Okuma görünümü

Yeni makaleler mevcut. Sayfayı yenilemek için tıklayın.

Sahte kozmetik ürünleri ve güneş kreminde ambalaja dikkat!

Sahte kozmetik ürünleri ve güneş kreminde ambalaja dikkat!

TOBB Türkiye Kozmetik ve Temizlik Ürünleri Sanayi Meclisi Başkanı Ahmet Pura, sahte ve taklit kozmetik ile güneş kremlerinin iç ambalaj etiketlerinde düzensiz basımlara sıkça rastlandığını belirterek, ürünlerin etiketlerinin basılma düzenine ve simetrisine dikkat edilmesi gerektiğini bildirdi.

TOBB Türkiye Kozmetik ve Temizlik Ürünleri Sanayi Meclisi Başkanı Ahmet Pura, Türkiye'de yıllık ortalama 5 milyon kutu dermokozmetik güneş koruyucu ürünün eczanelerde, 7,5 milyon kutu güneş koruyucu ürünlerin de e-ticaret yoluyla satıldığını söyledi. Pura, zincir marketler, çevrimiçi perakendeler ve güzellik mağazalar üzerinden satış sayısının da yıllık ortalama 5 milyon kutu olduğunu dile getirdi. Sahte ve taklit güneş koruyucu kremlerinin orijinallerinden nasıl ayırt edileceği konusunda da bilgi veren Pura, kozmetik ürünlerinin eczanelerden, güvenilir yetkili satıcılardan ve satış noktalarından alınmasının önemine işaret etti.

ÜRÜN TAKİP SİSTEMİ KAYDINA BAKILMALI Ürünün, "Ürün Takip Sistemi"nde kaydının bulunup bulunmadığının sorgulanması gerektiğini anlatan Pura, sahte ve taklit ürünlerde sıkça görülen, ambalajın şişmesi durumuna dikkat edilmesi tavsiyesinde bulundu. "ETİKETİN BASILMA DÜZENİ VE SİMETRİSİNE DİKKAT EDİLMELİ" Güneş koruyucu kremlerin iç ve dış olmak üzere farklı ambalajlara sahip olabildiğini ifade eden Pura, şunları kaydetti: "Sahte ve taklit ürünlerin iç ambalaj etiketlerinde sıklıkla rastlanan düzensiz basımlar nedeniyle etiketlerin basılma düzenine ve simetrisine dikkat edilmelidir. Orijinal ürün etiket ve ambalajlarında firmaya özel fontlar kullanılmakta olup satın alınan ürünlerde bu yazı stil ve fontlarının yer alıp almadığı kontrol edilmelidir." Ürünün üretim ve son kullanma tarihinin kontrol edilmesinin önemine işaret eden Pura, ürünün son kullanma tarihinin 3 yılı aşmadığından emin olunması gerektiğini söyledi.

BİLYE SESİNE DİKKAT! Pura, ürünlerin renklerinin de orijinal olup olmadığını anlamak için bir yöntem olduğunu belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu: "Renksiz olarak üretimi yapılan orijinal ürünlerin sahte ve taklitlerinde sıklıkla ürün rengi değiştirilmiş olarak piyasada bulunmakta olup satın alınan ürünlerin renk kontrolleri gerçekleştirilmelidir.

Orijinal ürünleri sahte ve taklit ürünlerden ayırt edilebilmesi için ürün içinde bilyesi bulunmakta olup satın alınmak istenilen ürün iyice çalkalanarak bilye sesi duyulduğuna dikkat edilmelidir." GÜNEŞ KREMİ ALIRKEN DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER Yaz mevsimine girerken güneş koruyucuların öneminin arttığını belirten Pura, sektörde de güneş koruyucu kremlere taleplerin yükseldiğini bildirdi. Pura, güneş ışınlarının "UVA" ve "UVB" ışınlarından oluştuğunu ifade ederek, güneş koruyucu krem seçilirken söz konusu iki ışından da koruyan nitelikte olması gerektiğini söyledi. Ürünün geniş spektrumlu olması ve kızılötesi ışınlara karşı da koruma sağlaması gerektiğini aktaran Pura, "Bu özellikleri barındırmayan ürünlerde güneşten tam bir koruma beklenemez ve ilgili ürünler cilt yaşlanmasına karşı etki, lekelenmeyi önleme, en önemlisi güneş yanığı ve ilerleyen dönemlerde cilt kanseri riskine karşı koruma işlevlerini yerine getiremezler." dedi. HANGİ CİLT İÇİN NASIL GÜNEŞ KREMİ SEÇİLMELİ? Pura, güneş kremlerinin fiziksel ve kimyasal koruyucu olarak iki çeşidi olduğunu belirterek, fiziksel koruyucu olanların ciltten temizlenmesinin kimyasallardan daha kolay olduğunu anlattı. Güneş kremi seçiminde kişilerin cilt tiplerine göre de dikkat etmesi gerektiğini belirten Pura, "Yağlı cildi olanlar akışkan sıvı formlarda ya da jel formundaki güneş koruyucuları, kuru cildi olanlar ise krem formundaki güneş koruyucuları tercih etmelidir. Aksi takdirde, yağlı cildi olanlarda sivilce artışı, kuru cildi olanlarda ise kuruluk artışı gelişebilir.

Cilt lekeleri olanlar güneş koruyucu krem seçerken kapatıcı formu olan kremleri tercih edebilir. Bu sayede hem güneş koruyucu kremin koruyucu etkisinden faydalanabilirken, hem de ciltteki lekelerin görünmesinin önüne geçebilirler." değerlendirmesinde bulundu.

DSÖ, kuş gribi riskinin “düşük” olduğunu açıkladı

DSÖ, kuş gribi riskinin “düşük” olduğunu açıkladı

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), kuş gribinin (H5N1 virüsü) oluşturduğu halk sağlığı riskinin “düşük” olduğunu bildirdi.

Dünya Sağlık Örgütü, kuş gribinden kaynaklanan halk sağlığı riskinin “düşük” olduğunu açıkladı.

