Normal görünüm
E-devlet emeklilik başvurusu ne zaman sonuçlanır? İşte bilmeniz gerekenler...
Hitap hizmet dökümü nedir? Sorgulama 2024
A101, Migros, Şok peynir fiyatları 2024
A101, Migros, Şok kaşar peyniri fiyatları 2024
A101, Migros, Şok yoğurt fiyatları 2024
Toyota fiyat listesini güncelledi! Corolla fiyatları şaşırttı
Emekliler için yeni adımlar ne? "SGK artık sadece maaş ödemeyecek"
Türkiye’nin ilk nükleer güç santrali! Çalışmalar sürüyor gözler 2025'te
Türkiye enerji açığına katkı verecek olan Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nde çalışmalar 24 saat esasına göre devam ederken, İnşaat ve Üretim Organizasyonu Direktörü Denis Sezemin, sürdürülen çalışmalar hakkında açıklama yaptı.
Akkuyu Nükleer AŞ İnşaat ve Üretim Organizasyonu Direktörü Denis Sezemin, onaylanan proje takvimi doğrultusunda çalıştıklarını belirterek, "Öncelikli şunu vurgulamak istiyorum; Akkuyu NGS sahasındaki bütün çalışmalar onaylanmış olan proje takvimine göre ilerliyor. 1’nci ünitede ana inşaat çalışmaları şu anda bitmiştir. Birinci ünitede reaktör koruma kabı içerisinde özel çelik halatlarının germe operasyonunu yapıyoruz. Buda nükleer güç ünitesinin reaktör binasının çok sağlam olmasını sağlayacaktır. Ayrıca reaktör binasında ve diğer bütün sistem de başlatma ve ayarla çalışmalarını yürütüyoruz ki onlar da santralin daha ileride güvenlik çalışmasını sağlıyor olacak. Şunu da belirtmek istiyorum; reaktör binasında sızdırmaz kap dediğimiz, yakıt yükleme makinesinin montajı tamamlanmak üzeredir. Bu makine nükleer yakıtı reaktörden bekletme havuzuna yerleştiriyor olacaktır. Türbin binasında ise; türbin tesisinin ana parçaları, tasarım projesinde ön görülen yerlerine konulmuştur. Şu an biz su ve buharın temini için farklı büyüklük ve ebattaki boru hatlarının montajını yapıyoruz. Toplam da 3 bin ton boru montajı yapacağız. Ayrıca genel olarak diğer nükleer santral tesislerinden de çalışmalarımızı çok aktif bir şekilde sürdürüyoruz. Hatta bazı tesislerde son aşamalara gelmiş bulunmaktayız. Bunlara arasında su hazırlama tesisi, deniz suyu arıtma tesisi, laboratuarlar ve diğer tesisler de çalışmalar büyük ölçüde ilerlemiş ve neredeyse tamamlanmak üzeredir" dedi.
İnşaat ve Üretim Organizasyonu Direktörü Sezemin, Akkuyu’yu bir puzzle benzeterek, şunları söyledi:
"Nükleer güç santralini bir puzzele olarak düşünecek olursak, şu anda son parçalarını bir araya getiriyoruz. Şunu da özellikle vurgulamak istiyorum ki, bütün çalışmalar Türkiye Cumhuriyeti Nükleer Düzenleme Kurulu ve diğer bağımsız kuruluşlar tarafından çok sıkı bir şekilde denetlenmektedir."
Şu anda 1’inci ünitedeki sistemlerin başlatma ve ayarlama çalışmalarını yürüttüklerini ifade eden Sezemin, "Hükümetler arası anlaşmaya göre bizim 7 yılımız var. Birinci ünite için inşaat lisansını Nisan 2018’de aldık. Üniteyi devreye alma tarihi Nisan 2025 olarak gözüküyor. Bununla bağlantılı olarak şunu söylemek istiyorum; 1’nci ünitede dediğim gibi ana inşaat ve montaj çalışmalarını çoğu tamamlanmıştır. Biz şu anda bütün ekipmanların, sistemlerin başlatma ve ayarlama çalışmalarını testlerini yapıyoruz ki, santralimiz ileri de 60 yıl boyunca artı 20 yıl yani santral ömrü uzatılabilir, güvenlik bir şekilde elektrik üretebilsin" diye konuştu.
