Okuma görünümü

Yeni makaleler mevcut. Sayfayı yenilemek için tıklayın.

Stockholm sendromu nedir, belirtileri neler? Çöp Adam dizisiyle gündeme geldi

Stockholm sendromu nedir, belirtileri neler? Çöp Adam dizisiyle gündeme geldi

Çöp Adam dizisindeki görüntüler ardından "stockholm sendromu" bir kez daha gündeme geldi. Dizinin karakterlerinden Peri'nin "bence bende stockholm sendromu var." sözleri ardından bu sendromun ayrıntıları merak konusu oldu. Peki, stockholm sendromu nedir?

Stockholm sendromu, rehinenin kendisini rehin alan kişiyle olası diyalog sürecinde oluşan, duygusal anlamda sempati aşk ve empati oluşması olarak özetlenebilecek psikolojik durumu anlatan bir terimdir.Stockholm sendromu, esir tutulmaya verilen psikolojik bir tepkidir. Stockholm sendromlu kişiler, onları kaçıranlarla psikolojik bir bağ kurar ve onlara sempati duymaya başlar.
Psikiyatr Nils Bejerot tarafından adlandırılan sendrom, ismini 1973 yılında İsveç'in başkenti Stokholm'de yaşanan bir olaydan almaktadır. 1973 yılında Stockholm'de Kreditbanken adlı bankaya giren soyguncular, polis tarafından kuşatılınca dört banka çalışanını rehin alarak, altı gün boyunca direnir. Altı günün sonunda, polis operasyon yaptığında ise beklenmedik bir durumla karşılaşılır. Rehineler, kurtarılmaya aktif biçimde direnir ama kurtarılırlar. Sonrasında rehineler, mahkemede soyguncu aleyhine ifade vermekten kaçınır. Dahası, aralarında para toplayıp soyguncuların savunmasına yardımcı olur.Kurbanın kendisini, baskıcının yerine koyup olayları onun gözünden görmesini anlatan Stockholm Sendromu, bugün tarikat üyeleri, savaş esirleri, aile içi şiddet mağdurları gibi farklı durumlarda bir anahtar kavram olarak kullanılıyor.
Stockholm sendromu olan kişilerde şunlar bulunur:Esir alanlara veya istismarcılara karşı olumlu duygular.Onları kaçıranların inanç ve davranışlarına sempati duymak.Polise veya diğer otorite figürlerine karşı olumsuz duygular.
Diğer semptomlar travma sonrası stresbozukluğuna (TSSB) benzer ve şunları içerir:Geçmişe dönüşler.Güvensiz, sinirli, sinirli veya endişeli hissetmek.Daha önce zevk aldığınız şeylerden rahatlayamaz veya zevk alamazsınız.Odaklanmada zorluk.

DSÖ: 30'lu yaşlarda sigarayı bırakanların ömrü 10 yıl artıyor

DSÖ: 30'lu yaşlarda sigarayı bırakanların ömrü 10 yıl artıyor

Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, 30'lu yaşlarda sigarayı bırakanların yaklaşık 2-12 hafta içinde dolaşımı düzeliyor ve akciğer kapasitesi artıyor. Tütün ürünü kullanımına bağlı her yıl 8 milyondan fazla kişi hayatını kaybediyor ve tütün dumanına maruz kalan 700 milyon çocuktan 65 bini pasif etkilenimin yol açtığı solunum yolu enfeksiyonları nedeniyle yaşamını yitiriyor.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), 30'lu yaşlarda sigarayı bırakanların yaşam süresinin, sigara içmeye devam edenlerle kıyaslandığında yaklaşık 10 yıl arttığını, bu kişilerin yaklaşık 2-12 hafta içinde dolaşımının düzeldiğini bildirdi. 31 Mayıs Dünya Tütünsüzlük Günü dolayısıyla DSÖ'den derlediği verilere göre, tütün ürünü kullanımı, her yıl milyonlarca insanın sağlığını ve yaşamını kaybetmesine sebep olan önlenebilir risk faktörlerinin başında geliyor. Dünyada genelinde 1,3 milyar tütün ürünü kullanıcısının yüzde 80'inden fazlası düşük ve orta gelirli ülkelerde yaşıyor. Tütün ürünü kullananların yaklaşık yarısı, tütün kullanımıyla ilişkili hastalıklar nedeniyle beklenen yaşam süresinden daha erken dönemde hayatını kaybediyor. Her yıl tütün ürünü kullanımına bağlı yaşamını kaybeden 8 milyondan fazla kişinin yaklaşık 1,3 milyonunu, kullanmadığı halde tütünün dumanına maruz kalanlar oluşturuyor.Tütün dumanından yaklaşık 700 milyon çocuk etkileniyor. Her yıl 65 bin çocuk, pasif etkilenimin yol açtığı solunum yolu enfeksiyonları nedeniyle 5 yaşından önce yaşamını yitiriyor. YILLIK KAYIP 1,4 TRİLYON DOLAR Tütün endüstrisi, sigara, pipo, puro gibi tütün ürünlerinin yanı sıra elektronik sigara, nargile, meyve aromaları, mentol topları gibi ürünlerle çeşitlilik sağlayarak tütün bağımlılığının sürdürülmesini sağlamaya çalışıyor. DSÖ, bu ürünlerin tamamının sağlığı tehdit ettiğine dikkati çekiyor. Tütün ürünleri sağlığın yanı sıra ekonomiye de zarar veriyor. DSÖ, tütün ürünü kullanımına bağlı ekonomik kaybın yıllık 1,4 trilyon dolar olduğunu öngörüyor. Çevreye de zarar veren sigara izmaritleri, dünyada en yaygın atılan atıkları oluşturuyor. İzmaritlerdeki kimyasallar ve elektronik sigara atıkları, su ve toprağa sızarak doğaya zarar veriyor. Tütün endüstrisi, sigara üretimi için yıllık yaklaşık 600 milyon ağaç kesilmesinden sorumlu tutuluyor. İLK GÜNDEN İTİBAREN İYİLEŞİYOR Bu bağımlılıktan kurtulmak sağlık, sosyal, ekonomik ve çevresel pek çok kazanç elde edilmesine olanak sağlıyor. DSÖ, 30'lu yaşlarda sigarayı bırakanların yaşam süresinin, sigara içmeye devam edenlere göre yaklaşık 10 yıl arttığına dikkati çekiyor. İlk sigara bırakma gününden itibaren yüksek kalp atış hızı, kan basıncı, karbonmonoksit seviyesi normale dönüyor ve zamanla bağışıklık sistemi güçleniyor. Yaklaşık 2-12 hafta içinde dolaşım düzeliyor, akciğer kapasitesi artıyor. ALO 171 Sağlık Bakanlığınca tütün ürünü kullananlara, bu bağımlılıktan kurtulmaları için ALO 171 Sigara Bırakma Danışma Hattı ve sigara bırakma poliklinikleri aracılığıyla destek veriliyor. ALO 171 Sigara Bırakma Danışma Hattı, 7 gün 24 saat kesintisiz ve canlı destek sağlıyor. Danışma Hattını arayan bireyler, motivasyonel görüşmelerle bırakma girişiminde bulunmaları için teşvik ediliyor. Nikotin bağımlılık düzeyini belirlemek amacıyla nikotin bağımlılık testi uygulanan kişilere, bağımlılık düzeyine göre sigara bırakma planı hazırlanıyor, sigara bırakma sürecinde rehberlik ediliyor ve nikotin yoksunluk belirtileriyle baş etmeye yönelik davranış değişiklikleri hakkında danışmanlık veriliyor. Nikotin bağımlılık düzeyi daha yüksek olanlar, sigara bırakma hizmeti sunan sağlık birimleri hakkında bilgilendiriliyor ve sigara bırakma polikliniklerine yönlendiriliyor. Bu kişilerin randevusu Danışma Hattı tarafından alınıyor. Sigara bırakma planı yapılanların onay vermeleri halinde Danışma Hattı tarafından yapılan geri dönüş aramalarıyla, bu kişiler bir yıl boyunca takip ediliyor.