DSÖ'den yapılan yazılı açıklamada, enfekte kuşlarla, hayvanlarla ve kirli alanlarla temasta bulunanların virüse yakalanma riskinin "düşük ila orta düzeyde" olduğu, daha fazla bilgi edinilmesi halinde risk değerlendirmesinin değişebileceği belirtildi. Açıklamada, virüsün sütte tespit edildiği ve bulaşıcılığının araştırıldığı kaydedilerek, çiğ süt yerine pastörize süt tüketilmesi tavsiyesinde bulunuldu. ABD Gıda ve İlaç Dairesi (FDA), ülke çapında yapılan araştırmada analiz edilen her 5 ticari süt örneğinden birinde kuş gribi izine rastlandığını açıklamıştı. Kuş gribi, ilk mart ayında ABD'nin Teksas eyaletindeki sığır sürülerinde tespit edilmiş, daha sonraki bulgularda ise virüsün ülkedeki 8 eyalette bir düzineden fazla sürüde daha bulunduğu görülmüştü.

Yoğurdun cildinizi yenileyecek 8 faydası

Yoğurdun cilde faydaları hem besin olarak tüketildiğinde hem de maskesi cilde direkt uygulandığında etkisini gösterebilir. Yoğurdun cilde faydası ve iyileştirici özelliklerini keşfetmek için yazımızı inceleyebilirsiniz. Yoğurdun Cilde 8 Faydalı Özelliği1) Cildi NemlendirirYoğurdun yüze faydaları arasında nemlendirme özelliği dikkat çeker.Cildinize yavaşça süreceğiniz yoğurt, içeriğindeki laktik asit ile yüzünüzdeki yorgun görünümü azaltır.Yoğurtta B vitamini gruplarından bolca bulunur. B2 vitamini cildi nemli tutmaya yardımcı olur ve parlak ve sağlıklı bir cilde sahip olmanızı sağlar.Yoğurt cildin kurumasına engeller.Yaşlanmanın etkilerini azaltır.Haftada 2 – 3 kez uygulanan yoğurt maskesi, yumuşak bir cilde sahip olmanızı sağlayacaktır.Yoğurdun cilde faydaları İbrahim Saraçoğlu görüşlerine göre laktik asit içeriği daha yüksek olan ekşi yoğurtlarda daha etkilidir. 2) Sivilceleri GiderirYoğurtta bulunan laktik asit sivilcelerin giderilmesine yardım eder.Yoğurdun soyucu etkisi sivilce izlerinin giderilmesini destekler.Cilde bölgesel olarak uygulandığında akne ile savaşmaya yardım eder. 3) Cildi GençleştirirYoğurt yüze sürülürse içerisindeki besin maddeleri ile daha parlak ten rengi elde etmenizi sağlar.Cildi besler ve genel görünümünü iyileştirir.Yoğurt içerisinde bulunan bol miktardaki kalsiyum, sağlıklı ve zahmetsiz cilt yenilenmesine yardımcı olur.Yaşlanmayı önler.Düzenli yoğurt maskesi ile kırışıklık ve ince çizgilerin başlamasını erteleyebilirsiniz. 4) Göz Altı Morluklarına İyi GelirYoğurt göz altı morluklarının giderilmesine yardımcı olur.Soğuk bir şekilde uygulana yoğurt göz altındaki şişliklere de iyi gelir.Ancak yoğurt göz çevresinde hassasiyet ve kızarıklığa neden olabilir.Bu nedenle göz çevrenize yoğurt sürmeden önce küçük bir bölgede deneme yapmalısınız. 5) Saçları ParlatırYoğurt saç derisini nemlendirir.Yoğurt, saç için iyi bir maskedir.İçeriğindeki yüksek protein ile kepek sorunu ile savaşır.Saça parlaklık verir. 6) Cilt Lekeleri ve Sivilce İzlerini GiderirYoğurtta bol miktarda yer alan çinko, ciltte oluşan iltihaplanmayı azaltır.Yağ miktarını azaltmaya yardım eder.İçerisinde yer alan probiyotikler ile bakterileri yok eder.Güneş yanığı izlerini hafifletmeye yardım eder.Ciltteki renk değişikliğini azaltmaya yardımcı olmaktadır. 7) Hücreleri YenilerYoğurt, ölü cilt hücrelerinin düzgün şekilde alınmasını sağlar.Cildin daha hızlı yenilemesine yardım eder.Yoğurt hücre çoğalmasını ve doku büyümesini kolaylaştırır. 8) Cildi BeyazlatırYoğurtta bulunan laktik asitin cildi beyazlatan bir özelliği vardır.Cildinizi beyazlatmak için sade haldeki doğal yoğurdu cildinize hafifçe uygulayın.İnce bir tabaka halinde sürmeye dikkat edin.İsterseniz yoğurdun içine yulaf unu ve bal da karıştırabilirsiniz.

Cilt kanseri tedavisinde aşı umudu

Cilt kanseri tedavisinde aşı umudu

Covid-19'a karşı mRNA aşısı geliştiren Moderna, aynı teknikle kanser aşısı üretmek için çalışıyor. ABD merkezli şirketin geliştirdiği deneysel kanser aşısının klinik deneylerinde üçüncü ve son safha sürüyor. İngiltere'de devam eden testlerde mRNA aşısının yüksek riskli hastalarda cilt kanseri ölümlerini yarı yarıya azalttığı açıklandı.

Cilt kanseri tedavisine ilişkin heyecan verici açıklama İngiliz bilim insanlarından geldi. İngiltere'de, Londra Üniversitesi hastanesinin öncülük ettiği projede ABD'li ilaç üreticisi Moderna'nın cilt kanserini hedef alan mRNA aşısı kullanılıyor. "mRNA-4157" adı verilen aşı, tümörden örnek alınarak kişiye özel hazırlanıyor. Kanserli hücrelerin salgıladığı "neoantijenler" ile donatılan mRNA aşısı, bağışıklık sistemini kanserli dokulara saldırmak için harekete geçiriyor. İmmünoterapi tedavisi ile etki güçlendiriliyor.

ÖLÜM ORANI YÜZDE 49 AZALIYOR Aşının 2. safha klinik deneylerinde yüksek riskli hastalarda, mRNA aşısının immünoterapi ile birlikte uygulandığında ölüm oranını yüzde 49 azalttığı tespit edilmişti. Bir yıl süren tedavi süresince hastaların toplam yedi doz mRNA aşısı ve imünoterapi ilacı aldığı belirtiliyor.

Farklı ülkelerden bin 100 kişiyle yürütülecek 3. safha klinik deneyler sonrasında aşının kullanım onayına sunulması hedefleniyor. Covid 19'a karşı aşı geliştiren BionTech gibi şirketler de mRNA teknolojili kanser aşıları üzerinde çalışıyor.