Kamu ihalelerine yönelik yeni düzenleme
ATO, TESK, ve TŞOF başkanlarından 19 Mayıs mesajı
Merkez Bankası faiz kararı ne zaman? (2024 TCMB mayıs ayı PPK faiz kararı)
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) mayıs faiz kararı için geri sayım başladı. Dolar, altın, borsa ve mevduat faizi yatırımcıları tarafından yakından takip edilen TCMB Para Politikası faiz kararı öncesinde, ekonomistlerin faiz beklentisi merak ediliyor. Yatırımcılar, Merkez Bankası tarafından alınacak faiz kararına göre yatırımlarını şekillendirecek. Peki, mayıs ayı Merkez Bankası faiz kararı ne zaman?
Cevdet Yılmaz: Fonun başlangıç sermayesini 500 milyon dolar olarak belirledik
Buğdayda yüzde 20’ye varan pas hastalığı var
Televizyon fiyatları 2024
Cevdet Yılmaz: “Fonun başlangıç sermayesini 500 milyon dolar olarak belirledik”
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Türk Yatırım Fonu Guvernörler Kurulu toplantısına katılım gösterdi. Dolmabahçe Çalışma Ofisi’nde gerçekleştirilen toplantının ikinci oturumunda konuşan Yılmaz, “Bu tarihi açılışın gerçekleşmesinde payı olan kardeş Türk devletlerinin tüm değerli temsilcilerini yürekten tebrik ediyorum. Sözlerimin başında sizlere Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın en kalbi selamlarını ve kutlama dileklerini iletiyorum” dedi.
“Teşkilatımızın, uluslararası arenada görünürlüğü her geçen gün artmaktadır”
1992’de "Türk Dili Konuşan Ülkeler Devlet Başkanları Zirveleri" olarak başlattığımız sürecin ilerlemesiyle bugün tam teşekküllü bir teşkilata sahip olmaktan onur duyduğunu belirten Yılmaz, “Türk Devletleri Teşkilatları güçlü bağlarımızın üzerinde yükselen Teşkilatımızın, uluslararası arenada görünürlüğü ve etkinliği de her geçen gün artmaktadır. Müşterek çabalarımız sayesinde aile meclisimiz, kurumsal yapısını sağlamlaştıran, uluslararası arenada takip edilen ve üçüncü ülkelerin işbirliği yapmak istediği güçlü ve saygın bir teşkilat haline gelmiştir. Hedefimiz, Türk dünyasını her alanda güçlendirmek ve farklı sınamalar karşısında daha dayanıklı hale getirmektir. Toplamda 170 milyonu aşan genç ve dinamik nüfusumuz, 1,2 trilyon doları aşan ticaret hacmimiz ve müşterek zengin kültür mirasımız, büyük atılımlarımızı gerçekleştirmek için sağlam bir temel teşkil etmektedir. 2002 yılına baktığımızda üye devletlerimizin 558 milyar dolar ihracat yaptıklarını görüyoruz” ifadelerini kullandı.
