Normal görünüm

Yeni makaleler mevcut. Sayfayı yenilemek için tıklayın.
Bugün — 9 Mayıs 2024NTV

Çocukları down sendromlu doğan aileye 21 milyon lira tazminat

Tarafından: NTV
9 Mayıs 2024 at 11:47
Çocukları down sendromlu doğan aileye 21 milyon lira tazminat

Kocaeli 1. Tüketici Mahkemesi, çocukları down sendromlu olarak dünyaya gelen aileyi, gebelik sürecinde talep ettikleri testleri yapmadıkları gerekçesiyle doğumun gerçekleştiği özel hastane hakkında açtığı tazminat davasında haklı buldu.

İzmit'te yaşayan Faruk (44) ve Serpil Güral (40) çifti, ikinci çocuklarının olacağını öğrenince muayene ve rutin kontroller için kent merkezinde bulunan bir özel hastaneyi tercih etti. Çift, annenin gebelik sürecinde yaşadığı bazı sağlık sorunları üzerine bebeğin doğum kusurları açısından risk altında olup olmadığının belirlenmesi için gerekli testlerin yapılmasını istedi. Ancak bebeğin sağlık durumunun iyi olduğunu savunan doktor, çiftin talebini yerine getirmedi. Gebeliğin 8'nci ayında rutin kontrol için hastaneye giden Serpil Güral, bebeğin ölüm tehlikesi olduğu gerekçesiyle acil olarak doğuma alındı. Doğumun ardından yapılan testlerde bebeğin down sendromlu olduğu belirlendi. Güral çifti, tıbbi ihmaller sonucu yaşadıkları mağduriyet nedeniyle hastane ve doktor hakkında maddi ve manevi tazminat davası açtı.

MAHKEME, HASTANENİN 21 MİLYON TL TAZMİNAT ÖDEMESİNE HÜKMETTİ

Kocaeli 1. Tüketici Tüketici Mahkemesi'nde açılan davanın dün gerçekleştirilen 22'nci duruşmasına, taraf avukatları katıldı. Ailenin avukatı Feride Külcü, davanın kabulüne karar verilmesini talep etti. Davalı tarafın avukatları ise sübut bulmayan davanın reddine karar verilmesini istedi. Mahkeme, 21 milyon 89 bin 691 lira maddi, 200 bin lira manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan alınarak Serpil Güral'a verilmesine hükmetti. BABA FARUK GÜRAL, GAZETECİLERE KONUŞTU Faruk Güral, gazetecilere yaptığı açıklamada, eşiyle evlendikten 8 yıl sonra tüp bebek yöntemi sayesinde ilk çocuklarının olduğunu, bundan 3 yıl sonra 2015'in son aylarında eşinin normal yollardan ikinci çocuklarına gebe kaldığını söyledi. O dönemde maddi durumları iyi olmamasına rağmen özel hastaneye gittiklerini belirten Güral, gebeliğin 6'ncı ve 7'nci aylarında eşinde mide bulantısı, bebeğin hiç kıpırdamaması şikayetleriyle doktorlarına başvurduklarını kaydetti. Güral, ilk taramadan sonra bebeğin sağlık durumunun iyi olduğu gerekçesiyle diğer tahlillerinin yapılmadığını anlatarak, "Doktorumuz 'Bana güvenmiyor musunuz? Ben size ne söylüyorsam odur. Bebek gayet sağlıklı.' dedi. Biz 'Sorunlar yaşıyoruz, problem olmaz mı?' dediğimizde 'Ben bu işin uzmanıyım, bana güvenmeniz gerekiyor.' diyerek istemiş olmamıza rağmen testlerimizi yapmadı." diye konuştu. Bu söylemlerinden dolayı doktora güvendiklerini aktaran Güral, "Gebeliğin 8'nci ayında kontrol için gittiğimizde acil doğuma alması gerektiğini söyledi. Sebebini sorduğumuzda bebeğin ölüm tehlikesinin olduğunu söyledi. Eşim doğuma alındı ve oğlum doğduktan sonra down sendromlu olduğunu öğrendik." ifadelerini kullandı. "TAZMİNATI ÇOCUĞUMUN EĞİTİMİ İÇİN HARCAYACAĞIM" Güral, ilk defa böyle bir durumla karşılaştığı için down sendromlu çocuğun bakımıyla ilgili araştırma yaptığını anlatarak, şöyle devam etti: "Psikolojik süreci, maddi süreci nasıl atlatırız diye çok düşündük. Maalesef her şey maddiyat içeriyor. Bu yüzden çocuğumu iyi bir şekilde yetiştirebilmek için dava açmaya karar verdim. 8 yıl sonunda, dava çok şükür lehimize sonuçlandı. Miktarı biz belirlemedik. Hiçbir zaman maddiyatta gözümüz yoktu. Avukatımız yönlendirme yaparak 21 milyon lira olarak lehimize sonuçlandı. Çocuğuma güzel bir gelecek hazırlayacağım için çok mutluyum. Tazminatı çocuğumun eğitimi için harcayacağım." Şu an 8 yaşında olan oğlunun eğitimine devam ettiğini dile getiren Güral, "Hala bezleniyor, konuşamıyor. Yürümesi çok geç oldu, 3,5 yaşında yürümeye başladı. Bu eğitim süreçleri çok fazla yorucu oldu. Bu süreç bizi çok etkiledi, çok üzdü. Maddi ve manevi olarak yıprandık. Bu davayı oğlum down sendromlu olduğu için açmadım, hakkı olduğunu için açtım. Neticesinde iyi sonuçlandı. Tüm ailelere haklarını araması için emsal olmaktan gurur duyuyorum." şeklinde konuştu.

KOAH'ın yeni mutasyonu "Q0 RİZE"

Tarafından: NTV
9 Mayıs 2024 at 10:10
KOAH'ın yeni mutasyonu

Rize'de astım şikayetiyle tedaviye alınan bir hastaya yapılan tetkiklerde, Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı'na (KOAH) ait farklı mutasyon fark edildi. Hastadan alınıp özel tıp laboratuvarında incelenmesi için yurt dışına gönderilen bazı numune ve tahlillerde, KOAH'a ait yeni mutasyonun varlığı tespit edildi. Yeni mutasyona "Q0 RİZE" adını veren Doç. Dr. Dilek Karadoğan'ın genetik çalışması, tıp dergisinde de yayımlandı.

Rize'de ismi açıklanmayan 44 yaşındaki kadın hasta, astım şikayetiyle Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi (RTEÜ) Rize Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne gitti. Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı'nda görevli Doç. Dr. Dilek Karadoğan'ın muayene ettiği hastada, bazı tetkikler sonucu KOAH’a ait farklı mutasyon fark edildi.

Akciğer içerisindeki alveollerin hasar gördüğü, akciğerde bulunması gereken antitripsin proteinin de olmadığı saptanan hastadan alınan bazı numune ve tahliller, özel tıp laboratuvarında incelenmesi için İspanya'ya gönderildi.

İncelemeler sonucunda dünyada daha önce rastlanılmadığı belirtilen KOAH'a ait yeni mutasyonunun varlığı belirlendi.

Yeni mutasyona "Q0 RİZE" adını veren Doç. Dr. Karadoğan'ın genetik çalışması, tıp dergisi "BMC Pulmonary Medicine"de de yayımlandı.