ÖLÜMLERİN ANA NEDENİ MELANOM İstatistiklere göre, tüm cilt kanserlerinin küçük bir bölümünü oluşturmasına karşın, ölümlerin büyük bir çoğuna melanom sebep oluyor.

2022'de dünyada 330 bin melanom teşhisi konulurken, yaklaşık 60 bin kişi hayatını kaybetmişti.

MELANOM NEDİR?

Deriye rengini veren melanin adlı renk pigmentleri, melanosit denilen cilt hücreleri tarafından üretilir.

Bu hücrelerin kontrolsüz bir şekilde bölünüp çoğalması sonucunda meydana gelen cilt kanseri melanom veya melanoma olarak tanımlanır.

Kana karışıyor!

Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Mehmet Sinan Bodur, "Türkiye de bazı dönemlerde yoğun bir şekilde toza maruz kalmaktadır. 10 mikronun üzerindeki toz partikülleri alt sonum yollarına iletilmeden üst solunum yollarında tutunmaktadır ve üst solunum yolu semptomlarına neden olmaktadır. Ama 10 mikronun altındaki partiküller alt solunum yollarına ulaşmakta, özelikle 2.5 mikronun altındaki partiküller alvollere kadar giderek ve kana karışarak çeşitli sağlık risklerine neden olmaktadır" dedi

Toz taşınımında 2,5 mikronun altındaki partiküller kana karışıp çeşitli sağlık risklerine neden oluyor

Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Mehmet Sinan Bodur, “Türkiye de bazı dönemlerde yoğun bir şekilde toza maruz kalmaktadır. 10 mikronun üzerindeki toz partikülleri alt sonum yollarına iletilmeden üst solunum yollarında tutunmaktadır ve üst solunum yolu semptomlarına neden olmaktadır. Ama 10 mikronun altındaki partiküller alt solunum yollarına ulaşmakta, özelikle 2,5 mikronun altındaki partiküller alvollere kadar giderek ve kana karışarak çeşitli sağlık risklerine neden olmaktadır” dedi.

Demir eksikliği için hangi bölüme gidilir, randevu alınır?

Demir eksikliği, tıp literatüründe “anemi” olarak adlandırılır. Demir eksikliği için doğru teşhisi koymak ve uygun tedaviyi başlatmak önemlidir. Bu nedenle, demir eksikliği belirtileri hissedildiğinde hastanelerde İç Hastalıkları bölümüne başvurulması önerilir. Bu yazıda, demir eksikliği ile ilgili çeşitli detaylara değineceğiz. Demir eksikliği nedir?Demir eksikliği, vücudun normal işleyişi için gereken demir miktarının yetersiz olması ya da emiliminin az olması durumunda ortaya çıkan bir durumdur. Bu durum, vücudun hemoglobin üretmek için gerekli olan demirin yetersizliği nedeni ile kanın oksijen taşıma kapasitesinin azalmasına ve buna bağlı olarak çeşitli belirtilerin ortaya çıkmasına yol açabilir. Solgun cilt rengi, üşüme, yorgunluk, nefes darlığı ve göğüs ağrısı gibi semptomlar demir eksikliğinin belirtileri arasındadır. Demir eksikliği belirtileri nelerdir?Demir eksikliği semptomları şu şekilde sıralanmıştır: Halsizlik ve kısa sürede yorulma hissiBaş dönmesiBaş AğrısıGöğüs ağrısıNefes darlığıCiltte soluklukÜşümeBacaklarda ya da diğer vücut bölgelerinde kramplarUykusuzluk ve genel olarak bitkinlik hissiDemir eksikliği neden olur?Demir eksikliğinin nedenleri şöyle sıralanmıştır: Demir içeren besinlerin az tüketilmesiErgenlik dönemiAmeliyat ile kan kaybıAdet dönemi kanamalarıSık sık kan bağışı yapılmasıGebelik dönemiİyi ya da kötü huylu tümörlerin varlığıEndometriozisDüzensiz & sağlıksız beslenme alışkanlıklarıKürtaj gibi cerrahi müdahalelerGenetik faktörlerDemir içeren besinler hangileridir?Demir eksikliği genelde dengesiz bir beslenme alışkanlığından kaynaklanır. Bu durumu düzeltmek için demir açısından zengin gıdalar tüketmek çok önemlidir. Kırmızı etler, sakatatlar, kümes hayvanları, hindi, balık ve deniz ürünleri gibi hayvansal kaynaklar, demir bakımından zengindir. Bununla birlikte, yumurta, süt ürünleri, baklagiller, kuruyemişler, yağlı tohumlar, koyu yeşil yapraklı sebzeler, tam tahıllar, meyveler ve özellikle kurutulmuş meyveler gibi çeşitli bitkisel kaynaklar da demir açısından zengin gıdalardır. Demir bakımından zengin gıdalar arasında şunlar bulunmaktadır: Karaciğer, kırmızı et, tavuk ve balık gibi et ve sakatat türleriAntep fıstığı, fındık, fıstık, susam, kabak çekirdeği, kajuBitter çikolata gibi atıştırmalıklarŞeftali, armut, brokoli, portakal, greyfurt ve çilek gibi C vitamini içeren meyvelerSoya peyniri ve süt ürünleriİstiridye, midyeKuru meyvelerKuru baklagillerKekik, kimyon, köri gibi çeşitli baharatlarEt ile pişirilen baklagillerLahana, pancar ve patates gibi sebzelerYumurtaIspanak ya da pazıBu gıdaları düzenli bir şekilde tüketmek, vücudun demir ihtiyacını karşılamaya yardımcı olacak ve demir eksikliğini önleyecektir. Demir eksikliği gibi bir rahatsızlığınız var ise, bu gıdaları diyet listenize mutlaka almalısınız. Demir eksikliği için hangi bölümden randevu alınmalıdır?Demir eksikliği belirtileri gösterenler, İç Hastalıkları (Dahiliye) bölümünden randevu almalıdır. Dahiliye doktorları, demir eksikliğinin teşhisini koyar ve uygun tedaviyi belirlerler. Eğer demir eksikliği, beslenme alışkanlıklarından kaynaklanıyor ise, doktorlar genelde beslenme planlarında değişiklikler önerirler. Bu durumda, demir açısından zengin yiyeceklerin tüketimi teşvik edilir ya da demir takviyeleri reçete edilir. Demir eksikliği nasıl teşhis edilir?Demir eksikliği, yapılan kan tahlili ile teşhis edilir. Bu tahliller arasında şunlar yer alır: Tam kan sayımıRetikülosit sayısıFerritin testiHematokrit testiHemoglobin testiPeriferik kan yayması testiYukarıdaki testlerin sonucu ile demir eksikliği teşhisi konur.