“Fonun başlangıç sermayesini 500 milyon dolar olarak belirledik”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2019 yılında Türk Yatırım Fonu'nun kurulmasına yönelik niyetlerini ortaya koyduğuna değinen Yılmaz, “2021 yılında ise üye devletlerin ilgili Bakanlıklar Türk Yatırım Fonu'nun Kuruluş Anlaşmasını nihai hale getirmekle görevlendirilmiştir. Üye devletlerimizin ilgili Bakanlıkları son iki yıldır, Kuruluş Anlaşmasını nihai hale getirmek üzere çalıştılar. Uzun dönem üzerinde çalışılan Türk Yatırım Fonu’nun (TYF) Kuruluş Anlaşmasının Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Olağanüstü Ankara Zirvesi’nde devlet başkanlarımızın himayesinde imzalanmış olması bu süreci taçlandıran somut ve tarihi bir adım olmuştur. Kuruluş Anlaşmasının, üye devletlerimizin yüce Meclislerinde onaylanmasının ardından açılış gününe ulaşmış bulunuyoruz. Fon’dan beklentimiz, Türk coğrafyasının daha müreffeh yarınları için ekonomik gelişmesine en yüksek katkıyı sunacak şekilde destek olması ve finansal sürdürülebilirliğini korumasıdır. Ortak kimliğimizi, devletlerin eşitlik prensibine dayanarak geliştirmeyi amaçlıyoruz. Bu noktadan hareketle Türk Yatırım Fonu 'Eşit Sermaye Katkısı ve Eşit Oy' ilkesiyle kurulmuştur. Fonun başlangıç sermayesini 500 milyon ABD dolar olarak belirledik. Bu sermaye tabanı; etkili projeler, güçlü kurumsal yapı ve şeffaf iş modeliyle birlikte, diğer yatırımcıları çekerek daha da artacaktır. Özellikle, diğer uluslararası ve bölgesel kalkınma kuruluşlarının ve özel sektörün kaynaklarının mobilize edilmesini öngörüyoruz. TYF, uluslararası ve ulusal finans ve kalkınma kurumlarının yanı sıra ticaret odaları ve özel kuruluşlarla da işbirliği içerisinde faaliyet gösterecektir” ifadelerine yer verdi.
“Fonun şeffaf ve sonuç odaklı olarak faaliyet göstereceğinden de eminiz”
Geçtiğimiz yıl Türk Devletleri Teşkilatı’nın Astana Zirvesinde İstanbul’un 2025 yılında Türk dünyası finans merkezi olarak ilan edildiğini söyleyen Yılmaz, “İstanbul Finans Merkezi (İFM), İstanbul’un bölgesinde ve dünyada uluslararası bir finans merkezi olmasına katkı sağlayacaktır. Tüm bu özellikleriyle ve avantajlarıyla İstanbul TYF’ye şüphesiz ki güç katacak ve gerek Türk dünyasına gerekse Fon’a yatırımcı çekilmesinde önemli katkılar sunacaktır. Fon’un üye ülkelerin kalkınma ihtiyaçlarına azami düzeyde cevap verecek şekilde, şeffaf ve sonuç odaklı olarak faaliyet göstereceğinden de eminiz. Türk Yatırım Fonu’nun faaliyetlerine başlaması, ülkelerimiz arasında daha fazla ekonomik iş birliği ve bütünleşmeye yönelik yolculuğumuzda tarihi bir mihenk taşını temsil etmektedir. Fon, halklarımız arasındaki birlik ve iş birliğinin ve ekonomik ilişkilerimizi derinleştirmeye yönelik kararlılığımızın önemli bir sembolüdür. Fonu, gelecek nesillere umut ve refah aşılayan bir başarı öyküsü haline getirmek için kararlılıkla birlikte çalışmaya devam edeceğiz. TYF’nin kuruluş sürecinde tüm üye ülkeler tarafından gösterilen çabaları takdirle karşılıyoruz. TYF Başkanı Sayın Bağdat Amreyev’in bu konudaki her daim özverili çalışmalarını özellikle vurgulamak istiyorum. Huzurlarınızda kendisine şükranlarımı sunuyor, muvaffakiyetler diliyorum” dedi.
Toplantı, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ve Türk Yatırım Fonu Başkanı Bağdat Amreyev’in imzaladığı anlaşmayla sona erdi.
Denemek için karabuğday ektiler! Talep yağıyor
Kastamonu’nun İhsangazi ilçesinde çiftçilik yapan genç girişimci Yasin Ciğerci ve babası Sebahattin Ciğerci, atıl vaziyetteki tarım arazilerine 3 yıl önce karabuğday ekmeye karar verdi. Glüten içermemesi sebebiyle çölyak hastalarının ihtiyaç duyduğu karabuğdayı yetiştiren baba ve oğlu, katma değerli üründen elde ettikleri gelir sebebiyle arazilerini karabuğdayla buluşturmaya devam ediyor. Mayıs ayının gelmesi ile birlikte Çiftçi ailesi karabuğdayı yeniden toprakla buluşturdu. İlaç ve gübre kullanılmadan doğal olarak yetiştirilen karabuğday, temmuz ya da ağustos ayında hasat edilecek. Daha sonra değirmeden hiçbir ürün katılmadan un haline getirilen karabuğday, Türkiye’nin her şehrindeki çölyak hastaları ve fırınlara satılıyor. Karabuğdayın katma değerli bir ürün olarak işlediklerini belirten Yasin Ciğerci, ürettikleri glütensiz ürünlerin yoğun ilgi gördüğünü söyledi.
