Okuma görünümü

Yeni makaleler mevcut. Sayfayı yenilemek için tıklayın.

Bayram tatilinde Mevlana Müzesi'ne yoğun ilgi: 125 binden fazla ziyaretçi!

Dünyanın dört bir yanından turistler ziyaret için Konya'daki Mevlana Müzesi'ne gelmeye devam ediyor. SON 10 YILIN GÜNLÜK ZİYARETÇİ REKORU KIRILDIRamazan bayramı tatilinin başladığı 6 Nisan'dan bittiği 14 Nisan'a kadar Mevlana Müzesi'ne ziyaretçi akını oldu. Mevlana Müzesi'ni ziyarete gelen 125 bin 388 ziyaretçinin yüzde 5'ini yabancı turistler oluştururken yüzde 95'ini yerli turistler oluşturdu. Ramazan Bayramı'nın 3. ve son günü olan 12 Nisan'da 33 bin 500 ziyaretçi ile son 10 yılın günlük en yüksek ziyaretçi sayısı rekoru kırıldı.

Göbeklitepe, bayram tatilinde 55 bin 573 ziyaretçiyi ağırladı

Valilikten yapılan açıklamaya göre, Göbeklitepe, bayramın birinci günü 11 bin 454, üçüncü gün ise 13 bin 857 ziyaretçiyi ağırlayarak günlük ziyaretçi rekoru kırdı. Göbeklitepe'ye, bayram tatili süresince de 55 bin 573 kişi ziyarette bulundu. Vali Hasan Şıldak, Göbeklitepe'yi ziyaret ederek yürütülen hizmetlerle ilgili incelemelerde bulunup yetkililerden bilgi aldı. Göbeklitepe'ye gösterilen ilginin memnuniyet verici olduğunu aktaran Şıldak, "Turizmde beklentimiz bir hayli yüksek. Şanlıurfa, başta Göbeklitepe ve ondan da önce inanç turizminin kalbi sayılan Balıklıgöl ve çevresi, Harran'daki eserler, Halfeti ve tabii ki müzelerimizin varlığıyla çok yüksek turizm potansiyeline sahip. Bu sene de ilimiz 9 günlük bayram tatili süresince adeta turist akınına uğradı. Aldığımız sayılar oldukça memnun edici düzeyde." ifadelerini kullandı. Bayram tatili sonunda Göbeklitepe'de 60 binin üzerinde bir ziyaretçiyi görmeyi hedeflerini aktaran Şıldak, şöyle devam etti: "Dün de rekor seviyede bir rakam yakalandı. 14 bine yakın ziyaretçi sadece Göbeklitepe'yi ziyaret etti. Bu Şanlıurfa için yeni sektörün gelişim rotasının turizm ve kültür olduğunu bize bir kez daha gösteriyor. Valilik olarak büyük ihtimam gösteriyoruz. Buradaki güvenlik hizmetleri, taşıma hizmetleri, temizlik, düzen ve sistematiğin oturması da memnuniyet verici. Bugün burada hizmetleri yerinde gördük ve vatandaşlarımızın geri dönüşlerini aldık. Küçük de olsa aksaklıkların giderilmesi için gerekli önlemleri alacağız. Sezonun dolu dolu geçeceğini tahmin ediyoruz ve inşallah alacağımız yeni tedbirlerle yerli ve yabancı turistler Göbeklitepe'den, Şanlıurfa'dan daha memnun ayrılacak. Turizm sektörünün bütün paydaşlarıyla ilgili kurumlarımız ve belediyelerimizle de görüşerek bu tedbirleri hızlıca hayata geçireceğiz."Yerli ve yabancı turistleri kenti görmeye davet eden Vali Şıldak, "Özellikle bu mevsim tam Şanlıurfa zamanı. Yerli ve yabancı tur acentelerini Şanlıurfa'ya davet ediyorum. Şanlıurfa lezzetleriyle gastronomisiyle müziğiyle kültür eserleriyle turizme yönelik bütün unsurlarıyla görülmeye değer. Şimdi bunun tam zamanı, şimdi Şanlıurfa zamanı." değerlendirmesinde bulundu.

"Türkiye Yüzyılı" fotoğraf sergisi Londra Yunus Emre Enstitüsü'nde ziyarete açıldı

"Türkiye Yüzyılı" fotoğraf sergisini Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı hazırladı. LONDRA BÜYÜKELÇİSİ KORAY ERTAŞ, SERGİYİ GEZDİSergi açılışına, Türkiye'nin Londra Büyükelçisi Osman Koray Ertaş, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkan Yardımcısı Çağatay Özdemir ve Londra Yunus Emre Enstitüsü Müdürü Mehmet Karakuş ile çok sayıda davetli katıldı. Ege sahilleri, antik kentler, tarihi yapılar ve manzaraların yer aldığı 40 kareden oluşan sergiyi gezen Ertaş, fotoğraflarla ilgili bilgi aldı. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığının girişimleriyle, Londra sokaklarında Ramazan Bayramı tebriği de yapıldı. "Türkiye'den Birleşik Krallık'a ramazanın güzelliği ve ortak mirası kutluyoruz" yazılı dijital ekranlı kamyonet, önce serginin açıldığı Londra Yunus Emre Enstitüsü, ardından da "Türkiye" temalı toplu iftar programının düzenlendiği Trafalgar Meydanı çevresinde dolaştı. Dijital ekrandaki bayram tebriğinin arka planında, geleneksel Türk süsleme sanatlarından örnekler yer aldı.

Geçmişten geleceğe uçan hayaller: 7 İslam bilginin hikayesi filmlere dönüşüyor!

Bu sene 11. kez düzenlenecek "Uluslararası Yed-i Velayet 7 Vilayet Kısa Film Festivali", havacılık ve uzay biliminin öncüleri olan İslam bilginlerinin hayatlarına ışık tutacak. Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü, Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) ve Ehli Sanat Sinema ve Kültür Derneği'nin ortaklaşa düzenlediği festival, bu sayede bilim ve sanatın kesiştiği noktada ilham verici bir deneyim sunacak. "HAVACILIK VE UZAYIN ÖNCÜLERİNİ ANLATAN SENARYOLAR YARIŞACAK"Uluslararası Yed-i Velayet 7 Vilayet Kısa Film Festivali bu yıl "Maziden Atiye Uzay Havacılık ve Teknoloji" temasıyla 1-10 Haziran tarihleri arasında sizleri bekliyor. Festival kapsamında, havacılık ve uzay biliminin öncü isimleri olan Abbas İbn Firnas, Uluğ Bey, Meryem El Usturlabi, Ali Kuşçu, El Cezeri, Fergani ve Hezarfen Ahmed Çelebi'nin hayatlarını konu alan senaryolar yarışacak. Festival için tematik senaryo başvuruları 1 Mayıs'a kadar devam edecek. Festival kapsamında 7 bilgin için 7 en iyi senaryo seçilecek, eser sahipleri toplam 35 bin lirayla ödüllendirilecek. Kısa film kategorisinde ise insan ve insani değerleri yücelten eserler arasından en iyi 7 film seçilerek gösterime alınacak. Finalist 7 kısa filmden en iyi kurmaca kısa filme 15 bin lira, en iyi animasyon filme 13 bin lira, en iyi belgesel filme 10 bin lira ve en iyi insan merkezli filme mansiyon ödülü olarak 7 bin lira ödül verilecek. "İSLAM'IN MİHENK TAŞI 7 BİLGİN KONU ALINACAK"Festivalin artık gelenekselleştiğini ve insan merkezli eserleri kabul edeceklerini dile getiren Ehli Sanat Sinema ve Kültür Derneği Başkanı Eda Sürmeli, konuşmasının devamında şunları kaydetti: "Senaryo yarışmasında Orta Çağ'dan bu yana İslam'ın mihenk taşı olan 7 bilgini konu alacaklarını aktararak, senaryo yarışmamızda Abbas İbn Firnas, Uluğ Bey, Meryem El Usturlabi, Ali Kuşçu, El Cezeri, Fergani ve Hezarfen Ahmed Çelebi var. Bize 1 Mayıs'a kadar senaryolar gelecek. Bu senaryolardan her bir kategoride en iyilerini seçeceğiz."Kısa film için başvuruların da 1 Mayıs'a kadar devam edeceğini hatırlatan Sürmeli, "Bu yıl Uluslararası Yed-i Velayet 7 Vilayet Kısa Film Festivali'ni 1-9 Haziran'da düzenlenecek Kültür Yolu Festivali içinde yapıyoruz" şeklinde konuştu. Eda Sürmeli, festival kapsamında söyleşi ve açık hava sineması gibi birçok etkinliği sanatseverlerle buluşturacaklarını sözlerine ekledi.

43 yıllık serüven bitiyor! Artık top koşturmayacak

43 yıllık efsane Japon çizgi roman dizisi "Kaptan Tsubasa" sona geldi. RESMİ KYODO AJANSI DUYURDUKaptan Tsubasa'nın yazarı Takahaşi Yoiçi emekli olacağını duyurdu. 43 yıllık serüveninin sonuna gelindi. Resmi Kyodo ajansının haberine göre, "Kaptan Tsubasa"nın yazarı 63 yaşındaki Takahaşi, emekli olacağını ancak "üretken faaliyetlerini" sürdüreceğini açıkladı. "Hala illüstrasyon çizmeyi ve hikayeler düşünmeyi seviyorum" diyen Takahaşi, "Kaptan Tsubasa" karakteri üzerine hikayeler planlayacağını belirtti. 43 YILDA 50+ ÜLKEDE 90 MİLYONDAN FAZLA SATILDIDevlet televizyonu NHK, küresel düzeyde popüler kabul edilen çizgi roman serisi Kaptan Tsubasa'nın 43 yıl boyunca 50'den fazla ülkede 90 milyonu aşkın satıldığını bildirdi. Serinin son ürünü geçen hafta içi okuyucuyla buluştu. "Kaptan Tsubasa Yükselen Güneş" isimli son yayında Japon karakter, 23 yaş altı ulusal futbol takımında serüvenler yaşıyordu. Takahaşi, Ocak 2024'teki açıklamasında, kendisindeki fiziksel güç kaybı ile çizgi roman piyasasının dijitalleşmesi gerekçeleriyle diziyi sonlandıracağını duyurmuştu. "Kaptan Tsubasa" çizgi roman serisinin ilki, 1981 yılında, haftalık yayımlanan "Shukan Shonen Jump" dergisinde yayımlandı.

İstanbul Nisan'da lalelerle ayrı güzel!