"MUTASYONU 'QORİZE' OLARAK ADLANDIRDIK" Nadir mutasyonların çok ağır KOAH gelişimine sebep olabileceğini belirten Doç. Dr. Dilek Karadoğan şöyle devam etti:

"Astım tanısıyla takip edilen bir kadın hastamızda, solunum yolu testinde KOAH ile uyumlu akım volüm eğrisinin yanı sıra geri dönüşü olmayan hava tıkanıklığı da saptadık. Bunun üzerine hastaya KOAH teşhisi koyduk. Hastamızın akciğerlerinde yaygın anfizem mevcuttu.

Doç. Dr. Dilek Karadoğan

Alfa1-antitripsin eksikliği teşhis edilemeyecek derece düşük saptanınca hastamızda genetik inceleme sonucu mutasyonu tespit ettik. Dünyada ilk saptanan bu mutasyonu 'Q0 RİZE' olarak adlandırdık. Bu hastalar, diğer hastalardan daha az sigara içmiş veya dumanına maruz kalmış olsalar bile hastalıkları çok ağır bir şekilde seyretmektedir. Tütün dumanına maruziyetinin önlenmesi, bu hastalığın gelişmesi ve ilerlemesinde önem arz etmektedir."

Dünyanın ilk gen terapisi deneyi: İşitme duyusunu geri kazandı

Tarafından: NTV
9 Mayıs 2024 at 09:48
Dünyanın ilk gen terapisi deneyi: İşitme duyusunu geri kazandı

İngiltere'de sağır doğan bir kız çocuğu, çığır açıcı bir gen tedavisi ile işitme cihazı kullanmasına gerek kalmadan duymaya başladı. Kız çocuğu, ilk kez denenen gen terapisi deneyine katılan ilk kişi oldu.

Opal Sandy isimli doğuştan sağır bir kız çocuğu, dünya çapında ilk kez denenen bir gen tedavisiyle işitme duyusunu kazandı. Kız çocuğu, iç kulaktan beyne giden sinir uyarılarını bozan ve hatalı bir genden kaynaklanan işitsel nöropati nedeniyle hiçbir şey duyamayacak şekilde doğdu. Kız çocuğuna sadece 16 dakika süren çığır açıcı bir ameliyat sırasında genin çalışan bir kopyasını içeren bir aşı yapıldı. Kulak içine gen infüzyonu uygulanarak, Sandy’nin kalıtsal sağırlığa yol açan hasarlı DNA’sı değiştirildi. Ameliyatın ardından 18 aylık bebek neredeyse mükemmel bir şekilde duyabilmeye başladı.

TEDAVİYİ ALAN İLK HASTA Opal Sandy’ye birinci yaş günü öncesinde başlayan tedavi altı ay sonra sonuç vermeye başladı. Sandy artık fısıltıları dahi duyuyor ve "anne" ve "baba" gibi kelimeleri söyleyebiliyor. Sandy’nin anne ve babası, kızlarındaki ilerlemenin akıllara durgunluk verici olduğunu söylüyor. Sandy, dünya çapında bu tedaviyi alan ilk hasta oldu. Çocuklardaki işitme kaybı vakalarının yarısından fazlasında genetik nedenler rol oynuyor. İşitme kaybı, konuşma gecikmesi gibi olasılıklar nedeniyle çocuk iki veya üç yaşına gelene kadar tespit edilemeyebiliyor. Sandy, dünya çapında bu tedaviyi alan ilk hasta oldu.
Dün — 8 Mayıs 2024NTV

Türkiye'de ilk kalp nakli yapan cerrahlardan Prof. Dr. Cevat Yakut yaşamını yitirdi

Tarafından: NTV
8 Mayıs 2024 at 16:21
Türkiye'de ilk kalp nakli yapan cerrahlardan Prof. Dr. Cevat Yakut yaşamını yitirdi

Türkiye'nin ve dünyanın önde gelen kalp doktorlarından Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kurucu Başhekimi Prof. Dr. Cevat Yakut, 82 yaşında hayatını kaybetti.

Türkiye'de ilk kalp nakli yapan cerrahlardan biri olan Prof. Dr. Cevat Yakut (82) dün vefat etti.

Kalp damar cerrahisinin duayenlerinden kabul edilen Yakut'un vefat haberini, kurucu başhekimi olduğu Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi, yayımladığı mesajla duyurdu.   82 yaşındaki Prof. Dr. Cevat Yakut'un dün hayatını kaybetmesinin ardından Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesince yayımlanan başsağlığı mesajında şu ifadelere yer verdi:

"Derin üzüntüyle bildiriyoruz ki, uzun yıllar boyunca sağlık sektöründe önemli hizmetler vermiş olan Hastanemiz kurucu Başhekimi Prof. Dr. Cevat Yakut hocamız, vefat etmiştir. Kendisi, meslek hayatı boyunca nitelikli sağlık hizmetlerinin geliştirilmesi ve toplum sağlığının korunması adına önemli katkılarda bulunmuştur. Bu acı kaybı yaşayan sağlık camiasına, Koşuyolu ailesine ve sevdiklerine başsağlığı dileklerimizi iletiyoruz. Onun anısını daima yaşatacağız ve yaptığı değerli katkıları asla unutmayacağız."  PROF. DR. CEVAT YAKUT KİMDİR? Koşuyolu Kalp ve Araştırma Hastanesi'nin kurucularından Prof. Dr. Cevat Yakut, Ankara'nın Beypazarı ilçesinde dünyaya geldi.

Van Yüksek İhtisas Hastanesi'nde de kalp cerrahisini başlatmak üzere görevlendirilen Yakut, 10 yıl boyunca hafta sonlarını Van'da ameliyat yaparak geçirdi.

Azerbaycan Bakü Merkezi Klinik Hastanesi Kalp Damar Cerrahisi Genel Koordinatörlüğü görevini üstlenen Yakut, iki dönem Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği başkanlığı yaptı.

Başta Başbakanlık Onur Belgesi olmak üzere pek çok ödülü bulunan Yakut, 1990 yılında Koşuyolu Kalp ve Araştırma Hastanesi'nin başhekimi oldu. Türkiye'de ilk kalp nakli yapan cerrahlardan biri olan Cevat Yakut, 2009 yılında emekli oldu.

AstraZeneca'dan Covid-19 aşısını geri çekme kararı

Tarafından: NTV
8 Mayıs 2024 at 11:24
AstraZeneca'dan Covid-19 aşısını geri çekme kararı

Ürettiği covid-19 aşısının çok nadir görülen bir yan etkiye neden olabileceği mahkeme tarafından kanıtlanan ilaç devi AstraZeneca, aşısını dünya çapında geri çekme kararı aldı. AstraZeneca tarafından yapılan açıklamada, aşının "ticari nedenlerden dolayı" piyasadan kaldırıldığı belirtildi. Vaxzevria isimli aşı, kan pıhtılaşmasına ve düşük kan trombosit sayısına neden olan çok nadir bir yan etki yaratmakla suçlanıyor.

İngiltere merkezli ilaç şirketi AstraZeneca, yasal sürecin ardından Oxford Üniversitesi ile ortak geliştirdiği covid aşısının nadir görülen bir yan etkiye neden olabileceğini kabul etti. Şirketin aşıyı gönüllü olarak piyasadan çekme kararı almasının ardından aşı artık Avrupa Birliği üyesi ülkeler tarafından kullanılamayacak. Aşının geri çekilmesine ilişkin başvuru 5 Mart'ta yapıldı ve salı günü karar yürürlüğe girdi.

