Okuma görünümü

Yeni makaleler mevcut. Sayfayı yenilemek için tıklayın.

Türkiye’nin ilk nükleer güç santrali! Çalışmalar sürüyor gözler 2025'te

Türkiye enerji açığına katkı verecek olan Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nde çalışmalar 24 saat esasına göre devam ederken, İnşaat ve Üretim Organizasyonu Direktörü Denis Sezemin, sürdürülen çalışmalar hakkında açıklama yaptı.

Akkuyu Nükleer AŞ İnşaat ve Üretim Organizasyonu Direktörü Denis Sezemin, onaylanan proje takvimi doğrultusunda çalıştıklarını belirterek, "Öncelikli şunu vurgulamak istiyorum; Akkuyu NGS sahasındaki bütün çalışmalar onaylanmış olan proje takvimine göre ilerliyor. 1’nci ünitede ana inşaat çalışmaları şu anda bitmiştir. Birinci ünitede reaktör koruma kabı içerisinde özel çelik halatlarının germe operasyonunu yapıyoruz. Buda nükleer güç ünitesinin reaktör binasının çok sağlam olmasını sağlayacaktır. Ayrıca reaktör binasında ve diğer bütün sistem de başlatma ve ayarla çalışmalarını yürütüyoruz ki onlar da santralin daha ileride güvenlik çalışmasını sağlıyor olacak. Şunu da belirtmek istiyorum; reaktör binasında sızdırmaz kap dediğimiz, yakıt yükleme makinesinin montajı tamamlanmak üzeredir. Bu makine nükleer yakıtı reaktörden bekletme havuzuna yerleştiriyor olacaktır. Türbin binasında ise; türbin tesisinin ana parçaları, tasarım projesinde ön görülen yerlerine konulmuştur. Şu an biz su ve buharın temini için farklı büyüklük ve ebattaki boru hatlarının montajını yapıyoruz. Toplam da 3 bin ton boru montajı yapacağız. Ayrıca genel olarak diğer nükleer santral tesislerinden de çalışmalarımızı çok aktif bir şekilde sürdürüyoruz. Hatta bazı tesislerde son aşamalara gelmiş bulunmaktayız. Bunlara arasında su hazırlama tesisi, deniz suyu arıtma tesisi, laboratuarlar ve diğer tesisler de çalışmalar büyük ölçüde ilerlemiş ve neredeyse tamamlanmak üzeredir" dedi.

İnşaat ve Üretim Organizasyonu Direktörü Sezemin, Akkuyu’yu bir puzzle benzeterek, şunları söyledi:

"Nükleer güç santralini bir puzzele olarak düşünecek olursak, şu anda son parçalarını bir araya getiriyoruz. Şunu da özellikle vurgulamak istiyorum ki, bütün çalışmalar Türkiye Cumhuriyeti Nükleer Düzenleme Kurulu ve diğer bağımsız kuruluşlar tarafından çok sıkı bir şekilde denetlenmektedir."

Şu anda 1’inci ünitedeki sistemlerin başlatma ve ayarlama çalışmalarını yürüttüklerini ifade eden Sezemin, "Hükümetler arası anlaşmaya göre bizim 7 yılımız var. Birinci ünite için inşaat lisansını Nisan 2018’de aldık. Üniteyi devreye alma tarihi Nisan 2025 olarak gözüküyor. Bununla bağlantılı olarak şunu söylemek istiyorum; 1’nci ünitede dediğim gibi ana inşaat ve montaj çalışmalarını çoğu tamamlanmıştır. Biz şu anda bütün ekipmanların, sistemlerin başlatma ve ayarlama çalışmalarını testlerini yapıyoruz ki, santralimiz ileri de 60 yıl boyunca artı 20 yıl yani santral ömrü uzatılabilir, güvenlik bir şekilde elektrik üretebilsin" diye konuştu.

Cevdet Yılmaz: “Fonun başlangıç sermayesini 500 milyon dolar olarak belirledik”

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Türk Yatırım Fonu Guvernörler Kurulu toplantısına katılım gösterdi. Dolmabahçe Çalışma Ofisi’nde gerçekleştirilen toplantının ikinci oturumunda konuşan Yılmaz, “Bu tarihi açılışın gerçekleşmesinde payı olan kardeş Türk devletlerinin tüm değerli temsilcilerini yürekten tebrik ediyorum. Sözlerimin başında sizlere Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın en kalbi selamlarını ve kutlama dileklerini iletiyorum” dedi.

“Teşkilatımızın, uluslararası arenada görünürlüğü her geçen gün artmaktadır”

1992’de "Türk Dili Konuşan Ülkeler Devlet Başkanları Zirveleri" olarak başlattığımız sürecin ilerlemesiyle bugün tam teşekküllü bir teşkilata sahip olmaktan onur duyduğunu belirten Yılmaz, “Türk Devletleri Teşkilatları güçlü bağlarımızın üzerinde yükselen Teşkilatımızın, uluslararası arenada görünürlüğü ve etkinliği de her geçen gün artmaktadır. Müşterek çabalarımız sayesinde aile meclisimiz, kurumsal yapısını sağlamlaştıran, uluslararası arenada takip edilen ve üçüncü ülkelerin işbirliği yapmak istediği güçlü ve saygın bir teşkilat haline gelmiştir. Hedefimiz, Türk dünyasını her alanda güçlendirmek ve farklı sınamalar karşısında daha dayanıklı hale getirmektir. Toplamda 170 milyonu aşan genç ve dinamik nüfusumuz, 1,2 trilyon doları aşan ticaret hacmimiz ve müşterek zengin kültür mirasımız, büyük atılımlarımızı gerçekleştirmek için sağlam bir temel teşkil etmektedir. 2002 yılına baktığımızda üye devletlerimizin 558 milyar dolar ihracat yaptıklarını görüyoruz” ifadelerini kullandı.

“Fonun başlangıç sermayesini 500 milyon dolar olarak belirledik”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2019 yılında Türk Yatırım Fonu'nun kurulmasına yönelik niyetlerini ortaya koyduğuna değinen Yılmaz, “2021 yılında ise üye devletlerin ilgili Bakanlıklar Türk Yatırım Fonu'nun Kuruluş Anlaşmasını nihai hale getirmekle görevlendirilmiştir. Üye devletlerimizin ilgili Bakanlıkları son iki yıldır, Kuruluş Anlaşmasını nihai hale getirmek üzere çalıştılar. Uzun dönem üzerinde çalışılan Türk Yatırım Fonu’nun (TYF) Kuruluş Anlaşmasının Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Olağanüstü Ankara Zirvesi’nde devlet başkanlarımızın himayesinde imzalanmış olması bu süreci taçlandıran somut ve tarihi bir adım olmuştur. Kuruluş Anlaşmasının, üye devletlerimizin yüce Meclislerinde onaylanmasının ardından açılış gününe ulaşmış bulunuyoruz. Fon’dan beklentimiz, Türk coğrafyasının daha müreffeh yarınları için ekonomik gelişmesine en yüksek katkıyı sunacak şekilde destek olması ve finansal sürdürülebilirliğini korumasıdır. Ortak kimliğimizi, devletlerin eşitlik prensibine dayanarak geliştirmeyi amaçlıyoruz. Bu noktadan hareketle Türk Yatırım Fonu 'Eşit Sermaye Katkısı ve Eşit Oy' ilkesiyle kurulmuştur. Fonun başlangıç sermayesini 500 milyon ABD dolar olarak belirledik. Bu sermaye tabanı; etkili projeler, güçlü kurumsal yapı ve şeffaf iş modeliyle birlikte, diğer yatırımcıları çekerek daha da artacaktır. Özellikle, diğer uluslararası ve bölgesel kalkınma kuruluşlarının ve özel sektörün kaynaklarının mobilize edilmesini öngörüyoruz. TYF, uluslararası ve ulusal finans ve kalkınma kurumlarının yanı sıra ticaret odaları ve özel kuruluşlarla da işbirliği içerisinde faaliyet gösterecektir” ifadelerine yer verdi.

“Fonun şeffaf ve sonuç odaklı olarak faaliyet göstereceğinden de eminiz”

Geçtiğimiz yıl Türk Devletleri Teşkilatı’nın Astana Zirvesinde İstanbul’un 2025 yılında Türk dünyası finans merkezi olarak ilan edildiğini söyleyen Yılmaz, “İstanbul Finans Merkezi (İFM), İstanbul’un bölgesinde ve dünyada uluslararası bir finans merkezi olmasına katkı sağlayacaktır. Tüm bu özellikleriyle ve avantajlarıyla İstanbul TYF’ye şüphesiz ki güç katacak ve gerek Türk dünyasına gerekse Fon’a yatırımcı çekilmesinde önemli katkılar sunacaktır. Fon’un üye ülkelerin kalkınma ihtiyaçlarına azami düzeyde cevap verecek şekilde, şeffaf ve sonuç odaklı olarak faaliyet göstereceğinden de eminiz. Türk Yatırım Fonu’nun faaliyetlerine başlaması, ülkelerimiz arasında daha fazla ekonomik iş birliği ve bütünleşmeye yönelik yolculuğumuzda tarihi bir mihenk taşını temsil etmektedir. Fon, halklarımız arasındaki birlik ve iş birliğinin ve ekonomik ilişkilerimizi derinleştirmeye yönelik kararlılığımızın önemli bir sembolüdür. Fonu, gelecek nesillere umut ve refah aşılayan bir başarı öyküsü haline getirmek için kararlılıkla birlikte çalışmaya devam edeceğiz. TYF’nin kuruluş sürecinde tüm üye ülkeler tarafından gösterilen çabaları takdirle karşılıyoruz. TYF Başkanı Sayın Bağdat Amreyev’in bu konudaki her daim özverili çalışmalarını özellikle vurgulamak istiyorum. Huzurlarınızda kendisine şükranlarımı sunuyor, muvaffakiyetler diliyorum” dedi.

Toplantı, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ve Türk Yatırım Fonu Başkanı Bağdat Amreyev’in imzaladığı anlaşmayla sona erdi.

Denemek için karabuğday ektiler! Talep yağıyor

Kastamonu’nun İhsangazi ilçesinde çiftçilik yapan genç girişimci Yasin Ciğerci ve babası Sebahattin Ciğerci, atıl vaziyetteki tarım arazilerine 3 yıl önce karabuğday ekmeye karar verdi. Glüten içermemesi sebebiyle çölyak hastalarının ihtiyaç duyduğu karabuğdayı yetiştiren baba ve oğlu, katma değerli üründen elde ettikleri gelir sebebiyle arazilerini karabuğdayla buluşturmaya devam ediyor. Mayıs ayının gelmesi ile birlikte Çiftçi ailesi karabuğdayı yeniden toprakla buluşturdu. İlaç ve gübre kullanılmadan doğal olarak yetiştirilen karabuğday, temmuz ya da ağustos ayında hasat edilecek. Daha sonra değirmeden hiçbir ürün katılmadan un haline getirilen karabuğday, Türkiye’nin her şehrindeki çölyak hastaları ve fırınlara satılıyor. Karabuğdayın katma değerli bir ürün olarak işlediklerini belirten Yasin Ciğerci, ürettikleri glütensiz ürünlerin yoğun ilgi gördüğünü söyledi.

"Bizim için çok önemli bir ürün"

Ürünü ilk ekecekleri zaman tedirgin olduklarını ve daha sonra aldıkları yüksek verim karşısında şaşırdıklarını belirten Yasin Ciğerci, “12 bin yıllık ata buğdayı siyez buğdayı üreticisiyim. Siyez buğdayımızı geçen aralık ayında ekmiştik. Greçka (karabuğdayımızı) da havaların soğuk olması sebebiyle mayıs ayının ilk haftasında ekememiştik. Bu hafta itibari ile toprakla buluşturuyoruz. Bu bizim için çok önemli bir ürün. Özellikle çölyak hastalarını ilgilendiren bir ürün olduğundan müşterilerimiz bize ‘karabuğday unu yapıyor musunuz’ diye soruyordu. Ben de iki yıllık araştırma yaptım. Bunu tohumunu ilk aldığımda çok pahalı bir şekilde tedarik etmiştim. Babama da danıştım, o da ‘yapabilir miyiz’ diye tereddüt etti. Daha sonra ektiğimiz de o da memnun kaldı. Halk arasında buğday olarak biliniyor ama aslında kuzugiller familyasından. Bunun ekimi de yetiştirmesi de çok farklı. Normal buğday 6-7 ayda büyürken bu daha hızlı büyüyor. Yaklaşık 1 metreye kadar da uzuyor. Bu verim olarak da bizim için daha iyi oluyor. Hiçbir gübre kullanmadan yetiştiriliyor. O anlamda da doğal. Sadece toprağı sevmesi gerekiyor. Burada toprağı sevdi, güzel de verim sağlıyor. Hasadını da temmuz-ağustos aylarında yapıyoruz. Bunu hiçbir ürünle karıştırmadan saf olarak un haline getiriyoruz. Analizini yapıp unumuzu Türkiye’nin her yerindeki müşterilerimize gönderiyoruz" dedi.

“Türkiye ekonomisine katkı sağlayacak bir ürün”

Türkiye’nin her yerinden talep aldıklarını belirten Ciğerci, “Biz bunu katma değerli ürün haline getirip insanlara sunuyoruz. Türkiye ekonomisine katkı sağlayacak bir ürün. Daha yeni bilinmeye başladı. İhsangazi ilçesinde de ilk eken benim. Onun için çok mutluyum. Halkımızın, hastalarımızın sorunlarına çözüm olabiliyorsak ne mutlu bize. O yüzden her zaman üreteceğim. Çok ilgi görüyor. Şu an ülkenin her şehrine gönderiyoruz. Günümüzde hastalıklar çoğaldığı için, glütensiz bir ürün olmasından dolayı ilgi görüyor. Buğdayda glüten hiç yok. Normal buğdayları tüketemiyorlar. Günümüzdeki üretilen unların içeriği bilinmiyor. Biz en doğal şekilde müşterilerle buluşturuyoruz” diye konuştu.

