Okuma görünümü

Yeni makaleler mevcut. Sayfayı yenilemek için tıklayın.

Uyumadan önce ballı süt içmek için 7 neden

Son yıllarda, yatmadan önce ballı süt içmek gibi bazı doğal yöntemlerin, uyku kalitesini artırabileceği ve böylece gerginlik ve uykusuzluğun azaldığı kanıtlanmıştır.Ballı süt uyumaya yardımcı olur, ayrıca uyku halindeyken vücuda çeşitli avantajlar sağlar. Laktoz hassasiyeti olan kişiler için uygun olmasa da sütü sorunsuz içebilen insanlar için oldukça etkili bir yöntemdir. Ballı Süt Cildinizi KorurDüzenli olarak ballı süt, kanınızı arındırmaya yardımcı olur, böylece cildinize zararlı toksinler ve diğer bileşiklerin miktarını azaltır.Cildinizi derinlemesine temizlemeye yardımcı olan anti-mikrobik maddeler ve antioksidanlar içerir. Bu, ciltte çeşitli sorunların ve lekelerin oluşumunu engeller.Hatta kırışıklıkları, sarkmayı ve ölü deri hücrelerinin birikimini önlemek için topikal bir tedavi olarak da kullanılabilir. Sindirimi GeliştirirBallı süt, sindirim için çok yararlıdır. Ayrıca, baldaki anti-mikrobiyal ve antiviral bileşikler, bağırsak enfeksiyonlarını ve mide problemlerini önlemeye yardımcı olur. Bu gıda doğal bir probiyotik gibi davranır ve kolonunuzu koruyan dost bakterilerin gelişmesini teşvik etmek için de idealdir. Sizi Daha Güçlü YaparBir bardak ballı süt içmek vücudunuza bol miktarda protein vererek ve kompleks karbonhidratları artırarak metabolizmanızı hızlandırmaya yardımcı olur. Bu karışımı gece içmenin yanı sıra sabahları da içmek vücudunuza daha aktif bir gün için ihtiyacı olan fiziksel ve zihinsel enerji verebilir.Sütteki enzimler sayesinde, içeriğindeki hayvan proteinleri amino asitlere ayrılır. Bunlar daha sonra, bir enerji kaynağı olarak kullanılabilen proteinler oluşturmak için bir araya gelirler. Kemikleri GüçlendirirSüt, kalsiyumun en doğal doğal kaynaklarından biridir. Bal da vücudunuzun kolayca emebileceği besin maddeleri içerir. Böylece bu iki malzemenin kombinasyonu kemik sağlığınızı geliştirmeye ve kemik yoğunluğu kaybını ya da kemiklerde zayıflamayı önlemeye yardımcı olur. Bunların yanı sıra, bu doğal karışım osteoporoz ve kemik sağlığınızı tehlikeye atan diğer enflamatuar rahatsızlıkların riskini düşürür. Ballı Süt Antibakteriyel Özelliklere SahiptirAraştırmalar, süt ve bal kombinasyonunun stafilokok bakteriler üzerinde belirgin bir etkiye sahip olduğunu göstermiştir. Üstelik, bal tek başına alındığı zaman bu bakterilerle mücadele için çok daha iyi olabilir.Bal, antimikrobiyal, antibiyotik ve anti-inflamatuar özellikleri ile bilinir. Çalışmalar balın çeşitli enfeksiyon türlerini önlemeye yardımcı olduğunu da gösteriyor.Bu karışım, bağışıklık sisteminiz için bir destek olarak da görülmektedir. Tüketimi, soğuk algınlığı, öksürük ve diğer solunum problemlerini önlediği için grip salgını yaşanan mevsimlerde harika bir içecektir. Uykusuzluğa Karşı SavaşırYukarıda bahsettiğimiz gibi, süt ve bal, derin ve huzur içinde uyumanıza yardımcı olacak aktif bileşiklerle doludur. Bu karışım uykusuzluk için bir çare olarak her yaştan kişi için kullanılabilir. Dahası, bazı ilaçlar yerine kullanabileceğiniz harika özellikler taşıyan doğal bir ilaçtır.Bal, vücudunuza doğal şekerleri ve iyi uyumanıza yardımcı kimyasal maddeleri serbest bırakmayı tetikleyen triptofan sunar.Sütteki besin maddeleri ile birlikte bal, gevşeme ve stres giderme ile ilişkili bir nörotransmitter olan serotonin düzeylerini artırmaya da yardımcı olur. Erken Yaşlanmayı ÖnlerBir bardak ballı süt, sadece cildinizde değil, vücudunuzun geri kalanında da erken yaşlanma risklerini azaltacaktır. İçindeki antioksidanların çoğu, hücre aktivitesine müdahale eden zararlı serbest radikallerin olumsuz etkilerini azaltmaktadır.Bazı eski kültürlerde bu karışım “yaşam iksiri” olarak bile kabul edilirdi. Düzenli tüketildiği zaman, hücre bozulmasını ve birçok hastalığın gelişimini önlediği düşünülmektedir.Ballı sütü denemeye hazır mısınız? Bir bardak ılık süte bir çorba kaşığı bal ekleyin ve böylece daha iyi uykunun ve vücudunuza sağlayacağı yararların tadını çıkarın.