Emirgan Korusu, Gülhane Korusu, Sultanahmet Meydanı, Göztepe 60. Yıl Parkı ve Hıdiv Korusu’na dikilen yaklaşık 8 milyon lale, sümbül, nergis ve muscari ziyaretçilerine seyirlik manzaralar sunacak. Çocuk gösterileri, atölyeler ve dinletiler lale mevsimini bayrama dönüştürecek. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Park Bahçe ve Yeşil Alanlar Dairesi Başkanlığı,  her yıl olduğu gibi bu yıl da şehrin tarihi noktalarını rengarenk lalelerle süsledi. 1-30 Nisan tarihleri arasında İstanbulluları ve tüm ziyaretçileri Emirgan Korusu, Gülhane Korusu, Sultanahmet Meydanı, Göztepe 60. Yıl Parkı ve Hıdiv Korusu’nda görsel şölen bekleyecek. İSTANBUL'DA 8 MİLYON ÇİÇEK AÇTIİstanbul'un en güzel noktalarını renklendiren sümbül, nergis, muscari ve laleler, tarihi konumlarda İstanbullularla bir araya gelecek. Dikimi gerçekleştirilen 158 türden lale soğanı, 7 türden sümbül soğanı, 8 türden nergis soğanı ve muscari soğanı olmak üzere toplamda 7 milyon 962 bin 701 adet soğanlı çiçek, nisan ayı boyunca İstanbulluları karşılayacak. ‘İSTANBUL LALESİ’ ANA VATANINA GERİ DÖNDÜHollanda Krallığı İstanbul Başkonsolosu Arjen Uijterlinde tarafından 4 Kasım 2021 tarihinde İstanbul Büyükşehir Belediyesine hediye edilen 1.000 adet lale soğanı, 3 Aralık 2021 tarihinde Emirgan Korusu’nda İstanbul Meydanı’na dikildi ve 2022 Nisan ayında da İstanbullularla buluştu. Yüzyıllar sonra yeniden ana vatanı İstanbul'a getirilen İstanbul Lalesi’nin dikimi ve sergilenmesi, 2021 yılından başlayarak yine aynı noktada devam etti. İBB'DEN LALE AYINA ÖZEL KÜLTÜR ETKİNLİKLERİLale Bayramı, birbirinden renkli etkinliklere sahne olacak. İBB Kültür çocuk gösterileri, atölyeler, sokak sanatları performansları ve dinletiler düzenleyecek. 6 ve 7 Nisan saat 14.00’de Emirgan Korusu, Gülhane Korusu ve Göztepe 60. Yıl Parkı’nda İBB Orkestralar Müdürlüğü konser verecek. Etkinlik takvimi Nisan ayı içerisinde İBB Kültür sosyal medya hesaplarından paylaşılacak.

Müze ve ören yerleri bayramda ziyaret açık olacak! En çok ziyaret alan müzelerde belli oldu

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, açıklamalarında yılın ilk 3 ayında müze ve ören yerlerine gelen ziyaretçi sayısını açıkladı. Bakan Ersoy, Bu sene 4 ay içerisinde 4 milyon ziyaretçi ağırladığını belirterek, Müzekart ile bayramda da bu mekanların ziyarete açık olacağını duyurdu.  BAKAN SOSYAL MEDYA HESABINDA DUYURDUKültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada  Bakanlığa bağlı 300'den fazla müze ve ören yeri ile Cumhurbaşkanlığına bağlı Milli Saraylar Başkanlığı bünyesindeki müzelerin Ramazan Bayramı boyunca ziyaretçilere açık olacağını duyurdu.  Bakan Ersoy, yaptığı açıklamalarda 2024 yılının ilk 3 ayında 4 milyon ziyaretçi ağırladığını belirterek en çok ziyaret edilen yerler hakkında da konuştu.  EN ÇOK ZİYARET EDİLEN YERLERİN SIRASI BELLİ OLDU"1 Konya Mevlana Müzesi, 2 Denizli Hierapolis (Pamukkale) Ören Yeri, 3 İzmir Efes Ören Yeri, 4 Nevşehir Göreme Ören Yeri, 5 Nevşehir Zelve-Paşabağları Ören Yeri, 6 Ankara Cumhuriyet Müzesi, 7 İstanbul Arkeoloji Müzesi, 8 İstanbul Galata Kulesi, 9 Şanlıurfa Göbeklitepe Ören Yeri, 10 Nevşehir Kaymaklı Yer Altı Şehri."Açıklamasında "Bayramda da bekliyoruz" ifadesini kullanan ve tüm müze ve ören yerlerinin Müzekart ile ziyaret edilebileceğini hatırlatan Ersoy, "Tarihe ve kültüre yolculuk edenlerin vazgeçilmezi Müzekart sadece 60 lira." dedi.

Sivrihisar Nerenin İlçesi, Nerede, Hangi Şehirde? Sivrihisar Nasıl Bir Yer?

Dövme sucuğu ve kalem dolması gibi çeşitli yöresel lezzetleri ile anılan Sivrihisar, tarihi açıdan da önemli bir şehirdir. Birçok kişi için Eskişehir ve özellikle de Sivrihisar, öğrencilik ya da memurluk gibi durumlarda tercih edilen yerler arasındadır. Bu durumun sebebi hem bölgenin temiz bir havaya sahip olması hem de birçok büyük şehre oranla yaşamın daha kolay olmasıdır. SİVRİHİSAR NERENİN İLÇESİ, NEREYE BAĞLI?Sivrihisar, Eskişehir iline bağlı olan bir ilçedir. SİVRİHİSAR NEREDE?Sivrihisar, Eskişehir il sınırlarında yer alan ve bölgenin en büyük ilçesi olan bir yerdir. Sivrihisar, Ankara’ya olan yakınlığından dolayı 1926 yılına kadar Eskişehir’in değil Ankara’nın ilçesi olmuştur. Ankara, İzmir ve Eskişehir yollarının kesişim noktasında bulunan Sivrihisar, bu özelliğinden dolayı ulaşımı kolay olan popüler bir bölge olmuştur. Bağlı olduğu Eskişehir şehir merkezine 100 km uzaklıkta konumlanmış olan Sivrihisar, Ankara’ya ise 130 km uzaklıktadır. Buna ek olarak Sivrihisar, Günyüzü, Mihalççık, Beylikova, Mehmudiye ve Çifeler ile de komşudur. SİVRİHİSAR’IN NÜFUSUSivrihisar’ın nüfusu 2023 yılında elde edilmiş olan verilere göre 20.478 kişidir. Sivrihisar, son 15 yıl içerisinde nüfus konusunda kayıp yaşamıştır. Bu durumun sebebi kişilerin ilçe yerine şehir merkezine ya da çevredeki büyük şehirlere göç etmesidir. Ancak, Sivrihisar hala Eskişehir’in en kalabalık ilçelerinden bir tanesidir. SİVRİHİSAR’IN TARİHÇESİSivrihisar’ın bulunduğu bölgenin ilk kez Frigler tarafından M.Ö 7. asırda kurulduğu düşünülmektedir ama konuyla ilgili kesin bir kanıt yoktur. Bu dönemlerden elde edilmiş bazı kaynaklara göre Sivrihisar, o zamanlarda Palia adıyla anılmaktaydı. Bizans İmparatorluğu döneminde ise bölge Jüstinianapolis adı ile anılmıştır. İlçenin bu ismi Bizans İmparatorluğu’nun en güçlü hükümdarı olan Jüstinden’den gelmektedir. Bu isim ve bölgede inşa edilen dini yapılar sayesinde Sivrihisar, geçmiş dönemlerde dini açıdan çok kutsal bir yer olarak kabul edilmiştir. Sivrihisar da neredeyse ülkemizde bulunan tüm ilçeler gibi Büyük Selçuklu Devleti tarafından Türk toprağı haline getirilmiştir. Selçuklu döneminde Sivrihisar, Karahisar olarak anılmıştır. Bazı yazılı kaynaklara göre Türkler, Anadolu’da ilk medreseyi Sivrihisar sınırları içinde inşa etmişlerdir ama bu kaynakların kesin bir dayanağı yoktur. Buna ek olarak Sivrihisar, Osmanlı Devleti’nin bölgeye hakim olduğu dönemlerde de hem dini hem de ticari açıdan çok önemli bir yer olmuştur. SİVRİHİSAR’DA GEZİLECEK YERLERSivrihisar Saat Kulesi: Seyir Terası olarak da bilinen Sivrihisar Saat Kulesi, Osmanlı Devleti dönemlerinde inşa edilmiş olan görkemli bir kuledir. Bu kule, Sivrihisar’ın simgesi haline gelmiştir. Surp Yerotutyun Tarihi Ermeni Kilisesi: Adından da anlaşılabileceği üzere kıymetli bir tarihi yapı olan Surp Yetotutyun Tarihi Ermeni Kilisesi, Sivrihisar merkezde konumlanmıştır. Bu klişe 1650 yılında inşa edilmiştir ama 1876 yılında çıkan büyük yangın sonucunda büyük bir tahribata uğramıştır. Bu tahribat sonrasında ünlü mimar Mintes Ponoyat, Patrik Nerses Varjabedyan’ın emri üzerine kilisede yeniden inşa edildi denilecek kadar büyük çalışmalar yapmıştır. Surp Yerotutyun Tarihi Ermeni Kilisesi, ülkemizde bulunan en büyük Ermeni kilisesidir. Zaiamağa Konağı: Kurtuluş Savaşı sırasında Bakanlar Kurulu’nun Ankara haricinde güvenli görerek toplandıkları tek yer Zaimağa Konağı olarak bilinir. Bu tarihi konak, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün Anadolu’nun boşaltılması üzerine ateşkesi kabul edeceğini ilan ettiği mekandır. Günümüzde Zaiamağa Konağı, ziyaret edilebilir durumdadır ve içerisinde Kurtuluş Savaşı dönemlerine ait eserler sergilenir.

Siverek Nerenin İlçesi, Nerede, Hangi Şehirde? Siverek Nasıl Bir Yer?

