Sağlıkta yeni dönem: Uzaktan muayeneyi SGK karşılayacak
Hastanelerde yeni dönem başlıyor. Uzaktan muayene masrafları artık Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacak. Doktorlar gerekli gördüğü takdirde rapor ve reçete yazabilecek.
Hastanelerde yeni dönem başlıyor. Uzaktan muayene masrafları artık Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacak. Doktorlar gerekli gördüğü takdirde rapor ve reçete yazabilecek.
Son zamanlarda özellikle de sosyal medyada göz rengini değiştirme operasyonları sıklıkla paylaşılıyor. Seçilen rengin göze uygulanabildiği ameliyat ise büyük riskler taşıyor. Göz tansiyonu, katarakt gibi hastalıklara yol açan bu ameliyat körlüğe bile neden olabiliyor. Haber: Beyzanur Özer
Dismorfofobi olarak da bilinen beden dismorfik bozukluğu, dünya çapında sıkça görülen şiddetli bir zihinsel rahatsızlıktır. Dismorfofobi hastalarının beyinlerinin görüntü merkezlerindeki nöronların, özellikle bireyin kendi görüntüsünü algılama sürecinde alışılmadık bir şekilde harekete geçtiğini saptayan bilim adamları, bu kişilerin, davranışları kontrol etmeye yardımcı olan "frontostriatal sistemlerinde" de bir takım anomaliler olduğunu tespit etti. Peki, dismorfofobi nedir, belirtileri neler?
Dismorfofobi, kişinin özellikle ergenlik çağlarında başlayarak kendi dış görünüşünü beğenmemesi ve takıntı haline getirmesidir. Beden dismorfik bozukluğu, kişinin görünüşünde algıladığı kusurları saplantı hâline getirmesidir.Bu bozukluğu sergileyen insanlar, biçimsiz veya çirkin olduklarına inanırlar ve görünüşlerinde algıladıkları ya da hayal ettikleri kusurları takıntı hâline getirirler.
DİSMORFOFOBİ BELİRTİLERİ Dismorfofobi, genellikle görünen herhangi bir kusuru abartma, sürekli olarak kendine odaklanma, sürekli makyaj yapma, aşırı diyet veya spor yapma, estetik cerrahi gibi işlemleri takıntılı hale getirme gibi davranışlarla kendini gösterir.
Sosyal veya meslekî işleyişte rahatsızlık ya da eksiklik oluşturur. Yaygın görülen bir belirti de, diğer insanların kusuru görüp itici bulmaları korkusuyla olağan etkinliklerden kaçınmaktır. Şiddetli vakalarda kişiler kendilerini eve kapatıp, dışarı çıkmayacak şekilde kendilerini tecrit edebilirler.Bunlar, çoğu insanın görünüşüyle ilgili duyduğu olağan endişelerden farklıdır. Birçok vakada aşırı bir şekilde zihni meşgul eder ve duygusal acıya sebep olur.
Yeni bir araştırma, hamilelikte stres hormonuna çok fazla maruz kalmanın erkek çocukların IQ'larını düşürebileceğini ortaya çıkardı. Buna göre anne hamilelikte stres hormonları salgıladığında, erkek çocukta IQ düşüklüğü gözlemlenebiliyor.
Hamilelik sırasında stresin bebek için iyi olmayacağı bilim dünyasında kabul gören bir gerçek. Ancak yeni araştırmalar stres hormonunun erkek ve kız çocukları üzerinde farklı etkileri olduğunu ve hatta kız çocuklarının IQ puanlarının daha yüksek olmasına yol açabileceğini ortaya koyuyor. Uzmanlar, çocuklar yedi yaşına geldiklerinde, annelerinin hamilelik sırasında yaşadıkları stresin kız ve erkek çocukların IQ'larını farklı şekilde etkileyebileceğini düşünüyor. Danimarka'daki Odense Üniversite Hastanesi'nden araştırmacılar stres hormonunun erken dil gelişimini ilerletebileceğiniortaya çıkarmıştı.
