Normal görünüm

Yeni makaleler mevcut. Sayfayı yenilemek için tıklayın.
Dünden önceki günNTV

İtalya’da klasik müzik konserlerinde türkü söyleyen kız

Tarafından: NTV
14 Nisan 2024 at 10:24
İtalya’da klasik müzik konserlerinde türkü söyleyen kız

Yaşar Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Bölümü Yüksek Lisans öğrencisi çello sanatçısı Adasu Akın, müzik tutkusuyla sınırları aşıyor. Beethoven’dan Neşet Ertaş’a birçok farklı eseri hem çalıp hem söyleyerek seslendiren ve kendine has bir tarz oluşturan Akın’ın çok yakında kendine ait besteleri yayınlanacak.

Yaşar Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Bölümü Yüksek Lisans öğrencisi çello sanatçısı Adasu Akın, yeteneği ve başarısıyla dikkat çeken genç müzisyenlerden biri oldu. Ailesinin ilgisi nedeniyle müziğin içinde büyüyen Akın, İzmir Devlet Senfoni Orkestrası’nın Çocuk Korosu’na girerek müzik eğitimine başladı. Daha sonra ilk enstrümanı olan keman eğitimine başlayan Akın, ilkokulu bitirdiği yıl Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuarı’nın sınavını kazandı ve ortaokul ile liseye burada devam etti. Konservatuarda kendine enstrüman olarak viyolonseli seçen genç yetenek, hocası ile birlikte Akdeniz Viyolonsel Sınıf Buluşması kapsamında İspanya, İtalya ve Yunanistan’a gidip Master Class derslerine katıldı. Öğretmeninin yönlendirmesi ile girdiği sınavda birinci olan Akın, Avrupa’nın önemli müzik okullarından biri olan İtalya Parma Conservatorio Arrigo Boito’da 4 sene boyunca eğitim gördü ve buradaki eğitimini de 2022 yılında 110 tam puan ve övgü puanı alarak tamamladı. İtalya’da bulunduğu dönemde orkestralara katılarak 50’ye yakın konser veren Adasu’nun yeteneği ve başarısı uluslararası anlamda da fark oluşturdu. Adasu Akın, İzmir’e döndükten sonra burslu olarak girdiği Yaşar Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Bölümü’nde yüksek lisans eğitimine Müzik Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Serdar Mamaç ile birlikte devam ediyor. Aynı zamanda Yaşar Üniversitesi Senfoni Orkestrası’yla beraber sahne alan Adasu, bireysel konserler de veriyor. Genç yetenek, 2 yıldır üzerinde çalıştığı kendi tarzındaki besteleri çok yakında yayınlayacağını söyledi. “Türk Halk Müziği ile büyüdüm” Müzik yolculuğunun nasıl başladığını anlatan Adasu Akın, “Müziğin içine doğdum diyebilirim. Annem beni geceleri uyuturken türkü söylerdi, ben de çok duygulanırdım hatta ağlardım bazen. Akrabalarımızla bir araya geldiğimizde bağlama çalınıp türkü söylenirdi. Babamla yolculuk yaparken beraber türküler söylerdik, bize türkülerin hikayelerini anlatırdı. Abim de ilgimi farklı yerel müziklere yöneltmemi sağladı. Devlet Konservatuarı’nı kazandığımda bana hangi enstrümanla devam etmek istediğim soruldu. ‘Aşkı Memnu’nun bir bölümünde viyolonsel sahnesini görmüştüm ve çok etkilenmiştim. Nasıl bir enstrüman olduğunu hiç bilmediğim halde viyolonsel çalmak istediğimi söyledim ve bu enstrümanla olan hikayem böyle başladı” diye konuştu. Zorlu İtalya süreci Üniversite eğitimi için hocasının yönlendirmesiyle İtalya’ya gidiş hikayesinden bahseden Akın, “İtalya’ya gidişim 15 gün içinde belli oldu. İtalya’ya gidene kadar ailemden bir gün bile ayrı kalmamıştım. İlk gittiğimde hiç İtalyanca bilmiyordum, çok az İngilizce biliyordum. Şimdi her ikisine de iyi derecede hakimim hatta İtalyanca ders veriyorum. Ailem varlıklı değil, Çinli ev arkadaşlarımla öğrenci evinde kaldım. Dil bilmiyorken başka şehirlere konser vermeye giderken kaybolduğum çok oldu, dolandırıldığım oldu, evsiz kaldığım bile oldu. Doğalgaz olmadan sıfır derecede soğuktan uyuyamadığım oldu. Ama yalnız ayakta kalabilmeyi öğrendim ve çok iyi bir eğitim aldım” dedi. “İtalya’da klasik müzik konserleri sonrası türkü söyledim” İtalya’da birçok farklı kültürü tanıyan ve kendini klasik müzik ve diğer müzik türlerinde geliştirmeye çalışan Akın, şunları söyledi: “Şili, Kore, Rusya, Makedonya, Japonya, Çin ve Romanya’dan ve tabi İtalya’dan çok arkadaşım oldu, birçok farklı kültürü tanıdım. İtalya’daki üniversite döneminde 50’ye yakın konser verdim. Bunların içinde birincilikle seçildiğim OGVE (Orchestra Giovanile della Via Emilia) Orkestrası ve caz orkestrası da bulunuyor. Ayrıca uluslararası viyolonsel orkestrası eşliğinde solist olarak şarkı söyledim. İtalya/Parma Tıp kongresinde sadece türkülerden oluşan solo konser verdim. İtalya’ da klasik müzik konserlerinin sonunda çok beğendikleri için bana türkü söyletiyorlardı.” “Şarkı söyleyerek viyolonsel çaldığımda tamamlanmış hissediyorum” Kariyerine ve eğitimine İzmir’de devam eden Akın, “Kendi tarzımda söylediğim türkü ve pop-caz coverlar var, yedi dilde şarkı söylüyorum, konserler veriyorum. Harçlığımı çıkarmak için viyolonsel piyano ve İtalyanca özel dersleri veriyorum. Şu an yüksek lisansıma devam ettiğim bu üniversiteye tam burslu girdim, sonrasında doktora eğitimini de düşünüyorum. Yakın gelecekteki hedefim bestelerimi yayınlamak. Müzik yapmak benim ruhuma olan sorumluluğum, çello çaldığımda, şarkı söylediğimde ya da piyano çaldığımda olmam gereken yerdeymişim gibi hissediyorum. Şarkı söyleyerek viyolonsel çaldığımda, tamamlanmış hissediyorum” şeklinde konuştu.

Tekirdağ'daki Rakoczi Müzesi'nde yoğunluk

Tarafından: NTV
13 Nisan 2024 at 16:34
Tekirdağ'daki Rakoczi Müzesi'nde yoğunluk

Ramazan Bayramı tatilinde Tekirdağ'a gelen yerli ve yabancı turistler, Rakoczi Müzesi'ni doldurdu.

Başta İstanbul olmak üzere yakın illerden ve yurt dışından gelen çok sayıda ziyaretçi, Tekirdağ kent merkezindeki müzeleri gezdi. Tatilciler, Osmanlı'ya sığınan Macar Prensi 2. Frenc Rakoczi'nin yaşadığı evden dönüştürülen Rakoczi Müzesi'ni gezerek Müze Müdürü Ali Kabul'den bilgi aldı. Kabul, bayram tatili nedeniyle müzede yoğunluk yaşandığını söyledi. Turizm sezonunun bayram tatiliyle birlikte açıldığını ifade eden Kabul, "Bayram tatiliyle kente gelen ziyaretçiler arttı. Hem yerli turistleri hem de Macar tatilcileri ilimizde ağırlıyoruz. Ziyaretçilere bilgi verip en iyi şekilde misafir ediyoruz. Genelde tatilciler Rakoczi Müzesi'nin yanı sıra Arkeoloji ve Etnografya Müzesi ile Namık Kemal Evi'ni ziyaret ediyor." dedi. Bursa'dan tatil için gelen Bahar Akkaş da Tekirdağ'daki müze ve tarihi camileri herkesin gelip görmesi gerektiğini belirtti. Müze ziyaretlerinin kendileri için bilgilendirici olduğunu dile getiren Akkaş, verimli bir bayram tatili geçirdiklerini ve müzeleri çok beğendiğini kaydetti.

Bakan Ersoy, Adana'da açılan sergileri gezdi

Tarafından: NTV
13 Nisan 2024 at 16:30
Bakan Ersoy, Adana'da açılan sergileri gezdi

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Adana'da bu yıl 12'ncisi düzenlenen Uluslararası Portakal Çiçeği Karnavalı'nın etkinliklerine katılıp açılan sergileri inceledi.

Kültür ve Turizm Bakanlığınca organize edilen "Türkiye Kültür Yolu Festivali"nin ilk durağı olan karnaval, çeşitli etkinliklerle başladı.

Adana Müze Kompleksi'nde açılan "Eskizden Piksele Dijital Sanat: Anadolu Edition" adlı sergiyi gezen Bakan Ersoy, çalışmaları inceleyip katılımcılarla sohbet etti. Ersoy, daha sonra kompleks bünyesindeki Tarım, Sanayi ve Kent Müzesi'nde inceleme yaptı. Engelliler için geliştirilen uygulamayla film izledi Programın devamında Bakan Ersoy, bir alışveriş merkezinin sinema salonunda gerçekleştirilen "Metin Şentürk ile Engelsiz Sinema" konulu söyleşiye katıldı.

Burada Bakan Ersoy'a Sinema Genel Müdürü Birol Güven, görme engellilerin sosyal hayata daha aktif ve bağımsız katılmaları hedefiyle geliştirilen "Hayal Ortağım" uygulamasını anlattı.

Tanıtımın ardından Ersoy, görme engellilerin sinemaya gittiklerinde görsel içerikleri yardım almadan algılayıp film seyredebilmelerini de sağlayan akıllı telefon uygulamasını deneyimledi. Uyku bandıyla gözleri kapatılan Ersoy, sesli betimlemesi bakanlık tarafından yapılan "Son Akşam Yemeği" filmini izledi. Ersoy'a programlarında, Adana Valisi Yavuz Selim Köşger eşlik etti.

Karnaval, 21 Nisan'a kadar sürecek.

Türkiye Kültür Yolu Festivali başladı: 40 bin sanatçı katılacak

Tarafından: NTV
13 Nisan 2024 at 13:08
Türkiye Kültür Yolu Festivali başladı: 40 bin sanatçı katılacak

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Türkiye Kültür Yolu Festivali’ni Adana’da düzenlenen etkinlikle başlattı. Bakan Ersoy, “Adana’da bin sanatçı, Türkiye genelinde 40 bin sanatçı katılacak. 8 ayda 7 bine yakın etkinlik gerçekleşecek” dedi.