Meme kanseri tedavisinde yapay zeka modeli: Kanser hücrelerinin yayılıp yayılmayacağını tahmin edecek

Meme kanseri tedavisinde yapay zeka modeli: Kanser hücrelerinin yayılıp yayılmayacağını tahmin edecek

İngiltere’deki bilim insanları, meme kanserinin hastanın vücudunda yayılıp yayılmayacağını tahmin edecek bir yapay zeka modeli geliştirdi. Yapay zeka modeli bu tahmini, hastanın bağışıklığındaki tepkilere göre yapacak.

İngiltere’deki onkologlar, agresif meme kanseri türlerinin hastanın lenf düğümlerindeki değişimlerine göre yayılma olasılığını tahmin edeceğini umdukları bir yapay zeka modeli geliştirdi.
Araştırma, geçtiğimiz perşembe ‘Journal of Pathology by Breast Cancer Now’ dergisinde yayınlandı ve King’s College of London üniversitesindeki bilim insanları tarafından finanse edildi.
Meme kanserinin vücudun başka bölgelerine yayılması, ikincil veya  “metastatik meme kanseri” olarak adlandırılıyor.
Araştırmacılar, bu yapay zeka modeliyle metastatik meme kanseri olasılığını, hastanın lenf düğümlerindeki bağışıklık tepkisine göre tespit etmeyi amaçlıyorlar.
Araştırmacılar bu yapay zeka modelini yaklaşık 350 hasta tarafından bağışlanan 5.000’den fazla lenf düğümleri üzerinde test etti.
Araştırmacılar, ikincil meme kanserini önlemeye yardımcı olacak bu yapay zeka modelini, Avrupa’daki merkezlerde test etmeye devam etmeyi planlıyor.

Bilim insanlarından kronik ağrıların beyindeki kaynağını inceleyen çalışma: Hastalara umut olabilir

Bilim insanlarından kronik ağrıların beyindeki kaynağını inceleyen çalışma: Hastalara umut olabilir

ABD'de bilim insanları yapay zeka yardımıyla kronik ağrının beyindeki hartasını çıkarmayı başardı. Uzmanlar, bu sayede gelecekte yeni ve daha etkili ağrı tedavilerinin geliştirilebileceğini söylüyor.

Bilim insanları, kronik ağrının beyindeki haritasını çıkarmayı başardı. ABD'nin Kaliforniya Üniversitesi araştırmacıları, yıllardır kronik ağrı çeken dört gönüllünün beynine elektrotlar yerleştirdi.

BEYİN AKTİVİTELERİNİ ORTAYA ÇIKARMAYA YÖNELİK İLK ÇALIŞMA Deneklerin beyin aktivitesi 6 ay boyunca takip edildi. Toplanan veri, yapay zeka sayesinde kronik ağrı haritasına çevrildi. Kronik ağrı ile ilişkili beyin aktivitesinin, beyinde duyguların temsil edildiği, karar verme sürecinde etkili olan "Orbitofrontal korteks" bölgesinde yoğunlaştığı belirtiliyor. Uzmanlar bazı kişilerdeki kronik ağrının 2-3 günlük döngüler halinde tekrarladığını keşfetti.. Türünün ilki olan araştırma Nature Dergisi'nde yayınlandı. Kronik ağrı haritasının kişiye özel oluştuğuna vurgu yapan bilim insanları, bu sayede gelecekte daha etkili ağrı tedavileri geliştirmeyi hedefliyor. Araştırma özellikle iletişim sağlamakta zorlanan hastalarda ağrı tedavisinde umut vaad ediyor. Bilim insanları bulguların sadece dört kişilik çok küçük bir denek grubuyla elde edildiğine dikkat çekerek, araştırmanın genişletilmesi gerektiğini söylüyor.

Adım Adım Sağlık (27 Mayıs 2023)

Adım Adım Sağlık (27 Mayıs 2023)

Günlük hayatın içinde sağlık hepimiz için önemli. Sağlığımızı korumak için neleri doğru yapıyoruz, hangi konularda daha bilinçli olmalıyız?Prof. Dr. Serkan Durdu ve İpek Dağıstanlı’nın moderatörlüğünde ‘Adım Adım Sağlık’ NTV’de izleyici karşısına çıkıyor.‘Adım Adım Sağlık’ Cumartesi 16.15’te NTV’de....

Stiff Person Sendromu (katı kişi sendromu) nedir, belirtileri neler?

Stiff Person Sendromu (katı kişi sendromu) nedir, belirtileri neler?

Spazmlara sebep olup yürüme ve şarkı söyleme yetisini etkileyen "katı kişi sendromu" nadir görüşen nörolojik bir hastalık. Peki, Stiff Person Sendromu (katı kişi sendromu) nedir, belirtileri neler?

Katı kişi sendromu, yüksek ses veya hafif dokunuş gibi şeyler tarafından tetiklenebilen sert kaslara ve ağrılı kas spazmlarına neden olur. Nedeni bilinmemekle birlikte, katı kişi sendromunun bağışıklık sisteminin yanlışlıkla vücudun normal dokularına saldırdığı "otoimmün hastalıklardan" olduğu düşünülüyor.

KATI KİŞİ SENDROMU BELİRTİLERİ

Kronik ağrı, bozulmuş hareketlilik ve lomber hiperlordoz genel belirtilerdir.

Spazmlar şiddetli ve öngörülemeyen bir şekilde ortaya çıkabilir ve bazen kemikleri dahi kırabilecek seviyeye ulaşırlar.

Hastalar bazen ses ve dokunmaya çok duyarlı hale gelirler ve bu durumlar spazmları tetikleyebilmektedir. Hastalığın kesin mekanizması belirgin değildir. 

AB ile Pfizer, BioNTech aşısı sözleşmesini revize etti

AB ile Pfizer, BioNTech aşısı sözleşmesini revize etti

AB ülkeleri, azalan aşı talebi nedeniyle Komisyon'un üreticilerle yaptığı Kovid-19 aşı sözleşmelerinde değişiklik talep ediyordu. AB Komisyonu Pfizer ile teslim süresini uzatma ve aşı miktarı azaltma konusunda anlaştığını duyurdu. Kovid-19 vakalarının tekrar ortaya çıkması durumunda aşıya erişimin süreceği kaydedildi.

Avrupa Birliği (AB) ile BioNTech-Pfizer, salgın sırasında yaptıkları Kovid-19 aşı alım sözleşmesindeki miktarı azaltmak ve teslim süresini uzatma konusunda anlaştı.

