olduğunu söyledi. İddialar, Tarım Bakanlığı'nın hayvan istismarı ve Ulaştırma Bakanlığı'nın biyolojik tehlikeli maddelerin eyalet sınırları ötesinde yanlış kullanımı ile ilgili soruşturmaları da dahil olmak üzere çeşitli soruşturmaları tetikledi. Şirket, denemenin ne zaman ve nerede yapılacağı ya da kaç katılımcıyı kapsayacağı konusuna açıklık getirmedi.

Cihazın insan kullanımı için güvenli olduğu kanıtlanırsa, deneme dışındaki hastalar için onaylanması yine de yıllar alabileceği kaydedildi.

DSÖ: Hipertansiyonu olan her 5 kişiden 4'ü yeterince tedavi edilmiyor

Tarafından: NTV
20 Eylül 2023 at 08:07
DSÖ: Hipertansiyonu olan her 5 kişiden 4'ü yeterince tedavi edilmiyor

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), dünya genelinde hipertansiyonu olan her 5 kişiden 4'ünün yeterince tedavi edilmediğini bildirdi.

DSÖ, hipertansiyon ve etkisine ilişkin ilk raporunu yayımladı. Buna göre, hipertansiyon dünya genelinde her 3 yetişkinden 1'inde görülüyor. Bu yaygın ve ölümcül hastalık, felç, kalp krizi, kalp yetmezliği, böbrek rahatsızlığı ve diğer sağlık sorunlarına yol açıyor. Hipertansiyonla yaşayan kişi sayısı, 1990-2019 yılları arasında ikiye katlanarak 650 milyondan 1,3 milyara çıktı. Yüksek tansiyonu olan kişilerin neredeyse yarısının hastalığının farkına varamıyor. Hipertansiyonlu yetişkinlerin 4'te 3'ünden fazlası düşük ve orta gelirli ülkelerde yaşıyor. Bu hastalığa sahip her 5 kişiden 4'ü yeterince tedavi edilmiyor. Ülkeler hipertansiyonla mücadelenin kapsamını genişlettiği takdirde 2023-2050 yılları arasında 76 milyon ölümün önlenebileceği belirtiliyor.

İlerleyen yaş ve genetik tansiyonu artırabilir ancak yüksek tuzlu beslenme, fiziksel olarak aktif olmama ve çok fazla alkol tüketimi, hipertansiyon riskini artırabiliyor. Sağlıklı beslenme, tütün kullanımını bırakma ve daha aktif olmak gibi yaşam tarzında yapılabilecek değişiklikler, hipertansiyonu etkili olarak kontrol altına alabiliyor. YETERİNCE DESTEKLENMİYOR

DSÖ Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus, hipertansiyonun basit ve düşük maliyetli ilaç tedavileriyle kontrol edilebileceğini ancak bu hastalığa sahip 5 kişiden yalnızca 1'inin bunu kontrol altına alabildiğini kaydetti. "Hipertansiyon kontrol programı hala ihmal ediliyor, yeterince öncelik verilmiyor ve büyük ölçüde yetersiz finanse ediliyor." diyen Ghebreyesus, bunun kontrolünün güçlendirilmesi, her ülkenin iyi işleyen, eşitlikçi ve dayanıklı sağlık sistemlerinin bir parçası olması gerektiğini kaydetti.

