Normal görünüm

Yeni makaleler mevcut. Sayfayı yenilemek için tıklayın.
Bugün — 10 Haziran 2024Sağlık

Boğmaca vakalarında artış | 3 haftada 30'u aşkın bebeğe teşhis konuldu

Tarafından: NTV
10 Haziran 2024 at 16:58
Boğmaca vakalarında artış | 3 haftada 30'u aşkın bebeğe teşhis konuldu

Diyarbakır Tabip Odası kentte boğmaca vakalarının arttığına dikkat çekti. Son bir ay içerisinde 3 bebeğin boğmaca nedeniyle hayatını kaybettiği iddia edilirken aşı karşıtlığına vurgu yapan Tabip Odası tedbir çağrısında bulundu.

Diyarbakır Tabip Odası'nın sosyal medya hesabından yapılan paylaşımda boğmaca vakalarına dikkat çekildi. 3 hafta önce 30’u aşkın boğmaca vakasının görüldüğü belirtildi.

BİR AYDA 3 BEBEK Tabip odasının açıklamasında "Son bir ay içerisinde 32, 42 ve 65 günlük 3 bebeğin boğmaca hastalığı nedeniyle öldüğü" ileri sürüldü. Bakteriyle bulaşan hastalığın, 5 yaşın altındaki çocuklarda ağır seyrettiği ve bulaşıcı olduğu belirtildiği açıklamada Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü ekiplerinin vakalarla ilgili filyasyon çalışması yapacağı bildirildi. Bulaşıcı solunum yolu enfeksiyonu olan boğmacaya karşı tedbir çağrısı yapan Diyarbakır Tabip Odası, aşı karşıtlığının sonuçlarına dikkat çekti.

Sabahları 3 tane yemek yetiyor, kilo vermenin gizli silahı buymuş

Tarafından: NTV
10 Haziran 2024 at 16:42
Sabahları 3 tane yemek yetiyor, kilo vermenin gizli silahı buymuş

Sağlıklı beslenme söz konusu olduğunda badem genellikle önerilen besinlerin listesine girer. Güne sadece üç bademle başlamanın sağlık açısından birçok şaşırtıcı fayda sağlayabileceğini biliyor muydunuz? Badem yemek çok miktarda Vitamin ve mineralin vücudunuza girmesine yardımcı olur ve sağlığınızın çeşitli yönlerine katkıda bulunabilir. İşte her sabah 3 badem tüketmenin hiç bilinmeye faydaları...

Badem içerdiği bol E vitaminiyle en faydalı kuruyemişler arasında yer alır. Özellikle sabahları badem yiyerek güne başlamak vücudunuza çeşitli faydaları sağlayabilir.
Badem, gelişmiş beyin fonksiyonuyla bağlantılı besinler olan riboflavin ve L-karnitin açısından zengin bir kaynaktır. Journal of Nutrition'da yayınlanan bir araştırma, bu bileşiklerin beyindeki inflamasyonu azaltmaya yardımcı olabileceğini ve potansiyel olarak nörodejeneratif hastalık riskini azaltabileceğini buldu. Alzheimer. Güne birkaç bademle başlamak beyninize ihtiyaç duyduğu hızlı başlangıcı sağlayabilir.
Sağlıklı bir sindirim sistemi genel refah için önemlidir ve badem bunda önemli bir rol oynayabilir. Düzenli bağırsak hareketlerine yardımcı olan ve kabızlığı önleyen lif bakımından zengindirler. American Journal of Clinical Nutrition'ın araştırmasına göre bademlerin prebiyotik özellikleri, faydalı bağırsak bakterilerinin büyümesini teşvik ederek sindirim sağlığınızı iyileştirir.
Badem, kalp sağlığını iyileştirdiği bilinen sağlıklı tekli doymamış yağlarla doludur. British Journal of Nutrition tarafından yapılan bir araştırma, bu yağların kötü kolesterol (LDL) düzeylerini azaltmaya ve iyi kolesterol (HDL) düzeylerini artırmaya yardımcı olduğunu buldu. Sabahları üç badem yemek, daha iyi kardiyovasküler sağlığa katkıda bulunabilir ve kalp hastalığı riskini azaltabilir.
Kan şekeri düzeylerini sabit tutmak, diyabetin önlenmesi ve kilo yönetimi için çok önemlidir. Bademlerin glisemik indeksi düşüktür, yani kan şekerinde önemli artışlara neden olmazlar.
Metabolism dergisinde yayınlanan araştırma, bademdeki magnezyumun insülin duyarlılığını artırmaya yardımcı olduğunu ve bu durumun onları kan şekerini düzenlemek isteyenler için mükemmel bir seçim haline getirdiğini öne sürüyor.
Cildinizin görünümünü iyileştirmenin doğal bir yolunu arıyorsanız badem aradığınız cevap olabilir. Cilt hücrelerini hasara karşı koruyan ve cildinizin genç görünmesini sağlayan güçlü bir antioksidan olan E vitamini açısından zengindirler. Kozmetik Dermatoloji Dergisi'nde yapılan bir araştırma, düzenli badem tüketiminin cildin nemini ve elastikiyetini artırabildiğini buldu.
Güçlü kemikler aktif bir yaşam tarzını sürdürmek için hayati öneme sahiptir ve badem de bu alanda yardımcı olabilir. Kemik sağlığı için gerekli olan iyi bir kalsiyum ve fosfor kaynağıdır. Beslenme ve Metabolizma Dergisi, bu minerallerin kemik yoğunluğunu artırmaya ve kırık riskini azaltmaya yardımcı olduğunu bildirmektedir.KİLO YÖNETİMİNE YARDIMCI OLURBadem, protein ve lif açısından zengindir; her ikisi de tokluk hissini artırır ve genel kalori alımını azaltır. Uluslararası Obezite Dergisi'nde yapılan bir araştırma, bademleri diyetinize dahil etmenin kilo kaybına yardımcı olabileceğini ve kilo alımını önleyebileceğini buldu. Sabahları üç badem yemek, açlığı bastırmanıza ve kilo yönetimi hedeflerinizi desteklemenize yardımcı olabilir.
Tatlı, sağlıklı saçlar için badem gizli bir silah olabilir. Saç büyümesini ve gücünü desteklediği bilinen bir B vitamini olan biyotin içerirler. Journal of Dermatology'deki araştırma, biyotin eksikliğinin saçların incelmesine yol açabileceğini ve badem takviyesinin sağlıklı saçların korunmasına yardımcı olabileceğini gösteriyor.
Badem, gelişmiş beyin fonksiyonuyla bağlantılı olan E vitamini, riboflavin ve L-karnitin besinleriyle doludur. Hastalıklarla mücadelede güçlü bir bağışıklık sistemi şarttır ve badem de buna katkıda bulunabilir. Oksidatif stresle mücadeleye ve bağışıklık tepkisini güçlendirmeye yardımcı olan E vitamini gibi antioksidanlarla doludurlar. Avrupa Klinik Beslenme Dergisi'nde yapılan bir araştırma, düzenli badem tüketiminin bağışıklık fonksiyonunu artırabildiğini buldu.Kronik inflamasyon, kalp hastalığı ve artrit dahil olmak üzere çok sayıda sağlık sorunuyla bağlantılıdır. Badem, polifenoller ve omega-3 yağ asitleri gibi antiinflamatuar bileşikler içerir. Journal of the American College of Nutrition'ın araştırmasına göre, bu bileşikler vücuttaki iltihaplanma belirteçlerinin azaltılmasına yardımcı olarak genel sağlığın geliştirilmesine yardımcı oluyor.

DSÖ'den kuduz uyarısı!

Tarafından: NTV
10 Haziran 2024 at 16:03
DSÖ'den kuduz uyarısı!