Türkiye Kültür Yolu Festivali, 13 Nisan’dan 10 Kasım’a kadar 16 farklı şehirde, 8 aya yayılmış bir kültür-sanat maratonuyla ülkeye adeta bir festival iklimi yaşatacak. Anadolu'nun yedi farklı bölgesinde gerçekleşecek etkinlikler aracılığıyla Türkiye'nin tarih ve kültür zenginliği ışığında herkese görsel, işitsel ve duygusal açıdan zengin bir deneyim yaşatılacak. Festival’in ilk durağı Adana’da bünyesine dahil edilen 12’nci Uluslararası Portakal Çiçeği Karnavalı oldu. Bu sene 13-21 Nisan tarihleri arasında düzenlenecek karnaval bugün düzenlenecek etkinliklerle başladı. “Karnaval her sene daha fazla insana ulaşıyor” Adana Müze Kompleksi’nde düzenlenen basın toplantısında konuşan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, her sene katılımcı sayısının daha fazla arttığına dikkat çekerek, “Bir bölgede, bir şehirde 4 sene önce başlattığımız kültür yolu yolculuğuna bugün Anadolu’nun 7 bölgesinde 16 şehirde devam ediyoruz. Söz verdiğimiz gibi her yılda Kültür Yolu Festivali’ne dahil ettiğimiz şehirlerin sayısını artırıyoruz. 2028’de ise 35 şehre festivali yaymaya çalışacağız. Kültür yolu festivalleri birçok amaca hizmet ediyor. Her yaş ve her kesimden vatandaşımıza sanatın her türlüsüne rahat bir şekilde ulaşması asıl amacımız. Festivalin gerçekleştiği şehrin başta Türkiye olmak üzere tüm dünyada bilinilirliği artırmak ikinci hedefimiz. Festivali gerçekleştirirken hem kültür ve sanatı desteklemiş hem de sanatçılarımıza destek oluyoruz. Şehirlerimizin markalaşmasını sağlıyoruz. Kültür Yolu Festivali’ni gerçekleştirirken şehrin mevcut devam eden festivalleriyle entegre olmasını sağlıyoruz. Kendi isimleriyle daha zengin, daha etkili bir şekilde gelişmesini sağlıyoruz” ifadelerini kullandı. “Antalya ile noktalayacağız” Kültür Yolu Festivali kapsamında birçok ilde düzenlenecek programı anlatan Bakan Ersoy, “Kültür Yolu Festivali, Portakal Çiçeği Karnavalı ile birlikte gerçekleşiyor. Gaziantep’te Uluslararası Gastronomi Festivaliyle, Konya’da müzik festivali, Nevşehir’de balon festivaliyle beraber festivallerimizi gerçekleştiriyoruz. Adana’nın önemi bu sene kültür yolu festivali Adana ile başlıyor. 8 aya yakın bir süreyle festival devam edecek. Adana’yı Şanlıurfa izliyor oradan Bursa, sonra da Samsun’a geçiyoruz. İlk 4 şehir bu sene festival ile ilk kez tanışan şehirlerimiz. Kültür Yolu Festivali’ni bu sene Antalya ile noktalayacağız” dedi. “Türkiye genelinde 40 bin sanatçı katılacak” Adana’da bin, Türkiye’de 40 bin sanatçının festival kapsamında etkinlikler düzenleyeceğini aktaran Bakan Ersoy, “Özellikle Merkez Park ve Atatürk Parkı’nda sahneler kurduk. Bu sahnelerimizde Türkiye’nin önemli sanatçıları konserler verecek. 30 noktada etkinlikler olacak ve yaklaşık 500’e yakın etkinlik olacak. Adana’da bin sanatçı, Türkiye genelinde 40 bin sanatçı katılacak. 8 ayda 7 bine yakın etkinlik gerçekleşecek” diye konuştu. “Uluslararası kurum ve kuruluşlara daha fazla yer veriyoruz” Dijital etkinliklere de önem verdiklerini anlatan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, daha sonra şunları söyledi: “18 metre yüksekliğinde holoflaks gösterisi olacak. Atatürk olmazsa olmazımız. Atatürk Kültür Yolu’nda dijital performansını da karnaval sırasında sanatseverlerle buluşturmayı planlıyoruz. 7’den 70’e her kesimden vatandaşımıza hitap eden birçok etkinlikle vatandaşlarımızı buluşturacağız. Kültür Yolu Festivali 8 ay boyunca dünyada en uzun süreli, en fazla sanatçı ve katılımcısıyla bir marka haline geldi. Bu nedenle artık uluslararası kurum ve kuruluşlara daha fazla yer veriyoruz. Bundan sonrada bu şekilde devam edeceğiz. Hem katılan şehir sayısını hem de katılımcı sayısını artırmayı planlıyoruz.” Bakan Ersoy, konuşmasının ardından basın mensuplarıyla festival hakkında toplantı gerçekleştirdi.

Pompeii'de 2 bin yıllık Truvalı Helen freski bulundu

Tarafından: NTV
11 Nisan 2024 at 13:58
Pompeii'de 2 bin yıllık Truvalı Helen freski bulundu

Pompeii'de 2 bin yıl sonra gizli bir tablo ortaya çıktı. Antik Roma kentinde yapılan kazılarda Truvalı Helen'i tasvir eden büyüleyici bir fresk bulundu. Yunan tanrısı Apollon'un rahibe Cassandra'yı baştan çıkarmaya çalıştığını, Truvalı Helen'in annesi Leda'yı ve elinde tabak tutan bir kadın figürünü gösteren üç fresk daha bulundu.

Yaklaşık 2 bin yıl önce Vezüv Yanardağı'nın ölümcül patlamasıyla yok edilen İtalyan şehri Pompeii'de keşifler devam ediyor. Arkeologlar, Pompeii'nin en uzun caddelerinden biri olan Via di Nola'da bulunan eski bir özel konutun duvarında dikkat çekici derecede korunmuş "fresk" resimler buldu.Truvalı Helen, Truva prensi Paris ile ilk kez tanışıyor.Çarpıcı sanat eserlerinden biri Yunan mitolojisinde güzel bir kadın olan Truvalı Helen'in, Truva prensi Paris ile ilk kez tanışmasını tasvir ediyor. Efsaneye göre ikilinin kaçması M.Ö. 12. yüzyıldaki Truva Savaşı'nın fitilini ateşledi.Truvalı Helen

Yeni keşfedilen ikinci bir fresk, Yunan tanrısı Apollon'un rahibe Cassandra'yı baştan çıkarmaya çalışmasını tasvir ediyor. Üçüncü fresk, Truvalı Helen'in annesi Leda'yı gösteriyor. 

Antik volkanik materyalden zar zor ortaya çıkarılan dördüncü fresk, elinde tabak tutan bir kadın figürünü gösteriyor.

Elinde tabak tutan bir kadın figürü.Oxford Üniversitesi'nde klasikler dersi veren Dr. Andrew Sillett, fresklerin "muazzam" olduğunu çünkü muhtemelen yanardağ patlamasına yakın bir zamanda yapıldıklarını söyledi. POMPEII'NİN KÜL OLUŞU Pompeii, saniyede 1,5 milyon ton erimiş kaya ve sıcak kül püskürten Vezüv Yanardağı patlamadan önce yaklaşık 11 bin nüfusa sahip gelişen ve zengin bir Roma şehriydi. Felaket yaratan olay, Pompeii yerleşimlerinin yanı sıra Herculaneum, Torre Annunziata ve Stabiae yerleşimlerini de yok etti ve bu süreçte 16 bin kadar kişinin ölümüne yol açtı. Patlamanın ardından Pompeii'deki kurbanların cesetleri, sonunda çürümeden önce koruyucu bir kül kabuğu içinde saklandığı için ün kazandı. 1800'lerin ortalarından itibaren bu bedenlerin geride bıraktığı boşluklar, son anlarını yeniden yaratmak için alçı kalıplarla dolduruldu .

Ömrünü lüle taşına adayan geleneksel el sanatçısı, iki kadın usta yetiştirdi

Tarafından: NTV
9 Nisan 2024 at 16:04
Ömrünü lüle taşına adayan geleneksel el sanatçısı, iki kadın usta yetiştirdi

Eskişehir'de 40 yıl önce lüle taşı işlemeye başlayan Kültür ve Turizm Bakanlığı Geleneksel El Sanatçısı Mehmet Çınar, birçok erkeğin yanı sıra iki kadına lüle taşı sanatını öğretti.

Ticari bakımdan işlenebilir en kaliteli lüle taşı yataklarının bulunduğu Tepebaşı ilçesi kırsal Kozlubel Mahallesi'nde 1984'te bu madenle tanışan 54 yaşındaki Çınar, katıldığı festivallerde Eskişehir'in bu ekonomik ve kültürel değerini tanıttı. Kültür ve Turizm Bakanlığı Geleneksel El Sanatçısı ünvanını 1996'da alan Çınar, 6 yıl önce Eskişehir Olgunlaşma Enstitüsünde usta öğretici olarak görev yapmaya başladı. Enstitüde lüle taşını pipodan takıya, satranç takımından büstlere kadar birçok ürüne dönüştüren, ABD ve Çin'den gelen siparişleri yetiştirmeye çalışan Çınar, mesleğinin gelecek nesillerde devamını sağlamak amacıyla aralarında iki kadının bulunduğu birçok kişiye bu sanatı öğretti.

Mehmet Çınar, AA muhabirine, ilkokulu bitirdikten sonra yaz tatilinde doğduğu yer olan Kozlubel'de madeni işlemeye başladığını, 1984'te eline aldığı lüle taşını bir daha bırakamadığını söyledi.

Adeta bu madenin içinde büyüdüğünü belirten Çınar, şöyle devam etti: "Lüle taşını işlemeyi bırakamıyorum. Başka bir işle uğraştığımda aklım lüle taşında kalıyor. Pipo, tespih, satranç takımı, takı, topaç, büst gibi ürünler yapıyorum. 1996 yılında İstanbul'da Taksim Meydanı'ndaki bir festivale katıldım. Kültür ve Turizm Bakanlığı görevlileri lüle taşını işlerken beni izledi. Daha sonra işlemleri başlatıp, Kültür ve Turizm Bakanlığı sanatçısı oldum. Eskişehir Olgunlaşma Enstitüsünde 6 yıldır usta öğreticiyim."

Çınar, lüle taşının gelecek nesillere aktarılmasının önemini vurguladı. Bu madenin çok değerli olduğunu dile getiren Çınar, "ABD ve Çin'den gelen siparişler üzerine pipo üretiyorum. Yurt dışından yoğun talep var ancak bunu karşılamakta zorlanıyoruz çünkü yeteri kadar usta yok. Taşı çıkaranların sayısı bile istenilen seviyede değil. İki kadın usta yetiştirdim. Kadın ustalarım çok iyi noktaya geldiler. Bir de erkek yetiştiriyorum." diye konuştu. "KADININ ELİNİN DEĞDİĞİ HER ŞEY GÜZEL OLUYOR"

Çınar'ın yetiştirdiği ustalardan Çiğdem Genç Dündar, daha önce Halk Eğitimi Merkezinde ebru kursu verdiğini, 4 yıldır lüle taşıyla uğraştığını anlattı.

Lüle taşında farklı teknikler uyguladıklarını, kağıtları yakıp renklendirdiklerini belirten Dündar, "Kadının elinin değdiği her şey güzel oluyor. Benim lüle taşı ustası olduğumu öğrenenler şaşırıyor. 'Lüle taşıyla erkekler uğraşır' diye kalıplaşmış düşünce var ancak kadınlar olarak da gayet güzel yapıyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

Çınar'dan öğrendiği lüle taşı işlemesini 2 yıldır sürdüren Şeyda Özbakan, bu sanatla uğraşmaktan memnuniyet duyduğunu belirtti. Özbakan, "Her yıl daha iyi olmak için çabalıyorum. Gelecekte kadın lüle taşı sanatçıları da yetiştirmek istiyorum. Kadınların rahatlıkla yapabileceği bir iş. Onları eğitmeyi ve yardımcı olmayı çok istiyorum. Lüle taşıyla uğraşmak rahatlatıyor." ifadesini kullandı.

Mehmet Çınar'dan lüle taşı dersi alan emekli Önder Beşibirlik ise lüle taşına şekil vermekten keyif aldığını, istek, inanç ve ilgiyle çoğu insanın rahatlıkla bu sanatı yapabileceğini dile getirdi.

400 yıllık Çerkes geleneği: Gelinin dert kutusu

Tarafından: NTV
9 Nisan 2024 at 12:05
400 yıllık Çerkes geleneği: Gelinin dert kutusu

Kocaeli'nin Kartepe ilçesinde kurulacak Çerkes müzesi için Türkiye'nin dört bir yanından objeler toplanıyor. Toplanan objeler arasında 160 yıl önce Çerkes soykırımı sırasında Kafkasya'dan getirilen Kur'an-ı Kerim de var, dert kutusu da.