AB Komisyonu, üye 27 ülke adına Kovid-19 aşıları alımı için BioNTech-Pfizer ile yapılan sözleşme değişikliği görüşmeleri sonucunda anlaşma sağlandığını duyurdu. Açıklamada, AB ve aşı geliştiren BioNTech-Pfizer'ın yeni ihtiyaçlar doğrultusunda sözleşmedeki değişikliklerde uzlaştığı belirtildi. Mevcut aşı tedarik sözleşmesinde yapılan değişikliğin düzelen epidemiyolojik durumu dikkate aldığı ifade edilen açıklamada, gelecekte endişe duyulan Kovid-19 varyantlarının ortaya çıkması durumunda aşıya erişimin süreceği kaydedildi. Açıklamada, değişiklikle mevcut aşı sözleşmesinde üye ülkeler tarafından alınacak aşı dozu miktarının azaldığına işaret edilerek, belirli bir ücret karşılığında başlangıç sözleşmesindeki dozların opsiyonlu doza dönüştürüleceği bildirildi. Üye ülkelerin aşıları teslim alabileceği sürenin de uzatıldığı belirtilen açıklamada, bu dozların 4 yıl sonrasına kadar tedarik edilebileceği ifade edildi. AB ülkeleri, azalan aşı talebi nedeniyle Komisyon'un üreticilerle yaptığı Kovid-19 aşı sözleşmelerinde değişiklik talep ediyordu.

TALEP OLMADIĞI İÇİN 450 MİLYONA YAKIN TESLİM GERÇEKLEŞTİ

AB, 2021'de BioNTech-Pfizer ile 2023 yılı sonuna kadar 900 milyon dozu opsiyonlu, toplam 1,8 milyar doz Kovid-19 aşısı alımına yönelik 3'üncü sözleşmeyi imzalamıştı. Talep olmadığı için bu sözleşmedeki 900 milyon dozun yaklaşık yarıya yakını teslim edilmedi. Ayrıca, AB sözleşmedeki ek alım opsiyonunu da uygulamaya koymadı.

HER DOZ İÇİN ÜCRET ÖDEMEK ZORUNDA

Sözleşme değişikliğiyle AB'nin satın alma taahhüdünde bulunduğu doz miktarı düşüyor. Ancak AB iptal edilen her doz için bir ücret ödemek zorunda kalıyor. Söz konusu aşıların fiyatı ve iptal için ödenecek rakam ise paylaşılmıyor. AB Komisyonu, Kovid-19 salgınıyla mücadelede bazı ilaç ve aşı üreticilerinden yüksek miktarlarda aşı temin etmişti. Komisyon, Kovid-19 aşı temini için en yüklü sözleşmesini Pfizer-BioNTech ile yapmıştı.

Elon Musk'ın beyin çipi firması insan çalışması için onay aldı

Elon Musk'ın beyin çipi firması insan çalışması için onay aldı

ABD'li iş insanı Elon Musk'un sahibi olduğu Neuralink firması, beyin çipi projesinin insanlar üzerinde denenmesine başlanması için ABD Gıda ve İlaç İdaresinden (FDA) onay aldığını açıkladı.

BBC'nin haberine göre, Neuralink sosyal medya hesabı üzerinden yapılan açıklamada, beyin çipi projesinin FDA tarafından onayının "birgün birçok insana yardım etmesini sağlayacak önemli bir adım" olarak nitelendirildi. Açıklamada, Neuralink takımının FDA ile yakın işbirliği sayesinde onay alındığı, deney aşaması başvuruları için gerekli bilgilendirmelerin yapılacağı belirtildi. Neuralink firması, söz konusu projeyle, beyne yerleştirilecek mikroçipler sayesinde felç ve körlük gibi nörolojik rahatsızlıkları tedavi etmeyi ve engelli kişilerin hayat kalitesini artırmayı hedefliyor. Daha önce maymunlar üzerinde test edilen çiplerin, beyindeki sinyalleri başarıyla yorumlayarak cihazlara aktardığı kaydedildi. Öte yandan uzmanlar, Neuralink'in beyin implantlarının, yaşanabilecek muhtemel teknik ve güvenlik endişeleri dikkate alınarak yapılacak ön çalışmaların daha dikkatli ve geniş kapsamlı yapılması konusunda uyarıda bulunuyor.

Sebze ağırlıklı diyetin faydaları: Kolestrolü düşürüyor

Sebze ağırlıklı diyetin faydaları: Kolestrolü düşürüyor

Danimarka'da yapılan bir araştırmaya göre vejetaryen ve vegan diyetler kalp sağlığına iyi geliyor. Yaklaşık 40 yıllık verilerin incelendiği araştırmaya göre, bu tür beslenme kötü kolestrolü yüzde 10 oranında düşürüyor.

Danimarka'da yapılan bir araştırma diyetin kalp sağlığı ile ilişkisini ortaya koydu. Araştırmada 30 farklı klinik deneyin sonuçları derlendi. 2 bin 400 kişiye verilen diyetin yaklaşık 40 yıl boyunca kalp sağlığına olan etkileri incelendi. Vejetaryen ve vegan diyetlerin kalp krizini artıran kandaki kolesterol ve yağ seviyelerini düşürdüğü görüldü. Yüksek düzeyde kötü kolesterol, kan damarlarında yağ birikintileri oluşmasına yol açıyor. Bu da sonunda kalp krizlerine veya felçlere neden olabiliyor. Sonuçları Avrupa Kardiyoloji Derneği dergisinde yayınlanan araştırma,, vejetaryen ve vegan diyetlerin kötü kolestrolü yüzde 10 azalttığını ortaya koydu. Kötü kolesterolün ana proteinini ise yüzde 14 düşürdüğü görüldü. Araştırmacılar bunun, kolesterol düşürücü ilaçların etkisinin üçte birine karşılık geldiğini belirtiyor. Et ve süt ürünlerinin de sağlığa yararları bulunduğunu belirten uzmanlar et içermeyen diyetlerin tümünün sağlıklı olmadığına dikkat çekiyor. Araştırmacılar et tüketmeyi tamamen bırakmak yerine sebzeye ağırlık verilmesi gerektiğini söylüyor. Dünya Sağlık Örgütü'ne göre her yıl yaklaşık 18 milyon kişi kalp ve damar hastalıkları nedeniyle hayatını kaybediyor.

Çığır açacak gelişme: İnsan beyin hücreleri farelere nakledildi

Çığır açacak gelişme: İnsan beyin hücreleri farelere nakledildi

Uluslarası araştırmacılardan oluşan bir ekip, insanların beyin hücrelerini ilk kez farelere başarılı bir şekilde aktardı. Söz konusu çalışma, insanlarda yapılamayan deneylerin yapılmasına olanak tanıyarak, epilepsi gibi nörolojik hastalıkların tedavisinde çığır açacak.

Bilim insanları, epilepsi gibi rahatsızlıkların daha iyi anlaşılmasına yardımcı olabilecek bir hareketle, insan beyin hücrelerini sıçanlara başarıyla aşıladı.
Laboratuvarda yetiştirilen beyin hücreleri iki ya da üç günlük farelere nakledildi.
Yetişkin farelerdeki geçmiş denemelerin aksine, yeni çalışmada beyin hücreleri hızla emildi ve altı ay sonra beynin üçte birini oluşturarak farelerin karar verme ve fiziksel tepkilerinin bir parçası haline geldi.
Araştırmacılar, farelerde gelişen mutant beyinlerin, insanlardaki hastalıkların ayrıntılı olarak incelenmesine olanak tanıyacağını söyledi.
ABD Stanford Üniversitesi'nden başyazar Prof. Dr. Sergiu Paca konya ilişkin yaptığı açıklamada, "Çalışmamız, insan hastalıklarının gerçekçi modellerinin üretilmesini sağlayabilir.” ifadelerini kullandı.
Çalışmanın diğer yazarı, Dr. Jürgen Knoblich ise  "İnsan beyni en korkunç hastalıklardan bazılarına ev sahipliği yapıyor ve biz onu çok iyi anlamıyoruz. Bulgularımız epilepsi gibi nörolojik hastalıklarla ilgili araştırmalar üzerinde etkisi olabilir." dedi.