“Bu ürünün ekonomik değeri daha yüksek olduğu için bizim için daha çok ekonomik gelir sağlıyor”

Ürünün kendileri için kazançlı olduğunu ve bu durumdan büyük memnuniyet duyduklarını ifade eden baba Sebahattin Çiftçi, “İhsangazi ilçesinde karabuğday yetiştirmekteyiz. Bazı kişiler neden erken ekmediğimizi sormuyor. Soğuk havalardan dolayı daha yeni ekebiliyoruz. İyi bir verim almaya çalışacağız. 3 senedir ekmekteyiz. Kendimiz işleyerek un olarak satıyoruz. Bu ürünün ekonomik değeri daha yüksek olduğu için bizim için daha çok ekonomik gelir sağlıyor” şeklinde konuştu.

Dijital Telif Yasası yenilenecek mi? Hüseyin Yayman'dan CNN TÜRK'te önemli açıklamalar

Sosyal medya platformu Tiktok'un Türkiye'de yasaklanıp yasaklanmayacağı yönündeki tartışmalar devam ediyor. TikTok tepki çeken paylaşımlar nedeniyle eleştiri oklarının hedefinde.

DİJİTAL TELİF YASASI HANGİ AŞAMADA?

TBMM Dijital Mecralar Komisyonu Başkanı Hüseyin Yayman CNN TÜRK'ten Tunç Arslanalp'e açıklamalarda bulundu.

Yayman şunları söyledi; Dijital telif meselesi dünyada da çok önemli. Türkiye'de de çok önemli. Çok konuşulan, tartışılan konuların başında geliyor. Kişiselleştirerek somut bir örnek vermemiz gerekirse ben CNN TÜRK stüdyolarına geldiğimde çok sayıda arkadaşımızın, basın emekçimizin, medya emeksinin bilgisayarın başında, ekranın başında olduğunu, çalıştığını, içerik üretmeye, bugünkü tabirle bir yayın hazırlığı yaptığını görüyoruz. O içerik üretmek için burada pek çok personel istihdam edilirken pek çok kişinin emeği varken pek çok kreatif katkı söz konusuyken siz burada yaptığınız yayını herhangi bir sosyal medya hesabı herhangi bir internet platformu her hangi bir dijital mecra alıyor ve kendi yayınıymış gibi kullanmaya başlıyor.

Dijital telifte ilk meşaleyi yaktı! Hüseyin Yayman: Bizim için tarihi bir görev

Ve burada asıl sorun başlıyor. Siz o zaman CNN TÜRK'ün ya da herhangi bir medya kuruluşunun, diğerlerini de sayabiliriz, buradaki yayınının izinsiz bir biçimde kullanılması, haberinin telif ödemeden kullanılması neye yol açıyor? Son tahlilde herhangi bir personel için emek sarf etmeyen, personel için bir gider koymayan ve herhangi bir emek ve kreatif katkı koymayan bir mecra alıyor sizin içeriğinizi başka yerde kullanmaya başlıyor.

Sonra ne oluyor? Bu defa reklamlar siz yayın yaptığınız için bu gazete de olabilir televizyon da olabilir başka bir mecra da olabilir, dijital mecraların hepsi için söyleyebiliriz. Sizin reklam gelirleriniz hiçbir emek sarf etmeden o yayını alıp kullanan başka birine gitmeye başlıyor.

(Tunç Arslanalp'in 'Bunun adı emek hırsızlığı' açıklamasına Yayman'ın yanıtı) Bunun adı tam olarak böyle. Dolayısıyla bu emek hırsızlığı karşısında bu defa kurumlar, tüzel kişilere sahip olan büyük işletmeler kan kaybetmeye başlıyor. Çünkü buraları ayakta tutan temel girdi temel reklam gelirleri. Reklam gelirlerinin azalmasıyla beraber bu defa siz personelinizi, istihdam ettiğiniz insanları azaltmaya başlıyorsunuz. Giderlerinizi kısmaya başlıyorsunuz ve sonuçta hiçbir emek sarf etmeden bu içerikleri kullanan insanlar ki bir muhattap bulamıyorsunuz, tüzel kişiliği yok... Herhangi bir sorumluluğu olmayan mecralar karşısında bu defa gerçekten hem düzen anlamında hem toplumu sağlıklı bilgilendirmek anlamında hem haberciliğin 5n1k kuralı gerçekten tarafsız, ilkel, kim, nerede, niçin, neden sorularını sormadan bir içerik üretilmeye başlıyor.

TBMM Dijital Mecralar Komisyonu Başkanı Hüseyin Yayman: Dijital Telif Yasası yenilenmeli

Bu da toplumun doğru bilgilendirilmesini, kamu haberciliğini, sosyal sorumluluk projelerini hepsini ortadan kaldırıyor. Dolayısıyla biz Dijital Telif'i çok önemsiyoruz.

Ben bir müjdeyi vereyim. Bu yayına gelmeden önce Google'ın temsilcileriyle tekrar konuştuk. Haziran ayı içerisinde gelecekler Meclis Komisyonumzda bu konuda bir iş birliği yapacağız ve bu çalışmaları yakından takip edeceğiz. Bu hafta çarşamba günü de hem Rekabet Kurumu'nu uzmanları, yetkilileri hem de Telif Genel Müdürümüz Erkin bey gelecek Komisyonumuzda Dijital Telif ile ilgili tüm paydaşların bir araya geldiği bir komisyon toplantısı yapacağız. Bu Dijital Telif ile ilgili süreci hızlandırmak istiyoruz.

Gerçekten çok önemli bir kan kaybı var. Çok önemli bir emek hırsızlığı var. Muhakkak haberin telif sayılması ve telife uygun olarak bir içerik üretilmesi noktasında tavrımız var. Bunun örnekleri var; Google Almanya'da, Fransa'da, İngiltere, Avusturya'da, ABD'de, Kanada'da haberi bir telif eseri olarak saydı. Buna uygun olarak bir ücret ödeme tavrını geliştirdi. Biz aynı tutumun Türkiye'de de olmasını istiyoruz.

Asla çifte standardı kabul etmiyoruz ve bu noktada size güzel bir haber vereyim. Komisyonumuzun tüm üyeleri Dijital Telif'in çok önemli düzenleme olduğunu, bu konuyla ilgili TBMM'nin muhakkak bir yasal düzenleme yapması gerektiğini ve bizim Telif Eserleri Kanunumuzun bugünkü anlamda talepleri karşılayamadığı ve yeniden yapılanması ve yeni bir Telif Eserleri Kanunu'nun hazırlanması ya da bugünkü anlamda 'update' edilmesi, uyarlanması noktasında bir talebimiz var.

‘Telif yasasında bize tarihi görev düşüyor’

MECLİS TATİLE GİRMEDEN BİR HAMLE GELİR Mİ?

Biz çarşamba günü Dijital Telif ile ilgili kurumları, paydaşları toplayacağız ve komisyonumuzun toplantısı var. Burada Telif Eserleri Genel Müdürü ile yine Rekabet Kurumu Başkanlığı'ndan uzmanlar gelecek. Onları dinleyeceğiz, akademisyenleri dinleyeceğiz. Sonraki hafta yine bu konudaki paydaşlarımızdan bir tanesi Ulaştırma ve Altyapı Bakanımız Abdulkadir Uraloğlu bey komisyonumuza gelecek.

Hem Dijital Telif konusunda hem de bu Dijital Mecralar konusunda başta TikTok olmak üzere bu konuları komisyonumuzda bilgilendirecek ve bu konuyla ilgili çok önemli açıklamalar yapacak. Haziran ayı başında da Google yetkililerini Türkiye'ye çağırıyoruz. Onları dinleyeceğiz.

Meclis tatile girmeden çıkar mı bilmiyorum. Ama araya deprem girmişti. Dolayısıyla bizim hazırlıklarımız aksamıştı. En azından bu yaz döneminde Meclis Grup Başkanımız Abdullah Güler bey ile de görüşüyoruz. Meclis'in gündemine hazırlanması konusunda çalışmalarımıza devam ediyoruz.

TİKTOK YASAKLANACAK MI?

Bu Tiktok meselesi artık bir ulusal güvenlik meselesi haline gelmiş durumda. Buradaki paylaşımları, içerikleri asla kabul etmiyoruz. Bunlar ne bizim geleneklerimize, ahlakımıza, dinimize, toplumsal değerlerimize uygun ne de evrensel ahlaka uygun. Tiktok maalesef ama maalesef Türkiye için bir ulusal güvenlik meselesi haline geldi.

Sokakta çok ciddi bir tepki var. Bu tepkiyi görüyoruz. Bu asla kabul edilemez. Bir annenin evladıyla ilgili sözleri amacını aşan, haddi aşan ve asla kabul etmeyeceğimiz sözleri... Çok çirkin laflar bunlar. Bunun aslında Tiktok'un algoritması tarafından engellenmesi lazım. Engelleniyor... Aynı anda bu içerin buharlaşması lazım.

Tiktok başlı başına bir sorun alanı. Yapıcı etkisinden daha fazla yıkıcı etkisi var. Ama şunu da söylemem olarak hem kişisel olarak hem de biz parti olarak sansüre ve yasaklamaya karşıyız, kabul etmiyoruz. Kamuoyunun Tiktok'un kapatılması konusunda çok net bir tavrı var.

Bu konuda hep ne söyleriz; Bir tarafta özgürlükler, bir taraftan güvenlik. Özgürlük ve kamu düzeni dengesi olarak söyleyebiliriz. Bir taraftan kişisel haklar, özgürlükler bunlar çok önemli. Ama diğer taraftan ailenin korunması, çocuğun korunması, müstehcenliğin önlenmesi, fuhşun önlenmesi, kadın ticaretinin önlenmesi, ulusal güvenliğe zarar verecek uygulamaların kaldırılması, toplumsal düzenin sağlanması bütün bunları da bizim dengelememiz lazım. Dediğim gibi biz yasağa, sansüre karşıyız ama diğer taraftan da ailemizin korunması bizim için kırmızı çizgidir. Çocuklarımızın korunması öncelikli bir konudur. Yani burada dijital mecralar mahremiyetin tamamen ortadan kalktığı bir platforma döndü. Biz bunu asla kabul etmiyoruz. Konuyu takip ediyoruz.

'Tiktok günah keçisi mi ilan ediliyor?' Hayır. Bir özgürlük ve kamu dengesini sağlamamız gerekiyor."

Milyonları ilgilendiriyor: Emekliler için 6 yeni adım

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Işıkhan, emekliler ile ilgili yeni uygulamalarını açıkladı. "Sosyal Güvenlik Haftası Buluşması" programında konuşan Işıkhan, Kredi ve Yurtlar Kurumu bünyesinde yaz aylarında uygun olan yurtların 1 aylık dönemde emeklilerin ücretsiz kullanımına açılacağını açıkladı.

Emeklilerin hayat kalitesini artıracaklarını belirten Işıkhan, "Bankalardan odalara, sendikalardan meslek odalarına, özel sektörden kamu kuruluşuna kadar birçok paydaşımız destek verdiler" dedi.

Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan SGK Uzmanı Emin Yılmaz şu ifadeleri kullandı: Türkiye sosyal devlet ilkesiyle yönetiliyor. Sosyal anlamda vatandaşların hem ekonomik hemde sağlık tüm ihtiyacları karşılanmalı.

Bazı projeler yürülüyor. Yılbaşında açıklanmıştı. Bu yıl emekli yılı olacak. Bu söylemin tüm bakanlıklar nezlinde yerine getirildiğini görüyoruz.

SGK kurumunda emekli hizmet masaları oluşturulacak. İhtiyaçlar karşılanacak. Emekli gov. tr kurulacak. Tüm illerde bulunan misafiranelerde bunlar yüzde 15 indirimli hizmete açılacak.

PTTCELL'de özel indirimler uygulanacak. Tüm tren seferlerinde indirimler olacak. Emekli kart ile bankalar arasında protokeller imzalanacak.

KYK yurtlarında yaz ayı boyunda ücretsiz kalacaklar. 552 adet yurdumuz var bu şekilde. Toplamda 500 bine yakın yatak kapasitesi var.

Spor Bakanlığı tesisleri emeklilere ücretsiz olacak. kamu misafiranesi konuk evi yüzde 15 indirimli olacak.

BU YENİLİKLER NE ZAMAN HAYATA GEÇECEK?

Bununla ilgili yıl sonuna kadar aksiyon alınmış olur. Zaten kademeli olarak devreye alınıyor. Bilindiği ,gibi TCDD'de indirim açıklaması yapılmıştı. Kademeli olarak bunların hepsinden emekliler faydalanacağını söyleyebiliriz.

İŞTE EMEKLİLER İÇİN ATILACAK 6 ÖNEMLİ ADIM

81 ilde emekli hizmet masası kurulacak.

KYK yurtları yazın 1 ay ücretsiz olacak.

PTT kargo ve PTTCELL'de indirimli hizmet verilecek.

TCDD ana hat trenlerinde yüzde 10 indirim yapılacak.

Emekli kart ile ödenen faturalarda indirim uygulanacak.

Kamuya ait sosyal tesislerde yüzde 15 indirimli konaklama sağlanacak.