Egzotik bir meyve: Yılan meyvesinin özellikleri ve faydaları

Salacca zalacca, yılan meyvesi veya cayigo olarak da bilinen oryantal kökenli egzotik bir meyvenin bilimsel adıdır. Tüm takma adlar, derisinin görünümünden kaynaklanmaktadır. Güneydoğu Asya’da ve bazı tropikal ülkelerde yaygındır. Antioksidan özellikleri sayesinde farmakolojik faydaları ile bilinir ve aynı zamanda çok besleyicidir. Enfes tadı onu Asya gastronomik kültüründe bir favori haline getirmiştir. Yılan Meyvesinin KökeniJanick ve Paull’ün ansiklopedisine göre yılan meyvesi, Arecaceae familyasından bir palmiye türünden gelir ve 1500’den beri Endonezyalılar tarafından yetiştirilmektedir. Yabani olarak yetişir ve 50 yıla kadar meyve verebilir. Bir grup uzman, meyvenin Endonezya’ya özgü olduğunu, ancak o zamandan beri Güneydoğu Asya’ya, Malezya, Tayland ve Myanmar gibi ülkelere yayıldığını söylüyor. Ayrıca Filipinler, Avustralya, Çin, Surinam ve İspanya’ya da yayılmıştır. Amerika kıtasında ilk kez Ekvador’a, ağırlıklı olarak Amazon bölgesine, tropik iklim koşullarında daha iyi geliştiği için Napo, Sucumbios ve Orellana eyaletlerine geldi. Yılan meyvesinin özellikleriSalacca zalacca, çok kısa saplı küçük bir palmiye ağacı türüdür. Yaprakları dikenlidir ve meyveleri dibinde büyür.Bir botanik uzmanı, yılan meyvesinin 15 ila 40 meyveden oluşan kümelerde büyüdüğünü ve farklı çeşitleri olduğunu bildiriyor. Yılan pullarına benzeyen küçük dikenli kahverengi bir deri ile kaplıdırlar.Bali yılan meyvesi çeşidinin kırmızımsı kahverengi bir tonu vardır ve derisinin dokusu da yılan derisini andırır. Et, bej tonlu beyazdır ve tohumları içeren 3 loba sahiptir.Tadı, çıtır çıtır bir doku ile ekşiden tatlıya değişir. Ayrıca yeşilken buruktur ve olgunlaştıkça daha tatlı hale gelir.Sarı renkli yılan meyvesi, Bali çeşidine benzer bir dokuya ve tada sahiptir, ancak derisi altın tonlarında sarıdır. Hassas ve yumuşak bir posaya, ekşi bir tada sahiptir ve çok suludur.Besin değerleriCueva ve Pizarra, 100 gram (4 oz) meyve başına yüksek lif alımına ek olarak mükemmel miktarda vitamin ve mineral bularak yılan meyvesinin besin özelliklerini analiz ettiler: Nem: 81.29 gram.Protein: 0.69 gram.Toplam karbonhidrat: 17.11 gram.Lif: 16.55 gram.Yağ: 0.34 gram.Fosfor: 1169 miligram/kilo.Potasyum: 1339 miligram/kilo.Kalsiyum: 220 miligram/kilo.Magnezyum: 607 miligram/kilo.Demir: 12 miligram/kilo.Çinko: 104 miligram/kilo.C vitamini: 400 miligram/kilo.B2 Vitamini: 6.32 miligram/kilo.Niasin: 240 miligram/kilo.B1 Vitamini: 20 miligram/kilo.Bir inceleme, yılan meyvesinin diğer egzotik meyvelerden daha fazla fitokimyasal içerdiğini vurgulamaktadır. Ayrıca, olgunlaştığında ona tatlı tadını veren şekerler de içerir.Aynı inceleme, farmakolojik özelliklere sahip bileşiklerden bahseder. Flavonoidler, fenolikler, gallik asit ve diğer birçok antioksidan içerir. Yılan Meyvesinin FaydalarıYılan meyvesinde bulunan besinler ve fitokimyasallar bazı sağlık problemlerini iyileştirebilir ve meyvesi diğer endüstriyel alanlarda kullanılabilir. Antioksidan özellikleriGıda ile birlikte antioksidan alımı vücuttaki serbest radikallerin aktivitesi ile mücadele edebilir. Birkaç laboratuvar testi, C vitamini varlığından dolayı yılan meyvesinde iyi bir antioksidan kapasite bulmuştur. Ayrıca, başka bir çalışma, yüksek kolesterollü sıçanlarda yılan meyvesinin polifenol içeriğini ve antioksidan etkisini karakterize etti. Yılan meyvesi özü ile takviye edildiğinde, plazma lipidlerinde önemli bir azalma gözlendi. Sadece posası antioksidan kapasiteye sahip değildir. Araştırmalar, yılan meyvesinin kabuğunun da antioksidan potansiyelini artırmak için yeterli polifenol içerdiğini ortaya koydu. Tip 2 diyabetin kontrolüne yardımcı olabilirBir grup uzman, az miktarda yılan meyvesi sirkesi ile glikoz seviyesinin düştüğünü buldu. Ek olarak, deney farelerinde hasarlı pankreas hücrelerini yeniden oluşturmayı başardı.Bilim ayrıca bu meyvenin belirli sindirim enzimleri üzerinde engelleyici bir etkiye sahip olduğunu buldu. Bu, tip 2 diyabetli hastalarda glikoz emilimini azaltmaya yardımcı olur. Bununla birlikte, etkiyi doğrulamak için daha fazla insan çalışmasına ihtiyaç vardır. Yüksek ürik asit seviyelerini stabilize edebilir Bir inceleme, yılan meyvesinde iki bileşiğin varlığına atıfta bulunur: gut rahatlaması ile ilgili beta-sitosterol ve metil ester. Bununla birlikte, metil ester, ürik asit kristallerinin oluşumunu önlemede daha etkiliydi. Kronik hastalıkları önleyebilirDaha fazla insan çalışmasına ihtiyaç duyulmasına rağmen, Journal of Functional Foods dergisi, yılan meyvesindeki bazı antioksidanların varlığının kanser önleyici bir etkiye sahip olabileceğini belirten bir makale yayınladı. Ayrıca bu antioksidanların kalp hastalıklarını, felçleri ve menopoz semptomlarını önleyebileceğini bildiriyorlar. Diğer özelliklerYılan meyvesi, ekmek yapımında kullanılan mayayı izole etmek için gıda endüstrisinde kullanılmaktadır. Bu maya, geleneksel mayadan daha iyi bir fermantasyon kapasitesine sahiptir ve ona iyi bir kabuk ve iç renk gelişimi sağlar.Örneğin ananas ile karıştırılarak meyve çayları yapılabilir. Bazı gıda teknolojisi uzmanları, sağlıklı ve güçlü bir içecek geliştirmek için 20:20:60 oranıyla ananas, yılan meyvesi ve logan (ahududu ve böğürtlen melezi bir bitki) karışımının en uygun formülü buldular. Yılan Meyvesinin Gastronomik KullanımlarıPaull ve Duarte tarafından yayınlanan bir kitapta yılan meyvesi ile yapılan tarifleri bulabiliriz. Yazarlar, olgunlaşmış bir yılan meyvesinin çoğu damak tadına hitap eden tatlı veya ekşi-tatlı bir tada sahip olduğunu bildirmektedir.Diğer tüketiciler onları çiğ olarak hazırlamayı tercih ederler, ancak çoğu onları reçel, marmelat, jöle, meyve suları, şuruplar ve şekerler haline getirir. Kuruduklarında cips olarak tüketilebilirler.Tayland’da bu meyve ile köri karışımı hazırlanır ve Malezya’da köfte yapılır. Yılan meyvesinin kıvamı lezzetli kekler yapmanızı sağlar ve hatta kilo vermek için de önerilir.Ekvador’da yerli halk onu taze ve olgun bir meyve olarak yer. Asya’da olgun meyve, sirke ve şarap yapımında hammadde olarak kullanılır. Yılan Meyvesinin Kontrendikasyonları Var Mı?İlk kez yılan meyvesi yiyorsanız, tolerans konusunda dikkatli olmalısınız. Sadece küçük bir parça deneyip beklemenizi öneririz. Herhangi bir olumsuz reaksiyona neden olmazsa, yemeye devam edin, ancak asla aşırıya kaçmayın.Yeşil renkli yılan meyvesini asla sütle karıştırmayın. Kabızlığınız varsa yeşil meyve tüketmeyin. Büzücü olan tanenlerin varlığı bağırsak hareketliliğini azaltır ve tıkanıklığa neden olur.