Siverek; Türkler, Zazalar ve Araplar gibi birçok ırktan kişinin yaşadığı etnik açıdan zengin bir ilçedir. Siverek daha kırsal bir yaşamdan hoşlanan kişilerin yaşamayı tercih ettiği bir ilçedir. Siverek hem Türk tarihi için hem de İslamiyet tarihi için önemli bir bölgede yer alır. Siverek’te en köklü Türkmen aşiretleri yaşamaktadır. Siverek, ucuz kiralar etkenler sayesinde birçok memur ve öğrencinin yaşamayı tercih ettiği bir şeydir. Siverek ziyaretleriniz esnasında yemek yemeye vakit ayırmanız tavsiye edilir. Bu durumun sebebi Siverek’in Doğu yemek kültürünü en güzel yansıtan ilçelerden biri olmasıdır. Özellikle de Siverek peyniri, saç tava yemeği ya da lahmacununu tatmanız tavsiye edilir. SİVEREK NERENİN İLÇESİ, NEREYE BAĞLI?Siverek, Şanlıurfa iline bağlı olan bir ilçedir. SİVEREK NEREDE?Siverek, Şanlıurfa’nın Kuzey Doğu taraflarında konumlanmıştır. Siverek, bağlı olduğu Şanlıurfa şehrinin Hilvan, Haliliye ve Viranşehir ilçeleri ile komşudur. Buna ek olarak Siverek, Diyarbakır ve Mardin ile de komşudur. Siverek, Şanlıurfa şehir merkezinin yaklaşık olarak 90 km uzaklığında konumlanmıştır. Fırat Nehri’ne de kıyısı bulunan Siverek, genel olarak düz bir araziye sahiptir. Siverek, karasal iklime sahiptir ve yaz aylarında çok sıcak olmaktadır. SİVEREK’İN NÜFUSUSiverek, ülkemizin yüz ölçümü açısından en büyük ilçesi olduğu için aynı zamanda en kalabalık ilçelerden bir tanesidir. Siverek, eskiden Diyarbakır’a bağlıyken 1926 yılında Şanlıurfa’ya bağlanmış ve nüfus açısından büyük bir gelişme göstermiştir. Siverek, Mezopotamya kültürünü seven insanların yaşamayı tercih ettiği bir ilçedir. SİVEREK’İN TARİHÇESİSiverek, ülkemizde bulunan ilçeler arasında tarihi açıdan en önemli olan ilçelerden bir tanesidir. Roma İmparatorluğu ve Bizans İmparatorluğu gibi büyük medeniyetler, bölgede çok uzun süreler boyunca yaşamışlardır ve bu medeniyetlerin bıraktıkları bazı kalıntılar ve eserler hala Siverek’te bulunmaktadır. Siverek’in tarihi açıdan çok önemli olmasının ana nedenlerinden bir tanesi İslamiyet tarihinde önemi bir yer olmasıdır. Siverek, İslam ordularının Anadolu’ya yayılarak İslamiyet’i yaymak için çıktıkları yolculukta önemli bir bölge olmuştur. Siverek bu yüzden birçok medreseye de ev sahipliği yapmıştır. Bu medreselerden bazıları hala yıkılmamıştır. SİVEREK’TE GEZİLECEK YERLERUlu Camii: Aziz Gregorius adına Kızıl Kilise adı ile inşa edilen yapı, bölgenin Müslüman halkların kontrolüne geçmesi ile beraber Ulu Camii olmuştur. Ulu Camii içerisinde hala Kızıl Kilise olarak kullanıldığı zamanlarda inşa edilen çan kulesi gibi yapılar bulunmaktadır. Efsaneye göre Ulu Camii’de Hz. İsa’nın Kral Abgar’a gönderdiği mektup bulunmaktadır. Bu mektup, yapıda bulunan su kuyusundadır ve bu yüzden bu suyun kutsal olduğuna inanılmaktadır. Yeraltı Hamamı: 1750 yılında tesadüfen keşfedilmiş olan Yeraltı Hamamı, Hititler tarafından inşa edildiği düşünülen bir yapıdır. Bu yapı, Siverek merkezine 20 km uzaklıkta bulunan mağaraların altında bir hamam inşa edilmesi ile ortaya çıkmıştır. Yeraltı Hamamı oldukça değişik bir görünüme sahiptir ve buradaki suyun şifalı olduğu düşünülmektedir. Harran: Siverek’in doğusunda yer alan bir kasaba olan Harran, oldukça köklü bir geçmişe sahiptir. Harran’ın bulunduğu bölgede İslam tarihi için önemli olan medrese gibi eski yapılar yer almaktadır. Siverek Şelalesi: Siverek merkeze 12 km uzaklıkta bulunan Siverek Şelalesi, doğa ile iç içe olmak isteyenlerin mutlaka ziyaret etmesi gereken bir bölgede bulunmaktadır. Bölgede yaşayan insanların büyük bir çoğunluğu bu şelaleyi sıcak yaz aylarında yüzerek serinlemek için de kullanmaktadırlar.

Selendi Nerenin İlçesi, Nerede, Hangi Şehirde? Selendi Nasıl Bir Yer?

Selendi, Manisa şehrinin bir ilçesidir. Manisa, Ege Bölgesinde yer alan ve pek çok bakımdan gelişmiş olan bir şehirdir. Selendi, şehir merkezine en uzak ilçedir. Selendi; Demirci ve Kula ilçeleri ile komşudur. Buna ek olarak Selendi ilçesi; Uşak şehrinin Eşme ilçesi, Kütahya şehrinin Gediz, Şaphane ve Pazarlar ilçeleri ile de komşudur. SELENDİ NERENİN İLÇESİ, NEREYE BAĞLI?Selendi ilçesi, Manisa şehrine bağlı bir ilçedir. SELENDİ NEREDE?Selendi, Manisa şehrine en uzak mesafede bulunan ilçesidir. İlçe, bulunduğu şehrin merkezine yaklaşık 155 km uzaklıkta yer almaktadır. Buna ek olarak Selendi, şehrin en gelişmiş ilçesi olan Yunus Emre ilçesine de 159 km uzaklıkta bulunmaktadır. SELENDİ’NİN NÜFUSUSelendi ilçesinin nüfusu, 2023 yılında yapılan sayıma göre 19.115 kişidir. İlçenin nüfusu 2007 yılından itibaren devamlı olarak bir düşüş yaşamıştır. İlçede yaşayan kişilerin büyük bir çoğunluğu hayvancılık ve tarımla ilgilenmektedir. Bu ilçedeki en büyük geçim kaynağı tütündür. SELENDİ’NİN TARİHÇESİİsmini günümüzdeki Karaselendi Köyü’nde kalıntıları bulunan Slandos Kentinden alan Selendi ilçesi, sırasıyla Lidyalılar, Persler, Romalılar ve Bizanslılar döneminde kalmıştır. Yıkılan şehir günümüzde yerinde yeniden kurulmuştur. 700’lü yılların sonunda Germiyanoğulları Beyliğinin 1400’lü yılların başında Osmanlı Devletinin yönetiminde olan Selendi, 1920 ile 1922 tarihleri arasında Yunan işgali altında kalmıştır. Daha öncesinde Kula İlçesine bağlı bir mahalle olan Selendi, 1954 yılında ilçe olmuştur. SELENDİ’DE GEZİLECEK YERLERKaraselendi Köyü: İlçe merkezine 4 km uzaklıkta bulunan Karaselendi Köyü, Lidyalıların zamanından bu yana yerleşim yeri olarak kullanılmaktadır. Köy içerisinde, Lidyalılar ve Bizanslıların zamanına ait tarihi kalıntılar yer almaktadır. Köy merkezinde eski dönemlere ait madeni paralar, şamdanlar ve tarihi objeler bulunmaktadır. Yelimere Kanyonu: Ülkemizin daha keşfedilmemiş doğal güzelliklerinden bir tanesi olan Yelimere Kanyonu, Selendi İlçesinin Terziler Mahallesinde yer almaktadır. Kınık Köyü Piknik Alanı: Selendi ilçe merkezine 7 km uzaklıkta yer alan piknik alanı, ilçenin tek dinlenme ve piknik alanıdır. Bol ağaçları ile ünlü olan köy, temiz havası ile ön plana çıkmaktadır. Kaya Mezar ve Tapınağı: Bölgenin kültür mirası olarak korunan alanlardan bir tanesi olan mezar ve tapınak, Selendi Çayı’nın iki yakası üzerinde yer almaktadır. İki yakanın üzerinde yer alan kayaların içleri zamanında oyularak tapınak haline getirilmiştir. Fakat bu anıtın kim tarafından ve ne zaman yapıldığıyla ilgili herhangi bir bilgiye ulaşılamamıştır. Nurullah Efendi Mezarlığı: Selendi ilçesinin popüler yerlerinden biri olan Nurullah Efendi Mezarlığı, Kazıklar Köyünde yer almaktadır. Mezardaki zatın keramet sahibi olduğuna inanılmaktadır. Bu mezarlığa çoğunlukla çocuk sahibi olmak isteyen kişiler gelir ve dua ederler. Burada edilen duaların kabul olduğuna inanılmasından dolayı çevre il ve ilçelerden ziyaretçi akınına uğramaktadır. Zeynel Abidin Türbesi: Selendi’de ziyaret edilmesi gereken yerler arasında bulunan Zeynel Abidin Türbesi, geçmiş zamanda Osmanlılar ve Bizanslılar döneminde gözetleme kulesi olarak kullanılan Yağcılar Dağında yer almaktadır. Bölge halkı tarafında sık sık ziyaret edilen türbede Zeynel Abidin’in yattığına inanılmaktadır. Ömer Dede Türbesi: İlçe halkı ve ziyaretçiler tarafından sıklıkla ziyaret edilen bir diğer türbe de Ömer Dede Türbesidir. Bu türbe, Selendi İlçe mezarlığının en yüksek yerinde bulunur. Selendi’ye gelen kişiler mutlaka Ömer Dede Türbesini ziyaret eder ve burada kabul olmasını istedikleri duaları ederler.

Sapanca Nerenin İlçesi, Nerede, Hangi Şehirde? Sapanca Nasıl Bir Yer?

Oldukça zengin bir floraya sahip olan Sapanca, Marmara bölgesindedir. Sapanca hem doğal güzellikleri hem de temiz havasıyla bilinir. Buna ek olarak Sapanca, bazı lezzetli yemekleri ile de meşhur olmuştur. Sapanca’nın en meşhur yemekleri ıslama köfte ve pazı tavasıdır. Islama köftenin özelliği Marmara bölgesine özgü baharatlı sosudur. Pazı tavası ise pazıdan yapılan bir mücver gibidir. Özetle sapanca hem turistik açıdan hem de yemek kültürü açısından önemli bir yerdir. SAPANCA NERENİN İLÇESİ, NEREYE BAĞLI?Sapanca, Sakarya şehrine bağlı olan bir ilçedir. SAPANCA NEREDE?Sapanca, Marmara bölgesinde yer alan Sakarya şehrinin bir ilçedir. Sapanca’nın konumu ile ilgili en büyük avantajı, İstanbul’a yakınlığıdır. Sapanca ve İstanbul arasında yaklaşık olarak 130 km bulunmaktadır. Bu yakınlık yüzünden Sapanca, İstanbul’da yaşayan kişiler için hafta sonu tatili gibi kısa geziler için popüler bir yer olmuştur. Sapanca, bağlı olduğu Sakarya şehrinin Pamukova, Gevye, Erenler ve Arifiye ilçeleri ile komşudur. Buna ek olarak Sapanca, Kocaeli ile de komşudur. SAPANCA’NIN NÜFUSUSapanca ilçesinin nüfusu 2023 yılında yapılmış olan sayıma göre toplamda 46.080 kişidir. Birçok kişi Sapanca’da yaşayan insanların çoğunun geçim kaynağının turizm faaliyetleri olduğunu sansa da aslında bu doğru değildir. Sapanca’da turizm faaliyetleri popülerdir ama daha popüler olan faaliyetler tarım ve sanayi faaliyetleridir. Bu yüzden bölgede yaşayan insanlar çoğunlukla tarım ve sanayi üzerinden geçimlerini sağlamaktadırlar. SAPANCA’NIN TARİHÇESİSapanca’nın köklü bir tarihi vardır. Tarihi kanıtlara bakıldığı zaman Sapanca, ilk kez M.Ö 1200 yılında Frigyalılar tarafından yerleşim yeri olarak kullanılmıştır. Bunun ardından Bitanya Krallığı, bölgeyi tam olarak yerleşim haline getirmiştir. Sapanca tarihi kaynaklarda ilk kez Siphonensis Lacus adı ile geçmiştir. Roma İmparatorluğu’nun bölgeye hâkim olduğu dönemde ise Sapanca, Sofhan ve Buanes Sofhange olarak adlandırılmıştır. Sapanca’nın bulunduğu bölge ilk kez Anadolu Selçuklu Devleti tarafından Türk toprağı haline getirilmiştir. Anadolu Selçuklu Devleti tarafından Sapanca, Ayanköy olarak anılmıştır. Bölge, Haçlı Seferleri sonucunda Bizans toprağı olmuştur. Osmanlı Devleti döneminde ise Sapanca, önemli bir ticaret merkezi olmuştur. SAPANCA’DA GEZİLECEK YERLERSapanca Kayak Merkezi: Kartepe olarak da bilinen Sapanca Kayak Merkezi, kış aylarında yapacağınız Sapanca seyahatlerinizde mutlaka uğramanız gereken bir yerdir. Sapanca Kayak Merkezi’nde yalnızca kayak gibi aktiviteler değil, bölgede bulunan ve donmuş olan yaylaları da gezebilirsiniz. Sapanca Kayak Merkezi, kış ayları boyunca başta Ankara ve İstanbul gibi şehirler olmak üzere birçok şehirden gelen insanların akınına uğramaktadır. Kuzuluk Kaplıcaları: Sapanca ilçe merkezine yaklaşık 28 km uzaklıkta olan Kuzuluk Kaplıcaları, özellikle de çeşitli rahatsızlıklara sahip olan ve kaplıca konusunda doktorundan izin alan hastaların ziyaret etmesi gereken bir yerdir. Birçok kişi kaplıca suyunun hastalıklara iyi gelmeyeceğini sansa da aslında bu bir yanılgıdır. Kuzuluk Kaplıcaları gibi şifalı kaplıcaların suları birçok rahatsızlığın tedavisine olumlu yönde etki edebilir. Ormanya: Sapanca denildiği zaman son dönemlerde akıllara gelen yerlerden biri Ormanya olmuştur. Ormanya, yalnızca çocuklar için değil, yetişkinler için de oluşturulmuş olan bir masal kampıdır. Bu kampta masal dünyasından fırlamış evler gibi çeşitli yapılar ve aktivite alanları bulunmaktadır. Sapanca Meydanı: Sapanca’yı ziyaret edip Sapanca Meydanı’nı gezmemek, büyük bir hata olabilir çünkü bu meydanda Sapanca ilçesine özgü hediyelik eşyaları satın alabilir ya da leziz yemekleri tadabilirsiniz.