"Bizim için çok önemli bir ürün"
Ürünü ilk ekecekleri zaman tedirgin olduklarını ve daha sonra aldıkları yüksek verim karşısında şaşırdıklarını belirten Yasin Ciğerci, “12 bin yıllık ata buğdayı siyez buğdayı üreticisiyim. Siyez buğdayımızı geçen aralık ayında ekmiştik. Greçka (karabuğdayımızı) da havaların soğuk olması sebebiyle mayıs ayının ilk haftasında ekememiştik. Bu hafta itibari ile toprakla buluşturuyoruz. Bu bizim için çok önemli bir ürün. Özellikle çölyak hastalarını ilgilendiren bir ürün olduğundan müşterilerimiz bize ‘karabuğday unu yapıyor musunuz’ diye soruyordu. Ben de iki yıllık araştırma yaptım. Bunu tohumunu ilk aldığımda çok pahalı bir şekilde tedarik etmiştim. Babama da danıştım, o da ‘yapabilir miyiz’ diye tereddüt etti. Daha sonra ektiğimiz de o da memnun kaldı. Halk arasında buğday olarak biliniyor ama aslında kuzugiller familyasından. Bunun ekimi de yetiştirmesi de çok farklı. Normal buğday 6-7 ayda büyürken bu daha hızlı büyüyor. Yaklaşık 1 metreye kadar da uzuyor. Bu verim olarak da bizim için daha iyi oluyor. Hiçbir gübre kullanmadan yetiştiriliyor. O anlamda da doğal. Sadece toprağı sevmesi gerekiyor. Burada toprağı sevdi, güzel de verim sağlıyor. Hasadını da temmuz-ağustos aylarında yapıyoruz. Bunu hiçbir ürünle karıştırmadan saf olarak un haline getiriyoruz. Analizini yapıp unumuzu Türkiye’nin her yerindeki müşterilerimize gönderiyoruz" dedi.
“Türkiye ekonomisine katkı sağlayacak bir ürün”
Türkiye’nin her yerinden talep aldıklarını belirten Ciğerci, “Biz bunu katma değerli ürün haline getirip insanlara sunuyoruz. Türkiye ekonomisine katkı sağlayacak bir ürün. Daha yeni bilinmeye başladı. İhsangazi ilçesinde de ilk eken benim. Onun için çok mutluyum. Halkımızın, hastalarımızın sorunlarına çözüm olabiliyorsak ne mutlu bize. O yüzden her zaman üreteceğim. Çok ilgi görüyor. Şu an ülkenin her şehrine gönderiyoruz. Günümüzde hastalıklar çoğaldığı için, glütensiz bir ürün olmasından dolayı ilgi görüyor. Buğdayda glüten hiç yok. Normal buğdayları tüketemiyorlar. Günümüzdeki üretilen unların içeriği bilinmiyor. Biz en doğal şekilde müşterilerle buluşturuyoruz” diye konuştu.
“Bu ürünün ekonomik değeri daha yüksek olduğu için bizim için daha çok ekonomik gelir sağlıyor”
Ürünün kendileri için kazançlı olduğunu ve bu durumdan büyük memnuniyet duyduklarını ifade eden baba Sebahattin Çiftçi, “İhsangazi ilçesinde karabuğday yetiştirmekteyiz. Bazı kişiler neden erken ekmediğimizi sormuyor. Soğuk havalardan dolayı daha yeni ekebiliyoruz. İyi bir verim almaya çalışacağız. 3 senedir ekmekteyiz. Kendimiz işleyerek un olarak satıyoruz. Bu ürünün ekonomik değeri daha yüksek olduğu için bizim için daha çok ekonomik gelir sağlıyor” şeklinde konuştu.