Aileler dikkat: Ekranlı oda ergenlerin sağlıklı gelişimi için risk oluşturuyor

Aileler dikkat: Ekranlı oda ergenlerin sağlıklı gelişimi için risk oluşturuyor

ABD'de yapılan ve 10 bini aşkın kişinin incelendiği bir araştırma, yatakta televizyon izlemeyen, telefon kullanmayan ve gece telefonların bildirimlerini kapatan ergenlerin daha iyi uyuduğunu ortaya koydu. Uzmanlar uyku kalitesinin ergenlerin sağlıklı fiziksel ve psikolojik gelişimleri için önemli olduğunu belirterek, ailelere önlem almaları çağrısında bulundu.

News Medical'in haberine göre, ABD'nin California Üniversitesinde yapılan araştırmada, uyku öncesi ekran alışkanlıkları ile uyku kalitesi arasındaki bağlantı incelendi.
Yaşları 10 ila 14 olan 10 bin 280 kişi üzerinde yapılan araştırmada, 2018-2020 döneminde bu kişilerin uyku düzeni ile telefon ve sosyal medya kullanımı arasındaki ilişki izlendi.
Çocuk sağlığı ve zihin gelişimi üzerinde ABD'de yapılan en geniş kapsamlı çalışmalardan biri olan araştırmaya göre, uykuya dalma sorunu, yatak odasında televizyon veya internet bağlantısı olan bir cihaz bulundurma durumunda yüzde 27, telefonun bildirimlerini açık bırakılması durumunda ise yüzde 23 oranında artıyor.
Araştırmada, uyumadan önce sosyal medya kullanımı, video oyunları oynama, internette arama yapma ve film, dizi ve video klip izleme gibi durumların da uykuya dalma sorununu artıran etkenler arasında olduğu belirtildi.
İzlenen çocukların yüzde 20'sinin gece uyandıklarında telefonlarını ve sosyal medya hesaplarını kontrol ettikleri kaydedilen araştırmada, bu durumun uyku sorununu yüzde 34 oranında artırdığı kaydedildi.
Araştırmaya konu olan çocukların yüzde 15,5'inin haftada birkaç gün uykuya dalma sorunu yaşadığı, yüzde 16,9'unun ise haftada en az bir kez telefon bildirimlerinden dolayı uykularının bölündüğü bildirildi.
California Üniversitesinden Jason Nagato, araştırmanın sonuçlarına ilişkin yaptığı açıklamada, yeterli ve kaliteli uykunun genç ergenlerin gelişimi için önemli olduğunu vurguladı.
Gece uyandığında telefon veya sosyal medya hesaplarını kontrol etmeme tavsiyesinde bulunan Nagato, "Araştırmamız, ekranları yatak odasının dışında tutmanın, cihaz bildirimlerini kapatmanın ve yatakta sosyal medya kullanımından kaçınmanın ergenler arasında daha iyi uyku ile ilişkili olduğunu ortaya koydu." ifadesini kullandı.
Toronto Üniversitesinden bir diğer araştırmacı Kyle T. Ganson da, çevresel şartların, ergenlerin gelişim sürecini daha zorlu bir dönem haline getirdiğini belirterek, sosyal medya ve akıllı telefonların bu gelişim sürecindeki etkisinin farkında olunmasının önemine vurgu yaptı.Araştırmanın sonuçları Sleep Health dergisinde yayımlandı.

Felçli adam beyin implantı sayesinde 12 yıl sonra ilk defa yürüdü

Felçli adam beyin implantı sayesinde 12 yıl sonra ilk defa yürüdü

İsviçre'deki "Dijital Köprü" projesi sayesinde 2011'den beri felçli olan Hollandalı Gert-Jan Oskam ilk kez yürüdü. Araştırmacılar, geliştirdikleri beyin implantının, kişinin düşüncelerini algılayıp omuriliğine ileterek yürümesini sağladığını açıkladı.

2011'de Çin'de geçirdiği trafik kazası sonucu felç olan Oksam, İsviçreli bilim insanlarının geliştirdiği cihaz sayesinde yürümeye başladı. Fotoğraf: École Polytechnique Fédérale de Lausanne (EPFL)
İsviçre Federal Teknoloji Üniversitesi Profesörü Gregoire Courtine, yaptığı açıklamada, Oskam'ın "Dijital Köprü" olarak adlandırılan proje sayesinde yürüdüğünü belirtti. Fotoğraf: École Polytechnique Fédérale de Lausanne (EPFL)
Oskam'ın ameliyat sonrası denemelerde her seferinde 100 metreden fazla yürüdüğünü kaydeden Courtine, "Kurduğumuz sistem, Gert-Jan'ın düşüncelerini algılayıp omuriliğine ileterek yürüme mekanizmasının uyarıyor." ifadesini kullandı. Fotoğraf: École Polytechnique Fédérale de Lausanne (EPFL)
Beyin ve kaslar arasındaki bağı onararak felci tedavi etmeyi amaçlayan "Dijital Köprü" projesi, rehabilitasyona da katkı sağlarken hastaların belkemiği sinirlerinin iyileşmesine yardımcı oluyor. Fotoğraf: École Polytechnique Fédérale de Lausanne (EPFL)
Hollandalı Oskam, kaza sebebiyle bir daha asla yürüyemeyeceğini düşündüğünü ancak İsviçre Federal Teknoloji Üniversitesinde geliştirilen cihaz sayesinde tekrar yürüyebildiği için çok mutlu olduğunu söyledi. Fotoğraf: École Polytechnique Fédérale de Lausanne (EPFL)
Yeni tedavi sayesinde tekrar arkadaşlarıyla güzel vakit geçirebildiğini belirten Oskam, cihaz sayesinde normal hayatına da dönmek istediğini sözlerine ekledi."Nature" dergisinde yayımlanan projenin erken safhada olduğu ve bu alandaki ileri çalışmalar için öncülük yaptığı belirtiliyor. Fotoğraf: École Polytechnique Fédérale de Lausanne (EPFL)

Bryan Johnson'dan gençleşmek için yeni adım: Oğlundan kan aldı

Bryan Johnson'dan gençleşmek için yeni adım: Oğlundan kan aldı

Genç kalmak için her yıl servet harcayan ABD'li CEO Bryan Johnson, oğlundan ve babasından kan aldı. Johnson, 17 yaşındaki oğlunun kanıyla vücudundaki yaşlanma emarelerini azaltmayı hedefliyor.

