Okuma görünümü

Yeni makaleler mevcut. Sayfayı yenilemek için tıklayın.

SGK emeklilik işlemleri kaç gün sürer?

Emekli olmak herkesin hayalidir. Uzun yıllar çalışma hayatında aktif olarak görev alan kişiler, belli şartları yerine getirmek kaydı ile emekli olmaya hak kazanmaktadır. Ülkemizdeki emeklilik sisteminde geçerli olan şartlar arasında yaş, prim gün sayısı ve sigortalılık süresi yer alır. Bu üç şartı yerine getiren kişiler artık emekli olmak için SGK’ya başvuruda bulunabilir. Sosyal Güvenlik Kurumu’na bağlı olan hizmet kolları 4/A, 4/B ve 4/C olarak üçe ayrılmıştır. Aynı zamanda taşeron işçilerin yer aldığı 4/D’de yine SGK’ya bağlı hizmet kolları arasında yer alır. SGK’ya bağlı olan bu hizmet kolları için emeklilik işlemlerinin sonuca bağlanması farklılık gösterebilir. Aynı zamanda SGK’ya yapılan başvurular neticesinde yaşanan yoğunluklar da yine kişilerin emeklilik işlemlerinin sonuçlanmasını uzatabilen etmenler arasında yer alır. 4/A Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenmeye Başlar?4/A yani eski adı ile SSK sigortalıları, özel sektörde çalışan işçilerin bağlı olduğu sigorta hizmet koludur. Belli şartları yerine getiren ve emekli olmak için yaşını da dolduran kişiler, Sosyal Güvenlik Kurumu’na başvuruda bulunarak emeklilik hakkını talep edebilir. 4/A sigortalılarının maaşları, başvuru yaptıkları tarihi takiben ilk ay başında ödenmeye başlar. Bu konudaki yasal düzenleme, 5510 sayılı Kanun’un 4/A bendi çerçevesinde açıkça belirtilmiştir. Örnek vermek gerekir ise 5 Mart 2024 tarihinde emeklilik için başvuru yapan 4/A’lı, 1 Nisan 2024 tarihinde ilk ödemesini alır. Ancak bu durum, aynı dönem içerisinde yapılan başvuru yoğunluğuna göre değişiklik gösterebilir. Böyle bir durum olması halinde de 4/A’lı kişinin emekli maaşı, örnekte olduğu gibi başvuru tarihini takip eden bir sonraki aydan itibaren geçerli olur ve gecikme yaşanması halinde de toplu olarak ödeme alır. 4/B Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenmeye Başlar?4/B yani Bağ-Kur’lu olan bir kişi, 4/A’lı olan sigortalı kişiler gibi emeklilik için başvuruda bulunduğunda, başvuruda bulunduğu ayı takip eden ilk ayın başında ödemesini almaya hak kazanır. Bu durumda aynı şekilde 5510 sayılı Kanun’un 4/B bendi çerçevesine açık bir şekilde ifade edilmektedir. 4/A sigortalılarında olduğu gibi maaş bağlama süresinin uzaması halinde 4/B’liler de yine toplu olarak ödeme alır. Aynı zamanda hem 4/A hem de 4/B hizmet kolunda olan kişiler, bu süre zarfına bayramında denk gelmesi ille bayram ikramiyesi almak hakkına da sahip olur. 4/C Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenmeye Başlar?Emekli Sandığı olarak bilinen 4/C hizmet kolunda maaş ödemeleri, 4/B ve 4/A hizmet kolunda yer alan sigortalılar ile aynı sürece tabidir. Bu sigortalılar için gerçekleştirilen yasar prosedürler ise özel kurallara sahiptir. 4/C maaşının ödenme zamanında etkili olan durumlar şu şekilde sıralanabilir; Emeklilik başvurusunu takiben yetkili makamlardan onay alınır. Ardından görevle ilişiğinin kesildiği tarihi takip eden ay başında emekli maaşı ödenirGörevinden ayrılan sonra herhangi bir sigorta kapsamında çalışmayan kişiler için yaşlılık maaşı söz konusu olabilir. Bunun için gerekli kontrollerin yapılması gerekir. Kontrollerden sonra maaş talebinin yapıldığı ayı takiben aylık ödemeler yapılırEmeklilik Başvurusu Nasıl Yapılır?Emeklilik başvurusu yapmak için e-devlet platformu kullanılabilir. Bu sayede işlemlerin hızlı bir şekilde gerçekleşmesi sağlanır. Online olarak işlem yapmak istemeyenler, bağlı bulundukları il ya da ilçelerde yer alan Sosyal Güvenlik Kurumları’na giderek emeklilik başvuru işlemlerini gerçekleştirebilir.  

Selçuk Bayraktar paylaştı! Bayraktar TB3 adım adım TCG Anadolu'ya

Baykar’ın milli ve özgün olarak geliştirdiği Bayraktar TB3 SİHA, TCG Anadolu Gemisi’ndeki piste benzer şartlarda denediği ilk Rampa Kalkış Testini başarıyla gerçekleştirdi.

BAYKAR Yönetim Kurulu Başkanı ve Teknolji Lideri Selçuk Bayraktar o anları sosyal medya hesabından paylaştı.

Selçuk Bayraktar, 'Adım adım TCG-ANADOLU'ya, Oradan da eşsiz maviliklere...' ifadelerini de kullandı.

Selçuk Bayraktar'dan helikopter kazasına ilişkin yeni açıklama: Akıncı TİHA büyük risk aldı!

DÜNYA HAVACILIK TARİHİNDE İLK!

Türk havacılık tarihinde ilklere imza atan milli SİHA Bayraktar TB2, test uçuşlarında otonom fıçı tonosu manevrasını başarıyla gerçekleştirerek dünya havacılık tarihinde de bir ilke daha imza attı.

Manevra testleri için gökyüzünde seyir halinde bulunan Bayraktar TB2, sarmal bir yörünge izleyerek ve kendi ekseni etrafında tam tur dönerek icra ettiği bu manevra ile dünya havacılık tarihine bir kez daha adını yazdırdı. Bu manevrayı başarıyla yapabilen ilk ve tek SİHA olan Bayraktar TB2, otonomi ve aerodinamik kabiliyetlerinin ne kadar gelişmiş olduğunu da bir kez daha gösterdi. Bayraktar TB2’nin tarihi anlarını ise test faaliyetlerini sürdüren bir başka Bayraktar TB2 ve Konya’daki mühimmat atış testinden dönen Bayraktar AKINCI TİHA kayıt altına aldı.

Bayraktar TB3 2 test uçuşunu da başarıyla tamamlandı! Yerli motor ile rekor irtifa

3’TE 3 YAPTI

Bayraktar TB2 SİHA test sırasında otonom olarak gerçekleştirdiği fıçı tonosu manevrasını tam 3 kez denedi ve bu denemelerin hepsini başarıyla tamamladı. Özellikle savaş jetlerinin önemli kaçış manevralarından biri olan fıçı tonosu şimdiye kadar dünya üzerinde hiçbir SİHA tarafından yapılamadı. Fıçı tono manevrası sırasında uçak veya hava aracı gökyüzünde yatay burgu (tirbuşon) hareketi yaparken spiral bir rota izliyor.

SELÇUK BAYRAKTAR'DAN PAYLAŞIM

BAYKAR Yönetim Kurulu Başkanı ve Teknolji Lideri Selçuk Bayraktar, BayraktarTB2 ile ilgili yeni gelişmeyi paylaştı. Bayraktar "Dünya havacılık tarihinde ilk defa bir SİHA, otonom fıçı tonosu attı..." ifadelerini kullandı.

Content Video - Selçuk Bayraktar paylaştı! Dünya havacılık tarihinde ilk yaşandı

TB2 VE AKINCI'DAN EFES-2024 TATBİKATINDA TAM İSABET

Türkiye’nin en büyük müşterek tatbikatı olma özelliği taşıyan EFES-2024, Seferihisar/İZMİR’de sona erdi. 50 ülkeden bin beş yüzü aşkın yabancı personelin katıldığı tatbikatta TSK unsurları ile birlikte toplam 11 bin personel görev aldı.

Ayrıca tatbikat alanında, Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB) koordinasyonunda 47 savunma sanayii firması tarafından yerli ve millî imkanlarla üretilen ve TSK envanterinde bulunan ürünlerin sergilendiği Savunma Sanayii Ürünleri Sergisi de yer aldı.

BAYKAR Yönetim Kurulu Başkanı ve Teknolji Lideri Selçuk Bayraktar, sosyal medya hesabı X'ten tatbikata ilişkin bir paylaşım geldi. Bayraktar TB2 ve Bayraktar AKINCI'nın hedefi tam isabetle vurduğu anları yayınladı.

Content Video - Selçuk Bayraktar paylaştı! Bayraktar TB2 ve Bayraktar AKINCI'dan tam isabet

İngiltere'den gelen heyet Ankara ve İstanbul’da temaslarda bulundu

YEE, İngiltere'den gelen ve aralarında İngiltere Parlamentosu üyeleri, iş insanları, belediye meclisi üyelerinin yer aldığı heyeti Türkiye'de ağırladı. Ankara ve İstanbul'da 28 Mayıs-1 Haziran tarihlerinde düzenlenen etkinlik kapsamındaki toplantılara katılan İngiliz heyet, Sanayi Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı, milletvekilleri ile bir araya gelmek üzere TBMM'yi ve ticaret alanındaki sivil toplum kuruluşlarını ziyaret etti.

Stratejik iş birliklerinin teşvik edilmesi amacıyla düzenlenen toplantılarda, Türkiye ve İngiltere arasındaki tarihi bağların birçok alanda kurulacak ve geliştirilecek iş birlikleriyle nasıl güçlendirileceği konuşuldu.