BİLİŞSEL İŞLEVİ ETKİLİYOR Şimdi aynı ekip, hamileliğin üçüncü üç aylık döneminde (yaklaşık 37-42 hafta arası) stres hormonunun yaşamın ilerleyen dönemlerinde bilişsel işlevi etkileyebileceğini söylüyor. Araştırmalarını Stockholm'de düzenlenen 26. Avrupa Endokrinoloji Kongresi'nde sunan araştırmacılar, plasentanın oynadığı rol nedeniyle kız çocuklarının kortizol maruziyetine daha az duyarlı olabileceğini öne sürdü.
İKİ CİNSİYETTE FARKLI SONUÇ Hamilelik sırasında kız çocuk taşıyan kadınlar daha fazla kortizol salgılama eğilimindedir, ancak plasentadaki bir enzim bunun ne kadarının fetüse ulaşacağını kontrol eder. Araştırmacılar, erkek çocukların kortizol maruziyetine karşı daha savunmasız olabileceğini, koruyucu enzimin faydalarına sahip olmadıklarını düşünüyor.
943 ANNE VE ÇOCUK GÖZLEMLENDİ Yeni çalışma için araştırmacılar 943 hamile kadının kortizol ve kortizon seviyelerini ölçtüler. Çocuklar doğduktan sonra bu seviyeleri, yedi yıl sonra ölçülen IQ'ları ile karşılaştırdılar. Anne karnında daha yüksek kortizol seviyelerine maruz kalan erkek çocukların IQ puanlarının daha düşük olduğu ortaya çıktı. Ancak araştırmacılar, kortizol kanda değil de idrar örneklerinde bulunduğunda kızların IQ'larının daha yüksek olduğunu fark etti.
Bu da demek oluyor ki stres hormonu erkeğe ulaştığında IQ düşüklüğüne neden olurken kız çocuğa ulaştığında IQ'nun yükselmesini sağlayabiliyor.
İngiltere'de 1970'li ve 1980'li yıllarda hastaların HIV veya Hepatit C bulaşmış kanla tedavi edilmesine yönelik açılan kamu soruşturmasına ilişkin rapor bugün yayınlanacak. Bu yıllar arasında tahminen 30 bin kişiye kontamine kan verildi, hastaların yaklaşık 3 bininin öldüğüne inanılıyor. Bugün yayınlanacak soruşturma raporunda kontamine tedavilerin durdurulma süreci ve sorunun örtbas edilmeye çalışılıp çalışılmadığı gibi sorular cevap bulacak.
İngiltere'yi sarsan enfekte kan skandalına ilişkin açılan kamu soruşturmasının raporu bugün yayınalanacak. İngiltere'de 1970'li ve 1980'li yıllarda yaklaşık 30 bin kişi HIV veya Hepatit C bulaşmış kanla tedavi edildi. Bu hastaların yaklaşık 3 bini öldü. Rapor, yirmi yılı aşkın bir süre boyunca 30 binden fazla hemofili hastasının veya kan nakline ihtiyaç duyan kişinin HIV ve hepatit C ile enfekte oluşunu ele alıyor. İNGİLTERE TARİHİNİN EN KÖTÜ TEDAVİ FELAKETİ Skandal, İngiltere Sağlık Bakanlığı tarihindeki en kötü tedavi felaketi olarak tanımlandı. 1970'li ve 1990'lı yıllar arasında tedavi edilen kişiler, "faktör VIII" kan ürünleri verildiğinde kirli kana maruz kaldı. Bağışlanan kan, 1986 yılına kadar HIV açısından taranmadı ve 1991 yılına kadar da hepatit C açısından test edilmedi. HÜKÜMET YANIT VERECEK Hükümet, Rishi Sunak'ın kurbanlardan ve ailelerinden resmi bir özür dilemesinin ardından bu hafta içinde rapora ayrıntılı bir yanıt sunacak. İngiltere, 1970'li ve 1980'li yıllarda HIV veya Hepatit C bulaşmış kanla tedavi gören binlerce kişiye tazminat ödemek için 10 milyar sterlinden yani 12,70 milyar dolardan fazla para harcayacak.Fizik tedavi uzmanları son zamanlarda fizyoterapist kaşeli tetkik istekleri ve hatta reçetelerle karşılaşmaya başladılar. Doktorlar, bazı hastalarının fizyoterapist önerisiyle ilaçlarını dahi bıraktığını söylüyor. Türkiye Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Derneği, alanlarındaki yanlış uygulamaların giderek yaygınlaştığını belirtiyor. Öyle ki lazer epilasyon, makyaj, cilt bakımı kursu veren kurumlarda MR workshopu düzenleniyor. (Haber: Melike Şahin)
Kahramanmaraş merkezli geçen yıl 6 Şubat'ta meydana gelen depremlerden etkilenen Malatya'da, şap hastalığına karşı sığır, koyun, keçi ve mandalara ücretsiz 185 bin doz aşı yapıldı.