"TİCARİ NEDENLERDEN DOLAYI PİYASADAN KALDIRILDI" Geri çekme kararı, Boris Johnson tarafından "İngiliz biliminin zaferi" olarak müjdelenen ve altı milyondan fazla hayat kurtardığına inanılan aşının kullanımına son veriyor. AstraZeneca tarafından yapılan açıklamada, aşının ticari nedenlerden dolayı piyasadan kaldırıldığı belirtildi. Şirket açıklamasında, aşının artık üretilmediğini ve yerini yeni varyantlarla mücadele eden güncellenmiş aşıların aldığını söyledi. Vaxzevria isimli aşı, kan pıhtılaşmasına ve düşük kan trombosit sayısına neden olan çok nadir bir yan etki nedeniyle son aylarda yoğun bir incelemeye tabi tutuldu.NADİR AMA ÖLÜMCÜL YAN ETKİ Şubat ayında İngiliz Yüksek Mahkemesi'ne sunduğu yasal bir belgede aşısının "çok nadir durumlarda TTS'ye neden olabileceğini" kabul eden şirket, covid aşısıyla ilgili toplu bir davada birden çok suçlamayla karşı karşıya. Şirket tarafından yapılan açıklamada, "Tahminlere göre, aşımız kullanımının ilk yılında 6,5 milyondan fazla hayat kurtardı ve dünya çapında 3 milyarın üzerinde doz tedarik edildi. Çabalarımız dünyanın dört bir yanındaki hükümetler tarafından takdir edildi" denildi. Şirket, geri çekme kararının devam eden davalar ya da aşının TTS'ye neden olabileceğinin kabul edilmesiyle bağlantılı olmadığı konusunda ısrar etti. Zamanlamanın tamamen tesadüf olduğu öne sürüldü. İngiltere'de 50 milyondan fazla kişiye uygulanan AstraZeneca aşısı, 73 ölüm ile ilişkilendiriliyor.TTS NEDİR? Thrombosis with Thrombocytopenia Syndrome (TTS), kan pıhtılaşma yaratan ve aynı zamanda trombosit sayısının düştüğü bir rahatsızlıktır. Bu pıhtılar, genellikle vücudun çeşitli bölgelerinde, özellikle beyin, karın veya bacaklardaki büyük damarlarda oluşabilir. TTS'nin belirtileri arasında şiddetli baş ağrısı, görme problemleri, bacak veya kollarda ağrı ve şişlik, karın ağrısı, nefes darlığı ve kanama bulunuyor. TTS, çok nadir rastlanan bir durumdur. Milyonlarca covid-19 aşısının sadece birkaç dozunda bu durumu yaşayan hastalara rastalanabilir. Ancak belirtiler yaşandığında durumciddi olabilir ve tıbbi müdahale gerektirebilir.

Gırtlak kanseri olduğu iddia edilen Kahtalı Mıçe’den açıklama geldi

Tarafından: NTV
8 Mayıs 2024 at 10:30
Gırtlak kanseri olduğu iddia edilen Kahtalı Mıçe’den açıklama geldi

Kansere yakalandığı iddia edilen Kahtalı Mıçe lakaplı sanatçı Mustafa Aslan'dan açıklama geldi. Aslan'ın gırtlak kanserine yakalandığı ve ekonomik durumunun kötü olduğu iddialar arasındaydı.

"Kahtalı Mıçe" lakaplı Türk Halk Müziği sanatçısı Mustafa Aslan, hakkında çıkan haberlere isyan ederek yalanladı.Onur Akay'ın öne sürdüğü gırtlak kanseri haberlerine yanıt veren 71 yaşındaki Türk Halk Müziği sanatçısı, sosyal medya hesabından bir video paylaşarak durumu açıkladı.

Aslan, Kendisinin rahatsız olduğunu ancak gırtlak kanseri olmadığını söyledi. İnce bağırsağının üstünde iki tane kitle bulunduğunu ve bunların tedavi ve kemoterapi sürecinde olduğunu aktardı.

DUA İSTEDİ Aslan, "Sevgili dostlarım, gırtlak kanseri olduğuma ve ekonomik durumuma ilişkin asılsız haberler yapılmaktadır. Lütfen bu haberlere itibar etmeyiniz. Sizden sadece dualarınızı istiyorum." dedi.

Sağlık Bakanlığı 36 bin personel alımında son durum: Sağlık Bakanlığı personel alımı başvuru tarihleri için gözler kılavuzda

Tarafından: NTV
8 Mayıs 2024 at 09:56
Sağlık Bakanlığı 36 bin personel alımında son durum: Sağlık Bakanlığı personel alımı başvuru tarihleri için gözler kılavuzda

Sağlık sektöründe çalışmak isteyen binlerce kişi tarafından heyecanla beklenen Sağlık Bakanlığı'nın 2024 yılı için duyurduğu 36 bin sözleşmeli sağlık personeli alımında son durum merak ediliyor. Sağlık Bakanlığı personel alımı başvuru kılavuzu ile birlikte sürecin ayrıntıları belli olacak.

Sağlık Bakanlığı 36 bin personel alımı kararının Resmi Gazete'de yer alması ardından gözler başvuru sürecine çevrildi. Karar uyarınca 1 diyetisyen, 9 ebe, 2 hemşire, 25 sağlık memuru, 1 sağlık teknikeri, 3 bin 498 tabip, 32 bin 464 de uzman tabip istihdam edilecek.
İstihdam edilecek personelden 1'i acil sağlık hizmetlerinde, 7'si ilçe sağlık müdürlüğü/ toplum sağlığı merkezlerinde, 8'i sağlık evlerinde, 35 bin 984'ü ise yataklı tedavi birimlerinde görev alacak.
Sağlık Bakanlığı tarafından yapılacak olan 36 bin sözleşmeli sağlık personel alımı başvurularının başlayacağı tarih için gözler ÖSYM'ye çevrildi.2024 Sağlık Bakanlığı 36 bin sözleşmeli personel alımı başvuru tarihleri henüz belli olmadı. Başvuru kılavuzunun mayıs ayı itibarıyla ÖSYM üzerinden yayımlanması bekleniyor.
Geçtiğimiz yıl yapılan alımlarda ön lisans, ortaöğretim, lisans mezunlarından KPSS puan şartı aranmıştı. Bu yılda benzer şekilde KPSS puanıyla alım yapılması bekleniyor.

Bugün 8 Mayıs Dünya Talasemi Günü: Talasemi nedir, belirtleri neler?

Tarafından: NTV
8 Mayıs 2024 at 09:30
Bugün 8 Mayıs Dünya Talasemi Günü: Talasemi nedir, belirtleri neler?

1993 yılından beri dünyada 8 Mayıs “Dünya Talasemi Günü” olarak kutlanmaktadır. Ülkemizde de planlanan çeşitli aktivitelerle önemli bir halk sağlığı sorunu olan Hemoglobinopatilerin gündemde tutulması ve bu sayede toplumun konu ile ilgili bilinçlendirilmesi ve konuya hassasiyetin oluşturulması hedeflenmektedir. Peki, Talasemi nedir, belirtleri neler?

Talasemi, Türkiye’nin de içinde olduğu Akdeniz ülkelerinde önemli bir halk sağlığıdır. Talasemi ve orak hücre anemisi başta olmak üzere kalıtsal kan hastalıkları ülkemizde ve dünyada önemli bir halk sağlığı sorunudur.

Ülkemizde akraba evliliklerinin fazla olması, genetik geçişli bir hastalık olan Talasemi’nin görülme sıklığını arttırmakta, her yıl yüzlerce hastalıklı çocuk dünyaya gelmekte, aileler ve toplum maddi manevi zarara uğramaktadır. Talasemi taşıyıcılarının büyük çoğunluğu bu hastalığı taşıdıklarını bilmezler. Ancak Talasemi hastası bir çocuk sahibi olduklarında ya da özel kan testi yaptırdıklarında öğrenirler.