Dünya Sağlık Örgütü'nden kuduz vakalarına ilişkin açıklama geldi. DSÖ'den yapılan açıklamada kuduz vakalarının yüzde 99'unun köpeklerden bulaşma yoluyla meydana geldiği belirtildi. Bu sebeple sahipsiz köpek popülasyonuyla ilgilenmek ve aşılanmaları kritik önem taşıdığının vurgusu yapıldı.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Sözcüsü Margaret Harris, kuduz vakalarının yüzde 99'unun köpeklerden bulaşma yoluyla meydana geldiğini belirterek, "Bu yüzden sahipsiz köpek popülasyonuyla ilgilenmek ve aşılanmaları kritik önem taşıyor." dedi. Sahipsiz köpeklerin bakımı ve kuduz gibi hastalıklara ilişkin AA muhabirine değerlendirmede bulunan Harris, uzun yıllardır köpeklerin insanlarla birlikte yaşadıklarını söyledi. Bir arada yaşamaktan kaynaklı başta kuduz olmak üzere bazı hastalıkların köpeklerden insanlara geçme ihtimalinin bulunduğuna işaret eden Harris, DSÖ, Dünya Hayvan Sağlığı Örgütü (WOAH), Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ile tamamen kuduza odaklanan bir grup tarafından "kuduz hastalığını önleme programı ve stratejisinin" geliştirildiğini dile getirdi. Harris, bu stratejinin amacının kuduz hastalığının endemik olduğu ülkelerdeki tüm köpek popülasyonlarının aşılanması olduğunu belirterek, şöyle konuştu: "Kuduz vakalarının yüzde 99'u, köpeklerden insanlara bulaşma yoluyla meydana geliyor. Bu yüzden sahipsiz köpek popülasyonuyla ilgilenmek ve aşılanmaları kritik önem taşıyor. Bazı ülkeler, onları öldürme (uyutma) yoluna gidiyor, bu da etkili olmuyor. Sokak köpeklerinizin sayısını azaltmak istiyorsanız veteriner servislerinizle görüşebilirsiniz ancak en önemlisi insanlara bulaşma ihtimali olan hastalıklara karşı aşılamaktır." Sahipsiz köpeklerin diğerlerine göre daha sağlıksız olma ihtimalinin yüksekliğine dikkati çeken Harris, hayvanların yiyecek bulamadıklarını ve zor şartlarda yaşadıklarını söyledi. Harris, iyi bir aşılama sistemiyle birçok ülkede kuduz riskini azaltmayı başardıklarının altını çizerek, "Ne yazık ki çoğunlukla Asya ve Afrika'da kuduz nedeniyle her yıl on binlerce ölüm vakası kaydediliyor ve bunların çoğu 15 yaşın altındaki çocuklar. Kuduz hastalığının endemik olduğu bir bölgedeyseniz tüm köpeklerin çok etkili ve güvenli aşı olmasını sağlamak için çalışmalısınız." diye konuştu. İyi bakılmayan, yemek bulabilmek ve hayatta kalabilmek için mücadele eden hayvanların büyük popülasyonlarının her zaman sorunlara yol açacağına dikkati çeken Harris, sahipsiz köpek popülasyonun bulunduğu bölgelerde sorumluluk alınması gerektiğini vurguladı. " DOĞRU ŞEKİLDE BAKIM, İNSAN SAĞLIĞINI KORUMANIN İYİ BİR YOLUDUR" 

Harris, veterinerlik hizmetleriyle sahipli/sahipsiz köpeklerin sağlık durumlarının kontrol edildiğini, özellikle kuduz gibi sorun olabilecek hastalıklara karşı aşılama programlarının başarı sağladığını vurguladı. Köpeklerin kısırlaştırılmasının da sayılarını kontrol etmek için etkili önlem olduğuna dikkati çeken Harris, çok sayıda yavrulamalarının topluluklar üzerindeki baskıyı artırdığını söyledi. Harris, "Esasen sahipsiz köpek popülasyonuyla ilgili doğru şekilde bakım, insan sağlığını korumanın iyi bir yoludur. Hayvanlara zarar vermek sorunu çözmez. Bu, köpeklerin insanlardan korkacakları, kaçacakları veya daha saldırgan olacakları anlamına gelir." dedi. Hayvanların sağlığının korunmasının, insan sağlığına da katkı sağlayacağına işaret eden Harris, Kovid-19 salgını sürecinde bakımlarıyla ilgili aksamaların sorunlara neden olduğunu sözlerine ekledi.

Kurban etini sakın buzdolabına koymayın

Tarafından: NTV
10 Haziran 2024 at 15:25
Kurban etini sakın buzdolabına koymayın

Kurban Bayramı'nda kesilecek kurbanların etlerinin doğru muhafaza edilmesi gerekiyor. Kurbanlık etlerin bir süre dışarıda bekletilmesi gerektiğinin altını çizen uzmanlar kesilmiş eti hemen dondurduğunuzda ve daha sonra çözdürdüğünüde fazla sertleşeceğinin altını çiziyor.

Kurban Bayramı'na hazırlanırken binlerce vatandaş kurban vazifesini yerine getirecek.Uzmanlar ise kesilen etlerin heba olmaması, hijyenik şartlarda saklanması için önemli uyarılarda bulundu.
Etin kesimden sonra bir süre dondurulmadan bekletilmesi gerektiğini söyleyen uzmanlar kesimden sonra bekletilmeden donduran etin sertleşeceğini ve etin bu sebeple dinlendirilmesi gerektiğinin altını çiziyor.
Kesimden sonra et en yumuşakı halde oluyor. Yeni kesilmiş kurban eti, buzdolabına koymadan önce birkaç saat dinlendirilmesi gerekiyor.
Yeni kesilen et en yumuşak halde olur ve yavaş, yavaş sertleşir. Daha sonra tekrardan gevşemeye başlar. O esnada damardaki kanlar süzülerek laktik asit oluşur. Mikrobiyal olarak daha güvenilebilir bir et olarak karşımıza çıkar
Kesilen kurban etlerini 15 gün buzdolabı şartlarında saklayabilirsiniz. Dondurmak istiyorsak en az 24 saat bekletmeniz gerkeiyor. Et, sindirilmesi zor bir besindir.
Sağlığınızı korumak ve sindirim sisteminizin bozulmasını engellemek için kahvaltıda et tüketmek yerine sağlıklı besinler tüketmeye özen gösterin.
Dün — 9 Haziran 2024Sağlık

Aralıklı oruç diyetleriyle tanınan İngiliz doktorun cesedi Simi adasındaki mağarada bulundu

Tarafından: NTV
9 Haziran 2024 at 11:46
Aralıklı oruç diyetleriyle tanınan İngiliz doktorun cesedi Simi adasındaki mağarada bulundu

En son 5 Haziran'da Agios Nikolaos plajı ile Pedi köyü arasındaki kayalık bir patikada kısa bir yürüyüşe çıktığı bilinen Michael Mosley, Yunanistan'ın Simi adasındaki bir mağarada ölü bulundu. İngiliz doktor, aralıklı oruç diyetleriyle tanınıyordu.

İngiliz televizyon sunucusu ve sağlıklı yaşam danışmanı Micheal Mosley'nin cansız bedeni Yunanistan'ın Simi adasındaki bir mağarada bulundu.
5 Haziran'da kavurucu sıcakta tek başına sahil yürüyüşüne çıktıktan sonra kaybolduğu bildirilen Mosley için arama çalışmaları devam ediyordu.
Polis yetkilileri, aralıklı oruç diyetiyle ilgili tavsiyeleriyle tanınan deneyimli doktorun en son 5 Haziran Çarşamba günü saat 13:30'da Agios Nikolaos plajı ile Pedi köyü arasındaki kayalık bir patikada kısa bir yürüyüşe çıktığında görüldüğünü söyledi.
Polis, itfaiye, sahil güvenlik ve gönüllüler, hava sıcaklığı 40 dereceye  ulaşırken bir helikopter, insansız hava araçları ve bir kurtarma köpeği kullanarak Doğu Ege'deki küçük dağlık adada ve açıklarında Mosley'i arıyordu.
Reuters, cuma günü daha fazla polisin yardıma geldiğini aktardı ancak 67 yaşında olan ve yirmi yıldır İngiliz televizyonlarının vazgeçilmezi olan Mosley'in hayatta kalamadığına dair korkular artıyordu. Ayrıca cep telefonunun yanında olmaması izini sürmeyi zorlaştırıyordu.
Reuters'ın bildirdiğine göre bugün Mosley'nin cansız bedenine ulaşıldı. Yetkililer, ölüme ilişkin henüz detaylı bir açıklama yapmadı.
Dünden önceki günSağlık

Aralıklı oruç ve doğal beslenme önerileriyle bilinen Prof. Dr. Yavuz Yörükoğlu hayatını kaybetti

Tarafından: NTV
8 Haziran 2024 at 14:52
Aralıklı oruç ve doğal beslenme önerileriyle bilinen Prof. Dr. Yavuz Yörükoğlu hayatını kaybetti

Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Yavuz Yörükoğlu hayatını kaybetti. 69 yaşındaki Prof. Dr. Yavuz Yörükoğlu, aralıklı oruç ve doğal beslenme önerileriyle tanınıyordu.

Aralıklı oruç ve doğal beslenme önerileriyle bilinen Prof. Dr. Yavuz Yörükoğlu 69 yaşında vefat etti. Yörükoğlu'nun vefat haberi şu şekilde duyuruldu; "Sayın hocamız Prof. Dr. Yavuz Yörükoğlu'nun vefatını derin bir üzüntü ile öğrenmiş bulunuyoruz. Türkiye'nin yetiştirdiği en değerli hekimlerden biri olan hocamız tıp bilimine olan katkıları ve toplum sağlığı adına yaptığı çalışmalarıyla hatırası daima kalbimizde yaşayacak. Yörükoğlu Ailesine ve sevenlerine sabırlar diliyoruz. Başımız sağ olsun..."DR. YAVUZ YÖRÜKOĞLU KİMDİR? 1955 yılında Ankara’da doğdu. Ülkemizin ünlü bilim adamlarından, Çocuk Psikiyatrisi Uzmanı rahmetli Prof. Dr. Atalay Yörükoğlu’nun oğludur.Çocukluk yılları ve ilkokulun ilk 3 senesi ABD’de geçti. İlkokul, ortaokul ve liseyi TED Ankara Koleji’nde okuyarak bitirdi. 1979 yılında İstanbul Tıp Fakültesi’nden mezun oldu. Uzmanlık eğitimini Hacettepe Üniversitesi Kalp-Damar Cerrahisi Bölümü’nde tamamladı. Vatani görevini tamamladıktan sonra 1 yıl İngiltere’de Cambridge Üniversitesi, Papworth Hospital’da, 2 yıl da Londra St. Thomas Hastanesi’nde çalıştı. Yurda dönüşünde SSK Ankara Hastanesi’nde şef muavini ve şef olarak çalıştı. 1984 yılında Doçent oldu. SSK Etlik İhtisas Hastanesi’nde kurucu Başhekim olarak görev aldı. 1998 yılında ABD Alabama Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde misafir öğretim üyesi olarak çalıştı. Yurda dönüşünde mesleğine özel sektörde devam etti. 2005 yılında Ankara Ufuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp Damar Cerrahisi ABD kurucu kadrosunda yer aldı, 2006 yılında Profesör oldu, 7 yıl bu üniversitede öğretim üyesi olarak görev aldı. Yörükoğlu, halen serbest çalışmaktadır. Prof. Yörükoğlu’nun 60’ın üzerinde yayınlanmış bilimsel çalışması bulunmaktadır.