Samsun Plaka, Telefon ve Posta Kodu! Samsun’un Kaç İlçesi Var?

Samsun ilimizin tarihi önemi, bu ilin değerini daha da arttırmaktadır. 19 Mayıs 1919’da Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a çıkışı ile başlayan süreçte başlangıç yapan şehrimiz, her yıl 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’na ev sahipliği yapmaktadır. Samsun aynı zamanda ‘Güneşin Doğduğu Şehir’, ‘Karadeniz’in Başkenti’ ve ‘Atatürk’ün Şehri’ olarak da anılmaktadır. İlde Cumhuriyet’in ilk yıllarından beri tarım ve hayvancılık büyük bir gelir kaynağı olmaya devam etmektedir. Şehrin doğal güzelliklerinin yanı sıra tarihi dokusu da bu şehrin çok sayıda ziyaretçisinin olmasının sağlayan önemli etmenler arasında yer alır. SAMSUN’UN KAÇ İLÇESİ VAR?Samsun ilimize bağlı toplamda on yedi ilçe bulunur. Bu ilçelerin isimleri şunlardır; AtakumCanikİlkadımTekkeköy19 MayısAlaçamAsarcıkAyvacıkBafraÇarşambaHavzaKavakLadikSalıpazarıTermeVezirköprüYakakentSAMSUN’UN PLAKA KODU NEDİR?Samsun ilimizin plaka kodu 55’tir. SAMSUN’UN İLÇE PLAKA HARFLERİ NELERDİR?55 plaka koduna sahip olan Samsun’a bağlı ilçelerin plaka harfleri şu şekilde sıralanmaktadır; Samsun merkez plaka harf grupları: AC, AZ, C, D, DA, DZ, EA, ES, EV, FB, GS, K, LA, LZ, M, MA, SA, SZ, T, TS19 Mayıs ilçesinin plaka harf grupları: C, D, K, M, T, YZTekkeköy ilçesinin plaka harf grupları: C, D, K, M, T, VA, VZLadik ilçesinin plaka harf grupları: C, D, K, M, T, ZA, ZZBafra ilçesinin plaka harf grupları: C, D, ET, EU, FH, FS, HA, HE, K, M, NA, NV, T, JAÇarşamba ilçesinin plaka harf grupları: C, D, FA, FC, FF, K, M, RA, RZ, TVezirköprü ilçesinin plaka harf grupları: C, FT, FZ, HN, HR, K, M, PA, PZ, TSAMSUN’UN TELEFON KODU NEDİR?Samsun ilimizin telefon alan kodu ‘0362’tir. SAMSUN’UN POSTA KODU NEDİR?Samsun ilimizin posta kodu 55000 olurken, Samsun’a bağlı ilçelerin posta kodları ise şu şekilde sıralanmaktadır; Atakum ilçesi posta kodu 55200Canik ilçesi posta kodu 55080İlkadım ilçesi posta kodu 55000Tekkeköy ilçesi posta kodu 5530019 Mayıs ilçesi posta kodu 55420Alaçam ilçesi posta kodu 55800Asarcık ilçesi posta kodu 55860Ayvacık ilçesi posta kodu 55550Bafra ilçesi posta kodu 55400Çarşamba ilçesi posta kodu 55506Havza ilçesi posta kodu 55715Kavak ilçesi posta kodu 55850Ladik ilçesi posta kodu 55760Salıpazarı ilçesi posta kodu 55530Terme ilçesi posta kodu 55600Vezirköprü ilçesi posta kodu 55900Yakakent ilçesi posta kodu 55810SAMSUN’DA GEZİLECEK YERLER NELERDİR?Samsun ziyaretinizde mutlaka uğramanız gereken yerlerden bazıları şu şekilde sıralanabilir; Bandırma Vapuru MüzesiŞahinkaya KanyonuOnur AnıtıGazi MüzesiAmisos MezarlarıSamsun Amazon HeykeliAtakum SahilKuş CennetiSamsun Kent MüzesiGöğceli Camii Tarihi Ahşap Çivisiz CamiiKızılırmak DeltasıBatı ParkNebiyan DağıKabaceviz ŞelalesiÇakırlar KorusuTütün İskelesi

Kadir İnanır tedavisini tamamladı! Hastaneden taburcu edildi

74 yaşındaki usta oyuncu Kadir İnanır, Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde tedavisini tamamlayarak taburcu oldu. BEYNE PIHTI ATTI, ENTÜBE EDİLDİBeykoz'da yaşadığı evde 24 Mart'ta rahatsızlanarak Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesine kaldırılan sanatçı, beyne pıhtı atması sonucu inme geçirdiği için operasyona alınmış ve tedbir amaçlı entübe edilmişti. Tedavinin iyi gitmesi nedeniyle 27 Mart'ta ekstübe edilen İnanır, 1 Nisan'da yoğun bakımdan çıkarılarak, servise alındı. Servise alındıktan sonra yakınlarıyla birebir temas kuran ve toparlanma sürecine giren, fakat rehabilitasyon süreci devam edecek olan sanatçı, bugün hastaneden taburcu oldu. Kadir İnanır hastaneye kaldırıldı! Durumu belirsizliğini koruyor Kadir İnanır yoğun bakımdan çıktı! Tedavisi nörolojide sürecek

Fethiye Nerenin İlçesi, Nerede, Hangi Şehirde? Fethiye Nasıl Bir Yer?

Fethiye, yılın her döneminde tatildeymiş gibi hissedeceğiniz kadar güzel bir iklime ve konuma sahip olan bir ilçedir. Özellikle de gürültülü ve soğuk yerleri sevmeyen kişiler, yaşamak için Fethiye ilçesini tercih etmektedirler. Buna ek olarak Fethiye, aktivite açısından da birçok seçenek sunmaktadır. Normalde ilçelerde alışveriş merkezi ya da etkinlik alanları gibi büyük çaplı yerler bulunmaz ama Fethiye için durum tam tersidir. Fethiye’de yaşamak ya da tatil yapmak birçok kişi için cennet gibidir. Fethiye lezzetli yemekleri ile de meşhurdur. Bölgenin en meşhur lezzetleri, ölemeç çorbası ve sarı ot kavurması gibi birçok kişiye değişik gelecek lezzetlerdir. Fethiye Nerenin İlçesi, Nereye Bağlı?Fethiye, Muğla şehrine bağlı bir ilçedir. Fethiye Nerede?Fethiye, Ege denizine kıyısı bulunan bir ilçedir. İlçe bağlı olduğu Muğla şehrinin Seydikemer ve Dalaman ilçeleri ile komşudur. Fethiye hem Akdeniz hem de Ege ikliminin hâkim olduğu orta bir bölgede yer almaktadır. Fethiye’nin yüzölçümü toplamda 3.059 kilometrekaredir. İzmir- Muğla yolunun üstünde bulunan Fethiye, Muğla şehir merkezinin 130 km uzağındadır. Fethiye konumundan dolayı trekking, yelkencilik ve kürekçilik gibi spor aktivitelerinin aktif bir şekilde yapılabileceği bir ilçedir. Fethiye’nin NüfusuFethiye’nin nüfusu yapılan son sayıma göre 167.114 kişidir. Bu nüfusun %60’ı kırda, geri kalan %40’ı ise merkezde yaşamaktadır. Fethiye’de yaşayan insanlar ölüdeniz kıyısının yakınında olmalarının avantajını kullanarak çoğunlukla turizmle ilgilenirler. Buna ek olarak bölgede tarım sektörü de gelişmiş durumdadır. Fethiye’nin TarihçesiFethiye’nin ilk kez M.Ö 2000’li yıllarda Telmessos ismi ile yerleşim yeri olarak kullanıldığı düşülmektedir. Pers egemenliği dönemlerinde ayrı bir önem kazanan Fethiye, birçok savaşın meydana gelmesine yol açmıştır. Büyük İskender, Fethiye’nin bulunduğu bölgeyi Perslerin elinden almıştır. Fethiye’nin bulunduğu bölge ilk kez Menteşeoğulları tarafından Türk bölgesi haline gelmiştir. Menteşeoğulları, daha önce Roma İmparatorluğu ve Bizans İmparatorluğu gibi büyük medeniyetlerin hakim olduğu bölgeyi Osmanlı topraklarına katmıştır. Fethiye’nin adı 1914’te hava şehidi olan Fethi Bey’in anısının yaşatılması amacıyla Fethiye adını almıştır. Fethiye’nin bulunduğu bölge, Milli Mücadele esnasında İtalyan işgaline karşı direniş göstermiştir. Fethiye’de Gezilecek YerlerÖlüdeniz: Fethiye denildiği zaman akıllara gelen Ölüdeniz, mutlaka görmeniz gereken bir yerdir. Fethiye’den Teke Yarımadası’na 35 dakikalık kısa bir yolculukla giderek görebileceğiniz Ölüdeniz, su sporları yapmanıza da olanak tanır. Kelebekler Vadisi: Kabak Koyu içerisinde bulunan Kelebekler Vadisi, adından da anlaşılabileceği üzere kelebek popülasyonunun hâkim olduğu bir alandır. Bölgede 85 tane kelebek türünün bulunduğu kaydedilmiştir. Cennet ve Kantarcı Koyu: Gerçekten de adını hak eden Cennet ve Kantarcı Koyu, tertemiz bir denize ve beyaz bir kumsala sahiptir. Bu koyda dinlenebilir, yüzebilir ya da çeşitli su sporları aktivitelerine katılabilirsiniz. Fethiye Balık Pazarı: Fethiye merkezinde bulunan Fethiye Balık Pazarı hem balık satın alabileceğiniz hem de Fethiye usulü pişirilen balık yemeklerini yiyebileceğiniz bir pazardır. Pazarda birçok restoran bulunmaktadır ve bu restoranlarda yalnızca balık değil, Fethiye’nin yöresel lezzetleri de müşterilerin hizmetine sunulmaktadır. Paspatur Çarşısı: Fethiye merkeze 3 km uzaklıkta bulunan Paspatur Çarşısı, Ege ve Akdeniz kültürünü iliklerinize kadar hissedeceğiniz bir çarşıdır. Çarşıda yalnızca hediyelik eşya satan dükkanlar değil, çeşitli mekanlar da yer almaktadır.  