Tarım ve Orman Bakanlığı'nın destekleriyle kentte, sığır, koyun, keçi ve mandalarda şap hastalığının görülmemesi için başlatılan ücretsiz aşılama çalışmalarının ikinci etabı devam ediyor. Malatya İl Tarım ve Orman Müdürü Osman Akar, bulaşıcı virüslerin sebep olduğu şap hastalığına karşı mücadele ettiklerini, bu kapsamda aşılama çalışmalarının sürdüğünü söyledi. Bu hastalığın hayvanlarda ateş, iştahsızlık ve süt veriminde düşüklükle kendisini gösterdiğini belirten Akar, "Malatya'da şimdiye kadar ilkbahar ve sonbaharda aşılama yapıyorduk. Geçmiş yıllarda bu hastalığın görülmesi nedeniyle Bakanlık bu yıl 3 aşılama dönemi belirledi.
29 Ocak-14 Nisan'da 185 bin doz civarında bir aşılama yapıldı. İkinci kampanya dönemimiz 1 Mayıs'ta başladı, 30 Haziran'da sona erecek. Biz 110 arkadaşımızla 13 ilçede tüm mahallelerde aşılamaya devam ediyoruz." diye konuştu. Deprem bölgesinde aşıların ücretsiz olduğunu anımsatan Akar, "Bunu yetiştiricilerimiz için bir katkı olarak değerlendiriyoruz. Sonbahar aşı kampanyamız 16 Eylül'de başlayacak, 17 Kasım'da sona erecek.
Vatandaşlarımızın hayvanlarını aşılatmalarını istiyoruz. Yaptığımız aşılamalarla beraber bugüne kadar herhangi bir vakaya rastlamadık. Sahada sürekli takip ediyoruz." ifadelerini kullandı. Kurban Bayramı'nın yaklaştığını hatırlatan Akar, yetiştiricilerin mutlaka hayvanlarını aşılatması gerektiğini vurguladı. Yaklaşık 6 yıldır süt hayvancılığı yapan Mehmet Selim Doğan da Tarım ve Orman Müdürlüğü personellerince hayvanlar ikinci aşılamanın yapıldığını dile getirdi. Doğan, "Aşılamayı ücretsiz yapıyorlar sağ olsunlar, kendilerine teşekkür ediyoruz." dedi.
Dünya genelinde tahmin edilen yaşam süresinin, 2022'yle 2050 yılları arasında yaklaşık 5 yıl kadar artması bekleniyor. En yüksek artış beklenen yaşam süresinin en düşük olduğu bölgelerde görülecek. Yeni araştırmanın önemli bulgularından biri de beklenen yaşam süresi artmasına karşın bu yılların sağlıklı bir şekilde geçmeyecek olması.