Bakan Koca'dan Eris varyantı açıklaması

Tarafından: NTV
19 Eylül 2023 at 21:13
Bakan Koca'dan Eris varyantı açıklaması

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Türkiye'de de görülen Covid-19'un Eris varyantına ilişkin açıklama yaptı. Varyantın, halen hayatın normal şekilde sürdüğü ülkelerden sonra Türkiye'de de sınırlı sayıda görüldüğünü belirten Koca, "Bunda endişe edilecek bir şey yok. Bilim insanları üzerinde konuşabilirler ama halkımız için gündem olmaya değer değil" dedi.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Türkiye'de rastlanan  Covid-19'un Eris varyantına ilişkin açıklama yaptı. Bakan Koca, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, coronavirüsün, salgının başından beri sürekli mutasyona uğradığını belirtti. Omicron varyantının ardından tüm dünyanın basit tedbirler dışında normale döndüğünü bildiren Koca, şunları kaydetti: "Bir virüs tamamen yok olmaz. Genel olarak, giderek daha zayıf varyantlara dönüşür. 'Eris' adlı varyant, halen hayatın normal şekilde sürdüğü ülkelerden sonra, sınırlı sayıda vakada, ülkemizde de görüldü. Bunda endişe edilecek bir şey yok. Bilim insanları üzerinde konuşabilirler ama halkımız için gündem olmaya değer değil. Yaşlılarımızın, kronik hastalığı olanların her zamanki gibi kendilerine dikkat etmelerini daha önce söylemiştim."

Oxfam raporu: Çevreyi en fazla kirletenlerden daha fazla vergi alınmalı

Tarafından: NTV
19 Eylül 2023 at 06:39
Oxfam raporu: Çevreyi en fazla kirletenlerden daha fazla vergi alınmalı

Uluslararası yardım kuruluşu Oxfam'ın raporunda, İngiltere'de iklim değişikliğiyle mücadelede "adil vergilendirme" yapılması gerektiği belirtilerek çevreyi en fazla kirletenlerden "daha fazla vergi alınması" çağrısında bulunuldu.

Oxfam tarafından "Gecikmiş Ödeme, İngiltere'de Çevreyi Kirletenlere İklim Adaleti İçin Ödeme Yaptırmanın Adil Yolları" başlıklı rapor yayımlandı. İklim kriziyle mücadelede yapılacak harcamalara ilişkin bugün alınacak kararların, gelecek on yıllar boyunca yansımalarının olacağı vurgulanan raporda, İngiltere'de ve iklim krizi karşısındaki küresel eylemsizliğin sonuçlarına katlananların yoksullar olduğuna işaret edildi. MİLYARDERLER, DAHA FAZLA SERVET BİRİKTİRİYOR Raporda, İngiliz hükümetinin emisyonlardan en çok sorumlu olanları hedef alarak iklim değişikliğiyle mücadele için hızlı ve adil şekilde önemli miktarda fon toplayabileceği, aynı zamanda sorumluluğun daha az emisyona yol açan hane halklarına orantısız şekilde yüklenmesinin önüne geçilebileceği vurgulandı. Bu bağlamda, fosil yakıt üreticilerine kalıcı aşırı kar vergisi getirilmesi, fosil yakıt üreticisi sübvansiyonlarının yeniden yönlendirilmesi, sık uçuş yapanlar ve yüksek emisyonlu lüks seyahatlerin adil şekilde vergilendirilmesinin gerekliliğine işaret edilen raporda, şunlar kaydedildi: "Kamu finansmanı, iklim krizinin ön saflarında yer alan topluluklar için kritik bir can simididir ancak artan ihtiyaçları karşılamak için yardım bütçeleri giderek azalıyor. Bu arada milyarderler, daha fazla servet biriktiriyor ve fosil yakıt üreticileri rekor karlar elde ediyor.

Toplamda İngiltere'nin 2022'de çevreyi kirletenlere ve toplumumuzdaki en zenginlere ödeme yaptırmayarak iklim eylemi için 23,1 milyar sterlini kaçırmış olabileceğini tahmin ediyoruz. Bu miktar, İngiliz hükümetinin 2026'ya kadarki 5 yıl içinde önemli uluslararası iklim finansmanı için harcamayı taahhüt ettiği miktarın 2 katıdır." Raporda, fosil yakıt şirketleri, zengin ülkeler ve bireylerin, iklim krizinden orantısız şekilde sorumlu oldukları ancak onlarca yıldır bu krizin sonuçlarının bedelini ödemedikleri ifade edildi.

Libya'da selden en çok etkilenen Derne salgın riski altında

Tarafından: NTV
19 Eylül 2023 at 06:22
Libya'da selden en çok etkilenen Derne salgın riski altında

Libya'nın doğusunu vuran sel felaketinden en çok etkilenen Derne kentinde enkaz altındaki cesetlerin çürümeye başlaması ve kanalizasyon suyunun içme suyuna karışması salgın hastalık tehdidini gün geçtikçe artırıyor.