Cumalıkızık Köyü Nerede, Nasıl Gidilir? Özellikleri

Cumakızlık Köyü, Bursa ilimizde yer alır. Bursa'nın Yıldırım ilçesine 3 km uzaklıkta yer alan Cumakızlık Köyü; kestane ve incir ağaçların arasında yan yana duran cumbalı evleri ve daracık parke taşlı sokakları ile rengarenk boyalı evleri ve kırmızı kiremitli çatılarıyla Osmanlı dönemine ait en iyi sivil mimari örneği olarak ön plana çıkmaktadır. Anadolu'nun köy dokusuna uygun olarak doğa ile iç içe konumlanan Cumakızlık evleri hem Türkiye hem de dünya açısından önemli bir kültür mirasıdır. Cumakızlık, içlerinde yaşamların sürdüğü evleri, tarihi ve doğal kültürel değerleri ile UNESCO tarafından dünya tarihi miras listesine de adaydır. Cumakızlık Köyü, beş Kızık köyünden meydana gelen 700 yıllık bir vakıf köyüdür. Doğal ve tarihi yapısı nedeni ile Cumakızlık Köyü son yıllarda birçok dizi ve filmin çekim alanı haline gelmiştir. Aynı zamanda Cumakızlık Köyü, doğal bir film platosu olarak da kullanılmaktadır. CUMAKIZLIK KÖYÜ EVLERİCumakızlık Köyü evleri genel olarak üç katlı bir mimariye sahiptir. Birbiriyle akraba olan ailelerin birlikte ve tam bir iş birliği halinde yaşamlarını sürdürdüğü köy, yaklaşık olarak on hektarlık bir alana kurulmuştur. Cumakızlık Köyü’nde 270 civarında evin yüzde almışında hala yaşamakta olan haneler vardır. 730 nüfuslu Cumakızlık Köyü’nde tescilli yapı sayısı ise yüz otuz üçtür. Bunlardan ikisi anıtsal yapı, yüz yirmi sekizi ise sivil mimari örneğinde yapılardır. Aynı zamanda köy meydanında tescilli yapılmış iki anıtsal çınar ve caminin doğusunda ise çeşme yer alır. Geleneksel Osmanlı yerleşimlerinde görülen cami köy kahvesi bu çınar oluşturduğu merkez Cumakızlık Köyü’nde karşımıza çıkmaktadır. Topografya göre şekillenmiş organik sokak dokusunu oluşturan bu yapılar, bölgenin karakteristik özelliklerine göre tasarlanmıştır. Bu nedenle her sivil mimari yapı örneği diğerinden farklıdır. Bu mimari farklılığı ise Cumakızlık Köyü’nün dokusunu zenginleştirmiştir. Cumakızlık Köyü’nde yer alan sokaklardan bazılarında iki kişinin yan yana yürümesi mümkün değildir. Aynı zamanda köydeki sokaklar belli bir plan göstermez ve yapılışları eğimli köy arazisinde uygun olup bazı sokaklar bu nedenle çıkmaz niteliğindedir. CUMAKIZLIK KÖYÜ’NE NASIL GİDİLİR?Cumakızlık Köyü’ne şehir merkezinden, Güzelyalı’dan, Mudanya’dan ve Kestel’den kolaylıkla ulaşım sağlanabilir. Cumakızlık Köyü, Değirmenönü mevkisinde bulunmaktadır. İstanbul'dan Cumakızlık Köyü’ne gitmek isteyenler için mesafe 170 km’dir. Bu da ortalama iki buçuk saat gibi bir süreye tekabül eder. Aynı zamanda İstanbul’dan Bursa’ya düzenlene İDO seferleri ile Yenikapı/Bursa, Büyükçekmece/ Bursa ve Kadıköy/Bursa hatları tercih edilebilir. Cumakızlık Köyü, Güzelyalı şehir merkezine 30 km uzaklıktadır. Güzelyalı iskelesine ulaşım sağlandıktan sonra 1 GY Burulaş otobüslerine binerek şehir merkezine gidilebilir. Oradan da Cumakızlık Köyü minibüslerine binilerek köye kolayca ulaşım sağlanabilir. Feribottan indikten sonra taksi ile Cumakızlık Köyü’ne ulaşım sağlamak isteyenler için süre kırk beş dakikadır. Güzelyalı ile Cumakızlık Köyü arası ortalama olarak kırk kilometredir. CUMAKIZLIK KÖYÜ’NDE GEZİLMESİ GEREKEN YERLEROldukça köklü bir tarihe sahip olan Cumakızlık Köyü’nde gezilmesi gereken birçok yer vardır. Cumakızlık Köyü gezisi sırasında, bu yöreye ait lezzetlerinde mutlaka tadılması gerekir. Gezilip görülmesi gereken yerlerin başında Cumakızlık Camii yer alır. Bunun yanı sıra Cumakızlık Köyü’nde görülmesi gereken yerler şu şekilde sıralanabilir; Cumakızlık HamamıZekiye Hatun ÇeşmesiCumakızlık Etnografya Müzesi ve Sanat EviAnıt Çınarlar

Cizre Nerenin İlçesi, Nerede, Hangi Şehirde? Cizre Nasıl Bir Yer?

Cizre, biraz küçük bir ilçe olmasına rağmen Doğu kültürünü ve tarihi havayı iliklerinize kadar hissedebileceğiniz güzel bir ilçedir. Cizre, Doğu’nun en lezzetli yemeklerinin meşhur olduğu bir şehir olan Şırnak’ın ilçesidir. Cizre’nin en meşhur yemekleri; soğan dolması, kutlık ve mehirdir. Kutlık, içliköftenin salçasız bulgur ve yoğun bir baharat kullanıldığı bir versiyonudur. Mehir ise birçok yörede yoğurt çorbası olarak bilinen çorbanın pirinç yerine dövme ile yapıldığı halidir. Soğan dolması da acılı doğu dolmasının biber ya da patlıcan gibi sebzeler yerine soğan ile yapılmış versiyonudur. Soğan dolması, birçok kişinin düşündüğü zaman beğenmeyeceğini sandığı ama tadınca bayıldığı bir lezzettir. Cizre aynı zamanda bulunduğu bölgeden dolayı birçok tarihi alana da sahiptir. Özetle Cizre yemekleri ve tarihi ile ünlü bir ilçedir. CİZRE NERENİN İLÇESİ, NEREYE BAĞLI?Cizre, Şırnak şehrine bağlı olan bir ilçedir. CİZRE NEREDE?Cizre, Şırnak’ın bir ilçesidir ve Suriye sınırında bulunmaktadır. Buna ek olarak Cizre, bulunduğu ilçenin merkez, Silopi, İdil ve Güçlükonak ilçeleri ile komşudur. Cizre, Irak’ a da çok yakındır. Bu yüzden Cizre, siyasi açıdan da önemli bir noktada yer almaktadır. Cizre, dağlık ve engebeli bir arazı üstünde bulunmaktadır. Karasal iklimin altında olan Cizre, çok soğuk ya da çok sıcak havadan hoşlanmayan kişilerin yaşarken zorlanabileceği bir ilçedir. CİZRE’NİN NÜFUSUCizre’nin nüfusu güncel olarak 128.412 kişidir. İlçenin yıllık nüfus artışı %20 civarındadır. Cizre’de yaşayan insanların büyük bir çoğunluğu tarım ve hayvancılık üzerinden geçimlerini sağlamaktadırlar. Özellikle de bölgede nar ve üzüm yetiştiriciliği ile halı ve kilim dokumacılığı çok popülerdir. Cizre’nin halıları ülke geneline nam salmayı başarmıştır. CİZRE’NİN TARİHÇESİCizre, oldukça köklü bir tarihe sahiptir. Bölgede birçok büyük medeniyet yaşamıştır. Özellikle de Büyük Selçuklu Devleti’nin bölgeye hâkim olduğu dönemde ilçe, ticari açıdan önem kazanmıştır. Cizre, İslamiyet’in bölgeye yayılması ile yarımada anlamına gelen Cizire adını almıştır. Cumhuriyet döneminde de Cizire olan ilçe adı, Cizre olarak değiştirilmiştir. Cizre önceden Mardin’e bağlı bir ilçe iken 1900 yılında Şırnak’a bağlı bir ilçe olmuştur. Cizre, bu köklü tarihinden dolayı günümüzde de etnik açıdan çok zengin bir ilçedir. Hz. Nuh Camisi: Cizre ilçe merkezine 8 km uzaklıkta bulunan Hz. Nuh Camisi, Nuh Peygamber’in kabridir. Cami, çok eski dönemlerde inşa edilmiş olmasına rağmen çeşitli yapılandırma çalışmaları sayesinde günümüzde hala varlığını korumaktadır. Bölgede yaşayan ve bölgeyi ziyaret eden birçok kişi, bu camiyi ziyaret ederek dualar etmektedir. Cizre Kalesi: Roma ve Bizans dönemlerinde yapımı ve onarımları gerçekleştirilmiş olan Cizre Kalesi, Dicle Nehri’nin kenarındadır. Bu kalenin hem iç hem de dış kısmını ücretsiz bir şekilde ziyaret etmeniz mümkündür. Kalede Cizre Beyleri’ne ait çeşitli izler de bulunmaktadır. Cizre Kapalı Çarşısı: Yeni Çarşı olarak da bilinen Cizre Kapalı Çarşısı, Cizre’nin tarihi bir çarşısıdır. Bu çarşının Osmanlı Devleti’nin bölgeye hâkim olduğu dönemlerde inşa edildiği düşünülmektedir. Cizre Kapalı Çarşısı, zaman içerisinde tahribata uğrasa da 2017 yılında yapılan bazı onarım çalışmaları sonucunda onarılmıştır. Çarşıda Cizre yöresine ait birçok giysi gibi hediyelik eşyaları satın alabilir ya da sokak satıcıları tarafından satılan Cizre’nin meşhur lezzetlerini tadabilirsiniz.

Fatsa Nerenin İlçesi, Nerede, Hangi Şehirde? Fatsa Nasıl Bir Yer?