İngiliz heyet ile İstanbul Ticaret Odası'nda bir toplantı düzenlendi. Toplantıda, İstanbul Ticaret Odası Genel Sekreteri Doç. Dr. Nihat Alayoğlu, üyelerinin 800 bine yaklaştığını ve Türkiye ekonomisinin yaklaşık yüzde 50'sini İTO üyesi kuruluşların şekillendirdiğinden bahsetti. İngiltere ile olan 19 milyar dolar olan ticaret hacminin 30-35 milyar dolar olmasının beklendiğini söyledi. Heyet Başkanı Lord Syed Salah Kamall ise heyette bulunan iş adamlarının iş kollarından bahsederek potansiyel iş birlikleri konusunda konuştu. Toplantıda savunma sanayisinden bilişim sektörüne, sağlıktan inşaata kadar çok sayıda alandaki iş birlikleri ve yatırımların nasıl yapılabileceği ve artırılabileceği konuları masaya yatırıldı.

İTO'DAKİ TOPLANTININ ARDINDAN İNGİLİZ HEYET, İSTANBUL VALİSİ DAVUT GÜL'Ü ZİYARET ETTİ

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği'nde (MUSİAD) gerçekleşen toplantıda MUSİAD Başkanı Mahmut Asmalı, etik konusunun iş yaşamındaki öneminden bahsederek kendilerine üye olmak için müracaat eden işletmelerde aradıkları ilk özelliğin etik ilkelere riayet etmek olduğunu vurguladı. Yaptıkları faaliyetlerin bünyelerindeki 14 bin üye ile Türkiye ve tüm dünyaya faydalı olma amacını taşıdığını belirten Asmalı, sosyal sorumluluk projelerine de büyük önem verdiklerini kaydetti. İngiliz ve Türk iş adamlarının faaliyet alanlarını tanıttıkları toplantıda, potansiyel iş birlikleri istişare edilerek mobilya sektöründen ambalaj sanayisine kadar birçok alanda yapılacak yeni ortak yatırımlar konuşuldu.

Uluslararası Ticaret Eşleştirme Platformu (UTEP) ile yapılan toplantıda, İngiliz ve Türk iş adamları arasında iş birliklerini kolaylaştıracak platformların kurulması hakkında konuşuldu. Toplantıda, bu platformların stratejik iş birliklerinin teşvik edilmesi ve ticaret ile yatırım fırsatlarının keşfedilmesinin nasıl kolaylaştırılacağı masaya yatırıldı.

Lord Syed Salah Kamall, etkinliğin Türk politikacılar ile İngiliz iş adamlarının bir araya gelmesini sağladığını belirtti. Politika yapımının yanı sıra kişiler arası ilişkilere, kültürel diplomasi ve iş dünyası diplomasisine de odaklanılmasının önemli olduğunu vurgulayan Kamall, Yunus Emre Enstitüsü'nün tüm bu unsurları bir araya getirmesinin oldukça önemli olduğunu ifade etti.

“SADECE KÂR DEĞİL, AYNI ZAMANDA AHLAKA ÖNEM VERMEK"

Kadınların hamilelik sürecinde yaşadığı sorunları ve anne-bebek ölümlerini azaltmak için Giant Health isimli bir sağlık şirketi kuran Asif Syed Ahmed, etkinliğin bu zamana kadar katıldığı en iyi etkinlik olduğunu belirterek, hem politik elitlerin hem de iş adamlarının buluştuğu toplantıların oldukça ilham verici olduğunu söyledi. Toplantılarda sıkça yinelenen 'sadece kâr değil aynı zamanda ahlaka önem vermek' ilkesinin oldukça takdir ettiğini ifade eden Ahmed, 'değer insanı' ve 'amaç insanı' kavramlarının birlikte zikredilmesinin oldukça faydalı ve ufuk açıcı olduğundan bahsetti. Türkiye'yi çok sevdiğini belirten Ahmed, Türk öğrencilerinin olduğunu ve Türkiye'de hem yetenek hem de harekete geçme yeteneğine sahip çok sayıda insan bulunduğunu, ancak fırsatlarının olmadığını ve bu toplantılarla bu tür insanlara ulaşmak istediklerini ifade etti.

“KÜLTÜRLERİN BİR ARAYA GELMESİ VE BİRBİRİNİ ANLAMAK HERKESİN SORUMLULUĞU"

Yunus Emre Enstitüsünün İngiltere ve Türkiye arasındaki ilişkilerdeki rolüne değinen Ahmed, “Hükümetler arası ilişkiler, işletmeler arası ilişkiler ve kişiler arası ilişkiler vardır. İş dünyası, eğitim, sosyal ve kültürel alanlarda çok sayıda iş başarılabilir. İstanbul ve Londra oldukça kozmopolit şehirler. Kültürel olarak çok fazla bağlantılandırılabilecek unsur var ve Türkiye aracılığıyla dünyadaki, aralarında Müslüman ülkelerin pazarlarının da olduğu birçok pazara ulaşabiliriz. Dünyada 7 milyar insan var ve teknoloji ve harekete geçmekle ürünlerimizi çok sayıda insana ulaştırabiliriz ve Yunus Emre Enstitüsü bize bu konuda yardımcı olabilir. Bu dünyada ekmek bölüşülürse nice sorunların çözülecektir" dedi. Ahmed, kültürlerin bir araya gelmesinin ve birbirini anlamanın barış inşa etmek konusunda herkesin üstüne vazife olan bir sorumluluk olduğunun altını çizdi ve iş adamlarının aynı zamanda barışı sağlayıcılar olduğunu dile getirdi.

Toplantılardan sonra anne ölümleriyle ilgili projesi konusunda iş birlikleri yapmak istediğini belirten Ahmed, “Biz kadın olmasak da annemiz, kızımız veya eşimiz kadın. Yani kadın sağlığı sadece kadınlara özgü değil ve kadın erkek meselesi değil. Kadınların varlığı insanlığın varlığı için olmazsa olmaz. Bu nedenle bu alan oldukça kıymetli ve önemli" diye konuştu. Bu nedenle hamilelik sırasında yaşanan sorunların ve anne ölümlerinin önüne geçmenin öneminden bahseden Ahmed, bu alanda faaliyetlerini sürdüreceğini dile getirdi.

Mayıs enflasyonu ne zaman açıklanacak? İşte enflasyon beklentisi

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıklayacağı mayıs ayı enflasyon rakamları, işletme sahipleri ve kiracılar için önem taşıyor. Peki Mayıs ayı enflasyon oranları ne zaman duyurulacak? MAYIS AYI ENFLASYONU NE ZAMAN AÇIKLANACAK?Mayıs Ayı Enflasyon oranları 3 Haziran 2024, Pazartesi günü saat 10.00'da açıklanacak. MAYIS AYI ENFLASYON BEKLENTİSİEnflasyon Beklenti Anketi'ne katılan ekonomistlerin mayıs ayı enflasyon beklentilerinin ortalaması yüzde 3,04 oldu. Ankete katılan ekonomistlerin mayıs ayı için enflasyon beklentileri en düşük yüzde 2,85, en yüksek yüzde 3,50 aralığında yer aldı. Ekonomistlerin mayıs ayı enflasyon beklentilerinin ortalamasına göre, bir önceki ay yüzde 69,80 olan yıllık enflasyonun yüzde 74,89'a çıkacağı öngörülüyor. Diğer yandan, ekonomistlerin 2024 sonu enflasyon beklentisi de nisanda 43,95 oldu. Tüketici Fiyat Endeksi, ocakta yüzde 6,70, şubat ayında yüzde 4,53, mart ayında yüzde 3,16, nisan ayında 3,18 artış göstermişti.

ZMO'dan Dünya Süt Günü açıklaması: Et ve süt, serbest piyasanın insafına terk edildi!

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO), 1 Haziran Dünya Süt Günü dolayısıyla açıklama yaparak et ve süt fiyatlarının dengeye oturması için yem üretiminin önemine dikkat çekti. Birleşmiş Milletler (BM) Gıda ve Tarım Örgütü’nün 2001’den beri kutladığı Dünya Süt Günü’nün bu sene “Besleyici ve sürdürülebilir süt ve süt ürünlerini kutlayalım” sloganıyla kutlandığını vurgulayan ZMO Yönetim Kurulu, sütün dünyada en yaygın üretilen ve en değerli tarımsal gıda ürünlerden biri olduğunu hatırlattı. ÇİĞ SÜT FİYATLARINI YEM FİYATLARI BELİRLİYORZMO, Türkiye’nin 2022 yılında 21,6 milyon ton süt üretimi ile dünya sıralamasında sekizinci, AB ülkeleri arasında üçüncü en büyük süt üreticisi ülke olduğunu vurgulayarak, açıklamasında şunları ifade etti: “Hayvansal üretim mutlaka hayvancılığa dayalı bitkisel üretimle birlikte değerlendirilmelidir. Sağlıklı ve sürekli süt ve et üretimi için ‘yem-süt-et’ bütünü birlikte değerlendirilmelidir. Çiğ süt fiyatını etkileyen en önemli faktör çiğ süt maliyetidir. Süt üretim maliyetlerini etkileyen en büyük unsur ise yem maliyetidir. Üreticinin kâr ederek üretime devam edebilmesi için “çiğ süt-yem paritesi” 1/1.5 olmalı, yani 1 litre süt satıldığında 1.5 kg yem alınabilmelidir. Ulusal Süt Konseyi’nin 2024 yılı Ocak ayından bugüne 3 kez açıkladığı çiğ inek sütü tavsiye fiyatı litre başına 11,50 TL, 13,50 TL ve 14,65 TL. Girdi olarak geçen yıl mart ayına göre mazotun yüzde 98, karma yemin yüzde 40, veteriner harcamalarının yüzde 165 arttığı bir ortamda baskılanan ve gecikerek güncellenen bu fiyatlar gerçekleşen maliyetin altında olup, kesintileri düşünce özellikle küçük üreticiler zarar etmektedir. Ülkemizde geçmiş yıllardan günümüze 0.8-1.3 arasında değişen parite nedeniyle kâr edemeyen üretici alandan çekilmektedir.” ET VE SÜT PİYASASI SERBEST PİYASANIN İNSAFINA TERK EDİLDİGıda güvenilirliğini ve güvencesini sağlamakla yükümlü resmi kurumların, et ve süt sektörü üzerindeki finansal yükü azaltması ve kırsal alanda üretimin devamlılığını sağlaması gerektiğine vurgu yapan ZMO, “Et Balık Kurumu, Süt Endüstrisi Kurumu, Yem Sanayi özelleştirilip kapatılınca alan serbest piyasanın insafına terk edilmiştir. Sonradan kurulan Ulusal Süt Konseyi ile Et Süt Kurumu piyasayı üretici ve tüketici lehine düzenleyememektedir. Kamunun düzenleme ve denetleme görevini etkin bir şekilde yapmasına yönelik kurumsal yapılar yeniden gündeme gelmelidir” dedi. TARIM VE GIDA SİSTEMİ ÜRETİMDEN TÜKETİME SÜRDÜRÜLEBİLİR OLMALISerbest piyasa ortamında kamunun gerekli ve zamanında müdahalelerinin önemine işaret edilen açıklamada şöyle denildi: "Çözüm; mevcut serbest piyasa ortamında kamunun gerekli ve zamanında müdahaleleri ile tarım ve gıda sistemini üretimden tüketime gerçekten sürdürülebilir kılmasından geçmektedir. Süt üreticilerin kurduğu demokratik, özerk, güçlü kooperatifler ile üretime devam etmesi, kendi ürettiklerini işlemesi, pazarlaması, demokratik güçlü tüketici kooperatifleri ile gıda tedarik zincirinin kısaltılması, üreticinin ürününden para kazandığı ve tüketicinin sağlıklı ucuz gıdaya/süte/ete erişebildiği sistemleri kurmaktır."