Bardak bardak zehir içiyormuşuz!

Tarafından: NTV
8 Haziran 2024 at 09:58
Bardak bardak zehir içiyormuşuz!

Gün içerisinde tükettiğiniz yiyecek ve içecekler vücudunuza doğrudan etki eder. Sağlıklı besinler tüketmek vücudunuz için yararlıdır. Ancak bunun yanı sıra sürekli tükettiğiniz bazı içecekler ya da yiyecekler vücut sağlığınızı farkında olmadan bozabilir.

Vücudu zehirleyebilecek içecekler genellikle sağlığa zararlı olan veya aşırı tüketildiğinde olumsuz etkilere neden olabilecek içeceklerdir. Bu içecekler farkında olmadan vücudunuzda şeker, tansiyon ya da kalp gibi ciddi hastalıkları tetikleyebilir.
Sağlıklı bir yaşam sürmek için uzak durmanız gereken içeceklerin listesini bu yazımızda bulabilirsiniz. Alkol aşırı tüketildiğinde karaciğer hasarına, bağışıklık sistemi zayıflığına, sinir sistemi bozukluklarına ve diğer sağlık sorunlarına neden olabilir.
Şekerli içecekleri tüketmeyi çok seviyor olabilirsiniz. Ancak yüksek miktarda şeker içeren içecekler, obeziteye, diyabete, kardiyovasküler hastalıklara ve diğer sağlık sorunlarına yol açabilir.
Kahve hem kokusuyla hem de tadıyla en sık tüketilen ve sevilen içecekler arasında yer alıyor. Aşırı kafein alımı, uykusuzluk, anksiyete, kalp çarpıntısı ve sindirim sorunları gibi sorunlara neden olabilir.
Yüksek miktarda şeker, kafein veya yapay tatlandırıcı içerebilirler ve aşırı tüketildiğinde sağlığa zararlı olabilirler. Yüksek kafein ve şeker içerirler ve aşırı tüketildiğinde kalp ritmi bozuklukları, yüksek tansiyon ve diğer sağlık sorunlarına yol açabilirler.
Yüksek asit içeren içecekler, diş minesine zarar verebilir ve sindirim sistemi sorunlarına neden olabilir. Alkol ve yüksek kafein içeriği, kalp rahatsızlıkları ve diğer sağlık sorunlarına yol açabilir. ÖNEMLİ! Bu içecekleri aşırı tüketmek veya düzenli olarak tüketmek sağlık açısından riskli olabilir. Dengeli ve sağlıklı bir yaşam tarzı için bu tür içeceklerin tüketimini sınırlamak önemlidir.

Çorum'da akrepin soktuğu çocuk zehirlendi

Tarafından: NTV
8 Haziran 2024 at 08:25
Çorum'da akrepin soktuğu çocuk zehirlendi

Çorum'da akrep sokması nedeniyle zehirlenen çocuk, hastanede tedavi altına alındı.

Muharrem G. (17), Mecitözü ilçesi Koyunağıl köyündeki ikametinde akrep sokması sonucu zehirlendi. Yakınları tarafından Mecitözü Devlet Hastanesi'ne götürülen Muharrem G, müdahalenin ardından Hitit Üniversitesi Erol Olçok Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne sevk edildi.

Otizmli çocuğun mezuniyet gösterisine alınmadığı iddiası

Tarafından: NTV
7 Haziran 2024 at 17:10
Otizmli çocuğun mezuniyet gösterisine alınmadığı iddiası

İstanbul Küçükçekmece'deki bir anaokulunda otizimli çocuğun yıl sonu gösterisine alınmadığı iddia edildi. Okul yönetimi olay sonrası büyük tepki topladı. Bazı velilerse otizmli çocuğun ses ve ışıktan rahatsız olduğu için müsamereye alınmadığını öne sürdü. (Haber: Baran Bila)

Yapay tatlandırıcıda kalp krizi riski

Tarafından: NTV
7 Haziran 2024 at 15:32
Yapay tatlandırıcıda kalp krizi riski

Cikletten diş macununa kadar pek çok üründe yapay tatlandırıcı olarak kullanılan "ksilitol"ün kalp krizi, inme ve ölüm riskini artırdığı ortaya çıktı. Araştırmanın sonucu endişe verici. Az mikarda tüketildiğinde bile kanda yüksek oranda görülüyor. Kalp krizi ve inme riskini yaklaşık iki kat artırıyor. Peki, araştırmanın ayrıntılarında neler var? Kardiyolog Prof. Dr. Özlem Esen, NTV yayınında konuya ilişkin merak edilen soruları yanıtladı.

Vücuda demir ihtiyacını karşılayan yaz meyvesi

Tarafından: NTV
7 Haziran 2024 at 15:20
Vücuda demir ihtiyacını karşılayan yaz meyvesi

Yaz mevsimi geldiğinde sıklıkla tercih edilen dut meyvesi sağlık açısından oldukça faydalı. Mevsiminde düzenli olarak dut tüketmek vücutta antioksidan etki yaratıyor. Türkiye'de genellikle Marmara, Ege ve Akdeniz'de yetişen bu meyve toprak ve iklim koşullarına uyum sağlayabilen dayanıklı ağaçlarda yetişiyor.

Yaz aylarının sevilen meyvelerinden biri olan dutun vücuda sayısız faydası bulunuyor. Dut ağaçları genellikle ılıman iklim bölgelerinde yetişir. Dutlar, genellikle Avrupa, Asya ve Kuzey Amerika'nın belirli bölgelerinde yetiştirilir. Dut ağaçları, ılıman ve nemli iklimleri tercih eder ve çoğunlukla yaz aylarında güneşli, kış aylarında ise soğuk ancak don olmayan iklimleri tercih eder.
Dut ağaçları, çoğunlukla bahçelerde, parklarda ve tarım alanlarında yetiştirilir. Türkiye'de de dut yetiştiriciliği yaygındır ve özellikle Marmara, Ege ve Akdeniz bölgelerinde bulunabilir. Dut ağaçları, genellikle meyve verimini artırmak için güneşli ve rüzgarsız bölgelerde tercih edilir.
Dutlar, toprak ve iklim koşullarına uyum sağlayabilen dayanıklı ağaçlardır ve iyi bakıldığında verimli bir şekilde meyve verebilirler.
Dut yemeinin vücuda pek çok faydası bulunuyor. Özellikle yüksel lif içeriğiyle sindirim sistemini düzenliyor. Antioksidan açısından zengin olan bu meyve vücudu serbest radikallere karşı da koruyor. Yaşlanmayı önlüyor.Lif içeriği sayesinde, dut meyvesi tokluk hissi sağlayarak kilo kontrolüne yardımcı olabilir.Kalp sağlığına faydalı olan potasyum açısından zengindir. Potasyum, kan basıncını düzenlemeye ve kalp ritmini korumaya yardımcı olur.
Dut meyvesi, kan şekerini dengelemeye yardımcı olan lif ve antioksidanlar içerir. Bu nedenle, diyabet riskini azaltmaya yardımcı olabilir.Dut meyvesi, cilt sağlığını destekleyen C vitamini ve antioksidanlar açısından zengindir. C vitamini, kolajen üretimini teşvik eder ve cildin sağlıklı ve genç görünmesini sağlar.
Dut meyvesi, bağışıklık sistemini güçlendiren vitamin ve mineraller içerir. Bu sayede, vücudu hastalıklara karşı korur.Dut meyvesi, kemik sağlığı için önemli olan kalsiyum ve K vitamini içerir. Bu mineraller kemiklerin güçlenmesine ve osteoporoz riskinin azaltılmasına yardımcı olabilir.
ÖNEMLİ! Dut meyvesinin bu faydaları, düzenli olarak tüketildiğinde sağlık üzerinde olumlu etkiler yapabilir. Ancak herhangi bir sağlık durumunuz varsa veya yeni bir besin eklemek istiyorsanız, öncelikle bir sağlık uzmanına danışmanız önemlidir.
Demir, vücut için önemli bir mineraldir ve kırmızı kan hücrelerinin üretimi ve oksijen taşınması gibi hayati fonksiyonlarda rol oynar. Dut meyvesi, demir açısından orta düzeyde bir kaynak olabilir, ancak demir miktarı dutun türüne, olgunluğuna ve büyüdüğü toprağın içeriğine bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Bununla birlikte, dut meyvesi tüketerek demir alımını artırabilirsiniz.
MALZEMELER: 2 yemek kaşığı kurutulmuş dut yaprağı 1 litre suHAZIRLANIŞI:1 litre kaynamış olan suyun içerisinde 2 yemek kaşığı kurutulmuş dut yaprağı konulur. Bu şekilde yaklaşık 2 saat demlenmeye bırakılır.Demleme işlemi bittikten sonra çayınızı süzün ve gün içerisinde bu çayı aralıklarla içerek tüketin. Özellikle yemeklerden önce içildiğinde fayda sağlar. Ancak herhangi bir sağlık sorununuz ya da kullanmakta olduğunuz ilaç varsa meyve çaylarını tüketmeden önce bir uzmana danışmayı unutmayın

DSÖ açıkladı: Büyük risk gıdalarda

Tarafından: NTV
7 Haziran 2024 at 13:07
DSÖ açıkladı: Büyük risk gıdalarda

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Beslenme ve Gıda Güvenliği Departmanı Direktörü Francesco Branca, dünya genelinde her gün tahmini olarak 1,6 milyon kişinin güvenli olmayan gıdalar nedeniyle hastalandığını belirtti.