Ellagik asit nedir, nasıl çalışır?

Özellikle araştırmalar, ellagik asidin kanser hücresi büyümesini azaltabileceğini, iltihabı hafifletebileceğini ve beyin fonksiyonunu koruyabileceğini göstermektedir. Ayrıca, birçok gıda kaynağında bulunur ve genellikle takviyelerinizde ve cilt bakım ürünlerinizde bulunur. Bu makale, ne olduğunu, nasıl çalıştığını ve alımınızı nasıl artırabileceğinizi keşfetmek için ellagik aside daha yakından bakıyor. Ellagik Asit Nedir?Ellagik asit, birçok meyve ve sebze de dahil olmak üzere en sevdiğiniz yiyeceklerin çoğunda doğal olarak bulunan bir antioksidandır.Bazı yiyecekler ayrıca vücudunuzun ellagik aside dönüştürdüğü ellagitannin adı verilen bir bileşik içerir.Ellagic asit, yararlı sağlık etkileri nedeniyle incelenmiştir. Aslında araştırmalar, güçlü anti-inflamatuar, kanserle savaşan özelliklere sahip olabileceğini gösteriyor.Dahası, bazı hayvan ve insan çalışmaları, tip 2 diyabet, kanser ve Alzheimer gibi beyin hastalıkları gibi durumların tedavisi ve önlenmesi için yararlı olabileceğini düşündürmektedir.Gıda kaynaklarına ek olarak, ellagik asit, ek formda yaygın olarak bulunur. Hiperpigmentasyonu azaltma özelliği sayesinde birçok cilt bakım ürününde de bulabilirsiniz.Ellagik Asit Nasıl Çalışır?Ellagik asit bir antioksidan görevi görür, yani hücrelerinizi hasardan ve oksidatif stresten korumak için serbest radikaller olarak bilinen zararlı bileşikleri nötralize edebilir.Ayrıca bağışıklık fonksiyonunuzu düzenlemeye ve prostaglandin E2 ve interlökin 6 dahil olmak üzere çeşitli spesifik inflamasyon belirteçlerini azaltmaya yardımcı olabilir.Uzun süreli yüksek düzeyde iltihaplanmanın sürdürülmesi, kanser, kalp hastalığı ve otoimmün bozukluklar dahil olmak üzere bir dizi kronik duruma katkıda bulunabilir.Test tüpü ve hayvan çalışmaları, ellagik asidin, güçlü antioksidan özellikleri sayesinde beyin fonksiyonunu korumaya ve kanser hücresi büyümesini azaltmaya yardımcı olabileceğini de bulmuştur.Dahası, bazı araştırmalar, bir tür cilt pigmenti olan melanin üretiminde yer alan belirli bir enzimin aktivitesini bloke ederek cildinizi aydınlatabileceğini göstermektedir.Ellagik Asit Kanserle Savaşır Mı?Birden fazla çalışma, ellagik asidin güçlü kanserle mücadele özelliklerine sahip olabileceğini göstermektedir.In vitro ve in vivo kanıtların bir incelemesine göre, ellagik asit, kanser hücrelerini öldürürken tümörlerin büyümesini ve yayılmasını engelleyebilir.Ek olarak, tümörlerin kemoterapi ve radyasyona duyarlılığını artırarak bu kanser tedavilerinin etkinliğini artırabilir.Özellikle test tüpü çalışmaları, ellagic asidin meme, mesane, prostat, kolorektal ve akciğer kanseri dahil olmak üzere çeşitli kanser türlerine karşı korunmaya yardımcı olabileceğini göstermektedir.Bununla birlikte, ellagik asidin etkileri üzerine yapılan araştırmaların çoğunun özellikle test tüpleri veya hayvanlar üzerinde yapıldığını ve çok yüksek dozlarda ellagik asit kullanıldığını unutmayın.İnsanlar üzerinde yapılan bazı çalışmalar, elajik asit açısından zengin olan nar suyu veya ekstresinin prostat ve kolorektal kansere karşı faydalı olabileceğini öne sürse de, narda bulunan diğer bileşiklerin de rol oynayabileceği açık değildir. Dozaj Ve Ek BilgiElagik asit takviyelerini yerel doğal sağlık mağazalarından ve çevrimiçi satıcılardan satın alabilirsiniz. Sağlık mağazaları genellikle ellagik asidi kanser ve bakteriyel veya viral enfeksiyonlar için doğal bir çare olarak pazarlar.Ellagic asit ayrıca, tipik olarak porsiyon başına 250-500 mg ellagic asit içeren nar özü gibi takviyelerde de yaygın olarak bulunur.Ellagik asit için resmi dozaj tavsiyeleri olmamasına rağmen, bazı çalışmalar ellagik asidin 30-850 mg arasındaki dozlarda en etkili olabileceğini tahmin etmektedir.Bununla birlikte, bazı araştırmalar, vücudunuzun gıda kaynaklarından ellagik asidi emdiği kadar etkili bir şekilde takviyelerden ellagik asidi ememeyebileceğini düşündürmektedir. Bu, ellagik asit takviyelerinin potansiyel sağlık yararlarını sınırlayabilir.Ek olarak, başka ilaçlar alıyorsanız veya altta yatan herhangi bir sağlık sorununuz varsa, ellagik