Raporlu işçinin SGK primini kim öder?

Aktif olarak çalışma hayatında yer alan kişilerin sağlık sorunları yaşaması nedeni ile iş gücünde kayıplar meydana gelebilir. Bu gibi durumlarda işçiler, tedavi olmak ve yeninden sağlığına kavuşabilmek adına uzman hekimlere başvurur. Uzman hekimler tarafından gerekli görülmesi halinde ise işçilerin istirahat ederek yeniden sağlığına kavuşması için rapor verilir. Bu raporun süreci boyunca işçi, işyerindeki görevine gidemez. İşçilerin farklı sağlık sorunlarından dolayı rapor alarak işe gitmemesi halinde, raporlu oldukları güne ya da günlere ait primlerin ödenip ödenmediği merak konusu olur. Aynı zamanda rapor süreci boyunca geçerli olan prim ödemlerinin kim tarafından yapılacağı da arama motorlarında en çok araştırılan konu başlıkları arasında yer alıyor. Bu yazımızda sizlere, raporlu olan bir çalışanın SGK priminin kim tarafından ödemesi gerektiğinden bahsedeceğiz. Raporlu İşçi Hem SGK’dan Hem İşverenden Ödeme Alabilir Mi?Sağlık raporu olan bir işçi durumunu Sosyal Güvenli Kurumu’na bildirmelidir. Böyle bir durumda Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından ücret ödemesi yapılır. Aynı zamanda işveren ödemesi de gerçekleştirilir. İşçinin aldığı iki ayrı ödeme farklı şekillerde değerlendirilir. İşveren ile yapılan toplu iş sözleşmesi ya da işveren ile Sosyal Güvenlik Kurumu arasında imzalanan protokol bilgileri bu açıdan önemlidir. Böyle bir durum söz konusu olmuş ise geçici iş göremezlik ödeneğini işveren öder. Bununla birlikte iki ayrı sözleşmesi olmayan işçilerin SGK ödemesini işverene vermesi gerekir. Raporlu İşçi Ne Kadar Ödeme Alır?Sosyal Güvenli Kurumu geçici iş görmezlik durumu olan işçiye, ücretinin üçte ikisi tutarında ödeme yapar. İşçinin son üç ay içerisindeki çalışmasına göre ödeme hesaplanır. Hesaplama yapılırken prim ve ikramiyelerde hesaba dahil edilir. Eğer işçi son üç ay içinde çalışmamış ise önceki çalışma süreçleri ele alınır. İş kazası ya da meslek hastalığı nedenleri ile çalışamayan işçi, her gün düzenli olarak ödeme alır. Doğum nedeni ile geçici iş göremezlik durumunda ise doğumdan önce ve sonra sekiz aylık ödeme gerçekleştirilir. Çoğul gebelikte ise bu sürelere ek olarak ikişer hafta daha izin verilir. Rapor Günlerinin Primini Kim Öder?Raporlu olunan günlere dair prim ödemlerinin kim tarafından yapıldığı ise bu konuya dair en çok merak edilen soru başlığıdır. Hastalık, iş kazası, doğum ve meslek hastalığı gibi nedenlerden dolayı geçici iş göremezlik raporu bulunan işçilerin sigorta priminin yatırılmasına dair bir düzenleme yoktur. Bu nedenle işverenin de böyle bir yükümlülüğü bulunmamaktadır. Eğer işveren, işçi için ücret yatırıyor ise aynı zamanda sigorta primlerini de yatırmalıdır. Rapor olduğu için ücret alamayan işçilerin ise SGK primleri ödenmez. Rapor Olması Halinde SGK’dan Nasıl Ödeme Alınır?Sosyal Güvenlik Kurumu2nun ödeme şartların karşılayan geçici iş görmezlik raporuna sahip işçiler geri dönük doksan günlük prim ödemiş olmalıdır. Bununla birlikte hastalık, iş kazası, doğum ya da meslek hastalığı nedeni ile talep edilen iş göremezlik raporunun, Sosyal Güvenlik Kurumu onaylı bir sağlık kurumundan alınması gerekir. Elinde geçerli bir belgesi olan işçilerin e-devlet platformu üzerinden başvuru yapma hakkı bulunmaktadır. Bu konuda gerekli belgelere sahip olan işçilerin on beş gün içerisinde başvurularını yapması gerekir. On beş günü geçen zaman diliminden sonra işçinin bu konuda başvuru yapma hakkı ortadan kalkacaktır.

“ÇEVREFEST” başlıyor: “Hepimizin bir dünyası var” olacak

ÇEVREFEST’te; Sıfır Atık etkinlikleri yapılacak, temiz üretim teknolojileri tanıtılacak. Çevre konusundaki pek çok çalışmanın da yer alacağı ÇEVREFEST’te; farkındalık için iklim tüneli, çevre-sıfır atık ve çocuk etkinlikleri ile her yaştan katılımcının ilgisini çekecek söyleşiler, atölye çalışmaları, kitap fuarı yer alacak.

“ÇEVREFEST” TÜRKİYE’DE BİR İLK OLACAK

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı; Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın ortaya koyduğu 2053 Net Sıfır Emisyon ve Yeşil Dönüşüm Hedefleri doğrultusunda çalışmalarını sürdürüyor. Bu kapsamda, çevre konusunda 7’den 70’e tüm vatandaşlarda farkındalık oluşturacak bir etkinliğe imza atıyor. Türkiye’de bir ilk olacak olan “ÇEVREFEST” etkinliği Çevre Haftası kapsamında 5-9 Haziran arasında düzenlenecek. “Herkesin Bir Dünyası Var” temasıyla düzenlenecek Çevre Haftası’nda; çevre gönüllüsü dalgıçlar tarafından deniz altı kirliliğine dikkat çekmek amacıyla dalışlar gerçekleştirilecek, motorlu taşıt kaynaklı hava kirliliğinin azaltılması amacıyla bir gün boyunca trafiğe kapalı alanlar oluşturulacak, temiz üretim teknolojileri tanıtılacak, Sıfır Atık atölyeleri kurulacak.

“ÇEVREFEST” TÜRKİYE’NİN ÇEVRE YÜZÜ OLACAK

Çevre Haftası dolayısıyla 5-9 Haziran tarihlerinde tüm yurtta düzenlenecek etkinlikler Ankara’dan başlayacak. Bu kapsamda; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki’nin 6 Haziran’da Ankara Başkent Millet Bahçesi’nde yapacağı açılış konuşmasıyla başlayacak olan “ÇEVREFEST” 4 gün sürecek. ÇEVREFEST’te çocuk, genç, yetişkin her yaştan katılımcının ilgisini çekecek söyleşiler, atölye çalışmaları, iklim tüneli uygulamasının yanı sıra çevre konulu kitapların ağırlıkta olacağı kitap fuarı da bulunacak. Etkinliklere, farklı uzmanlık alanlarından birçok ünlü isim katılarak insan ve çevre ilişkisine dair söyleşiler gerçekleştirecek.

EMİNE ERDOĞAN HANIMEFENDİ’NİN HİMAYELERİNDE BİR DÜNYA MARKASI OLAN “SIFIR ATIK” DA ÇEVREFEST’TE

Saygıdeğer Emine Erdoğan Hanımefendi’nin himayelerinde bir dünya markası hâline gelen Sıfır Atık Hareketi de “ÇEVREFEST”teki yerini alacak. Başkent Millet Bahçesi’ndeki alanda; özellikle çocuk ve gençlerin katılacağı Sıfır Atık temalı çeşitli atölye çalışmaları, sergiler, piknik, yarışmalar, konferanslar ve tiyatro gösterileri düzenlenecek.

ÇEVRE DOSTU ÇELİK KÖY EVİ, BAŞKENT MİLLET BAHÇESİ’NDE ZİYARETÇİLERİNİ BEKLİYOR

6 Şubat depremlerinin ardından, deprem bölgesindeki köylerde çelik köy evlerinin yapımı sürüyor. Çevre dostu, Sıfır Atık uyumlu bir çelik köy evi,

ÇEVREFEST’te 4 gün boyunca Başkent Millet Bahçesi’nde vatandaşların ziyaretine açılacak.