Dijital Telif Yasası yenilenecek mi? Hüseyin Yayman'dan CNN TÜRK'te önemli açıklamalar
Sosyal medya platformu Tiktok'un Türkiye'de yasaklanıp yasaklanmayacağı yönündeki tartışmalar devam ediyor. TikTok tepki çeken paylaşımlar nedeniyle eleştiri oklarının hedefinde.
DİJİTAL TELİF YASASI HANGİ AŞAMADA?
TBMM Dijital Mecralar Komisyonu Başkanı Hüseyin Yayman CNN TÜRK'ten Tunç Arslanalp'e açıklamalarda bulundu.
Yayman şunları söyledi; Dijital telif meselesi dünyada da çok önemli. Türkiye'de de çok önemli. Çok konuşulan, tartışılan konuların başında geliyor. Kişiselleştirerek somut bir örnek vermemiz gerekirse ben CNN TÜRK stüdyolarına geldiğimde çok sayıda arkadaşımızın, basın emekçimizin, medya emeksinin bilgisayarın başında, ekranın başında olduğunu, çalıştığını, içerik üretmeye, bugünkü tabirle bir yayın hazırlığı yaptığını görüyoruz. O içerik üretmek için burada pek çok personel istihdam edilirken pek çok kişinin emeği varken pek çok kreatif katkı söz konusuyken siz burada yaptığınız yayını herhangi bir sosyal medya hesabı herhangi bir internet platformu her hangi bir dijital mecra alıyor ve kendi yayınıymış gibi kullanmaya başlıyor.
Ve burada asıl sorun başlıyor. Siz o zaman CNN TÜRK'ün ya da herhangi bir medya kuruluşunun, diğerlerini de sayabiliriz, buradaki yayınının izinsiz bir biçimde kullanılması, haberinin telif ödemeden kullanılması neye yol açıyor? Son tahlilde herhangi bir personel için emek sarf etmeyen, personel için bir gider koymayan ve herhangi bir emek ve kreatif katkı koymayan bir mecra alıyor sizin içeriğinizi başka yerde kullanmaya başlıyor.
Sonra ne oluyor? Bu defa reklamlar siz yayın yaptığınız için bu gazete de olabilir televizyon da olabilir başka bir mecra da olabilir, dijital mecraların hepsi için söyleyebiliriz. Sizin reklam gelirleriniz hiçbir emek sarf etmeden o yayını alıp kullanan başka birine gitmeye başlıyor.
(Tunç Arslanalp'in 'Bunun adı emek hırsızlığı' açıklamasına Yayman'ın yanıtı) Bunun adı tam olarak böyle. Dolayısıyla bu emek hırsızlığı karşısında bu defa kurumlar, tüzel kişilere sahip olan büyük işletmeler kan kaybetmeye başlıyor. Çünkü buraları ayakta tutan temel girdi temel reklam gelirleri. Reklam gelirlerinin azalmasıyla beraber bu defa siz personelinizi, istihdam ettiğiniz insanları azaltmaya başlıyorsunuz. Giderlerinizi kısmaya başlıyorsunuz ve sonuçta hiçbir emek sarf etmeden bu içerikleri kullanan insanlar ki bir muhattap bulamıyorsunuz, tüzel kişiliği yok... Herhangi bir sorumluluğu olmayan mecralar karşısında bu defa gerçekten hem düzen anlamında hem toplumu sağlıklı bilgilendirmek anlamında hem haberciliğin 5n1k kuralı gerçekten tarafsız, ilkel, kim, nerede, niçin, neden sorularını sormadan bir içerik üretilmeye başlıyor.
Bu da toplumun doğru bilgilendirilmesini, kamu haberciliğini, sosyal sorumluluk projelerini hepsini ortadan kaldırıyor. Dolayısıyla biz Dijital Telif'i çok önemsiyoruz.
