Okuma görünümü
Ilgaz'da sarıkılçık pirinç hasadı başladı: 30 bin ton lezzet tarlalarda filizleniyor!
YHT ile 86 milyon kişi seyahat etti
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Göktaş: Mayısta 878 milyon lira SED ödemesi yaptık
Bakan Göktaş: Mayıs ayında 878 milyon lira SED ödemesi yaptık
878 milyon TL destek
Bal ormanlarıyla ülke ekonomisine katkı sağlanıyor
2033 hedefi 171 milyon yolcu
THY'nin 2033 hedefi yıllık 171 milyon yolcu
Türk Hava Yolları (THY), stratejik planı kapsamında 2033'te filosundaki uçak sayısını 813'e yükselterek, yıllık 171 milyon yolcu taşımayı hedefliyor.Devamı için tıklayınız
İSİG Meclisi açıkladı... Son 11 yılda en az 2500 genç işçi hayatını kaybetti!
Karsan'a uluslararası alandan üç ödül birden
Şimşek’ten taşraya tasarruf talimatı
Yüksek hızlı trenlerde hat uzunluğu artıyor: Hedef 28 bin kilometre
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, yüksek hızlı tren hat uzunluğunun 28 bin kilometreye çıkartılacağını açıkladı. Uraloğlu, YHT'lerin faaliyete başladığı günden bu yana 86 milyonu aşkın yolcu taşıdığını açıkladı.
2024 emlak vergisi ödemeyenler dikkat! Yakında sona eriyor
Hazine ve Maliye Bakanlığı'na tasarruf tedbiri ayarı: 300 malmüdürlüğü kapatılacak!
Bakan Uraloğlu duyurdu! YHT kullanan yolcu sayısı Türkiye nüfusunu geçti
Bakan Uraloğlu, Yüksek Hızlı trenlerin Yüksek hızlı trenlerin bugüne kadar 80 milyon 291 bin kilometrenin üzerinde yol kat ettiği bilgisini de verirken, bu rakamın aynı zamanda dünyanın etrafında yaklaşık 2003 kez tur atacak kadar bir mesafeye eşit olduğunu ifade etti.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, demiryollarına yaptıkları yatırımlara vurgu yaparken, özellikle hızlı trenlere olan ilginin bu yatırımların ne kadar değerli olduğunu ortaya koyduğunu söyledi. Demiryollarının, AK Parti hükümetlerinin 22 yıldır sürdürdüğü atılım ve politikalar sayesinde küllerinden yeniden doğduğunun altını çizen Bakan Uraloğlu, “Ankara- Eskişehir YHT Hattı’nın 13 Mart 2009 tarihinde işletmeye açılması ulaşım anlamında bir milat, ülkemizin kalkınmasının lokomotifi oldu. Uzun yıllar neredeyse yok sayılan demiryollarımız yeniden ülkenin en önemli ulaşım modu haline geldi” dedi.
“YÜKSEK HIZLI TRENLERİMİZ ULAŞIM ALIŞKANLIKLARINI DEĞİŞTİRDİ”
Yenilenen, bakımı yapılan, modernize edilen mevcut demiryolu ağında yolcu ve yük taşımacılığında hizmet kalitesinin arttığının dile getiren Bakan Uraloğlu, Başkent Ankara merkezli olarak inşa edilen yüksek hızlı tren hatları sayesinde şehirlerarasında günü birlik tren seyahatlerinin mümkün hale geldiğini, ulaşım alışkanlıklarının değiştiğini söyledi.
“YÜKSEK HIZLI TRENLERİMİZLE GÜNDE ORTALAMA 34 BİN YOLCU TAŞIYORUZ”
TCDD Taşımacılık tarafından işletilen yüksek hızlı trenlerin Ankara-İstanbul, Ankara-Konya, Ankara-Eskişehir, Konya-İstanbul, Ankara-Karaman, İstanbul-Karaman, Eskişehir-İstanbul, Ankara-Sivas ve son olarak 4 Mayıs 2024’te aktarmasız olarak İstanbul-Sivas hatlarında sefer yaptığını anımsatırken, “Yüksek hızlı trenlerimiz bir haftada 124 sefer gerçekleştiriliyor. Günde ortalama 34 bin dolayında yolcu taşıyor. Bu rakamların bazı günlerde 40 bine kadar ulaştığını gördük. Yüksek hızlı trenler ülkemizde faaliyetlerine başladığı günden bu yana 86 milyon 100 bin dolayında yolcu taşıdı. Diğer bir ifadeyle ülkemiz nüfusundan daha fazla yolcu sayısına ulaştık. Türkiye’yi yüksek hızlı trenlerimizle taşıdık diyebiliriz” dedi. Bakan Uraloğlu, yüksek hızlı trenlerin hizmete başladığı günden bu yana toplam 80 milyon 291 bin kilometrenin üzerinde yol katettiğini de vurgularken bu rakamın dünyanın etrafında yaklaşık olarak 2003 kez tur atacak kadar mesafeye eşit olduğunu ifade etti.