Hasta veya taşıyıcı olduğu bilinen ailelerde tarama sonucu veya kansızlık nedeniyle getirilen çocuklarda tanı konur. Taşıyıcı kişiler hafif kansızdır, demir tedavisinden yarar görmezler. Tam kan sayımının iyi değerlendirilmesi ve hemoglobin elektroforezi yapılmasıyla tanı kolayca konur. Hasta olanlarda ağır kansızlık vardır; anne, baba ve çocuğun tam kan sayımı, hemoglobin elektroforezi ve genetik tetkikleri yapılarak kesin tanı konur.

TALASEMİ BELİRTİLERİ

Talasemi taşıyıcılarında kırmızı kan hücrelerinin azalması (anemi), halsizlik, soluk cilt, sarılık, iştahsızlık, karaciğer ve dalak büyüdüğü için karnın şişmesi, kırılgan kemikler, burun kökü basıklığı, belirgin alın ve diğer yüz kemikleri ve çocuklarda gelişim geriliği görüşebilir.

Dünden önceki günNTV

BioNTech'ten ilk çeyrekte 315,1 milyon euro zarar

Tarafından: NTV
6 Mayıs 2024 at 17:30
BioNTech'ten ilk çeyrekte 315,1 milyon euro zarar

Alman biyoteknoloji firması BioNTech, Covid-19 aşısına talebin düşmesi nedeniyle ilk çeyrekte 315,1 milyon euro zarar etti.

BioNTech'in, ocak-mart dönemine ilişkin bilançosuna göre, 2023’ün ilk çeyreğinde 502,2 milyon euro net kar eden şirket, bu yılın ocak-mart döneminde 315,1 milyon euro net zarar açıkladı. Şirketin geçen yılın ilk çeyreğinde 14,24 euro olan hisse başına net karı da bu yılın aynı döneminde 2,05 euroya indi. BioNTech'in geliri ise bu yılın ilk çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 85 azalarak 187,6 milyon euroya geriledi. Şirket, 2023'nin ilk çeyreğinde 1 milyar 277 milyon euro gelir elde etmişti. Şirket açıklamasında, finansal sonuçlardaki değişimin, şirketin dünya genelinde Covid-19 aşılarının satışından elde edilen gelirlerinin düşmesinden kaynaklandığı belirtildi. “BioNTech, tüm yıl gelirlerinin yaklaşık yüzde 90‘ını 2024’ün son aylarında elde etmeyi bekliyor” ifadelerine yer verilen açıklamada, şirketin halen 2024/25 aşılama sezonu için başka bir varyanta adapte Covid-19 aşısı üzerinde çalıştığı bildirildi. Açıklamaya göre, Covid-19 salgını sonrası odak noktasını kanser ilacı geliştirmeye kaydıran şirket, ilk kanser ilacını 2026’da piyasaya sürmeyi planlıyor. BioNTech, bulaşıcı hastalıklar alanında ise sıtma, tüberküloz ve tüberküloza karşı aşı adayları için klinik testlere de başladı.

"FAALİYETLERİMİZİ HIZLANDIRMAYI PLANLIYORUZ" BioNTech Üst Yöneticisi (CEO) ve Kurucu Ortağı Prof. Dr. Uğur Şahin, yılın geri kalanında, varyanta adapte bir Covid-19 aşısı geliştirmeyi ve ticarileştirmeyi planladıklarını kaydetti. Prof. Dr. Şahin, “Kanser ve bulaşıcı hastalıklar için pazarlanan ilaçlara sahip ticari bir şirket olma amacıyla onkoloji birimimizin tam potansiyelini gerçekleştirmeye yönelik klinik geliştirme faaliyetlerimizi hızlandırmayı planlıyoruz.” ifadesini kullandı.

Bilim dünyası yeni corona virüse hazır

Tarafından: NTV
6 Mayıs 2024 at 17:04
Bilim dünyası yeni corona virüse hazır

Bilinmeyen çeşitleri de dahil olmak üzere çok çeşitli corona virüslere karşı koruma potansiyeline sahip yeni bir aşı geliştirildi. Aşı, bağışıklık sistemini birçok farklı tipte corona virüste paylaşılan proteinleri hedef alacak şekilde eğitiyor. Sağladığı koruma onu aynı ailedeki bilinen ve bilinmeyen tüm virüslere karşı etkili kılıyor.

Bilim insanları, henüz bilinmeyen çeşitleri de dahil olmak üzere çok çeşitli corona virüslere karşı koruma potansiyeline sahip bir aşı geliştirdi. Farelerde test edilen deneysel aşı, potansiyel olarak pandemik bir virüs ortaya çıkmadan önce aşıların tasarlandığı ve üretime hazırlandığı "proaktif aşı bilimine" yönelik stratejide bir değişikliğe işaret ediyor. Aşı, farklı koronavirüslerden gelen zararsız proteinlerin küçük nanopartiküllere eklenmesiyle yapılıyor ve bu proteinler daha sonra virüslerin istila etmesi durumunda vücudun savunmasını harekete geçirecek şekilde enjekte ediliyor.

BİRÇOK FARKLI TİPTE CORONA VİRÜSE SALDIRIYOR Aşı, bağışıklık sistemini birçok farklı tipte corona virüste paylaşılan proteinleri hedef alacak şekilde eğitiyor. Sağladığı koruma bu nedenle son derece geniş ve bu da onu aynı ailedeki bilinen ve bilinmeyen tüm virüslere karşı etkili kılıyor. Cambridge Üniversitesi'nde yüksek lisans araştırmacısı Rory Hills pandemi ortaya çıkmadan aşı üretimi sağlamakla ilgili, "Nispeten basit bir aşının, bir dizi farklı virüse karşı yanıt sağlayabildiğini gösterdik. Bu bizi daha pandemi başlamadan aşı üretme hedefimize doğru bir adım ileriye taşıyor" diye konuştu.

GENİŞ BAĞIŞIKLIK TEPKİSİ Fareler üzerinde yapılan testler, aşının 2003 SARS salgınına neden olan patojen olan "Sars-Cov-1" de dahil olmak üzere, corona virüslere karşı geniş bir bağışıklık tepkisi oluşturduğunu gösterdi. Aşının insanlarda güvenli ve etkili olduğu bulunursa, seçeneklerden biri onu diğer koronavirüslere karşı koruma sağlama avantajıyla birlikte bir Covid karşıtı güçlendirici olarak kullanmak olabilir.

Oyuncu Saruhan Hünel ameliyat oldu

Tarafından: NTV
6 Mayıs 2024 at 14:52
Oyuncu Saruhan Hünel ameliyat oldu

Bir süredir kalp rahatsızlığı yaşayan ünlü oyuncu Saruhan Hünel'in ameliyat edildiği öğrenildi. Ünlü oyuncunun kardeşi Aslı Hünel, ağabeyinin durumunu sosyal medya hesabından duyurdu.

Ünlü oyuncu Saruhan Hünel'in ameliyata girdiği ortaya çıktı.

Bir süredir kalp rahatsızlığı yaşayan Hünel'in, ameliyata alındığını kardeşi Aslı Hünel sosyal medya hesabından paylaştı.