Ben bir müjdeyi vereyim. Bu yayına gelmeden önce Google'ın temsilcileriyle tekrar konuştuk. Haziran ayı içerisinde gelecekler Meclis Komisyonumzda bu konuda bir iş birliği yapacağız ve bu çalışmaları yakından takip edeceğiz. Bu hafta çarşamba günü de hem Rekabet Kurumu'nu uzmanları, yetkilileri hem de Telif Genel Müdürümüz Erkin bey gelecek Komisyonumuzda Dijital Telif ile ilgili tüm paydaşların bir araya geldiği bir komisyon toplantısı yapacağız. Bu Dijital Telif ile ilgili süreci hızlandırmak istiyoruz.
Gerçekten çok önemli bir kan kaybı var. Çok önemli bir emek hırsızlığı var. Muhakkak haberin telif sayılması ve telife uygun olarak bir içerik üretilmesi noktasında tavrımız var. Bunun örnekleri var; Google Almanya'da, Fransa'da, İngiltere, Avusturya'da, ABD'de, Kanada'da haberi bir telif eseri olarak saydı. Buna uygun olarak bir ücret ödeme tavrını geliştirdi. Biz aynı tutumun Türkiye'de de olmasını istiyoruz.
Asla çifte standardı kabul etmiyoruz ve bu noktada size güzel bir haber vereyim. Komisyonumuzun tüm üyeleri Dijital Telif'in çok önemli düzenleme olduğunu, bu konuyla ilgili TBMM'nin muhakkak bir yasal düzenleme yapması gerektiğini ve bizim Telif Eserleri Kanunumuzun bugünkü anlamda talepleri karşılayamadığı ve yeniden yapılanması ve yeni bir Telif Eserleri Kanunu'nun hazırlanması ya da bugünkü anlamda 'update' edilmesi, uyarlanması noktasında bir talebimiz var.
MECLİS TATİLE GİRMEDEN BİR HAMLE GELİR Mİ?
Biz çarşamba günü Dijital Telif ile ilgili kurumları, paydaşları toplayacağız ve komisyonumuzun toplantısı var. Burada Telif Eserleri Genel Müdürü ile yine Rekabet Kurumu Başkanlığı'ndan uzmanlar gelecek. Onları dinleyeceğiz, akademisyenleri dinleyeceğiz. Sonraki hafta yine bu konudaki paydaşlarımızdan bir tanesi Ulaştırma ve Altyapı Bakanımız Abdulkadir Uraloğlu bey komisyonumuza gelecek.
Hem Dijital Telif konusunda hem de bu Dijital Mecralar konusunda başta TikTok olmak üzere bu konuları komisyonumuzda bilgilendirecek ve bu konuyla ilgili çok önemli açıklamalar yapacak. Haziran ayı başında da Google yetkililerini Türkiye'ye çağırıyoruz. Onları dinleyeceğiz.
Meclis tatile girmeden çıkar mı bilmiyorum. Ama araya deprem girmişti. Dolayısıyla bizim hazırlıklarımız aksamıştı. En azından bu yaz döneminde Meclis Grup Başkanımız Abdullah Güler bey ile de görüşüyoruz. Meclis'in gündemine hazırlanması konusunda çalışmalarımıza devam ediyoruz.
TİKTOK YASAKLANACAK MI?
Bu Tiktok meselesi artık bir ulusal güvenlik meselesi haline gelmiş durumda. Buradaki paylaşımları, içerikleri asla kabul etmiyoruz. Bunlar ne bizim geleneklerimize, ahlakımıza, dinimize, toplumsal değerlerimize uygun ne de evrensel ahlaka uygun. Tiktok maalesef ama maalesef Türkiye için bir ulusal güvenlik meselesi haline geldi.
Sokakta çok ciddi bir tepki var. Bu tepkiyi görüyoruz. Bu asla kabul edilemez. Bir annenin evladıyla ilgili sözleri amacını aşan, haddi aşan ve asla kabul etmeyeceğimiz sözleri... Çok çirkin laflar bunlar. Bunun aslında Tiktok'un algoritması tarafından engellenmesi lazım. Engelleniyor... Aynı anda bu içerin buharlaşması lazım.
Tiktok başlı başına bir sorun alanı. Yapıcı etkisinden daha fazla yıkıcı etkisi var. Ama şunu da söylemem olarak hem kişisel olarak hem de biz parti olarak sansüre ve yasaklamaya karşıyız, kabul etmiyoruz. Kamuoyunun Tiktok'un kapatılması konusunda çok net bir tavrı var.