Uzuntarla Mahallesi'nde hayata geçirilecek Çerkes müzesi için Uzuntarla Adige Kültür Derneği Başkanı Sedat Yenişen ve dernek üyeleri, geleneklerini yansıtan çeşitli objeleri topluyor.
Şu ana kadar 200'ye yakın obje toplayan Yenişen, elde ettiği eserlerle unutulmuş Çerkes kültürünün de ortaya çıkarılmasını sağlıyor. Yenişen, 160 yıl önce Kafkasya'dan gelen ailenin yanında getirdiği Kur'an-ı Kerim'i de müzeye koymak için saklıyor.
Müzede sergilenecek eserlerin arasında en göz çarpan ise dert kutusu. Çerkes geleneğinde anne, gelin olacak kızına dert kutusunu vererek, damat tarafını kimseye şikayet etmemesini, aile huzurunu bozacak durumları kutuya anlatması isteniyor. Bu eserin ortaya çıkmasıyla unutulmuş gelenek yeniden hatırlandı.
Sedat Yenişen; aralarında Kur'an-ı Kerim, dert kutusu ve Çerkeslerin "haluj sandığı" diyerek tabir ettiği 100 yıllık sandığın da bulunduğu 25'in üzerinde eserin Orhan Halman tarafından getirildiğini söyledi. Çerkes kültürünü yansıtan objelerin Uzuntarla Adige Kültür Derneği'nde muhafaza edildiğini söyleyen Sedat Yenişen, "Yakında açacağımız Uzuntarla Çerkes Müzesine gönderilen objeleri derneğimizde muhafaza ediyoruz. Şu ana kadar 200’e yakın obje topladık. 80-200 yıllık objelerimiz var. En ilginç obje Kafkasya’dan gelen Kur'an-ı Kerim. Haluj sandığı da çok nadir bulunan objedir. Kur'an-ı Kerim-i yaklaşık 160 yıl önce Kafkasya’dan gelenler getirmiş. Son sayfaları hırpalandığı için el yazması ile tekrar yazılmış. Haluj sandığı da geleneğimizdendir. Çerkeslerin düğün evine giderken yardım amaçlı içerisine Çerkes böreği dediğimiz haluj koyarlardı. Çok nadir bulunan sandıktır. Türkiye'de en fazla 3-4 tane vardır. Bu sandığın tarihi 100 yıla yakındır" dedi.
Unutulmaya yüz tutmuş Çerkes kültürünü yaşatmak ve gelecek nesillere aktarmak amacıyla uzun süredir eserler topladıklarını anlatan Dernek Üyesi Vedat Eroğlu ise "Çok ilginç objeler geliyor. Haluj sandığından dert kutusuna kadar birçok objeyle beraber unutulmuş gelenekler de ortaya çıkıyor. Kafkasya'dan gelen objeler de var. Bugüne kadar müze için 200’e yakın obje topladık" diye konuştu.
Yaklaşık 400 yıllık Çerkes geleneği olan dert kutusu hakkında bilgiler veren Eroğlu, "Çerkeslerde kız evleneceği zaman annesi tarafından damat evinde yaşayabileceği olumsuzluklara karşı uyarılır, damat evinde gelinin büyüklere saygısızlık yapmaması ve cevap vermemesi için anne tarafından kıza dert kutusu verilir. Kız tüm sorunlarını bu dert kutusuna anlatması, sorunlarının dışarı aktarmaması için anne tarafından tembihlenir. Bir nevi bu kutu psikologdur. En azından kızın derdini anlatabileceği bölümdür. Türkiye'de en son Eskişehir tarafında dert kutusunun kullanıldığı biliniyor. Bu vesileyle kaybolmaya yüz tutmuş gelenek gün yüzüne çıktı. Şu an elimizde bulunan kutu sembolize edilmiş hali" şeklinde konuştu.

Türker İnanoğlu hayatını kaybetti

Tarafından: NTV
2 Nisan 2024 at 20:17
Türker İnanoğlu hayatını kaybetti

SON DAKİKA HABERİ: Yönetmen, senarist ve yapımcı Türker İnanoğlu 87 yaşında hayata veda etti. İnanoğlu, 4 Nisan'da son yolculuğuna uğurlanacak.

Türk sinemasının usta ismi Türker İnanoğlu 87 yaşında yaşamını yitirdi.

İnanoğlu'nun ölüm haberini Sağlık Bakanı Fahrettin Koca duyurdu. 

Koca, "Sanat dünyamızın ünlü isimlerinden yapımcı ve film yönetmeni Türker İnanoğlu geçirdiği ani rahatsızlığın ardından kaldırıldığı hastanede yapılan müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti. Kendisine Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum. Sevenleri olarak acımız büyük." ifadelerini kullandı. 

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy da sosyal medya hesabından "Türk sinemasının duayen ismi, yönetmen, senarist, yapımcı ve Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü sahibi Türker İnanoğlu'nun vefat haberini büyük bir üzüntüyle öğrenmiş bulunuyorum." açıklamasında bulundu.

Bakan Ersoy, "Merhuma Allah'tan rahmet; ailesine ve tüm sanat camiamıza başsağlığı diliyorum." ifadelerini kullandı.

HÜLYA KOÇYİĞİT: KELİMELER DÜĞÜMLENİYOR, YERİ DOLMAYACAK İnanoğlu’nun ölüm haberi üzerine NTV yayınına katılan Hülya Koçyiğit, “Türk sinemasına çok büyük bir iz bıraktığı gerçek. Çok değerli bir dost, çok kıymet verdiğim bir arkadaşım… Senarist, yönetmen, yapımcı, eğitim kurumu açmış bir insan. Uzun zamandır rahatsızdı. İnsan bu kadar sevdiği bir dostunu kaybettiğini duyunca kelimeler düğümleniyor.” dedi. Koçyiğit, İnanoğlu’nun eserleriyle anılacağını da söyledi, “Yeri dolmayacak.” ifadesini kullandı. HALDUN DORMEN: YERİ ÇOK BOŞ KALACAK Sanatçı Haldun Dormen de NTV yayınında İnanoğlu’nun çok yakın dostu olduğunu söyledi. “Yeri çok boş kalacak.” diyen Dormen, İnanoğlu’nun ailesine ve yakınlarına sabır diledi. MÜJDE AR: SİNEMANIN KENDİSİYDİ Sanatçı Müjde Ar da İnanoğlu’nun uzun süredir rahatsız olduğunu söyledi. NTV yayınında konuşan Müjde Ar, “Türker İnanoğlu’nu sinemanın bir bireyi olarak ifade etmek hafif kalır. Türker İnanoğlu sinemanın kendisiydi.” ifadelerini kullandı. İnanoğlu ile dostluğunun 50 yıl öncesine dayandığını anlatan Müjde Ar, “Onun için önce sinema vardı, sonra hayat vardı. Bütün yakın çevresindeki arkadaşlarına inanılmaz bir vefa duyan insandı.” şeklinde konuştu.

4 NİSAN'DA SON YOLCULUĞUNA UĞURLANACAK    İnanoğlu için 4 Nisan saat 10.00'da Tim Show Center'da tören düzenlenecek. Ardından öğle ezanına müteakip Levent Barbaros Hayrettin Paşa Camisi'nde cenaze namazı kılınacak. Türk sinemasında önemli filmlere imza atan İnanoğlu, cenaze namazından sonra Kanlıca'da aile mezarlığına defnedilecek.

TÜRKER İNANOĞLU'NUN HAYATI Yaşamının ilk 15 yılı Safranbolu'yla İstanbul arasında geçen İnanoğlu, futbolla birlikte en büyük tutkusu olan sinemaya yöneldi ve Ömer Lütfi Akad ile Nişan Hançer'e 9 filmde asistanlık yaptı. İnanoğlu, Yeşilçam'da çeşitli yapımcılara 10 film çektikten sonra 1960'ta kendi şirketi Erler Film'i kurdu ve bugüne kadar birçok sinema filmi, dizi ve televizyon programına imza attı.  Sinema oyuncusu Filiz Akın'la 1964'te evlenen İnanoğlu'nun daha sonra çocuk yıldız "Yumurcak" olarak ünlenen İlker adlı oğlu oldu ama çift 1974'te ayrıldı. İnanoğlu, halen evli olduğu oyuncu Gülşen Bubikoğlu'yla 1975'te yaşamını birleştirdi. Türker İnanoğlu Vakfı'nı (TÜRVAK) 1997 yılında kuran yapımcı, birçok meslek birliği ve derneğin kurulmasına da öncülük etti. İnanoğlu'nun Bubikoğlu ile evliliğinden Zeynep İnanoğlu isimli çocuğu bulunuyor.

Dünya Doğa Fotoğrafçılığı Ödülleri: Vahşi yaşamdan muhteşem görüntüler

Tarafından: NTV
29 Mart 2024 at 15:47
Dünya Doğa Fotoğrafçılığı Ödülleri: Vahşi yaşamdan muhteşem görüntüler

Dünya Doğa Fotoğrafçılığı Ödülleri (World Nature Photography Awards) her yıl dünyanın en iyi doğa fotoğrafçılarını ödüllendirirken doğanın güzelliğini bir kez daha gözler önüne seriyor. İşte Dünya Doğa Fotoğrafçılığı Ödülleri'nin kazananları...

Fotoğrafçı Tracey Lund, İskoçya'nın Shetland Adaları açıklarında balık tutan sümsük kuşlarını gösteren bu fotoğrafla Dünya Doğa Fotoğrafçılığı Ödülleri'nde birincilik ödülünü aldı.
Afrika mandasının üzerinde oturan sarı gagalı öküzkakanın fotoğrafı, kuş davranışları kategorisinde gümüş ödül aldı. Fotoğraf: Lakshitha Karunarathhna
Celia Kujala, Meksika'nın Baja California eyaletindeki Coronado Adaları açıklarında çöplerle oynayan bir deniz aslanı yavrusunun bu fotoğrafıyla, doğa foto muhabirliği kategorisini kazandı.
Kenya'nın Doğu Rift Vadisi'ndeki bir gölet kenarındaki leoparın bu fotoğrafı, Richard Li'ye siyah beyaz kategoriyi kazandırdı.
Galapagos Adaları'ndan bir başka görüntü ise yengeçleri gösteriyor. Fotoğraf, Bill Klipp'e omurgasızlar davranışı kategorisinde ödül kazandırdı.
Galapagos Adaları'nda çekilen İngiltere'den John Seager, bir deniz iguanasının üzerinde duran lav kertenkelesini gösteren bu fotoğrafla amfibiler ve sürüngenler davranışı kategorisinde altın madalya kazandı.
İsviçreli Andy Schmid, Norveç'in Skjervøy kentinde ringa balığı kovalayan dişi bir orkayı gösteren bu fotoğrafla su altı kategorisinde altın madalya kazandı.
Bitkiler ve mantarlar kategorisini kazanan fotoğraf, Chatree Lertsintanakorn'a ait. Tayland'ın Umphang Yaban Hayatı Koruma Alanı'nda "Thismia thaithongiana" adlı alışılmadık bir bitki.
Ivan Pedretti, İzlanda'da çekilen bu fotoğrafla Dünya manzaraları ve çevreleri ödülünü kazandı.
Amit Eshel, İsrail'in Negev çölünde bir uçurumun kenarındaki Nubya dağ keçisini gösteren bu fotoğrafla doğal yaşam alanı kategorisinde ödül kazandı.
Fotoğraf:  Jouni Erola
Fotoğraf: Nicolas Remy
Fotoğraf: Giovanni Crisafulli

Osmanlı'nın kuruluşunu konu alan Devlet Ana sahnede

Tarafından: NTV
29 Mart 2024 at 14:48
Osmanlı'nın kuruluşunu konu alan Devlet Ana sahnede

Devlet Tiyatroları Ankara Devlet Tiyatrosu Müdürlüğünce, usta yazar Kemal Tahir'in 1967'de yayınlanan Osmanlı'nın kurulma sürecini anlattığı "Devlet Ana" eserinden uyarlanan tiyatro oyunu sanatseverlerle buluştu.