Aslı Hünel paylaşımında, "Canım ağabeyim Saruhan Hünel bir süredir kalp ile ilgili sıkıntı yaşıyordu. Bu sabah kalp ameliyatına alındı. Sevenlerimiz dua ederse mutlu oluruz. Yer gök dua iyi olacaksın Allah'ın izniyle" sözlerine yer verdi.

Sultangazi Haseki Eğitim Araştırma Hastanesi'nde ameliyattan çıkarak yoğun bakıma alının Saruhan Hünel'in operasyonun başarılı geçtiği belirtildi. 

Ağabeyinin ameliyattan çıktığını ifade eden Aslı Hünel; "Bugün yoğun bakımda kalacak. Arayan sonra herkese teşekkür ederim" ifadelerini kullandı.

Baharda göz alerjilerine dikkat!

Tarafından: NTV
6 Mayıs 2024 at 11:29
Baharda göz alerjilerine dikkat!

Bahar ve yaz aylarında göz alerjisi şikayetlerinde artış yaşanıyor. Bu durumun en temel nedenleri arasında da, polenler ve güneş ışınları var. Uzmanlar uyarıyor, önemsenmeyen ve tedavi edilmeyen göz alerjileri ilerleyen yıllarda görme kaybına neden olabiliyor. (Haber: Beyzanur Özer)

Kene ısırığı nasıl anlaşılır?

Tarafından: NTV
5 Mayıs 2024 at 17:31
Kene ısırığı nasıl anlaşılır?

Havaların ısınmaya başlamasıyla birlikte yurdumuzda Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) vakalarının görülme sıklığı da artmaya başladı. Hastalığın bulaştırıcısı kenelerin insanlara tutunmasıyla birlikte başlayan KKKA nasıl anlaşılır, kene ısırığında ne yapmanız gerekiyor? İşte merak ettikleriniz...

Lobotomi nedir, ne için kullanılır? Lobotomi uygulamasının tarihi

Tarafından: NTV
4 Mayıs 2024 at 12:09
Lobotomi nedir, ne için kullanılır? Lobotomi uygulamasının tarihi

Lobotomi operasyonunun ilk yapılma amacı; aşırı huzursuzluk, stres, depresyon, endişe ve dinmek bilmeyen ağrıları tedavi etmektir. Antidepresanın ilk örnekleri lobotominin devamı olarak günümüze kadar gelmiştir. Lobotomi günümüzde birçok ülkede yasal değildir ve suç sayılmaktadır.Peki, lobotomi nedir, ne için kullanılır? İşte lobotomi uygulamasının tarihi...

Lobotomi, lökotomi olarak da bilinen beyin cerrahisi işlemidir. Beyindeki ön lobların uçlarındaki prefrontal korteks bağlantıların kesilmesi sonucu uygulanır. İlk başlarda lökotomi denilen bu uygulama, yapılmaya başlandığı 1935 yılından beri tartışmalı bir işlemdir. Ciddi yan etkileri olmasına karşın yirmi yıldan uzun bir süre boyunca psikiyatrik rahatsızlıklar için kullanılmış bir yöntemdir. İlk olarak 1935 yılında uygulanmaya başlamıştır. 20. yüzyılın başlarında, akıl hastanelerinde ikamet edenlerin sayısındaki beklenmeyen yükselme yüzünden pek çok sayıda farklı vaka ile karşı karşıya kalınmıştır. Bu kişilerin şikayetçi oldukları veya olundukları konuların başında depresyon ve anksiyete tarzı psikolojik rahatsızlıklar vardı.LOBOTOMİ TARİHİ I. Dünya Savaşı sırası ve sonrasında, savaşın insanlar üzerindeki etkisi nedeniyle psikolojik vakalarda artış yaşanması sonucu ortaya çıkmıştır. Etkili sayılabilecek tıbbı tedavi sayısındaki azlık yüzünden bir takım hastalar kesin bir sonuç garanti etmeyen Lökotomiye kendi istekleri ile başvurmuştur. LOBOTOMİ UYGULANAN HASTALIKLAR Lökotomi, vadettiklerine bakılırsa çok makul bir yöntemdir. Lökotomi operasyonunun ilk yapılma amacı; aşırı huzursuzluk, stres, depresyon, endişe ve dinmek bilmeyen ağrıları tedavi etmektir. Lökotomi ameliyatı ile kısmen tedavi edilen sorunlar; kronik takıntı nevrozu, kronik gerginlik, kronik anksiyete, kronik depresyon ve şizofrenidir.

81 ilaç daha geri ödeme listesine alındı

Tarafından: NTV
4 Mayıs 2024 at 10:03
81 ilaç daha geri ödeme listesine alındı

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, 79'u yerli üretim olmak üzere 81 ilacın daha Sosyal Güvenlik Kurumu'nun (SGK) geri ödeme listesine alındığını duyurdu.

Aralarında kanser ve diyabet tedavisinde kullanılanların da olduğu 81 ilaç daha devlet ödemesi kapsamına alındı.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, "Sosyal Güvenlik Kurumumuzun Bedeli Ödenecek İlaçlar Listesi'nde yapılan düzenleme ile 79'u yerli üretim olmak üzere 81 ilacı daha geri ödeme listesine aldık. İlaçların hastalarımıza şifa olmasını temenni eder, vatandaşlarımıza sağlıklı bir ömür dilerim." ifadelerini kullandı. SGK'nin konuyla ilgili duyurusunda ise bu ilaçlardan birinin kanser, 6'sının diyabet, 11'inin antibiyotik, 4'ünün epilepsi-migren, 2'sinin MS, 1'inin obezite, 2'sinin pulmoner hipertansiyon, 7'sinin alerji ilacı olduğu belirtildi. Düzenlemenin 5 iş günü sonra yürürlüğe gireceği bildirildi.

Uzmanlar uyardı: Ölümcül "mantar salgını" riski artıyor

Tarafından: NTV
1 Mayıs 2024 at 12:54
Uzmanlar uyardı: Ölümcül

ABD'li bir mantar uzmanına göre, bir sonraki pandemi mantar enfeksiyonundan kaynaklanabilir.  ABD'de iki kişinin ölümüne neden olan enfeksiyon, insanların nefes almasını engelliyor ve beynin şişmesine neden oluyor. Mantar türlerinin daha sıcak ve nemli koşullarda gelişmesi iklim değişikliğinin salgın tehdidini daha mümkün kıldığı anlamına geliyor.

ABD'li bir uzman önümüzdeki süreçte nefes almayı engelleyen ve beyin şişmesine neden olan "ölümcül" mantar enfeksiyonlarında artış yaşanabileceğini iddia etti. Mantar "salgını" önümüzdeki birkaç yıl içinde görülen bir senaryo olabilir. Mantar uzmanı Doktor Ian Hennessee, "blastomikoz" mantar türünün şu anda en acil endişelerden biri olduğunu söyledi. Mantar salgını ihtimalinin neden önemli olduğunu aktaran Doktor Hennessee, "İnsanları mantarlar hakkında düşünmeye teşvik ediyoruz çünkü mantar vakaları artıyor. Genellikle nadir görülürler, ancak insanlarda görüldüğünde çoğu zaman yanlış teşhis konulur ve eksik rapor edilir. Bu da gerçekten ciddi sonuçlara neden olabilir" diye konuştu.