'Ülkemizin güçlü bir ekonomiye sahip olması için dev yatırımları hayata geçiriyoruz'

Tarsus-Adana-Gaziantep Otoyolu'nun Osmaniye Batı Kavşağı açılışı, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu ile eski Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Osmaniye Milletvekili Derya Yanık'ın katılımıyla yapıldı. Burada konuşan Bakan Uraloğlu, "Cumhurbaşkanımızın liderliğinde başlattığımız etkin ulaştırma politikaları ile ülkemizin güçlü bir ekonomiye sahip olması için dev yatırımları hayata geçiriyoruz. Bu noktada 2002 yılı sonrasında ulaşım alanında çok büyük işlere imza attık. 6 bin 100 kilometreden devraldığımız bölünmüş yol uzunluğunu, yaklaşık 4,5 kat artırarak 29 bin 405 kilometreye çıkardık. Bölünmüş yollarla bağlanan şehir sayımız 6 iken, bugün 77 şehrimizi bölünmüş yollarla birbirine bağladık. Ana akslarımızın tamamına yakınını bölünmüş yol haline getirdik. Başlatmış olduğumuz otoyol seferberliği çerçevesinde 2003 öncesi bin 714 kilometre olan otoyol ağımız ise 3 bin 726 kilometreye ulaştı" diye konuştu.

YILLIK 68 MİLYON LİRA TASARRUF

Tarsus-Adana-Gaziantep Otoyolu'nun, Avrupa sınırlarından başlayıp İstanbul ve Ankara üzerinden Doğu Akdeniz ile Güneydoğu’ya uzanan otoyol ağının önemli bir kesimini oluşturduğunu söyleyen Bakan Uraloğlu, "Bugün açılışını yaptığımız Osmaniye Batı Kavşağı yapım işinin de bünyesinde yer aldığı Tarsus-Adana-Gaziantep otoyolu ve Toprakkale-İskenderun otoyolunun 213 kilometrelik kesiminin üstyapısını yeniliyoruz. Osmaniye’nin söz konusu otoyolumuzla bağlantısı sadece Osmaniye Doğu Kavşağı ile sağlanıyordu. Ama şehrin hızla genişlemesi, araç sahipliği ve trafiğin artması nedeniyle şehir merkezinden otoyola ikinci bir bağlantı hattına ihtiyaç duyduk ve bu kapsamda Osmaniye Batı Kavşağı’nı hayata geçirdik. Projemiz kapsamında 66 metrelik köprümüzü ve toplam 3,8 kilometrelik bağlantı yollarını inşa ettik. Osmaniye Batı Kavşağı ile hızla büyüyen şehrin batı kesiminin otoyola en kısa ve en hızlı erişim imkanı tesis etmiş olduk. Mersin-Adana yönünden gelen trafiğin şehrin batısına ulaşmak için katettiği mesafeyi 4 kilometre kısalttık. Böylece zamandan 15,9 milyon lira, akaryakıttan 52,1 milyon lira olmak üzere yıllık toplam 68 milyon lira tasarruf edeceğiz. Çevreye zarar veren araçların karbon emisyonunu da 3,514 ton azaltarak doğanın korunmasına katkı sağlayacağız" ifadelerini kullandı.

'HIZLI TRENLE TANIŞTIRACAĞIZ'

Karayolları Genel Müdürlüğü eliyle Kahramanmaraş, Hatay, Şanlıurfa, Diyarbakır, Malatya ve Osmaniye gibi depremden etkilenen illerde 15 ayrı kesimde 38 bin konuta erişim sağlayacak toplam 210 kilometre uzunluğunda bağlantı ve imar yolunun yapım çalışmalarını sürdürdüklerini belirten Bakan Uraloğlu, "Osmaniye Akyar'da bin 820 kalıcı konutun ulaşımı için 887 milyon liralık proje bedeliyle 7,1 kilometre uzunluğunda yol yapımı gerçekleştiriyoruz. Bu yıl sonuna kadar 6,6 kilometrelik kesimi bitirmeyi hedefliyoruz. Osmaniye’nin ulaşım ağının güçlenmesi için hayata geçirdiğimiz projeler elbette kara yolu ile sınırlı değil. Ülkemizde yapımı devam eden en önemli demir yolu projelerinden biri olan Mersin-Adana-Osmaniye-Gaziantep Hızlı Tren Hattı ile Osmaniye’yi de hızlı tren ile tanıştıracağız. Projemizin tamamlanmasıyla; Mersin-Adana-Osmaniye-Gaziantep arası mevcutta 361 kilometre olan mesafeyi 312,5 kilometreye ve 6 saat 23 dakika olan seyahat süresini ise 2 saat 15 dakikaya düşüreceğiz. Osmaniye’nin aydınlık geleceği için birlikte planladığımız tüm projeleri birlikte hayata geçireceğiz" dedi. (DHA)

Bin 500 kişiye istihdam sağlayacak 5 fabrika üretime başladı! “Personel sıkıntımız var, bulmakta zorluk yaşıyoruz”

Toplam bin 500 kişiye istihdam sağlaması hedeflenen fabrikalar, ilçede bölgenin önemli tekstil üretim merkezlerinden biri haline getirecek. Proje ile bir yandan orta ve büyük ölçekli hazır giyim yatırımları için gerekli altyapı oluşurken, diğer yandan büyükşehirlere göç etmek zorunda kalan kadınların ve gençlerin ilçede iş yaşamına katılımı sağlandı.

Tekstilci Mehmet Avşar, 16 bin 500 metrekare üzerinde 5 fabrika kurulduğunu, 2022 yılında temeller atıldığını söyledi. Şu an da 5 üreticinin de faaliyette geçmiş durumda olduğunu belirten Avşar, her fabrikada şu an 150 kişi istihdam edilmiş durumda olduğunu ifade etti.

“Kalifiye eleman bulmakta zorluk yaşıyoruz”

Her fabrikanın 250-300 kişi istihdam etme hedefi olduğunu aktaran Avşar, “Bismil’e katkısı çok iyi oldu. Şimdiye kadar merdiven altı mantığıyla çalışma profilimiz vardı. Şu an uluslararası markalara çalışacak seviyeye geldik. Şu an da onların hazırlığını yapmakla zamanımız geçiyor. Personel sıkıntımız var, bulmakta zorluk yaşıyoruz. Merdiven altılarla birlikte 60’a yakın atölye var. Kalifiye eleman bulmakta zorluk yaşıyoruz. Yeni aldığımız kararla birlikte kalifiyesiz eleman alıp eğitip o şekilde sektöre kazandırmak. Ancak bu şekilde sıkıntılarımızı gideririz, öyle bir düşüncemiz var” dedi.

Bütün sosyal hakların mevcut olduğunu dile getiren Avşar, “Asgari ücreti, sigortası, yıllık izni, yıllık tazminatı her şey mevcut. Ağırlıklı olarak tişört tarzı, sweat tarzı, kapüşonlu tarzı ürünler dikmeye çalışıyoruz. Bu proje, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı desteğiyle oluştu. Bu projenin takibi ve fedakarlığında Karacadağ Kalkındırma Ajansı’nın emekleri çok. Bundan dolayı çok teşekkür ediyorum. Diyarbakır Valiliğine teşekkür ediyorum. En sıkıntılı anımızda yanımızda oldukları için” diye konuştu.

Personel Hülya Fidan (20), işe başlamadan önce okuduğunu belirterek, “Burası açıldığı zaman başladım. Bismil ve kadınlar için ekonomik özgürlük. Bismil, iş anlamında biraz yetersiz bir yer. Bu tarz yerler bizim için çalışma imkanı sağlıyor. Hem ayaklarım üzerinde duruyorum, hem de aileme destek olmak için buradayım” diye konuştu.

Serhat Yalçın (21) ise sigortalarının yattığını, hiçbir sıkıntıları olmadığını kaydetti. Maaşlarının düzgün, ne aldıklarının belli olduğunu söyleyen Yalçın, “Batıya gitmemdense burada çalışmam daha iyi oluyor. En azından ailem ile birlikteyim. Burada aldığım maaşımızı daha iyi, daha güzel bir şekilde kullanıyorum. Batıya gittiğimde herhangi bir şey yapamam, orada kullanırım, aileme bir destek veremem” şeklinde konuştu.

Bakan Kacır: Birleşik Krallık ile iş birliğimizi daha da derinleştireceğiz

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, İngiltere'deki temasları sırasında Birleşik Krallık Yatırım ve Düzenleyici Reformlardan Sorumlu Devlet Bakanı Lord Dominic Johnson ile bir araya geldi. Bakan Kacır, görüşmeye ilişkin sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, "Birleşik Krallık Yatırım ve Düzenleyici Reformlardan Sorumlu Devlet Bakanı Lord Dominic Johnson ile bir araya geldik. Türkiye'nin en önemli yatırım ve ticaret partnerlerinden biri olan Birleşik Krallık ile sanayi ve teknoloji alanında iş birliğimizi daha da derinleştireceğiz" dedi. (DHA)

'Macaristan'ın Türk Yatırım Fonu'na üye olma isteğini memnuniyetle karşılıyoruz'

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Türk Yatırım Fonu Guvernörler Kurulu toplantısına katılım gösterdi. Dolmabahçe Çalışma Ofisi’nde gerçekleştirilen toplantıya Şimşek’in yanı sıra Türk devletlerinden de birçok siyasi katıldı. Açılışta konuşan Şimşek, “Bugün Türk Devletleri Teşkilatı bünyesindeki iş birliğimizi Türk Yatırım Fonu’nu operasyonel hale getirerek güçlendiriyoruz. Bu vesileyle, başta Türk Yatırım Fonu kurulması kararını alan Devlet Başkanlarımız olmak üzere, Türk Yatırım Fonu Başkanı Sayın Baghdad Amreyev’e ve Fon’un Kuruluş Anlaşması müzakerelerinde 2 yıla yakın yoğun çaba sarf eden üyelerimizin ilgili Bakanlık temsilcilerine ve Türk Devletleri Teşkilatı Sekretaryasına şükranlarımı sunuyorum” dedi.

“Türk Yatırım Fonu’nu 500 milyon dolar kayıtlı sermaye ile kuruyoruz”

Bugün Fon’un operasyonel hale getirilmesine ilişkin ilk kararların alınacağı tarihi bir toplantı gerçekleştirildiğinin altını çizen Bakan Şimşek, “Türk Devletlerinin, 2024 yılı sonu itibarıyla 1,9 trilyon dolar ekonomik büyüklüğe ve 178 milyon nüfusa ulaşarak dünya ekonomisi içinde önemli bir yer edinmesi beklenmektedir. Türk Dünyası 2040 Vizyon Belgesi çerçevesinde, Türk Yatırım Fonu’nu kurmaktaki en büyük amacımız, Türk Devletleri arasındaki ekonomik ve ticari ilişkilerin gelişmesini sağlamaktır. Türk Yatırım Fonu’nu 500 milyon dolar kayıtlı sermaye ile kuruyoruz. Türk Yatırım Fonu hem kamu hem de özel sektör yatırımlarımızın ivmelenmesini sağlayacaktır. Ayrıca, Fon birçok alanda projelere teknik destek verecektir. Fon, KOBİ’lerin büyümesinde ve altyapı, yenilenebilir enerji, tarım ve turizm gibi birçok alandaki yatırımların artmasında kritik role sahip olacak ve devam eden ekonomik kalkınmaya katkı sunacaktır. Türk Yatırım Fonunu İstanbul'da kurmaya karar vermiştik. Bu konuda üye devletlerimize desteklerinden dolayı teşekkür ederim. İstanbul’un jeopolitik konumu, güçlü girişimcilik ekosistemi ve nitelikli beşeri sermayesi Fon’a katkılar sunacaktır” ifadelerini kullandı.

“Macaristan’ın Türk Yatırım Fonuna üye olma isteğini memnuniyetle karşılıyoruz”

Fon’un yüksek standartlı bir uluslararası finans kuruluşu olmasını amaçladıklarını dile getiren Bakan Şimşek, “Fon; organizasyon yapısı, karar alma mekanizmaları, insan kaynakları, risk yönetimi, izleme ve denetleme fonksiyonlarıyla her açıdan uluslararası en iyi uygulamalara uygun olarak faaliyet gösterecektir. Bugün ayrıca, Fon’a ilişkin Ev Sahibi Ülke Anlaşmasını Fon Başkanı ile birlikte Bakan Yardımcımız imzalayacak. Fon’un iş modelinde uzun dönemli finansal sürdürülebilirlik temel ilke olmalıdır. Ayrıca, Fon bünyesinde yüksek nitelikli, profesyonel kadroların oluşturulması önem taşımaktadır. Bu çerçevede, Fon Başkanına ve Genel Müdürüne önemli görevler düşmektedir. Fon’un etkin işleyişini sağlayacak yönetmelikler ve iş planlarının hazırlanma sürecinin olabildiğince hızlı şekilde tamamlanması da en büyük temennimizdir. Macaristan’ın Türk Yatırım Fonuna üye olma isteğini memnuniyetle karşılıyoruz. Fon faaliyetlerine başladığında Macaristan’ın üyelik sürecinin tamamlanması önem verdiğimiz gündem maddelerinden biri olacaktır. Türk Yatırım Fonu'nun, çalışma ilkeleri ve etkin işleyiş mekanizmasıyla başarılı işbirliklerine örnek olacağına inancımız tamdır” açıklamasında bulundu.

Bakan Özhaseki açıkladı: 110 bin kişi çalışıyor, dünyanın en büyük şantiyesi

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, açıklamasında şu ifadeleri kullandı: "Ülkemizin dört bir köşesi denizlerle kaplı vaziyette. Denize girme bakımından en güzel imkanlara sahibiyiz. Mavi bayraklı plaj sayısında dünya üçüncüsüyüz. 555 tane mavi bayraklı plajımız var. İspanya ve Yunanistan bizden fazla plaja sahip yerler. Oralarda da plajları ikiye bölmüşler yoksa bizim daha fazla plajımız var.