Ankara Devlet Tiyatrolarınca sahnelenen, rejisörlüğünü Ayşe Emel Mesci'nin üstlendiği, usta yazar Kemal Tahir'in Devlet Ana romanı tiyatro sahnesinde bu ay dünya prömiyerini yaptı. Devlet Ana oyunun biletleri 1 dakika içinde bitti ve bir rekora imza attı. Ayşe Emel Mesci, oyunun ilk temsilini verdiği Cüneyt Gökçer Sahnesinde, AA muhabirine, romanın oyuna aktarılma süreci ve esere yönelik açıklamada bulundu. Mesci, Devlet Tiyatroları sahnesinden 10 yıl uzak kaldığını ve yeniden eser üretmeye başladığı için mutlu olduğunu söyledi. 1970'lerde Kemal Tahir romanlarındaki Orta Asya kökenli, göçebe toplum düzeninin sıkça tartışıldığını belirten Mesci, "Bütün tarihçilerin, roman yazarlarının, politikacıların üzerinde durduğu romanlardı Kemal Tahir'in Devlet Ana, Kurt Kanunu ve Yorgun Savaşçı eserleri." dedi. Mesci, eserde Anadolu medeniyetleri üzerine gelen göçlerin kendi kültür mirasını taşıdığını ve şaman kökenli hikaye anlatıcılığının daha sonra semavi semahlara dönüşmesinin sahneye yansıdığını söyledi."Doğu operası ve Shakespearean bir anlayışla oyunu sahneledik" Seyirci karşısına çıkarak ilk takdiri kazandıklarını belirten Mesci, "73 yaşındayım ve 58 yıldır sanatın içindeyim. Yıllardır Anadolu mitosları, destanları, seyirlik oyunları üzerine uzun zamandır çalışıyordum. Bilkent Üniversitesi Tiyatro Bölümü ikinci sınıf öğrencileri ile her yıl antik tiyatrolarda bir antik metni çalışıyoruz. Bu kazanımlarımı Devlet Ana'ya yansıttım. Bütün sanatların sentezinden çıkacak bir tiyatro anlayışım olduğu için doğu operası ve Shakespearean bir anlayışla oyunu sahneledik." dedi. Rejisör Mesci, şunları kaydetti: "Tarihsel romanda hikayelerin kopmamasına önem verdik. 60 kişilik bir ekip oynuyor. Oyunda 27 tablo var ve bu sahneler 1290 ile 1300 yılı arasında geçiyor. Sıçramalı bir tarih akışı var. Bir sahne kös meydanı, diğer sahne Osman Bey'in obasında geçiyor. Bu sıçramalı akışı seyirciye aktarmak için her sahnenin kendi özgün çalışmasını yapmak gerekiyordu. Bunu doğru aktarabilmek için çok büyük mücadele verdim." "Kemal Tahir oyunu izleseydi ne düşünürdü ve 2024'ten bu romanı nasıl görürdü" diye zaman zaman düşündüğünü ifade eden Mesci, Kemal Tahir'in Devlet Ana'yı yazarken derinlemesine tarih okuyarak araştırma yaptığı dönemle, bugünün eş değer olmadığını söyledi. Ayşe Emel Mesci, sözlerini şöyle sürdürdü: "Oyunda çok mert insanlarla karşı karşıyayız. Eser, Kuran-ı Kerim'in, Allah'ın son elçisi Hz. Muhammed'in söylediklerinin devamını, aynısını vurguluyor. Yani 'Toprağın mülkiyeti Allah'ındır. Anadolu'da çok temel bir husus bu ilke. Oyunda kadın-erkek eşitliğini görüyoruz. Kadınların hepsi eşit bir şekilde düşmana karşı savaşıyorlar. Kadınlar aynı zamanda yiğit savaşçılar yetiştiriyor. Kayı boyu ve diğerlerinde ırk, dil ayrımı yok, Kemal Tahir bunu çok güzel işlemiş biz de sahneye yansıtmaya çalıştık. Tasavvufi açıdan bakıldığından insana değer veren ilkelerin olduğu, birbirine destek veren insanların ve çok iyi savaşçıların yetiştiği bir dönem ve iyi bir şekilde sahneye taşıdığımı düşünüyorum." Bu tarz büyük oyunların Devlet Tiyatroları haricinde yapılamayacağının altını çizen Mesci, DT'nin sorumlukları olduğunu, hem öğretici, eğitici hem de eğlenceli oyunları hakkıyla yapabildiğini söyledi. "Devlet Tiyatroları olmasa bu ülkenin kültürü çok geri gider. Osmanlı'yı da, Cumhuriyeti de yeni ve yabancı yazarları sahneye taşıyorlar. Çok görevi var Devlet Tiyatrosunun. İzleyiciler, 3 saatlerini diziye vereceklerine gelip izlesinler." diyen Mesci, faydalı ve doğru bir oyun çıkardıklarına inançlarının tam olduğunu kaydetti.

"DEVLET ANA, OSMANLI DEVLETİNİN YÖNETİMİ BİÇİMİNİN SİMGESİ"

Devlet Ana'yı (Bacıbey) canlandıran oyuncu Mehtap Öztepe, Ayşe Emel Mesci'nin yönetmenliğiyle böylesine zor bir oyunun sahnelenmesinden çok mutlu olduklarını söyledi. Öztepe, "Devlet Ana, Osmanlı Devleti'nin yönetimi biçiminin simgesi. Kadının sert karakteri, koruyuculuğu, anaçlığı, kadın olması, yönetim anlayışının göstergesi. Sert bir karakter, koruyucu ama kadın. Kadına saygı duyuluyor." dedi. Oyunda didaktik bir dil kullanıldığını ve şiirsel bir anlatımın kullanıldığını vurgulayan Öztepe, "Kemal Tahir'in bir eserini oynamak bizim için büyük mutluluk, seyircimizin de seveceğini düşünüyoruz." dedi. ERTUĞRUL, OSMAN VE ORHAN BEY'İN HİKAYESİ

Osmanlı Devleti'nin ikinci padişahı Osman Bey'i canlandıran Kutay Sungar, kapalı ve yoğun bir prova süreci geçirdiklerini ama prömiyer ile gelen seyirci yorumlarının ekibe mutluluk verdiğini söyledi. Kariyeri boyunca Genç Osman, IV. Murad'ı oynadığını ama Osman Bey karakterini oynamadığını, daha farklı olduğunu belirten Sungar, şunları kaydetti:

"Genç Osman'da Osman'ın hikayesi anlatılıyordu ama Devlet Ana'da sadece Osman Bey değil, bir boyun hikayesi anlatılıyor. Tek bir karakterin, kahramanın hikayesi değil ve dediğiniz gibi edebiyatımızın en önemli romanlarından birisi. Sonradan imparatorluğa dönüşecek ve ardından Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasına giden süreci getirecek tarihin ilk kısmını anlatıyoruz. Kemal Tahir'in 650 sayfalık romanın özünü sahneye aktarabildik diye düşünüyorum. Romanda olan ama sahnede olmayan bir şey var mı diye düşünüyorum ama her şeyi anlattık tiyatroyu baz aldığımızda." "GÖRKEMLİ BİR ROMAN UYARLAMASI" Hikayenin anlatıldığı dönemin bugüne göre daha zor yıllar olduğunu belirten Sungar, oyunun ilk sahnelerinde Osman Bey'in Ertuğrul Bey'in vekili olarak görüldüğünü ve çok büyük bir Ertuğrul Bey karakterinin sahnede yer aldığını söyledi. Oyunun ortalarında önce bey sonra atalarına başkaldıran bir Osman Bey karakterini seyircinin izleyeceğini belirten Sungar, "Görkemli bir roman uyarlaması. Türk Dil Kurumu ödülü almış ve çok hoş bir Türkçesi olan bir roman Devlet Ana. Tarihe kurgusal da olsa objektif yaklaşan ve kültürümüzün, Osmanlı Devletinin kuruluş felsefesini anlatan bir oyun izleyecek seyircimiz. Ankaralı sanatseverleri oyunumuza bekliyoruz." dedi. Osman Özkan'ın romandan uyarladığı iki perdelik oyunda, dekor tasarımını Murat Gülmez, kostüm tasarımını Gazal Erten, ışık tasarımını Yakup Çıtak üstlendi. Oyunun müziklerini usta müzisyen Tuluyhan Uğurlu'nun yaptığı, dramaturgisi Ali Berktay'a ait olan eser bugün, yarın, 2, 3, 4 Nisan'da Cüneyt Gökçer'de sanatseverlerle buluşacak.

12 bin şarkı incelendi: Sözler artık daha öfkeli

Tarafından: NTV
29 Mart 2024 at 02:48
12 bin şarkı incelendi: Sözler artık daha öfkeli

Avusturya'da yapılan yeni bir araştırma, şarkı sözlerinin son yıllarda daha öfkeli ve tekrarlı hale geldiğini ortaya koydu. Araştırma için son 40 yıldaki 12 bin şarkı incelendi.

Independent'in haberine göre, yeni yayınlanan bir araştırmada, 1980 -2020 yıllarında yayınlanan 12 bin İngilizce şarkının sözlerini analiz edildi. Araştırmaya göre, rap, country, pop, R&B ile rock şarkılarındaki sözler daha basit ve tekrarlayıcı hale gelirken, rap şarkıları öfke ve olumsuz duygularda en derin artışı gösterdi. Şarkı sözlerinin genel olarak son 40 yılda daha öfkeli hale geldiği ortaya koyulurken şarkı sözlerinin zaman içinde daha basit ve anlaşılması daha kolay hale geldiği tespit edildi. Analizler ayrıca şarkılarda kullanılan farklı kelimelerin sayısının, özellikle rap ve rock şarkılarında azaldığını gösterdi. Avusturya'daki Innsbruck Üniversitesi Bilgisayar Bilimleri Bölümünden Yardımcı Doçent Eva Zangerle, şarkılarda öfke aktaran kelimelerin daha yaygın hale gelme nedeni olarak müziğin toplumun bir aynası olarak "toplum ve kültürdeki daha genel değişiklikleri yansıtmasına" işaret etti. Zangerle, "Son 40 yılda, mağazadan plak satın almaktan, telefondan yayın platformlarında yüz milyonlarca şarkı arasından seçim yapabilmeye kadar giden bir değişime tanık olduk. Bu durum müziğin tüketilme şeklini de değiştirdi." dedi. Zangerle ve araştırma ekibi ayrıca şarkı sözlerinin zaman içinde daha duygusal ve kişisel hale geldiğini tespit etti. R&B, pop ve country şarkılarında da duygusal açıdan olumsuz sözlerin kullanımında artış görüldü. Araştırmanın detayları Scientific Reports dergisinde yayımlandı.

Simpsonlar, ABD'deki kargo gemisi kazasını da mı öngördü? (The Simpsons kehanetleri)

Tarafından: NTV
28 Mart 2024 at 13:14
Simpsonlar, ABD'deki kargo gemisi kazasını da mı öngördü? (The Simpsons kehanetleri)

ABD'nin en uzun soluklu dizisi Simpsonlar'ın (The Simpsons) bazı gerçek olayları önceden tahmin etmesi, diziyi hayranlarının gözünde özel kılıyor. Daha önce corona virüs, facetime, akıllı saat, Yunanistan'ın borç temerrüdü, kripto para, Donald Trump'ın başkanlığı, hatta ABD'deki Kongre Binası işgalini bile bilen dizinin bir başka olayı da tahmin ettiği iddia edildi. Dizinin, kargo gemisinin Baltimore Limanı'nın dışındaki köprünün çökmesine yol açmasını bir bölümünde işlediği öne sürüldü. İşte Simpsonlar'ın doğru çıkan ve çıkacağı konuşulan diğer tahminleri...