Bilim insanları dünya genelinde tahmin edilen yaşam süresinin, 2022'yle 2050 yılları arasında neredeyse 5 yıl kadar artacağını açıkladı. Araştırmaya göre insan ömrü bu yıllar arasında erkeklerde 4,9 yıl, kadınlarda ise 4,2 yıl artacak. Kadınların beklenen yaşam süresi 76,2 yıldan 80,5'e, erkeklerin yaşam süresi ise 71,1'den 76'ya çıkacak. 2021 Küresel Hastalık Yükü Çalışması'nda 204 ülkedeki risk faktörleri incelendi. Araştırmada, en yüksek artışın beklenen yaşam süresinin en düşük olduğu bölgelerde görüleceği kaydedildi. Bu tahmine göre ülkeler arasındaki beklenen yaşam süresi farkı azalacak. The Lancet dergisinde yayınlanan çalışmanın yazarlarından Dr. Chris Murray, "Beklenen yaşam süresindeki genel artışa ek olarak beklenen yaşam süresi eşitsizliğinin coğrafyalar arasında azalacağını tespit ettik" diye konuştu. Bilim insanları dünya genelinde beklenen bu artışın kardiyovasküler hastalıklar, covid-19 ve bulaşıcı hastalıkları önlemeye yönelik halk sağlığı tedbirlerinden kaynaklandığını belirtiyor. Yeni araştırmanın önemli bulgularından biri de beklenen yaşam süresi artmasına karşın bu yılların sağlıklı bir şekilde geçmeyecek olması. Araştırmaya göre "sağlıklı yaşam süresi" 2022'den 2050'ye kadar 64,8 yıldan 67,4'e çıkarak sadece 2,6'lık bir artış gösterecek. Bu artış beklenen yaşam süresinin neredeyse yarısına denk düşüyor.İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sağlık Dairesi Başkanlığı ve Hıfzısıhha Şube Müdürlüğü tarafından yürütülen HPV Aşı Uygulaması Projesi hayata geçirildi. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, HPV aşısı için 85 binden fazla başvuru aldıklarını belirterek yeni dozlar geldikçe aşılamanın devam edeceğini belirtti.
İBB Sağlık Dairesi Başkanlığı Sağlık ve Hıfzısıhha Şube Müdürlüğü tarafından HPV (İnsan Papilloma Virüsü) Aşı Uygulaması yürütülüyor. Uygulamadan ilk etapta İstanbul'da ikamet eden ve sosyoekonomik yoksunluk çeken 9-26 yaş arasındakiler yararlanabilecek. Aşı için belirlenen kriterleri taşıyan ve başvuruları onaylanan İstanbullular, İBB Sağlık Dairesi Başkanlığı bünyesinde hizmet veren Şehzadebaşı Tıp Merkezi, Darülaceze Tıp Merkezi ve Esenyurt Bütünleşik Halk Sağlığı Merkezleri'nde aşılarını ücretsiz yaptırabilecek.
85 BİNDEN FAZLA BAŞVURU İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ise sosyal medyadan uygulamaya ilişkin son durumu paylaştı. HPV aşısı için 85 binden fazla başvuru aldıklarını ifade eden İmamoğlu, ilk aşıların yapıldığını belirtti. İBB Başkanı, yeni dozların geldikçe aşılamanın süreceğini aktardığı paylaşımında "Önleyici halk sağlığı çalışmalarımıza devam edeceğiz." dedi.
Araştırmalara göre hayatınızdaki korkunç ve travmatik anlar sadece strese yol açmakla kalmıyor, aynı zamanda Alzheimer geliştirme riskinizi artırıyor olabilir.
Yeni bir çalışma, hayattaki travmatik olayların yalnızca strese yol açmakla kalmayıp, aynı zamanda Alzheimer geliştirme riskini de artırabileceğini ortaya koydu.
Bilim insanları, genç yaşta boşanma veya ölüm gibi travmatik deneyim yaşayan kişilerin, bu tür durumlar yaşamayan veya etkilenmeyen kişilere oranla hastalık semptomlarına sahip olma olasılığının daha yüksek olduğunu belirledi.
Katılımcıların omurilik sıvısından alınan örnekler incelendiğinde, daha fazla strese sahip kişilerin vücutlarında Alzheimer hastalığıyla ilişkilendirilen protein türlerinin, stresi olmayanlara göre daha fazla olduğu bulundu.
Bu durumun özellikle çocuklukta veya orta yaşta yaşanan stresli olaylar için geçerli olduğu tespit edildi.