Konut satışlarında son yılların en büyük değişimi! Nedeni belli oldu

Sahilde kıyı bandı kuralı 50 metre. Bu kurala uyulmadığını görüyoruz. Biz bu yaz 'Denizler Halkındır' sloganıyla bir hareket başlatıyoruz.

"YENİ BİR HAREKET BAŞLATIYORUZ"

Bakanlığımızda 3 konu başlığı var. Şehircilik, çevre konusu ve iklim değişikliği.Yeni bir hareket başlatıyoruz. Denizler halkındır.Sahil şeritlerini tarıyoruz. Denizler halkın projesiyle ne kadar kaçak varsa yıkılacak.

Biz kendimize iki tane misyon biçtik. Baştan sona bütün gücümüzle deprem olduğundan beri bütün gücümüzü deprem bölgesine aktardık.Biz deprem bakanlığı gibi algılanmaya başladık.

Hatay'dan başlayarak Artvin'e kadar sahil şeridinde bir tarama yaptırıyorum. Ne kadar kaçaklık varsa, işgal varsa, vatandaşın denize erişimini engelleyecek varsa temizliğe başlıyoruz.

Yatırımcılar dikkat! Borsa için tarih verildi: ‘Bu oran çok uzak bir ihtimal değil’

Orada halkın denize rahat ulaşımını engelleyen ne varsa yok edeceğiz. Orada bir birim kururarak halka açık hale getireceğiz.

"KAÇAK İŞLETMEYE İZİN YOK KENDİMİZ İŞLETECEĞİZ"

Kültür ve Turizm Bakanlığı da halk plajları açılıyor. Ne kadar talep geldiyse tamamını imzaladım. Kendi Çevre Ajansı bünyemizde bir kuruluşumuz var. Plajları kendimiz işleteceğiz. İnsanlar ne istiyorlarsa yesinler içsinler rahat etsinler. Belediyelerle büyük bir sıkıntımız yok. Onlar plajları halk plajı olarak işletiyorlar. Yeni halk plajları açılıyor. Kaçak işletmeye izin yok kendimiz işleteceğiz.

Sahillerimizde binlerce yat var. Allah daha çok versin herkesin yatı olsun. Ama bunlar bulabildikleri yerlere bağlıyorlardı. Ağaçlara bağlıyorlardı. Sahillerde şamadıra dediğimiz bir sistem 50 metre arayla mapa şamandıra koyacağız oraya bağlayacaklar.

"GÜNLÜK 100 EURO PARA ALACAĞIZ"

Sahillerde duran yat sayısı bilinmiyor. Hiç görmediğimiz tanımadığımız bayraklar var üzerinde bunları tanımıyoruz. Gemilerin kanunen belli yerlere sintine denilen kirlilikleri vermeleri lazım.

Ben soruyorum kaptanlara ne yapıyorsunuz diye. Açığa bıraktıklarını itiraf ediyorlar. Çevre cezaları ağır aslında. Geçen bir gemiye 90 milyon ceza kestik. Kaptan "Ben 50 milyona gemiyi veririm" dedi. Mapa şamandıraya bağlanan yatlardan günlük 100 euro para alacağız.

MÜSİLAJ KONUSU HAKKINDA

Müsilaj komusunda yüzeydeki müsilajı gemilerle çekiyoruz, karada geniş çuvallara koyuyoruz. Çuvallarda su süzülüyor. Kalan malzemeyi belli kimyasallarla kullanılabilir hale getiriyoruz.

Ankara Gölbaşı'nda suyun dibini temizlemeye başladık. Orası da bitti. Marmara'da sahillerde iş yeri olan 8-10 grup var. "Çok sıkı denetimleriniz var bu denetimlere ara verin" diye rica bulundular. "Bana bunu söylüyorsanız hiç söylemeyin toplantı bitti" dedim. Sadece vatandaş değil koca koca şirketler de bu taleplerde bulunuyor.

Akdeniz Parlamenterler Assemblesi diye geçiyor. Ödül töreninde 2022 yılında sıfır atık projesine ödül vermeye karar vermişler. Emine Erdoğan Hanımefendi'nin başka programı olduğu için ben ödülü almaya gittim. 30 Mart sıfır atık günü ilan edildi.

Dünyayı çok kirletmeye başladık. Sanayi devrimi ile çok kirletiyoruz ve başımıza bela olarak geri dönüyor. Sıfır atık projesinin amacı geri dönüşüm. Geri dönüşümde yüzde 30'lara geldik. 6 milyar dolar kadar gelir de ettik. Emine Hanım bu işin bayraktarlığını yapıyor Allah razı olsun.

Türkiye'de kağıdı ayrıştırarak atarsanız ağaçları kesilmekten kurtarıyorsunuz. Bu işin birinci ayağı belediyelerden başlıyor. İstanbul'da Esenler bu işte başarılı. Bu dönem Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü'müz var. Kendine has bir bütçesi var geri dönüşümden gelen bir bütçe. Çöpleri ilçe belediyeleri topluyor, ana kumanda Büyük Şehir Belediyeleri'nde. Biz dönüşüm poşetleri vereceğiz. Kağıtları atabilecekleri ayrı poşetler, cam atıkları atabilecekleri, organik atıkları atabilecekleri ayrı poşetler vereceğiz.

Geri dönüşüm işine başlıyoruz. Cam şişeleri alırken bir fiyatını vereceksiniz. Depozito meselesini söylüyorum. 400 metrekareden büyük okullar gibi alanlarda geri dönüşüm kutuları koyacağız. Atan parasını alacak.

Elektrikliye dönmeye başladık. Gelecek elektriklide. Bunun da kendine has sorunları var. Evlerde insanların şarj edebilecekleri bir ortamla ilgili yönetmelik gerekiyor.

"DEPREM BÖLGESİNDE DÜNYANIN EN BÜYÜK ŞANTİYEMİZ VAR"

Deprem bölgesinde dünyanın en büyük şantiyemiz var. Dört - beş vilayetimizi kast ederek söylüyorum. Tam 1240 tane şantiyemiz var. 110 bin insan çalışıyor. Bir de köy evleri var.

30 bine yakın köy evi yapılmıştı 100 bine yakın köy evi yapacağız. Tamamını çeliğe çevireceğiz. Çelik evin yıkılma ihtimali var mı?

Dikkat ettiğimiz ilk şey önce zemin. Bu yapılanlar depreme çok dayanıklı. 9 şiddetinde deprem olsa bir şey olmaz. Ama yalıtım bakımından da güçlüler.

"İNŞAATÇI BULMAKTA ZORLANIYORUZ."

Deprem bölgesinde hasar büyük. 800 binden fazla bağımsız birim yıkılmış. 400 bin kadar konut, 50 bin kadar iş yeri yıkıldı. 396 bin konutun ya ihalesi yapıldı inşaatlar bitmek üzere ya da ihale sürecindeyiz. Ama bütün bunların 100 milyar doların üzerinde bir bedeli var. İnşaatçı bulmakta zorlanıyoruz. Bunları yaşıyoruz. Ama bir buçuk sene içinde her şey rayına oturacak.

O bölgelerde şu ana kadar 76 bin konutu teslim ettik. Bir kısmını Haziran'dan başlamak üzere sene sonuna kadar teslim edeceğiz. 2024 yılı sonunda 200 bini bulacak. 2025 yılının güzüne kadar hak sahiplerinin konut ve iş yerlerinin tamamını teslim edeceğiz.

Toki şu ana kadar 1 milyon 350 bin konut yaptı. O kadar deprem geçti bir ev bile yıkılmadı. Orada kimse deprem korkusu yaşamayacak.

Alt yapı projeleri için 14 milyar lira sadece Hatay'a ayırdık. İkinci sırada Kahramanmaraş var 12 milyar lira. Hatay için 1100 km su hattı çekecez. 13 su deposu yapacağız. Arıtma tesisi yapacağız. Evler yapılırken alt yapı zamanında bitmezse büyük zorluk çekilir. Bu çalışmalar da gelecek sene bitecek.

Çadırda kalan hiç yok. Vatandaşın bahçelerine kurduğu çadır var o vatandaşlar da evinde yaşıyor. Konteyner kentte 550 bin kişi yaşıyor. 300 binden fazla aileye kira yardımı vermeye devam ediyoruz. Valiler Sağlık Bakanlığı, Turizm Bakanlığı ve Ulaştırma Bakanlığı tarafından yapılan işleri de yapıyor.

"GELECEK SENE HERKES GÜZEL BİR HATAY'A KAVUŞACAK"

Hatay merkezde kimlikli binalar çıksın die Tasarım Vakfı'ndaki hocalarımızın uygulamalarını bekliyoruz. Vakfın bakında Mehmet Kalyoncu var. Çok da iyi çalışıyor para harcıyor.

Bir taraftan Kültür Bakanlığımız tescilli eserleri ele aldı. Eserlerin hepsi açığa çıkacak. Biz de Tasarım Vakfı'nın projelerini yapıyoruz. Gelecek sene herkes güzel bir Hatay'a kavuşacak.

Hatay Havalima'nına büyük tonajlı uçaklar inemiyor. Zemin 1,5 metre aşağı inmiş. Şimdi aynı yere yeni havalimanı yapılıyor.

Risk İstanbul'da Adalar segmenti olarak adlandırılan yerde. Marmara Denizi açıklarından bahsediyoruz. Marmara Denizi'nde sahiller, oraya bakan her yer risk yaşıyor. İhracatımızın yüzde 64'ü buradan yapılıyor. Turizmin yüzde 35'i burada. Burası finans merkezi, turizm merkezi, eğitim merkezi can damarı kalbimiz.

2012 yılında Sayın Cumhurbaşkanı'mızın talimatıyla Kentsel Dönüşüm Genel Müdürlüğü kuruldu ve yasalar çıkarıldı. O günden bugüne 2 milyon 200 bin bina yenilendi. 600 bin inşaat devam ediyor. Bu yeterli değil. İstanbul için hiç değil. İstanbul'da yıkılabilecek 600 bin yıkılabilecek bağımsız bina var. Bu bütün sokakların kapanması demek.

2000 yılından sonra yapılan yapıları depreme dayanıklı görebiliriz. 2000 yılından sonra zemine uygun olarak yapıldıysa hiçbir şey olmaz denilebilecek yapılar. Belediyelerin denetimlerine tabi bunlar.

Marmara Sahilleri en büyük risk altında. Geriye doğru olan bölgeler daha emniyetli gözüküyor. Buralarda da yüksek katlı eski binaları daha riskli görebiliriz.

"BİZ BUNLARA KİRA YARDIMI YAPIYORUZ"

Kentsel dönüşümde İstanbul'u ayrı bir birim haline getirdik ve kentsel dönüşüm yasaları değiştirdik. Bir apartmanda vatandaşların yarısı kentsel dönüşümlere geçelim diyorsa geçiliyor artık. Eskiden 5 seneye kadar uzuyordu kentsel dönüşüm bunları da değiştirdik.

Bir vatandaş evini değiştirmek istiyorsa bize müracat ediyor. Onlara biz 1,5 milyon lira destek veriyoruz. Bu proje iyi gidiyor. İçinde oturan çıksın diye 100 bin lira veriyoruz. Sonra 700 bin lira hibe ve kalanını da çok düşük bir faizle kendilerine kredi veriyoruz. Anadoluda 100 metre kare konut için bu para yeter de artar bile.

324 bin aile evinden çıkmış İstanbul'a, Ankara'ya, Kayseriye ve başka illere deprem bölgesinden gelmiş. Biz bunlara kira yardımı yapıyoruz.

Biz bu evleri yaptıkça depremzedeler evlerine dönmeye başladılar. Bunun kiralara etkisi olacak. Biz arsaları hazırlıyoruz ve açacağız. Koperatif kuran vatandaşlar ilk evlerini yapmak istediğinde biz bu arsaları açacağız.

"TOKİ İLK EVİM PROJESİNE DEVAM EDİYORUZ"

İlk evim ilk arsam projesi vardı deprem araya girince biraz gecikti. Toki ilk evim projesine devam ediyoruz. Fikirtepe'de devlet olarak vatandaş mağdur olmasın die yardım ediyoruz. Mağduriyeti biz yaratmadık vatandaş müteahhitlerle yaşadığı bir anlaşmazlık var. Orada da her şey çözülecek.

Ekrem bey ilk bakanlık günlerinde bizi ziyaret etti. Daha sonra biz kentsel dönüşüm yasası için toplantıları davet ettik. Tüm belediyeleri davet ettik ve yasa çıktı.

Hiç kimse şunu unutmasın kentsel dönüşümün başarılı olması için üç ayak var. Birinci ayağaında Bakanlık olacak, yasa çıkaracak, para verecek, rezerv alanı tahsis edecek.

İkincisi Belediyelerin ayağı. Belediyeler yardımcı olursa daha başarılı olabiliriz. Biz bakanlık olarak binlerce mahallenin sorununu bilemeyiz. Ancak belediyelerle başarılı oluruz. Bazı belediye başkanı arkadaşlarımız algı siyaseti ile uğraşıyor kentsel dönüşüm işine bakmıyorlar. Üçüncü ayağı da vatandaş ayağı.

İmar affı geçmişte o kadar çıkmış ki çaresizlikten çıkmış. 30 milyon yapı var 27 milyonu imara aykırı çıkar. Zamanında hep çaresizlikten çıkmış. En son yapı kayıt belgesi verilen bir durum var bu imar affı değil ama. İstanbul'daki belediyeler zamanında "Lütfen bunu çıkarın biz burada su elektrik veremiyoruz" diyorlar."