ABD, körpüye çarpan kargo gemisi kazasıyla sarsıldı. Singapur bandıralı bir gemi Baltimore'daki Francis Scott Key Köprüsü'ne çarptı ve çarpma sonucunda köprünün büyük bir kısmı üzerinde araçlar varken çöktü. Kazayla ilgili soruşturma sürerken Simpsons dizisinin hayranları, komplo teorileri üretmeye başladı. Sosyal medyada diziden olduğu belirtilen bir sahne paylaşıldı. Sahnede, Baltimore'da yaşanan kazaya çok benzeyen görüntüler yer alması gündem oldu. Viral olan videoda, köprü kazasının yeri ve zamanı da örtüşüyor. Simpsons dizisinin bir olayı daha öngördüğü düşünülse de videonun "yapay zeka" ile üretildiği ortaya çıktı. Dizide böyle bir sahne olduğuna dair kanıt bulunamadı.
52 yaşındaki milyarder Elon Musk, Twitter'ı 2022 yılında satın aldığından beri birçok değişik yaptı. Bu değişikliklerin sonuncusu ise Twitter'ın adı ve logosu oldu. Twitter'ın, kurulduğu 2006 yılından bu yana kullandığı, logosu ve ismi X olarak değiştirildi. Geleceğe dair tahminleriyle bilinen Simpsonlar dizisinin bu değişimi de tahmin ettiği düşünülüyor. Dizinin 2012 yılındaki bir bölümünde Homer karakterinin Twittter'ın yeni logosuna benzer sembolü olan bir uygulama kullandığı görülüyor. Homer akıllı telefonunda gezinirken X logolu bir uygulama izleyicilerin dikkatini çekti.
Dünyaca ünlü kült çizgi film Simpsonlar (The Simpsons) kehanetleriyle sosyal medyaya konu olmaya devam ediyor. Çizgi dizinin hayranları, dizinin dünya gündemine yansıyan bir olayı daha öngördüğünü söyledi. Ünlü İtalyan sanatçı Michelangelo’nun Davut (David) heykeliyle ilgili tartışmayı seneler önce işlediği savunuldu. ABD'deki Tallahassee Classical School'da veliler, heykelin pornografik olduğu şikayetiyle müdürü işinden etmişti. Hope Carrasquilla adlı müdür okulun yasa gereği genellikle 11 ve 12 yaşındaki 6. sınıf öğrencilerine yıllık müfredatın küçük bir bölümünde Rönesans sanatı dersleri vermesi gerektiğini açıklamıştı. Carrasquilla üç velinin, Michelangelo'nun Davut'u üzerine bir bölüm içeren dersten çocuklarının rahatsız olduğu yönünde şikayette bulunduğunu söylemişti.
Simpsonlar'ın 1990'da yayımlanan "Itchy Scratchy Marge" adlı bölümündeyse Marge Simpson, "Itchy Scratchy" adlı çizgi filmin yaratıcılarına yapımdan şiddet öğelerini kaldırmalarını istiyor. Marge Simpson bunun ardından bir akvisitlerden oluşan bir örgüt kuruyor. Ancak örgüt üyeleri daha sonra Simpsonlar'ın yaşadığı Springfield'a gelen Davut heykeline karşı bir imza kampanyası başlatılmasını istiyor.  Marge Simpson ise daha sonra bir haber programına katılıp heykelin "pantolonunu indirmiş bir adam değil bir sanat eseri olduğunu" savunuyor.  Bu olay, dizinin gerçeğe ürkütücü şekilde yakın tahminlerde bulunduğu ilk durum değil, son olacağa da benzemiyor. İşte Simpsonlar'ın doğru çıkan ve çıkacağı konuşulan diğer tahminleri...
Metaverse dünyası Çizgi filmin izleyicileri, Metaverse'in önceden tahmin edildiğine ikna oldu. İnsanların sanal gerçeklik kulaklıkları, artırılmış gerçeklik gözlükleri, akıllı telefon uygulamaları veya diğer cihazları kullanarak buluşabileceği, çalışabileceği ve oynayabileceği sonsuz, birbirine bağlı sanal topluluklardan oluşan bir dünya olarak tanımlanan Metaverse, iddiaya göre 10 yıl önce Simpsonlar'da işlendi.
Mark Zuckerberg ve şimdi Meta olarak bilinen Facebook tarafından yürütülmeye başlanan Metaverse dünyası, 2011'de yayınlanan 23. sezon bölümü Holidays of Future Passed'de geçti. Bölümde Lisa Simpsons'ın 'ultra net' içine girdiği görülüyor. İnsanların, sanal gerçeklik dünyasına oldukça benzeyen sahnelerde, sürükleyici bir çevrimiçi dünyada etkileşime girdiği anlatılıyor.
Bir sosyal medya kullanıcısının "Simpsonlar, 2011'de Metaverse'i tahmin etti" yazısıyla internette tartışmalar başladı, çoğunluk dizinin yaratıcılarının doğru tahminde bulunduğuna ikna oldu.
Bir kullanıcı şu soruyu sordu: "Simpsonlar Metaverse'i tahmin mi etti, yoksa Mark Zuckerberg bu fikri Simpsonlar'dan mı çaldı?"
Sir Richard Branson'ın uzay uçuşu Simpsonlar, uzaya giden Virgin Galactic'in kurucusu milyarder Sir Richard Branson'ın uzay uçuşunu 2014'te tahmin ettiği iddiasıyla gündeme geldi.
Uzaya çıkan Branson'ın görüntüsü, Simpsonlar'ın 2014 yılında yayınlanan 25'inci sezonunun 15. bölümü olan The War of Art'taki bir sahneyle benzerlik gösteriyor.
Kamala Harris'in yemin töreni kıyafeti ABD Başkanı Joe Biden ve Başkan Yardımcısı Kamala Harris'in yemin törenini izleyen Twitter kullanıcıları, tören sırasında Harris'in giydiği kıyafet ile Lisa Simpson tarafından The Simpson'ın Bart to the Future bölümünde giyilen kıyafet arasındaki benzerliği fark ettiler.
Amerikan animasyon televizyon sitcomu Simpsons'ın 11. sezonunun 17. bölümü olan ve ilk olarak 19 Mart 2000'de Amerika Birleşik Devletleri'ndeki Fox ağında yayınlanan 'Bart to the Future', Lisa Simpson'ı Amerika Birleşik Devletleri Başkanı olarak tasvir ediyor. Bu bölümde, Lisa boynunda bir dizi beyaz inci bulunan mor bir pantolon giyiyor. Harris de benzer bir kombin giydi Başkan Yardımcısı olarak yemin ederken Kamala Harris, Lisa'ya çok benzer bir mor tonunda bir ceket ve elbise kombinasyonu giydi ve hatta görünüşü tamamlamak için basit bir güçlü inci taktı.
ABD'de Kongre Binası işgali Trump yanlılarının Washington'daki Kongre Binası'nı basması olayında, üstü çıplak, kafasında bir miğfer olan göstericinin görüntüsü ile Simpsonlar'da üzerinde "Vali" yazan bir kuşak taşıyan miğferli adamın yan yana görüntüsü, sosyal medyada en çok paylaşılan görseller arasına girdi.
Sosyal medyada en çok paylaşılan görsellerden bir diğeri de Kongre binasına giren yağmacılardan kürsü çalan adamın fotoğrafı ile Homer Simpson'ın heykel çaldığı sahneden bir kare oldu.
ABD'de "iç savaş 2021" etiketiyle atılan tweet'lerde, Simpsonlar dizisinde 20 Ocak 2021'de Homer Simpson'ın bir evin çatısında elinde silahla beklediği hali paylaşıldı. 20 Ocak ayrıca Trump'ın başkanlığı Joe Biden'a teslim edeceği yemin töreni günü.
Trump'ın başkan seçilmesi Dizi, Donald Trump'ın başkan seçileceği konusunu önceden işlemesinin yanı sıra Trump'ın öldüğü iddialarıyla da gündeme gelmişti. Ancak ölüm tarihi olarak işaret edilen 27 Ağustos 2020’de Trump, 3 Kasım'da yapılacak 59. başkanlık seçimleri için aday gösterilmişti.
Beyrut patlaması Lübnan'ın başkenti Beyrut'ta gerçekleşen patlamanın ardından, Simpsonlar'ın eski bir bölümü sosyal medyada konuşuldu.
Beyrut'ta büyük bir patlama sonucunda liman yakınında yerde oluşan mantar şeklindeki bulutun her yere yayıldığı görülürken, benzer görüntüler yine Simpsonlar'ın da bir bölümünde yayınlanmıştı.
Dizinin bir bölümünde Homer Simpson depodan patlayıcı satın alıyor ve eve götürdüğü patlayıcıyı yanlışlıkla yakıyor ve tüm şehir alevler altında kalıyor. Dünya genelinde binlerce sosyal medya kullanıcısı bu görüntüleri paylaşarak "Simpsonlar Beyrut patlamasını da bildi paylaşımları" yaptı.
Kolomb heykelinin başının kesilmesi Dizinin ilk sezonundaki The Telltale Head adlı bölümde Bart Simpson, çizgi dizinin kurgusal kasabası Springfield'ın kurucusu Jebediah Springfield'ın heykelinin başını kesiyor.  ABD'de Afro-Amerikalı George Floyd'un polis şiddeti sonrası hayatını kaybetmesiyle başlayan ırkçılık karşıtı protesto hareketinde göstericiler, Boston'daki Waterfront Parkı'nda bulunan Kolomb heykeline saldırmıştı. Jebediah Springfield'ın heykeli gibi, heykelin başı gece yarısı sökülmüştü. Kolomb, Amerikan yerlilerine karşı yürüttüğü kitlesel şiddet nedeniyle bugünlerde tartışmalı bir figür ve dolayısıyla ırkçılığa karşı öfkeden nasibini aldı. Simpsonlar dizisi hayranları sosyal medyada hemen olaylar arasındaki benzerliklere dikkat çekti.  İşte Simpsonlar'ın diğer kehanetleri...
Tom Hanks Hayranları, dizinin, Tom Hanks’in corona virüse yakalanacağını önceden tahmin ettiğine inanıyor. Dizinin 2007 yapımı TV filmi versiyonunda Tom Hanks bir reklam filmi sahnesinde görülüyor.  Reklamda Büyük Kanyon sıkıcı olduğu için yerine konan yeni Büyük Kanyon tanıtılıyor. Hanks reklamda “ABD hükümeti güvenilirliğini kaybetti, o yüzden benimkini ödünç alın” mesajı veriyor. Aktör ardından, “Ben Tom Hanks, beni şahsen görürseniz lütfen beni bırakın” diyor. Teori, diğer kehanetlere göre gerçek hayattan biraz uzak kalsa da dizinin sıkı hayranları Tom Hanks’li bölümü Simpsonlar’ın tahminleri listesine ekliyor.
Kripto para Daha sonra gerçeğe dönüşen olay örgülerini önceden ele almasıyla ünlü Simpsonlar (The Simpsons) animasyonu dizisi, kripto para konusunda gelecek hakkında yorumda bulundu. Dizinin 31. sezonunda Frinkcoin adlı bölümünde, kripto para birimlerinin ve blockchain’in nasıl çalıştığını açıklamak üzere konuk yıldız olarak Big Bang Theory dizisinden Jim Parsons yer aldı. Şarkı ve dansla kripto para biriminin geleceğini anlatan dizide şöyle denildi: “Her gün geleceğin parası olmaya bir adım daha yaklaşıyorum. Cüzdanında değil, senin bilgisayarındayım!” SIMPSONLAR GELECEĞİ NASIL TAHMİN EDİYOR?
Jim’in konuşmasının sonunda ekrana bir bilinçaltı mesajı yansıdı ve kripto para birimlerinin nasıl çalıştığı şu sözlerle açıklandı: “Kripto para birimlerinden bahsederken ‘Cryptocurrency’ kelimesini tekrar tekrar kullanmak, acemi biri olduğunuzu gösterir. Tam bir kripto para yığını… Bu sistemde, ek kripto para birimleri oluşturmak için kurallar tanımlanmıştır. Geleneksel para birimi gibi üretilebilir veya rastgele oluşturulur veya hepsi LeBron'a [James] verilir.”  Bölümde yer alan sözlerle Simpsonlar’ın bir kez daha geleceği tahmin etmiş olabileceği düşünüldü.
Corona virüs Simpsonlar dizisinin sadık seyircileri, animasyon komedinin corona virüse yıllar önce yer verdiğini düşünüyor. Dizinin 1993’te yayınlanan bir bölümünde, Japonya’dan yayılan Osaka Flu adlı virüsten söz ediliyor.
Japonya’da meyve suyu işçileri paketleme yaparken, işçilerden biri, “Müdüre grip olduğumu söyleme lütfen” diyor ve sonra kutunun içine öksürüyor. Böylece virüs, kutuyla birlikte ABD’ye taşınıyor. Ülkede pek çok kişi hastalanıyor.
Dizinin hayranları, Çin’in Wuhan kenti yerine Japonya’dan yayılan bir virüsten söz etmesiyle Simpsonlar’ın küresel bir olayı daha 27 yıl önce öngördüğü görüşünde.
Trump’ın başkan seçilmesi The Simpsons bölümlerinin gerçek çıkması hakkında yanlış bilinen bazı durumlar ve manipüle edilen şeyler var ancak şu bir gerçek ki bundan yıllar yıllar önce Simpsons’ın bir bölümünde Trump’ın başkanlığından söz ediliyor.Yeni başkan Lisa Simpson, “Sizin de bildiğiniz gibi, Başkan Trump’tan bize oldukça yüklü bir bütçe çatlağı miras kaldı” diyor ve kendisinden önce Trump’ın başkan olduğunu söylüyor. Bu bölüm, 2000 yılında yayınlanan Bart to Future bölümünden. (Bart’ın geleceğe dönüşü) SIMPSONLAR 30 YAŞINDA
Bu kehanete göre Trump’tan sonra Amerika’nın başkanı bir kadın olacak. Trump’ın zaten bir kadın adayla yarışıp başkan olduğunu düşünürsek, bu teorinin gerçekleşme ihtimali de oldukça yüksek gibi görünüyor.
Super Bowl'da Lady Gaga Serinin Lady Gaga'nın Super Bowl'daki şovunu beş yıl öncesinden tahmin ettiği de ortaya çıkmıştı.
Disney-Fox birleşmesi Son olarak dizide geçip yakın zamanda gerçek olan başka bir şey ise Walt Disney'in 20th Century Fox'u satın alması.
Dizinin 8 Kasım 1998'de yayınlanan bölümünde 20th Century Fox tabelasının altında 'Walt Disney Co'nun bir bölümü' yazısı görülüyor.
11 Eylül saldırılarıÇizgi filmin 1997 yılında yayınlanan bir bölümünde Lisa’nın elindeki derginin kapağında 9 -11 yazdığı düşünülüyor. Ayrıca 11’i ikiz kulelerin oluşturması da 11 eylül saldırıları hakkındaki komplo teorilerini güçlendiriyor.
1993’teki bir bölümde ise duvardaki tabloda ikiz kulelere benzer bir yapının dumanlar altında olduğu görülüyor.
Akıllı telefon öngörüsü Akıllı telefonlar henüz icat edilmemişken, The Simpsons’ın 1994 yılında yayınlanan Lisa on Ice bölümünde dokunmatik telefon görülüyor. Logoya dikkat ettiniz mi?
1995 yılında yayınlanan 6. sezon 5. bölümde ise akıllı saat görülüyor. Apple’ın sıkı bir Simpsons fanı olduğunu söylersek yanılmış olmayız herhalde.
Yeni Star Wars filmleri Ayrıca, Star Wars’ın yeni filmlerinin çekileceğini de bilmişti.
The Simpsons serisinde geçen ve önümüzdeki günlerde olması konuşulan diğer kehanetler... Aç gözlü şirketler çevresel bir faciaya sebep olacak ve kirletilmiş alandan korunmak için bir kubbe kurulacak.
Angelina Jolie ve Brad Pitt kötü bir boşanma sonrası stresten kilo alacaklar.
Trump’tan sonra Amerika’nın başkanı bir kadın olacak.
Facebook'un algoritması sahte haberleri işaretlemeye başlayacak, aynı zamanda gizli alayı da saptayabilecek böylece insanların kafası karışmayacak.