44 MİLYON HASTA VAR Uzun yıllar süren araştırmalara ve şu anda tüm dünyada 44 milyon Alzheimer hastası olduğu gerçeğine rağmen, bilim insanları hastalığın kesin nedenini henüz belirleyemedi. Genetik ve çevresel faktörlerin hastalığın gelişiminde rol oynayabileceğine dair kanıtlar mevcut. Araştırmacılar, Alzheimer hastalığında vücudun doğal olarak ürettiği amiloid ve tau proteinlerinden çok daha fazlasını üretmeye başladığını biliyor. ARAŞTIRMALAR DEVAM EDİYOR Columbia Üniversitesi tarafından 2018 yılında 1.016 hasta üzerinde yapılan bir araştırmada, omurilik sıvısından alınan örneklerin Alzheimer hastalığını tespit etmenin doğru bir yolu olabileceği sonucuna varıldı. İspanyol araştırmacılar tarafından yapılan ve Amerikan Nöroloji Derneği'nin Annals of Neurology dergisinde yayınlanan yeni bir çalışma, 1.290 katılımcının omurilik sıvısını test etti ve erken veya orta yaşlarında stresli bir olay yaşayan kişilerde daha yüksek miktarda amiloid ve tau bulunduğunu keşfetti. Manchester Metropolitan Üniversitesi'nde psikoloji alanında kıdemli öğretim görevlisi olan Carol Opdebeeck, stresli yaşam olaylarının kişiyi yaşlılıkta demans geliştirme riski altına soktuğunu belirtti. Araştırmacılar, bu bulguların daha iyi anlaşılması ve genel olarak uygulanabilir olup olmadığının belirlenmesi için daha fazla çalışma yapılması gerektiğini vurguladı. Bu tür çalışmaların, erken müdahalede bulunmanın etkili yollarını bulmaya ve hatta demans geliştiren insan sayısını azaltmaya yardımcı olabileceği düşünülüyor.Arı ürünlerinden polen, arı sütü, propolis ve arı ekmeği gibi apiterapik ürünler son yıllarda bilim insanlarının üzerinde araştırmalarını yoğunlaştırdığı alan olmuştur. Arı ürünleri (bal, polen, arı sütü, propolis, arı zehiri, arı ekmeği, ıpilarnil) birçok ülkede gıda takviyesi, kozmetik, Apiterapideki kullanımı yaygın olarak başlamıştır.
Türkiye'de sadece birkaç arıcı tarafından üretilen "arı ekmeği", insan sağlığına pek çok yararı olmasına rağmen yeteri kadar bilinmiyor. Keşfedilmemiş besin deposu ''arı ekmeği'' Türkiye'deki ismi arı ekmeği olan bu besin deposu, yurtdışında "perga" olarak biliniyor. Polenin işlenmiş hali olan ürün için arılar, doğadaki çiçek tozunu ayaklarının arkasına alarak kovana getiriyor. Arılar, bu polenleri kendi salgısıyla altıgenlerin içine depoluyor. Ardından pupadan çıkan yavru arı 5 gün boyunca bu arı ekmeğini yiyor. Arının ilk besini olduğu için bu ürüne "bebek maması" da deniliyor. Arı ekmeğinin kullanımı polene benzer. Bir yetişkinin günlük dozu yaklaşık 20-40 g olmalıdır. Bir organizmayı yenilemek ve güçlendirmek için her gün bir çorba kaşığı arı ekmeği yemek yeterlidir. Diğer ilaçlarla birlikte ve kronik hastalıklarda daha düşük bir polen dozu kullanılır. Polenden daha güçlü bir aktivite ile karakterize edilen bir ürün olarak genellikle daha küçük miktarlarda veya kısa bir süre boyunca uygulanır. Sindirilebilirliği arttırmak için polen taneleri ılık suda ezilir veya çözülür. Sulu ortamda, polen taneleri 2-3 saat sonra çatlar, bu da besinlerin salınmasına yol açar.HPV virüsüyle mücadelede, aşı büyük önem taşıyor. Aşı çocuklara da yapılabiliyor ve ölümcül olabilen rahim ağzı kanserine karşı koruma sağlıyor... İstanbul Büyükşehir Belediyesi de dar gelirliler için ücretsiz HPV aşısı yapılacağını duyurdu. Peki HPV nedir, nasıl bulaşır? İşte yanıtı... (Haber: Beyzanur Özer)
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, İstanbul'da ücretsiz HPV aşısı uygulamasının 16 Mayıs itibariyle başlayacağını açıkladı. Açıklama ardından ücretsiz HPV aşısı uygulamasının ayrıntıları merak ediliyor. Peki, Kimlere ücretsiz HPV aşısı yapılacak? Ücretsiz HPV aşısı için nasıl randevu alınır?