Branca, Birleşmiş Milletler (BM) Cenevre Ofisinin haftalık basın toplantısında 7 Haziran Dünya Gıda Güvenliği Günü dolayısıyla değerlendirmelerde bulundu. "Dünya genelinde her gün tahminen 1,6 milyon insan güvenli olmayan gıdalar nedeniyle hastalanıyor." diyen Branca, gıda kaynaklı hastalıkların yüzde 40'ının, 5 yaşın altındaki çocuklarda görüldüğünü söyledi. Küresel gıda tedarikinin giderek birbirine bağlandığını kaydeden Branca, güvenli olmayan gıdanın oluşturduğu risklerin yerel bir sorundan uluslararası bir acil duruma hızla dönüşebileceğini vurguladı. Branca, "Dünyanın birçok yerindeki insani krizler gıda güvenliğini tehlikeye atıyor. Gıda, ancak güvenli olduğunda beslenme ihtiyaçlarını karşılayabilir." dedi.

Soğuk su içmenin vücuda zararları

Tarafından: NTV
6 Haziran 2024 at 15:40
Soğuk su içmenin vücuda zararları

Yaz aylarının gelmesiyle birlikte sıcak havaların da etkisiyle herkes soğuk su içmeyi tercih ediyor. Soğuk ve buzlu su içmek geçici rahatlama hissi sağlasa da sağlığınız için ciddi riskleri olabilir.

Bunaltıcı yaz sıcağı yoğunlaştıkça, pek çok kişi serinlemenin hızlı bir yolu olarak soğuk suya yöneliyor. Soğuk su vücutta anında rahatlama sağlıyor.  Noida Uluslararası Üniversitesi'nde yapılan açıklamada bu yaygın uygulamanın potansiyel sakıncalarını ve sağlık üzerindeki etkileri ortaya çıktı.
Sıcaklıklar yükseldiğinde herkes genellikle soğuk su içmeyi tercih ediyor. Ancak soğuk su tüketildiğinde ortaya çeşitli fizyolojik tepkiler çıkabiliyor. En önemli endişelerden biri kan damarlarının daralmasıdır. Soğuk su, kan damarlarının daralmasına neden olur ve bu da etkili kan dolaşımını potansiyel olarak etkileyebilir. Bu daralma, kalbe ek bir yük bindirdiğinden, kardiyovasküler sorunları olan kişiler için özellikle sorun yaratabilir.
Bir diğer önemli endişe ise sindirim üzerindeki etkidir. Soğuk su, yiyeceklerdeki yağların katılaşmasına neden olarak sindirimi zorlaştırabilir. Vücut katılaşmış yağları işlemeye çalıştığından bu durum hazımsızlığa ve rahatsızlığa neden olabilir. Soğuk sudan kaynaklanan ani sıcaklık değişimi sindirim sistemini şok edebilir ve potansiyel olarak mide kramplarına neden olabilir.
Soğuk su hidrasyon sürecini yavaşlatabilir. Vücudun soğuk suyu kendi sıcaklığına getirmek için enerji harcaması gerekir, bu da sıvıların emilimini geciktirebilir. Optimum sıvı alımının korunmasının kritik olduğu bir sezonda bu gecikme ters etki yaratabilir.
Soğuk su tüketmenin olası sakıncaları göz önüne alındığında, yaz aylarında susuz kalmamak ve sağlıklı kalmak için çeşitli alternatifler var. Vücuda daha nazik davrandığı ve daha verimli sıvı alımını ve sindirimi desteklediği için oda sıcaklığında veya biraz soğuk su içilmesi sıklıkla tavsiye edilir.
İçme suyunun sıcaklığını ayarlayın, sulu meyve ve sulu gıdaların tüketimini artırın. Karpuz, salatalık ve portakal gibi meyveler sadece canlandırıcı olmakla kalmaz, aynı zamanda gerekli vitamin ve minerallerle de doludur. Bu meyveler hidrasyon seviyelerini korumaya yardımcı olur ve besleyici bir destek sağlar.
Uygun sıvı alımını sağlamaya yönelik diğer uygulamalar arasında, özellikle susama hissi olmasa bile, gün boyunca düzenli aralıklarla sıvı içilmesi yer alır. Bu, düzenli bir su alımının korunmasına yardımcı olur ve dehidrasyonu başlamadan önce önler. Fiziksel aktivitelerle uğraşan veya açık havada uzun süre vakit geçiren kişiler için, kaybedilen elektrolitlerin tuz ve mineral içeren içeceklerle doldurulması faydalı olabilir.Her kişinin sıvı alımı ihtiyaçları benzersizdir ve yaş, sağlık durumu ve fiziksel aktivite düzeyi gibi faktörlerden etkilenir. Hidrasyon uygulamalarını kişisel konfor ve sağlık gereksinimlerine göre uyarlamanın önemi. Bazıları için hafifçe soğutulmuş su tamamen kabul edilebilir olabilirken, diğerleri oda sıcaklığındaki sıvılardan daha fazla faydalanabilir.Soğuk su, yaz sıcağından anında rahatlama sağlayabilir; bunun vücut üzerindeki potansiyel etkisinin farkında olmak çok önemlidir. Bilinçli sıvı alımı uygulamalarını benimseyerek ve çeşitli sıvı kaynaklarını bir araya getirerek herkes  yılın en sıcak aylarında serin ve sağlıklı kalabilirler. Doğru sıvı alımı sadece susuzluğu gidermekle ilgili değil, aynı zamanda genel refahı desteklemek ve yaz aylarındaki ihtiyaçlar sırasında vücudun en iyi şekilde çalışmasını sağlamakla da ilgilidir.

Bilim insanları yaşlanma karşıtı yeni bir gen tespit etti

Tarafından: NTV
6 Haziran 2024 at 11:58
Bilim insanları yaşlanma karşıtı yeni bir gen tespit etti

Bilim insanları yaşlanmayı geciktirmenin sırlarını çözmeye bir adım daha yaklaşmış olabilir. Yeni yapılan bir araştırmada hücrelerin yıpranma hızını yavaşlatabilecek bir gen keşfedildi.

Bilim insanları insanların sahip olduğu bir geni güçlendirmenin, hücrelerin yıpranma hızını yavaşlatabileceğini keşfettiler. Çinli akademisyenler, meyve sineklerinin DNA'sını incelerken, bir geninin canlının genç yaşta ölüp ölmeyeceğini belirlediğini buldular. Geni insan veri tabanında araştırdıklarında DIMT1 olarak bilinen bir insan geniyle yüzde 93 oranında eşleştiğini tespit ettiler.

Laboratuvar testlerinde, DIMT1 geninin güçlendirilmiş olduğu hücreler, değiştirilmemiş hücrelere göre yüzde 65 daha yavaş yaşlandı.

Mitokondri, hücrenin çalışması için ihtiyaç duyduğu enerjiyi (ATP olarak adlandırılır) üretmekten sorumludur. Hücrelerimiz ihtiyaç duydukları enerjiyi alamazlarsa, dokular veya vücut organları düzgün çalışmaz ve yaşlanma süreci başlar. Bu yaşlanma karşıtı genleri bulmak için ekip, böceklerdeki bin 283 DNA segmentine baktı ve yaşam sürelerini düzenleyen karakterize edilmemiş bir CG11837 geni buldu. Araştırmacılar genin aktivitesini artırdıklarında, meyve sineklerinin yüzde 59'a kadar daha fazla yaşadığını tespit etti.  Ekip, protein yapılarını tahmin eden bir yapay zeka programının veri tabanını kullanarak insanlarda benzer genler aradı. CG11837'nin yapısının insan geni DIMT1 ile benzer olduğunu buldular.