“ÇEVREFEST” DÜNYADAKİ SAYILI ÖRNEKLERDEN BİRİ OLACAK

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı koordinasyonunda düzenlenecek olan “ÇEVREFEST” ile başta çocuklar olmak üzere tüm toplumda çevre duyarlılığının artırılması ve yeni bakış açıları kazandırılması hedefleniyor. Çevre farkındalığının yaygınlaşmasının hedeflendiği ÇEVREFEST büyük bir çevre etkinliği olmasıyla büyük önem taşıyor. Çevre konusundaki pek çok çalışmanın da yer alacağı ÇEVREFEST dünyadaki sayılı örneklerden biri olacak.

“ÇEVREFEST” 81 İLDE, 85 MİLYON VATANDAŞLA BULUŞACAK

Çevre Haftası etkinliği “ÇEVREFEST” 81 ilde, 85 milyon vatandaşa ulaşacak. Bu kapsamda 81 ilde; çocuklar ve ailelerin katılımıyla sıfır atık atölyeleri kurulacak. Atık toplama kampanyaları düzenlenerek vatandaşlar Sıfır Atık konusunda bilgilendirilecek. Atık getirme merkezleri, toplama-ayırma tesisleri ve geri dönüşüm tesislerine ziyaretler düzenlenecek. “Sıfır Atık Mavi” uygulamaları kapsamında kıyı şehirlerindeki mavi bayraklı marinalara ve teknelere ziyaretler gerçekleştirilecek. Deniz çöpleri, bunların deniz ve deniz canlılarına etkileri ile iklim değişikliğinin denizler üzerindeki etkileri de işlenecek. Bisiklet turları ve deniz çöpü avı faaliyetlerinin de düzenleneceği etkinliklerde, kıyı şehirlerinde çevre gönüllüsü dalgıçlar tarafından deniz altı kirliliğine dikkat çekmek amacıyla dalışlar gerçekleştirilecek.

“DÜNYA ORTAK EVİMİZ” ŞİARIYLA YENİ FİDANLAR DİKİLECEK

ÇEVREFEST’te “Dünya Ortak Evimiz” şiarıyla, iklim değişikliğine dikkat çekmek amacıyla, belirlenen alanlarda fidan dikimi gerçekleştirilecek. Anıt ağaçlar ve tescilli mağaralar tanıtılacak. Bununla birlikte motorlu taşıt kaynaklı hava kirliliğinin azaltılması amacıyla bir gün boyunca trafiğe kapalı alanlar oluşturularak bisiklet ve e-skuter gibi mikromobilite araçların kullanımı teşvik edilecek.

SEMİNERLERLE BİLGİLENDİRMELER YAPILACAK

Özellikle çocuk ve gençlere çevre bilinci kazandırmak amacıyla seminer, eğitim ve paneller düzenlenecek. Temiz üretim teknolojileri, enerji ve kaynak verimliliği ile sürdürülebilirlik kavramları çocuklara yönelik atölyelerle desteklenecek.

Kurban pazarlarında sıkı pazarlıklar başladı

Trabzon'un Ortahisar Belediyesi yaklaşan Kurban Bayramı nedeniyle Akoluk Mahallesi’nde 20 dönümlük alanda kurban satış ve kesim alanı hizmete girdi. 120 adet büyükbaş havyan çadırı ile 70 adet küçükbaş hayvan çadırının kurulacağı alana Türkiye’nin değişik illerinden besiciler gelmeye başladı. Çoğunlukla Doğu Anadolu Bölgesi’nden gelen üreticilerin hayvanları satışa sunduğu kurban sahasında yemekhane, çay ocağı ve lavabo gibi alanlar da oluşturuldu. Bazı besicilerin çadır kurma işlemlerine devam ettiği kurban pazarına getirilen büyükbaş hayvan fiyatları ise 80 bin TL’den başlayarak 160 bin TL’ye kadar çıktı.

Böyle pazarlık görülmedi

Kurban Bayramı’na sayılı günler kala besiciler ile vatandaşlar arasında ise sıkı pazarlıklar da başladı. Büyükbaş hayvan fiyatlarındaki yükseliş nedeniyle pazarlıkların kıran kıran geçtiği kurban satış yerinde Trabzonlu Rahman Durmuş ile Bayburtlu besici İsmail Balık’ın arasında geçen pazarlık kameralara yansıdı. Bayburtlu besicinin satışa sunduğu danayı 80 bin TL’ye almak isteyen Rahman Durmuş’un ‘Bismillah’ diyerek başladığı pazarlık süreci dakikalarca sürdü. 85 bin TL'den aşağıya düşmeyen Bayburtlu besici İsmail Balık'ın kolunu hiç bırakmayan, kolunu her sallayışta besmele çeken ve diyalogları ile herkesi güldüren Rahman Durmuş "İsmail alacağım oni, gerekirse benim için zarar et" diyerek sonunda 80 bin TL'den kurbanlığını almayı başardı.

"Çok sıkı pazarlık yaptık"

Çok sıkı pazarlık yaptıklarını kaydeden Rahman Durmuş, geçen yıla göre bu yıl alım gücünün zorlaştığını belirterek “Yaklaşık 30 yıldır bu pazarlardayız. Geçen yıla göre bu yıl alım gücü zorlaşacak. Hayvan pahalı. Yem ve imalatı pahalı. Ondan dolayı bu maliyetlere çıkıyorlar. İnşallah dileğimiz üreticilerin hayvanların hepsini satarak buradan mutlu bir şekilde gitmesini istiyoruz. Seneye tekrar bu insanlar bu üretimi yapıp Trabzon’a gelsin ve insanlar kurban ibadetini yapsınlar. Çok sıkı pazarlık yaptık. Kurban kesenlerden ricam üreticileri üzmesinler. Zor şartlarda bu hayvanlar bakılıyor” dedi.

Bayburtlu besici İsmail Balık da “Yem pahalı. Hayvanların buraya gelmesi ve yerler yüksek maliyetler. Onun için mecburen hayvanın fiyatı yükseliyor. Her yıl Kurban pazarı için Bayburt’tan Trabzon’a geliyoruz. Bu sene 24 büyükbaş hayvan ile geldik. Bu sene şuana kadar 2 kez satış yaptık” ifadelerini kullandı.

“Vatandaşlar şuanda sadece soruyor, almıyor”

Yaklaşık 12 yıldır Trabzon’a hayvan satmak için geldiklerini belirten Adem Tekeş ise “Bu sene de nasip oldu Ağrı’dan Trabzon’a geldik. İnşallah hayvanları satıp döneceğiz. Baktığımızda çadır sayısının iki katına yükseldiğini görüyoruz. Geçen sene 80-85 çadır vardı bu sene 160’a çıktı. İnşallah herkes satışını yapıp evine döner. Bu sene 30-35 tane hayvanla geldik. Geçen sene yaklaşık 50 hayvan ile gelmiştik. Taban yüksek olduğu için satılmaz diye az hayvanla geldik. Kilogram işi 500-550 arasında değişiyor. Vatandaşlar şuanda sadece soruyor, almıyor” diye konuştu.

Hüseyin Kibar isimli besici ise “Kurban pazarı kuruldu hayvanlarımızı getirdik. Şuanda satışlar biraz yavaş. Vatandaş alamıyor. Geçen sene güzel satış yapmıştık. İnşallah bu sene de satılacak. Fiyatlara baktığımızda en ufak hayvan 80 bin TL’den başlıyor. 150-160 bin TL’ye kadar çıkıyor. Vatandaşın alım gücü zayıf. Havalar kötü gittiği için kimse gelmiyordu. Havaların ısınmasıyla vatandaşların pazara geleceğini düşünüyoruz” şeklinde konuştu.

“Avukat bulundurma zorunluluğu üyelerimizi zorluyor”

Ankara Ticaret Odası (ATO) Mayıs Ayı Olağan Meclis Toplantısı, ATO Meclis Salonu’nda yapıldı. Toplantıda konuşan ATO Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Baran, yönetim kurulu çalışmaları hakkında bilgi verdi, güncel ekonomik gelişmeleri değerlendirdi ve ATO üyelerinin sorunlarını ve çözüm önerilerini dile getirdi.

Baran, konuşmasında Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ile Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek tarafından açıklanan ‘Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi’ni de değerlendirdi. Hükümetin tasarruf tedbirlerini ortaya koymasını, enflasyonla mücadele sürecinin yükünün paylaşılması açısından faydalı bir adım olarak değerlendiren Baran, “Enflasyonla mücadeleyi temel alan ekonomik programın, harcamaları kısmaya yönelik tedbirleri reel sektörümüzü etkiledi. Programın kamu ayağının tasarruf paketiyle şekillenmesinden memnuniyet duyduk. Tasarruf Paketi’nin, uygulanan ekonomi programını güçlendirerek, enflasyon başta olmak üzere ekonomik göstergeleri çok daha iyi seviyelere getireceğine, kamu maliyesini dolayısıyla da ülke ekonomisini en kısa sürede rahatlatacağına inanıyoruz” dedi.

“Tasarruf kadar verimliliği artırıcı çalışmalar da enflasyonla mücadele sürecini destekleyecek”

Türkiye ekonomisinin gelişme ve ilerlemesini sürdürmesi için potansiyelini tam olarak ortaya koyması açısından tasarruf tedbirlerinin, verimliliğe yönelik çalışmalarla güçlendirilmesi gerektiğine de dikkat çeken Baran, “Tasarruf kadar verimliliği artırıcı çalışmalar da enflasyonla mücadele sürecini destekleyecek hatta ülkemiz ekonomisine önemli ölçüde ivme kazandıracak, refahı yükseltecek, sürdürülebilir rekabeti sağlayacaktır” diye konuştu.