Kalp rahatsızlığı nedeniyle yaşanan ölümlerin çaresi obezite aşısı mı? İngiltere'de yapılan araştırmada obez kişilerde kullanılmak üzere geliştirilen ilacın kilolaya bakılmaksızın ölümleri yüzde 20 oranında azalttığı ortaya çıktı. NTV Londra Temsilcisi Gökhan Bozkurt, konuya ilişkin ayrıntıları aktardı.
10 Mayıs ile 16 Mayıs arası her yıl Engelliler Haftası olarak kutlanıyor. Engellilerin sorunlarını en aza indirebilmek adına belli bir mesafe kat edildi ancak halen yapılması gereken çok şey var. Bu durum, onlarla bir gün geçirdiğinizde rahatlıkla fark edebiliyor. NTV ekibi, engelli bir dernek çalışanının mesai yolculuğuna eşlik etti, şehir içi ulaşımın pek çok farklı etken nedeniyle nasıl çileye dönüştüğünü gözlemledi. (Haber: Baran Bila Kamera: Mustafa Özdemir)
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, İstanbul'da ücretsiz HPV aşısı uygulamasının 16 Mayıs itibariyle başlayacağını açıkladı.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun X hesabından yaptığı paylaşımda, HPV aşısının ücretsiz yapılacağı ve 9-26 yaş aralığındaki bireyler ve ebeveynlerinin başvuru yapabileceği belirtildi. 9-26 YAŞ ARASI ÇOCUKLAR VE GENÇLER YARARLANABİLECEK İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, ücretsiz HPV aşısı uygulaması yapacaklarını duyurdu. Sosyal medya hesabından açıklama yapan Ekrem İmamoğlu, 16 Mayıs'ta başlayacak uygulamadan 9-26 yaş arasındaki kişilerin faydalanabileceğini belirtti. İmamoğlu, "Sözümüzü tutuyoruz. Ücretsiz HPV aşısı uygulamasına başlıyoruz. Ülkemizde HPV kaynaklı kanser vakaları artma eğiliminde. Aşının elimize ulaşan ilk dozları için başvuruları almaya başlıyoruz" dedi. KİMLER BAŞVURU YAPABİLECEK? İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sağlık Dairesi Başkanlığı Sağlık ve Hıfzıssıhha Şube Müdürlüğü tarafından yürütülen, HPV Aşı Uygulaması Projesi kapsamında; İstanbul il sınırları içinde ikamet eden ve İBB'den sosyal yardım alan, 9-26 yaş arası bireyler/ ebeveynler başvuru formunu doldurabilir. İBB HPV AŞISI BAŞVURUSU NASIL YAPILIR? İBB'nin HPV aşısı uygulamasından yararlanmak isteyen İstanbullular başvuru formuna "https://forms.ibb.gov.tr/saglik/ibb-hpv-formu/" adresinden ulaşılabilecek. BAŞVURU YAPMAK İÇİN TIKLAYIN Başvurunuz onaylandığı taktirde uygulama öncesi tarafınıza SMS ile bilgilendirme yapılacak.Elazığ'da böbrek yetmezliği tanısı konan ve diyalize girmeye başlayan Gözdenur Çelik, annesinin böbreği ile hayata tutundu.
Elazığ'da yaşayan Gözdenur Çelik'e (26) çocukken böbrek hastalığı teşhisi kondu. Gözdenur, 20 yaşına geldiğinde böbrekleri iflas etti ve yoğun bakıma girdi. Birkaç kez kalbi duran ve hayata geri dönen Gözdenur ardından 2,5 yıl diyalize girdi.
Nakil sırasına giren Gözdenur için annesi Hatice Çelik (63) başta olmak üzere ailesi doku örneği verdi. Anne Çelik, dokusunun uygun çıkması üzerine bir saniye bile düşünmeden ameliyat masasına yattı.