5 YIL İÇİNDE İNSANLAR İÇİN KULLANILABİLİR

Ekip, yetişkin bir erkekten alınan insan hücrelerini kullanarak laboratuvar ortamında çalışmalar gerçekleştirdi ve üç gün boyunca daha fazla DIMT1 üretmeleri için onları geliştirdi. Değiştirilen hücreler değiştirilmeyenlerle aynı oranda büyüdü, ancak ekip her iki grubu da hücrelere zarar veren X ışınlarına maruz bıraktığında fark gözlemledi.

Geliştirilmiş grup, kontrol grubundakilere göre yüzde 65 daha az yaşlandı. Ayrıca araştırmacılar tedavinin farelerde yaşlanmayı tersine çevirdiğini buldular. Deneysel bir gen terapisi enjekte edilen fareler, tedaviden sonra plasebo alan farelere göre yüzde109 daha uzun yaşadı.

Bu gen terapisi henüz insanlar için mevcut değil, ancak uzmanlar bunun beş yıl içinde olabileceğini söylüyor.

Bir kaşığı her derde deva: Kalsiyum, demir, potasyum ve magnezyum zengini

Tarafından: NTV
6 Haziran 2024 at 09:58
Bir kaşığı her derde deva: Kalsiyum, demir, potasyum ve magnezyum zengini

Dut pekmezinin vücuda pek çok faydası bulunuyor. Kendine has kokusu ve özelliği ile dikkat çeken dut pekmezi yüksek şeker içeriğiyle iyi bir karbonhidrat ve enerji kaynağı olarak biliniyor. Erzincan'da her yıl Haziran ve Temmuz aylarında geleneksel yöntemlerle hazırlanan dut pekmezi, özellikle günlük kalsiyum, demir, potasyum ve magnezyum açısından çok zengin.

Kendine has kokusu ve özelliği ile dikkat çeken dut pekmezi, yüzyıllardır süren geleneksel yöntemlerle hazırlanıyor.
Erzincan’ın Kemaliye ilçesi ve köylerinde duttan pekmez yapımı başladı. Pekmezin olması için bol güneş ve hafif rüzgar gerekirken, yağmur olmaması nedeniyle pekmez haziran ve temmuz aylarında yapılıyor.
Odun ateşi ile büyük kazanlarda doğal kaynak suyu ile kaynatılan dut, kaynama ısısına gelince şırası alınır. Güneş gören damlarda tepsilere koyulur ve olgunlaşması beklenir. Bu süre bir hafta kadar sürer. Kemaliye pekmezinin farkı kurutulmuş beyaz duttan yapılması ve az kaynatılıp besin değerini yitirmeden güneşte olgunlaşmasıdır.
Uzun uğraşlar ile hiçbir katkı maddesi kullanılmadan hazırlanan pekmezin el becerisi gerektirdiğini anlatan Medine Turgut, "Uzun uğraş ve zahmetler sonucu el işçiliği ile tamamen doğal yollardan hiçbir katkı maddesi kullanılmadan üretilen pekmezlerimiz kış mevsiminde her derde deva olarak kullanılır. Dutlar kazanda kaynatılır, şırası elde edilir. Kaynatma işlemi uzun süre uygulanır. Kaynatma işlemi açık yayvan kaplarda yapılır ve düşük ısıda koyulaşıncaya kadar kaynatılır. Kaynatma kazanında şıra kaynamaya başlayınca oluşan köpükler kepçe ile alınır. Kaynama ilerledikçe şıranın üstü sarı köpük bağlar, şıra içten içe kızarır, göz göz olarak kaynar ve pekmez kokusunu yayar" diye konuştu.
Pekmez, yüksek şeker içeriği nedeniyle iyi bir karbonhidrat ve enerji kaynağıdır. Ayrıca mineralleri yoğun olarak içermektedir. Pekmez özellikle günlük kalsiyum, demir, potasyum ve magnezyum gereksiniminin büyük bir kısmını karşılamaktadır.
Mineral miktarının fazla ve emilim oranlarının yüksek olması nedeniyle hamile ve emziklilerin, veremli hastaların, iyileşme dönemindeki kişilerin beslenmesinde yer alması önerilmektedir. Pekmezin çok iyi kaynak olduğu besin öğelerinden biri de kromdur.
Dokuların krom içeriği hamilelikte, malnütrisyonda ve yaşla büyük ölçüde azalmaktadır. Krom, glikoz toleransa faktörünün yapısında bulunur ve insülin kullanımı ile glikoz metabolizmasını etkiler. Rafinasyon işlemi sonucunda gıdalardaki krom miktarının büyük ölçüde azaldığı göz önüne alınırsa pekmezdeki kromun önemi daha da belirginleşmektedir. Araştırmalar pekmezin thiamin, riboflavin ve demir açısından baldan daha zengin olduğunu da ortaya koymaktadır.

Her gün çiğ sarımsak tüketmenin faydaları

Tarafından: NTV
5 Haziran 2024 at 17:02
Her gün çiğ sarımsak tüketmenin faydaları

Sağlıklı bir vücuda sahip olmak ve hastalıklara karşı daha dirençli olmak için beslenme düzenine dikkat etmeniz gerekiyor. Yapılan son araştırmalar yüzyıllardır şifa kaynağı olarak bilinen sarımsağı her gün çiğ olarak tüketmenin pek çok faydası olduğunu ortaya çıkardı. ABD Ulusal Tıp Kütüphanesi'nde yayınlanan 146 katılımcının yer aldığı bir çalışma her gün çiğ sarımsak yiyen kişilerin yüzde 63 daha az soğuk algınlığına yakalandığını ve soğuk algınlığının da yüzde 70 daha kısa sürdüğünü gösterdi.

Sarımsak, yüzyıllardır hemen hemen tüm dünya mutfaklarınız vazgeçilmez besinleri arasında yer alır. Kendine özgü lezzeti ve sağlığa olan faydalarıyla bilinen sarımsak düzenli olarak tüketildiğinde sağlığa da ciddi anlamda katkı sağlıyor. İşte bu yüzden günlük rutininize sadece bir diş çiğ sarımsak eklemek sağlığınız için muhteşem olabilir.
Sarımsak, bağışıklık sisteminizi güçlendirebilecek besinlerle doludur. Hepsi bağışıklık fonksiyonunun iyileştirilmesine katkıda bulunan C ve B6 vitaminleri, manganez ve selenyum açısından zengindir. Düzenli sarımsak tüketimi, soğuk algınlığı ve gribin görülme sıklığının azalmasıyla ilişkilendirilir. ABD Ulusal Tıp Kütüphanesi'nde yayınlanan 146 katılımcının yer aldığı bir çalışma, her gün sarımsak takviyesi alan kişilerin plasebo grubuna göre yüzde63 daha az soğuk algınlığına yakalandığını ve soğuk algınlığının da yüzde 70 daha kısa sürdüğünü gösterdi.
Yüksek tansiyon veya hipertansiyon, kontrol edilmezse ciddi sağlık sorunlarına yol açabilecek yaygın bir hastalıktır. Sarımsak, hipertansiyonu olan kişilerde kan basıncını önemli ölçüde azaltabilir. Sarımsakta bulunan ve çiğ olduğunda daha etkili olan allisin bileşiği kan damarlarının gevşemesine ve kan akışının iyileştirilmesine yardımcı olur. Experimental and Therapeutic Medicine'den yapılan bir araştırma, yıllanmış sarımsak ekstraktının kan basıncını düşürmede yaygın olarak reçete edilen bir ilaç olan Atenolol kadar etkili olduğunu buldu.
Çiğ sarımsak aynı zamanda kolesterol seviyelerini de olumlu yönde etkileyebilir. Toplam ve LDL kolesterolü (genellikle "kötü" kolesterol olarak anılır) düşürürken potansiyel olarak HDL kolesterolü ("iyi" kolesterol) artırdığı bilinmektedir. The Journal of Nutrition'da yayınlanan 39 klinik çalışmanın meta-analizi, sarımsak takviyesinin toplam ve LDL kolesterol düzeylerinde önemli bir azalmaya yol açtığını buldu. Bu, sarımsağı kalp sağlığını korumak için diyete değerli bir katkı haline getirir.
Sarımsağın antibakteriyel ve antiviral özellikleri iyi belgelenmiştir. Sarımsaktaki allisin gibi kükürt bileşikleri çeşitli patojenlere karşı doğal bir savunma sağlar. Bu, enfeksiyonların önlenmesine yardımcı olabilir ve hatta hastalıkların şiddetini azaltabilir. Sarımsağın antimikrobiyal özellikleri o kadar etkilidir ki gıda kaynaklı hastalıklarla bile savaşabilir.
Sarımsağın kükürt bileşikleri vücudun toksinleri ve ağır metalleri yok etmesine yardımcı olur. Sarımsak kandaki kurşun seviyelerini önemli ölçüde azaltabilir ve baş ağrısı ve yüksek tansiyon gibi toksisite semptomlarını hafifletebilir.
Sarımsağın detoks etkisi, karaciğeri detoksifikasyon süreçlerinde destekleyen güçlü bir antioksidan olan glutatyon üretimini artırma kabiliyetine atfedilir.
Çiğ sarımsağın sağlık açısından faydaları etkileyici olsa da, etkilerini en üst düzeye çıkarmak için doğru şekilde tüketmek önemlidir. İşte bunun için bazı ipuçları:Sarımsakları doğrayın veya ezin ve yemeden önce yaklaşık 10 dakika bekletin. Bu bekleme süresi, sarımsağın sağlık açısından pek çok faydasından sorumlu olan bileşik olan allisin oluşumunu sağlar.Güçlü tadı nedeniyle sarımsağı çiğ yemek zor olabilir. Daha lezzetli hale getirmek için onu bir kaşık balın içine karıştırabilir, salataya ekleyebilir veya diğer yiyeceklerle birleştirebilirsiniz.Yarım karanfil gibi küçük bir miktarla başlayın ve yavaş yavaş günde tam bir karanfil miktarına kadar artırın. Bu vücudunuzun uyum sağlamasına yardımcı olur ve gastrointestinal rahatsızlık riskini azaltır.