EN BÜYÜK YAYILMA NEDENİ İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ  Mantar türleri daha sıcak ve nemli koşullarda gelişir; bu da iklim değişikliğinin salgın tehdidini daha mümkün kıldığı anlamına geliyor. Uzmanlar, çevresel koşulların değiştiğini gördükçe histoplazmoz, vadi humması ve buna benzer mantar hastalıklarının dağılımının değişmesinden ve bunun sonucunda salgın hale gelmesinden endişe duyuyor. Ciddi vakalarda "blastomikoz" akciğerlerden deri, kemikler ve eklemler gibi vücudun diğer bölgelerine yayılarak ağrılı lezyonlara ve çıbanlara neden olabilir. Michigan'da yaşayan 29 yaşındaki Ian Pritchard, mantarın neden olduğu nefes darlığı nedeniyle hayatını kaybeden ilk ABD vatandaşlarından biri oldu. ABD'de mantar hastalıkları 2018'de kaydedilen 4 bin 746 vakadan 2021'de 7 bin 199'a yükseldi.

Sağlıklı yaşam tarzı ömrünüze 5 yıl daha ekleyebilir

Tarafından: NTV
30 Nisan 2024 at 11:43
Sağlıklı yaşam tarzı ömrünüze 5 yıl daha ekleyebilir

Yeni bir araştırma, sağlıklı yaşam tarzının genetik faktörleri yüzde 60 oranında dengeleyebileceğini ve insan ömrüne beş yıl ekleyebileceğini ortaya çıkardı. Uzun bir yaşam için en uygun yaşam tarzı kombinasyonunun, "hiç sigara içmemek, düzenli fiziksel aktivite, yeterli uyku süresi ve sağlıklı beslenme" olduğu belirlendi.

Yeni ortaya atılan bir araştırmaya göre sağlıklı bir yaşam tarzı genetiğin etkisini yüzde 60'tan fazla dengeleyebilir ve yaşamınıza beş yıl daha ekleyebilir. Bazı insanların genetik olarak daha kısa bir ömre yatkın olduğu biliniyor. Yaşam tarzı faktörlerinin; özellikle sigara içmenin, alkol tüketiminin, diyetin ve fiziksel aktivitenin uzun ömür üzerinde etkili olabileceği de iyi biliniyor. Ancak şu zamana kadar sağlıklı bir yaşam tarzının genetiği ne ölçüde dengeleyebileceğini anlamak için hiçbir araştırma yapılmadı.

GENETİK ETKİLERİ YÜZDE 62 TELAFİ EDİYOR Birkaç uzun vadeli çalışmadan elde edilen bulgular, sağlıklı bir yaşam tarzının yaşamı kısaltan genlerin etkilerini yüzde 62 oranında telafi edebileceğini ve yaşamınıza beş yıl kadar ekleyebileceğini öne sürüyor. Bu çalışma, genetik faktörlerin yaşam süresinin kısalması üzerindeki etkisini hafifletmede sağlıklı bir yaşam tarzının önemli rolünü aydınlatıyor. Sağlıklı yaşam tarzlarını teşvik eden halk sağlığı politikaları, geleneksel sağlık hizmetlerine tamamlayıcı görevi görecek ve genetik faktörlerin insan ömrü üzerindeki etkisini azaltacaktır.YAŞAM TARZI ŞANSLI GENLERDEN DAHA ÖNEMLİ Çalışma, sağlıksız bir yaşam tarzına ve daha kısa yaşam süresine sahip genlere sahip olmanın, daha şanslı genlere ve sağlıklı yaşam tarzına sahip insanlarla karşılaştırıldığında erken ölüm riskini iki kattan fazla artırdığını ortaya çıkardı. Daha kısa yaşam süresi veya erken ölüm gibi genetik riskin, uygun bir yaşam tarzıyla yaklaşık yüzde 62 oranında dengelenebildiği bulundu. Daha uzun bir yaşam için en uygun yaşam tarzı kombinasyonunun, "hiç sigara içmemek, düzenli fiziksel aktivite, yeterli uyku süresi ve sağlıklı beslenme" olduğu belirlendi.

1 Mayıs'ta (bugün) sağlık ocakları açık mı/kapalı mı? Sağlık ocakları 1 Mayıs'ta çalışıyor mu?

Tarafından: NTV
1 Mayıs 2024 at 10:00
1 Mayıs'ta (bugün) sağlık ocakları açık mı/kapalı mı? Sağlık ocakları 1 Mayıs'ta çalışıyor mu?

1 Mayıs'ta (bugün) sağlık ocaklarının açık olup olmayacağı, hastalık nedeniyle veya ilaçlarını yeniden yazdırmaya gidecek olanlar tarafından sorgulanmaya başladı. 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü resmi tatili nedeniyle sağlık ocaklarının 1 Mayıs Çarşamba günü çalışıp çalışmadığı sorgulanıyor. Peki, bugün sağlık ocakları açık mı/kapalı mı? Sağlık ocakları 1 Mayıs Çarşamba çalışıyor mu?

1 Mayıs İşçi Bayramı tatili nedeniyle sağlık ocaklarının 1 Mayıs Çarşamba günü açık mı yoksa kapalı mı olduğu merak ediliyor. Peki, bugün sağlık ocakları açık mı/kapalı mı? Sağlık ocakları 1 Mayıs Çarşamba günü çalışıyor mu? 1 MAYIS'TA SAĞLIK OCAKLARI AÇIK MI? 1 Mayıs resmi tatilinde sağlık ocakları kapalı olacak. Aile hekimleri bu süre zarfında hizmet vermeyecek. Buna göre; Sağlık ocakları 1 Mayıs Çarşamba günü kapalı olacak. Sağlık ocakları 2 Mayıs Perşembe günü yeniden hizmet vermeye başlayacak.SAĞLIK OCAĞI ÇALIŞMA SAATLERİ Ülke genelinde sağlık ocakları 08.00'de açılıyor, 17.00'de ise kapanıyor. Sağlık ocaklarında öğle tatili arası saat 12.00 ile 13.00 arasındadır ve bu saat aralığında sağlık ocaklarında hizmet verilmez. Hafta içi: 08.00- 17.00 Öğle arası: 12.00- 13.00 Hafta sonu: Cumartesi ve Pazar günleri kapalıdır.

Sivas Valiliği uyardı: Keneyi hafife almayın

Tarafından: NTV
29 Nisan 2024 at 16:53
Sivas Valiliği uyardı: Keneyi hafife almayın

Sivas Valiliği, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığına yol açan kenelere karşı vatandaşları uyardı.

Sivas Valiliğinin sosyal medya hesabından yapılan paylaşımda, KKKA hastalığına yol açan kenelere dikkat edilmesinin, olası hastalık ve ölümlerin önüne geçeceği belirtildi.

Kenenin hafife alınmaması gerektiği aktarılan açıklamada, tarla, bahçe ve ahır gibi kene yönünden riskli yerlere giderken vücudu örten giysiler giyilmesi ve paçaların çorapların içerisine konulması gibi önlemlere dikkat edilmesi istendi. Kenelere karşı tedbirin elden bırakılmaması uyarısında bulunulan açıklamada, "Kene vücudumuza tutunmuşsa hemen en yakın sağlık kuruluşuna gidin." ifadesi kullanıldı.

Nihal Candan'ın hastalığı anoreksiya nedir? İşte anoreksiya belirtileri

Tarafından: NTV
29 Nisan 2024 at 10:48
Nihal Candan'ın hastalığı anoreksiya nedir? İşte anoreksiya belirtileri

Fenomen kardeşlerden Nihal Candan, cezaevinde anoreksiya hastalığına yakalandı, 37 kiloya kadar düştü. Durumunun kötüye gitmesi üzerine tedavisine cezaevinde devam edilemeyeceği yönünde rapor verilen Nihal Candan, tahliye edildi. Basında geniş yankı bulan haber ardından anoreksiya ile ilgili araştırmalar başladı. Peki, Nihal Candan'ın hastalığı anoreksiya nedir? İşte anoreksiya belirtileri...