Libya Hastalıklarla Mücadele Merkezi Müdürü Haydar es-Saih'in açıklamasına göre, Derne'de kanalizasyon suyunun içme suyuna karışması nedeniyle 150 zehirlenme vakası tespit edildi. Birleşmiş Milletler İnsani İşler Koordinasyon Ofisi'ne (OCHA) göre 10 binden fazla insanın hala kayıp olduğu Derne'de, yerel medya ve sahadaki aktivistler, kurtlanmış hayvan leşlerinin çokça görüldüğü kent sokaklarında çürümüş ceset kokusunun hakim olduğunu aktarıyor. Enkaz altındaki cesetlerin ve hayvan leşlerinin çürümesiyle çevreye saçılan kötü koku, çevre kentlere 40 binin üzerinde göç veren 200 bin nüfuslu kentin geri kalanını da tehdit ediyor. KENTİN BAZI BÖLGELERİNİN BOŞALTILMASI GÜNDEME GELDİ Sel felaketinde ölenlerin sayısını ikiye katlama riski oluşturan bu tehdit nedeniyle Ulusal Birlik Hükümeti doğuda felaketin yaşandığı kentlerde bir yıl süreyle olağanüstü hal ilan etti.

Sağlık Bakanlığı'na bağlı Toplum Sağlığı Acil Operasyon Odası Başkanı Cibril Abdusselam düzenlediği basın toplantısında, Derne'nin "ağır hasarlı", "hassas" ve "güvenli" olmak üzere üç bölgeye ayrıldığını duyurdu. Bölgelerin, hasar boyutuna göre bölündüğünü kaydeden Abdusselam, ağır hasarlı bölgenin yaşanamayacak durumda olduğunu ve boşaltılması gerektiğini kaydetti.

Abdusselam, sel suları altında kalan "hassas" bölgenin halk için tehlike oluşturduğunu, güvenli bölgenin ise yaşanabilir olduğunu belirtti. Kentin boşaltılmasına pek sıcak bakmayan Uluslararası Kızılhaç Komitesi, cesetlerin salgın hastalık riski oluşturmadığını açıkladı. El-Beyda Belediyesi Acil Sağlık Komitesi Başkanı Abdurrahim Mazik ise selden daha kötü sonuçlar doğurabilecek bir çevre felaketi yaşanmaması için bölgedeki halk ile kurtarma ekiplerinin acilen aşılanması çağrısında bulundu. DEFİN İŞLEMLERİNDE YAŞANAN SIKINTI Hala enkaz altında çok sayıda ceset olması ve felakete hazırlıksız yakalanılması ise kefen sıkıntısını doğurdu. Bunun üzerine İçişleri Bakanlığına bağlı Er-Rada Terör ve Organize Suçlarla Mücadele Teşkilatı, Derne'ye kefen taşıyan bir konvoy gönderdi. Libya Müftülüğü ise Facebook sayfasından, "zaruret halinde erkek ve kadın da olsalar birkaç cenazenin tek bir kefenle kefenlenmesi ve aynı kabre defnedilmesinin caiz olduğu" yönünde bir fetva yayımladı. Öte yandan cesetlerin çürümüş olması alelacele toplu mezarlara gömülmelerine neden oldu. Ancak kimliği belirlenemeyen cenazelerin alelacele gömülmesi, Uluslararası Kızılhaç Komitesi'nin tepkisine yol açtı. Komite, bu durumun, selden kurtulan ve akrabalarının akıbetini öğrenmek isteyen ailelerde uzun yıllar kapanmayacak yaralar açacağını kaydetti. Adalet Bakanı Halime İbrahim, "hükümetimiz" sitesine yaptığı açıklamada, Bilgi ve Dökümantasyon Merkezi'nden bir ekibin, kayıp kişilerin aileleri tarafından tespit edilmesi için bir veri tabanı oluşturmak üzere görevlendirildiğini söyledi. İbrahim, otopsi görevlileri eşliğinde adli tıp doktorlarından oluşan ekiplerin selden etkilenen bölgelere gönderilerek numune alınacağını, numaralandırılacağını ve ardından cenazelerin defnedileceğini belirtti. Öte yandan, Uluslararası Kızılhaç Komitesi 15 Eylül'de Bingazi Havalimanı'ndan 5 bin ceset torbası alarak Kızılay'a ve ilgili yetkililere teslim etti. Ulusal Birlik Hükümeti de cesetlerin muhafaza edilmesi için 380 naaş kapasiteli 60 adet morg ünitesi gönderildiğini duyurdu. TEMİZ İÇME SUYU SIKINTISI İçme suyunun kirlenmesi sonucu özellikle çocuklarda görülen ishal vakalarında kısa sürede yaşanan artış da sel felaketinin yaşandığı bölgelerdeki salgın tehlikesini gözler önüne serdi.