Project Blue adlı şirketin CEO'su Bryan Johnson, genç kalabilmek için her yıl 2 milyon dolar harcamasıyla biliniyor. Yaklaşık 500 milyon dolar serveti bulunan Johnson (45) son olarak 17 yaşındaki oğlundan kan alarak genç kalmaya çalışıyor. Yaşlanmayı engellemek ve daha genç bir görünüm şüphesiz pek çok kişinin rüyası. Şimdiye kadar çeşitli kozmetik ve cerrahi operasyonlar dışında bunu gerçekleştirmek için bir seçenek bulunmuyordu.
Uzun bir süredir yaşlanmayı geciktirmek için çabalayan Project Blue adlı şirketin CEO'su Bryan Johnson, 2 milyon dolara mal olan diyet ve egzersiz programlarını uyguladıktan sonra, son olarak da küçük oğlunun plazmasını vücuduna enjekte etti. Bryan Johnson, plazma transferi için ABD'nin Dallas bölgesindeki bir sağlık kliniğine gitti. Johnson, 17 yaşındaki oğlu Talmage ve 70 yaşındaki babası Richard'la nesiller arası bir kan değişimi yaptı. Johnson’ın oğlundan ve babasından 1'er litrelik kan alındı. Bu kan daha sonra kırmızı, beyaz kan hücreleri ve trombosit olarak ayrıştırıldı. Daha sonra işlenen kan 45 yaşındaki CEO'ya nakledildi.
Bu uygulama, yaşlanma sürecinin yarattığı hücresel hasarları iyileştirmek amacıyla gerçekleştirildi. Johnson, oğlundan transfer edilen ultra sağlıklı kanın, kendisini oldukça güzel ve şanslı hissettirdiğini belirtti. Johnson ailesinin uyguladığı plazma transfüzyonu daha önce fareler üzerinde denenmiş olsa da insanlar için faydalı olduğuna dair bilimsel olarak kanıtlanmadı.
FDA'DAN UYARIABD Gıda ve İlaç İdaresi (FDA), 2019'da genç kalma amacıyla yapılan kan nakline karşı bir uyarı yayımlamıştı. Açıklamada "Genç donörlerden alınan plazma infüzyonunun yaşlılığı iyileştirmek, hafifletmek, tedavi etmek veya önlemek için kanıtlanmış hiçbir klinik faydası yoktur. Ayrıca herhangi bir plazma ürününün kullanımıyla ilişkili riskler mevcut." ifadelerine yer verildi.
Genç donörlerden alınan plazma infüzyonunun yaşlılığı iyileştirmek, hafifletmek, tedavi etmek veya önlemek için kanıtlanmış klinik faydası bulunmamaktadır. Ayrıca herhangi bir plazma ürününün kullanımıyla ilişkili riskler mevcut. Los Angeles'taki City of Hope Ulusal Tıp Merkezi'nden biyokimyacı Charles Brenner da, "Bana göre bu yöntem iğrenç, kanıtlanmamış ve nispeten tehlikeli" dedi.
Johnson'ın test sonuçları, biyolojik olarak 45 yaşında olmasına rağmen CEO’nun 37 yaşında bir kalbe, 28 yaşında bir cilde ve 18 yaşındaki bir insanın akciğer kapasitesine sahip olduğunu gösterdi. Johson'ın uyguladığı program 30'dan fazla sağlık uzmanından oluşan bir ekip tarafından yönetiliyor.
JOHNSON'UN RUTİNİHala deneysel aşamasında olmasına ve sürekli olarak ince ayar yapılmasına rağmen, sağlık programı özenle seçilmiş takviyeler, yemekler, egzersiz ve onlarca vücut testinden oluşan yoğun bir günlük rutinden oluşuyor.
Örneğin, Johnson'ın sabah 5'te kalkarak güe yoğun egzersiz ve besin takviyesi ile başlıyor. Bunlar arasında likopen, metformin, zerdeçal, çinko ve beyin sağlığı için küçük bir doz lityum bulunuyor.
Ayrıca, Johnson katı ve yumuşak gıdalardan oluşan günlük bin 977 kalori ile sınırlı vegan bir diyet uyguluyor.

Güney Afrika Cumhuriyeti'nde kolera salgınında ölenlerin sayısı 17'ye çıktı

Güney Afrika Cumhuriyeti'nde kolera salgınında ölenlerin sayısı 17'ye çıktı

Güney Afrika Cumhuriyeti'nin yürütme başkenti Pretorya çevresinde yaşanan kolera salgınında ölenlerin sayısının 17'ye yükseldi.

Gauteng Eyaleti Sağlık Departmanı'ndan yapılan açıklamada, son günlerde Pretorya'nın kuzeyindeki Hammanskraal bölgesinde görülen salgında, şimdiye kadar kolera test sonuçları pozitif çıkan 29 kişiden 17'sinin vefat ettiği duyuruldu. Açıklamada, Hammanskraal bölgesindeki kolera belirtileri gösteren 165 kişinin tedavi altına alındığı bilgisi paylaşıldı. Gauteng hükümeti, 21 Mayıs'ta bölgede kolera salgını ilan etmişti. "Vibrio" bakterisinin neden olduğu, gıda ve su yoluyla bulaşan kolera, şiddetli ishale ve vücutta su kaybına yol açıyor. Hastalık, tedavi edilmediği takdirde ölümcül olabiliyor.

DSÖ: Covid-19'dan daha ölümcülüne hazır olun

DSÖ: Covid-19'dan daha ölümcülüne hazır olun

Dünya Sağlık Örgütü'nden (DSÖ) yeni pandemilere karşı uyarı geldi. Örgüt, Dünyanın Covid-19'dan daha ölümcül pandemilere hazırlıklı olması gerektiğini söyledi.

Dünya genelinde hükümetler Covid-19'dan daha ölümcül pandemilere hazır olmalı. Bu uyarı, Dünya Sağlık Örgütü Direktörü Tedros Gebreyesus tarafından Cenevre'de 76'ncısı düzenlenen Dünya Sağlık Asamblesi'nde dile getirildi. Tedros hükümetlere olası pandemilere karşı önlem alma çağrısı yaptı. "Başka bir varyantın ortaya çıkması ya da daha ölümcül başka bir patojenin yeni pandemilere yol açması ihtimali ortadan kalkmadı." dedi.DSÖ Direktörü COVID-19 pandemisinde dünyanın, yaşadığı panikten ders alması gerektiğini söyleyerek uluslararası işbirliğinin artırılmasıyla ortak tehditlere ortak yanıtlar verilmesinin önemine dikkat çekti. DSÖ, Mayıs ayı başında Covid-19'un küresel sağlık acil durumu teşkil etmediğini duyurmuştu. Cenevre'de 10 gün boyunca sürecek Dünya Sağlık Asamblesi'ne 194 üye ülkeden temsilciler katılıyor. Dünyanın gelecekte karşı karşıya kalabileceği sağlık riskleri masaya yatırılıyor. Bunlara karşı alınabilecek önlemler tartışılıyor.

Halı sahada dili boğazına kaçan kişi böyle kurtarıldı

Halı sahada dili boğazına kaçan kişi böyle kurtarıldı

İstanbul Büyükçekmece'de halı sahada futbol oynadığı sırada dili boğazına kaçan kişi, ilk yardım eğitimi alan havalimanı yer hizmetleri görevlisinin uyguladığı müdahale ile hayata döndü. O anlar, tesisin güvenlik kameraları tarafından görüntülendi.

Güçlü bacakları olan kişilerde kalp krizi sonrası kalp yetmezliği riski daha düşük

Güçlü bacakları olan kişilerde kalp krizi sonrası kalp yetmezliği riski daha düşük

Japon araştırmacılar, güçlü bacak kasına sahip kişilerde, kalp krizinden sonra kalp yetmezliği riskinin daha düşük olduğunu tespit etti.