Fatsa, Ordu şehrinin bir ilçesidir. Ordu, Doğu Karadeniz bölgesinde yer alan ve pek çok bakımdan gelişmiş şehirlerden biridir. Fatsa, son derece büyük bir ilçedir. Fatsa; Perşembe, Ünye, Altınordu ve Gülyalı ilçeleri ile komşudur. Buna ek olarak Fatsa ilçesi Samsun şehri ile de komşudur. Fatsa, özellikle tarım başta olmak üzere pek çok açıdan gelişmiş bir şehirdir. Fatsa Nerenin İlçesi, Nereye Bağlı?Fatsa ilçesi, Ordu şehrine bağlı bir ilçedir. Fatsa Nerede?Fatsa, Ordu şehrinin kuzey kısmında yer almaktadır. İlçe, konumu itibariyle Ordu şehir merkezinin 40 km batısında konumlanmıştır. Aynı zamanda komşu ile olan Samsun’un ise 110 km doğusunda yer almaktadır. Bölge ekonomisini şekillendiren ticari merkezlerden biri olan Fatsa ilçesine ulaşım da son derece kolaydır. Fatsa’nın NüfusuFatsa ilçesinin nüfusu, 2023 yılında yapılan sayıma göre 125.399 kişidir. İlçenin nüfusu, geçmiş dönemlerden günümüzde kadar yüksek oranlarda artmaya devam etmiştir. İlçede ikamet eden insanları büyük bir kısmı tarım sektöründe faaliyet göstermektedir. Fatsa’nın TarihçesiFatsa ve çevresinde MÖ 400’lü yıllarda Driller, Halipler, Kolhlar, Mosinikler ve Tibarenler gibi kabileler yaşamıştır. Döneme ait önemli kalıntılara Fatsa’nın Yapraklı Mahallesinde rastlanılmıştır. MÖ 675 yılından sonra Kimmerler, Persler; MÖ 547 yılında Büyük İskender; MÖ 312 yıllarında komutanları Fatsa ve çevresinde hakimiyet kurmuştur. Fatsa’da İlk Çağ dönemlerinden en dikkat çeken zaman ise Pontus Krallığı zamanıdır. Bu dönem, Side olarak isimlendirilen bölgenin daha da güçlenmesine sebep olmuştur. Fatsa’da Gezilecek YerlerBolaman Kalesi ve Konağı: Fatsa merkeze 9 km uzaklıkta yer alan kale ve konak, ilçenin sembolik yapılarından biridir. Kalenin tarihi, Pontus Rum Devleti Dönemine dek dayanmaktadır. Bu güne kadar da tarihi yapısını koruyan bu kale, günümüze dek bozulmadan gelmiştir. Konak ise Mehmet Bey tarafından yaptırılan bir Osmanlı Konağıdır. Göreği Manastırı: Kale, kilise, şato ve manastır kalıntılarının yer aldığı tarihi bir mekan olan Göreği Manastırı, Fatsa merkezine 5 km uzaklıkta yer almaktadır ve günün her saati ziyarete açıktır. Kabakdağ Köyü: İçerisinde yüzlere yöresel yemek çeşidi bulunan köy, ilçe merkezine 8 km uzaklıkta yer almaktadır. Günün her günü ve saatinde ziyaretçiye açık olan köyde her damak tadına uygun yemek çeşitleri ve tarihi yapılı binalar bulunmaktadır. Cıngırt Kaya Mezarları: Helenistik Döneme ait kalıntılar olan Cıngırt Kaya Mezarları, ormanın içerisine gizlenmiş ve arkeolojik kazılar neticesinde bulunmuştur. Farklı boylarda mezarların bulunduğu mekan, haftanın her günü ve saatinde ücretsiz olarak ziyaret edilebilmektedir. Gaga Gölü: Bu göl, heyelan sonrasında meydana gelen çukurun, yağışlarla beraber dolması neticesinde oluşmuştur. İki köy arasında, ormanlık alanda yer alan gölde pek çok su canlısı da bulunmaktadır. Yalıköy: İlçe merkezinin 10 km uzaklığında yer alan Yalıköy, bir sahil kasabasıdır. Ziyaretçilerin denize girip keyifli vakit geçirdiği alanda pek çok lezzetin de sunulduğu bir yerdir. Sarmaşık Kaplıcaları: Cenevizliler Dönemi’nden günümüze dek gelen kaplıcalar, pek çok rahatsızlığa iyi gelen şifalı suyundan dolayı tercih edilmektedir. Kaplıcaların suyu, berrak, kokusuz ve renksiz özellik göstermekte olup 47 derece sıcaklığa sahiptir. Fatsa’ya sağlık turizm açısında değer katan kaplıcalar, ilçe merkezine 10 km uzaklıkta yer almaktadır. Fatsa Adası: Sahile yaklaşık 2 km uzaklıkta bulunan ada, Karadeniz’deki nadir adalardan biridir. Bu adaya geçmiş zamanlarda karadan ulaşım denizin altında bulunan tünelle gerçekleşmiştir. İçerisinde bir de deniz feneri bulunan adaya ulaşım, sahilden kalkan tekneler ile gerçekleşmektedir.    

Boyabat Nerenin İlçesi, Nerede, Hangi Şehirde? Boyabat Nasıl Bir Yer?

Boyabat, Karadeniz’in en değişik ilçesi olarak anılmaktadır. Bu durumun sebebi Boyabat’ın içerisinde bulundurduğu doğal güzellikler ve tarihi alanlardır. Boyabat en çok da lezzetleri ile meşhurdur. Bu lezzetlerden ilki, Boyabat ezmesidir. Boyabat ezmesi, marketten alınmış yapay tatlandırıcılar kullanılan fındık ezmelerinin çok daha lezzetli ve doğal halidir. Boyabat ezmesi o kadar meşhurdur ki çevre ilçelerde yaşayan insanlar zaman zaman sırf taze Boyabat ezmesi yemek için ilçeyi ziyaret etmektedir. Boyabat’ın meşhur lezzetlerinden bir diğeri ise sırık kebabıdır. Sırık kebabında birçok kebap türünün aksine koyun ya da dana eti değil, kuzu ya da tiftik keçisi eti kullanılmaktadır. Sırık kebabının püf noktası ise sırıkta pişirilmesidir. Özetle Boyabat, leziz yiyecekler tadabileceğiniz ve doğanın keyfini çıkarabileceğiniz bir ilçedir. BOYABAT NERENİN İLÇESİ, NEREYE BAĞLI?Boyabat, Sinop şehrine bağlı olan bir ilçedir. BOYABAT NEREDE?Boyabat, Karadeniz bölgesinde Sinop sınırları içerisinde bulunan bir ilçedir. Boyabat, bağlı olduğu Sinop şehrinin Durağan, Dikmen, Gerze, Erfelek, Ayancık, Saraydüzü ve merkez ilçeleri komşudur. Buna ek olarak Boyabat, Kastamonu ve Çorum şehirleri ile de komşudur. Boyabat’ın bu kadar il ve ilçe ile komşu olması, ulaşım açısından avantajlı bir ilçe olmasını sağlamıştır. Engebeli bir araziye sahip olan Boyabat, Küre dağlarının yakınında bulunduğu için su kaynağı açısından oldukça zengin bir bölge olarak kabul edilir. BOYABAT’IN NÜFUSUBoyabat’ın nüfusu, 43.416 kişidir. Bu nüfus, Boyabat’ı Karadeniz’in merkez ilçeler haricinde en kalabalık ilçesi yapmıştır. Boyabat’ta bulunan nüfusun %39’u köylerde, geri kalan %61’i ise kentte yaşamaktadır. Boyabat’ın geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır. Bölge, sanayileşme konusunda da son dönemlerde çok büyük olmasa da bir ilerleme kaydetmiştir. BOYABAT’IN TARİHÇESİBoyabat ilçesinin ilk kez kimler tarafından ve ne zaman yerleşim yeri olarak kullanıldığı bilinmese de Helenistik döneme uzanan bir tarihi olduğu düşünülmektedir. Boyabat; Persler, Lidyalılar ve Frigler gibi büyük medeniyetlerin yerleştiği bir bölgede yer almıştır. Boyabat, Bizans İmparatorluğu ve Roma İmparatorluğu için de önemli bir yerleşim yeri ve ticaret noktası olmuştur. Boyabat, Büyük Selçuklu Devleti sayesinde Türk toprağı haline gelmiştir. Osmanlı Devleti döneminde de Boyabat, ticaret açısından önemli bir yer olmuştur. Özellikle de bölgede yapılan tarım ve hayvancılık ekonomiye katkı sağlamıştır. Boyabat’ın tarihi içerisinde barındırdığı tarihi eserler ve kalıntılar ile de anlaşılabilir. BOYABAT’TA GEZİLECEK YERLERBazalt Kayalıkları: Türkiye’nin 106. tabiat anıtı olan Bazalt Kayalıkları, yaklaşık olarak 40 metre yüksekliğindedir. Bu kayalıklar, merdiven ya da blokları andıran ilginç bir görünüme sahiptir. Bazalt Kayalıkları, Boyabat ilçe merkezine 15 kilometre mesafede konumlanıştır. Bazalt Kayalıkları bölgesini ziyaret ederseniz eşsiz fotoğraflar çekebilirsiniz ve doğa ile iç içe olacağınız keyifli bir vakit geçirebilir. Boyabat Tarihi Çarşısı: Orta Çarşı olarak da bilinen Boyabat Tarihi Çarşısı, Boyabat ilçe merkezinde konumlanmıştır. Boyabat Tarihi Çarşısı, 1925 yılında çıkan bir yangın sonucunda çok büyük bir tahribata uğrasa da zaman içerisinde tekrardan onarılmıştır. Bu çarşıda Boyabat’a özgü tahta ürünleri ya da yöresel lezzetleri bulabilirsiniz. Çırabozan Tünelleri: Yeraltı Şehri olarak da bilinen Çırabozan Tünelleri, 2005 yılında keşfedilmiştir. Bu yeraltı şehrinin Roma İmparatorluğu dönemlerinde inşa edildiği ve tiyatro sahnesi kurma gibi amaçlarla kullanıldığı düşünülmektedir. Çırabozan Tüneller, birçok efsanevi fotoğraf karesine konu olmuştur.  

Kadir İnanır yoğun bakımdan çıktı! Tedavisi nörolojide sürecek

Rahatsızlanarak yoğun bakıma alınan usta aktör Kadir İnanır'ın durumu hakkında Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Necdet Sağlam yaptığı açıklamada, İnanır'ın yoğun bakım sürecinin tamamlandığını ve servise çıkarıldığını duyurdu REHABİLİTASYON SÜRECİ UZUN SÜREBİLİR.Sanatçının tedavisinin nöroloji servisinde devam edeceğini belirten Sağlam, "Rehabilitasyon süreci de devam ediyor. Daha rahat bir ortamda birinci derece yakınlarıyla görüşebilecek ama mümkün oldukça ziyaretçi kabul etmeyeceğiz. Toparlama sürecine girecek ama rehabilitasyon süreci uzun bir süreç bildiğiniz gibi. Bazen aylar sürebiliyor." dedi. Sağlam, Kadir İnanır'ın şu ana kadar tedavisinin olumlu sürdüğünü aktararak, "Olumsuz bir durum yok. Her gün daha iyiye gidiyor. Günden güne toparlıyor. Hem kas güçleri hem bilinç hem de genel durumu daha iyi. Ek hastalıklarının tedavisi de bitmek üzere." dedi.

Safranbolu, "sakin şehirler" ağına dahil oldu!