Bu konuda hep ne söyleriz; Bir tarafta özgürlükler, bir taraftan güvenlik. Özgürlük ve kamu düzeni dengesi olarak söyleyebiliriz. Bir taraftan kişisel haklar, özgürlükler bunlar çok önemli. Ama diğer taraftan ailenin korunması, çocuğun korunması, müstehcenliğin önlenmesi, fuhşun önlenmesi, kadın ticaretinin önlenmesi, ulusal güvenliğe zarar verecek uygulamaların kaldırılması, toplumsal düzenin sağlanması bütün bunları da bizim dengelememiz lazım. Dediğim gibi biz yasağa, sansüre karşıyız ama diğer taraftan da ailemizin korunması bizim için kırmızı çizgidir. Çocuklarımızın korunması öncelikli bir konudur. Yani burada dijital mecralar mahremiyetin tamamen ortadan kalktığı bir platforma döndü. Biz bunu asla kabul etmiyoruz. Konuyu takip ediyoruz.
'Tiktok günah keçisi mi ilan ediliyor?' Hayır. Bir özgürlük ve kamu dengesini sağlamamız gerekiyor."
- Sabah
- Papara’dan 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nda gençliğe ve spora anlamlı destek
Papara’dan 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nda gençliğe ve spora anlamlı destek
Gençlerin basketbol tutkusundan ve resmi sponsoru olduğu Darüşşafaka Lassa Basketbol Takımı’ndan ilham alan Papara, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı'na yönelik anlamlı bir çalışmaya imza...Devamı için tıklayınız
Kamu ihalelerine yönelik düzenleme
Eski Mossad Başkan Yardımcısı: "Gazze savaşını kaybettik ve İsrail ekonomisi çöküyor"
Eski Mossad Başkan Yardımcısı Ram Ben Barak, "Gazze'deki savaşın yararsız olduğunu, ülkesinin savaşı kaybettiğini ve ülke ekonomisinin çöktüğünü" söyledi.
İsrail Dış İstihbarat Servisi Mossad'ın 2009-2011 yılları arasında Başkan Yardımcısı, 2021-2022 yılları arasında da İsrail Meclisi Güvenlik ve Dışişleri Komitesi Başkanı olarak görev yapan Ben Barak İsrail devlet radyosuna açıklamalarda bulundu. Ben Barak, "Bu, hedefi olmayan bir savaş ve bunu açıkça kaybediyoruz." diyerek İsrail ordusunun daha önce savaştığı bölgelerde tekrar savaşmaya geri dönmek zorunda kaldığını ve bu durumun daha fazla kayıp yaşanmasına yol açtığını kaydetti. İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki saldırılarını değerlendiren Ben Barak, "Filistinli gruplar her gün İsrail askerlerinin öldürüldüğünü, yaralandığını, askeri araçların imha edildiğini duyuruyor ve bazı operasyonlarını belgeleyen video klipler yayınlıyor." dedi. Eski Mossad Başkanı Ben Barak şöyle devam etti: "Uluslararası sahnede de kaybediyoruz. ABD ile ilişkilerimiz ciddi bozulmaya sahne oluyor. Gazze savaşını kaybettik ve İsrail ekonomisi çöküyor."
KASSAM TUGAYLARI 15 İSRAİL ASKERİNİ ÖLDÜRDÜ Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları bugün, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah şehrinin doğusunda, düzenlediği saldırılarda 15 İsrail askerinin öldürüldüğünü duyurmuştu. Kassam Tugayları Sözcüsü Ebu Ubeyde de dün yaptığı açıklamada, "Son 10 gün içinde Kassam mensupları, savaşın tüm cephelerinde Siyonistlere ait tanklar, personel taşıyıcılar ve buldozerler dahil olmak üzere 100 farklı askeri aracı hedef aldı." demişti. İsrail'in 7 Ekim'den bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda en az 15 bin 103’ü çocuk, 9 bin 849'u kadın olmak üzere 35 bin 386 Filistinli öldürüldü, 79 bin 366 kişi yaralandı.