“Eğitimde planlama yaparak insan kaynağını doğru yetiştirmemiz şart”

Verimlilik artışının ekonomik büyümeye lokomotiflik yapabileceğini kaydeden Baran, sadece mali kaynaklar açısından değil, insan kaynağı açısından da verimlilik temelli yaklaşımın hayata geçirilmesi gerektiğini söyledi. Baran, “Bugün reel sektörün eleman bulamama sorunu en önemli gündem maddemiz halinde. Genç nüfusumuz varken eleman bulamıyorsak, insan kaynağımızı verimli değerlendirmenin yollarını aramamız gerekiyor. Nitelikli işgücü, iş dünyası için artık bir beka meselesi haline geldi. Eğitimde planlama yaparak insan kaynağını doğru yetiştirmemiz şart. Ülkemizin bütün sektörlerinde gelecek projeksiyonları yapılarak, ihtiyaç duyulan alanlarda meslek eğitimine öncelik verilmeli” açıklamasında bulundu.

“Avukat bulundurma zorunluluğunu yerine getirmeyen işletmelerin aylık 40 bin lira ceza ödemesi gerekiyor”

Reel sektörün sorunlarına ve çözüm önerilerine ilişkin de konuşan Baran, sermaye tutarı 1 milyon 250 bin liranın üzerinde olan şirketlerin sözleşmeli avukat bulundurma zorunluluğu konusuna da değindi. Hukuk fakültelerinden her yıl binlerce gencin mezun olduğunu ve avukatlık yapmaya başladığını ve ihtiyaçtan fazla avukat mezun edildiğini anlatan Baran, “Avukat bulundurma zorunluluğunu yerine getirmeyen işletmelerin aylık 40 bin lira ceza ödemesi gerekiyor. Avukat bulundurma zorunluluğu, üyelerimizi gereksiz maliyetlerle karşı karşıya bırakıyor. Şirketler ihtiyaç duydukları konularda zaten konunun uzmanı avukatlardan hizmet alıyor. Vergi sorunu varsa vergiyle ilgili uzman avukatla çalışıyor, alacak uyuşmazlığı varsa o konuyla ilgili avukatla sözleşme yapıyor. Süreklilik arz edecek bir avukatla sözleşme yapma zorunluluğu, şirketlere katkı sağlamadığı gibi hakkaniyet dışı, verimsiz bir şekilde gelir aktarımına neden oluyor. Belli bir sermayenin üzerindeki şirketlerimize getirilen bu tip zorunluluklar, şirketlerimizin rekabetçiliklerinin yanında istihdam yapmalarını ve büyümelerini de engelliyor” diye konuştu.

Konunun çözümü için ilgili kanuni düzenlemelerdeki ‘zorunda’ ifadesinin kaldırılarak, avukat bulundurmanın isteğe bağlı hale getirilmesini öneren Baran, alternatif olarak, yeni kurulan şirketlerin avukat bulundurma zorunluluğundan bir yıl süreyle muaf tutulması, tasfiye, terkin ve konkordato sürecindeki şirketler ile 50 kişiden az çalışanı ve 50 milyon liradan az yıllık net satış hasılatı olan anonim şirketlerin kapsam dışı bırakılması gerektiğini bildirdi.

Arpa hasadı başladı

Keşan Ziraat Odası Başkanı Hasan Şen, Yönetim Kurulu Üyesi Salih Gülfidan, beraberindeki odada görevli tarım danışmanları, başlayan arpa hasadı ile ilgili ziyaretlerde bulundu. Hasat ile ilgili açıklamalarda bulunan Hasan Şen, hasadın, dolunun vurduğu arpa ekili bölgeden başladığını belirterek, “Şuan biçilen alana baktığımızda, dolunun vurduğu yerlerde ciddi verim kaybı olduğunu görüyoruz. Ancak zarar ne olursa olsun üreticimi ürününü tarlada bırakmaz ve tarladan toplar. Üreticilerimizin fiyat konusunda beklentileri var. Fiyatların, enflasyon farkı ve refah payının eklenerek açıklanmasını bekliyoruz. Devletimiz bu konuda özveri ile çalışarak çiftçilerimizi memnun edici bir fiyat açıklayacaktır. Biz üretmek için çalışıyoruz. Üretim açısından bazı ürünlerde Edirne olarak ülke genelinde bazı ürünlerde 1., bazı ürünlerde 4. sırada yer alıyoruz. Bu da Edirne üreticisinin gerekli özveriyi göstererek çalıştığı anlamına geliyor. İnşallah hükümetimiz çitçilerimizi memnun edici bir fiyat açıklaması yapar” dedi.

“Son yağışların ardından verimler en yüksek seviyelere çıkacaktır”

Dolunun hasar vermediği alanlarda beklenen verimler ile ilgili de değerlendirmede bulunan Şen, “Son yağışların ardından verimler en yüksek seviyelere çıkacaktır. Dolayısı ile hububatta verimlerimizin iyi olmasını bekliyoruz. arazi gezilerimizdeki incelemelerimizde bunu gözlemliyoruz. Aynı beklentimiz ayçiçeği ürünü için de geçerlidir” ifadelerini kullandı.

Çiftçilik de yapan Keşan Ziraat Odası Yönetim Kurulu Üyesi Salih Gülfidan da, 2024 yılının arpa hasadının hayırlı olmasını temenni ederek, “Verim ile ilgili şimdiden bir şey söylemek mümkün olmasa da, dolunun hasar verdiği bölgede yaptığımız hasatta; dolunun vurduğu arpa ekili alanlarda 250-300 kilogram verim alınır gibi duruyor. Bölgemizde dolunun vurduğu yerlerde ciddi zayiat var. Arpa hasadı geçen yola göre yaklaşık 15 gün önce gerçekleşiyor. Daha sonra da buğday hasadı başlayacak. Allah, inşallah tane bereketi verir. Çiftçilerimizin refah payı hesaplanarak bir fiyatın açıklanmasını bekliyoruz” diye konuştu.

Keşan bölgesindeki arpa hasadını yapan üretici Yusuf Uzdilli ise hasat sezonunun tüm çiftçilere hayırlı olmasını temenni ederek, “Bereketli bir sezon diliyoruz. İnşallah en kısa sürede bölgemizde fiyat belirlenir ve çiftçilerimiz mağdur edilmez” diye konuştu.

İstanbul'un enflasyonu belli oldu

İstanbul’un Mayıs ayı enflasyonu belli oldu. 2024 Mayıs ayında İstanbul’da; perakende fiyat hareketlerinin göstergesi olan İstanbul Ücretliler Geçinme İndeksi bir önceki aya göre yüzde 3,59, toptan fiyat hareketlerini yansıtan Toptan Eşya Fiyatları indeksi ise yüzde 2,59 oranında arttı.

2023 Mayıs ayına göre 2024 Mayıs ayında yaşanan fiyat değişimlerini gösteren bir önceki yılın aynı ayına göre değişim oranı İstanbul Ticaret Odası'nın (İTO) 1995 bazlı Ücretliler Geçinme İndeksinde yüzde 82,20, Toptan Eşya Fiyatları İndeksinde ise yüzde 61,21 olarak gerçekleşti.

Mayıs 2024’te Perakende fiyatlarda bir önceki aya göre; Kültür Eğitim ve Eğlence Harcamalarında yüzde 7,86, Konut Harcamalarında yüzde 7,07, Giyim Harcamaları grubunda yüzde 6,76, Ev Eşyası Harcamalarında yüzde 3,48, Gıda Harcamalarında yüzde 2,35, Diğer Harcamalarda yüzde 1,36 artış; Sağlık ve Kişisel Bakım Harcamalarında yüzde 0,13, Ulaştırma ve Haberleşme Harcamalarında yüzde 0,45 azalış gerçekleşti.

Mayıs 2024’te Toptan fiyatlarda bir önceki aya göre; İşlenmemiş Maddeler grubunda yüzde 8,31, Madenler grubunda yüzde 5,13, İnşaat Malzemeleri grubunda yüzde 4,28, Gıda Maddeleri grubunda yüzde 1,41 ve Yakacak ve Enerji Maddeleri grubunda yüzde 0,09 artış, Kimyevi Maddeler grubunda ise yüzde 7,40 azalış izlendi. Mensucat grubunda herhangi bir değişim izlenmedi.

Kırmızı et ithalatı yıl sonuna kadar sürecek

Et ve Süt Kurumu'nun et ithalatı ile arz-talep dengesinin sağlanması üzerine kırmızı ette yüzde 8 ile 10 oranında indirim yapıldı. Gelen indirimin ardından kilogramı 650 liraya satılan kuşbaşı et 580 liraya, 600 liraya satılan kıyma ise 550 liraya düştü. İstanbul Kasaplar Esnaf Odası üyesi Veysel Günal, "Et ve Süt Kurumu'nun ithal et getirmesi ve sanayicilere eti vermesi nedeniyle piyasalarda biraz arz-talep dengelendi. Kırmızı et şu anda 650-700 lira bantlarından 580 lira bantlarına kadar geriledi. Aşağı yukarı kilogramında 70 lira civarında bir düşüş oldu" dedi. Et ve Süt Kurumu'ndan alınan bilgiye göre yıl sonuna kadar kırmızı et ithalatı devam edecek.

Ocak ayından bu yana aralıklarla zam yapılan kırmızı ette fiyatlar düşmeye başladı. Yılbaşından bu yana artan fiyatların önüne geçmek için Et ve Süt Kurumu kırmızı et ithalatına başlamıştı. Kurumun ithal ettiği etleri zincir marketler üzerinden uygun fiyatla satarak arz-talep dengesini sağlaması ve kasapların daha fazla kırmızı ete ulaşmasıyla birlikte aylar sonra kırmızı ette indirim oldu. İstanbul Kasaplar Esnaf Odası üyesi Veysel Günal, Et ve Süt Kurumu'nun ithal et getirmesiyle birlikte etin kilogram fiyatında 70 liraya yakın bir indirim olduğunu söylerken, Kurban Bayramı'na kadar 20 liralık bir indirim daha beklediklerini belirtti. Kasap Haluk Doğan ise Kurban kesileceği için hayvan sayısında bir düşüş olacağını ve bundan dolayı fiyatların daha fazla inmeyeceğini öne sürdü. Vatandaşlar, aylardır yapılan zamların ardından gelen bu indirimi yeterli bulmazken, Et ve Süt Kurumu'ndan alınan bilgilere göre piyasanın et ihtiyacını karşılamak, fiyat istikrarını ve vatandaşların daha uygun fiyatlarla kırmızı ete ulaşabilmesini sağlamak için yıl sonuna kadar et ithalatına devam edileceği öğrenildi.

