Normal görünüm

Yeni makaleler mevcut. Sayfayı yenilemek için tıklayın.
Bugün — 29 Mart 2024Sağlık

Tahıl ve şekerin insan hayatına girmesiyle diş çürüklerinin arttığı belirlendi

29 Mart 2024 at 15:31
İrlanda'nın Limerick kentinde yapılan arkeolojik kazılarda bulunan 4 bin yıl önce yaşamış kişiye ait iki dişte, bugün de çürüğe ve diş eti hastalığına neden olan bakteriler saptandı. CNN'in haberine göre, bilim insanları, keşiften elde edilen bilgilerin, insan beslenmesindeki değişikliklerin, çürüklerin ve diş eti hastalıklarının yaygınlaşmasına etkisini anlamaya yardımcı olabileceğini belirtti. İrlanda'nın Limerick kentindeki kireçtaşı mağarasında, 1993-1996 yıllarında yapılan arkeolojik kazılarda, insan diş ve kemik kalıntıları bulundu. Bilim insanları, milattan önce 2280-2140 yıllarında Bronz Çağı'ndaki insana ait olduğu ortaya çıkan iki diş üzerinde araştırma yaptı. Araştırmanın baş yazarı, Dublin Trinity College Genetik Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Lara Cassidy, dişlerden birinde bol miktarda, çürüklere yol açan ağız bakterisi "Streptococcus Mutans'ın (S. Mutans)" bulunduğunu açıkladı. Cassidy, dişlerde çürümeye ve DNA bozulumuna yol açan bu bakterinin, asit üreten doğası nedeniyle iyi korunamadığından genomik kayıtlarda nadiren bulunduğunu kaydetti. Araştırmada, diğer antik buluntularda da diş çürükleri gözlemlendiği ancak "S. Mutans" türü bakterilerin, güneybatı Fransa'da bulunan ve milattan önce 3400-2900 yıllarına tarihlenen eski bir Neolitik diş ve İskandinav Mezolitik döneminden kalan ve milattan önce 9890-9540 yıllarına tarihlenen çiğnenmiş kara sakız buluntusu gibi nadir örneklerde, yalnızca çok düşük miktarlarda keşfedildiği belirtildi. Tahıl ve şekerin diyetlere girmesi diş çürüklerini ve bakterilerin zararlı etkilerini artırdıCassidy, araştırmacıların, bakterilerin arkeolojik kazılarda bulunan antik dişlerde bugünkü kadar yaygın olmadığını düşündüğünü belirterek, o dönemlerde tüketilen besinlerin daha az rafine şeker ve işlenmiş gıda içerdiğini söyledi. Yaklaşık 10 bin yıl önce insan hayatına tarımın girmesiyle önemli bir beslenme değişiminin görüldüğünü kaydeden Cassidy, buğday ve arpa gibi tahılların yetiştirildiği antik dönemlerde diş çürüklerinin sık görüldüğünü, son birkaç yüzyılda ise şekerin yaygınlaşmasıyla beslenme alışkanlıklarının da değiştiğini vurguladı. Cassidy, Bronz Çağı'ndan kalan dişteki "S. Mutans"ın bugünkü örnekleriyle karşılaştırılmasının, bakterinin zarara yol açma yeteneğinin şeker ve tahılın yaygınlaşmasıyla daha da arttığını ortaya koyduğunu söyledi. Araştırmacı, "Geçtiğimiz birkaç yüzyıl (insan beslenmesinde) çılgınca değişime tanık oldu. Bu nedenle bunun mikrobiyomu (insan derisinde ve vücudunun üzerinde doğal olarak yaşayan bakteriler gibi mikroorganizmalar), sadece ağız değil aynı zamanda bağırsak mikrobiyomunu nasıl etkilediğini anlamak, son birkaç yüzyılda Batı toplumlarında veya Batılılaşmış toplumlarda bazı hastalıkların neden bu kadar yaygın hale geldiğini anlamamıza bir miktar yardımcı olabilir." ifadelerini kullandı. Araştırmaya dahil olmayan, Londra Doğa Tarihi Müzesi İnsan Gelişimi Araştırma Merkezi çalışanı Dr. Louise Humphrey ise antik ve modern "S. Mutans"ın karşılaştırmalı analizinin, son birkaç yüzyılda artan şeker tüketimiyle bağlantılı büyük bir değişikliği ortaya çıkardığını ve 19. yüzyılda rafine şekerin yaygınlaşmasıyla daha yüksek çürük oranları görüldüğüne dair önceki araştırmaları desteklediğini bildirdi. Antik çağlardaki mikrobiyomlar çok daha zengindiDublin Trinity College'dan yapılan açıklamada ise incelenen iki dişte, antik genom kayıtlarında daha yaygın görülen ve diş eti hastalığına yol açan "Tannerella Forsythia (T. Forsythia)" bakterisinin DNA örneğinin de bulunduğu belirtildi. Araştırmacılar, incelenen dişlerde bakterinin iki farklı türünü bulurken, bugün söz konusu bakterinin sadece bir türüne rastlandığı kaydedildi. Araştırmada, antik mikrobiyomların bugüne nazaran çok daha fazla biyolojik çeşitlilik içerdiği ve bunun kaybının insan sağlığı üzerinde olumsuz etkileri olabileceği vurgulandı. Araştırma "Molecular Biology and Evolution" dergisinde yayımlandı.