Karabük'ün tarihi ve kültürel açıdan zengin ilçesi Safranbolu, UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer almanın ardından "sakin şehirler" ağına da dahil oldu. "SAFRANBOLU, SAKİN ŞEHİRLER ARASINDA 25'İNCİ OLDU"Dünyanın en iyi korunan ilk 20 şehri arasında yer alan Safranbolu, tarihi hanları, hamamları, camileri, çeşmeleri ve köprüleri ile adeta bir açık hava müzesi gibi. Geleneksel konaklarıyla da dikkat çeken bu eşsiz şehir, 4 Mart 2023'te "sakin şehirler" hareketi Cittaslow'a dahil olmak için başvuruda bulundu. Geçtiğimiz günlerde kabul edilen bu başvuru ile Safranbolu, Cittaslow ağına dahil olan 25. şehir oldu. Belçika’nın Damme kentindeki Uluslararası Komitesi toplantısında Cittaslow olarak da bilinen bu ağa katılım belgesi, düzenlenen törenle Safranbolu Belediye Başkanı Elif Köse'ye teslim edildi. Böylece Cittaslow’a dahil olan 25 kentten biri Safranbolu olmuş oldu. "SAFRANBOLU, UNESCO DÜNYA MİRAS LİSTESİNDE"Konu hakkında konuşan Safranbolu Belediye Başkanı Elif Köse, şunları kaydetti: "Bu belgenin Safranbolu’ya hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. Geçtiğimiz günlerde Belçika’nın Damme kentinde Safranbolu’ya belgesi takdim edildi. Cittaslow kentlerin kendi kimliklerine sahip çıkması ve küreselleşmeyle birbirine benzeyen kentlerin olmaması adına kurulmuş böyle bir amacı olan yapı. Özellikle de şunun altını çizmek istiyorum. Safranbolu UNESCO Dünya Miras Listesinde. Şimdi bu ünvanının yanına bir de Cittaslow ağına dahil olarak bu ünvana sahip olmuş oldu. Safranbolu kendi kültürüne sahip çıkan, kent ölçeğinde korunan Türkiye’deki tek kent. Bu unvanı da dahil edilmeyi de en çok hak eden kentlerden biriydi.""KİMLİĞİMİZE SAHİP ÇIKIYORUZ"1 buçuk yıldır devam eden çalışmaların sonucunda tarihi ilçeye bu unvanı kazandırdıklarını dile getiren Köse, "Değişen ve gelişen dünya düzeninde Safranbolu’nun ve Safranbolu gibi tarihi kimliği olan kentlerin var olan yerel kimliğine sahip çıkması çok kıymetli. Değişmemesi çok kıymetli ve aynı şekilde gelecek nesillere aktarılması çok kıymetli. Biz UNESCO ve Cittaslow’un şartlarını yerine getirerek kendimizi hem geleceğe hazırlıyoruz hem de var olan kimliğimize sahip çıkıyoruz" ifadelerinde bulundu. "TURİZME KATKISI OLACAK"Köse, "Sakin şehir unvanıyla özellikle pandemi sonrasında daha dingin, rahat, huzurlu kentlerin tercih edilmesi sebebiyle turizme çok büyük katkısı olacağını vurgulayarak, özellikle de Avrupa kentlerinden 33 Avrupa kentinin dahil olduğu bu ağda, Safranbolu’nun da bulunması turizmin olumlu yönde gelişmesi ve katma değerini yükseltmesi anlamına gelmektedir. Bunu önümüzdeki günlerde yaşayarak hep birlikte göreceğiz" şeklinde konuştu. CİTTASLOW NEDİR?Cittaslow, 1999 yılında İtalya'da doğan ve "Sakin Şehir" anlamına gelen bir kavramdır. İtalyanca "Città" (Şehir) ve İngilizce "Slow" (Yavaş) kelimelerinin birleşimi olan bu terim, hızlı şehir hayatına karşı bir alternatif olarak ortaya çıkmıştır. Cittaslow, kentlerin kendi kimliklerine sahip çıkarak, yerel değerlerini korumalarını ve geliştirmelerini teşvik eder. Birliğe üye olmak isteyen kentlerin üye olabilmeleri için birliğin belirlediği kriterler üzerinden değerlendirilmesi ve Cittaslow felsefesine uygunluğu denetlenmektedir. Birlik kurulduğu zaman 59 olan bu kriterler 2013 yılında Uluslararası Bilim Komitesi tarafında yapılan bir çalışmayla güncellenmiş ve sayısı 70'e çıkmıştır.  Bu ağa üye olabilmek için şehirlerin belirli kriterleri karşılaması gerekir.  Bu kriterler arasında; Sakin ve huzurlu bir atmosfere sahip olmakYerel kültürü korumak ve geliştirmekSürdürülebilir kalkınmaya önem vermekÇevreye saygılı olmakYerel ekonomiyi desteklemek gibi unsurlar yer alıyor.Kurulduğu ilk yıllarda İtalyan kentleri arasında yaygınlaşan hareket, günümüzde 28 ülkede 182 üyeye sahiptir. Dünyanın ilk ve tek Cittaslow Metropolü 2021 yılında İzmir olmuştur.

Nuri Bilge Ceylan gençlerle buluştu: "Belki de artık hiç film çekmem"

Nuri Bilge Ceylan, Akbank Sanat'ta gerçekleşen programda gençlerle ve sinemacılarla buluştu. Ceylan, ilk filmi "Koza"nın gösteriminin ardından sinema hayatına dair açıklamalarda bulundu. Sinemaya adım attığı yıllarda henüz video kameraların, internetin olmadığını belirten Ceylan, "Çocukluğum Çanakkale Yenice'de geçti. O küçücük kasabada bir sinema vardı ve her gün film değişirdi. Nasıl yaşamamız gerektiğini ve ne olmak istediğimizi o sinemadan öğrendik. Filmler değiştiği için de her gün hayallerimiz değişirdi. Mehmet Eryılmaz'ın bana çok büyük faydası olmuştur. O olmasaydı ben sinemaya başlamamış bile olabilirdim." dedi. Ceylan, Eryılmaz'ın çektiği bir kısa filmde kendisini başrolde oynatmak istediğinden bahsederek, "Bütün aşamalara dahil olmak koşuluyla, sinema yapmayı öğrenebilirim düşüncesiyle kabul ettim. Filmi çektik, montajına girdim. Her şey mucize gibi geliyordu. Sonra bir kamera satın aldım. Aklıma gelen fikirleri not ediyordum ve onları çekiyordum. Öğrenmenin en iyi yolu kesinlikle hata yapmaktır. Çünkü hatalar doğruyu öğretiyor insana." ifadelerini kullandı. BİR ARAYIŞ OLARAK SİNEMA Sinemanın bir arayışı temsil ettiğine dikkati çeken usta yönetmen, şöyle devam etti: "İnsan bir yere gelip de bir şey olmuyor, devamlı arıyorsun, anlamaya çalışıyorsun. İnsan bedenen yaşlanıyor ama ruhu çocuk. Bilinç daha çok bilmediği bölgelere yoğunlaşıyor. Ben mesela öğretmen olamam. Çünkü bildiklerim beni ilgilendirmiyor. Bilmediğim, kendi ruhumun, dünyanın veya hayatın sırları kafama takılıyor ve onların peşinde gidiyorum. Dolayısıyla film yapmak da asla bir bildiri ya da bildiklerimi diğer insanlara aktarmak gibi bir eylem olamaz. Film yaparken kendim de bir şey arıyorum. Ancak o şekilde motive olabilirim. Film yapmak bir tür araştırma, terapi, anlamaya çalışmak benim için." RUS EDEBİYATI ETKİSİFilmlerinde Rus edebiyatının etkilerinin olduğuna işaret eden Nuri Bilge Ceylan, "Cemal Süreya gibi söyleyecek olursam 'Suç ve Ceza'yı okudum, o gün bugündür huzurum yoktur. Aslında bu romanı çok beğendiğimden değil, beni anlatıyor gibi geldi. 'Kış Uykusu' temel olarak Dostoyevski'nin iki hikayesinden yola çıkarak, onlara dayanarak yazılmış bir film. Kendimi tanımama, insan denen şeyi anlamama yardım ettiği için Rus edebiyatını seviyorum." diye konuştu. Ceylan, kendisine göre benzer ruha sahip insanların kardeş olduğunu söyleyerek, "Mesela Tarkovski'nin filmlerinde Eric Rohmer'dan şeyler görürüz. Bu çok normal ve hoşuma gidiyor. Sadece filmler değil, kitaplar, hayattaki her şey insanı etkiliyor. Bütün bunların toplamıyız aslında. Abbas Kiarostami de bana çok kapı açtı. Onun filmlerinde de mutlaka büyük hikayeler bulmak gerekmediğinin örneğini görmek çok heyecanlandırmıştı beni." dedi. ARTIK HİÇ FİLM ÇEKMEYEBİLİRİlk filmlerine ilişkin eleştirileri olduğunu belirten Ceylan, şunları kaydetti: "'Kasaba' Berlin'de gösterildiğinde çok kötü gelmişti, diyalogların çalışmadığını düşünmüştüm. Diyalogların çalışmıyor oluşu, bende tuhaf bir korku yarattı diyaloglara karşı. Hala 'Kasaba'yı izleyemem. Bu meseleyi halletmem için radikal çözümler aramaya başladım ve bir daha dublajla film yapmadım. Diyalog korkusu bende öyle bir travmaya neden oldu ki, son filmime kadar 'Acaba burada bu diyaloğu çalıştırabilir miyim?' gibi korkular yaşadım." Sinemada zaman kavramının altını çizen Nuri Bilge Ceylan, "Zaman benim için dünyadaki en trajik şey. Zaman kavramı, benliğime hakim olduğunda her şey anlamını yitiriyor benim için. Zaten her şeyi çok anlamlı bulan değilim. O yüzden biraz anlamı yaratmak zorunda kalıyorum belki de. Her şeyin boş gelme duygusu beni çok kolay etkisi altına alabiliyor. Dolayısıyla edebiyat, sanat, sinema, film yapmak, bunların hepsi benim bu tarafıma çok iyi geldi. Çünkü aksi takdirde melankolik yapım bünyeme egemen olabilirdi." dedi. Ceylan, gelecekteki çalışmalarına ilişkin de şunları anlattı: "Şu an ne yapacağımı bilmiyorum. Çekmecesinde bir sürü projesi olan yönetmenlerden hiçbir zaman olamadım. Çünkü bir film yapmak insanı değiştiriyor. Mesela iki tane projem olsa, birinciyi çektiğim zaman öyle bir pozisyona geliyorum ki ikinciyi çekmeyi istemez bir halde oluyorum. Dolayısıyla duygularıma bırakıyorum, bekliyorum, kitap okuyorum, geziyorum sonra kendiliğinden bir şey yavaş yavaş hakimiyet kuruyor üzerimde. Film çekmek için onu bekliyorum. Belki de artık hiç film çekmem, bilmiyorum. Proje bazlı film çeken biri değilim. Bu aralar fotoğrafla uğraşıyorum, daha çok hoşuma gidiyor."

Çanakkale'nin 5 bin yıllık tarihi hazinesi: Troya müzesi ziyaretçi rekoru hedefliyor!