“HAT UZUNLUĞUMUZU 28 BİN KİLOMETREYE ULAŞTIRMAYI HEDEFLİYORUZ”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde yapılan yatırımlar ile Türkiye’nin Avrupa’nın 6., Dünya’nın ise 8. Yüksek hızlı tren işletmecisi konumuna geldiğini söyleyen Bakan Uraloğlu sözlerini şöyle sürdürdü;
“Hayata geçirdiğimiz yatırımlar ile demiryolu ağ uzunluğumuzu 13 bin 919 kilometreye, hızlı tren ağ uzunluğumuzu 2 bin 256 km’ye yükselttik. Yüksek hızlı trenlerimiz nüfusumuzun yüzde 35’ini doğrudan, yüzde 54’üne ise dolaylı olarak kapsıyor. Yüksek hızlı trenler Ankara, Eskişehir, Konya, Bilecik, Sakarya, Kocaeli, İstanbul, Karaman, Kırıkkale, Yozgat ve Sivas olmak üzere 11 ilimize doğrudan, Malatya, Bursa, Kütahya, Tavşanlı, Afyonkarahisar, Denizli, Karaman, İzmir, Antalya, Manavgat, Alanya ve Adana’ya dolaylı olarak hizmet sunuyor. Yüksek hızlı tren hatlarını göz önüne koyduğumuzda gerçekten de Türkiye Yüzyılı’na yakışır bir tablo ortaya çıkıyor. ‘Ulaştırma ve Lojistik Ana Planı’ hedefimiz doğrultusunda hat uzunluğumuzu 28 bin kilometreye ulaştırmayı hedefliyoruz.”
Bakan Uraloğlu, Kalkınma Yolu Projesi ve Zengezur Koridoru Bakü- Tiflis- Kars demiryolu hattı, Marmaray Boğaz Tüp Geçişi’nin yanı sıra Süper Hızlı Tren Projesi ve Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nün üzerinde inşa edecekleri demiryolu hattı geçişi gibi projelerin Türkiye’ye çizdikleri demiryolu vizyonunun en somut örnekleri olduğunun da altını çizdi.
Taşra teşkilatına tasarruf ve verimlilik ayarı geliyor
Ekmek fiyatlarını etkileyecek! Buğday fiyatlarına dair tahminler belli oldu
2. el otomobil açıklaması... Fiyatlar yerinde sayıyor: 'Araç almanın tam zamanı'
Günlük elektrik üretim ve tüketim verileri açıklandı
Azalan arı popülasyonu gıda güvenliğini tehdit ediyor
Arıların ve diğer tozlayıcıların popülasyonunun tehlike altında olması nedeniyle meyveler, kabuklu yemişler ve sebze ürünleri gibi besleyici yiyeceklerin yerini pirinç, mısır ve patates gibi ürünlere bırakmasıyla dengesiz beslenme ortaya çıkarıyor.
Dünyada arı popülasyonunun azalması konusunda farkındalık yaratmak için 2017'den bu yana 20 Mayıs "Dünya Arı Günü" olarak kutlanıyor. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) verilerine göre, bitkilerin tohum ve meyve üretebilmeleri için çiçeklerin tozlaşmasını sağlayan baş aktör olan arılar, besin zincirinde büyük öneme sahip bulunuyor. Ekosistemi dengeleyen arılar ve benzer tozlayıcılar, dünya çapında mahsul üretiminin yüzde 35'ini etkiliyor. Beslenmenin yüzde 90'ından fazlasını oluşturan 100 bitki türünden dörtte üçü, arıların polinasyonu (tozlaşma) sayesinde elde ediliyor. Polinasyon, meyve ve tohum üretimini sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda daha fazla çeşitlilik ve verim sağlıyor. Arılar, tozlayıcılar ve diğer pek çok böceğin popülasyonunda azalma görülüyor. Dünya Arı Günü, tozlayıcıları ve yaşam alanlarını koruyacak ve geliştirecek, bolluk ve çeşitliliklerini artıracak ve arıcılığın sürdürülebilir gelişimini destekleyecek eylemleri teşvik etmek için fırsat sunuyor. Bu yıl "Arılar Gençlerle Birlikte" temasıyla kutlanan Dünya Arı Günü, arıların ve diğer tozlayıcıların insan varlığı için önemine dikkati çekiyor.