Halk arasında "manken hastalığı" olarak bilinen ve "sıfır beden" olma isteğiyle gelişen anoreksiya nervoza, özellikle genç kızları tehdit ediyor.Bu hastalık genellikle ergenlik döneminde, nadiren de erişkin çağında başlar. Çok genel olarak denebilir ki, aşırı zayıflama tutkunu her bireyde oluşabilir. Bu durum genellikle kişinin çok şişmanladığı kanısı ile mübalağalı bir şekilde rejim uygulaması ile başlar, önceleri kontrol edilebilen iştah bir süre sonra yok olur ve zayıflama normal ölçüleri aşar. Çağın hastalığı olarak adlandırılan yeme bozukluğu sendromu olan anoreksiya nervoza, sadece genç kızlarda değil, genç erkeklerde de görülüyor. Tedavisi zor olan vakalarda hayatî tehlike söz konusudur. Ayrıca anoreksiya yoğun psikolojik sorun yaşayanlarda da görülebilir. Diyet yapma, kilo verme takıntısı olmayan insanlarda dahi çok problemli bir hayat yaşama evrelerinde yeme bozukluğu söz konusudur. Ailevî, okul, iş veya duygusal konularda çöküntü yaşayanlar yemek yemeyi reddeder, zorla yediği takdirde çıkarır. Sonuç olarak kısa vadede çok kilo kaybetme söz konusudur ve bu hastalığın bütün etkilerini yaşarlar. Sorunların çözülmesiyle birlikte yeme sorunları da ortadan kalkar; ancak bu evre içerisinde ciddi ve kalıcı fizyolojik sorunlar yaşayabilirler.

ANOREKSİYA BELİRTİLERİ NELER?

Aneroksiya nervoza hastalığının belirtileri fiziksel değişikliklerle birlikte anlaşılır. Kilo almaktan aşırı korkan bireyler, zayıf olmalarına rağmen çok sınırlı bir diyet yapar. Herhangi bir hastalık belirtisi olmamasına rağmen ciddi oranda kilo kaybı, sürekli tartılmak, bol kıyafetler giyerek zayıflığını saklama, asla yeterince ince olduğuna inanmamak ve kilosu hakkında sürekli endişeye sahip olmak anoreksiya nervozanın belirtileri arasındadır.

Sağlık Bakanlığı personel alımı başvuruları 2024: Sağlık Bakanlığı 36 bin personel alımı başvuruları ne zaman, kılavuz yayımlandı mı?

Tarafından: NTV
29 Nisan 2024 at 10:22
Sağlık Bakanlığı personel alımı başvuruları 2024: Sağlık Bakanlığı 36 bin personel alımı başvuruları ne zaman, kılavuz yayımlandı mı?

Sağlık Bakanlığı 36 bin sözleşmeli sağlık personeli yapacağını açıkladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın imzasıyla Resmi Gazete'de alınan karar sonrası, atama bekleyen sağlık çalışanları heyecanlandı. Bu yıl alımı yapılacak 36 bin personel alımı için gözler Sağlık Bakanlığı tarafından açıklanacak olan başvuru tarihlerine çevrildi. Peki, 2024 Sağlık Bakanlığı personel alımı başvuruları ne zaman başlayacak, kılavuz yayımlandı mı?

Sağlık Bakanlığı 36 bin personel alımı başvuruları için tarih araştırmaları başladı. Sağlık Bakanlığı tarafından ihtiyaç doğrultusunda belirlenen kadro ve branşlar sonrasında, 1 diyetisyen, 9 ebe, 2 hemşire, 25 sağlık memuru, 1 sağlık teknikeri, 3 bin 498 tabip, 32 bin 464 de uzman tabip istihdam edilecek. Peki, 2024 Sağlık Bakanlığı personel alımı başvuruları ne zaman başlayacak, kılavuz yayımlandı mı?
Sağlık Bakanlığı'na sözleşmeli 36 bin sağlık personeli istihdamı kapsamındaki sağlık birimlerinin yeniden belirlenmesine ilişkin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan imzalı karar Resmi Gazete'de yayımlandı.Buna göre; Yıl sonuna kadar uygulanmak üzere, eleman temininde güçlük çekilen yerlerde ve hizmet dallarında sağlık hizmetlerinin etkili ve verimli bir şekilde yürütülebilmesi amacıyla sözleşmeli sağlık personeli istihdam edilecek hizmet birimleri yeniden belirlendi.
Sağlık Bakanlığı tarafından yapılacak olan 36 bin sözleşmeli sağlık personel alımı başvurularının başlayacağı tarih için gözler ÖSYM'ye çevrildi.2024 Sağlık Bakanlığı 36 bin sözleşmeli personel alımı başvuru tarihleri henüz belli olmadı. Başvuru kılavuzunun mayıs ayı itibarıyla ÖSYM üzerinden yayımlanması bekleniyor.
Sağlık Bakanlığı 36 bin personel alımı başvuru şartları ÖSYM tarafından yayımlanacak olan başvuru kılavuzu sonrasında belli olacak. Alım yapılacak branşa göre özel ve genel şartlar belirlenecek.Geçtiğimiz yıl yapılan alımlarda ön lisans, ortaöğretim, lisans mezunlarından KPSS puan şartı aranmıştı. Bu yılda benzer şekilde KPSS puanıyla alım yapılması bekleniyor.
Karar uyarınca 1 diyetisyen, 9 ebe, 2 hemşire, 25 sağlık memuru, 1 sağlık teknikeri, 3 bin 498 tabip, 32 bin 464 de uzman tabip istihdam edilecek.İstihdam edilecek personelden 1'i acil sağlık hizmetlerinde, 7'si ilçe sağlık müdürlüğü/ toplum sağlığı merkezlerinde, 8'i sağlık evlerinde, 35 bin 984'ü ise yataklı tedavi birimlerinde görev alacak.

Türk Toraks Derneğinden sağlığın korunması için "aşı" önerisi

Tarafından: NTV
28 Nisan 2024 at 18:01
Türk Toraks Derneğinden sağlığın korunması için

Türk Toraks Derneğince aşıların her yıl milyonlarca hayat kurtardığı belirtilerek, 65 yaş ve üzeri kişiler ve kronik hastalıkları olan bireyler başta olmak üzere risk gruplarında grip ve zatürre aşılarının yapılması tavsiye edildi.