Sonuçları Avrupa Kardiyoloji Derneği (ESC) sitesinde yayımlanan araştırmaya göre, kalp krizi geçirmiş ancak bacakları güçlü olan hastalarda, kalp yetmezliği gelişme riski daha düşük. Japonya'nın Sagamihara Üniversitesi Tıp Fakültesi tarafından yapılan araştırmada, 2007 ile 2020 yılları arasında, daha önce kalp rahatsızlığı yaşamamış, ilk defa kalp krizi geçiren 932 kişi incelendi. Kalp krizi sonrasında hastaneye yatırılan hastaların "quadriceps" kas grubu testiyle bacak gücü ölçümü yapılan araştırmada, hastaların 481’inin kasları güçlü çıkarken, 451’inin güçsüz olduğu görüldü. Hastaların 67'inin ise ortalama kas gücüne sahip olduğu belirlendi. Kalp krizi geçirdiği andan itibaren 4,5 yıl boyunca izlenen hastalarda, bacak kasları güçlü olanlarda kalp yetmezliği görülme oranı binde 10,2, kasları güçsüz olanlarda ise bu oran binde 22,9 olarak ölçüldü. Araştırmada ayrıca, bacak kaslarının güçlendirilmesi ile kalp yetmezliği arasındaki ilişki incelendi. Bunun sonucunda ise bacak kaslarındaki yüzde 5’lik gelişimin kalp yetmezliği riskini yüzde 11 azalttığı saptandı. Araştırmacılardan Sagamihara Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoterapi Bölümünden Kensuke Ueno, yaptığı açıklamada, söz konusu çalışmanın, kalp krizi sonrası kalp yetmezliği gelişme riski yüksek olan hastaların belirlemesinde etkili olduğunu söyledi. Bacak kası kuvvetinin klinik ortamda doğru şekilde ölçümünün kolay olduğunu aktaran Ueno, bunun, kalp krizi geçiren hastalarda, kalp yetmezliği gelişmesini engelleyici tedavi uygulamada da yardımcı olabileceğini ifade etti.

6 aylık bebek ile ablası öldü: Evinizi ilaçlatırken dikkat edilmesi gerekenler

6 aylık bebek ile ablası öldü: Evinizi ilaçlatırken dikkat edilmesi gerekenler

Muğla'nın Bodrum ilçesinde 6 aylık Uraz ile 6 yaşındaki ablası Karya'nın ölümüne ilişkin soruşturma sürüyor. Kardeşlerin tarım ilacından zehirlenmiş olabileceklerine dair bulgular elde edildi. Ailenin yaşadığı evin ilaçlamasını yapan kişi tutuklandı. Uzmanlar, merdiven altı firmalar tarafından lisanssız ilaçlarla yapılan ilaçlamaların facia ile sonuçlanabileceği konusunda uyarıyor. (Haber: Serdar İpek Kamera: Sezgin Atik)

Brezilya’da kuş gribi alarmı

Brezilya’da kuş gribi alarmı

Brezilya’da kuş gribi vakalarının ardından ülkede hayvan sağlığı acil durumu ilan edildi.

BBC’nin haberine göre, Brezilya Tarım Bakanı Carlos Favaro, özellikle Espirito Santo ve Rio de Janeiro eyaletlerindeki yabani kuşlarda tespit edilen çok sayıda kuş gribi vakasının ardından ülkede 6 aylık hayvan sağlığı acil durumu ilan edildiğini duyurdu. Tarım Bakanlığı yetkilileri ise vakaların Brezilya’nın güneyindeki üretim alanlarından çok uzakta görüldüğünü kaydetti. Yıllık yaklaşık 10 milyar dolarlık tavuk eti ihracatıyla dünyada ilk sırada yer alan Brezilya, hastalığın "ticari hayvanlara" sıçraması durumunda hem hayvan itlafı hem de diğer ülkelerden gelecek ticari kısıtlamalar nedeniyle ihracat kaybından endişe ediyor. Dünya, Ekim 2021'den bu yana şimdiye kadarki en kötü kuş gribi salgınını yaşıyor ve salgın her zamankinden daha fazla yabani kuşun ölümüne neden oluyor. Bunun yanında bazı memelilerin de hastalığa yakalandığı bildiriliyor.

DSÖ'nün bütçesinin yüzde 20 artırılması kararlaştırıldı

DSÖ'nün bütçesinin yüzde 20 artırılması kararlaştırıldı

Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) 2024-2025 bütçesinin yüzde 20 artırılmasının üye ülkelerce taahhüt edildiği duyuruldu.

DSÖ'den yapılan yazılı açıklamaya göre, İsviçre'nin Cenevre kentinde devam eden 76. Dünya Sağlık Asamblesi (DSA) kapsamında DSÖ'nün bütçesi ele alındı. Üye ülkeler, üyelik ücretinde yüzde 20 artış taahhüdünde bulunarak DSÖ'nün 2024-2025 Program Bütçesi'ni kabul etti. Bu program için sağlanacak bütçenin 6,83 milyar dolar olması kararlaştırıldı. DSÖ Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus, üye ülkelere bu karara verdikleri güçlü destek ve DSÖ'ye duyulan güven için teşekkür etti. Üyelik ücretlerindeki yüzde 20'lik artışın, geçen yıl gerçekleştirilen DSA'da kabul edilen bir taahhüt olduğu hatırlatılırken, hesap verebilirlik, yönetişim ve finansmana ilişkin reformları kapsayan DSÖ'nün sürdürülebilir finansmanıyla bağlantılı diğer tavsiyelerin de daha ayrıntılı olarak 76. DSA'da ele alınacağı kaydedildi. "Hayat kurtarmak" ve "herkes için sağlık" gibi konulara odaklanacak olan ve 21 Mayıs'ta başlayan 76'ncı DSA, 30 Mayıs'ta sona erecek.

DSÖ'den Covid-19 uyarısı: Tehdit devam ediyor

DSÖ'den Covid-19 uyarısı: Tehdit devam ediyor

DSÖ'den Covid-19 salgınıyla ilgili çok önemli bir uyarı geldi. DSÖ Genel Direktörü Ghebreyesus, "Kovid-19'un küresel sağlık acil durumu olarak son bulması, 'küresel sağlık tehdidi olarak bittiği' anlamına gelmiyor. Yeni hastalık ve ölüm artışlarına neden olabilecek farklı Kovid-19 varyantının ortaya çıkma tehdidi devam ediyor." dedi.