Botulinum toksini uygulaması sonrası bunlara dikkat! 

29 Mart 2024 at 17:42
Dermatolog Hacer Köksal, Botulinum toksini uygulamasının sadece estetik amaçlı değil bazı rahatsızlıkların tedavisinde de kullanıldığını, ancak etkisinin zayıflatılmaması için dikkat edilmesi gereken noktalar olduğunu söyledi. Uzman Dr. Köksal, "Bu uygulamayı ister estetik ister tedavi amaçlı uygulatmış olanlar işlem sonrası belirli bir süre ağır egzersizlerden, sıcak banyo ve saunadan kaçınmalı, uygulama bölgesine masaj yapmamalı, yaptırmamalı" dedi.

Kanser hastaları birlikte iftar yaptı

29 Mart 2024 at 12:45
Lösemi ve kanser hastalarına yardımlarını ulaştıran LÖSEV, Ramazan Ayı’nda bağışçılarının destekleriyle bir taraftan hastalarının iftar sofralarına sıcak yemekler ulaştırırken diğer taraftan düzenlediği büyük iftar buluşmalarıyla, yüzlerce kanser hastasını aynı masa etrafında bir araya getirdi

740 bin yeni kanser vakasından o sorumlu!

29 Mart 2024 at 11:45
En sık görülen hastalıklar arasında yer alan kanser neden oluyor? Hastalığa yol açan mekanizma nasıl işliyor? Kansere yol açan çok sayıda faktör arasında alkol de yer alıyor. 2020 yılında dünya çapında yapılan bir çalışma, alkolün 740 bin yeni kanser vakasına neden olduğunu ortaya koyuyor. Buna karşın yine son yıllarda yapılan bir anket çalışması, kişilerin yüzde 65’inin alkolün kanser yaptığına inanmadığını göstererek bir tezata dikkat çekiyor. Habertürk Sağlık Yazarı Ceyda Erenoğlu’nun haberi