asit herkes için uygun olmayabileceğinden, bu takviyelere başlamadan önce doktorunuzla konuşmanız en iyisidir. Ellagik asidin besin kaynaklarıEllagik asidi, belirli meyve türleri ve ağaç yemişleri dahil olmak üzere çeşitli gıda kaynaklarında doğal olarak bulabilirsiniz.Elagik asidin en zengin besin kaynaklarından bazıları şunlardır: NarElmalarÜzümÇileklerAhududuKızılcıkBöğürtlenCevizAntep fıstığıKaju fıstığıCevizlerTakviyelerde bulunan ellagic asit miktarını elde etmek için bu gıdalardan çok yüksek miktarlarda yemeniz gerektiğini unutmayın.Daha eski bir araştırmaya göre, günlük meyve ve sebze tüketimi önerilerini karşılayan Amerikalı yetişkinler arasında günlük ortalama ellagik asit alımı erkekler ve kadınlar için sırasıyla 44 mg ve 55 mg idi. Ellagik asidin herhangi bir yan etkisi var mı?Meyveler ve ağaç yemişleri gibi gıda kaynaklarında yenildiğinde, ellagik asit genellikle güvenli kabul edilir.Elagik takviyelerin güvenliği konusunda sınırlı araştırma olmasına rağmen, araştırmalar, belirtilen şekilde kullandığınızda bunların çok az yan etki ile ilişkili olabileceğini düşündürmektedir.Yine de ellagik asit, birçok ilaç türünün metabolizmasında yer alan bir grup enzim olan sitokrom P450'leri inhibe edebilir.Bu nedenle, birçok statin, antipsikotik ve kan sulandırıcı içeren bu enzimler tarafından metabolize edilen herhangi bir ilaç kullanıyorsanız, ellagik asit takviyesi kullanmadan önce doktorunuzla konuşmalısınız. Sonuç OlarakEllagik asit, meyveler ve fındıklar da dahil olmak üzere birçok gıdada doğal olarak bulunan bir tür antioksidandır.Çalışmalar, kanserle savaşan özelliklere sahip olabileceğini ve sağlığın diğer bazı yönlerini iyileştirebileceğini gösterse de, daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır.Ek olarak, diyetinize ellagik asit açısından zengin daha fazla yiyecek eklemek faydalı olabilirken, ellagik asit takviyelerinin güvenliği ve etkinliği konusunda sınırlı araştırma vardır.Bu nedenle, ellagik asit almadan önce doktorunuza danışmanız en iyisidir.

Dikkat! Polen, bağışıklık sisteminizi zayıflatabilir

Kepez Belediyesi Sağlık Merkezi Dahiliye Uzmanı Dr. Mehmet Gözeten, bahar aylarının gelmesiyle birlikte polen alerjisi vakalarının da arttığına dikkat çekerek, bağışıklık sistemini zayıflatan polenlere karşı önemli uyarılarda bulundu. Dr. Gözeten, bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinin alerjik reaksiyonları önlemede kritik önem taşıdığını vurguladı. Bu amaçla dengeli beslenmenin ve bol sıvı tüketiminin önemini hatırlattı. Bahar mevsiminin güzellikleriyle birlikte gelen polenler, alerjik bünyeler için zorlayıcı bir süreç başlatıyor. Bağışıklık sisteminin polenleri zararlı bir madde olarak algılaması sonucu ortaya çıkan alerjik reaksiyonlar, hapşırık, burun akıntısı, gözlerde kızarıklık ve kaşıntı gibi çeşitli semptomlara yol açabiliyor. Bağışıklık sisteminin aşırı tepkisi sonucu ortaya çıkan ve insan hayatını olumsuz etkileyen alerjenlerden korunmak ise mümkün. "ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLER"Polenlere karşı alerjik reaksiyon gösteren kişilerin alması gereken önlemleri sıralayan Kepez Belediyesi Sağlık Merkezi Dahiliye Uzmanı Dr. Mehmet Gözeten, şunları kaydetti: “Gözle ilgili şikayetleri olanlar, polen miktarının yoğun olduğu dönemlerde güneş gözlüğü veya şapka takabilirler. Burun ve solunum yolları şikayeti olanlar ise maske kullanabilirler. Polenler genellikle sabah saatlerinde, kuru ve rüzgarlı havalarda yoğunlaşır, bu yüzden mümkün olduğunca bu saatlerde dışarı çıkmamak ve çim biçilen yerlerden uzak durmak önemlidir.""POLEN MİKTARININ YOĞUN OLDUĞU SAATLERDE DIŞARI ÇIKILMAMALIDIR"Bağışıklık sistemini güçlendirmek için dengeli beslenmenin ve bol sıvı tüketiminin önemini hatırlatan Uzm. Mehmet Gözeten, “Özellikle ciddi astım ataklarına yol açabilen alerjik reaksiyonları olan kişiler, polen miktarının yoğun olduğu saatlerde dışarı çıkmamalıdır. Evlerin havalandırılması da bu saatlere dikkat edilerek yapılmalıdır. Ciltle ilgili şikayetleri olan kişiler, uzun kollu kıyafetlerle korunmaya çalışabilirler” ifadelerini kullandı. Kaynak: İHA