Libya Hastalıklarla Mücadele Merkezi de Derne'deki içme suyunun kullanıma uygun olmadığını ve başka su kaynakları bulunması gerektiğini açıkladı. Derne halkı özellikle sel felaketinin hemen ardından kuyu ve çeşme sularının kirlenmesi nedeniyle içme suyu bulmakta zorlandı. Aktivistler sosyal medyadan bölgeye pet şişe su gönderilmesi çağrısı yaptı. Libya'nın batısından kente pet şişe su gönderilse de bu çağrılar devam etti. Bu da, suların, bazı bölgelerdeki felaketzedelere ulaşmadığını ortaya koyuyor. LİBYA'DAKİ SEL FELAKETİ Orta Akdeniz'de etkili olan ve 10 Eylül'de Libya'nın doğusunu etkileyen "Daniel" Fırtınası, Bingazi, Beyda, Merc, Suse ve Derne kentlerinde sel felaketine neden olmuştu. Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdulhamid Dibeybe, sel felaketi nedeniyle 11 Eylül'de ülke genelinde 3 günlük yas ilan etmiş, Libya Başkanlık Konseyi de kardeş ülkelere ve uluslararası kurumlara, "sel felaketinden zarar gören bölgeler için yardım" çağrısında bulunmuştu. BM İnsani İşler Koordinasyon Ofisi (OCHA), Libya'da yaşanan sel felaketine ilişkin 16 Eylül'de yayımladığı raporda 11 bin 300 olarak açıkladığı hayatını kaybedenlerin sayısını bugün 3 bin 958 olarak güncellemişti.

VİDEO: LİBYA'DA SEL FELAKETİNİN BAŞLADIĞI İLK ANLARA AİT GÖRÜNTÜLER

Askerlik hayaliyle mide küçültme ameliyatı oldu, ölümden döndü

Tarafından: NTV
18 Eylül 2023 at 14:00
Askerlik hayaliyle mide küçültme ameliyatı oldu, ölümden döndü

Yalova'da fazla kiloları için özel bir hastanede mide küçültme ameliyatı olan Umutcan Ateş, safra kesesi ve dalağını da aldırmak zorunda kaldı. Doktor hatası yüzünden 2. ve 3. kez ameliyat olmak zorunda olduğunu öne süren Ateş, 4 ayda 138 kilodan 80 kiloya düştü. 24 yaşındaki genç, doktor hakkında Yalova Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulundu.

Konserve zehirlenmelerine dikkat!

Tarafından: NTV
18 Eylül 2023 at 13:48
Konserve zehirlenmelerine dikkat!