27 Mart Dünya Tiyatro Günü | Ferhan Şensoy bağlaması ile söylüyor: Güldürdüm gidiyorum…

Tarafından: NTV
27 Mart 2024 at 10:27
27 Mart Dünya Tiyatro Günü | Ferhan Şensoy bağlaması ile söylüyor: Güldürdüm gidiyorum…

İlk kez 1961 yılında kutlanmaya başlayan Dünya Tiyatro günü o tarihten bu yana her yıl 27 Mart'ta tüm dünyada çeşitli tiyatro dernekleri ve sanat çevreleri tarafından kutlanıyor. Usta sanatçı Ferhan Şensoy da yıllar önce sahnede bağlamasıyla "Güldürdüm gidiyorum..." şeklinde bir doğaçlama söylemişti.

Aşık Veysel vefatının 51. yılında Sivas'ta mezarı başında anıldı

Tarafından: NTV
21 Mart 2024 at 14:53
Aşık Veysel vefatının 51. yılında Sivas'ta mezarı başında anıldı

Aşık geleneğinin en büyük temsilcilerinden halk ozanı Aşık Veysel Şatıroğlu, vefatının 51. yılında Sivas'ta anıldı.

Halk ozanı Aşık Veysel Şatıroğlu'nun vefatının 51. yılında, doğum yeri Sivas'ın Şarkışla ilçesine bağlı Sivrialan köyündeki mezarı başında anma programı düzenlendi. Sivas Vali Yardımcısı İlhami Doğan, anma programında yaptığı konuşmada, Aşık Veysel'i rahmet ve minnetle andıklarını belirtti. Aşık Veysel'in çok önemli bir ozan olduğunu aktaran Doğan, "Veysel'in kurmuş olduğu dünyasında o fikirleri ve düşüncelerini, filozoflar ancak bu şekilde dile getirebilirdi. O, enfes şekilde insanlık adına tabiat adına her hadiseyi en yalın Türkçe ile dile getirmiştir. Veysel'in kendi ifadelerinde bulmuş haliyle kendisi için bugün düğün günü. Aynı Mevlana'daki gibi Şeb-i Arus'dur." ifadelerini kullandı. Veysel'in torunlarından Rüstem Şatıroğlu ise "Bugün Aşık Veysel'in doğduğu topraklarda onun kara toprağına kavuşmasının yıl dönümünde köyündeyiz. Burada siz kıymetli dostlarla dedemi yeniden anmanın ve birlikte olmanın mutluluğu içerisindeyim. Türkiye'ye ve dünyaya mal olmuş bir değerin torunu olmak, onun soyunu devam ettirmek hem sorumluluğu hem de duygu yoğunluğuyla sözcüklerle anlatılabilecek bir şey değildir. Onu yaşamak, onu yeniden keşfederek yaşamak büyük bir gurur." diye konuştu.İlçe Müftüsü Tayyıp Koçer'in Kur'an-ı Kerim tilavetinin ardından Aşık Veysel'in mezarına karanfil bırakıldı. Ozanın kabri başındaki anma programının ardından protokol üyeleri ve beraberindekiler, Aşık Veysel Müzesi'ni gezdi. Burada ses sanatçıları Aşık Veysel Şatıroğlu'nun eserlerini seslendirdi. Anma programına, Şarkışla Kaymakamı Samet Öztürk, İl Kültür ve Turizm Müdürü Aziz Erdoğan, Şarkışla Belediye Başkanı Ahmet Turgay Oğuz, sanatçılar, kurum müdürleri, Aşık Veysel'in torunları Cevriye Keçeci ve Sebahattin Şatıroğlu, kızı Hayriye Özer ve köy sakinleri katıldı.

Londra'daki yeni Banksy duvar resmine beyaz boyalı saldırı

Tarafından: NTV
20 Mart 2024 at 16:43
Londra'daki yeni Banksy duvar resmine beyaz boyalı saldırı

Gizemli sokak sanatçısı Banksy'nin Londra'nın kuzeyindeki bir binanın duvarına çizdiği ağaç duvar resmi ortaya çıkışından iki gün sonra beyaz boyayla tahrif edildi.

Gizemli sokak sanatcısı Banksy'nin yeni eseri Londra'da ortaya çıktı. Sanatçı Finsbury Park'ta bulunan duvar resmini resmi instagram hesabından paylaşarak kendisine ait olduğunu kanıtlamış oldu. Finsbury Park'taki sanat eseri, bir ağacın yakınındaki bir duvarda yeşil boyanın kaba fırça darbelerini içeriyor ve soyut bir yeşillik görünümü veriyor. Sosyal medyada paylaşılan yeni görüntülerde duvar resminin kısmen beyaz boyayla tahrif edildiği görüldü. Esere kimin beyaz boyayla saldırarak zarar verdiği ise belirlenemedi. Duvar resmini orijinal eser olduğu ortaya çıktıktan sonra eseri tamamlayan ağacın ve duvarın etrafına çit çekilmişti.

BELEDİYE ESERİ KORUMA KARARI ALMIŞTI Islington belediyesi, tahrifattan haberdar olduğunu söyledi. Beyaz boyayla esere saldırılmadan önce belediye, grafiti temizleme ekibinin sanat eserinden haberdar olduğunu ve onu kaldırmayacağını söylemişti. Belediye ayrıca, Banksy'nin seçtiği kiraz ağacının 40-50 yaşında olduğunu, çürüme ve mantar hasarı nedeniyle sağlık durumunun kötüye gittiğini söyledi. The Banksy Story dizisinin yaratıcısı James Peak, BBC'ye çalışmanın net bir mesaj verdiğini söyledi: "Doğa mücadele ediyor ve onun yeniden büyümesine yardımcı olmak bizim elimizde.""KENTSEL OLARAK YOĞUN BİR ALAN SEÇİLDİ" Banksy'nin, bu eserini yapmak için "çok yoğun, kentsel ve yapılaşmış bir çevre" seçtiği belirtildi. Kadın figürünün "klasik Banksy tarzı bir şablon" olduğu da vurgulandı. Eserde ağaç canlanmış gibi görünüyor, ancak bu fark edilir derecede sahte ve sentetik bir canlanma. Dizi yaratıcısı Peak eserin yapım süreciyle ilgili, "Artık bahar geldi ve bu ağacın yapraklarla dolu olması gerekiyordu ama Banksy bisikletle yanından geçmiş ve ne kadar perişan göründüğünü düşünmüş olmalı" diye konuştu.