Dünya Çevre Günü: İklim krizi yaşamı tehdit ediyor

Tarafından: NTV
5 Haziran 2024 at 15:06
Dünya Çevre Günü: İklim krizi yaşamı tehdit ediyor

İklim değişikliği ya da uzmanların tanımıyla iklim krizi, insan yaşamını tehdit eden boyuta ulaştı. Dünya Bankası'nın raporuna göre, önlem alınmaması durumunda, iklim değişikliğinin 2050'ye kadar 216 milyondan fazla insanı iç göçe zorlayabilir. Peki bu krizin önüne geçmek için neler yapılmalı? İşte uzman yanıtı... (Haber: Gözda Şahin Kamera: Ozan Özcan-Yunus Özkan)

Saç diplerini onaran en etkili doğal yağlar

Tarafından: NTV
5 Haziran 2024 at 15:05
Saç diplerini onaran en etkili doğal yağlar

Saç diplerinde görülen egzama, kepek ve kaşıntı en sık görülen saç derisi sorunlarının başında geliyor. Stres, yanlış saç bakım ürünleri kullanımı ya da seboreik dermatit veya atopik dermatit gibi nedenler saç derisi sağlığını olumsuz etkiliyor. Egzama, kepek ve kaşıntı gibi sorunlarla mücadele etmek için mutlaka bir uzmana danışmak gerekiyor. Ancak doğal yollarla da saç derisi sağlığını iyileştirebilmek mümkün. Özellikle doğal yağların doğru kullanımı sağlıklı saç derisine sahip olmaya yardımcı olabiliyor.

Saç egzaması, genellikle kafa derisinde kaşıntı, kızarıklık, pullanma ve bazen deri döküntüleriyle karakterize olan bir cilt durumudur. Egzama, ciltteki iltihaplanma ve hassasiyetle ilişkilendirilir. Kafa derisindeki egzama genellikle seboreik dermatit veya atopik dermatit gibi altta yatan nedenlerden kaynaklanır.
Seboreik Dermatit: Bu tür egzama genellikle yağlı bölgelerde, özellikle saçlı deride, kaşların arasında ve kulak arkalarında ortaya çıkar. Pullanma, kızarıklık ve kaşıntı ile kendini gösterir.Atopik Dermatit: Bu, genellikle genetik faktörlerle ilişkilendirilen kronik bir cilt durumudur. Kafa derisinde de dahil olmak üzere vücudun farklı bölgelerinde kaşıntı, kızarıklık, kabarcıklar ve kuru ciltle kendini gösterebilir.Kontakt Dermatit: Kafa derisine temas eden bir maddeye karşı alerjik bir reaksiyon sonucu oluşabilir. Şampuan, saç boyası veya diğer kozmetik ürünler bu tür reaksiyonlara neden olabilir.Numuler Dermatit: Bu tip, genellikle disk şeklinde kırmızı, pullu lezyonlarla karakterizedir ve saç derisi de dahil olmak üzere vücudun herhangi bir yerinde görülebilir.
Saç egzaması olan kişilerde kaşıntı ve rahatsızlık yaygındır ve zamanla şiddeti değişebilir. Egzamanın nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte, genetik yatkınlık, bağışıklık sistemi problemleri, ciltteki mantar enfeksiyonları, stres ve çevresel faktörlerin rol oynadığı düşünülmektedir.
Tedavi genellikle kaşıntıyı azaltmaya ve kızarıklığı kontrol altına almaya yöneliktir. Bu, şampuan değişiklikleri, egzama için özel şampuanlar, topikal kortikosteroid kremler veya diğer immün modüle edici ilaçlar gibi tedavileri içerebilir. Tedavi planı genellikle kişinin semptomlarının şiddetine ve türüne bağlı olarak belirlenir.
Saç egzaması için bazı doğal yağlar, nemlendirici ve yatıştırıcı özellikleri ile bilinir. Ancak, herhangi bir cilt durumunda olduğu gibi, kullanmadan önce bir uzmana danışmanız önemlidir. İşte saç egzamasına iyi gelebilecek bazı doğal yağlar:HİNDİSTANCEVİZİ YAĞIAnti-enflamatuar özellikleri vardır ve saç derisini nemlendirir. Saçların daha sağlıklı ve güçlü uzamasına yardımcı olur. Saç derisini yatıştırarak pul pul dökülmeyi önler.
Cilt tarafından hızla emilir ve saç derisini yumuşatır. Anti-enflamatuar özelliklere sahiptir. Saç derisini nemlendirir. Daha sağlıklı ve güçlü saçlara sahip olmanıza yardımcı olur.
Vitamin E ve antioksidanlar bakımından zengindir. Kuru saç derisini nemlendirir. Ayrıca düzenli kullanımda saç köklerini güçlendirerek dökülmeleri durdurur.
Antimikrobiyal özellikleri sayesinde saç derisindeki enfeksiyonları azaltabilir. Çay ağacı yağını şampuanınızın içerisine bir kaç damla ekleyerek kullanabilirsiniz. Böylece saç derisine nem depolayıp kuruluk, kaşıntı gibi sorunları önleyebilirsiniz.
Saç derisini nemlendirir ve anti-enflamatuar özelliklere sahiptir. Zeytinyağı da aynı Argan yağı gibi E vitamini bakımından zengindir. Böylelikle saç derisini onarmanıza yardımcı olur. Saç köklerinin nefes almasını ve beslenmesini sağlar.

350 tonluk pres parmaklarını koparmıştı: Ayak parmakları eline dikildi

Tarafından: NTV
5 Haziran 2024 at 14:43
350 tonluk pres parmaklarını koparmıştı: Ayak parmakları eline dikildi

Konya'da 9 ay önce işçi olarak çalıştığı fabrikada 350 tonluk presin düşmesi sonucu iki parmağını kaybeden 23 yaşındaki Enes Çelik'in ayağından alınan 2 parmağı, başarılı bir ameliyat ile eline nakledildi.

Konya'da otomotiv yedek parça üretimi yapan bir fabrikada çalışan 23 yaşındaki Enes Çelik'in, 2 elinin baş parmaklarına 350 tonluk pres düştü. 2 parmağı kopan Enes Çelik, tedavi için Konya'da bir hastaneye başvurdu.
Hastanenin Ortopedi ve Travmatoloji Bölümü'nden Operatör Doktor Harun Kütahya, Enes Çelik'e, ayaktan ele parmak naklini tavsiye etti. Ameliyatı kabul eden Çelik'e nakil yapıldı.
Parmaklarına 350 tonluk pres düşerek iki el baş parmağını kaybeden Enes Çelik, "Geçtiğimiz eylül ayında iş kazası geçirdim. Her iki elimin başparmağına 350 tonluk pres düştü. Dibinden kopmuştu, umudum yoktu. İlk ameliyattan sonra bu operasyonu söylediler. Ben de kabul ederek nakil oldum. Olmaz diye düşünürken eskisi gibi her şeyi kendim yapabiliyorum. Bir ağrım falan yok, ağırlık kaldırabiliyorum, yazı yazabiliyorum.
Şu an her şey kontrol altında. Her şeye rağmen umudunuzu yitirmeyin. İyi bir hocayla normale dönebilir. Ben memnunum halimden, bu kadar toplanacağını tahmin etmiyordum. Ben daha kötüsünü bekliyordum açıkçası ama şu an her istediğimi yapabiliyorum." dedi.
Ameliyat sonrası Enes Çelik'in el fonksiyonlarının verimli olduğunu kaydeden Operatör Doktor Harun Kütahya, "İş kazalarında el yaralanmaları oldukça fazla. Bazen uzuv kayıpları meydana gelebiliyor. Elin fonksiyonlarını tekrar kazandırmak için eğer mümkünse kopan uzuvlar tekrar replantasyon (vücudun kopan bir parçasının işlevini yeniden kazandırmak amacıyla tüm yapılar ile beraber yeniden onarılması) dediğimiz işlemle yerine dikilebiliyor. Fakat bunların mümkün olmadığı durumlarda fonksiyonları tekrar kazandırabilmek, hastayı hem gündelik hem de iş hayatına döndürebilmek için bazen organ nakilleri gibi ayaktan ele gibi nakillerle işlem yapmak gerekebiliyor.
Bizim hastamız da 2023 yılı Eylül ayında bir iş kazası sonrasında her iki elde başparmağın kopmasıyla bize başvurdu. Peş peşe olan süreçte her iki ayağından her iki eline başparmak nakil işlemlerini gerçekleştirdik. Yara iyileşmeleri, kemik kaynamalarının ardından fizik tedaviye başladık. Daha sonrasında ise yaklaşık 6 aylık dönemde ellerinde ciddi fonksiyonları kazandık. Gündelik işlerini yapabilir aşamasına getirebildik. Bundan sonraki süreçte ise bu fonksiyonları daha da ilerletip özellikle iş kazanımına da artık döndürmeyi planlıyoruz." diye konuştu.