Jinekomasti için hangi bölüme gidilir, randevu alınır?

Jinekomasti, erkeklerde oldukça sık görülen bir problemdir ve çeşitli nedenlerden kaynaklanabilir. Bu makalede, “jinekomasti durumunda hangi bölümden randevu alınmalıdır?” sorusuna cevap verecek, bu rahatsızlığı detaylandıracağız. Jinekomasti Nedir?Jinekomasti, erkeklerde yaygın olarak görülen bir durumdur ve hormonal değişiklikler ile ilişkilendirilse de genelde farklı nedenlerden kaynaklanır. Bu durum, meme dokusunun anormal şekilde büyümesini ifade eder ve bu durum estetik olarak endişe vericidir. Jinekomasti, ergenlik döneminde ya da yaşlılıkta hormonal değişiklikler ile ilişkilendirilirken, bazı durumlarda; ilaçlar, obezite, hormonal bozukluklar ya da altta yatan tıbbi durumlar da bu duruma katkıda bulunabilir. Jinekomasti Kimlerde Görülür?Jinekomasti, yaşamın farklı evrelerinde herhangi bir erkeği etkileyebilen bir durumdur. Bebeklik döneminde, anneden gelen östrojen hormonunun etkisi ile ortaya çıkan meme büyümesi ile başlayabilir. Ergenlik döneminde hormon değişiklikleri nedeni ile genç erkeklerde meme büyümesi sıkça görülür. Yetişkinlerde ise; yaşlanma, kilo artışı ya da belirli ilaçların kullanımı gibi faktörler jinekomastiye yol açabilir. Bu durumların yanı sıra, anabolik steroidler gibi performans artırıcı maddelerin kullanımı da jinekomasti riskini artırabilir. Jinekomastinin SemptomlarıJinekomasti belirgin semptomlar ile kendini göstermese de, bazı durumlarda çeşitli belirtiler ortaya çıkabilir. Jinekomasti belirtileri şunlardır: Göğüslerde hassasiyetMeme ucunun giysilere sürtünerek rahatsız etmesiGöğüs çevresinde ağrıMeme dokusunda şişlikJinekomasti Neden Olur?Jinekomasti, erkeklerde meme dokusunun anormal büyümesine yol açan bir dizi farklı faktörden kaynaklanabilir. Bu faktörler arasında; genetik yatkınlık, ergenlik döneminde hormonal değişiklikler, yaşlanma sürecindeki hormonal dengesizlikler, tiroid bezinin aşırı aktif olması (hipertiroidizm), obezite ya da aşırı kilo alımı, reçeteli ilaçların yan etkileri, uyuşturucu madde kullanımı (örneğin, esrar), aşırı alkol tüketimi ve anabolik steroidlerin kullanımı gibi faktörler bulunur. Bu nedenlerden herhangi biri ya da birkaçı, jinekomasti durumunun ortaya çıkmasına katkıda bulunabilir. Jinekomasti Sorunu İçin Hangi Bölüme Gidilmelidir?Jinekomasti sorununun tedavisi için en uygun bölüm Estetik Cerrahi’dir. Jinekomasti ameliyatı için doktor seçerken, konusunda uzmanlaşmış ve tecrübesi olan bir Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi uzmanı bulmaya özen gösterin. Jinekomasti Nasıl Geçer?Jinekomasti sorununuza yönelik çözüm ararken, ilk adım jinekomastiye neden olan faktörleri belirlemektir. Eğer jinekomasti, kullandığınız ilaçların yan etkisi ise, cerrahi tedaviye başvurmadan önce doktorunuz ile yeni bir ilaç seçeneğini değerlendirebilirsiniz. Ancak; jinekomasti genetik bir faktörden, hormon dengesizliğinden ya da başka nedenlerden kaynaklanıyor ise, memelerinizi küçültmek için jinekomasti ameliyatını düşünebilirsiniz. Jinekomasti Korsesi İşe Yarar Mı?Jinekomasti korsesi jinekomasti ameliyatından sonra kullanılan bir tür korsedir. Ameliyat sonrası doku şişmesini kontrol altına almak ve cildin geri çekilmesine yardımcı olmak için tasarlanmıştır. Kompresyon korsesi olarak da adlandırılan jinekomasti korsesi, ameliyattan sonraki ilk 4 hafta boyunca kullanılır. Ama; jinekomasti korsesi jinekomasti sorununu düzeltmek için tek başına yeterli değildir. Korsenin amacı, ameliyat sonrası iyileşme sürecini desteklemek ve istenilen sonuca ulaşmayı kolaylaştırmaktır. Jinekomasti Operasyonu Sonrası Dikkat EdileceklerJinekomasti ameliyatı sonrasında dikkat edilmesi gereken en önemli adımlardan biri, doktorun tavsiye ettiği şekilde korse kullanımıdır. Ameliyatın ardından ilk dört hafta içinde korse kullanımı büyük önem taşır; çünkü korse, bu süreçte göğüs dokusunun doğru pozisyonda iyileşmesine yardımcı olur. Ameliyat sonrası ilk 1 ya da 2 gün dinlenme önerilir ve ağır aktivitelerden kaçınılmalıdır. İlk iki hafta boyunca yorucu egzersizlerden kaçınılmalı ve sadece hafif aktiviteler yapılmalıdır. Kardiyo ve alt vücut egzersizlerine ilk iki haftanın sonunda başlanabilir. Ancak; göğüs egzersizleri, ameliyattan dört hafta sonra yapılabilir. Bazı durumlarda, doktorun önerisi ile meme dokusuna masaj yapılır.

1 Yumurta Besin Değeri: 1 Yumurta Kaç Kalori?

Özellikle spor yapanlar için yumurta düzenli olarak tüketilmesi gereken en önemli Besin kaynakları arasında yer alır. Çünkü başta protein olmak üzere kasları güçlendirmek amaçlı birçok vitamin ve mineral barındırmaktadır. Hem sarısı hem beyazı ile birlikte doğal ve sağlıklı besin kaynakları içerisinde bulunur.

Yaza lekesiz ve pürüzsüz bir ciltle girin!

Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Güncel Öztürk, yaza lekesiz ve pürüzsüz bir ciltle girmek için nelere dikkat edilmesi gerektiği hakkında merak edilenleri sizler için anlattı.