Iğdır'da bir kişi ev tipi sebze konservesinden zehirlenerek hayatını kaybetti. Kış aylarının vazgeçilmezi olan konserve yanlış yapıldığında içerisinde oluşan toksin ölümcül olabiliyor. Uzmanlar kışlık konserve yaparken hijyene ve kaynatma derecesine dikkat edilmesi gerektiğini söylüyor. İşte ayrıntılar... (Haber: Tuana Çiftçi)

Deprem sonrası baş dönmesi vakaları iki kat arttı

Tarafından: NTV
17 Eylül 2023 at 11:32
Deprem sonrası baş dönmesi vakaları iki kat arttı

Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından vertigo hastalığının şikayetleri iki kat arttı. Uzmanlar, artçı sarsıntıların sıklığı ve hissedilmesine bağlı olarak, vertigo ve dizziness şikayetlerinde 1-2 yıl deprem etkisinin süreceğini söylüyor.

Adana Şehir Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kulak Burun Boğaz Kliniği'nden Doç. Dr. Talih Özdaş, vertigo vakalarının Kahramanmaraş merkezli büyük depremlerin ardından dizziness semptomuyla karıştırılmaya başlandığına dikkat çekti. Özdaş, "Vertigo dediğimiz olay iç kulaktaki kristallerin oynaması sonucu kişinin kendisini veya çevresini dönüyor olarak hissetmesidir. Bir de bu vaka ile karışan 'dizziness' semptomu var. Dizziness durumunda hasta bir boşluktaymış gibi, yer ayağının altından kayıyor gibi ya da baş dönmesi olacakmış gibi hislere kapılıyor. Özellikle Kahramanmaraş merkezli büyük depremler ve sürekli olarak devam eden artçılarla beraber kişiler sürekli 'vertigom var' diyerek kliniğimize başvuruyor. Aslında 'dizziness' semptomu yaşıyorlar. Bunlara baktığımızda şikayetlerin çoğunun kulak ya da nörolojik kaynaklı değil strese bağlı olduğunu görüyoruz." diye konuştu. "BU ŞİKAYETLERİN 2 YIL BOYUNCA SÜRECEĞİNİ TAHMİN EDİYORUZ" Bazen birkaç saat bazense aylar süren vertigo ataklarının ve 'dizziness' semptomuyla gelen vakaların depremin yaşandığı şubat ayından bugüne yüzde 50 oranında arttığını bildiren Doç. Dr. Özdaş, şöyle konuştu: "Dizziness genellikle psikolojik nedenlere bağlı, stres altında olduğumuzda, tansiyon ya da şekerimiz düştüğünde, susuz kaldığımızda görülüyor. Depremden sonra da artış gösterdi. Çünkü dizziness ve vertigoyu zaten anksiyete tetiklemektedir. Artçılar devam ettikçe insanlarımız strese girdi. Vertigo ataklarıyla da dizziness durumuyla da hastalarımız yüzde 50 oranında artışla kliniğimize başvurmaya başladı. Literatürde artçı sarsıntıların sıklığı ve hissedilmesine bağlı olarak 1- 2 yıla kadar deprem etkisinin süreceği belirtiliyor. Yani 2 yıl boyunca bu vertigo ve dizziness şikayetlerinin sürmesini öngörüyoruz." "KONUŞMADA BOZULMA VE KOLDA UYUŞMA BEYİN KAYNAKLI" Tedavi yöntemlerini anlatan Doç. Dr. Özdaş şöyle devam etti: "Yaptığımız tetkikler sonucu eğer vertigo varsa hastanın durumuna göre manevra yöntemi ya da ilaç ile tedavimizi başlatıyoruz. Ancak kulak kaynaklı değil ise dizziness semptomunu fark ettiğimizde kişiyi psikiyatriye sevk ediyoruz. Konuşmada bozulma, kolda uyuşma gibi ağır tablolarla karşılaştığımızda ise hastayı nörolojiye yönlendiriyoruz. Baş dönmesiyle gelen hasta kalp krizi dahi geçiriyor olabilir. Damarlarında tıkanıklık varsa 'inme' söz konusu olabilir. Bu şikayeti olanlar mutlaka kulak burun boğaz, nöroloji ya da dahiliye uzmanına başvurmalılar. Hastanın şikayetleri dinlendikten sonra yapılacak tetkikler sonucunda gerekli tedavisi başlanır. Kesinlikle bilinçsiz ilaç kullanmamalıdır, kaynağı muhakkak araştırılmalıdır."
❌
❌