Bol salatalık yemenin yararları

29 Mart 2024 at 02:59
Salatalık yemek genellikle çok faydalıdır. Bunun temel nedeni, bu meyvede çok miktarda su bulunmasıdır, bu da kilo vermenize yardımcı olacak düşük kalorili bir yiyecek olduğu anlamına gelir. Neredeyse herkes salatalığın bir sebze olduğunu düşünürken, aslında kavun, kabak ve karpuz ailesine ait bir meyvedir. Ancak, biraz keskin olan tadı, insanların genellikle onu salatalara ve diğer benzer yemeklere eklemelerinin nedenidir. Bugün size beslenme programınızda salatalık bulundurmanın neden sağlıklı olduğunu anlatacağız. Kesinlikle kabuğuyla yemelisiniz çünkü lif bakımından oldukça zengindir. Bolca Salatalık YemekSalatalıkta çok fazla kalori yoktur, çünkü esas olarak su içerir. %97’si sıvı olan salatalık 100 gram başına sadece 13 kalori içerir.Buna karşılık karbonhidrat oranı düşük, A, B, C ve D vitaminleri ve demir, potasyum, fosfor, kalsiyum ve magnezyum gibi mineraller bakımından da zengindir. Son olarak, çok fazla lif içerir, bu nedenle salatalık yemek çoğu zaman kilo verme diyetleri için mükemmeldir. Besin değerinin yüksek olması nedeniyle olağanüstü bir besin olduğunu söyleyebiliriz, çünkü birçok yönden yararlıdır. Bolca Salatalık Yemenin YararlarıCilt Sağlığına FaydalarıSalatalık güzellik bakımlarında yaygın olarak kullanılır. Bunun nedeni, kabuğunun çok fazla C vitamini ve kafeik asit içermesidir. Bu mikro besinler enflamasyonu azaltmaya, cilt tahrişlerini hafifletmeye ve cildinizin genel olarak sağlıklı kalmasına yardımcı olur.Bu nedenle, genellikle her türlü cilt ve göz çevresi tedavisinde kullanılır. Buna ek olarak, sedef hastalığı, egzama ve akne gibi cilt hastalıklarıyla mücadeleye yardımcı olur.Bununla birlikte, salatalık kabuğu, vücudunuzu temizlemek ve arındırmak için su ve limonla birlikte bir smoothie olarak da tüketilebilir. Vücut Dokuları İçin Salatalık Yemenin YararlarıBu bileşen silis olarak bilinen ve dokuları güçlendirme ve yeniden üretme yeteneğine sahip bir bileşenden önemli miktarda içerir.Kaslarınızı, tendonlarınızı, kıkırdaklarınızı, bağlarınızı ve kemiklerinizi sağlıklı tutmanıza yardımcı olabilir. Bu onu sık sık yemek için fazlasıyla yeterli bir nedendir. Kardiyovasküler Sisteme FaydalarıEk olarak, magnezyum ve potasyum gibi çeşitli mineraller ve kalbinizin sağlıklı kalmasına yardımcı olabilecek lifler bakımından zengindir.Bu mikro besinler kan dolaşımını kolaylaştırır, yüksek tansiyon riskini azaltır veya tansiyon düşürür. Sindirime FaydalarıÖnemli miktarda su, lif, magnezyum ve potasyum içerdiğinden, salatalık yemek mide ekşimesi ve ağır hissetme riskini azaltmanıza yardımcı olabilir.Bununla birlikte, bu minerallerin çoğunlukla kabuğunda bulunduğunu aklınızda bulundurmanız gerekir, bu nedenle salatalıkları soymamalısınız.Benzer şekilde, mükemmel bir diüretiktir, yani dokularda bulunan yağları yok etmeye yardımcı olur ve sıvı tutma riskini azaltır. Koruyucu Olarak SalatalıkYukarıda bahsettiğimiz tüm faydalara ek olarak, sık sık salatalık yemek sağlıklıdır çünkü bu meyve bizi potansiyel olarak zararlı dış etkenlerden koruyabilir.Her şeyden önce, mide ve bağırsak mukozasını onarır ve vücuttaki toksinlerden kurtulmanıza yardımcı olur. Ayrıca B vitaminleri bakımından zengin olduğu için bağışıklık sisteminizi güçlendirir. Aynı şekilde, C vitamini soğuk algınlığı riskini azaltır ve iyileşme süreçlerini destekler.Son olarak, yediğiniz gıdada ve genel çevrenizde bulunabilecek toksik elementlerden korunmanızı sağlar. KontrendikasyonlarAçıkladığımız tüm faydalara rağmen, bazı kontrendikasyonlar da vardır. Büyük miktarlarda yenildiği takdirde şişkinliğe ve hazımsızlığa neden olabilecek, kabakgillerde bulunan bir bileşen içerir. Bu sebepten, sürekli hazımsızlık ve gaz çeken insanlar, salatalığı ılımlı tüketmelidir. Son olarak, oldukça idrar söktürücü olduğu için dehidratasyona da neden olabilir. Bununla birlikte, bunun gerçekleşmesi için aşırı miktarda tüketmek gerekir.