Türk Toraks Derneği (TTD) Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Cantürk Taşçı, 24-30 Nisan Dünya Bağışıklama Haftası dolayısıyla yaptığı yazılı açıklamada, bağışıklamanın, meslek nedeniyle ya da kronik hastalıklar gibi risk altındaki kişiler için koruma sağladığını ifade etti. Bağışıklamanın, kişileri koruduğu gibi hastalıkların yayılmasını önleyerek aşılanmamış kişilerin de korunmasını sağladığı için büyük önem taşıdığını vurgulayan Taşçı, her yıl nisan ayının son haftasında kutlanan "Dünya Bağışıklama Haftası"nın bu yılki hedefinin daha fazla insanın ve toplulukların aşıyla önlenebilir hastalıklardan korunması olduğunu kaydetti. Derneğin Solunum Sistemi Enfeksiyonları Çalışma Grubu Sekreteri Doç. Dr. Ezgi Demirdöğen de en ucuz ve en etkili halk sağlığı müdahalelerinden birinin aşılar olduğuna işaret etti. Aşıların her yıl milyonlarca hayat kurtardığına dikkati çeken Demirdöğen, şu bilgileri verdi: "Başta 65 yaş ve üzeri kişiler ile kronik hastalıkları olan bireyler olmak üzere risk gruplarında grip ve zatürre aşılarının yapılması önem arz etmektedir. Kovid pandemisi boyunca da tüm dünyada 14 milyar doz aşılama yapılmış ve ciddi hastalığı önlediği bilimsel olarak gösterilmiştir. Erişkin dönemde riskli gruplara yapılması önerilen diğer aşılar arasında difteri, tetanoz, boğmaca, hepatit A ve hepatit B, suçiçeği, zona, meningokok aşısı ve HPV aşısı yer almaktadır." Her çocuk ve her erişkinin kendisini hastalıklara, sakatlıklara ve ölüme karşı koruyabilecek hayat kurtarıcı aşılara erişmeyi hak ettiği değerlendirmesinde bulunan Demirdöğen, çocuk ve erişkin bağışıklama programlarının hayati önem taşıdığının altını çizdi.

Güneş kremi nasıl ve ne zaman kullanılmalı?

Tarafından: NTV
28 Nisan 2024 at 17:37
Güneş kremi nasıl ve ne zaman kullanılmalı?

Güneşin zararlı UV ışınlarına maruz kalmak cilt kanseri riskini artırabilir ve cilt yaşlanmasına neden olabilir. Bu nedenle, güneş kremi kullanımı cilt sağlığı için kritik öneme sahiptir. Güneş ışınları her mevsimde cilde zarar verebilir bu yüzden Güneş kremi sadece yaz aylarında değil, kışın da kullanılmalıdır.  Cilt sağlığınızı korumak ve cilt kanseri riskini azaltmak için düzenli olarak güneş kremi kullanımını alışkanlık haline getirmeniz önemlidir. Peki Güneş kremi nasıl ve ne zaman kullanılmalı?

Sahte kozmetik ürünleri ve güneş kreminde ambalaja dikkat!

Tarafından: NTV
27 Nisan 2024 at 12:22
Sahte kozmetik ürünleri ve güneş kreminde ambalaja dikkat!

TOBB Türkiye Kozmetik ve Temizlik Ürünleri Sanayi Meclisi Başkanı Ahmet Pura, sahte ve taklit kozmetik ile güneş kremlerinin iç ambalaj etiketlerinde düzensiz basımlara sıkça rastlandığını belirterek, ürünlerin etiketlerinin basılma düzenine ve simetrisine dikkat edilmesi gerektiğini bildirdi.

TOBB Türkiye Kozmetik ve Temizlik Ürünleri Sanayi Meclisi Başkanı Ahmet Pura, Türkiye'de yıllık ortalama 5 milyon kutu dermokozmetik güneş koruyucu ürünün eczanelerde, 7,5 milyon kutu güneş koruyucu ürünlerin de e-ticaret yoluyla satıldığını söyledi. Pura, zincir marketler, çevrimiçi perakendeler ve güzellik mağazalar üzerinden satış sayısının da yıllık ortalama 5 milyon kutu olduğunu dile getirdi. Sahte ve taklit güneş koruyucu kremlerinin orijinallerinden nasıl ayırt edileceği konusunda da bilgi veren Pura, kozmetik ürünlerinin eczanelerden, güvenilir yetkili satıcılardan ve satış noktalarından alınmasının önemine işaret etti.

ÜRÜN TAKİP SİSTEMİ KAYDINA BAKILMALI Ürünün, "Ürün Takip Sistemi"nde kaydının bulunup bulunmadığının sorgulanması gerektiğini anlatan Pura, sahte ve taklit ürünlerde sıkça görülen, ambalajın şişmesi durumuna dikkat edilmesi tavsiyesinde bulundu. "ETİKETİN BASILMA DÜZENİ VE SİMETRİSİNE DİKKAT EDİLMELİ" Güneş koruyucu kremlerin iç ve dış olmak üzere farklı ambalajlara sahip olabildiğini ifade eden Pura, şunları kaydetti: "Sahte ve taklit ürünlerin iç ambalaj etiketlerinde sıklıkla rastlanan düzensiz basımlar nedeniyle etiketlerin basılma düzenine ve simetrisine dikkat edilmelidir. Orijinal ürün etiket ve ambalajlarında firmaya özel fontlar kullanılmakta olup satın alınan ürünlerde bu yazı stil ve fontlarının yer alıp almadığı kontrol edilmelidir." Ürünün üretim ve son kullanma tarihinin kontrol edilmesinin önemine işaret eden Pura, ürünün son kullanma tarihinin 3 yılı aşmadığından emin olunması gerektiğini söyledi.

BİLYE SESİNE DİKKAT! Pura, ürünlerin renklerinin de orijinal olup olmadığını anlamak için bir yöntem olduğunu belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu: "Renksiz olarak üretimi yapılan orijinal ürünlerin sahte ve taklitlerinde sıklıkla ürün rengi değiştirilmiş olarak piyasada bulunmakta olup satın alınan ürünlerin renk kontrolleri gerçekleştirilmelidir.

Orijinal ürünleri sahte ve taklit ürünlerden ayırt edilebilmesi için ürün içinde bilyesi bulunmakta olup satın alınmak istenilen ürün iyice çalkalanarak bilye sesi duyulduğuna dikkat edilmelidir." GÜNEŞ KREMİ ALIRKEN DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER Yaz mevsimine girerken güneş koruyucuların öneminin arttığını belirten Pura, sektörde de güneş koruyucu kremlere taleplerin yükseldiğini bildirdi. Pura, güneş ışınlarının "UVA" ve "UVB" ışınlarından oluştuğunu ifade ederek, güneş koruyucu krem seçilirken söz konusu iki ışından da koruyan nitelikte olması gerektiğini söyledi. Ürünün geniş spektrumlu olması ve kızılötesi ışınlara karşı da koruma sağlaması gerektiğini aktaran Pura, "Bu özellikleri barındırmayan ürünlerde güneşten tam bir koruma beklenemez ve ilgili ürünler cilt yaşlanmasına karşı etki, lekelenmeyi önleme, en önemlisi güneş yanığı ve ilerleyen dönemlerde cilt kanseri riskine karşı koruma işlevlerini yerine getiremezler." dedi. HANGİ CİLT İÇİN NASIL GÜNEŞ KREMİ SEÇİLMELİ? Pura, güneş kremlerinin fiziksel ve kimyasal koruyucu olarak iki çeşidi olduğunu belirterek, fiziksel koruyucu olanların ciltten temizlenmesinin kimyasallardan daha kolay olduğunu anlattı. Güneş kremi seçiminde kişilerin cilt tiplerine göre de dikkat etmesi gerektiğini belirten Pura, "Yağlı cildi olanlar akışkan sıvı formlarda ya da jel formundaki güneş koruyucuları, kuru cildi olanlar ise krem formundaki güneş koruyucuları tercih etmelidir. Aksi takdirde, yağlı cildi olanlarda sivilce artışı, kuru cildi olanlarda ise kuruluk artışı gelişebilir.

Cilt lekeleri olanlar güneş koruyucu krem seçerken kapatıcı formu olan kremleri tercih edebilir. Bu sayede hem güneş koruyucu kremin koruyucu etkisinden faydalanabilirken, hem de ciltteki lekelerin görünmesinin önüne geçebilirler." değerlendirmesinde bulundu.

❌
❌