Giriş yasaklandı: Bu sahillere gece girişin cezası 387 bin TL

Dünya Doğayı Koruma Birliği'nin (IUCN) nesli tehlike altındaki türler listesindeki caretta caretta ve chelonia mydas türü deniz kaplumbağalarının Akdeniz sahillerindeki yuvalama dönemi başladı. Her yıl nisan sonu veya mayıs ayında başlayan süreç, erişkin kaplumbağaların kumsallara çıkıp yumurta bırakması, temmuz ortasından itibaren de yuvalardan yavruların çıkışı ve denize ulaşması şeklinde eylül ayı sonuna kadar devam ediyor.

TÜRKİYE'DE 20 DENİZ KAPLUMBAĞASI YUVALAMA KUMSALI BULUNUYOR

Türkiye'de 9'u Antalya'da olmak üzere, Muğla, Mersin, Adana ve Hatay illerinde 20 deniz kaplumbağası yuvalama kumsalı bulunuyor. Doğa Koruma Milli Parklar (DKMP) Genel Müdürlüğü ile Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü sorumluluğundaki bu kumsalların tamamında, yuvalama ve yavru çıkış dönemi olan mayıs-eylül ayları arasında geceleri sahile girişler yasak. Ayrıca bu sahillere araçla giriş, çadır kurmak, kamp yapmak, ateş veya mangal yakmak gibi faaliyetler de tamamen yasak. Bu yasakları ihlal edenlere ise idari para cezaları veriliyor. Bu ceza miktarı 2024 yılı için 387 bin 141 TL olarak belirlendi.

GECE KAPLUMBAĞALARIN, GÜNDÜZ TURİSTLERİN

Geçen yıllarda olduğu gibi bu yıl da ilk yuva Deniz Kaplumbağaları Araştırma, Kurtarma ve Rehabilitasyon Merkezi'nin (DEKAMER) sorumluluğundaki Dalyan İztuzu plajında 23 Nisan günü gerçekleşti. DEKAMER Başkanı Prof. Dr. Yakup Kaska, 23 Nisan'da ilk yuvanın oluştuğu İztuzu kumsalında şu anki yuva sayısının 50'yi aştığını belirterek, kumsalın gündüzleri yerli yabancı turistlere, geceleri de deniz kaplumbağalarının kullanımına ait olduğunu söyledi. Kumsala giriş yasağının saat 20.00'de başlayıp sabah 08.00'e kadar sürdüğünü açıklayan Prof. Dr. Kaska, bu konudaki tüm uyarı tabelalarıyla gelen yerli ve yabancı turistlere yönelik bilgilendirme yapıldığını söyledi.

KORUMA SAYESİNDE REKOR KIRILDI

Kaş ilçesi sınırlarındaki Patara kumsalındaki Deniz Kaplumbağaları Koruma ve İzleme Projesi ise Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü tarafından Pamukkale Üniversitesi Biyoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Eyüp Başkale başkanlığında yürütülüyor. Bu yıl 15 Mayıs'tan itibaren Patara kumsalında da gece sahile girişler yasaklandı. Koruma çalışmalarının önemi sayesinde geçen yıl 524 yuva ve 30 binden fazla yavru ile rekor kırıldığını belirten Prof. Dr. Eyüp Başkale, “Kumsal günün 24 saati gözlem altında. Carettaların hem ergin bireyleri hem de yuvaları ve yavruları kumsalda çalışan 20 civarındaki gönüllü arkadaşımızla koruma altına alınıyor. Kumsalda belirli noktalara yerleştirdiğimiz fotokapanlarla anlık verileri görebiliyoruz" dedi.

YUVA VE YAVRU ÇIKIŞI GECELERİ

Gece saatlerinde yuvalayan deniz kaplumbağalarının, kumsalda herhangi bir tehdit unsuru olduğunda yuva yapmadan denize geri döndüğüne dikkati çeken Prof. Dr. Başkale, “Yavru çıkışları da gece saatlerinde gerçekleşir. Bu nedenle plaj, hem Özel Çevre Koruma alanı olması hem de kaplumbağaların yuvalama zamanı olan akşam saatlerinde tamamen kullanıma kapatılarak koruma altına alınmaktadır. Böylece hem anne kaplumbağaların tehdit edici bir unsur olmadan rahatça yuvalamalarını, hem de yavruların güvenle denize ulaşmaları sağlanmaktadır" diye konuştu.

KUMSAL GİRİŞ NOKTALARINA MOBESE KAMERALARI YERLEŞTİRİLDİ

Yuvalama sezonunda kumsalda ışık yakmanın kaplumbağaların yönlerini kaybetmelerine, ışığa yönelerek denize ulaşamamalarına sebep olduğuna işaret eden Prof. Dr. Başkale, “Yuvalama kumsallarını kullanırken çukur kazmamalı, rastgele şemsiye çakmamalı ve plaj eşyalarımızı kullanırken yuvaları da göz önünde bulundurmalıyız. Kumsala her türlü araç ile giriş kesinlikle yasaktır. Farkında olmadan yuvaların üzerinden geçebilir ve yumurta ve yavruların ölümüne sebep olabilir. Bu kapsamda kumsal giriş noktalarına mobese kameraları yerleştirildi. Kaçak girişlerin tespit edilmesi ve gerekli uyarıların yapılması daha da kolaylaştı. Her yıl bilgilendirme seminerleri, yüz yüze görüşmeler ve eğitim çalışmaları kumsalı kullanan yerel halk ile yerli ve yabancı turistlerin kaplumbağalara ilgisini artırdı. Ancak bilgilendirilmesi ve doğaya farkındalığının artırılması gereken daha çok insan var" dedi.

ÇIRALI'DA UYARICI TABELALAR HAZIRLANDI

İztuzu ve Patara kumsalında olduğu gibi Çıralı sahilinde de Kemer Kaymakamlığı, Kemer Belediyesi, DKMP'nin desteğiyle her yıl koruma çalışmaları yürüten Ulupınar Çevre Koruma Kooperatifi'nce kumsala gelen yerli ve yabancı turistlere yönelik uyarı tabelaları asıldı. DKMP Genel Müdürlüğü'ne ait 'Lütfen kurallara uyalım' ibareli tabelalarda yasaklar şöyle açıklanıyor:

“Her türlü motorlu araç girişi yasaktır. Çadır kurmak ve gecelemek yasaktır. Ateş yakmak ve mangal yapmak yasaktır. Gece 21.30-05.30 arası kumsala çıkmak yasaktır. Deniz kaplumbağalarına dokunmayın ve yavruları elinize almayın. Kumu kazmayın, kum almayın ve kendinizi kuma gömmeyin. Çıralı kumsalı, Tarım ve Orman Bakanlığı 'Deniz Kaplumbağalarının Korunması Genelgesi hükümlerine tabidir. Yukarıdaki kurallara uymayanlar hakkında yasal işlem uygulanır."

‘YUVALAR KAFESLERLE KORUMA ALTINA ALINIYOR’

Ulupınar Çevre Koruma Kooperatifi Başkanı Habib Altınkaya, Çıralı kumsalında yuvalama sezonunun başladığını, yuva sayısının 7'ye çıktığını belirterek, “Yuvalar kafeslerle koruma altına alınıyor. Bu yıl da akşam 21.30'dan sabah 05.30'a kadar sahile insan girişi yasaklarımız başladı. Ayrıca çadır kurmak, kamp yapmak, araçla giriş, ateş veya mangal yapmak gibi zarar verici tüm faaliyetler sahilimizde yasak. Beldemize tatile gelecek tüm yerli ve yabancı misafirlerimizin dikkatli ve bu konularda hassas davranmasını bekliyoruz. Gönüllülerimizin de bu konulardaki çalışmalarına destek vermelerini temenni ediyoruz" diye konuştu. (DHA)

'Kelek' karpuz, kavun 'ayıplı ürün' statüsünde

Havaların ısınmasıyla yaz meyveleri market, manav ve pazar tezgahlarında yerini aldı. Görünümüyle iştah kabartan başta karpuz, kavun gibi sofraların vazgeçilmez tatlarına ilgi arttı. Son günlerde tezgahta taze, olgunlaşmış görünümüne aldanıp satın alınan başta karpuz ve kavunun, evde servis için dilimlendiğinde renksiz ve tatsız haline rastlanılmasından kaynaklı şikayetlerde artış oldu.

Tüketiciler Birliği Antalya Şube Başkanı Neşet Gündüz, yetişmemiş, 'kelek' karpuz ve kavunun 'ayıplı ürün' statüsünde olmasından dolayı tüketicinin, satıcıdan ürünün değişimini veya parasını talep edebileceğini söyledi. Bozulma belirtisi olan meyve ve sebzelerin de ayıplı ürün sayıldığını dile getiren Gündüz, "Olgunlaşmamış meyve veya sebze pazarda, marketlerde satışa sunulamaz. Karpuz alıyorsunuz, kesildiğinde olgunlaşmamış olduğu görülüyor. Bu ürünü satıcıya bildirip, para iadesi ya da ürün değişimi yapabilirsiniz. Bu durumda tüketici ürünün fotoğrafını çekip, satıcıya bildirmeli. Manavda, pazarda satıcı kabul etmezse, zabıta ile tutanak hazırlayıp, kurumlara şikayet edilebilir. Tüketici hakem heyetine başvurup, icra mahkemesine dilekçe verilebilir. Mahkeme sonrasında tüketici 20 bin lira civarında maddi, manevi tazminat kazanabilir. Tüketicinin alışveriş fişi, tezgah ve olgunlaşmamış ürünün fotoğrafı delil sayılır" diye konuştu. (DHA)

ABD'li turistler gemiyle Alanya'ya geldi

Fransa bandıralı, 142 metre uzunluğundaki L'austral adlı kruvaziyer, Kuşadası'ndan yola çıkarak Alanya Limanı'na ulaştı. Çoğunluğu ABD'li olmak üzere 180 turist ve 142 personelin bulunduğu gemi Alanya Limanı'na demirledi. Gümrük işlemleri sonrası turistler ilçe merkezi, tarihi yerleri ziyaret etti. L'austral isimli geminin saat 20.00'da Antalya Limanı'na gitmek üzere Alanya Limanı'ndan demir alacağı öğrenildi.

Turistler, kruvaziyerle yanyana demirleyen TCG Gediz ve TCG Bandırma Fırkateyni'ne ilgi gösterdi. 19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı kapsamında Alanya Limanı'na demirleyen TCG Gediz ve TCG Bandırma Fırkateyni ile fotoğraf çektiren turistler daha sonra ilçeyi gezdi. (DHA)

“Yeni bir yapılandırma kanununa ihtiyaç var”

TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Enflasyondaki artış sadece dar gelirlileri değil esnafı da büyük ölçüde etkiliyor. Esnaf bugün sattığı malı yarın aynı fiyattan alamıyor. Giderleri artarken gelirleri azalan esnaf vergi ve prim borçlarını zamanında ödeyemez oldu. Esnafın rahatlayabilmesi ve devlet bütçesine gelir sağlanabilmesi için daha önce olduğu gibi tüm vergi cezaları, trafik, askerlik, nüfus, köprü, otoyol kaçak geçiş cezaları, adli para cezaları, idari para cezaları, öğrenim kredisi borçları ve destekleme primi borçları gibi alanlarda kapsamlı bir yapılandırmaya ihtiyaç var” dedi.

“Vergi artışları her zaman vergi gelirlerini artırmaz”

3 aylık bütçe açığının 500 milyar TL’nin üzerinde çıkması nedeniyle bir taraftan kamuda tasarruf paketi açıklanırken diğer taraftan da vergi gelirlerini artıracak çalışmaların yapıldığını ifade eden Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Vergi artışları, her zaman vergi gelirlerini artırmayabilir. Tahakkuk eden her 100 TL’lik verginin 15-20 TL’si ödenemiyor. Böyle olunca hem devletin tahsilatı azalıyor hem de esnafın borcu artıyor. En son çıkarılan 7440 sayılı Yapılandırma Kanunu ile 2023 yılı sonuna kadar 156 milyar TL tahsil edildi. Şu ana kadar kesinleştiği halde ödenmeyen borçlar tahsil edilirse yeni bir vergi artışına gerek kalmaz. Hem bütçe açığı azalır hem de esnaf borcundan kurtulur” şeklinde konuştu.

“Esnaf bugün sattığını yarın yerine koyamıyor”

Enflasyondaki artışın emekli ve ücretli kadar esnafı da büyük ölçüde etkilediğini vurgulayan Palandöken, “Esnaf bugün sattığını yarın aynı fiyattan alamıyor. Vatandaş fiyat artışının nedeni esnafmış gibi esnafa tepki gösteriyor. Maliyeti artan esnaf, artan maliyetini fiyatlara yansıtsa müşterisi azalıyor. Yansıtmasa zarar ediyor. Böyle bir ortamda yeni bir vergi artışı, vergi gelirini değil esnafın borcunu artırır. Bunun yerine uzun vadeli ve faizsiz yeni bir yapılandırma yapılırsa sonuçları çok olumlu olacaktır. Öte yandan bu yapılandırmaların ana unsuru vatandaşların tüm borçlardan kurtulup piyasaya, çarşıya ve pazara hareketlilik gelmesi. İnsanların kredi kartı borcunun anaparasını ödemesi ve diğerlerini taksitlendirmesi ve yapılandırmanın bütün borçların kapanması yeniden piyasaların canlanmasına katkı sağlayacak” diye konuştu.