Bakan Koca: Seçim öncesi lösemi hastaları suistimal ediliyor

29 Mart 2024 at 01:59
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi ziyareti sırasında lösemili çocuğu olduğunu belirten ve LÖSEV’e ait Lösante Hastanesiyle ilgili, ‘Tam ruhsat istiyoruz" diyen bir kadına yanıt veren Koca, "75 yatakken 200 yatağa ben çıkardım. Bundan sonrası için 400’e kadar, kemik iliği, yoğun bakımı, çocuk yoğun bakımı dahil olmak üzere çocuklarımız için ne kadar yatak isterseniz biz vermeye hazırız dedik. 200 yatağın 28’i kemik iliği yatağı, niye lösemi hastaları için istenmiyor da, kadın doğum ve benzeri diğer branşlardan isteniyor? Seçim öncesi 2-3 ay lösemi hastalarını gündemde tutmak, maksatlı bir yaklaşım olduğundan endişe ediyorum" dedi.

Lavanta çayı faydaları

29 Mart 2024 at 01:55
Lavantanın kokusu ve aromasına hayran olmayan yoktur herhalde ama bu güzel bitkinin sağlığa faydaları da saymakla bitmiyor. Sakinleştirici etkisi ile bilinen lavanta çayının uzmanlar tarafından önerilmesinin tek nedeni tabi ki bu değil. Parfümden sabuna, aromatik yağlardan yemeklere kadar birçok şeyin içine giren lavanta bitkisinden yapılan çayın faydaları nelerdir biz biraz buna değineceğiz. Lavanta çiçeğinin taze veya kurutulmuş tomurcuklarından yapılan çay kendine özgü lezzet ve aromatik kokusuyla daha demlerken bile ruhunuzu dinlendirmeye başlar. Lavanta çayı neye iyi geliyor dilerseniz biraz göz atalım. Lavanta Çayının Faydaları Nelerdir?Lavantanın en bilinen özelliği sakinleştirici etkisi ve ağrı kesici özelliğidir. Romatizma ağrıların azaltılmasına da destek olabilmektedir. Çok eski zamanlardan beri vücut ağrılarını dindirmek için kullanılan yağının bu özelliğinden bahsedildiğine pek çok filmde bile rastlayabilirsiniz.Hazımsızlık, gaz ve şişkinliği hafifleten lavanta aynı zamanda iltihabı azaltabilen ve bir dizi ciddi rahatsızlığı önleyebilen anti-enflamatuar özelliklere sahiptir. Mide ve bağırsak problemlerinin giderilmesinde etkilidir.Kasların ve eklemlerin iltihaplanmasını azaltarak ağrıyı hafifletir. Soğuk algınlığı ve gripten kurtulmaya yardımcı olduğundan özellikle kış aylarında tüketilmesi önerilmektedir.Kan pıhtılaşması riskinin azaltılmasına yardımcı olduğundan kalp hastalıklarında önleyici rol üstlenir. Rahatlatıcı etkisi sayesinde stres ve kaygıyı giderdiği için kas spazmlarını da en aza indirir.Koronavirüsle savaşmak için vücudumuzun ihtiyaç duyduğu vitaminlerden biri olan C vitaminini yüksek oranda bünyesinde bulunduran bu çay kalsiyum ve magnezyum da içerir. Bu sayede bağışıklık sağlığını destekler ve insan vücudunun enfeksiyonlarla savaşmasını kolaylaştırır.Etkili kokusu sayesinde solunum problemlerine ve bulantı şikâyetlerine iyi gelir.Bu çayın antioksidan özelliği karaciğer açısından oldukça faydalı olmasını sağlar. Karaciğerin düzenli çalışmasına destek olurken, toksinlerin vücuttan daha hızlı atılmasına yardım eder.Ayrıca cilt sağlığımıza da iyi geldiği kanıtlanmıştır. Yağ bezeleri tedavisi için ılık haldeki çayı bir pamuk yardımıyla yağ bezelerinin üzerine uygulayabilirsiniz.Lavanta Kokan SaçlarSaç dökülmesi yahut kepeklenme probleminiz varsa saçınızı bir de lavanta çayıyla yıkamayı deneyin. Peki, her derde deva bu çayı saça nasıl uygulayacaksınız? Demleyip ılımaya bıraktığınız çayı, yıkanmış temiz saçınıza uygulamanız gerekiyor. Yarım saat saçınızda beklettikten sonra yine ılık suyla hafifçe durulayabilirsiniz. Lavanta çayının saç köklerinde kan akışını hızlandırdığı düşünüldüğünden, canlı ve güçlü saçlar elde etmenize yardımcı olacağı söyleyebiliriz. Lavanta Çayı Nasıl Demlenir?Bir bardak kaynatılmış suya, bir çay kaşığı kurutulmuş lavanta ekleyerek yaklaşık 10 dakika kadar demlenmesini bekledikten sonra süzüp içebilirsiniz.