DSÖ'nün en üst karar alma organı olan Dünya Sağlık Asamblesinin (DSA) 76'ncısı ikinci gününde de devam ediyor. Birleşmiş Milletlerin (BM) Cenevre ofisinde düzenlenen DSA'ya, Ghebreyesus'un yanı sıra DSÖ'ye üye ülkelerin devlet başkanları ve delegasyonları, Türkiye'nin BM Cenevre Ofisi Nezdinde Daimi Temsilcisi Büyükelçi Güven Begeç, büyükelçiler ve diğer davetliler katıldı. Ghebreyesus, burada yaptığı konuşmada, yaklaşık 3 hafta önce Covid-19'un artık küresel halk sağlığı acil durumu olmadığını ilan ettiğini hatırlatarak, hayatın normale dönmesinin ve rahatça seyahat edebilmenin ümit verici olduğunu söyledi. Salgın boyunca DSÖ'nün, hayat kurtarma çabalarında ülkelere destek olduğuna işaret eden Ghebreyesus, "Covid-19'un küresel sağlık acil durumu olarak son bulması, 'Covid-19'un küresel sağlık tehdidi olarak bittiği' anlamına gelmiyor. Yeni hastalık ve ölüm artışlarına neden olabilecek farklı Covid-19 varyantının ortaya çıkma tehdidi devam ediyor." ifadesini kullandı. Ghebreyesus, yaşanabilecek bir sonraki salgın sürecinde kararlı, toplu ve adil şekilde mücadele etmeye hazır olmaları gerektiğinin altını çizerek, salgının, acil durumlarda korunması gereken 8 milyar insan olduğunu gösterdiğini vurguladı. Evrensel sağlık güvencesi kapsamında kaydedilen ilerlemelere dikkati çeken Ghebreyesus, "2018'den bu yana 477 milyon kişi daha evrensel sağlık güvencesinin avantajlarından yararlanıyor. Ancak mevcut eğilime göre, 2030'da BM Küresel Hedefler döneminin sonuna kadar dünya nüfusunun yarısından azı evrensel sağlık güvencesinden faydalanabilecek. Bu konudaki kapsayıcılığımızı artırma hızımızı en az ikiye katlamalıyız." diye konuştu. "DSÖ VE ORTAKLARI, ÇOCUK FELCİ HASTALIĞINI TAMAMEN BİTİRME KONUSUNDA KARARLI" Ghebreyesus, 2017-2022 döneminde DSÖ üyesi 133 ülkenin tütün ve şekerli içecekler dahil sağlığa zararlı ürünlere yönelik sağlık vergisini artırdığını ya da yeni vergiler uygulamaya koyduğunu hatırlatarak, endüstriyel olarak üretilen trans yağın küresel gıda arzından çıkarılmasında da önemli gelişmeler gördüklerini söyledi. Birçok ülkenin kardiyovasküler hastalıklar için önemli bir risk faktörü olan tuz kullanımını azaltmada da ilerlemeler kaydettiğini belirten Ghebreyesus, ülkeleri daha sağlıklı nüfuslar oluşturmaları için desteklemeye devam ettiklerinin altını çizdi. Ghebreyesus, Covid-19'un yanı sıra maymun çiçeği virüsünün uluslararası öneme sahip bir halk sağlığı acil durumu olarak sona erdiğini anımsatarak, çocuk felcinin tek resmi küresel sağlık acil durumu olmaya devam ettiğini dile getirdi. 2021'de tüm zamanların en düşük seviyesi olan 5 çocuk felci vakasının tespit edildiği bilgisini paylaşan Ghebreyesus, "Geçen yıl Pakistan'da 20, Afganistan'da 2 ve Mozambik'te 8 çocuk felci vakası gördük. Bu yıl şimdiye kadar Afganistan'da 2, Pakistan'da bir çocuk felci vakası gördük. DSÖ ve ortakları, çocuk felci hastalığını tamamen bitirme konusunda kararlı." diye konuştu. "ÜYE DEVLETLERİ, MÜZAKERELERE YAPICI VE ACİLEN KATILMAYA ÇAĞIRIYORUM" Ülkelere sağlık alanında atılacak adımlarda birlikte hareket etmeleri ve DSÖ'ye yönelik desteklerini artırmaları çağrısında bulunan Ghebreyesus, şunları kaydetti: "Dünyanın bir daha asla Covid-19 gibi bir salgının tahribatıyla karşı karşıya kalmaması için her üye devleti, salgın anlaşması ve Uluslararası Sağlık Tüzüğü ile ilgili müzakerelere yapıcı ve acilen katılmaya çağırıyorum. DSÖ'nün 75. yılını kutlarken sağlığı geliştirmek, dünyayı güvende tutmak ve savunmasız insanlara hizmet vermek için birlikte daha fazlasını yapmaya söz verelim." "Hayat kurtarmak" ve "herkes için sağlık" gibi konulara odaklanacak 76'ncı DSA, 30 Mayıs'ta sona erecek.

PKU nedir, ne demek? PKU hastalığı nedir, nasıl olur?

PKU nedir, ne demek? PKU hastalığı nedir, nasıl olur?

PKU hastalığı (fenilketonüri), birçok kişi tarafından sorgulanan ve merak edilen hastalıklar arasında yer almaya başladı. Bebeklerde tanıları konup önlem alınmadığı takdirde ilerleyen aylarda beslenme güçlüğü, kusma, deride kızarıklıklar görülebilir. Peki, PKU nedir, ne demek? PKU hastalığı nedir, nasıl olur?

Fenilketonüri yani PKU hastalığı, hem anne hem de babadan genler yoluyla geçen kalıtsal bir amino asit metabolizma bozukluğudur. Bu metabolizma bozukluğu, karaciğerdeki bir enzimin eksik çalışması ya da hiç çalışmamasından kaynaklanır. Amino asitler proteinlerin yapıtaşıdır, yan yana farklı kombinasyonlarla gelerek farklı proteinleri oluştururlar. Fenilalanin ve tirozin bu amino asitlere örnek olarak verilebilir.FENİLKETONÜRİ HASTALIĞININ BELİRTİLERİ Fenilketonüri hastalığı olan bebekler doğumda tamamen normaldir. Tanıları konup önlem alınmadığı takdirde ilerleyen aylarda beslenme güçlüğü, kusma, deride kızarıklıklar görülebilir. Fenilketonüri hastalarının IQ seviyeleri genellikle 50'nin altındadır. Bu bebeklerin fenilalaninin melanin pigmenti ile etkileşimi sonucu ten, göz ve saç renkleri açık olur. Hastalığın tedavi edilmemesi durumunda fenilalaninin beyinde aşırı birikmesi nörolojik bulgulara ve zihinsel engelliliğe yol açabilir. Fenilketonüri hastalığının hafif veya şiddetli olan belirtileri şunlardır: -Açık ten ve mavi gözler -Nefeste, deride veya idrarda küf kokusu -Davranışsal, duygusal ve sosyal sorunlar -Anormal derecede küçük kafa (mikrosefali) -Hiperaktivite -Deri döküntüleri (egzama) -Zihinsel engelli -Gecikmeli geliştirme -Nöbetler halinde nörolojik problemler -Psikolojik bozukluklar.

Bugün eczaneler açık mı, kapalı mı? 19 Mayıs'ta eczaneler ve sağlık ocakları çalışıyor mu?

Bugün eczaneler açık mı, kapalı mı? 19 Mayıs'ta eczaneler ve sağlık ocakları çalışıyor mu?

Eczaneler ve sağlık ocaklarının açık olup olmadığı, 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı nedeniyle sorgulanmaya başladı. 19 Mayıs'ta ilaç almak veya yazdırmak için eczanelere ve sağlık ocaklarına gidecek kişiler, bugün eczane ve sağlık ocaklarının çalışıp çalışmadığını merak ediyor. 19 Mayıs'ın bu yıl cuma gününe denk gelmesi nedeniyle, eczaneler ve sağlık ocaklarının mesai saatleri araştırılıyor. Peki, bugün eczaneler açık mı? 19 Mayıs'ta eczaneler ve sağlık ocakları çalışıyor mu?

19 Mayıs'ta eczaneler ve sağlık ocaklarının çalışma saatleri merak ediliyor. 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı'nın resmi tatil olması sebebiyle, eczane ve sağlık ocaklarının tatil olup olmadığı, ilaç alacak vatandaşlar tarafından sorgulanıyor. Peki, bugün eczaneler açık mı? 19 Mayıs'ta eczaneler ve sağlık ocakları çalışıyor mu? ECZANELER 19 MAYIS'TA AÇIK MI? Eczaneler, 19 Mayıs'ta kapalı olacak. Resmi tatil günlerinde sadece nöbetçi eczaneler hizmet verecek. Buna göre; 19 Mayıs'ta sadece yaşadığınız bölgede bulunan nöbetçi eczaneler mesailerine devam edecek.19 MAYIS'TA SAĞLIK OCAKLARI AÇIK MI? Resmi tatil günlerinde sağlık ocakları hizmet veremeyecek. Sağlık ocaklarında muayene veya aşı randevusu alanlar randevularını 19 Mayıs'tan sonraki ilk mesai gününe yani 22 Mayıs Pazartesi gününe ertelemeleri gerekecek.