PTT'den Ara Güler konulu anma pulu

Tarafından: NTV
14 Mart 2024 at 17:21
PTT'den Ara Güler konulu anma pulu

2018 yılında yaşamını yitiren dünyaca ünlü foto muhabiri Ara Güler'in ikonik fotoğrafları anma pulu olarak bastırıldı. Beyoğlu Tarihi Postanesi'nde satışa sunulan pullar için koleksiyonerler heyecanlıydı. (Haber: Melike Şahin Kamera: Cahit Kazan)

Kütahyalı kadınlar gümüşü çini ve taşla birleştiriyor, zanaatkârlık becerilerini geliştiriyor

Tarafından: NTV
14 Mart 2024 at 12:08
Kütahyalı kadınlar gümüşü çini ve taşla birleştiriyor, zanaatkârlık becerilerini geliştiriyor

“Bu proje benim hayatımı değiştirdi: Ev kadınıyken ‘T.C. Kültür Bakanlığı Sanatçısı’ unvanı aldım ve yurtdışına açılan bir zanaatkâr oldum.”Bu sözler Kütahya’da yaşayan iki çocuk ve bir torun sahibi Nevin Işık’a ait. Sözünü ettiği proje ise Kütahya Belediyesi’nin tam 20 yıl önce; 2004’te Avrupa Birliği (AB) desteğiyle hayata geçirdiği Çini, Seramik ve Süs Taşı Üzerine Gümüş İşlemeciliği Projesi. Kütahya gümüşü ile Kütahya çinisini bir araya getiren bu eğitim ve üretim projesi, o kadar başarılı olmuş ki; pek çok olağanüstü zanaatkar yetiştirmiş. Zanaatkârların eserleri uluslararası tanınırlık kazanmış.

Işık gümüş takı takmayı çok sevdiği için kursa kaydolmuş. Kursta takı yapmaktan da hoşlandığını keşfetmiş ve kendine minik bir atölye açmış. “Atölyeyi açtığımdan kimsenin haberi yoktu, öyle ki eşimin bile 2 ay sonra haberi oldu! Kurstan sonra atölyeye gidip kendi kendime çalışıyordum” diyor.

Zamanla Işık’ın azmi karşılık bulmuş ve gümüş ile çiniyi bir araya getirdiği takılar sadece Türkiye’de değil Almanya’da da meşhur olmuş. Işık atölyesinde takı üretmeye devam ediyor; gümüş işlemeciliği kursları veriyor ve “T.C. Kültür Bakanlığı Sanatçısı” unvanıyla uluslararası fuarlara ve festivallere katılıyor.

Gümüş işleyerek çocuğunu büyüttü Ümmühan Oruç da ev kadınıyken bu kurs sayesinde yetenekli bir meslek erbabına dönüştü.

Ümmühan Oruç“İlk kursun ardından 3 yıl kalfalık, 3 yıl ustalık ve 6 ay da usta eğiticilik eğitimi aldım. Eğitimler sürerken takı ürettim ve yaptıklarımı satarak kızımı büyüttüm. Çok seviyorum bu işi ama kolay değil; bazen ateşle kaynak yapıyor, bazen çekiçle gümüşe şekil veriyor bazen de mikronları ölçüyoruz. Bütün bunlar ancak tutkuyla yapılabilir” diye konuşuyor. Oruç, Kütahya Belediyesi’ne bağlı UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı biriminde ve Halk Eğitim Merkezi bünyesinde halen çeşitli kurslar veriyor. Bu kurs sayesinde hayatı önemli ölçüde değişen bir diğer kişi de Sakin Yaman. “Usta öğretici olarak kursa davet edildim ve Ankara Beypazarı’ndan Kütahya’ya taşındım. Geliş o geliş!” diyor. Sesinden öyle anlaşılıyor ki; gümüş işlemeciliği, gümüş ve çiniden takı yapımı ve gümüşün Kütahya'dan gelen yarı değerli taşlarla birlikte kullanımı konularında öğrencilerine yıllardır verdiği eğitimden gurur duyuyor. "T.C. Kültür Bakanlığı Sanatçısı" unvanlı Yaman da halen Kütahya Belediyesi’ne bağlı UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı biriminde ve Halk Eğitim Merkezi bünyesinde halen çeşitli kurslar veriyor.Projenin başarısı tüm şehre fayda sağlıyor Kütahya Çiniciler, Fotoğrafçılar ve El Sanatları Esnaf Odası Başkanı Sadık Erilbaylı 20 yıl önce başlatılan bir projenin hem geleneksel sanatlar hem de şehrin ekonomik manzarası üzerindeki dönüştürücü etkisine dikkat çekiyor: “Bu proje çini ve gümüşün bir araya geldiği Kütahya'ya özgü yeni bir alan yarattı. Böylelikle el emeği göz nuru eserlerimizin cazibesi arttı. Takıcılık kentte önemli bir sektör haline geldi ve yeni ihracat olanakları doğdu. Başarının verdiği motivasyonla, gümüşten sonra bakır ve çiniyi bir arada kullanmaya başladık. Şimdi ahşabın ve çini ile uyumunu deniyoruz.”Büyükelçi Şubat 2024’te Kütahya’yı ziyaret etmişAvrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Başkanı, Büyükelçi Nikolaus Meyer-Landrut, “Yirmi yıl önce başlatılan bir AB projesinin bu kentin kültürel ve ekonomik canlılığına önemli ölçüde katkıda bulunduğunu görmekten büyük heyecan duyuyorum. Projenin ev kadınlarını nasıl becerikli zanaatkara dönüştürdüğünü duymak beni gururlandırdı ve kentin kültürel yaşamı üzerindeki zenginleştirici etkisine bizzat şahit oldum. Bu projede yer alan herkese kalıcı katkıları için şükranlarımı sunuyorum” diyor. Türkiye’nin sahip olduğu gümüş madeninin yaklaşık yüzde 70’i Kütahya’da bulunuyor. Çinicilik ise hem tarihi bir gelenek hem de bölge halkı için önemli bir geçim kaynağı. Proje hakkında Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) ile iş birliği içinde yürütülen proje, eski usta-çırak geleneğinden yararlanarak kayıtlı işgücünü genişletti. AB, bu başarılı girişimi Yeni Fırsatlar Hibe Programı kapsamında 200 bin avro ile desteklemişti. Proje kapsamında gümüş işleme konusunda uzmanlaşmış atölyeler kurulmuştu. Bu atölyeler, çini ve doğal taşların gümüş işleme teknikleriyle entegrasyonuna odaklanmıştı. Yaklaşık 200 öğrenci bir yıllık eğitim programını tamamlamış ve sertifika almaya hak kazanmıştı.

Kütahyalı kadınlar gümüşü çini ve taşla birleştiriyor, zanaatkârlık becerilerini geliştiriyor

Tarafından: NTV
14 Mart 2024 at 12:08
Kütahyalı kadınlar gümüşü çini ve taşla birleştiriyor, zanaatkârlık becerilerini geliştiriyor

“Bu proje benim hayatımı değiştirdi: Ev kadınıyken ‘T.C. Kültür Bakanlığı Sanatçısı’ unvanı aldım ve yurtdışına açılan bir zanaatkâr oldum.”Bu sözler Kütahya’da yaşayan iki çocuk ve bir torun sahibi Nevin Işık’a ait. Sözünü ettiği proje ise Kütahya Belediyesi’nin tam 20 yıl önce; 2004’te Avrupa Birliği (AB) desteğiyle hayata geçirdiği Çini, Seramik ve Süs Taşı Üzerine Gümüş İşlemeciliği Projesi. Kütahya gümüşü ile Kütahya çinisini bir araya getiren bu eğitim ve üretim projesi, o kadar başarılı olmuş ki; pek çok olağanüstü zanaatkar yetiştirmiş. Zanaatkârların eserleri uluslararası tanınırlık kazanmış.

Işık gümüş takı takmayı çok sevdiği için kursa kaydolmuş. Kursta takı yapmaktan da hoşlandığını keşfetmiş ve kendine minik bir atölye açmış. “Atölyeyi açtığımdan kimsenin haberi yoktu, öyle ki eşimin bile 2 ay sonra haberi oldu! Kurstan sonra atölyeye gidip kendi kendime çalışıyordum” diyor.

Zamanla Işık’ın azmi karşılık bulmuş ve gümüş ile çiniyi bir araya getirdiği takılar sadece Türkiye’de değil Almanya’da da meşhur olmuş. Işık atölyesinde takı üretmeye devam ediyor; gümüş işlemeciliği kursları veriyor ve “T.C. Kültür Bakanlığı Sanatçısı” unvanıyla uluslararası fuarlara ve festivallere katılıyor.

Gümüş işleyerek çocuğunu büyüttü Ümmühan Oruç da ev kadınıyken bu kurs sayesinde yetenekli bir meslek erbabına dönüştü.

Ümmühan Oruç“İlk kursun ardından 3 yıl kalfalık, 3 yıl ustalık ve 6 ay da usta eğiticilik eğitimi aldım. Eğitimler sürerken takı ürettim ve yaptıklarımı satarak kızımı büyüttüm. Çok seviyorum bu işi ama kolay değil; bazen ateşle kaynak yapıyor, bazen çekiçle gümüşe şekil veriyor bazen de mikronları ölçüyoruz. Bütün bunlar ancak tutkuyla yapılabilir” diye konuşuyor. Oruç, Kütahya Belediyesi’ne bağlı UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı biriminde ve Halk Eğitim Merkezi bünyesinde halen çeşitli kurslar veriyor. Bu kurs sayesinde hayatı önemli ölçüde değişen bir diğer kişi de Sakin Yaman. “Usta öğretici olarak kursa davet edildim ve Ankara Beypazarı’ndan Kütahya’ya taşındım. Geliş o geliş!” diyor. Sesinden öyle anlaşılıyor ki; gümüş işlemeciliği, gümüş ve çiniden takı yapımı ve gümüşün Kütahya'dan gelen yarı değerli taşlarla birlikte kullanımı konularında öğrencilerine yıllardır verdiği eğitimden gurur duyuyor. "T.C. Kültür Bakanlığı Sanatçısı" unvanlı Yaman da halen Kütahya Belediyesi’ne bağlı UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı biriminde ve Halk Eğitim Merkezi bünyesinde halen çeşitli kurslar veriyor.Projenin başarısı tüm şehre fayda sağlıyor Kütahya Çiniciler, Fotoğrafçılar ve El Sanatları Esnaf Odası Başkanı Sadık Erilbaylı 20 yıl önce başlatılan bir projenin hem geleneksel sanatlar hem de şehrin ekonomik manzarası üzerindeki dönüştürücü etkisine dikkat çekiyor: “Bu proje çini ve gümüşün bir araya geldiği Kütahya'ya özgü yeni bir alan yarattı. Böylelikle el emeği göz nuru eserlerimizin cazibesi arttı. Takıcılık kentte önemli bir sektör haline geldi ve yeni ihracat olanakları doğdu. Başarının verdiği motivasyonla, gümüşten sonra bakır ve çiniyi bir arada kullanmaya başladık. Şimdi ahşabın ve çini ile uyumunu deniyoruz.”Büyükelçi Şubat 2024’te Kütahya’yı ziyaret etmişAvrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Başkanı, Büyükelçi Nikolaus Meyer-Landrut, “Yirmi yıl önce başlatılan bir AB projesinin bu kentin kültürel ve ekonomik canlılığına önemli ölçüde katkıda bulunduğunu görmekten büyük heyecan duyuyorum. Projenin ev kadınlarını nasıl becerikli zanaatkara dönüştürdüğünü duymak beni gururlandırdı ve kentin kültürel yaşamı üzerindeki zenginleştirici etkisine bizzat şahit oldum. Bu projede yer alan herkese kalıcı katkıları için şükranlarımı sunuyorum” diyor. Türkiye’nin sahip olduğu gümüş madeninin yaklaşık yüzde 70’i Kütahya’da bulunuyor. Çinicilik ise hem tarihi bir gelenek hem de bölge halkı için önemli bir geçim kaynağı. Proje hakkında Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) ile iş birliği içinde yürütülen proje, eski usta-çırak geleneğinden yararlanarak kayıtlı işgücünü genişletti. AB, bu başarılı girişimi Yeni Fırsatlar Hibe Programı kapsamında 200 bin avro ile desteklemişti. Proje kapsamında gümüş işleme konusunda uzmanlaşmış atölyeler kurulmuştu. Bu atölyeler, çini ve doğal taşların gümüş işleme teknikleriyle entegrasyonuna odaklanmıştı. Yaklaşık 200 öğrenci bir yıllık eğitim programını tamamlamış ve sertifika almaya hak kazanmıştı.