Dün — 28 Mart 2024Sağlık

Antalya'da izinsiz tıbbi işlem yapan kişi yakalandı

Tarafından: NTV
28 Mart 2024 at 17:04
Antalya'da izinsiz tıbbi işlem yapan kişi yakalandı

Antalya'nın Konyaaltı ilçesinde izinsiz ve yetkisiz tıbbi işlem yapan bir kişi yakalandı.

İlçe Emniyet Müdürlüğü ekipleri, Kuşkavağı Mahallesi'nde bir apartman dairesinde izinsiz ve yetkisiz bir şekilde tıbbi işlem yapıldığı ihbarı üzerine çalışma yaptı. Belirlenen adrese yapılan baskında, bin 757 tıbbi malzeme ve cihaza el konuldu. Operasyonda, yabancı uyruklu işletme sahibi gözaltına alındı. İşletme sahibi hakkında adli ve idari işlem yapıldı. Antalya Emniyet Müdürlüğü'nden yapılan açıklamada da "Liyakatsiz ve merdiven altı olarak tabir edilen yöntemler ile uygulanan tıbbi işlemlerle, vatandaşlarımızın sağlığını ciddi şekilde tehlikeye atarak ekonomik ve haksız kazanç elde eden şahıslara yönelik çalışmalarımız hız kesmeden devam edecektir." ifadesine yer verildi.

Hormon ilaçları tümör riskini artırıyor olabilir

Tarafından: NTV
28 Mart 2024 at 14:40
Hormon ilaçları tümör riskini artırıyor olabilir

Fransa'da yapılan bilimsel bir çalışma genellikle kadınların kullandığı bazı hormon ilaçlarının uzun süreli ve yüksek dozda alındığında beyin tümörü riskini artırdığını ortaya koydu.