"ET VE SÜT KURUMU'NUN İTHAL ET GETİRMESİ ARZ TALEBİ DENGELEDİ"

İstanbul Kasaplar Esnaf Odası üyesi Veysel Günal, "Kırmızı ette ocak ayından itibaren yüzde 40'ın üzerinde bir zam gelmişti. Bu arz talebinin artması üzerine tabii bu piyasadaki dengeyi bozdu. Tabii Et ve Süt Kurumunun ithal et getirmesinden ve sanayicilere eti vermesinden dolayı piyasalarda biraz arz talebi dengeledi. Kırmızı ette şu anda 650-700 lira bantlarından 580 lira bantlarına kadar geldi. Aşağı yukarı kilogramında 70 lira bandında düşüş oldu. Her sene kurban olduğu zaman fiyatlar artardı. Kurban fiyatları yüksek olduğundan dolayı, piyasaların ve esnafların da biraz işlerinde düşüklük olduğundan dolayı fiyatlar geriledi" diye konuştu.

"MAHALLE KASAPLARI OLARAK 360-370 LİRA BANDINDA ET ALIYORUZ"

Et ve Süt Kurumu'nun piyasaya, sanayicilere 340 liradan et verdiğini söyleyen Günal, "Mahalle kasapları olarak 360-370 lira bandında et alıyoruz ama bizim aldığımız yerli ettir. Bakın burada ayırmamız gerekiyor. Markette de satılıyor, market ve AVM'lerin içinde satılan etlerin yüzde 90'ı ithal ettir. O yüzden de fiyatlar, arz talep dengesine göre farklıdır. Bu fiyatlar semtlere göre de değişiyordur" dedi. Ocak ayından bu yana yapılan zamları 'köpük zam' olarak değerlendiren Günal, "Şu anda piyasa dengeledi. Kurbanın da gelmesi fiyatları şu anda dengeledi. Biz isteriz ki fiyatlar daha da düşsün ama besici de diyor ki, 'Bizim de maliyetlerimizi kurtarmıyor', kasap da diyor ki, 'Biz de kendi maliyetimizi kurtarmıyoruz'. Kırmızı et bundan 2 ay önce Ramazan ayı sonlarına doğru 395 bandını görmüştü, şu anda 370-365 bandından gidiyor" ifadelerini kullandı.

"KIRMIZI ET FİYATLARI 20 LİRA DAHA DÜŞECEK"

Kurban Bayramı'na yaklaştığımız şu günlerde kırmızı etteki fiyat düşüşünün biraz daha sürebileceğini ifade eden Veysel Günal, "Çünkü vatandaşın alım gücü beyaz ete yönlendiği için kırmızı et fiyatları 20 lira daha düşecek gibi gözüküyor. Kuzu biraz geriledi. Kuzu bandı 480 liradan 440 liraya düştü. Bizim de satışımız 490 liradan aldığımızda 630-650 liraya veriyorduk. Şu anda biz 440'a alıyoruz, 580-600 bandında, yalnız bizim kıvırcık süt kutusudur. Danaya geldiğimiz zaman da 670 liradan 600 liraya kuşbaşı, kıymayı da 580 lira veriyoruz. Dana biftek antrikot 700 lira, bonfile bin 100 liradan 900 liraya düştü. Kuzu kuşbaşı 750 lira, kuzu eti de 600 lira şu anda" diye konuştu.

"KURBAN BAYRAMININ YAKLAŞMASI FİYATLARIN DÜŞMESİNDE BİR ETKEN OLAMAZ"

Sultangazi'de kasap olan Haluk Doğan, "Kırmızı ete 50 liralık bir indirim geldi. Bunu biz ithal ete ve alım gücünün azalmasına bağlıyoruz. Bu arada satışlarımız da düştü. İthal et biraz fazla geldi, alım gücü de azaldığı için fiyatlarda düşme oldu. 650 liraya sattığımız kuşbaşını 600'e çektik. 600 liraya sattığımız kıymayı ise 550 liraya çektik. Fiyatlar zaten çok yüksekti, şu anda 300-350 lira bandında olması gerekiyordu. Kurban bayramının yaklaşması fiyatların düşmesinde bir etken olamaz. Çünkü kurban kesildiği için hayvan sayısı düşecek. Ramazan'ın içinde zamlar geldi, Ramazan'ın son haftası düşüşler başladı. 2-3-5 derken 50 lira kadar bir indirim oldu. Daha aşağı ineceğini düşünmüyorum çünkü maliyetler belli. Yetiştiren de kazanmıyor, satan da alan da kazanmıyor. Hiç kimse bu fiyatlardan memnun değil. Fiyatların düzene girmesi lazım, fiyatlar çok değişken. Her hafta fiyatlar düşüyor veya çıkıyor, biz de şaşırdık. Sürekli bağlantıda olduğumuz yerlerin 'Ne oldu da zam geldi' sorusuna cevap veremiyoruz" dedi.

"DAHA FAZLA OLMASI GEREKİYOR"

Fiyat düşüşünün devam etmesini istediklerini dile getiren Sevgi Dağlı, "Bizim faydamıza olur, inşallah böyle düşmeye devam eder. Asgari ücretle geçiniyoruz, almakta zorlanıyoruz" dedi. Art arda gelen zamlardan sonra indirimi yeterli bulmayan Abdullah Köse ise, "Yılbaşından beri ne kadar zam geldi, ne kadar indirim oldu. Yapılan zamların yanında indirim insanları cezbediyor mu? Burası daha önemli ama yapılan zamların yanında bu indirim bir şey ifade etmiyor. İnsanların 50 liralık indirimle mutlu olacağını sanmıyorum. Daha fazla olması gerekiyor ki milletin bütçesine daha çok hitap etsin" diye konuştu.

Tarlada kilosu 15, markette 80 lira

Verimli tarım arazilerine sahip olan Çukurova'da, kapya biberin tarlada kilosu 15-20 lira, meyve sebze halinde kalitesine göre 20-30 lira arasında değişirken, market raflarında kilogramı 65-80 lira arasında satılıyor. Raf ile hal arasındaki fahiş fiyat farkının hem üreticiyi hem de tüketiciyi zor duruma düşürdüğünü belirten Adana Kabzımallar Odası Başkanı Mahsun Doğan, yetkililere denetim çağrısı yaptı. Normal şartlarda hal fiyatına göre kapya biberin marketlerde kilogramı 40-50 lira arasında satılması gerektiğini dile getiren Doğan, "Her nedense marketlerde sürekli fahiş fiyatlar var. Kapya biberin kilogram fiyatı 3-4 gün önce 90 liraya kadar dayanmıştı. Bugünlerde biraz düşüş yaşandı fakat fiyatlar hala olması gerektiğinden çok yüksek. Tüketici ürün almakta zorlanıyor. Hal fiyatına göre yüzde yüz fiyat arttırsalar yine bu şekilde olmaması lazım. Tüketicilere çağrım ürünlerini buradan almalarıdır. Yetkililerin sıkı bir denetim yaparak bu durumun önüne bir an önce geçmeleri gerekiyor" dedi. (DHA)

Kadın çiftçi, topraksız tarımla marul ve salatalık yetiştirme süresini kısalttı

Lapseki ilçesinde 10 yıldır üreticilik yapan Hanife Kartal, topraksız tarım konusunda edindiği tecrübeleri marul ve salatalık yetiştiriciliğinde kullanmaya başladı. Üretici Hanife kartal, Lapseki’de 2 yıl önce 1 dönüm üzerinde topraksız sulu tarımla marul üreticiliğine başladı. Gelen talep üzerine topraksız sulu tarımla salatalık üretimine de geçti. Üretici Hanife Kartal, topraksız sulu tarımla farklı ürünler yetirmek konusunda ar-ge çalışması yaparken, bu alanda daha çok bilgi sahibi olmak için Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Lapseki Meslek Yüksekokulu‘ndan Organik Tarım okumaya başladı. Üretici Hanife Kartal, bu girişimciliğiyle bölgedeki diğer kadın çiftçilere de örnek oldu.

1 dönüm alan üzerinde topraksız tarımla marul ve salatalık üretimi yapan üretici Hanife Kartal, topraklı tarımla 70 günde ürettiği marulu topraksız tarımla 26 günde, 60 günde ürettiği salatalığı ise 30 günde üretiyor.

Topraksız tarımla marul ve salatalık üreticiliği yapan Hanife Kartal, 10 yıldır tarımla uğraştığını belirterek, “Maliyetlerin artması üzerine bir araştırmaya girdim. Karşıma topraksız tarım çıktı. Topraksız tarımın avantajlarını araştırdım. Avantajların gayet iyi olduğunu, birim alandan çok fazla verim olduğunu, sağlıklı ve kaliteli ürün alındığını öğrendim. Yaklaşık iki senedir topraksız tarımla uğraşmaya başladım. Topraksız tarım, topraklı tarıma göre çok avantajlı. İlaç girdi olayı çok az. Özellikle su tasarrufu yapıyorsunuz. Küresel ısınmadan dolayı suyun önemi daha çok arttı. Su hayattır. Bu sistemde yüzde 90 su tasarrufu sağlanıyor.