Pirinç unu maskesi yapılışı ve faydaları

Cilt maskesi hazırlarken kullanacağınız doğal ürünler listesine bu yazımızı okuduktan sonra, pirinç ununu da ekleyebilirsiniz. Çünkü pirinç unu kullanarak uygulayacağınız cilt maskeleri ile cildinize yenilik katacaksınız. Pirinç unu maskesi sivilce düşmanı olarak da çalışır ve ciltte pürüzsüz görüntüyü yakalamak için birçok kişinin uyguladığı bir yöntemdir. 1) Yağlı Ciltlere Özel Pirinç Unu MaskesiMalzemeler: 4 çay kaşığı pirinç unu2 kaşık suUygulama: Pirinç unu maskesi nasıl yapılır sorunuza ilk uygulamalı yanıtımızı verelim.Pirinç unu maskesi denince sütlü tarifler karşınıza çıkmış olabilir ama bu tarifte olduğu gibi pirinç unu maskesi sütsüz de uygulanabilir.Pirinç unu ile suyu karıştırın ve krem kıvamını elde edin.Pirinç unu maskesi kullananlar genelde yağlı cilde sahip olan kişilerdir.Hazırlanan karışımı yağlı olmasından şikayetçi olduğunuz cildinize sürün.Yaklaşık 10 dakika sonra maske kurumaya başlayacaktır.Kuruyan maskesi ılık su ile temizleyin ve cildinize uygun nemlendirici sürün.Yağlı ciltler için önerilen bu maskede ilave hiçbir malzeme yoktur.Sadece pirinç unu ile cildinizi yağdan arındırabilirsiniz.Her hafa 1 defa olacak şekilde uygulamanız yeterlidir.Suyla yapılan pirinç unu maskesi Şems Aslan tarafından da önerilen bir tariftir ve özellikle cilt tonunu açmak için önerilmektedir.Tüm maskeler için bir uyarımız var: Pirinç unu maskesi yan etkileri ve zararlarından uzak kalmak için maske içindeki malzemeye alerjiniz varsa lütfen maskeleri denemeyiniz.2) Lekeleri Gideren Pirinç Unu MaskesiMalzemeler: 1 tatlı kaşığı pirinç unu1 fincan süt4 damla limon suyu1 çay kaşığı süt tozuUygulama: Öncelikle tüm malzemeleri karıştırın ve iki ayrı kaba alın.Şimdi makyajdan arınmış cildinize ilk maske uygulamasını yapın.15 dakika kadar cildinizde bekleyen bu maskeyi ılık su ile yıkayın.Şimdi yeniden bu karışımı cildinize sürün fakat bu defa peeling olarak uygulayın.Çok bekletmeden maskeyi yıkayarak temizleyin.Her hafta 2 defa denenmesi önerilmektedir.Leke izlerini giderme ve cilt rengini açma özelliğine sahip olan bu maskeyi güneş lekesi için de kullanabilirsiniz.3) Kuru Ciltlere Nemlendirici Etkili Pirinç Unu ve Süt MaskesiMalzemeler: 2 yemek kaşığı süt1 yemek kaşığı pirinç unuUygulama: Süt ve pirinç ununu karıştırıp cildinize krem olarak sürün.Bir müddet beklemeniz gerekecek.Siz maske ile beklerken, pirinç unu ve süt kuru cildinize nem kazandırıyor olacak.Ortalama 10 dakika kadar bekledikten sonra, cildinizi ılık su ile temizleyebilirsiniz.Haftada 2 defa pirinç unu maskesi tarifi ile önerilen bu maskeyi uygularsanız; cildinizin nem ihtiyacını karşılamış olursunuz.Sütün yapısında bulunan vitaminler ile nemlendirme etkisini görebilirsiniz.Pirinç unu maskesi Ayşe Tolga tarafından da farklı tariflerle önerilmektedir. Cilt Bakım Uzmanı Ayşe Tolga sütlü tarifin özellikle UV koruma etkisine ve cilt tonunu açmak için faydalı olduğuna değinmektedir.4) Cildi Beyazlatan Domates ve Pirinç Unu MaskesiMalzemeler: 1 kaşık domates püresi1 kaşık pirinç unu1 kaşık sütUygulama: Tüm malzemelerden kıvamlı bir krem elde edin ve bu kremi cildinize sürerek uygulamaya başlayın.Maske cildinizde iken 10 dakika kadar bekleyin.Daha sonra cildinizi su ile temizleyin.Etkisini görmek için düzenli aralıklarla denemeniz önerilmektedir.5) Pürüzsüz ve Genç Görünüm İçin Pirinç Unu MaskesiMalzemeler: 1 kaşık yulaf1 kaşık portakal kabuğu rendesi1 kaşık yoğurt1 kaşık bal1 kaşık pirinç unuUygulama: Tüm malzemeleri ufak bir kase içinde karıştırın ve bir lapa kıvamını elde edin.Hazırladığınız doğal maskeyi cildinize sürün ve yaklaşık 10 dakika kadar bekleyin.Bu maske Suna Dumankaya tarafından önerilen etkili bir maskedir.Ciltteki pürüzleri yok etmek için, düzenli olarak her hafta denemenizi tavsiye etmektedir.Pirinç Unu Maskesi Faydaları Nelerdir?Pirinç unu maskesi faydaları ile kişiye en doğal yöntemler ile cilt bakımı uygular.Pirinç unu maskesi gözenekleri sıkılaştırır ve cildin sivilceye karşı korunmasını sağlar.Pirinç unu maskesi güneş lekesi gibi cilt lekelerinin tonunu açar.Pirinç unu maskesi yağlı ciltleri temizler.Pirinç unu maskesi cilde faydaları arasında güneş ışınlarına karşı koruyucu bir kalkan oluşturması da vardır.Cilde pirinç unu maskesi pudra olarak da uygulanabilir, bunun için 2 ölçü pirinç nişastasına 1 ölçü mısır nişastası ekleyebilirsiniz.Pirinç unu, çikolata tozu, şeker ve bal karışımı peeling için de kullanılabilen bir karışımdır.Pirinç unu maskesi Aras Barlas tarafından burundaki siyah noktalar için de önerilen bir maskedir, elbette uzman önerisiyle uygulama yapılmasını tavsiye ederiz. Bu reçetede şampuan, diş macunu ve pirinç unu bulunmaktadır.Pirinç Unu Maskesi Göz Altına Sürülür Mü?Pirinç unu maskesini göz altına sürmek isterseniz hassas dokunuşlarla uygulamanız önerilir.Gözün içine kaçan maske, gözü tahriş edebilir.Uygularken dikkatli olmakta fayda vardır.