Hem günlük kalsiyum ihtiyacının yüzde 10'unu karşılıyor hem de egzamaya şifa

Allah (cc) helal gıda da insanoğluna birçok şifa bahşetmiş. Helal dairesinden ayrılmadığımızda  hem haram işlememiş olur hem de sağlıklı yaşarız. Rabbimizin bize bahşettiği helal ve Tayyib olan yemişlerden bir tanesi de kuru duttur. Günlük kalsiyum ihtiyacının yüzde 10'unu karşılayan  kuru dutun en büyük faydalarından biri de egzamaya çok iyi gelmesidir. Dut meyvesi mevsiminde yenildiği gibi kurutularak da tüketilir. Özelikle kış aylarında hastalıklardan korunmak için kuru dut tüketilmesini öneren uzmanlar kuru duttaki şifaları saymakla bitiremiyor. Helal ve temiz dut meyvesinin yaş halinin yanında  kuru halinin de sağlığa faydaları saymakla bitmiyor. Mevsiminde taze iken bolca tüketilen dut meyvesi, kurutulmuş olarak da bolca tüketilmelidir. Dut kurusu diğer bir adıyla kuru dut helal sağlıklı, besleyici ve hastalıklara karşı koruma sağlayan şifa kaynağı bir yemiştir. Günlük kalsiyum ihtiyacının yüzde 10'unu karşılarDut kurusu C ve K vitaminleri başta olmak üzere protein, lif, kalsiyum ve büyük bir demir kaynağıdır. Sağlık açısından oldukça şifalı bir yemiştir. Öğün aralarında aperatif olarak tüketilebilir. Günlük kalsiyum ihtiyacının yüzde 10’unu karşılar. Yüksek oranda kalsiyum içermesi sebebiyle kemik ve dişleri kuvvetlendirir, osteoporoz yani kemik erimesini engeller. Egzamanın şifası için kuru dutKuru dutun en büyük faydalarından biri de egzamaya şifa vesilesi  olmasıdır. Ellerinde ya da vücudunun farklı bölgelerinde egzama rahatsızlığı olan kişiler, egzamalı bölgelerin kanamasından ya da çatlamasından rahatsız olurlar. Egzamaya karşı dut kurusunun faydası için 3 bardak su kaynatılır. Kaynadıktan sonra bir avuç beyaz dut kurusu kaynayan suyun içine atılır. 5-6 dakika da bu şekilde kaynatılır. Daha sonra dutların bulunduğu su ocaktan alınır su ılıklastıktan  sonra egzama ellerde ise eller bu suyun içine sokulup 10 dakika kadar bekletilir. 10 dakika sonra ellerinizi sudan çıkarın ve 1 saat kadar yıkamayın. Bir saat sonra yıkayın. Haftada 3 ya da 4 kez dut kurusunu elleriniz için uygulayabilirsiniz. KURU DUTUN FAYDALARI NELERDİR?-Kuru dut iyi bir antioksidan kaynağıdır. Hastalıklara karşı koruma sağlar. -İçerdiği yüksek C vitamini sayesinde bağışıklık sistemini güçlendirerek hastalıklara kolay yakalanmayı önler ve kalp hastalığına yakalanma riskini azaltır. -Kan şekerini düzenlenler. -Karaciğeri güçlendirir. - Tayland Khon Kaen Üniversitesinin yaptığı bir araştırmada dut kurusunun beyni koruduğu, beyin fonksiyonlarını güçlendirdiği ortaya çıkmıştır. Aynı zamanda hafızayı da güçlendirir. -Kalbi korur, kalp hastalıklarını önleyici etkisi vardır. -Mideye iyi gelir, bağırsakların düzenli ve iyi çalışmasına fayda sağlar. -Kolesterolü düzenleyici, dengeleyici etkisi vardır. -Diş eti rahatsızlıklarına da iyi gelir. -Kan dolaşımını arttıran dut kurusu kan basıncını düşürür. -Damar sertliğini önlemeye yardım eder. -Kansızlık yani anemiyi önleyici etkisi vardır. -Bağırsaklarınızda kurt mu var? Bu durumdan rahatsızsanız kuru dut tüketebilirsiniz. Aç karnına tüketilirse bağırsaklarda bulunan kurtların düşürülmesine fayda sağlar.

Balda sahtecilik inanılmaz boyutta! Bal diye mısır şurubu almayın!