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Lapseki Meslek Yüksekokulu‘ndan Organik Tarım okuyorum. Bu işe başladıktan sonra kendimi daha fazla nasıl geliştirmeliyim diye düşünürken sınavlara girdim. Bu bölüme yerleştim. Hocalarımın tavsiyesi üzerine daha güzel bilgilerle işimi ilerletiyorum. Önce marulla başladık. Daha sonra artan talep üzerine salatalık üretimini devam ettirmeye başladık. Yaklaşık bir dönüm üzerinde çalışmalarımız var. Önce açık alanda başladık. Üretimimizi 12 aya ilerletmek istediğimiz için yarı kapalı, yarı açık alanda devam ediyoruz. Altı ay açık, altı ay kapalı olarak sistemimiz çalışıyor. Salatalık yetiştiriciliğimizde aylık 1.5-2 ton civarında bir verim alıyoruz. Marulda da 30 günde bir hasadımız var. Salatalık da toprağa göre çok hızlı bir gelişim sağladık 26’ncı gün hasata başladık. Toprakta bu 60-70 güne varabiliyordu. Marulda da aynı şekilde 45 ile 60 günde hasat olurken, biz 30 günde hasatımızı yapıyoruz. Birim alandan çokça ve kaliteli sağlıklı ürünler elde ediyoruz. Kadın çiftçi olarak çevreme etkisi oldu. Olumlu tepkiler alıyorum ve herkese öneriyorum. Kesinlikle kendilerine inansınlar, inanmak başarının yarısıdır. Umutlarını ve inançlarını hiçbir zaman kaybetmesinler” dedi

'Çocuklarımız süt ürünlerini yeterince tüketemiyor'

Mayıs ayında üretici ile market arasındaki fiyat değişimlerini, aylık ve yıllık girdi fiyatlarındaki değişimleri, hasadı başlayan hububatta yaşanan son gelişmeleri ve 1 Haziran Dünya Süt Günü dolayısıyla süt sektörüne yönelik beklentileri değerlendirdi.

"Kuru incirdeki fiyat farkını yüzde 284,6 ile limon takip etti"

Mayıs ayında üretici ve market arasındaki fiyat farkının en fazla yüzde 293,9 ile kuru incirde görüldüğünü belirten Bayraktar, “Kuru incirdeki fiyat farkını yüzde 284,6 ile limon, yüzde 247,3 ile salatalık, yüzde 233 buçuk ile elma, yüzde 213,2 ile kuru soğan takip etti. Kuru incir 3,9 kat, limon 3,8 kat, salatalık 3,5 kat, elma 3,3 kat, kuru soğan 3,1 kat fazlaya satıldı. Üreticide 115 lira olan kuru incir markette 452 lira 99 kuruşa, 7 buçuk lira olan limon markette 28 lira 84 kuruşa, 7 buçuk lira olan salatalık 26 lira 5 kuruşa, 10 lira 70 kuruş olan elma 35 lira 69 kuruşa ve 6 lira 25 kuruş olan kuru soğan 19 lira 58 kuruşa satıldı” ifadesini kullandı.

Bayraktar, Mayıs ayında fiyatı en fazla artan ürünün markette havuç, üreticide patlıcan olduğunu belirtirken fiyatı en fazla düşen ürünün hem markette hem de üreticide kuru soğan olduğunu söyledi.

"Mayıs'ta markette fiyatı en fazla artan ürün yüzde 34,7 ile havuç oldu"

Market fiyatlarını değerlendiren Bayraktar, 35 ürünün 22’sinde fiyat artışı, 12’sinde fiyat azalışı ve 1 üründe ise fiyat değişiminin olmadığını belirterek, şunları kaydetti:

“Mayıs ayında markette fiyatı en fazla artan ürün yüzde 34,7 ile havuç oldu. Havuçtaki fiyat artışını yüzde 16,6 ile limon, yüzde 16,3 ile patlıcan, yüzde 15 ile yumurta ve yüzde 13 ile Antep fıstığı takip etti. Markette fiyatı en fazla azalan ürün ise yüzde 21,6 ile kuru soğan oldu. Kuru soğandaki fiyat düşüşünü yüzde 15,5 ile tavuk eti, yüzde 12,7 ile sivri biber, yüzde 9,7 ile domates ve yüzde 9,2 ile yeşil soğan izledi.”

"Üreticide en çok fiyat düşüşü yüzde 34,2 ile kuru soğanda görüldü"

Üreticideki fiyatları da değerlendiren Bayraktar, Mayıs ayında 27 ürünün 3’ünde fiyat artışı olduğunu, 13 ürünün fiyatında düşüş görüldüğünü ve 11 üründe ise fiyat değişiminin olmadığını dile getirerek, “Üreticide en çok fiyat düşüşü yüzde 34,2 ile kuru soğanda görüldü. Kuru soğandaki fiyat düşüşünü yüzde 31 ile salatalık, yüzde 23 ile elma, yüzde 22,2 ile kuru kayısı, yüzde 21 ile kabak ve yüzde 19,9 ile domates izledi. Üreticide en çok fiyat artışı yüzde 41 buçuk ile patlıcanda görüldü. Patlıcandaki fiyat artışını yüzde 25 ile patates ve yüzde 19,1 ile yumurta izledi” ifadelerini kullandı.

Üreticideki fiyat değişimlerini de değerlendiren Bayraktar, şu ifadelere yer verdi: “Kuru soğanda erkenci çeşidin hasadı Nisan ayı itibarıyla başladı. Mevsim normalleri üzerinde gerçekleşen hava sıcaklıkları ile normal çeşitlerde de olgunlaşma erken oldu. Erkenci çeşidin depolanamaması ile arzda yaşanan artışla kuru soğan fiyatı geçen yılın altına düşerek 6 lira 25 kuruşa geriledi. Salatalık, kabak, domates ve yeşil soğandaki fiyat düşüşü tarla üretimine geçilmesinden dolayı arzda yaşanan artıştan kaynaklandı. Talepte yaşanan azalmadan dolayı elma ve kuru kayısı fiyatlarında düşüş yaşandı.

Patlıcandaki fiyat artışı seradan tarlaya geçiş dönemi olması sebebiyle yaşanan arz düşüklüğünden kaynaklandı. Patates fiyatlarındaki artış, aşırı yağışlardan dolayı hasadın yoğun yapılamaması nedeniyle düşen arzdan kaynaklandı. Yumurtada yaşanan fiyat artışı arz ve talepteki değişimden kaynaklandı.”

Mayıs ayı aylık ve yıllık girdi fiyatlarında yaşanan değişimleri değerlendiren Bayraktar, şöyle konuştu: “Ziraat Odalarımız aracılığıyla girdi piyasalarından aldığımız fiyat verilerine göre; Mayıs ayında, Nisan ayına göre 20.20.0 kompoze gübresi yüzde 0,1 oranında artarken ÜRE gübresi yüzde 5, DAP gübresi yüzde 1,1, amonyum sülfat gübresi yüzde 0,9 ve amonyum nitrat gübresi yüzde 0,7 oranında düştü.

Geçen yılın Mayıs ayına göre son bir yılda amonyum sülfat gübresi yüzde 56,4, ÜRE gübresi yüzde 35,6, amonyum nitrat gübresi yüzde 32,2, DAP gübresi yüzde 30,1 ve 20.20.0 kompoze gübresi yüzde 29,4 oranında arttı.

Mayıs ayında Nisan ayına göre besi yemi yüzde 1,7, süt yemi yüzde 1 buçuk, son bir yılda besi yemi yüzde 43,8, süt yemi ise yüzde 45,9 oranında arttı. Elektrik fiyatları yıllık olarak yüzde 19,8 oranında artarken tarım ilacı fiyatları yüzde 66,6 oranında arttı. Mazot fiyatları aylık yüzde 1,7 oranında düşmesine rağmen yıllık bazda yüzde 109 oranında artarak geçtiğimiz aylarda olduğu gibi yıllık bazda fiyatı en fazla artan tarımsal girdi oldu.”

Hububat üretiminde yüzde 5,4 oranında azalma beklendiğini kaydeden Bayraktar, konuşmasına şöyle devam etti:
“Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 1. tahmin verilerine göre, bitkisel üretimin geçen yıla göre, yüzde 0,8 oranında artarak bu yıl 138 milyon tona yükselmesi bekleniyor. Veriler hububatta toplam üretimin geçen yıla göre yüzde 5,4 oranında azalacağını gösteriyor.

Hububat içerisinde üretimin, arpada yüzde 8,7, mısırda yüzde 5,6, buğdayda yüzde 4 buçuk oranında gerileyeceği tahmin ediliyor. Son 10 yılda buğday ekim alanlarının yüzde 13,7 oranında azaldığı görülüyor. Bu azalma, buğday üretiminden kaçış olduğunu gösteriyor. Buğday ekim alanları azalırken, arpada ekim alanları yüzde 20 buçuk, mısırda yüzde 45,1 meyve alanlarında yüzde 24,7 oranında artış görülüyor.

Buğday ülkemiz insanının beslenmesinde önemli yer tutan stratejik ürünümüzdür. Ülkemizde buğday üretiminin azaldığı, ithal maliyetlerin arttığı yıllarda, halkın temel gıdası olan ekmek başta olmak üzere unlu mamullerde fiyatlar artıyor. Buğdayda ekim alanlarının artırılması, dünyada yaşanabilecek risklere karşı stokların korunması her zaman çok önemlidir.”

"Çocuklarımız süt ürünlerini yeterince tüketemiyor"

Haziran Dünya Süt Günü’ne ilişkinde açıklamalarda bulunan Bayraktar, şöyle konuştu: “Ülkemiz dünya koyun sütü üretiminde 2’nci, keçi sütü üretiminde 6’ncı, inek sütü üretiminde 10’ncu sırada yer alıyor. Ülkemizde hayvansal üretim değerinin yarısından fazlasını süt sektörü karşılıyor. Çocuklarımız süt ve süt ürünlerini yeterince tüketemiyor, sağlıklı beslenemiyor. Bu ürünler özellikle yoksul aile çocuklarına ulaşamıyor. Okul sütü programlarıyla tüm çocukların gerek bedensel gerekse zihinsel gelişimi için çok önemlidir.