Türkiye'de yılda 200 bin kişi kalp krizinden ölüyor! Onu tüketenler riski azaltıyor

Bayındır Söğütözü Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Mutlu Güngör, kalp sağlığı için egzersiz yapmanın, kan basıncı kontrolünü sağlayarak şeker ve kolesterol düzeylerini düşürdüğünü belirtti. KALP KRİZİNİN NEDENLERİTürkiye'de her yıl yaklaşık 200 bin kişinin ölümüne sebep olan kalp krizinin nedenleri şunlar: düzensiz beslenme alışkanlıklarıyükselen obezite oranlarısigara kullanımıçevresel stres faktörleri hava kirliliği Güngör, düzenli doktor kontrollerinin, kronik hastalıkların erken teşhisinin ve sağlıklı yaşam biçiminin kalp hastalıklarından korunmada büyük önem taşıdığını belirtti. SİGARA KALP KRİZİ RİSKİNİ ARTIRIYORDamar sağlığı üzerinde sigaranın olumsuz etkilerine işaret eden Güngör, "Sigara, endotel olarak bilinen damarın iç yüzeyine hasar veriyor ve kanın akışkanlığını azaltarak kanda pıhtılaşmayı artırıyor. Bozulmuş bir endotelde, pıhtılaşmanın da artması ile beraber damarın tıkanma riski çok daha fazla oluyor. Sigara ayrıca hem tansiyonu yükseltiyor hem de damarlarda büzülmeye sebep olarak yine endotel hasarına neden oluyor. Sigara kullanan hastalardaki damar sertliği çok daha yaygın oluyor." dedi. YÜKSEK TANSİYON KALP KRİZİ RİSKİNİ ARTIRIYORGüngör, yüksek tansiyonun damar sağlığı üzerindeki negatif etkilerine değinerek, "Tansiyon ne kadar yüksekse damar iç yüzeyine olan travma da o kadar fazla oluyor. Bu nedenle kan basıncı yani tansiyonun mutlaka normal sınırlarda tutulması gerekiyor. Hipertansiyon, 130/80 mmhg üzeri değerleri ifade ediyor. Burada unutulmaması gereken konu, hem büyük hem de küçük tansiyonun normal sınırlarda olması." dedi. Tansiyon kontrolünde yapılacaklar: hayat tarzı değişikliklerituzsuz diyetdüzenli egzersizkilo kontrolüERKEN TEŞHİS VE DÜZENLİ DOKTOR KONTROLÜ KALP KRİZİ RİSKİNİ MİNİMİZE EDİYORGüngör, diyabet ve yüksek kolesterolün kalp damar tıkanıklıklarına yol açan başlıca sebepler arasında olduğunu belirtti. Güngör, erken teşhisin kalp hastalıklarıyla mücadelede kritik bir rol oynadığını ve potansiyel riskleri minimuma indirebileceğini bu yüzden düzenli hekim kontrolünün önemli olduğuna dikkat çekti. Doç. Dr. Güngör, "Kalp krizi geçiren hastaların büyük bir bölümü kriz öncesi önemli bir şikayet tanımlamıyor. Ayrıca kronik hastalıklar da uç organ hasarı gelişmeden önce klinik bulgu vermeyebiliyor. Dolayısıyla özellikle risk grubunda olan kişilerin yıllık kontrollerini mutlaka yaptırması gerekiyor." dedi. Kalp krizi riski altında olup düzenli kontrole gitmesi gerekenler: postmenopozal kadınlar40 yaş üstü erkeklersigara kullananlardiyabet hastalarıFAZLA KİLO KALP KRİZİ RİSKİNİ ARTIRIYORGüngör, kalp hastalıklarıyla mücadelede kilo kontrolü ve sağlıklı beslenmenin önemine de işaret ederek, "Fazla kilo, yine kalp damar hastalıklarının önemli risk faktörlerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. Fazla kiloyla mücadelenin temeli düzenli egzersiz ve dengeli beslenmedir. Kalp hastalıklarından korunmak için düzenli yürüyüş yapmayı, az yemeyi alışkanlık haline getirmek gerekiyor." dedi. Beslenme alışkanlıkları konusunda diyetisyen danışmanlığının önemini vurgulayan Güngör, lif, omega 3 açısından zengin ve düşük karbonhidratlı gıdaların tercih edilmesi gerektiğini ifade etti. Ayrıca, fast food tüketiminin artmasının obezite, hipertansiyon, yüksek kolesterol ve diyabet risklerini artırdığını belirtti. ZEYTİNYAĞI RİSKİ AZALTIYORGüngör, Akdeniz diyeti ve zeytin yağının kalp sağlığının korunmasındaki önemine dikkati çekerek, "Zeytinyağı antioksidan etkisi sayesinde damar sertliğini azaltırken, doymamış yağ olduğu için kolesterolü düşürücü etkisi bulunuyor. Alkol de içerdiği şeker dolayısıyla obezite ve şeker hastalığına sebep olabiliyor. Alkol aynı zamanda vücudun sıvı yükünü artırarak kalp yetmezliğinin kötüleşmesine ve çarpıntılara yol açabiliyor. Egzersiz yapmak, kan basıncı kontrolü sağlayarak şeker ve kolesterol düzeylerini düşürüyor. Egzersiz mümkünse her gün yapılmalı. Kas gücüne dayalı sporlardan ziyade tempolu yürüyüş, yavaş tempo koşu, bisiklet veya yüzme gibi aerobik egzersizlerin tercih edilmesi gerekiyor. Yapılan egzersizlerde nabzın yükselmesi, hafif terleme sağlanmalı, alışveriş gezisi şeklinde olmaması önem taşıyor. Yürüyüş sırasında birlikte yürüdüğümüz kişiyle rahat konuşabilmemiz, tempomuzun yetersiz olduğu anlamına geliyor." dedi.