Bakan Göktaş açıkladı: Toplam 4,2 milyar lira Evde Bakım Yardımı'nı hesaplara yatırdık

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Bakanlık tarafından sunulan en önemli aile odaklı bakım hizmet modellerinden biri olan Evde Bakım Yardımı’nın 2006 yılında engelli bireylerin öncelikle aile yanında desteklenmeleri düşüncesiyle başlatıldığını hatırlattı. Göktaş, “Engelli vatandaşlarımızın aile bütünlüklerini muhafaza edecek şekilde bakımlarının evde yapılmasını önceliyoruz. Evde Bakım Yardımı ile engellilerin yaşadığı ortamdan ayrılmadan, ailesi veya yakınlarıyla birlikte yaşayarak aile birliğinin korunmasına ve güçlenmesine destek oluyoruz” ifadelerini kullandı.

"Toplumun her bir ferdine ulaşmaya çalışıyoruz"

Evde Bakım Yardımı ile bakıma ihtiyaç duyan tam bağımlı yakınlarının bakımını üstlenen vatandaşların desteklenerek aile bütünlüğünün korunduğunu belirten Göktaş, “Bakanlık olarak engelli bireylerin eğitim, sağlık, güvenlik, istihdam gibi temel haklarına tam olarak ulaşmaları için hak temelli bir bakış açısıyla politikalar geliştiriyoruz. Geliştirdiğimiz bütüncül ve adil sosyal hizmet modelleri ile toplumun her bir ferdine ulaşmaya çalışıyoruz” dedi.

"Halihazırda 560 bin vatandaşımız Evde Bakım Yardımı’ndan yararlanıyor"

Evde Bakım Yardımı kapsamında hak sahibi başına aylık 7 bin 608 lira ödeme yapıldığını ifade eden Bakan Göktaş, şunları kaydetti:
“Evlerinde bakılan tam bağımlı vatandaşlar ve aileleri için bu ay toplam 4,2 milyar lira Evde Bakım Yardımı’nı hesaplara yatırdık. Halihazırda 560 bin vatandaşımız Evde Bakım Yardımı’ndan yararlanıyor. Türkiye Yüzyılı vizyonumuz çerçevesinde Bakanlık olarak engellilik alanındaki hak temelli sosyal yardımların şeffaf bir anlayışla sürdürülebilir olması için çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Ödemelerin tüm engelli vatandaşlarımıza ve ailelerine hayırlı olmasını diliyorum.”

Bakan Uraloğlu duyurdu! 19 Mayıs'ta trenler ücretsiz olacak

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla 29 Nisan tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan karar doğrultusunda 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nda Bakanlığa bağlı Marmaray, Başkentray, İZBAN, Sirkeci-Kazlıçeşme raylı sistem hattı ve Gayrettepe-İstanbul Havalimanı-Arnavutköy Metro Hattı’nın ücretsiz olarak hizmet vereceğini söyledi.

YHT, ANAHAT VE BÖLGESEL TRENLERDE GENÇLERE YÜZDE 15 İNDİRİM VE ABONMAN KOLAYLIĞI

Türkiye’nin en önemli ulaşım modlarından birisinin demiryolları olduğunun altını çizen Bakan Uraloğlu, ülkenin geleceği olan gençlerin çok önemli bir bölümünün trenlerle seyahat etmeyi tercih ettiği bilgisini verdi.

Yüksek Hızlı Tren’le yolculuk yapanların yüzde 19.8’ini gençlerin oluşturduğunu kaydeden Uraloğlu, “TCDD Taşımacılık tarafından işletilen Yüksek Hızlı Tren, anahat ve bölgesel trenlerimizde gençlerimize yüzde 15 oranında indirim ve çeşitli oranlarda indirimli abonman seçenekleri sunuyoruz. Gençlerimiz, Yüksek Hızlı Trenlerimizin yanı sıra turistik trenlerimize de büyük ilgi gösteriyor. Ülkemizin geleceğini emanet edeceğimiz gençlerimizin demiryolu sevgisiyle büyümesi çok önemli.” dedi.

Çılgın Sayısal Loto 300 milyon TL’yi aştı! Şansırı denemek isteyenler soluğu bayide aldı
Yatırımcılar dikkat! Borsa için tarih verildi: ‘Bu oran çok uzak bir ihtimal değil’

Yatırımcılar dikkat! Borsa için tarih verildi: ‘Bu oran çok uzak bir ihtimal değil’

Milliyet.com.tr/ Borsa İstanbul haftanın son işlem gününde rekor kırdı. Endeks 10600 puan seviyesinin de üzerine çıktı. Daha önceden BIST 100 için ilk hedef seviye 10500 olarak gösteriliyordu. Peki borsada sert yükselişin nedeni ne? 11 bin puan seviyesi ne zaman görülür?

Konuyla ilgili merak edilenleri Ekonomist Tuğba Ekin, milliyet.com.tr’ye anlattı. Ekin konuşmasında şu ifadeleri kullandı: “Bankacılık öncülüğünde yükselen endekste yeni rekor geldi. Ulaştırma ve aracı kurumlarda da ciddi bir pozitif fiyatlama hakim oldu. Bankacılık ve ulaştırma BIST100 endeksinde önemli bir ağırlığı temsil ediyor.

Konut satışlarında son yılların en büyük değişimi! Nedeni belli oldu

PİYASALARIN GÖZÜ PERŞEMBE GÜNÜNE ÇEVRİLDİ!

10.500‘ün kırılması ile artık 10.700-10.730 puan aralığı takip edilebilir. Önümüzdeki hafta perşembe günü Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, Para Politikası Kurulu (PPK) toplanacak. Hem Merkez Bankası’ndan devam eden politikalar hem yurt dışı borsaların yükseliş etkisi ile BIST100 endeksinde kısa dönemde satışların derinleşmesi beklenmiyor.

BU AY İÇİNDE 11 BİN PUAN MÜMKÜN MÜ?

Görebilir, 11.000 seviyesi için yaklaşık yüzde 3.5 oranında bir pozitif fiyatlama gerekiyor. Bu oran çok uzak bir ihtimal değil. Gündeme düşen olumlu haber akışları 11.000 seviyesine çıkış adına destekleyici olacaktır.

YÜKSELİŞİ DESTEKLEYEN 5 SEKTÖR!

Cuma günü piyasada neredeyse negatif fiyatlanan sektör endeksi yok diyebiliriz. En çok yüzde 4.5’in üzerinde getiri ile bankalar ve ulaştırma endeksleri, yaklaşık yüzde 3.5 getiri ile sigortacılık endeksi, yüzde 3 üzeri getiri ile iletişim ve aracı kurumlar yükselişi destekleyen ilk beş sektör endeksi oldu. Tavan olan hisselerde ise savunma, turizm, otomotiv, turizm, gıda gibi birçok sektörden farklı hisse yer alıyor.

Makam aracına sınır ihalelere inceleme

BORSA FONLARINA YATIRIM MANTIKLI MI?

Hisse senetleri ile ilgili finansal okuryazarlığı yeterli olmayan bireyler, uzmanlarca risk tercihlerine göre hisse senedi yoğun fonlara yatırım yapabilirler. Fonlara yatırım yapmak her dönemde mantıklıdır. ‘Hangi yatırım enstrümanı getiri anlamında sizi tatmin edecek ve içinde bulunan dönemde hangi yatırım araçlarını barındıran fonlar seçilecek?’ önemli olan budur. Ben kişilerin eğer bu alanda bilgisi yeterli düzeyde ise yarı yarıya ya da yüzde 60-70 bandında hisse senetlerinde al-sat işlemleri yapmalarını, kalan kısım için ise fonlar üzerinden değerlendirmelerini makul buluyorum. Eğer yatırımcı yeterli bilgi düzeyinde olmadığının bilincindeyse o zaman portföyün en az yüzde 60’ı kadarını profesyoneller tarafından belirlenen fonlarda değerlendirmeleri daha doğru olacaktır.”

Ata Yatırım Yurtiçi Piyasalar Uzman Yardımcısı Emre Özdemir ise açıklamasında şu ifadeleri kullandı: "Endekste 10.500 seviyesini aştığımız haftanın son işlem gününde, yükselişe bankacılık endeksinin öncülük ettiğini görüyoruz. Endeksin ilk olarak 10.000 seviyesini aşması bir miktar zaman almıştı ve bu seviye aşıldıktan sonra da 10.500 seviyesi hedeflenirken yer yer geri çekilmeler yatırımcıları her ne kadar tedirgin etse de, kritik 10.000 seviyesinin altına sarkmanın genel itibarıyla beklenmediğini söyleyebiliriz. Öncesinde 10.500 seviyesinin üzeri hedefleniyor olsa da, hafta içinde Bank of America'nın bankacılık hisselerindeki hedef fiyat güncellemeleri yukarı yönlü ivmeyi teşvik etmiş oldu. Ayrıca son günlerde sakin seyreden diğer BIST30 endeks hisseleri de yükselişe destek oldu ve bu hisselerin önemli direnç noktalarını kırmasıyla yükselişin daha kalıcı olduğunu söylemek mümkün. Son işlem günündeki kayda değer yükselişte, banka hisseleri dışında havacılık, telekomünikasyon, gıda perakende ve holdingler göze çarptı.

BIST100'de 10.500'ün aşılmasıyla birlikte yeni hedefimiz hangi seviye olabilir diye bakacak olursak; tabii ki ilk akla gelen 11.000 olacaktır. Fakat bu seviyenin üzerini içinde bulunduğumuz Mayıs ayı içerisinde görmemiz biraz zor olabilir. Enflasyonla mücadele yöntemlerinin sonuç vermeye başlaması, önümüzdeki ay Türkiye'nin 'gri liste'den çıkabileceği beklentisini de doğurmuş oldu. Fakat yine de belirsizlik söz konusu olduğu için bu süre zarfında 10.500-11.000 bandında fiyatlamalar beklenebilir ve bu dönemde yeni alınacak pozisyonlarda 'seçici olmak' önem arz ediyor.

‘Türkiye teknolojik girişim üssü olacak’

Özellikle son dönemde hisse senedi fonlarına ilgi artıyor ve fonlar, yukarıda bahsetmiş olduğum 'seçici olmak' konusunda yatırımcılara yardımcı olacaktır.

Borsada bireysel olarak yatırım yapmanın yanı sıra kümülatif olarak yatırım yapmaya imkan veren yatırım fonlarının özellikle 'hisse senedi neye göre seçilir' veya 'hangi dönemde, hangi sektöre yönelmek gerekir' gibi kârımızı maksimize edebilecek veya bizi zarardan koruyabilecek bazı konularda, yıllardır sermaye piyasalarında tecrübe sahibi olan uzman fon yöneticilerinden yardım almış oluruz.

Bu noktada 'borsada işlem yapmak için yeterince tecrübem olduğunu düşünmüyorum' veya 'borsada işlem yapmak için vaktim olmuyor' gibi sorunlarla karşılaşan yatırımcılar, kendine en uygun fonu elektronik ortamda kolaylıkla seçebilir, yerinden kalkmadan yatırım yapabilir ve yatırımları onun yerine bir uzman tarafından yönetilir. 'Portföydeki fon ağırlığı ne olmalı' dersek de, bu sorunun cevabı tamamen yatırımcıya bağlıdır. Eğer 'vakit ayırabilirim ve tecrübelerimi değerlendirmek istiyorum' derseniz portföyünüzdeki fon ağırlığı daha az olabilir. Fakat 'ben bu tür işlemlere vakit ayırmakta zorlanıyorum' derseniz kendinize 'fon sepeti' oluşturarak veya güvendiğiniz tek bir fona yatırım yaparak portföyünüzün tamamını fonlardan meydana getirebilirsiniz."

Konut satışlarında son yılların en büyük değişimi! Nedeni belli oldu

Milliyet.com.tr/TÜİK, nisan ayı konut satış rakamlarını açıkladı. İstatistiklerde satış rakamları dikkat çekici bir boyutta geriledi. Buna göre nisan ayında satışlar 3 yıl sonra ilk kez 80 bin rakamının altında kaldı. Konut satışları Türkiye genelinde nisanda bir önceki yıla göre yüzde 11.8 oranında azalışla 75 bin 569 oldu.

Rakamlarda en dikkat çekici düşüş ise yabancılara yapılan satışta oldu. Bu satışlar 4 yılın en düşük seviyesini test etti. Nisan ayında satışlar geçen yıla göre 50,3 azalarak bin 272 oldu.

Öte yandan açıklanan verilere göre nisan ayını da kapsayan son 10 aylık süreç içerisinde konut fiyatları enflasyonun altında artışlar göstermişti. Peki konut satışlarında ve reel bazlı fiyatlarda düşüş devam eder mi?

MEB duyurdu! Sözleşmeli öğretmen atama başvurularında tarih belli oldu

KONUT SATIŞLARINDA SERT DÜŞÜŞÜN 4 ANA NEDENİ!

Konuyla ilgili merak edilenleri Gayrimenkul Uzmanı Mustafa Hakan Özelmacıklı, milliyet.com.tr’ye anlattı. Özelmacıklı konuşmasında şu ifadeleri kullandı: “Konut satışlarında düşüş devam ediyor. Bu yılın ilk 4 ayını geçen yıla kıyasladığımızda konut satışlarında düşüş oranı yüzde 3.7 olarak gerçekleşti. Toplamda ilk 4 ayda konut satışı 355 bin 173 seviyesinde oldu.

‘DARALAN BİR PİYASA SÖZ KONUSU’

Konut tarafında daralan bir piyasa söz konusu. Bankalarda yüksek kredi oranları bunda başı çekiyor. Yüzde 3’ün üzerinde olan kredi faiz oranları nedeniyle vatandaşın krediye erişimi kısıtlı.