Allah (CC) Kuran-ı Kerim’de mealen helal ve temiz olanlardan yememizi emrediyor. Kur’an-ı Kerim’de ve hadislerde övülmüş helal ve temiz olan gıda bal da bu nimetlerden birisi. Bal, sahip olduğu besleyici değer ve şifa edici özellikleri nedeniyle sağlığımız üzerinde olumlu etkileri var. İyi üretim hile katılmayan bal, insanlar tarafından tüketiminin arttırılması gereken helal bir nimet. Gözünü para hırsı bürümüş kişilerin yaptığı taklit ve tağşiş balda da kendini gösteriyor. Birçok nimette olduğu gibi bala da kolaylıkla hile katılabildiğini görüyoruz. Günümüzde ciddi tağşiş ve taklit yöntemleri uygulanarak sahte bal üretiliyor. BALDA SAHTECİLİK İNANILMAZ BOYUTATürkiye’de çeşitli belgeler ve kontrollerden geçmemiş ürünler konusunda tüketici dikkatli olmalı.  Aksi takdirde besleyici ve sağlıklı olan bal sağlığımızı da bozabilir.  Uzmanlar balda sahtecilik yapılırken en bilinen yöntemin mısır şurubu olduğunu belirtiyor. Uzmanlara göre ülkemizde ucuz fiyatıyla mısır şurubu bal olarak satılıyor. Bal enzimi katılan ve çeşitli işlemler uygulanan mısır şurubu tam bal görünümü kazanıyor. Düşük maliyetli hileli ürün bala benzetilerek tüketiciye sunuluyor. Başka bir hile yöntemi de arıya şeker şurubu verilerek yapılıyor. Şeker şurubu verilen arı bu şurubu peteğe dolduruyor ÇOK SAYIDA SAHTE BAL PİYASADABala hiçbir katkı maddesi katılamayacağı ve balın insan sağlığını tehdit eden düzeyde hiçbir madde içeremeyeceği Türk Gıda Kodeksi Bal Tebliği’nde açıkça belirtilmesine rağmen gıda sahtekarları tüketiciye sahte bal sunuyor. Tüketiciler bu konuda bilinçli olmalı ve belge ve kontrolleri yapılmış ballar tercih edilmeli.  Hileli bal nedeniyle gerçek bal üreticisi de mağdur oluyor. “UCUZ FİYATLA MISIR ŞURUBU BAL DİYE SATILIYOR”Balda sahtecilik yapılırken en bilinen yöntemin mısır şurubu olduğunu belirten Gıda Yüksek Mühendisi Nurten Sırma gazetemize yaptığı açıklamada, “Ülkemizde ucuz fiyatıyla cazibesini koruyan mısır şurubu bal diye satılıyor. Bal enzimi katılan ve çeşitli işlemler uygulanan mısır şurubu tam bal görünümünde oluyor ve düşük maliyetli bir ürün elde edilebiliyor. Bunun dışında arıya şeker şurubu verilerek bal üretimi ve gerçek bal içine sahte bal karıştırma gibi tağşiş ve taklit yöntemleri uygulanıyor. Bolca sahte bal üretimi yapılıyor“ ifadelerini kullandı. “PİYASADA ÇOK SAYIDA SAHTE BAL VAR”Sırma, “Sahte ballar, doğal arı ürünleri dışında maddeler kullanılarak bala benzetilen ve piyasaya sürülen tamamen hileli ürünlerdir ve tüketiciyi aldatmaya yöneliktirler. Bu ballar çiçek özleri içermediğinden tüketiciye hiç bir fayda sağlamaz. Bala hiçbir katkı maddesi katılamayacağı ve balın insan sağlığını tehdit eden düzeyde hiçbir madde içeremeyeceği Türk Gıda Kodeksi Bal Tebliği’nde açıkça belirtilmiştir. Ancak halen piyasa birçok sahte bal var. Tüketicilerimizin dikkatli olması gerek” diyerek uyardı. SAHTE BAL NASIL ANLAŞILIR Balın kalitesini hileli olup olmadığını, ilaç kalıntısı içerip içermediğini sadece balın tadından, kokusundan ya da görüntüsünden anlamanın pek mümkün olmayacağını belirten Sırma, “Balın kalitesi, ancak yapısının birtakım özel laboratuar yöntemleriyle analiz edilmesi gerekir. Bal Tebliği’nde geçen kriterlere uygun olan analizlerin yapıldığı laboratuarlarda durum anlaşılabilir. Piyasada, şeker şurubu katılarak tağşiş edilmiş ballar mevcut. Hileli bir şekilde üretilen ve piyasaya sürülen sahte ballar nedeniyle, hem gerçek bal üreticisi mağdur ediliyor hem de vatandaş mağdur” diye konuştu.  

Ayran içmek tansiyonu düşürür mü?

Genel olarak evde ilk müdahale olarak ayran verilmesi ,tansiyonun düşmesi için etkili bir yöntemdir. Ayranın içine katılan bir miktar tuz o an  için tansiyonun yükselip,normal değerlere oluşmasına yardımcı olabilir.Düşük tansiyonun yükselmesini sağlayarak,kişinin kendini iyi hissetmesine yardımcı olur. Fakat bu yöntemin tek başına yeterli olduğu, ayranın tansiyonu düşürücü etkisini tam olarak kanıtlanmış sayılmaz.Bu konuda ayranın tansiyonu düşürdüğüne dair herhangi bir bilimsel açıklama söz konusu değildir. Gebeliğin başlangıcında da baş dönmeleri ve tansiyon düşmesi hızlıca gelişir. Ayran kesinlikle zararlı değil,o an için kurtarıcı olabilir. Bunun için sadece ayran değil,vücudun yeterli sulu gıdaları almış olması gerekir. Vücut susuz kaldığı zamanda tansiyon düşüklüğü ortaya çıkar. Hatta yeterli besin almayan kişilerde bayılmalar da gerçekleşir. Vücut kişiden kişiye değişim göstermektedir. Kimi çok sağlam ve iradeli iken bazı kişiler bu durumda çok hassas ve nadir bir yapıya sahiptirler. Özellikle vücudu hassas olan kişilerin kendilerine çok dikkat etmeleri gerekir. ÇOK TUZLU OLMAMALIDIR Ayranı çok fazla tuzlu içmek sağlıklı değildir. Çok tuz yüksek tansiyon hastalığını doğurur. Bir yandan tansiyonunuzu normale getirirken,tuzdan aldığınız zarar ile birde yüksek tansiyon hastalığına yakalanırsınız. Bu daha tehlikeli,çeşitli beyin felçlerine,beyin içi kanamalarına neden olur. Tansiyon yüksekliği damarların yırtılmasına hatta zarar görmesini sağlar. Bu durumdan istinaden çok fazla tuzlu ayran içmenizi de tavsiye etmiyoruz. Sağlığınızı riske sokacak her durumdan hatta bilinçsiz yapılan her hareketten mümkün oldukça uzak durunuz. Tansiyon düşüklüğünde ayran tavsiye edilir. Ama çok fazla tuzlu olmamak koşulu ile. Bununla beraber dengeli beslenmeli,fazla yağlı gıdalar alınmamalıdır. Özellikle gebelikte bu durum çok hassas bir durumdur. Yeterli su ihtiyacının sağlanması gerekir. Sağlıklı günler dileği ile.