Doğum kontrolü ya da çikolata kisti gibi jinekolojik hastalıklar ya da durumlar için alınan bazı hormon ilaçlarının uzun süreli kullanımda beyin tümörü riskini arttığı ortaya çıktı. Fransa'da 250 binden fazla hormon ilacı kullanan kadının verileri incelendi. Çalışmada incelenen hormon ilacı "sipoteron asetat" testosteron seviyesini düşürmek için kullanılan yapay progesteron hormonu. Aynı ilaç erkeklerde de ameliyat edilemeyen prostat kanserinin tedavisinde kullanılıyor. Çalışmada hormon ilaçlarının uzun süreli ve yüksek dozda kullanımı sonrası ortaya çıkabilen beyin tümörlerinin çok büyük kısmının iyi huylu olduğuna dikkat çekildi. Ayrıca ilaç kullanımı bırakıldığında beyin tümörü riskinin ciddi oranda azaldığı belirtiliyor. İlacın hem kadınlarda hem erkeklerde 5 ila 30 yıl süreyle kullanımında beyin tümörüne yol açtığına dair vakaların,, 2007'den beri rapor edildiği belirtiliyor. Uzmanlar doktorların hastalarına "sipoteron asetat" yazarken daha seçici olmaları gerektiğini ifade ediliyor. Yüksek doz ve uzun süreli kullanımın gerekli olduğu durumlarda beyin tümörüne yönelik gerekli taramaların daha sık yapılması tavsiye ediliyor.

Demansı tetikleyen üç ana risk faktörü belirlendi

Tarafından: NTV
28 Mart 2024 at 12:05
Demansı tetikleyen üç ana risk faktörü belirlendi

İngiltere'de yapılan bilimsel bir araştırma demansa, yani türkçe adıyla bunamaya neden olan en zararlı risk faktörlerini ortaya çıkardı. Demans için en kritik risk faktörlerinden bazılarına ışık tutan çalışmanın gelecekte hastalığın tedavisine katkıda bulunabileceği belirtildi.

İngiltere'de Oxford Üniversitesi araştırmacıları tarafından beyni daha hızlı yaşlandırabilecek risk faktörleri incelendi. İnceleme kapsamında demansa neden olan en zararlı 3 faktör açıklandı. Bu faktörler diyabet, trafiğe bağlı hava kirliliği ve alkol tüketimi olarak belirlendi. Genetik ve değiştirilebilir risk faktörlerinin yaşlanma ve hastalıklara karşı savunmasız beyin bölgeleri üzerindeki etkileri araştırıldı. Çalışma kapsamında 45 yaş üstü 40 bin katılımcının beyin MR'ları incelendi.

161 AYRI RİSK FAKTÖRÜ VAR Araştırmacılar yaşlanmanın insan vücudundaki doğal etkilerinin dışında demansa sebep olabilecek 161 risk faktörün hassas beyin ağı üzerindeki etkilerini sıraladı. Diyabet, trafiğe bağlı hava kirliliği ve alkol tüketiminin demans için değiştirilebilir 15 risk faktörü arasından en zararlı olanları olduğu ortaya çıktı. Beynin belirli bölümlerinin, demansın risk faktörleri arasında bu 3 faktöre karşı en savunmasız olduğu görüldü. Demansa yol açabilecek diğer faktörler arasında tansiyon, kolesterol, diyabet, kilo, sigara tüketimi ve uyku gibi maddeler de yer aldı. Demans için en kritik risk faktörlerinden bazılarına ışık tutan çalışmanın gelecekteki bu hastalığın tedavisine yönelik stratejilere katkıda bulunabileceği belirtildi.

İşte yoğurdun diyabet üzerindeki etkileri!

28 Mart 2024 at 11:22
Amerikan Gıda ve İlaç İdaresi'nin (FDA) yeni bir kararına göre, yoğurdun diyabet riskini azalttığını söylemek artık mümkün. Yoğurdun içeriğindeki probiyotiklerin ve proteinin kan şekerini dengelemede etkili olduğu düşünülüyor. Bu bulgular, sağlıklı bir beslenme planının vazgeçilmezi olan yoğurdu tüketmemizin önemini tekrar hatırlatır nitelikte. İşte, yoğurdun diyabet üzerindeki faydaları…

❌
❌