20 BİNDEN FAZLA ARI TEHDİT ALTINDA Dünya çapında tarımı ve biyoçeşitliliği sürdüren 20 binden fazla arı türü ve diğer çeşitli yabani polen taşıyıcıların varlığı, habitat kaybı, pestisit kullanımı ve iklim değişikliği gibi insan faaliyetlerinden kaynaklanan nedenlerle tehdit altında bulunuyor. Arı ve diğer tozlayıcıların popülasyonunu tehdit eden unsurların ele alınmasında gençlerin oynayabileceği önemli rolün bilinciyle, "Arılar Gençlerle Birlikte" teması, gençleri çevrenin gelecekteki koruyucuları olarak kabul ederek, arıcılık koruma çabalarına dahil etmenin önemini vurguluyor. Dünya Arı Günü, arıların ve tozlayıcıların tarım, ekolojik denge ve biyolojik çeşitliliğin korunmasındaki temel rolü hakkında gençler ve diğer paydaşlar arasında farkındalık yaratmayı amaçlıyor. FAO'ya göre gençler, arıcılık faaliyetleri ile eğitim girişimlerine dahil edilerek, yeni nesil çevre liderlerine ilham verebilir ve dünya üzerinde olumlu etki yaratabilir. Daha çeşitli tarım sistemlerinin teşvik edilmesi ve zehirli kimyasallara olan bağımlılığın azaltılması tozlaşmanın artmasını kolaylaştıracağından, söz konusu yöntemlerin teşvik edilmesiyle gıda kalitesinin ve miktarının artırılarak hem insan nüfusuna hem de ekosisteme fayda sağlaması öngörülüyor. Mevcut tozlayıcı türlerinin yok olma oranları, insan etkileri nedeniyle normalden 100 ila 1000 kat daha yüksek seviyede bulunuyor. Başta arılar ve kelebekler olmak üzere omurgasız polen taşıyıcıların yaklaşık yüzde 35'i ve yarasalar gibi omurgalı polen taşıyıcıların yaklaşık yüzde 17'sinin küresel çapta yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğu belirtiliyor. Arıların ve diğer tozlayıcıların tehlike altındaki popülasyonu, meyveler, kabuklu yemişler ve birçok sebze ürünü gibi besleyici yiyeceklerin yerini pirinç, mısır ve patates gibi temel ürünlere bırakmasıyla dengesiz beslenme ortaya çıkarıyor. Yoğun tarım uygulamaları, arazi kullanımındaki değişim, tek ürün yetiştirme, böcek ilaçları ve iklim değişikliğine bağlı olarak artan sıcaklıklar, arı popülasyonları ve buna bağlı olarak yetiştirilen gıdanın kalitesi için sorun teşkil ediyor. Tozlaşma krizinin boyutlarını ve bunun biyolojik çeşitlilik ve insan geçim kaynakları ile olan bağlantılarını kabul eden Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi, tozlayıcıların korunması ve sürdürülebilir kullanımını öncelik haline getiriyor. FAO, Uluslararası Tozlayıcı Girişimi'ni (IPI) koordine etmenin yanı sıra arı yetiştiriciliğinden suni tohumlamaya, bal üretimi ve ihracat pazarlaması için sürdürülebilir çözümlere kadar çeşitli konularda ülkelere teknik destek sağlıyor.