Diyet yapanların vazgeçilmezi! Fırında çilekli yulaf ezmesi tarifi

Çileklerden muzlara ve balkabağına kadar, fırında yulaf ezmesi tarifini tatlandırmanın pek çok farklı yolu vardır ve her zaman %100 tam gıda içeriklerinden yapıldığından, sağlıklı bir kahvaltı yaptığınızdan emin olabilirsiniz. SAĞLIKLI BİR KAHVALTI; ÇİLEKLİ YULAF EZMESİYulaf ezmesiyle yapılan ve akçaağaç şurubu ile doğal olarak tatlandırılmış olan bu Çilekli Fırında Yulaf Ezmesi, tüm ailenin seveceği sağlıklı bir kahvaltı öncesi kahvaltı fikridir. Bu pişmiş yulaf ezmesi tarifi rafine şekersiz, glütensiz ve vejeteryandır. Malzemeler:  1/2 su bardağı yulaf ezmesi1/2 çay kaşığı tarçın1 çay kaşığı kabartma tozu1/2 çay kaşığı deniz tuzu3 su bardağı süt veya badem sütü1 çay kaşığı vanilya özü2 yemek kaşığı tereyağı veya hindistancevizi yağı, eritilmiş1 yumurta, çırpılmış1/3 su bardağı akçaağaç şurubu veya bal1 1/2 bardak çilek, dilimlenmişYapılışı: Fırını önceden 180 dereceye ısıtın ve bir fırın tepsisini tereyağı veya hindistancevizi yağı ile yağlayın.Bir karıştırma kabında tüm kuru malzemeleri birleştirin; yulaf ezmesi, tarçın, kabartma tozu ve deniz tuzu. Her şeyin iyice karışmasını sağlamak için karıştırın ve ardından fırın tepsisine aktarın.Aynı karıştırma kabında tüm ıslak malzemeleri birleştirin; süt, vanilya özü, yumurta, eritilmiş tereyağı/hindistan cevizi yağı ve bal/akçaağaç şurubu. İyi bir şekilde birleştirildiğinden emin olmak için iyice çırpın.Islak karışımı yulaf ezmesi ile pişirme kabına dökün ve her şeyin iyice karışmasını sağlamak için karıştırın.Çilekleri eşit şekilde dağılmalarını sağlayarak fırın tepsisine yayın.Pişirme kabını fırına aktarın ve üzeri altın rengi kahverengi olana kadar 35-40 dakika pişirin.Fırından çıkarın ve servis yapmadan önce biraz soğumaya bırakın.Tek başına veya üzerine süt serperek, tarçın serperek ve akçaağaç şurubu gezdirerek servis yapın.Bu tarif ayrıca buzdolabında 4-5 gün saklanabilir veya 3 aya kadar dondurulabilir. Tazeliği sağlamak için folyo veya plastik sargı ile örtün. Yeniden ısıtmak için fırında veya mikrodalgada ısıtın.

Uzmanlar gıda boyaları, koruyucular ve suni tatlandırıcılara dikkat çekiyor Katkı maddeleri çocukları saldırgan yapıyor!

Nesli korumanın bir yolu da helal ve temiz gıda tüketiminden geçiyor. Günümüzde özelikle paket gıdaların hemen hepsinde gıda katkı maddeleri bulunuyor. Bu katkı maddelerinin kimisi dinimizce haram kimisi ise şüpheli maddelerden oluşuyor. Hal böyle olunca bu tür katkı maddeli ürünleri tüketenler de bu hem harama bulaşmış oluyor hem de sağlık konusunda ciddi sorunlarla karşılaşılmış oluyor. Son yıllarda anne-babalar çocukların saldırgan, asabi olduğundan şikâyet eder oldu. Uzmanlar, gıda boyalarının, koruyucularının ve suni tatlandırıcılarının çocuklarda hiperaktiviteye ve saldırganlığa yol açtığını söylüyor. KANITLAR BOYALARIN GIDALARDA KULLANILMASININ AKILLICA OLMADIĞINI GÖSTERİYORBilhassa çocuk gıdalarında bilinçsizce kullanılmaya devam edilen bazı zararlı, hatta tehlikeli katkı maddelerinden bahsetmek istiyoruz. İngiltere’de yapılan araştırmada, katkı maddesi kullanılan içecek tüketen çocukların konsantrasyonlarını kaybettiği ve hiperaktiviteye yol açtığı rapor edildi. Araştırmanın yapıldığı dönemde hiperaktif çocukların ailelerini, renkli ürünlerin tüketiminin olası risklerinden haberdar olmaları yolunda uyaran Gıda Güvenliği Ajansından Başkan Dame Deirdre Hutton, ellerindeki kanıtların, bu boyaların gıdada kullanılmamasının akıllıca olacağını gösterdiğini söyledi. ÇOCUKLARA ASABİYETİ ARTIRIYORAvrupa Birliği (AB) de çocuklarda hiperaktivite seviyesi ile gıdalardaki koruyucu ve katkı maddelerinin tüketimi arasında ilgi kuran İngiliz bilimsel araştırmasını değerlendirmeye karar vermişti. İngiltere’de yapılan ve prestijli tıp dergisi The Lancet’te yayımlanan araştırmada, gıdalara konan koruyucu ve renklendiricilerin çocuklarda hiperaktivite seviyesini yükselttiğini tespit etti. KATKI MADDELERİNİN TÜM ÇOCUKLARA ETKİSİ VARSouthhampton Üniversitesinde yapılan araştırmada bilim adamları, bir grup çocuğun bir bölümüne gıdalarda bulunan koruyucu ve katkı maddelerinden hazırlanmış bir kokteyl, bir bölümüne de sadece meyve suyu vererek, çocukların davranışlarını gözlemlediler. Araştırmanın başındaki Profesör Jim Stevenson ve bilim adamlarından oluşan ekibi, koruyucu ve katkı maddelerinin 3 ve 9 yaşları arasındaki çocukların hiperaktif davranışları üzerinde olumsuz etkisi bulunduğunu saptadıklarını belirterek, “Bulgular, bu maddelerin sadece hiperaktivite rahatsızlığı bulunan çocuklar üzerinde değil, tüm çocukların davranışları üzerinde olumsuz etkileri olabileceğini gösteriyor” diye vurgu yapıldı. Yapılan araştırmada kullanılan katkı ve koruyucu maddeli karışımlar, çeşitli renklendiriciler, koruyucular ve tatlandırıcılar içeriyordu. Uzmanlar hazırladıkları raporda, çocuklarda hiperaktiviteye yol açtığı ispatlanan gıda boyalarının, koruyucularının ve suni tatlandırıcılarının üretimden ve satıştan kaldırılması gerektiği ifade edildi.    