İkincisi bankalar dışındaki kısıtlama hükümetin kararlarından geliyor. Gerek ikinci eve yönelik kredi kısıtlamaları, gerekse enerji sınıfına göre daha az kredi oranları kullanılması daralmayı etkiliyor.

Üçüncüsü mevduat faizi. Bankaların verdiği oranlar yüksek, kısa dönemde de düşüş göstermesi beklenmiyor. Bu TL’yi güçlendirirken, vatandaşın gayrimenkul, araç gibi bazı taşınmazlardan çıkarak yatırımlarını para piyasalarında değerlendirmesine neden oluyor.

Dördüncü neden ise yabancılara satışta önemli bir düşüş var. İlk 4 aya baktığımızda geçen yıla göre yüzde 48.4 oranında azalma oldu. Yabancıya satışın azalması piyasa içerisinde satışları olumsuz etkileyen bir husustur.

Makam aracına sınır ihalelere inceleme

İPOTEKLİ SATIŞLARDA SERT DÜŞÜŞ!

İpotekli satışlarda ocak nisan döneminde geçen yıla göre yüzde 57 düşüş var. Nisan ayı için 100 konuttan sadece 9.4’ü ipotekli olarak satılabilmiş. Neredeyse yüzde 10’luk bir oran diyebiliriz. Geçen ay bu yüzde 12’ydi. Daha önceki aylarda ise yüzde 8’lere düşmüştü.

VATANDAŞLAR BU NEDENLERLE EVİNİ KİRAYA VERMEK İSTEMİYOR

Gayrimenkulde kiralara getirilen sınırlama, hukuki davaların uzun sürmesi, kira fiyatlarındaki artışın sınırlandırılması gibi unsurlar da konut tarafında gayrimenkulünü kiraya vermek isteyen kişiler için bir engel durumu teşkil ediyor diyebiliriz.

KONUT FİYATLARINDAKİ GERİLEMENİN SEBEBİ NE?

Gayrimenkul son dönemde hızlı primlenmişti. Altına göre iki katı daha fazla kazandırdığı dönemler de oldu. Şu anda fiyatlarda bir düzeltme söz konusu diyebiliriz. Piyasa şu anda durağan bir dönemde. Fiyatlardaki düşüş açısından en büyük etken vatandaş açısından krediye erişilememektir. Şu anda Türkiye’de ortalama bir dairenin 3 milyon TL olduğunu varsayarsanız bunu konut almak yerine mevduata yatırdığınız zaman kazanç çok daha fazla olabiliyor. Siz 3 milyon TL’lik daireyi 15 bin TL kredi mi vermek istersiniz, yoksa 150 bin TL faiz geliri mi elde etmek istersiniz? Mevduat faizleri burada en önemli unsur.

FİYATLARDA DÜŞÜŞ SÜRECEK Mİ?

Önümüzdeki süreçte reel bazlı düşüşleri göreceğiz. İlanlardaki fiyatlar hemen aşağı inecek diye bir şey söylemek mümkün değil. 5 milyonluk bir daire 4 milyona düşecek diye bir beklenti söz konusu değil. Arsa ve inşaat maliyetleri artmaya devam ediyor. O nedenle enflasyonda henüz zirveyi görmediğimizi düşündüğümüzde reel bazlı düşüşleri görmeye devam edeceğiz.

KİRALIKTA FİYATI EN FAZLA ARTAN İLLER

Kiralık konutta fiyat artışı devam ediyor. Hatta bu fiyat artışı doğu illerimizde çok daha fazla. Doğu illerindeki kira fiyatları batıya göre biraz daha geç geliyor. Geçen yıla göre kira fiyatlarının en çok arttığı Gümüşhane, Artvin, Ağrı, Bitlis, Siirt gibi illerde yüzde 200’ün üzerinde artışlar yaşandı.

Sezonluk kiralamaların yapıldığı Muğla gibi illerde bazı düşüşler var. Antalya, Mersin ve İstanbul gibi illerde kira artışları nispeten düşük kaldı. Diğer illerin birçoğunda kiralarda önemli artışlar yaşandı. Birçok yerde enflasyonun üzerinde artışlar yaşandı.”

Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Emlakjet CEO'su Tolga İdikat ise açıklamasında şu ifadeleri kullandı:"Konut satışlarındaki bu sert düşüşte, ekonomik belirsizlikler, artan faiz oranları ve yükselen inşaat maliyetleri gibi temel faktörler rol oynuyor. Ekonomideki dalgalanmalar ve artan belirsizlikler, tüketici güvenini olumsuz etkileyerek konut alımlarında bir durağanlığa yol açtı. Bankaların konut kredisi faiz oranlarındaki artış ise potansiyel alıcıların kredi kullanmasını zorlaştırarak konut sahibi olma maliyetini yükseltti. Bu durum da talebi düşüren unsurlar arasında yer aldı. Son olarak, inşaat maliyetlerindeki artış yeni konut üretimini olumsuz etkileyerek arzı kıstı ve bu da satışları düşüren bir faktör olarak öne çıktı.

SATIŞ RAKAMLARININ AZALMASI FİYATLARI GERİLETEN BAŞLICA SEBEP Mİ?

Satış rakamlarındaki azalma, konut fiyatlarındaki düşüşün ana sebeplerinden biri olarak öne çıkıyor; ancak bu tek başına yeterli bir açıklama değil. Konut fiyatlarının reel bazda düşmesinin diğer nedenleri arasında arz fazlası öne çıkıyor, özellikle büyük şehirlerde yaşanan arz fazlası fiyatları aşağı çekiyor. Yeni konut projelerinin artması ve satılmayı bekleyen mevcut konut stoku, fiyatlar üzerinde baskı oluşturuyor. Ayrıca, konut kredisi kullanımındaki azalma talebi düşürdü ve dolayısıyla fiyatların gerilemesine sebep oldu; kredi faiz oranlarının yüksekliği de tüketicilerin kredi kullanımını sınırladı. Yüksek enflasyon da konut fiyatlarının nominal olarak artmasına rağmen, reel olarak değer kaybetmesine yol açtı; enflasyon karşısında alım gücünün düşmesi, konut fiyatlarının reel bazda düşmesini beraberinde getirdi. Son olarak, tüketici güven endeksinin düşük seyretmesi, konut alım kararlarının ertelenmesine ve fiyatların düşmesine neden oldu; ekonomik belirsizliklerin yarattığı ikilem, tüketicilerin büyük yatırımlardan kaçınmasına yol açtı.

AŞAĞI YÖNLÜ SEYİR BİR MÜDDET DAHA DEVAM EDER Mİ?

Konut fiyatlarındaki reel bazda düşüş ve satış rakamlarındaki azalma, mevcut ekonomik koşullar ve piyasa dinamikleri göz önüne alındığında bir süre daha devam edebilir; ancak bu durum, birkaç faktöre bağlı olarak değişebilir. Öncelikle, ekonomik istikrarın sağlanması ve belirsizliklerin azalması, konut piyasasına olumlu yansıyabilir; hükümetin ekonomik istikrarı sağlama yönelik adımları, piyasadaki güveni artırabilir. Ayrıca, konut kredisi faiz oranlarında olası bir düşüş, talebi artırarak fiyatlarda ve satış rakamlarında toparlanma sağlayabilir; faiz oranlarının düşmesi, konut alımlarını teşvik edebilir. Son olarak, gayrimenkul sektörüne yönelik teşvikler ve yapısal reformlar, piyasayı canlandırabilir; özellikle yabancı yatırımcıları teşvik edecek düzenlemeler ve yerli alıcıları destekleyecek programlar, piyasadaki hareketliliği artırabilir.

KİRA FİYATLARI EN ÇOK HANGİ İLLERDE ARTIŞ GÖSTERDİ?

Emlakjet verilerine göre Muğla ilinde kira artışları %25’lik artışla rekor kırarken Gaziantep’in Şehitkamil ilçesi %12’lik artışla Muğla’yı takip etti. İzmir’de bir önceki aya oranla kira fiyatları %6 oranında artış gösterirken Antalya’da bu artış %7 olarak gözlendi. Bu verilere dayanarak, farklı illerdeki kira artışlarının oldukça çeşitli olduğunu gözlemliyoruz.

Örneğin, Muğla ilindeki kira artışı %25'lik bir artışla oldukça yüksek bir seviyeye ulaşarak aylık değişimde rekor seviyede gerçekleşmiş. Gaziantep'in Şehitkamil ilçesi ise %12'lik bir artışla Muğla'yı takip etmiş. İzmir'de kira fiyatları %6 oranında artmışken, Antalya'da ise bu artış %7 olarak gözlemlenmiş. Bu veriler, farklı bölgelerdeki kira piyasasının değişkenliğini ve yerel faktörlerin kira fiyatlarını etkileyebileceğini gösteriyor. Örneğin, Muğla gibi turistik bölgelerdeki yoğun talep veya Şehitkamil gibi belirli bir bölgedeki konut arzının sınırlı olması kira fiyatlarındaki bu farklılıkları açıklamada rol oynamaktadır."

‘Türkiye teknolojik girişim üssü olacak’

NEVSAL ELEVLİ - Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, “Türkiye’nin özellikle teknolojik girişimlerin merkez üslerinde biri olmasını sağlayacağız” dedi.

Bakan Kacır bir dizi programa katılmak için geldiği Londra’da Tech.EU zirvesinin açılış konuşmasını da yaptı.

Toplam büyüklüğü 30 milyar doları aşan uluslararası girişim sermayesi fon yöneticileriyle de görüşen Kacır Türkiye’deki teknoloji girişimciliği ekosistemi ile teşvik sistemini anlattı. Londra’daki temaslarıyla ilgili Milliyet’e açıklamalarda bulunan Kacır, uluslararası teknoloji ve girişim şirketlerini Türkiye’de yatırım yapmaya davet ederek, kısa süre içinde “Techvisa” programıyla bu alanda uluslararası girişimleri ülkeye çekmeyi hedeflediklerini belirtti.

Bakan Kacır: Türkiye'de yatırımlar hızlanacak

"YATIRIMLARI ÇEKECEĞİZ"

Kacır, “Techvisa” programına ilişkin şunları söyledi:

“Türkiye’ye hem teknolojik girişimlerin taşınması için, hem de teknoloji geliştiren bireylerin Türkiye’ye gelmeleri için bir davet programı niteliğinde olacak. Türkiye olarak biz de son dönemde teknolojik girişimciliğinde yükselen bir ivmeyle yarışa katıldık. Türkiye’nin teknoloji tabanlı girişimlerine yapılan yatırımlar son 3 yılda muazzam yükseldi. 4 milyar dolarlık bir yatırım son 3 yılda Türkiye’nin teknolojik girişimlerine gerçekleşti. Bu hareketlilikle Türkiye’nin özellikle teknolojik girişimlerin merkez üslerinden biri olmasını sağlayacağız. Böylelikle ‘start up’ ekonomisinin Türkiye’nin kalkınma sürecinde lokomotif unsurlardan biri olmasını temin edeceğiz.”

DAHA DA FAZLA KÜRESEL KAYNAK

Londra Borsası’nda gong törenine de katılan Bakan Kacır, “Bu, Londra Borsası’na daha çok Türk şirketinin geleceği anlamına mı geliyor?” sorumuza şu cevabı verdi:

“Bildiğiniz gibi katıldığımız Tech.EU etkinliği aslında geçtiğimiz yıllarda Türkiye’den bir teknoloji haberleşme platformunun Tech.EU’yu satın alması vesilesiyle Türk menşeili bir etkinliğe dönüşmüş oldu. Bu etkinlik nedeniyle de gong çalma törenine davet edildik. Türk şirketler büyüsün ve küreselleşsin istiyoruz. Neden olmasın? Türkiye’de de halka açılmalarını özellikle arzu ederiz. Ama mutlaka bu küresel yolculukta dünyanın farklı piyasalarında amaç yüksek düzeyde finansmana erişme. Bir gün gelecek, Türk şirketleri daha fazla Londra Borsası’nda da, küresel piyasalardan da kaynak geliştirme imkânı bulacak.”

'TOGG otomotiv endüstrisinin dönüşümüne öncülük ediyor'
Bakan Kacır yollardaki TOGG sayısını açıkladı ve bir de müjde verdi

Makam aracına sınır, ihalelere inceleme

ASLIHAN ALTAY KARATAŞ - Kamuda tasarruf tedbirlerine ilişkin Cumhurbaşkanı genelgesi Resmi Gazete’de yayımlanarak dün itibarıyla yürürlüğe girdi.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan genelgede, tedbirlerin uygulamasının hassasiyetle takip edilerek denetleneceğini ve aykırı hareket edenler hakkında gerekli yaptırımların uygulanacağını kaydetti. Genelgede dikkat çeken bazı tedbirler şöyle:

İsraf eleştirilerinin odak noktası olan kamuda makam aracı kullanımına sınırlama getirildi. Buna göre, TBMM Başkanı, TBMM Başkanlık Divanı üyeleri, Komisyon başkanları, Grup başkanları ve başkanvekilleri, bakanlar, Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet komutanları, MİT Başkanı ve yardımcıları, yurt dışındayken elçi ve daimi delegeler, daimi askeri temsilciler, yüksek yargı organı başkanları, valiler, YSK Başkanı, Cumhuriyet Başsavcısı, TBMM Genel Sekreteri, Kamu Başdenetçisi, üniversite rektörleri, Diyanet İşleri Başkanı, Genelkurmay 2. Başkanı ve (J) başkanları, Ordu, Kolordu, Tümen, Donanma, Hava Kuvvet ve Yurt İçi Bölge Kumandanlıkları, Jandarma Genel Komutanı, general veya amiraller, düzenleyici denetleyici kurum başkanları, Emniyet Genel Müdürlüğü, Ankara, İstanbul, İzmir Emniyet Müdürlükleri, kaymakamlar dışında hiçbir makama taşıt tahsis edilmeyecek.