İnsan sağlığı için çok önemli olan süt, hayvancılık sektörünün de en önemli lokomotif ürünüdür. İnsan beslenmesinde ve protein ihtiyacının karşılanmasında önemli bir yere sahip olan sütte, sektörün devam eden sorunlarına çözüm bulunmalıdır.
Süt fiyatlarını baskılamak yerine, yem fiyatları kontrol altına alınmalı, küçük aile işletmelerimiz başta olmak üzere süt üreticilerimize makul fiyatlardan kaba ve kesif yem temini sağlanmalıdır. Üretimde yaşanan sorunların çözüme kavuşması ile uluslararası pazarlarda rekabetimizin önü açılacaktır. Hedefimiz, süt ve süt ürünlerinde üretimimizi artırarak, 200’e yakın peynir çeşidimiz başta olmak üzere eşsiz kalitedeki süt ürünlerimizi dünya tüketicisiyle buluşturmak olmalıdır.”

“Ticari araçlara özel araç muayene sistemi getirilmeli”

TESK Başkanı Bendevi Palandöken, Araç muayene ücretleriyle ilgili yazılı açıklamalarda bulundu. Palandöken, araç muayenesine yüksek meblağların vatandaşları zorladığını belirterek, ticari araçlar içinse özel araç muayene sistemi getirilmesi gerektiğini söyledi.

“Araç muayenelerinde kredi kartı ile ödemelerde kolaylık sağlanması gerekiyor”

Araç muayene ücretlerinde kredi kartı ile yapılan ödemelerdeki ‘kredi kartı tahsilat farkı’nın kabul edilemez olduğunu söyleyen Palandöken, “Her yıl yükselen araç muayene ücretleri vatandaşın cebini zorlayınca talepler doğrultusunda artık kredi kartı ile ödenebiliyor. Ancak kredi kartı ile yapılan ödemelerde ‘’Kredi kartı tahsilat farkı’’ adı altında 77 liralık bir ek ücret alınıyor. Zaten araç muayenesine yüksek meblağlar ödeyen vatandaşlar kartlı ödemelerde ek ücret istemiyor. Kredi kartı tahsilatı farkının vatandaştan tahsil edilmesi adil bir hizmet anlayışıyla bağdaşmıyor. Kredi kartı ile ödemelerde kolaylık sağlanması gerekirken bu şekilde bir zorluk çıkarılıyor. Ayrıca bu ek ücretin randevu alınırken belirtilmemesi ve vatandaşın bu durumu ödeme sırasında öğrenmesi beklenmedik bir mali yük getiriyor” dedi.

“Ticari araç sahiplerine belirli avantajlar ve indirimler sağlanarak, maliyet yükleri hafifletilmeli”

Mevcut muayene ücretlerinin çok yüksek olduğunu ve vatandaşların bu ücreti ödemekte güçlük çektiğine dikkati çeken Palandöken, “Bu yıl otomobil, minibüs ve kamyonet gibi araçların muayene ücretleri bin 149 liradan bin 821 liraya, traktör, motosiklet ve motorlu bisikletlerin ise 586,50 liradan 927,60 lira yükseldi. Otobüs, kamyon, çekici ve tankerler için ise araç muayene ücreti 2 bin 462,40 lira oldu. Bu meblağlar günümüz ekonomik şartlarında vatandaşın ve esnafın belini büküyor. Özel araçlar en az 2 yılda bir, ticari araçlar için ise her yıl yapılan araç muayene ücretleri sürücülere büyük bir külfet getiriyor. Bakım ve onarım olmadan yalnızca 10-15 dakika süren bir arıza tespitinden bu kadar yüksek ücret almak adil değil. Zaten araçların yıllık bakımları, sabit giderleri, her ay düzenli olarak sigortaya gelen zamlar, benzin, mazot, LPG gibi yakıtlardaki fiyat artışı ve lastik ücretleri gibi yüksek maliyetler esnafımızı zorluyor. Bunun için ticari araçlara özel bir muayene sistemi oluşturulmalı. Ayrıca ticari araç sahiplerine belirli avantajlar ve indirimler sağlanarak, onların maliyet yükü hafifletilmelidir” açıklamasında bulundu.

Çayda işçi sorununa 'şarjlı makaslı' çözüm

Doğu Karadeniz'de Rize, Trabzon, Artvin ve Giresun illerinde, 830 bin dekar alanda 1 milyon üretici aile tarafından emek verilen yaş çay tarımında, 1'inci sürgün sezonu devam ediyor. Yabancı işçilerin gelmediği için yevmiyelerin yükseldiği bölgede, özellikle son yıllarda gençlerin de ilgisiz oldukları bahçelere girmemesi nedeniyle üreticiler, elektrikle şarj edilen ‘akülü çay kesme motorları’na yöneldi. Sırtta taşınabilen aküyle beslenen makineler ile günlük 500 kiloya kadar çay toplayan üreticiler, eski usul makasları ise rafa kaldırdı. Satışı artan akülü motorlarla hızlı ve pratik çay toplayabilen üreticiler, kendi çayını hasat ederek, işçi sorununa da çözüm getirdi.

'BÖLGEMİZ İÇİN BÜYÜK KOLAYLIK OLDU'

Rize Ziraat Odası Başkanı Bünyamin Arslan, makineli tarımın bölgede yaygınlaştığını belirterek, “Bölgemizde işçi fiyatları çay maliyetlerindeki en etken sebep. Bu yıl makineli tarım oldukça yaygınlaştı. Yabancı işçilerin gelmemesi, yevmiyelerin çok yüksek oluşu, çiftçilerimizi çay kesme motorlarına yönlendirdi. Çok büyük oranda çay kesme motorlarını çiftçilerimiz satın aldılar. Makineler sayesinde hem toplamada kolaylık sağlanıyor hem de daha fazla ürün toplayabiliyorlar. Bölgemiz için çok büyük bir kolaylık oldu. Bundan sonraki dönemlerde eski model çay makasları büyük ihtimalle rafa kalkacak. Bu sayede işçi bulamama sorununa büyük bir oranda çözüm getirdiğini görebiliyoruz" dedi.

‘ÜRETİCİLERİMİZ TARLALARIYLA BARIŞTI’

Makineli tarımla üreticinin, bahçesiyle barıştığını söyleyen Arslan "Bir makine satın alan üreticimiz bir hevesle kendi tarlasına gidip gün içerisinde 300-400 kilo rahatlıkla çay toplayabiliyor. Daha önceki çay makaslarıyla ilkel şartlarla üreticilerimizi yoran bir metot idi. Fakat makineler ile üreticilerimiz kendi çayını kendi toplayabilir konuma gelmiş gözüküyor. Bu da üreticilerimiz açısından çay hasat bedelinin ilimizde kalmasına, milli ekonomiye daha fazla katkı sağlamasına sebep olduğunu görebiliyoruz. Yabancı işçiler geldiklerinde aldıkları yevmiyeleri yurt dışına götürüyordu. Üreticilerimiz makineler sayesinde tarlalarıyla barıştı. Gençlere mesaj göndermek istiyorum; kendi çayını kendin topla, milli ekonomiye faydamız olsun" diye konuştu.

‘YEVMİYECİ ALMAKTAN KURTARDIK’

Akülü çay kesme makineleri ile daha hızlı ve çok çay topladığını anlatan Emine Küçükmustafa, "Motor sayesinde yevmiyeci almaktan kurtardık. Motorla işleri daha çabuk yapıp daha hızlı çay topluyorsun. Eskiden 5-6 kişi kestiğimiz alanı, şimdi 2 kişi kesebiliyoruz. Daha kısa zamanda daha çok çay kesebiliyoruz” dedi.

'MAKASLA ÇOK AMELELİK ETMİŞİZ'

Kenan Küçükmustafa da “Çay motoru sayesinde 10 saatlik işi, yarı yarıya düşürdük. Yevmiye vermekten kurtulduk. Motor çok kolaylık sağlıyor. Biz zamanında makasla çok amelelik etmişiz. Bunu çıkarandan Allah razı olsun; bizlere büyük kolaylık oldu” ifadelerini kullandı.

Adım adım TCG Anadolu'ya... Bayraktar TB3 ilk rampa kalkış testini başarıyla tamamladı

Baykar’ın geliştirdiği Bayraktar TB3 SİHA, TCG Anadolu Gemisi’ndeki piste benzer şartlarda denediği ilk Rampa Kalkış Testini başarıyla gerçekleştirdi. TB3 SİHA'ları hizmete girdiğinde Türk Donanması'nın en büyük gemisi olan TCG Anadolu Gemisi'nin pistinden kalkış yapabilecek. Baykar Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Bayraktar, testin başarı ile tamamlandığını "Adım adım TCG Anadolu'ya... Oradan da eşsiz maviliklere" paylaşımı ile duyurdu.

💾

A101 aktüel indirimleri 6 Haziran 2024: A101 marketten bu haftaya özel yeni indirimli ürünler

A101 aktüel indirimleri 6 Haziran 2024: A101 marketten bu haftaya özel yeni indirimli ürünler

A101 market, 6 Haziran tarihinde geçerli yeni indirimli aktüel ürünler kataloğunu resmi internet sitesi üzerinden duyurdu. A101 indirimlerini kaçırmak istemeyen ve ucuz yolla alışveriş fırsatını değerlendirmek isteyen vatandaşlar, A101 güncel indirimli aktüel ürünler kataloğunu araştırıyor. A101'de Kurban Bayramı'na özel kurbanlık satışları da başladı. Dileyen vatandaşlar A101 üzerinden küçükbaş ve büyükbaş kurbanlık hissesi satın alabilecek. Öte yandan bu hafta televizyon, şişme deniz botu, oyun havuzu, kolluk, deniz simidi gibi birçok yazlık üründe yeni indirimler yer alıyor. İşte 6 Haziran A101 markette bu haftanın indirimli ürünleri.

❌