Hazine ve Maliye Bakanlığı'ndan taşra teşkilatlarına tasarruf ayarı
Hazine ve Maliye Bakanlığı, tasarruf tedbirleri kapsamında taşra teşkilatlarında yeniden yapılandırma çalışmalarına başladı. Bakan Mehmet Şimşek, İlk aşamada 100, ikinci aşamada da 200 olmak üzere toplam 300 malmüdürlüğünün kapatılacağını duyurdu.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, tasarruf tedbirlerine ilişkin Cumhurbaşkanı Genelgesi'yle Bakanlığına bağlı malmüdürlüklerinin yeniden yapılandırılması talimatını verdiğini belirterek, "İlk aşamada 100, ikinci aşamada da 200 olmak üzere 300 malmüdürlüğünün kapatılması sağlanacak." dedi. Şimşek, kamuda tasarruf ve verimlilik çalışmaları kapsamında malmüdürlüklerinde yapılacak çalışmaya ilişkin değerlendirmede bulundu. Bakanlığının taşra teşkilatlardan birisi olan malmüdürlüklerinin, muhasebe ve diğer saymanlık hizmetleri sunduğunu anımsatan Şimşek, "Tasarruf tedbirlerine ilişkin Cumhurbaşkanı Genelgesi'yle birlikte Bakanlığıma bağlı malmüdürlüklerinin yeniden yapılandırılması talimatını verdim. İlk aşamada 100, ikinci aşamada da 200 olmak üzere 300 malmüdürlüğünün kapatılması sağlanacak. Malmüdürlüklerinin yaptığı görevler, bundan böyle hizmet birleştirilmesiyle il merkezlerinden veya belirli kriterlere göre seçilmiş başka bir malmüdürlüğümüz tarafından yerine getirilecek." diye konuştu. Bakan Şimşek, bakanlığının taşra teşkilatlarının yeniden yapılandırılması kapsamında yapılacak bu değişiklikle kamuda kaynak kullanımında etkinlik sağlanması, hizmet kalitesinin artırılması, teknolojik dönüşüm ve dijitalleşme ile personel ve iş gücü yönetimi gibi hedeflere ulaşılmasının amaçlandığını ifade etti. "GEREKSİZ HARCAMALAR ÖNLENECEK" Atılan adımla, taşra teşkilatlarına tahsis edilen kaynaklarda önemli bir tasarruf sağlanacağına işaret eden Şimşek, "Kaynaklar daha verimli kullanılacak, gereksiz harcamalar önlenecek. Hizmet kalitesinin artırılması kapsamında muhasebe hizmetlerinin merkezden, modern bilişim teknolojileri kullanılarak yürütülmesi, iş süreçlerin hızlanmasını ve hata oranlarının azalmasını sağlayacak. Böylece vatandaşlarımıza sunulan kamu hizmeti kalitesi daha da yükselecektir." değerlendirmesini yaptı. Şimşek, yeni teknolojik sistemlerle kamu mali yönetiminde dijital dönüşümü hızlandıracak ve bilişim teknolojilerinin etkin kullanımını teşvik edeceklerini aktarırken, bu dönüşümün, kamu hizmetlerinin daha şeffaf ve izlenebilir olmasına önemli katkı sağlayacağını vurguladı. "HİZMET KALİTESİNDEN ÖDÜN YOK" Bu kapsamda iş gücü yönetiminin önemine de dikkati çeken Şimşek, şunları kaydetti: "Yeni düzenlemeyle personel kaynaklarımız daha verimli kullanılacak ve çalışanlarımızın yetkinliklerine uygun alanlarda istihdam edilmesi mümkün olacak. Böylece iş gücü verimliliği daha da artırılacak. Hazine ve Maliye Bakanlığı olarak taşra teşkilatlarımızın yeniden yapılandırılmasıyla ülkemiz kamu mali yönetim sistemine önemli katkılar sağlanacağına inanıyoruz. Tasarruf tedbirlerine ilişkin genelge kapsamında kamu hizmetlerinde etkinlik ve verimlilik için biz de Bakanlık olarak önemli bir adım atmış olduk. Bakanlığım bünyesindeki bu faaliyetlere devam edeceğim. Teknoloji ile kamuyu küçültürken, hizmet kalitesinden de ödün vermeyeceğiz, müdürlüklerimizin bugüne kadar yürüttüğü hizmetlerde hiçbir şekilde aksama olmayacak."Çiftçilerin çeltik mesaisi başladı!
Yılda ortalama 30 bin ton pirincin üretildiği ve Türkiye'nin önemli pirinç üretim merkezleri arasında yer alan Çankırı'da, çiftçilerin çeltik mesaisi başladı.
Havaların ısınması ile birlikte Ilgaz ilçesindeki pirinç üreticileri, bölümlere ayırdıkları tarlalara Ilgaz Dağı'ndan gelen kar sularını verdi. Devrez Çayı çevresindeki köylerdeki tarlalar, su verilmesinin ardından “sarıkılçık” çeltiği ile buluşturulmaya başlandı.