Ücretsiz tarama dönemi başlıyor, kolunuzda 20'den fazla varsa dikkat

Ücretsiz tarama dönemi başlıyor, kolunuzda 20'den fazla varsa dikkat

Türkiye'de görülme sıklığı artan cilt kanserinin erken dönemde tespiti ve insanları bu konuda bilgilendirmek için 17 il ve 41 merkezde ücretsiz "ben" taramalarının başlatılacağı açıklandı.  Uzmanlar, özellikle vücutta 50'nin üzerinde, kollarda ise 20'nin üzerinde "ben" varsa bunların kansere karşı risk faktörü olduğunu belirterek kontrol çağrısında bulundu.

Türkiye genelinde ücretsiz "ben" taramaları başlıyor.

Cilt kanserine yönelik uluslararası alanda farkındalık çalışmaları yürüten Euromelanoma Türkiye Başkanı da olan Akay yaptığı açıklamada, bu kanser türü ve Türkiye genelinde Türk Dermatoloji Derneğiyle birlikte başlatılacak ücretsiz tarama uygulamaları hakkındaki bilgileri paylaştı. Cilt kanserleri içinde en tehlikeli tür olan "melanomun" erken tespit edilememesi durumunda hızla yayılıp ölümlere sebep olduğunu anlatan Akay, "Melanom erken yakalandığında hiçbir risk oluşturmuyor. Burada tek tedavi yöntemi, lezyonun genişletilerek çıkarılması, sonrasında ise hastalarımızı birtakım koruyucu önlemler ve kontrol muayeneleriyle izliyoruz." dedi. Melanomun özellikle güneş maruziyetinin fazla olduğu ve açık tenli kişilerin yoğun yaşadığı Avustralya, ABD ve bazı Avrupa ülkelerinde sık görüldüğünü söyleyen Akay, "Deri kanseri eskiden ülkemizde bu kadar sık görülmüyordu. Fakat güneşe maruz kalmanın artmasıyla ülkemizde de son yıllarda deri kanserinin görülme sıklığı arttı." diye konuştu.

18 YAŞ ALTINA UYARI

Prof. Dr. Akay, cilt kanserinin artık daha genç yaş gruplarında da görüldüğüne işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Deri kanserinde en önemli husus vücuda yayılma aşamasını engellemek için erken tanı ve korunma. Açık tenli, sarı saçlı, yeşil veya mavi gözlü, çillenmeye yatkın cilt tipi olanlar, omuzlarında, yüzünde çillenme bulunanlar, özellikle 18 yaşına kadar en az bir kere su toplayacak şekilde güneş yanığı olanlar risk grubunda yer alıyor. Ayrıca aile hikayesi, birtakım genetik hastalıklar da riski artıran faktörler."

20'DEN FAZLA "BEN"İ OLANLAR DİKKAT! Vücuttaki benlerin de büyüyüp büyümediğinin mutlaka takip edilmesi gerektiğinin altını çizen Akay, "Özellikle vücudunuzda 50'nin üzerinde, kollarınızda ise 20'nin üzerinde 'ben' varsa bunlar melanom kanseri gelişimi açısından risk faktörleri. Bu riskleri taşıyan insanların mutlaka belli periyotlarda, en azından yılda bir bilgisayarlı dermatoskopi cihazlarıyla taramalarının yapılması gerekiyor." dedi. Prof. Dr. Akay, dermatoskopi taramalarında kişilerin benlerinin kayıt altına alındığını ve bende oluşan en ufak bir değişikliğin bile bu şekilde saptanabildiğini, böylelikle kanserin çok erken aşamada yakalanabildiğini söyledi. "SOLARYUM CİDDİ RİSKLERE NEDEN OLUYOR" Solaryumun da cilt kanseri açısından ciddi bir risk faktörü olduğunu vurgulayan Akay, "Solaryum deri kanseri açısından ciddi risklere sebep oluyor. Bizim tavsiyemiz solaryuma hiç girilmemesi. Bir kez solaryuma girmek bile melanom riskini katlayarak artırıyor." uyarısını yaptı. Akay, ABD ve Avrupa'da solaryuma girişin 18 yaş altındakilere yasak olduğuna dikkati çekerek, tüm yaş gruplarında solaryumu önermediklerinin altını çizdi. "GÜNEŞ KORUYUCU KULLANMALI" Tarlada çalışan kişilerin de sürekli güneş maruziyeti nedeniyle risk altında olduğunu ifade eden Akay, şu uyarılarda bulundu: "Güneşin çok yoğun olduğu, 10.00-16.00 saatleri arasında mümkün olduğunca güneş maruziyetinden sakınmalıyız. Bu saatlerde denize, havuza girilecekse çok sıkı korunma yöntemleri alınmalı. Güneş koruyucu kullanımı çok önemli, kullandığımız koruyucular hem UVA hem de UVB içermeli, dışarı çıkmadan 20-25 dakika önce kalın bir tabaka şeklinde sürülüp deriye iyice yedirilmeli. En iyi güneş koruyucunun etkinliği bile 3,5-4 saat sürer, bu nedenle tekrar edilmeli. Şapka kullanımı çok önemli. Kıyafet konusunda da beyaz, açık renkli kıyafetler güneş ışınlarının yansımasına ve güneş maruziyetinin artmasına neden oluyor. Koyu renkli kıyafetler ise ışığın emilmesini sağlıyor. Bu nedenle güneş altında dışarıda gezerken koyu renk kıyafetlerin tercih edilmesini öneriyoruz." Prof. Dr. Akay, vücudun D vitamini ihtiyacının güneşten nasıl doğru alınabileceğine ilişkin de şu bilgileri paylaştı: "D vitamininin belli saatlerde vücutta sentezi daha fazla oluyor. Bu da bizim aslında güneşe çıkmayın diye uyardığımız 10.00-10.30, 14.00-14.30 saat aralıkları. Fakat güneş kremini bütün vücuda sürüp, sadece kolumuzun iç kısmında küçük bir bölüme uygulamayıp 10 dakika güneşe tuttuğunuzda D vitamini sentezini çok iyi bir şekilde yapabilirsiniz."

41 MERKEZDE ÜCRETSİZ YAPILACAK Prof. Dr. Bengü Nisa Akay, Türk Dermatoloji Derneğiyle ülke genelinde cilt kanseri taramalarının başlatılacağını vurgulayarak, "Bütün bölgeleri içine alan 17 ilimizde, 41 merkezde 22-30 Mayıs tarihleri arasında ücretsiz 'ben' taramaları yapılacak. Taramalarda kişilerin bütün vücut muayeneleri yapılacak, herhangi bir riski olup olmadığı belirlenecek. Bu taramalarda insanları, deri kanserinden korunma yolları, güneş koruyucu kullanımının önemi konusunda da bilgilendireceğiz." dedi. Merkezlerdeki tarama tarihlerinin derneğin web sayfasından duyurulacağını bildiren Akay, "Deri kanserlerinin görülme sıklığı ülkemizde de çok arttı. Bunları erken tespit edebilmek çok önemli. Taramaları bu amaçla gerçekleştiriyoruz. Hayatlarında bir kez bile olsa tüm vatandaşları bu ücretsiz taramalara katılmaya davet ediyoruz." çağrısında bulundu.

❌