Gözlükten kurtulmak isterken kör oldu

Tarafından: NTV
5 Haziran 2024 at 13:11
Gözlükten kurtulmak isterken kör oldu

Ankara’da hipermetrop (uzağı görebilirken, yakındaki nesneleri net göremezler) rahatsızlığı nedeniyle kullandığı gözlükten kurtulmak için özel hastanede ameliyat olan avukat Mustafa Alpar Ceylan'ın (63) sağ gözü, operasyon sonrası görme yetisini kaybetti.

Avukat Mustafa Alpar Ceylan, hipermetrop rahatsızlığı nedeniyle kullandığı gözlükten akıllı lens tedavisiyle kurtulmak istedi. Ceylan, özel hastanede önce sağ gözü için 1 Mart'ta ameliyat oldu. Ancak operasyon sonucunda komplikasyonlar yaşadı. Kontrollerde gözün arka tarafında ödem olduğu belirlendi ve enjeksiyon tedavisi yapıldı. Ancak enjeksiyondan 7 gün sonra Ceylan'ın sağ gözü, görme yetisini tamamen kaybetti. Özel hastanenin başka şubesine yönlendirilen Ceylan, en son başka bir özel hastane ve üniversite hastanesinde 2 ameliyat daha geçirdi. Tedavisi süren Ceylan'ın sağ gözünde iyileşme sağlanmadı. 'RETİNA DAĞILMIŞ' Sağ gözünü kaybeden Mustafa Alpar Ceylan, avukatıyla Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundu. Ceylan, mesleğini yaparken okumalarda yakın gözlüğü kullandığını ve akıllı lens tedavisini araştırmaya başladığını belirterek, "Önce sağ gözüme akıllı lens taktırdım. 15 dakikalık operasyonun 75 dakika sürdüğünü öğrendim. Arabayla eve giderken kusmaya başladım. Tekrar hastaneye gittik. Bana ağrı kesici ve serum taktılar. Ertesi gün yine kustum, yine hastalandım. Tekrar bana serum ve ağrı kesici verdiler. Bu olay 4 kere oldu. Sonra görüntü gitti, buğulu görüyorum. Doktor dedi ki 'iyileşir.' Sonra gözün arka tarafında ödem olduğu tespit edildi. İlk operasyonu yapan doktor, lokal anesteziyle gözüme enjeksiyon yaptı. Aradan 1 hafta geçtikten sonra görüntünün kaybolduğunu gördüm. Acil tekrar aynı hastaneye gittim. Retina dağılmış. Retina ameliyatlarının acil yapılması gerekirmiş. 4 gün sonra ameliyata aldılar genel anestezi ile. Gözümü açmışlar, kapatmışlar 'ben buna bir şey yapamam' diye" dedi. Acil şehir hastanesine sevk edildiğini anlatan Ceylan, "Orada 2 gün yattım, ancak riskli olduğu için ameliyat yapmadılar. En son başka bir özel hastane ve üniversite hastanesinde tedavi oldum. Ancak hala gözümde görme yok. Sağ tarafım tamamen karanlık. 3 ay boyunca dosyalarımdan uzak kaldım. Bu operasyonlar için 350 bin lira harcadım. Bazı dosyalardan istifa etmem gerekti. Kaybettiğim maddi olarak ayrı konu, manevi olarak çok büyük sıkıntılar, acılar çektim. Eğer iyileşme inancım olmasaydı, intihar etmeyi düşünme noktasına geldim. Daha ne kadar para harcayacağım da belli değil. Gözümün görüp görmeyeceği de belli değil" dedi. 'EMSAL DAVALAR VAR' Avukat Asiye Meltem Taşçı, müvekkili Mustafa Ceylan'ın yaşadığı mağduriyetle ilgili hukuki süreci başlattıklarını söyleyerek, "Yakını görmeyle alakalı bir sıkıntısı vardı. Uğraşmamak için gözlük takmakla, lens taktırmak için gidiyor ve bunun neticesinde gözünü kaybediyor. Yani milyonda bir bile olmayacak bir şey oluyor. Burada doktorların cezai sorumluluğu da olduğu için sadece malpraktis (hatalı tıbbi müdahale) davası açmayacağız. Burada neredeyse bir katliama sebep oldukları için ceza davası da açacağız, süreci başlattık. Hastane komplikasyonlarla ilgili hastanın bilgilendirildiğini söylüyor. Fakat bu olan formda dahi olmayan bir durum. Çok spesifik bir şey oldu. Bu şekilde gördüğümüz başka emsal davalar da var. Bunları mahkemeye sunacağız" diye konuştu. Hastane yetkilileri ise hastanın ameliyatla ilgili gelişebilecek komplikasyonlar konusunda önceden bilgilendirildiğini, herhangi bir ihmal olmadığını ileri belirtti.

Rekabet Kurulu'ndan CHI Kozmetik'e yaklaşık 94 bin lira ceza

Tarafından: NTV
5 Haziran 2024 at 12:22
Rekabet Kurulu'ndan CHI Kozmetik'e yaklaşık 94 bin lira ceza

Rekabet Kurulu, CHI, BioSilk, Plex markalarıyla saç bakım ürünleri pazarında faaliyet gösteren CHI Kozmetik İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret AŞ'ye 93 bin 776 lira idari para cezası verilmesini kararlaştırdı.

Rekabet Kurumu'nun internet sitesinde yer alan duyuruya göre, CHI Kozmetik İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret AŞ hakkında, alıcılarının yeniden satış fiyatını belirleyerek Rekabetin Korunması Hakkında Kanun'un ilgili maddesini ihlal ettiği iddiasıyla yürütülen soruşturma tamamlandı. Soruşturma kapsamında, CHI Kozmetik'in özellikle e-ticaret satış kanalı üzerinden satış yapan yeniden satıcılarının fiyatlarını izlediği, belirlenen liste fiyatlarından düşük fiyata satan satıcılara müdahale ettiği belirlendi. e-Ticaret platformlarında ürün satışı yapan yeniden satıcıların liste fiyatlarına uymaması durumunda ise mağaza kapama veya mağaza yetkisinin geri alınması gibi yaptırım mekanizmalarının tehdit unsuru olarak öne sürüldüğü ve uygulamaya koyulduğu tespit edildi. Kurul, firmanın, bu gerekçelerle Kanun'u ihlal ettiği sonucuna ulaştı. Bu kapsamda, CHI, BioSilk, Plex markalarıyla saç bakım ürünleri pazarında faaliyet gösteren CHI Kozmetik'e, kendisinden ürün alıp yeniden satan şirketlerin perakende fiyatına müdahale ettiği gerekçesiyle 93 bin 776 lira idari para cezası verildi.

Sağlık Bakanı Koca: Randevu sadakat oranında büyük bir iyileşme var

Tarafından: NTV
5 Haziran 2024 at 12:07
Sağlık Bakanı Koca: Randevu sadakat oranında büyük bir iyileşme var

Hastanelerde başlatılan onaylı randevu dönemi hakkında bilgi veren Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, randevuya sadakat oranında büyük bir iyileşme olduğunu söyledi.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, kabine toplantısının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

Sağlık hizmeti almayı kolaylaştıran MHRS Onaylı Randevu Sistemi'nde son durumun ne olduğuyla ilgili soru üzerine Bakan Koca, randevu sadakat oranında büyük bir iyileşme olduğunu belirterek, vatandaşlara gösterdikleri uyum ve işbirliği için teşekkür etti.

"BÜYÜK ÖLÇÜDE İSTANBUL İÇİN RANDEVU SORUNU BELİRLİ BRANŞLAR DIŞINDA ÇÖZÜME KAVUŞUYOR"

Bir, iki branş dışında ileri tarihlere randevu alınması gerekmeden sorunun çözüldüğünü ifade eden Koca, "İstanbul en kritik il durumundaydı. Büyük ölçüde İstanbul için de randevu sorunu belirli branşlar dışında çözüme kavuşuyor. Tetkikler için de kapasite kısıtı olan yerler var. Özellikle görüntüleme konusunda sorun yaşayan yerler var. Onlar için de aldığımız tedbirler hayata geçtikçe rahatlama görüyoruz." diye konuştu. Bakan Koca, bayramdan sonra düzenleyecekleri basın toplantısıyla onaylı randevu döneminin ilk sonuçlarını kamuoyuyla paylaşacaklarını bildirerek, "Müsterih olun yarın bugünden daha güzel olacak hepimiz için." dedi.

Bir bardağı metabolizmayı çalıştırmaya yetiyor!

Tarafından: NTV
5 Haziran 2024 at 11:37
Bir bardağı metabolizmayı çalıştırmaya yetiyor!