Mersin Devlet Opera ve Balesi Hamlet'i sahneleyecek

Tarafından: NTV
12 Mart 2024 at 12:46
Mersin Devlet Opera ve Balesi Hamlet'i sahneleyecek

Mersin Devlet Opera ve Balesi (MDOB) "Hamlet" balesini sanatseverlerle buluşturacak.

Mersin Devlet Opera ve Balesi'nden yapılan açıklamaya göre, William Shakespeare'in eserlerinden "Hamlet" tragedyasının bale uyarlaması, 14 Mart Perşembe saat 20.30'da Mersin Kültür Merkezi Opera Sahnesi'nde beğeniye sunulacak. Müziğini besteci Revas Gabichvadze, orkestra şefliğini Murat Kodallı'nın yapacağı eserin reji ve koreografisi Nugzar Magalashvili ve Medei Magalashvili tarafından hazırlandı. Dekoru Savaş Camgöz, kostümleri Sevtaç Demirer, ışık tasarımı Tarı Deniz'e ait baleyi, Serbülent Biçer, Ender Üçdemir ve Özlem Şenormanlılar sahneye koyacak.

İstanbul'da bu hafta hangi sanat etkinlikleri var?

Tarafından: NTV
10 Mart 2024 at 12:54
İstanbul'da bu hafta hangi sanat etkinlikleri var?

İstanbul bu hafta, geniş bir yelpazede birbirinden farklı etkinliklerle, yerli ve yabancı sanatçıların katıldığı konser, sergi, tiyatro gösterisi ve performanslara sahne olacak.

İstanbul Devlet Tiyatrosunda (İDT) 12-16 Mart'ta "Toplu Hikayeler", "Babamın Kelimeleriyle", "Parmak", "Çarpışma", "Tamamen Doluyuz" ve "Limon" oyunları izleyiciyle buluşacak. Ayrıca "Kırmızı Küre" ve "Çöp Canavarı " adlı çocuk oyunları da 17 Mart'ta İDT sahnelerinde minik izleyiciler için sahnelenecek. Şehir Tiyatrolarının bu haftaki programında Lefkoşa Belediye Tiyatrosunun "Parkta Güzel Bir Gün" ile "Maviydi Bisikletim", "Sivrisinekler", "Rüstemoğlu Cemal'in Tuhaf Hikayesi", "İfigenya", "Yaşamak Mı, Yoksa Ölmek Mi" ve "Zehir" oyunları yer alıyor. Ayrıca 17 Mart'ta "Herkes Sihirbaz Olacak", "Rüya", "Bekçi İle Postacı", "Masal", "Fındıkkıran", "Karagöz Çiftlik Bekçisi" ve "Elma Kurdu Kırtık" oyunları, Şehir Tiyatroları sahnelerinde minik izleyicilerin beğenisine sunulacak. Sinema tarihinde yer eden "Titanik", "Baba", "Kadın Kokusu", "Pulp Fiction", "Gladyatör" ve "Cesur Yürek" gibi filmlerden bir seçki yapılan "Film On The Stage" gösterisi 12 Mart'ta Atatürk Kültür Merkezi'nde (AKM) sahnelenecek. Serdar Biliş'in yönettiği "Aydınlıkevler" oyunu 15 Mart'ta Maximum Uniq Hall'de, Oliver Twist'in macerasını konu alan "Oliver Twist" tiyatrosu ise 16 Mart'ta Maximum Uniq Lounge'da sahnelenecek. Dünya edebiyatının önemli eserlerinden "Fareler ve İnsanlar" 15,16,17 Mart'ta AKM Tiyatro Sahnesi'nde oynanacak. KONSERLER Dünyaca ünlü piyanist Evgeny Grinko, yarın Bostancı Gösteri Merkezi'nde dinleyicileriyle buluşacak. AKM, 12 Mart'ta "Ulusal Müziğimiz-Ulvi Cemal Erkin", 13 Mart'ta "İstanbul'da Ramazan Özel Konseri", "İzahlı Müzik Saati Bayati", 14 Mart'ta "Segah Kar", 15 Mart'ta ise İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası Denizbank Konserleri kapsamında "Çanakkale Zaferi Konseri"ne ev sahipliği yapacak. İstanbul Devlet Opera ve Balesi (İDOB) 13 Mart'ta "Viyana Okulu" konserini sanatseverlerle buluşturacak. İş Sanat'ın kariyerlerinin başındaki müzisyenlere sahne deneyimi sunarak destek olmak amacıyla sürdürdüğü "Parlayan Yıldızlar" konseri kapsamında 11 Mart'ta Ahmet Tümkaya ve Pelin Ece Acar konser verecek. Solist Doç. Dr. Adnan Çoban, şef ve kemani Doç. Yeşim Altınel Çoban "Hekim Bestekar ve Güftekarlar Konseri" 13 Mart'ta Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda müzikseverlerin karşısına çıkacak. DEVAM EDEN SERGİLER Albaraka Türk Uluslararası 6. Hat Yarışması'nın ödüllü eserlerinden oluşan "Güzel Ahlak" sergisi Taksim Camii Kültür Sanat Merkezi'nde 7 Nisan'a kadar, "Geçmişin İzinde" hat sergisi de ramazan sonunda kadar Galeri Eyüpsultan'da görülebilecek. "İstanbul Tasvirleri" sergisi, Fatih Belediyesinin ev sahipliğinde Kadırga Sanat Galerileri'nde 23 Mart'a kadar ziyaretçilerini ağırlayacak. Rami Kütüphanesi'nde gerçekleşen "Nazif'in Düğmeleri" sergisi 17 Mart'a kadar Rami Kütüphanesinde, hattat ve cilt sanatçısı Emin Barın'ın eserlerinden oluşan "Emin Barın: Ne Senden Rüku Ne Benden Kıyam" başlıklı sergi de 29 Nisan'a kadar Artİstanbul Feshane'de ziyarete açık olacak. Topkapı Sarayı Mukaddes Emanetler Dairesi de sergilenen eserlerdeki detaylı temizlik ve bakım çalışmalarının ardından yeni sergileme düzeniyle ziyaretçilerini bekliyor. Birkaç yıldır kapalı olan ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın teşrifiyle geçen yıl yeniden ziyarete açılan müzede Hazreti İbrahim'in tenceresi, Hazreti Musa'nın asası, Hazreti Davud'un kılıcı, Hazreti Yusuf'un cübbesi, halifelere ve sahabeye ait kılıçlar, Hazreti Fatma'ya ait gömlek, Kabe anahtarları, Hacerü'l Esved mahfazası gibi "Asr-ı Saadet"i yansıtan mukaddes emanetler sergileniyor.

Doğuş Yayın Grubu'na 3 ödül: Magazinn.com ödülleri sahiplerini buldu

Tarafından: NTV
10 Mart 2024 at 09:58
Doğuş Yayın Grubu'na 3 ödül: Magazinn.com ödülleri sahiplerini buldu

NTV'de yayınlanan, Ahmet Mümtaz Taylan'ın sunduğu "Empati" programı yılın en başarılı Reality programı" ödülünü kazandı. Medya ve Sanat Ödülleri İstanbul'da düzenlenen törenle sahiplerini buldu. Star TV Genel Yayın Yönetmeni Nazlı Çelik, "En İyi Kadın Haber Spikeri" ödülüne değer görülürken, Star TV'de yayınlanan "Zahide Yetiş'le Yeniden Başlasak" programı da en iyi gündüz kuşağı programı ödülünü aldı.

Paris'te 4 Türk kadın ressamın eserlerinin yer aldığı serginin açılışı yapıldı

Tarafından: NTV
9 Mart 2024 at 11:27
Paris'te 4 Türk kadın ressamın eserlerinin yer aldığı serginin açılışı yapıldı

Fransa'nın başkenti Paris'te 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kapsamında 4 Türk kadın ressamın eserlerinin yer aldığı serginin açılışı gerçekleşti.

Paris Yunus Emre Enstitüsü (YEE) ev sahipliğinde 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kapsamında açılışı yapılan sergide, Türk ressamlar Melek Art, Suzan Ay, Zeliha Bozoğlu ve Figen Beğen'in eserleri yer aldı. Enstitüde 2 farklı odada sergilenen eserler, Türk ve Fransız sanat severlerin beğenisini topladı. Serginin açılışına katılan 4 Türk kadın ressam, ziyaretçilere eserlerini ve ilham kaynaklarını tanıtma fırsatı buldu. "Gelecekten-Geleceğe" temalı portre çalışmalarında Anadolu kadınlarının el emeği dantellerini ve kanaviçelerini kullanan ressam Bozoğlu'nun, yöresel kıyafetlerde küçük bir kız çocuğunu tasvir ettiği "Yörük Kızı" isimli eseri de sergilendi. Yaklaşık 36 yıldır farklı sergilerde eserlerini sanat severlerle buluşturan ressam Art'ın tuvallerinde kullandığı canlı renkler, çiçek motifleri ve boncuklar ziyaretçilerin dikkatini çekti. Sergide tablolarında Mevlana Celaleddin Rumi'den esinlenen sanatçı Beğen'in aşık kuşları resmettiği tablolar ve ressam Ay'ın 3 boyutlu eserleri de yer aldı. Paris Yunus Emre Enstitüsü Müdürü Celine Aydın'ın da katıldığı açılış gecesinde, ziyaretçiler "Kadınların Işığında" başlıklı fotoğraf sergisini de görme fırsatı buldu. Küratörlüğünü Mehmet Aslan'ın üstlendiği fotoğraf sergisinde aralarında AA foto muhabirlerinin de olduğu Türk kadın fotoğrafçılarının eserleri de yer alıyor.

Ressam domuz "Pigcasso" hayatını kaybetti

Tarafından: NTV
8 Mart 2024 at 16:34
Ressam domuz

Resim yapan domuz olarak sosyal medyada ünlenen "Pigcasso", 8 yaşında hayatını kaybetti.

Ressam domuz Pigcasso’nun sahibi Joanne Lefson, dün yaptığı açıklamada domuzun kronik Romatoid artrit (eklem iltihabı) hastalığı nedeniyle 8 yaşında öldüğünü duyurdu.
Lefson, 2016’da Güney Afrika’da bir çiftlikten aldığı ve mezbahaya gitmekten kurtardığı Pigcasso’nun resim yapması ile ilgili olarak, “Domuzun fırçaya olan ilgisini merak ettim ve domuzun resim yapmak isteyip istemediğini görmeye karar verdim. Fırçayı domuzun ağzına uyacak şekilde değiştirdim ve tezgahıma yerleştirdiğim tuval üzerinde sanat yaratması çok uzun sürmedi” ifadelerini kullandı.
Pigcasso kurtarıldıktan sonra Güney Afrika’nın küçük bir kasabasında bulunan Franschhoek'te kurtarılan çiftlik hayvanları için kurulan ve kar amacı gütmeyen bir vakıf olan Farm Sanctuary’de yaşadı.
Resimleri 1 milyon doların üzerinde bir fiyatla satılan Pigcasso’nun tabloları Ed Westwick, Rafael Nadal ve Jane Goodall gibi ünlüler tarafından ilgi gördü.

Fenerbahçe'de Eda Erdem Dündar'ın heykeli 8 Mart'ta açıldı

Tarafından: NTV
8 Mart 2024 at 16:29
Fenerbahçe'de Eda Erdem Dündar'ın heykeli 8 Mart'ta açıldı

Fenerbahçe, Eda Erdem Dündar'ı, çok az sporcuya layık görülen bir şekilde onurlandırdı. Hem kulüp hem de milli takımda birçok başarının mimarı olan Eda'nın heykeli, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde Kadıköy'de dikildi. Açılış töreninde duygusal anlar yaşandı. Sporseverler de bu jestten memnun kaldı.

❌
❌