5 bin 600 yıllık köklü geçmişi ile Çanakkale'nin gözbebeği Troya Ören Yeri'nden çıkan eserlerin gözler önüne serildiği Troya Müzesi, 2023 yılında büyük bir başarıya imza attı. Müze, 538 bin yerli ve yabancı turisti ağırlayarak hem bölge turizmine katkı sağladı hem de tarihi eserlere olan ilgiyi gözler önüne serdi. 2024 yılı için ise hedef daha da yüksek! Müze yetkilileri, bu yıl ziyaretçi sayısını 700 bine çıkarmayı planlıyor. Bu hedefe ulaşmak için çeşitli etkinlikler ve yeni sergiler düzenlenmesi hedefleniyor. Konuyla ilgili açıklama yapan  Troya Müzesi Müdürü Rıdvan Gölcük, "2024 yılında Troya’da yaklaşık 700 bin ziyaretçiye ulaşarak tüm zamanların ziyaretçi rekorunu yakalamış olacağız" ifadelerinde bulundu. "12 BİN 750 METREKARE KAPALI ALANA SAHİP"5 bin 600 yıllık bir tarihe ve 12 bin 750 metrekare kapalı alana sahip olan Çanakkale'deki Troya Müzesi, 18 Mart 2019 tarihinde ziyarete açıldı. Yaklaşık 70 milyon TL'lik bir bütçe ile 151 yıldan fazla kazı çalışması yapılan Troya Ören Yeri'nin girişinde bulunan Troya Müzesi, ziyarete açılmasının ardından mimarisi ve içerisinde sergilenen 2 bin eser ile tüm dünyanın ilgisini çekti.  "ALANINDA BİRÇOK ÖDÜLE LAYIK GÖRÜLDÜ"2020’de Avrupa Yılın Müzesi Özel Takdir Ödülü, 2020 ve 2021’de Avrupa Müze Akademisi Özel Ödülü, 2020’de Attraction Star Awards Ödülleri’nde yılın “En Başarılı Müzesi Ödülü’, 2020’de Tripadvisor.com tarafından ‘Traveller Choice Awards Ödülleri’ çerçevesinde iki yıl üst üste ‘Travaller Choice’ (gezgin seçimi) ödüllerini aldı. 2022 yılında 487 bin, 2023 yılında 538 bin yerli ve yabancı turisti ağırlayan müzeyi bu yıl ise 700 bin kişinin ziyaret etmesi bekleniyor. "2024 YILI ŞUBAT AYINDA 25 BİN ZİYARETÇİYE ULAŞTI"Konu hakkında konuşan Troya Müzesi Müdürü Rıdvan Gölcük, şunları kaydetti: “2023 yılı Ocak ayında çok merakla ziyaretçi sayılarını beklemiş ve ziyaretçi sayılarına bakmıştık. 2023 yılı Ocak ayı ziyaretçi sayımızda bir önceki yıla göre yaklaşık yüzde 50’lik bir artış vardı. Fakat geçtiğimiz sene yaşanan felaket sonrası beklentilerimizin dışında geçmişti. Fakat 2024 yılına oldukça iyi bir başlangıç yaptık. 2024 yılı Şubat ayında Truva Ören Yeri ve Troya Müzesi toplamda 25 bin ziyaretçiye ulaştı. Troya Müzesi bir önceki yılın ziyaretçi sayısından yüzde 190’lik bir artışa vardı. Bugüne kadar Troya’da en iyi, en pik yakalanan ziyaretçi sayısı 2019 yılında yaklaşık 550 bin kişiyle olmuştu. 2023 yılında bu rakamı tekrar etmiştik. Bu en iyi rakamı yakalamıştık. Öyle gözüküyor ki 2024 yılında Troya’da yaklaşık 700 bin ziyaretçiye ulaşarak tüm zamanların ziyaretçi rekorunu yakalamış olacağız. 2023 yılında toplamda 538 bin ziyaretçi sayısına ulaşılmıştı. Sadece şubat ayı verimiz bir önceki yıldan yüzde 190 daha iyi ve bundan sonraki aylarda ortalama yüzde 30’luk daha yüksek bir ziyaretçi rakamı bekleniyor. Dolayısıyla 700 bin kişilik bir ziyaretçi yakalayacağız gibi duruyor."

Erzurum'da 700 yıllık yazma eserler ramazana özel ziyarete açıldı

Erzurum'da, aralarında 14. yüzyıla ait eserlerin de bulunduğu el yazması eserlerden oluşan bir sergi, Ramazan ayına özel olarak halkın izlenimine sunuldu. Yakutiye ilçesinde, tarihi Şeyhler Hamamı olarak bilinen ve içerisinde 1179'u yazma, 8 bin 479 nadir basma toplam 9 bin 658 eserin koruma altına alındığı Yazma Eserler Kütüphanesi'nde ramazan ayına özel 12 yazma ve 3 hat levhanın bulunduğu sergi açıldı. Sergide Mevlana Celaleddin Rumi'den Mesnevi, İbrahim Paşa ve kızına ait Vakfiye ile Sultan 2. Abdulhamid'e ithafen altın parçaları kullanılarak yazılan "Füyuz'u Rahmetir Rahman fi Vucubi Ta'ati's Sultan" eseri de yer alıyor. İçerisinde 500-700 yıllık eserlerin yer aldığı ve kentte bu alanda ilk kez açıldığı belirtilen sergi, ramazan sonuna kadar ücretsiz ziyaret edilebilecek. Ziyaretçilerden Gürgan Araz, AA muhabirine, eserlerin geçmişe dair izler taşıdığını anlatarak, "Kütüphanede yazma eserleri geldik gördük, buranın bayağı geniş bir yelpazesi var. Eserler gerçekten çok güzel, yararlı bir hizmet. Herkesin gelip burayı görmesi lazım ve buranın bilinir bir yer olması lazım." dedi. Yusuf Özcan da yazma eserlerin bulunduğu sergilerin daha fazla yaygınlaştırılması gerektiğini ifade ederek, "Bu tarz eserlerin halka açılması, bilgilendirilmesi ve ziyaret edilmesine olanak sağlanması özellikle ramazanda çok güzel bir hizmet. Bu tarz sergiler daha fazla tanıtılarak halka indirgenirse ve halk bilgilendirilirse daha güzel olur." diye konuştu.

Mısır Piramitleri Hakkında 10 İlginç Bilgi

Uzun süredir sırları keşfedilmeye çalışılan Mısır piramitleri, dünyanın dört bir yanından ziyaretçi kabul etmektedir. Hemen hemen herkes Mısır piramitlerinin gizemini merak etmekte ve efsanelerin doğru olup olmadığını sık sık araştırmaktadır. Birçok kişi tarafından Eski Mısır’da inşa edildiği bilinen ve Eski Mısır kralları olan Firavunların gömüldükleri etkileyici yapılar olarak kayda geçen piramitler, aslında bilinenin çok daha ötesinde yapılardır. İşte Mısır piramitleri ile ilgili belki de hiç duymadığınız o gerçeklere dair ayrıntılar… 140 PİRAMİT KEŞFEDİLDİAraştırmacılar tarafından yürütülen çalışmalarda Eski Mısır bölgesinde yaklaşık olarak 140 kadar piramit keşfedilmiştir. Giza Nekropolü’nde bulunan üç piramit ise en ünlü Mısır piramitleri arasında yer almaktadır. M.Ö. 27. YÜZYILDA İNŞA EDİLDİĞİ DÜŞÜNÜLÜYORAraştırmacılar tarafından kayda alınan bilgilere göre en eski Mısır piramidi, Saqqara Nekropolü’nde inşa edilen ‘Djoser’ isimli piramittir. Bu piramidin M.Ö. 27. yüzyılda inşa edildiği tahmin edilmektedir. EN BÜYÜĞÜ KEOPS PİRAMİDİKeops Piramidi’nin en büyük Mısır piramidi olduğu bilinmektedir. Yapılan ölçümlere göre piramitin orijinal yüksekliği 146,5 metredir. Keops Piramidi’nin şimdiki yüksekliği ise 138,8 metre olarak kayda alınmıştır. Keops Piramdi, 3871 yıl boyunca dünyanın en yüksek yapısı unvanına sahipti. Ancak piramit bu unvanını, 1311 yılında İngiltere’de inşa edilen Lincoln Katedrali’nin duyurulması ile birlikte kaybetti. Keops Piramidi ile ilgili bir diğer dikkat çeken bilgiye göre piramit Antik Dünyanın Yedi Harikasından en eskisidir ve halen varlığını korumaktadır. YAPIMLARINDA 100 BİN İŞÇİ ÇALIŞTIPiramitlerin inşaları esnasında çalışan işçi sayısı pek çok kaynakta farklıdır. Ancak genel itibari ile bu sayının yaklaşık olarak 100 bin civarında olduğu tahmin edilmektedir. ‘BÜYÜK SFENKS’ TARAFINDAN KORUNUYORKeops Piramitleri dünyanın en büyük monolit heykeli olarak bilinen Büyük Sfenks tarafından korunmaktadır. Bu heykelin yüzünün, Firavun Khafra’nın yüzünü temsil ettiğine inanılmaktadır. HEPSİ AYNI BÖLGEDE İNŞA EDİLDİMısır mitolojisinde ‘ölüler alemi’ ile ilişkilendirilen Nil Nehri, piramitlere de ev sahipliği yapmaktadır. Yapılan araştırmalara göre bütün Mısır piramitleri bu nehrin batı kıyısına inşa edilmişlerdir. İLK PİRAMİT MISIRLI BİLGEYE AİTMühendis ve doktor olan Eski Mısırlı bilge Imhotep’in, ilk piramidin mimarıdır. Imhotep, Djoser Piramidi’nin mimarı olarak kabul edilir. GELİŞİME AYAK UYDURMUŞLARYapılan araştırmalar neticesinde daha önce yapılan piramitler ile sonradan yapılan piramitler arasında bazı farklılıkların olduğu tespit edilmiştir. Araştırmacılara göre o dönemde yaşanan gelişmeler, tekniklerin farklılaşmasını sağlamıştır. ORİON TAKIMYILDIZI İLE HİZALANDIKeops Piramitleri, büyüleyici bir özelliğe sahiptir. Orion takımyıldızı ile tam olarak hizalanmış olan bu piramitler, tesadüfün çok daha ötesinde bir durumun varlığını düşündürmektedir. Çünkü Eski Mısırlılar Orion yıldızları, yeniden doğuş ve öbür dünyanın tanrısı Osiris ile ilişkilendirirlerdi. BAZI BLOKLARI 50 TONDAN DAHA AĞIRPiramitler ile ilgili halen araştırmalar devam etmektedir. Bu araştırmalar çerçevesinde bazı spekülasyonların ortaya çıkmasına neden olan başlıca konular arasında ise inşa sürecinde taşların taşınma yöntemleridir. Ağır ve büyük taşlardan yapılan piramitlerin o dönemin şartları göz önüne alındığında nasıl tamamlanabildikleri halen büyük bir soru işaretidir. Örneğin Keops Piramidi 2 milyon 300 bin taş bloktan oluşmaktadır ve bazı blokların ağırlıkları 50 tondan fazladır.  MÜCEVHER GİBİ PARLIYORLARPiramitlerin yapımlarında kullanılan taşlar özel bir kaplamaya sahiptir. O kaplamalar sayesinde taşlar güneş ışığını yansıtır ve piramitler adeta bir mücevherlermişçesine parlar.

❌