Yaz aylarının gelmesiyle birlikte kışın aldığı fazla kilolardan kurtulmak isteyenler kolay kilo vermenin yollarını araştırıyor. Kilo vermek ve ideal kilonuza kavuşmak için mutlaka bir dengeli beslenme programını uygulamanız, düzenli olarak da spor yapmanız gerekiyor. Ancak bunların yanı sıra metabolizmanızı harekete geçirmek ve hızlı bir şekilde yağ yakmak için bazı bitki çaylarından faydalanabilirsiniz.

Sağlıklı bir şekilde kilo vermek için doğru bir diyet ve spor programını uygulamanız gerekir. Bunun yanı sıra doğanın gücünden ve bitkilerin faydalarından da destek alabilirsiniz. Beslenme ve Diyet Uzmanları arasında da popüler olan yeşil çay, metabolizmayı hızlandırarak yağ yakımını destekleyen en güçlü çaylardan biri. Öyle ki sadece kilo vermenize destek olmuyor, sağlığınıza da önemli faydalar sağlıyor.
Yeşil çay, Camellia sinensis bitkisinin yapraklarından elde edilen bir çay çeşidi olarak biliniyor. Diğer çaylar gibi yeşil çay da bu bitkinin yaprakları kurutulduktan sonra çeşitli işlemlerden geçirilerek üretilir. Ancak, yeşil çayın diğer çay çeşitlerinden farkı, yaprakların işlenme sürecinde oksidasyona uğramaması veya en az seviyede okside olmasıdır. Bu işlem, yeşil çayın rengini ve tadını etkiler.
Yeşil çayın yaprakları hafifçe buharla işlenir veya fırınlanır, ardından kurutulur. Bu işlem, yaprakların oksitlenmesini önler ve yeşil rengini korumasını sağlar. Diğer taraftan, siyah çayda olduğu gibi, oksidasyon işlemi uygulanmadığından yeşil çayın tadı daha hafif ve taze olur.
Yeşil çay, özellikle Asya ülkelerinde uzun bir tarihe dayanan köklü bir geçmişe sahiptir ve sağlık faydalarıyla bilinir. Genellikle demlenerek veya çay poşetleri kullanılarak tüketilir. Hem sıcak hem de soğuk olarak içilebilir. Yeşil çayın vücuda pek çok faydası da bulunur. Özellikle diyet listelerinin vazgeçilmezi olan yeşil çay, kilo vermenize yardımcı olabilir.
Yeşil çay, vücudu serbest radikallerin zararlı etkilerine karşı koruyan antioksidanlar açısından zengindir. Bu, kanser, kalp hastalıkları ve yaşlanma gibi çeşitli hastalıkların riskini azaltabilir. Yeşil çay, kalp sağlığını destekleyen birçok bileşen içerir. Kan basıncını düşürmeye, kolesterolü dengelemeye ve damarların genişlemesine yardımcı olabilir.
Yeşil çayın içerdiği bazı bileşenler, metabolizmanın hızlanmasına ve yağ yakımının artmasına yardımcı olabilir. Bu nedenle, kilo kaybı veya kilo kontrolü hedeflerine yardımcı olabilir. İçerdiği kafein ve L-theanine gibi bileşenler, beyin fonksiyonlarını artırabilir, odaklanmayı ve dikkati artırabilir, ayrıca zihinsel performansı geliştirebilir.
Yeşil çayın düzenli tüketimi, tip 2 diyabet riskini azaltabilir. Kan şekerini dengelemeye yardımcı olabilir ve insülin hassasiyetini artırabilir. Yeşil çaydaki antioksidanlar, bağışıklık sisteminin güçlenmesine yardımcı olabilir, böylece hastalıklara karşı vücudu koruyabilir.Bazı araştırmalar, yeşil çay tüketiminin kemik yoğunluğunu artırabileceğini ve osteoporoz riskini azaltabileceğini öne sürmektedir. Yeşil çayın içeriğinde bulunan L-theanine, stresi azaltıcı etkiye sahiptir. Bu nedenle, sakinleştirici ve rahatlatıcı bir etkisi olabilir.ÖNEMLİ! her şeyde olduğu gibi, yeşil çayın fazla tüketimi de olumsuz etkilere neden olabilir. Özellikle aşırı tüketim, kafein içeriğinden dolayı uykusuzluğa, mide problemlerine veya baş ağrısına neden olabilir. Herhangi bir sağlık durumu veya tedavi sürecinde iseniz, yeşil çay tüketimi hakkında doktorunuza danışmanız önemlidir.

Uyuz vakaları yeniden artışa geçti: Kıyafetler, sosyal çevre ve ev ortamı dezenfekte edilmeli

Tarafından: NTV
5 Haziran 2024 at 10:15
Uyuz vakaları yeniden artışa geçti: Kıyafetler, sosyal çevre ve ev ortamı dezenfekte edilmeli

Uyuz vakalarında artış hızlandı. Her gün yeni bir vaka ile karşılaştıklarını söyleyen Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Deri ve Zührevi Hastalıklar Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Burhan Engin, en büyük problemin doğru tedavinin doğru uygulanmaması olduğunu ifade etti. Prof. Dr. Engin, uyuz tanısı kullanan kişilerin yakın çevrelerinin de mutlaka uzmana danışması gerektiğine dikkat çekti.

Uyuz vakaları son haftalarda yeniden artışa geçti. Açıklama, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Deri ve Zührevi Hastalıklar Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Burhan Engin’den geldi. Uyuz vakalarındaki ilk artışın pandemi dönemine denk geldiğini anlatan Engin, “Bu son 2-3 aydır tekrar bir artış olduğunu söyleyebiliriz. Günlük poliklinikte tekrar sık sık görmeye başladık.” dedi.
Dirençli vakalar ile tam tedavi uygulanmamaış ya da uyuzu tam geçmemiş kişilerin çoğunlukta olduğunu ifade eden Engin, “Örneğin; bazıları geliyor, 3 ay önce başlamış, bazıları 1 yıl önce başlamış, tedaviler kullanmış. Devletin de onayladığı, ödediği uyuz ilaçları, oral olarak kullanılıyor. Öncesinden bir bu atağı geçirmiş, kendi veya aile bireyleri tedavi olmuş, kaşıntı azalır gibi olmuş, tekrar vaka alevlenmiş gibi o şekilde çok gelen hastamız var.” dedi. En büyük problemin tedavinin doğru uygulanmaması olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Engin, “Giydiği kıyafetler, sosyal çevresi, ev ortamının da dezenfekte edilmesi gerekiyor. Uyuz en çok genital, karın bölgesi gibi vücudun biraz daha saklı, kapalı bölgelerinde oluyor. Özellikle hastalara sorduğunuz zaman söylüyorlar ama diğer şekilde ifade etmiyor, biraz daha çekinebiliyorlar. Hastalar biraz daha saklayabiliyor, bu durumu öteleyebiliyor onun için hekimle temasa geçmeleri önemli.” diye konuştu.
Uyuz tanısı alan kişinin temas içerisinde olduğu, yakın çevresinin de bir uzmana danışması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Engin, sözlerine şöyle devam etti: “Aile bireylerinin benzer şekilde şikayeti olsun olmasın bazen şikayeti olmuyor, aile bireyleri ‘Ben de bir şikayet yok, o zaman benim kullanmama gerek yok’ diyor. Ama şunu biliyoruz; aile bireylerinde de temas olan kişilerde de bulaşıyor. Sonrasında lezyonlar çıkabiliyor, bazen de çıkmayabiliyor. Çıkmaması taşımadığı anlamına gelmiyor. ‘Ben çok temizim, uyuz bana bulaşmaz’ böyle değil uyuz akarı, buradaki temas önemli. Bu sosyal hayat, işyeri, ev içi olabilir, uzun süreli temaslı kişilerde bir şekilde bulaşıyor. Hijyene çok dikkat eden kişilerde de bir şekilde bulaşma olabilir. İnsanların iç içe bulunması, yakın temas önemli diye söyleyebiliriz ama şu dönemde bir artış var, bakalım yazın da bu devam edecek mi, beraber göreceğiz. Yakın temasın olduğu her ortamda bir risk var diyebiliriz. Önceden karışım kremler kullanıyorduk, hasta tüm vücuduna uyguluyordu yine bazı hastalara uyguluyoruz. İlaçlarla eradike etmemiz uyuzu biraz daha kolay gibi duruyor.”
“Neredeyse her gün artık uyuz vakalarını görüyoruz. Tedaviye özellikle uyum göstermeleri çok önemli. Şunları da görmeye başladık; önceden uyuz tanısı almış hasta, sonrasında ilacı defalarca kullanıyor bazen kendisi de alıp kullanıyor. O ilaç da deride irritasyon, egzamaya neden olabiliyor, bu uyuzla çok karıştırılabiliyor. Böyle gördüğümüz vakalar da çok. Hekimlerini iyi dinleyip tedaviyi o şekilde yapmaları, kendi başlarına da çok ilaç almamalarını öneriyorum çünkü uyuzla beraber egzema da tetiklenebiliyor. Sonra tekrar tekrar ilaç verilince de bu bir kısır döngüye giriyor.”
❌
❌