Gözünü para hırsı bürümüş gıda sahtekarları dur durak bilmiyor En yaygın gıda hileleri!

Neslin korunması için en önemli unsurların başında gıda geliyor. Şöyle denilebilir gıda olarak ne tüketiyorsak aslında oyuz. Gıda sektörünün endüstriyelleşmesiyle birlikte gözünü para hırsı bürümüş sahtekârlar ve denetimlerin yetersiz olması, boğazımızdan giren gıdanın ne kadar helal ve temiz olduğu konusunda insanımızı endişeye sevk ediyor. Ne yediğimizi biliyor muyuz? Görünüşte peynir, zeytinyağı, süt, bal gibi görünen gıdalar aslında ne? Bazı sahtekârlar her sektörde olduğu gibi gıda sektöründe de hileye başvuruyor. İşte en yaygın gıda hileleri: Küf tutmuş ve bayatlamış peynirlerin eritilerek krem peyniri hâline getirilmekte, kireç katılarak beyaz peynire taze ve parlak bir görünüm verilmektedir.  KÜFLÜ KAŞAR PEYNİRİ ERİTİLEREK ERİTME PEYNİRE DÖNÜŞTÜRÜLMEKTEDöküntü beyaz peynirlere nişasta ve bitkisel yağ katılarak yağlı tulum peyniri olarak satılmaktadır. Küflü kaşar peyniri eritilerek eritme peynire dönüştürülmektedir. Sütün kendi yağı alınarak yerine yağlı süt izlenimi verecek katı margarin yağ karıştırılmaktadır. Ekmeği beyazlatmak ve geç bayatlamasını sağlamak için kimyasal maddeler kullanılmakta, kepekli ekmek ve çavdar ekmeği gibi ürünlerde de gıda boyası ya da kakao kullanılmaktadır. ZEYTİNYAĞINA PAMUK, AYÇİÇEĞİ, KANOLA YAĞISon zamanlarda birçok ilde yapılan operasyonlarda sahte ya da tağşiş zeytinyağı ele geçirildi. Hilenin çok fazla yapıldığı bir ürün olan zeytinyağına pamuk, ayçiçeği, kanola gibi bitkisel yağlar karıştırılmakta, sabun üretimindeki yüksek asitli yağlar da işlemden geçirilip natürel sızma zeytinyağı diye satılmaktadır. Zeytini parlak hâle getirmek için tekstil boyası ve kimyasal boya kullanılırken, zeytinyağı küspesinden elde edilen prina yağı, kolon sızması diye zeytinyağının içine karıştırılmaktadır. ET VE ET ÜRÜNLERİ EN FAZLA HİLE YAPILAN GIDALARIN BAŞINDA GELİYOR Bayatlamış ya da sağlıklı bir şekilde korunmamış sütler el altından satın alınıp şarküteri ürünleri yapımında kullanılmakta, peynir altı suyundan ve süt tozundan yapay süt imal edilmektedir. Et ürünlerinde de birçok hile ve tağşiş yapılmakta; dana kıymaya tavuk kıyması, tavuk sakatatı, iç yağ katılmaktadır. Baharatla karıştırılmış soya salam, sosis ve sucukların içine katılmakta; hayvansal etsel atıklar, akciğer gibi iç organlar, kireç suyunda soyulmuş sarımsak karıştırılmaktadır. TARİHİ GEÇMİŞ SUCUKLAR, KIRMIZIBİBERE KİREMİT TOZUSon kullanma tarihi geçmiş sucuk ve ürünler, yeni ürünlerin içine katılarak üretim tarihi geçmiş ürünler piyasaya sürülmekte, tavuk dönerin içine ise tavuk derisi ve bağırsak gibi sakatatlar karıştırılmaktadır. RENKLENDİRİCİ VE ESANS KATILARAK SAHTE BAL ÜRETİLİYORBalda da çeşitli tağşiş yollarına başvurulmakta, glikozun içine polen, renklendirici ve esans katılarak sahte bal üretilmektedir. Ayrıca kovanların önüne şeker şurubu veya glikoz koyarak, arılara gerçek şeker balı ürettirilmektedir. Diğer bazı gıda hileleri ise kırmızıbibere kiremit tozu, kimyasal boyalarla renklendirilmiş yabancı maddeler, karabiberin içine boya maddeleri, bitkisel baharatların içine kurutulmuş ot karıştırmak suretiyle tüketici kandırılmaktadır. Taklit ve tağşiş ürünler yasak olmasına rağmen gözünü para hırsı bürümüş gıda sahtekarları insan sağlığını hiçe sayarak maalesef bu hileleri yapmaktadır.

❌