Sakinleştirici, zayıflatıcı ve iyileştirici etkisi var! Yarpuzun faydaları

Yarpuz nane ailesine ait aromalı bir bitkidir. Kökeni Batı Asya’ya Akdeniz havzasına dayanır. 30 – 40 santimetre uzunluğa ulaşabilir. Yaprakları koyu yeşildir ve küçük mor çiçekleri vardır. Bugünlerde yarpuz çaylarda yaygın olarak kullanılan bir bitki. İçerisinde potasyum ve fosfor gibi mineraller bulunuyor. Ayrıca vücudunuz için oldukça faydalı olan tıbbi özellikleri de var. Seçkin lezzetini birkaç damla limon, biraz bal veya bunlara benzer malzemelerle artırmak da mümkün. Yarpuzun FaydalarıYarpuz çayı sindirim sistemiyle ilgili sorunları yatıştırma konusunda harika.Sakinleştirici, balgam söktürücü, gribe karşı koruyucu ve zayıflamaya yardımcı bir bitki olarak kullanılıyor.Yara izlerini iyileştirmek için de kullanabilirsiniz.Adet döngünüz düzensizse, yarpuz çayı içerek döngünüzün başlamasına yardımcı olabilirsiniz.Yarpuz Ne İçin Kullanılır?Yarpuz sık sık ağrıyı ve mide sorunlarını rahatlatmak için kullanılır. Çay antispazmodik özellikleri sayesinde sindirilir. Ayrıca krampları ve gazı kontrol etmeye de yardımcı olur. Bir fincan yarpuz çayı ideal bir sakinleştiricidir. Yalnızca midenizi yatıştırmakla kalmaz aynı zamanda sizin stresinizi de alır. Nane ailesine ait bu bitkinin lezzetli aroması ve tadı gerginliği azaltmaya yardımcı olabilir. Yatmadan önce içmek için harikadır. Böylece iyi bir şekilde dinlenirsiniz. Bu çay doğal bir öksürük ve balgam söktürücü görevi görür. Solunum yolu virüslerinin yayılmasını önlemek için tavsiye edilir. Akciğerlerinizde biriken salgıları rahatlatmaya ve dezenfekte etmeye yardımcı olur. Bu yüzden bronşiti olanlar için idealdir. Soğuk algınlığıyla savaşmaya yardımcı olur. Grip karşıtı ilaçların yerini alabilecek harika bir bitkidir ve onlardan çok daha doğaldır. Sahip olduğu özellikler sayesinde bu bitki, huzursuzluğu, eklem ve vücut ağrılarını rahatlatabilir. Ayrıca ateşi düşürme konusunda da harikadır. Sakinleştirici, Zayıflatıcı ve İyileştirici EtkileriBu çayın en ünlü özelliklerinden biri zayıflamanıza yardımcı olması. Kilo vermek istiyorsanız veya diyet yapıyorsanız bu çaydan içmeniz tavsiye edilir. Yağ yakmanızı destekleyen harika bir yardımcıdır. Elbette diyet ve spor yapmadığınız takdirde bu çay işe yaramayacaktır. Bu bitkiyi yüzeysel olarak da uygulayabilirsiniz. Enfeksiyonu önlemek için yaraları ve kesikleri temiz tutmaya ve düzgün bir şekilde iyileşmelerini sağlamaya yardımcı olabilir. Ayrıca adet ağrılarını iyileştirmeye ve vajinal enfeksiyonlarla savaşmaya da yardımcı olabilir. Yarpuz Çayı Nasıl Yapılır?Yarpuz çayı yapmak çok basittir. Öncelikle şunu bilmelisiniz: Bu çayı hazırlamanın iki yolu vardır. Marketten hazır alacağınız poşet yarpuz çaylarını kullanabilirsiniz. Doğal yaprakları kullanmayı da tercih edebilirsiniz. İkinci seçenek çayın faydalarını maksimize etme açısından daha iyidir. Hazırlanışı: İster kettleda ister çaydanlıkta suyu kaynatın. İçme suyu kullanırsanız daha iyi olur.Poşet çayı veya bitkinin 4 5 yaprağını suyun içine koyun.Ocağı kapatın ve sıcaklığının düşmesi için 5 dakika bekleyin. Böylece tadına bakabilir ve çayınızı keyifle yudumlayabilirsiniz.Biraz şeker ekleyebilirsiniz. Eğer kilo vermek için içiyorsanız herhangi bir tatlandırıcı madde eklememenizi tavsiye ederiz.Bu çayı aşırı tüketmenin istenmeyen yan etkilere yol açabileceğini unutmamanız önemlidir. Boğaz ağrısına, aşırı terlemeye, susamaya, baş ağrılarına ve ishale yol açabileceği için ölçülü bir şekilde tüketmelisiniz. Bu semptomlardan herhangi biriyle karşılaşırsanız hemen doktorunuza başvurmalısınız.

Ezbere kütletme sakat ediyor!

Sosyal medyanın etkisiyle halk arasında "kütletme tedavisi" olarak bilinen kayropraktik yöntemine talep arttı. Ancak yapılan yanlış uygulamalar, çeşitli sorunlara yol açabiliyor. Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Doç. Dr. Mustafa Çorum, kayropraktik yöntemi tercih edecek kişilerin önce bir tıp doktoruna giderek, doğru tanıyı alması gerektiğini ardından ihtiyaç varsa bu yöntemlere başvurması gerektiğini söyledi. Çorum, "Tek başına kütletmenin hiçbir anlamı yoktur" dedi

KKKA kaynaklı ölümler bu yıl erken başladı: “Şu anda 80 hasta var”

KKKA kaynaklı ölümler bu yıl erken başladı: “Şu anda 80 hasta var”

Türkiye bu yıl sıcak geçen bir ilkbahar yaşıyor. Hava sıcaklıklarının mevsim normalleri üzerinde seyretmesi, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığını bulaştıran kenelerin daha erken ortaya çıkmasına neden oldu. Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. İlhan Çetin, KKKA hastalığı kaynaklı ölümlerin bu yıl erken yaşanmaya başladığını söyledi.

Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. İlhan Çetin, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığını bulaştıran kenelerin hava sıcaklığının mevsim normalleri üzerinde seyretmesinden dolayı doğada erken görülmeye başladığını belirtti.
Çetin, kenelerin tabiatta var olmasıyla KKKA hastalığının da ortaya çıktığını söyledi. Kenelerin bahar aylarında sıcaklığa bağlı ortaya çıktığını, ekime kadar tabiatta görüldüğünü belirten Çetin, “Geçen yıl vaka sayılarımızda yaklaşık yüzde 50 düşme vardı. Bunun sebebini özellikle bahar aylarının biraz daha geç gelmesine bağlamıştık.” dedi.
Çetin, İç Anadolu Bölgesi’nde sıcaklıkların özellikle haziran ayı sonlarına doğru arttığına dikkati çekerek, şunları kaydetti: “Önceki yıllara göre vaka sayılarında yaklaşık yüzde 50 düşüş gördük, bu iyi bir göstergeydi ancak bu sene havaların hızlı bir şekilde, mart ayının ortalarından itibaren ısınmasının, mart ve nisanın belki dünya tarihindeki en sıcak aylar olarak kayıtlara geçmesinin kenelerin çıkmasında ve tabiata dağılmasında çok etkili olduğunu biliyoruz. Bundan dolayı vakaların daha erken çıktığını hatta hayatını kaybeden insanlarımızın nisan ayı başlarında başladığını görüyoruz. Onun için özellikle 2024 yılında tedbirlerin biraz daha artırılması gerekmektedir.”
Tarım ve Orman Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığının KKKA hastalığına karşı tedbir alma sürecine girdiğini ifade eden Çetin, vatandaşlardan da bu süreçte mutlaka kenelere karşı tedbirli olmalarını istedi. Çetin, yıllık vaka sayısının genelde 1200-1300 civarında olduğunu, geçen sene bu rakamın 600-700’e düştüğünü vurgulayarak, “Bunu baharın daha geç gelmesine bağlayabiliyoruz. Kış aylarında ve sonbahar aylarında tabiatta çok fazla kene görmeyiz.” diye konuştu.
Çetin, bu yıl havaların erken ısındığına dikkati çekerek, şöyle devam etti: “Şu ana kadar da takip ettiğim kadarıyla 80 civarında vaka sayısı var. Bu vakaların özellikle geldiği noktalar ise İç Anadolu Bölgesi ve İç Anadolu’nun kuzeyi. Çorum, Yozgat, Tokat ve Sivas’ın özellikle kuzey bölümleri, Giresun, Gümüşhane, Erzincan ve Erzurum hattında vaka sayılarını yoğun şekilde görebiliyoruz. Bu yıl vaka sayılarının geçen yıla göre daha fazla olabileceğini düşünüyor ve öngörülerimizi paylaşıyoruz. Özellikle tabiatta, dış ortamlarda çalışan insanlarımız tedbir alsın. Piknik yapma aşamalarında, tabiatla uğraşma aşamalarında üzerine kenenin gelebileceğini, kenenin onları ısırabileceğini ve hastalık bulaştırabileceğini göz ardı etmesinler.”
Çetin, bu yıl KKKA hastalığı şüphesiyle Erzurum'da ölüm vakasının gerçekleştiğine dikkati çekerek, vakaların ise en çok Sivas, Erzurum, Erzincan, Samsun ve özellikle Yozgat civarında görüldüğünü belirtti. Hastalığın başlangıcı ve ölüm arasında bir süreç geçtiğini anlatan Çetin, temennilerinin ölüm olaylarının yaşanmaması olduğunu vurguladı. Çetin, hastalıktan korunmanın en etkili yolunun kenelere karşı alınabilecek basit önlemler olduğunu sözlerine ekledi.

Çoğumuzun yaptığı hata! Ispanağı onunla tüketmeyin!

Birlikte tüketildiğinde besin değeri artan gıdalar olduğu gibi birlikte tüketilmelerinde sorun olan gıdalar da var. Bunların kimileri insülin direncine, kimileri gıda zehirlenmesine, kimileri sindirim problemlerine, kimileri de demir emilimini engellemeye yol açabiliyor. Besinlerin yararlarının azalmaması, yok olmaması veya zarar verir noktaya gelmemesi için hangi besinlerin birlikte tüketilmemeleri gerektiğini bilmekte yarar görülüyor. Habertürk Sağlık Yazarı Ceyda Erenoğlu’nun haberi

Sağlık Bakanlığı 36 bin personel alımı 2024: Personeli alımı başvuruları ne zaman, başvuru kılavuzu yayımlandı mı? (Kadro ve branş dağılımı belli oldu)

Sağlık Bakanlığı 36 bin personel alımı 2024: Personeli alımı başvuruları ne zaman, başvuru kılavuzu yayımlandı mı? (Kadro ve branş dağılımı belli oldu)

Sağlık Bakanlığı 36 bin sözleşmeli sağlık personeli alımı başvurularının ne zaman başlayacağı, ilanın Resmi Gazete'de yayımlanmasının ardından sorgulanmaya başladı. Atama bekleyen sağlık çalışanları, Sağlık Bakanlığı tarafından yayımlanan 36 bin personel alımı ilanı sonrasında, alım yapılacak olan kadro ve branş dağılımını merak ediyor. Peki, Sağlık Bakanlığı 36 bin personel alımı başvuruları ne zaman, kılavuz yayımlandı mı?

24 Sağlık Bakanlığı 36 bin personel alımı başvuruları için tarih araştırmaları başladı. Recep Tayyip Erdoğan imzalı kararın Resmi Gazete'de yayımlanmasının ardından, gözler Sağlık Bakanlığı'nın personel alımı için yayımlayacağı başvuru kılavuzuna çevrildi. Peki, Sağlık Bakanlığı 36 bin personel alımı başvuruları ne zaman, kılavuz yayımlandı mı?
Sözleşmeli 36 bin sağlık personeli istihdamı kapsamındaki sağlık birimlerinin yeniden belirlenmesine ilişkin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan imzalı karar Resmi Gazete'de yayımlandı.Buna göre, yıl sonuna kadar uygulanmak üzere, eleman temininde güçlük çekilen yerlerde ve hizmet dallarında sağlık hizmetlerinin etkili ve verimli bir şekilde yürütülebilmesi amacıyla sözleşmeli sağlık personeli istihdam edilecek hizmet birimleri yeniden belirlendi.
Sağlık Bakanlığı tarafından alımı yapılacak olan 36 bin sözleşmeli sağlık personel alımı başvurularının başlayacağı tarih merak ediliyor.Sağlık Bakanlığı sözleşmeli personel alımı başvuru tarihleri henüz belli olmadı. Başvuru kılavuzunun mayıs ayı itibarıyla ÖSYM üzerinden yayımlanması bekleniyor.
Karar uyarınca 1 diyetisyen, 9 ebe, 2 hemşire, 25 sağlık memuru, 1 sağlık teknikeri, 3 bin 498 tabip, 32 bin 464 de uzman tabip istihdam edilecek.İstihdam edilecek personelden 1'i acil sağlık hizmetlerinde, 7'si ilçe sağlık müdürlüğü/ toplum sağlığı merkezlerinde, 8'i sağlık evlerinde, 35 bin 984'ü ise yataklı tedavi birimlerinde görev alacak.
❌