Anne Çelik, böbreğinin tekini vererek kızını yeniden hayata bağladı. Annesinin böbreği ile yaşama tutunan ve o anları anlatırken göz yaşlarını tutamayan Gözdenur, "Herkes çocuğunu bir kere doğurur ama annem beni iki defa doğurdu. Birinci de doğurdu ikinci de yaşattı. Bunu karşılıksız yapabilecek tek kişi annedir." dedi. "BİRİNCİDE DOĞURDU İKİNCİ DE YAŞATTI"
Çocukluğundan buyana böbrek sorunu yaşadığını dile getiren Gözdenur Çelik, "Böbrek sinsi bir organ. 2 böbreğimi birlikte kaybettim. O süreçte yoğun bakımda kaldım ve kalbim bir kaç kez durmuş. Doktorlarım sayesine tekrar hayata döndüm. Ardından bir diyaliz sürecine girdim.
Bu beni çok etkiyordu ve hayat şartlarım kısıtlanıyordu. Bu sürece de alıştım. Nakil olmak istedim. Annem, babam ve ağabeyimler koştu, doku verdi. Kadavra bekledik ama çok nadir geliyor. Annem ve babamın uymuştu ama Covid gelince nakil ertelendi. Babamda da küçük bir protein kaçağı sorunu olduğu için kabul edilmedi.
Annemden almaya karar verdiler. En sonunda ameliyata girdim. Annem bana böbreğini verdi. Herkes çocuğunu bir kere doğurur ama annem beni iki defa doğurdu. Birinci de doğurdu ikinci de yaşattı. Bunu karşılıksız yapabilecek tek kişi annedir." diye konuştu. "ONA BİR HAYAT BORCUM VAR"
Çelik, “Ben şuan çayı sınırsız bir şekilde içebiliyorsam yada su mu içsem kahve mi içsem arasında bir seçim yapmadan ikisini bir arada içebiliyorsam bu annem sayesindedir. Suya hasret kalmıştım. Su içersen nefes alamazsın. Normalde su hayattı ama benim için öyle değildi.
Ben şimdi yemek yerken doya doya su içebiliyorsam annem sayesinde. Nakil olmayana kadar organ bağışının bu kadar kıymetli bir şey olduğunu anlamıyordum. Beni hayata yeniden bağladığı için anneme teşekkür ediyorum. Bunu bir teşekkürle ödeyemem. Hayatım boyunca minnet borcum var. Ona bir hayat borcum var." şeklinde konuştu. "BÖBREĞİMİN UYMASI İÇİN DUA ETTİM"
Kızına böbreğini seve seve verdiğini aktaran anne Hatice Çelik, “Allah kızıma hayırlı günler göstersin. Rabbim kendi ile olsun. Hangi çocuğum olsa yapardım. İnşallah bundan sonra iyi olur. Ben ondan razıyım, Allah’ta kendi ile olsun. Annelik bambaşkadır. Her anne bunu seve seve yapar. Yapmayanda olabilir onunda duyguları yoktur. Ameliyata giderken el salladım ve ben ondan önce çıktım. Ne zaman gelecek diye gözüm yoldaydı. İçim sızlıyordu. Diyalize gidip gelince evde yatıyordu. Kapıda bekliyordum ki kimse zile basmasın. Uyanmasın diye bir tabak bile yerinden oynatmıyordum. Rabbime böbreğimin uyması için dua ettim.
Kimseye muhtaç kalmasın, kızım iyi olsun, sağlığı yerine gelsin dedim. Bayağı çekti, ölümden ölüm beğendi. Kaç defa kalbi durdu, yoğun bakımlara girdi." dedi.
Merkezi Hekim Randevu Sisteminde (MHRS) "Onaylı Randevu" dönemi 13 Mayıs 2024 tarihi itibariyle başladı. Vatandaşların randevu tarihinden bir gün önce, akşam saat 20.00'ye kadar kişilerin randevusuna onay vermesi veya gelemeyeceğini bildirmesi gerekecek.Peki, MHRS onaylı randevu nedir? MHRS randevu onayı nasıl verilir?
Yeni bir araştırmaya göre doktorlar yakında yanık hastalarının kalıcı yara izinden kaçınmak adına ameliyata ihtiyaç duyup duymayacağına karar vermek için yapay zeka teknolojilerini kullanabilir.