Kamuda yeni dönem! Tasarruf tedbirleri Resmi Gazete'de yayımlandı

3 YIL YENİSİ YOK

Bunların dışında kalan 3 sayılı Üst Kademe Kamu Yöneticileri Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’ne ekli cetvelde yer alanlar ile belediye başkanları, belediyelerde genel sekreterler ve genel müdürler ise; ikametgahları ile görev yerleri arasındaki sadece sabah - akşam geliş ve gidişleri için hizmet aracı olarak, kurum mevcutlarında bulunan binek veya station vagon tipi taşıtlardan yararlanabilecek. Bakanlıklarda hizmet taşıtlarından en fazla 3 adedi makam hizmetlerinde kullanılabilecek.

Kamuda 3 yıl yeni taşıt alımı yapılmayacak. Hiçbir makama arazi binek gibi taşıtlar ile yabancı menşeli taşıt, makam aracı olarak tahsis edilmeyecek.

Şehirler arası görevler için zorunlu durumlar hariç resmi taşıt kullanılmayacak. Kamu taşıtlarında “Resmi hizmete mahsustur” ibaresi olacak. Taşıtların masrafları kayıt altına alınacak.

LOJMANLAR SATILABİLİR

Memurlara giyecek yardımı ayni gerçekleştirilecek. Kıyafet desteği için çek, kupon gibi araçlar kullanılmayacak, nakdi ödeme olmayacak.

Kamuda tasarruf paketinde ne var? İşte madde madde alınan kararlar

Savunma ve güvenlik hizmetlerinde kullanılanlar hariç mevcut lojman ve sosyal tesisler ekonomiye kazandırılacak. Lojman kiraları ve sosyal tesis ücretleri rayiç bedeller dikkate alınarak yeniden belirlenecek.

Kamu kurum ve kuruluşlarının hizmet içi eğitim, toplantı, organizasyon faaliyetleri uzaktan erişim yöntemiyle yapılacak. Yüz yüze yapılması zorunlu olanlar ise kamu tesislerinde yapılacak. Zorunlu haller dışında 3 yıl makine, bilgisayar benzeri demirbaş alımı yapılmayacak.

AZALAN KADRO YENİ KADRO

Emeklilik, istifa ve ölüm gibi nedenlerle meydana gelen azalma kadar yeni kadro ihdası ve kullanımı talebinde bulunulabilecek.

Kamuya günlük gazete alınmayacak. Mevzuattan kaynaklanan zorunluluklar gereği yapılan veya kurum faaliyetleri ile doğrudan ilgili olan tanıtım giderleri hariç basın ve yayın organlarına ilan - reklam verilmeyecek.

Kamuda tasarruf paketi ekonomiye nasıl yansır? Ekonomist Bayram madde madde anlattı

Milletlerarası görüşmeye açılacak telefonları üst yöneticiler belirleyecek. Cep telefonu tahsisi sınırlanacak, aylık görüşme limitlendirilecek.

Temsil ve ağırlama ödenekleri, zorunlu haller dışında kullanılmayacak.

Uluslararası toplantılar ile milli bayramlar hariç açılış, konferans ve benzeri organizasyonlar nedeniyle gezi, kokteyl, yemek düzenlenmeyecek. Ajanda, takvim, plaket, eşantiyon alım, basım ve dağıtımı yapılmayacak.

DENETİM VE YAPTIRIM

17 Mayıs 2024 itibarıyla sözleşmesi imzalanmamış tüm mal ve hizmet alımları ile yapım işleri ihaleleri gözden geçirilecek ve genelgeye uymayan ihaleler iptal edilecek. Genelgeye aykırı iş ve işlemlerin tespiti halinde Cumhurbaşkanlığı ve ilgili idarelerce yaptırım uygulanacak.

YILMAZ: TOPLU TAŞIMA İÇİN DESTEK SUNULACAK

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, kamuda tasarruf paketini katıldığı TV programında değerlendirdi.
Birden fazla yerden maaş alan kamu görevlilerinin ücretlerine üst sınır getirilmesine ilişkin soru üzerine Yılmaz, “Birtakım şirketlerde, kamunun ortaklığı olduğu yapılarda görevlendirilenler istisnai de olsa yüksek (maaş) alabiliyorlar. Kamuoyunda bir tepki oluştu bu konulara, adaletsizlik duygusu oluşturdu. Dolayısıyla bir genel sınır koyma kararı aldık” dedi. Toplu taşıma olan yerlerde servis uygulamasının kaldırılmasına yönelik soruyu yanıtlayan Yılmaz, “Şu anda devam eden servisler süresi doluncaya kadar devam edip yenilenme aşamasında yeni bir yönteme geçmiş olacağız. Bir taraftan da toplu taşıma konusunda kamu çalışanlarına birtakım destekler de sunulacak. Belli sayıda toplu taşıma hakkı doğurucu birtakım desteklerle birlikte bu süreç yapılacak” ifadesini kullandı.

Samsunlu CANiK, 19 Mayıs’ı ‘üretim mesajıyla’ kutladı

CANiK Yönetim Kurulu Başkanı Zafer Aral’ın imzasıyla yayımlanan mesajda, “Biz, ‘milli mücadele’ kavramından yalnızca ordularla yapılan savaşı değil, bir toplumun hayatın her alanında geleceğini kurma yolundaki mücadelesini anlıyoruz. Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ü saygı ve rahmetle anıyor, onun zamanın ötesindeki, çağları aşan fikirlerinin ışığında yolumuza devam ediyoruz. Her alanda daha parlak bir geleceğe yürümek için bilimin yolundan sapmayan, yenilikçi bakış açısıyla ve akılcı düşüncelerle donatılmış, evrensel değerlere yürekten bağlı ‘fikri hür, irfanı hür ve vicdanı hür’ gençliğimize inanıyoruz” ifadelerine yer verildi.

Zafer Aral, mesajında “Atatürk’ün ‘tam bağımsızlık’ için yaktığı meşaleyi bugün savunma sanayisinde ülkemizin dışa bağımlılığını ortadan kaldırarak taşıyoruz” ifadelerini kullanarak şu vurguları yaptı:

“Kurulduğumuz günden bugüne ülkemizin savunmasına güç katıyor ve gerçekleştirdiğimiz ihracatlarla da ülkemize ekonomik katma değer sunuyoruz. Ülkemiz için ateşli silahlar ve savunma sanayi alanında geleceğin ürünlerini, hizmetlerini ve çözümlerini tasarlıyor, geliştiriyor, üretiyoruz. Genç istihdamıyla Atatürk’ün çizdiği rotada gençliğimize güveniyoruz.”

Ekonomiye 98.3 milyar liralık kaynak sağladı

Konuyla ilgili açıklamada, “Emlak Katılım’ın 2024 yılı birinci çeyreği itibarıyla ülkemiz ekonomisine sağladığı nakdi ve gayri nakdi finansman toplamı 98.3 milyar liraolarak gerçekleşti” denildi. Emlak Katılım’ın net karının geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 114 artışla 2 milyar lira olarak gerçekleştiği belirtilen açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Emlak Katılım, yılın birinci çeyreği itibarıylaaktif büyüklüğünü 199.3 milyar lira, toplanan fonlarını da 157.3 milyar lira seviyesine yükseltti. Emlak Katılım’ın fon büyümesi yüzde 12 düzeyinde, 2024 yılı birinci çeyrek sermaye yeterlilik oranı yasal yükümlülük seviyesinin çok üzerinde yüzde 19 olarak gerçekleşti. Emlak Katılım kaynaklarını etkin ve verimli bir şekilde kullanarak sadece ekonomiye değil,yaşadığımız dünyaya, çevremize ve sürdürülebilirliğe de katkı sunmanın öneminin bilinciyle çalışmalarını şekillendirmeye devam ediyor.”

Sürdürülebilirliğe 400 milyar destek

Garanti BBVA’nın, Avrupa Yeşil Mutabakatı (AYM) uyum sürecinde Türkiye’deki yatırımların önünü açmak ve ihracat süreçlerine destek olmak amacıyla başlattığı ‘İhracatta Sürdürülebilir Gelecek’ toplantılarının beşincisi Adana’da gerçekleştirildi.

‘Zaman azalıyor’

Türkiye’nin ihracatında önemli bir yeri olan Adana’da faaliyet gösteren şirketlerin önde gelenlerini bir araya getiren etkinlikte AYM ve Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’yla (SKDM) ilgili bilgiler verildi. Etkinlikte konuşanRecep Baştuğ, “Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması ticaretin kurallarını değiştirecek. Sürecin finansal boyutu 1 Ocak 2026’da devreye girecek. Yani bu sürece uyum sağlamak için fazla vaktimiz kalmadı” dedi. Baştuğ şöyle devam etti:

“Garanti BBVA olarak, iklim kriziyle mücadele konusunda 18 yılı aşkın süredir çalışıyoruz. Sorumluluklarımızın farkındayız. Avrupa Yeşil Mutabakatı’na uyum sürecinde de ülkemizdeki şirketleri desteklemeyi ve sürdürülebilir yatırımların önünü açmayı önemsiyoruz. Ana hissedarımız BBVA’nın 2018-2025 arasında 300 milyar euro’luk sürdürülebilir finansman sağlama hedefi var. Biz de bu hedefe 2025 yılına kadar en az 400 milyar TL tutarında destek sağlamayı hedefliyoruz. Şu ana kadar bunun yaklaşık yarısını gerçekleştirdik. Sürdürülebilir finansman hedeflerimizin yanı sıra, karbon yoğun sektörlerdeki riskimizi azaltmak konusunda da net hedeflerimiz var.”

OSB’lere güneş götürüyor

EBRU SUNGUR- Arçelik, organize sanayi bölgelerindeki (OSB)işletmelere, enerjilerininasıl güneşten sağlayacaklarını anlatmaya başlıyor. Bu amaçla Ege bölgesinden başlamak üzere OSB’leri gezecek TIR yola çıktı. Arçelik Türkiye Genel Müdürü Can Dinçer, “Sınırda karbon vergisine takılmadan Avrupa’ya ihracatın yolu yenilenebilir enerji. Tüm OSB’lere güneş enerjisi sistemleri kurmaya talibiz” dedi. Can Dinçer şu bilgileri verdi:

“Bugün OSB’lerin kullandığı elektrik Türkiye’nin toplam sanayi tüketiminin yaklaşık yüzde 50’sine denk geliyor. Hesaplamalarımıza göre,tüm OSB’lerin tüketimlerinin sadece yüzde 10’unun güneş enerjisi sistemlerinden karşılanması bile yaklaşık 2.1 milyon ton karbon salımınıönleyecek. Bu, 81 milyon ağaç dikmeye eşdeğer. Ülkenin birçok ilini dolaşacak Arçelik Enerji Çözümleri TIR’ı ile işletmeleri yenilenebilir enerji kullanımına teşvik ederek hem dünyamız hem işletmeler hem de ülkemiz için değer yaratmayı amaçlıyoruz.”

‘Devlet desteklemeli’

Dinçer, “OSB’lerdeki işletmelere güneş enerjisini tanıtırken finansman çözümleri de sunacak mısınız?” sorusuna şu yanıtı verdi:

“Bu yönde hazır bir çalışmamız yok. Ancak hem bankaların hem de Koç Holding’in finansman çözümleri bulunuyor. Bunun yanı sıra devletin desteği olursa sanayinin yenilenebilir enerji dönüşümü çok hızla gerçekleşir.”

Ürettikleri güneş enerji sistemlerine 12 yıl garanti verdiklerini, bu ürünlerin ömürlerinin de 25 yıl olduğunu belirten Can Dinçer şöyle konuştu:

“2023’te ‘Enerjiniz iyi olsun’diyerek başlattığımız yenilenebilir enerji atılımıyla Türkiye’nin dört bir yanına uzanan yetkili bayi ve servis ağımızla ülkemizin yenilenebilir enerji dönüşümüne ivme kazandırmayı ve öncülük etmeyi hedefliyoruz.”

Arçelik’in sunduğu enerji çözümleri

*Şirket toplamda yıllık 600 MW değerinde üretim kapasitesiyle İstanbul ve Ankara’daki tesislerinde güneş paneli üretiyor. Bu da yıllık olarak ortalama 1 milyon adet güneş paneline denk geliyor.

*SunJunior Enerji Depolama Sistemleri ile tüketicilergüvenilir ve uzun ömürlü lityum demir fosfat bataryaları ister şebekeden ister güneş panellerinden şarj ederek ihtiyaç anında kullanabiliyor.

*7.4 kW ve 22 kW kapasiteli Arçelik by WAT Elektrikli Araç Şarj İstasyonları, elektrikli araçların şarjını sağlıyor.

*Arçelik inverter’lar, güneşten üretilen DC (doğru akım) elektriği, AC (alternatif akım) elektriğe dönüştürerek kullanıma uygun hale getiriyor.- Arçelik ısı pompaları hem ısıtma ve hem de soğutma ihtiyacını karşılıyor.

Kasım'a kadar yollarda

Arçelik Enerji Çözümleri TIR’ı, üzerindeki güneş enerjisi sistemleriyle kullandığı elektriği kendisi üretecek, Arçelik’in yerli güneş paneli, inverter, batarya, enerji depolama sistemi ve elektrikli araç şarj istasyonunu içeren yenilenebilir enerji çözümlerini işletmelere tanıtacak. Yolculuğuna Ege’den başlayacak TIR, Kocaeli, Ankara, Kayseri ve Gaziantep de dahil sanayinin yoğun olduğu pek çok ili ziyaret ederek kasım ayına kadar ülkeyi dolaşacak.

❌