Çiftçiler, dizlerine kadar suyun içine girerek, Türkiye'nin en iyi pirincini yetiştirmek için ter döküyor. Sabahın erken saatlerinden itibaren mesaiye başlayan çiftçiler, elleri ile tohumları çeltik tarlalarına serpiyor. Mayıs ayının sonuna kadar ekimi tamamlanacak olan çeltiğin hasadının ise Eylül ve Ekim ayları içerisinde yapılması planlanıyor.
Ilgaz ilçesinde yaşayan çiftçiler, şeker oranı diğer pirinçlere göre daha düşük olan ve lezzetinden vazgeçilmeyen sarıkılçık pirincinin ana üretim merkezinin Ilgaz ilçesi olduğunu belirterek, diğer illerde yetiştirilen sarıkılçık pirincinin daha kaliteli olamayacağını söyledi.
“GENİ İLE OYNANMAYAN TEK PİRİNÇ, SARIKILÇIK PİRİNCİ”
Ilgaz ilçesinde çocukluğundan beri pirinç üretimi yapan Hüseyin Çelik, “Doğduğumdan beri bu işi yapıyorum. Bizim geçim kaynağımız çeltik. Eskiden hayvancılık yapardık, onu da bıraktılar. Biz de pirinç üretiyoruz. Bu yetiştirdiğimiz pirinç, sarıkılçık pirincidir. Biz bunun Ilgaz sarıkılçık pirinci olarak tanınmasını istiyoruz. Sarıkılçık pirinci atadan, deden gelen tohumumuz. Sürekli olarak her yıl yetiştirdiğimiz ürünle tohumluk yaparız. Geni ile oynanmayan tek pirinç, sarıkılçık pirinci. Bunun şeker oranı çok düşük. Farklı yerlerde de sarıkılçık pirinci olarak satılıyor. Ama bunu almak isteyenler üreticiden almaya çalışsınlar. Toptancılarda yüzde 100 orijinali olmuyor. Alıcılar Ilgaz sarıkılçık pirincini tercih etsin. Kastamonu'nun Ilgaz ilçesi de sarıkılçık pirincini benimsedi. Ama kesinlikle Ilgaz'ın dört köyünde yetişir. Onun haricinde hiçbir yerde yetişmez. Biz burada 21 çeşit çeltik denedik ama hiçbirinden verim alamadık. Ama bizim dededen kalan bu pirincimizin özelliği Ilgaz Dağı'ndan gelen suyla oluyor. 1 kilo sarıkılçık pirinci ile 10 kişi doyurursunuz. Diğer normal pirinçle 5 kişi doyuramazsınız. Bu pirincin bir diğer adı da tencere patlatandır. Bunun piştiği tencere geniş olacak. Artışı çok fazla” dedi.
“BİZ ILGAZ'IN SARIKILÇIK PİRİNCİNİ TÜM DÜNYAYA DUYURACAĞIZ”
Ilgaz sarıkılçık pirincini tüm dünyaya duyurmak istediklerini belirten Çelik, “Ilgaz Belediye Başkanımız gerekli girişimlerde bulundu. İnşallah burada bir çeltik fabrikası kuracağız. Onu kurduktan sonra bizim pazarla işimiz olmayacak. Biz Ilgaz'ın sarıkılçık pirincini tüm dünyaya duyuracağız. Biz sadece Ilgaz ile kalmasın istiyoruz. Vatandaşlar bunu Tosya pirinci olarak biliyor, çünkü biz bunu tanıtamadık. Bu pirinç sadece Ilgaz'daki dört köyde yetişir. Başka yerde yetişmez. Tosya'da yetişse dahi burası daha çok tercih ediliyor. Türkiye'nin en kaliteli sarıkılçık pirinci Ilgaz'da yetiştirilir. Diğer yerlerde sarıkılçık olarak satılan pirinç Ilgaz pirinci değildir. Alıcılarımızdan direkt üreticiden alsınlar” diye konuştu.
Borsada yatırımcı sayısında yükseliş sürdü
MKK'nın açıkladığı yatırımcı ve hesap sayılarına göre pay senedi yatırımcı sayısı 17 Mayıs ile sona eren haftada bir önceki haftaya göre 193 bin 552 kişi arttı.
Böylece pay senedi yatırımcı sayısı 8 milyon 570 bin 847 seviyesinden 8 milyon 614 bin 243'e çıktı.
Aynı hafta pay senedi değeri ise 14,28 trilyon TL'den 14,59 trilyon TL'ye yükseldi.