Yeni bir çalışma, gelecekte yapay zeka teknolojisinin yanık hastalarının ameliyata ihtiyaç duyup duymadığını belirlemek için kullanılabileceğini ortaya koydu. Günümüzde doktorların yanıkların deri nakli gerektirecek kadar ciddi olup olmadığını belirlemesi iki gün kadar sürebilirken planlanan yeni sistem 30 saniyeden az sürüyor. Teknoloji, hasar görmüş cildi onda dokuz oranda doğru şekilde tanımlayabilen bir yapay zeka programına sahip bir bilgisayara bağlı özel olarak tasarlanmış bir kamera kullanıyor. Uzmanlar, "DeepView" adı verilen cihazın, hastaların ameliyat için bekledikleri süreyi önemli ölçüde azaltacağını tahmin ediyor. Şu anda doktorlar genellikle erişim için uzun bir bekleme süresine sahip olan tarama makinelerine güvenmek zorundalar. Araştırmalar ayrıca cerrahların yanıkların ciddiyetini vakaların yalnızca yarısında doğru olarak değerlendirdiğini gösteriyor. DeepView cihazı, farklı yanık dereceleri üzerinde gerçekleştirdiği analizler ile eğitildi ve elde edilen sonuçlara göre hasar tespiti konusunda doktorlardan daha isabetli değerlendirmeler yapıyor.Yarından itibaren hastanelerde "onaylı randevu" dönemi başlıyor. Artık randevu alanlar, bir gün önce akşam saat 8'e kadar, randevusunu onaylamak zorunda.
Hastanelerde onaylı randevu dönemi başlıyor. Randevu alanlar, artık bir gün önce akşam 8'e kadar, onaylamak zorunda.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, "Ertesi gün randevusu olan her hastamız akşam saat 8'e kadar randevusuna onay verecek ya da gelmeyeceğini bildirecek. Bu sisteme onaylı randevu sistemi diyoruz. Uygulama pazartesi başlıyoruz." demişti.
Sağlık Bakanlığı'nın verilerine göre, geçen yıl gelinmeyen toplan randevu sayısı 81 milyona ulaştı.
Bu nedenle randevu kapasitesinin yüzde 30'u kullanılamadı.
Yeni uygulama bu durumun önüne geçmek için hayata geçirilecek.
ONAYLI RANDEVUDAN 2 GRUP MUAF Onaylı randevu uygulamasından 2 grup muaf olacak. 65 yaş üstü ve kanser hastaları, randevularını onaylamak zorunda değil. Randevusuna gitmeyene yaptırım uygulaması da sürecek. Bu kişiler, randevu alıp gitmedikleri branştan, 15 gün içerisinde yeni randevu alamayacak.
Yarından itibaren hastanelerde "onaylı randevu" dönemi başlıyor. Artık randevu alanlar, bir gün önce akşam saat 8'e kadar, randevusunu onaylamak zorunda.
Görme engellilerin hayatı kolaylaştırmak için yeni bir sistem tasarlandı. Yapay zekaya sahip, "Akıllı Baston 2" kullanıcıların sorularına cevap veriyor, onları yönlendiriyor. (Haber: Gözde Şahin Kamera: Arhan Pınar)
Merkezi Hekim Randevu Sisteminde (MHRS) "Onaylı Randevu" dönemi 13 Mayıs Pazartesi günü başlıyor. Randevu tarihinden bir gün önce, akşam saat 20.00'ye kadar kişilerin randevusuna onay vermesi veya gelemeyeceğini bildirmesi gerekecek.Peki, MHRS onaylı randevu nedir? Onaylı randevu nasıl oluşturulur?
MHRS Onaylı Randevu dönemi 13 Mayıs’ta başlayacak. Yeni sistemde, randevu tarihinden bir gün önce saat 20.00’ye kadar hastaların randevusuna onay vermesi veya gelemeyeceğini bildirmesi gerekecek. Randevusunu onayladığı halde gitmeyen kişilerin, aynı branş için 15 gün boyunca yeni randevu alması kısıtlanacak. İşte MHRS Onaylı Randevu dönemine ilişkin merak edilen 10 soru ve yanıtları…