Okuma görünümü

Yeni makaleler mevcut. Sayfayı yenilemek için tıklayın.

Şanlıurfa'da 2 mahallede kuduz karantinası başladı! Valilik'ten sahipsiz köpek açıklaması

Şanlıurfa'nın Eyyübiye ilçesinde bulunan Kırsal Payamlı ve Batıkent Mahalleleri'nde, 2 sahipsiz köpekte kuduza rastlanması üzerine 2 mahallede karantina uygulaması başlatıldı. ŞANLIURFA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ'NDEN AÇIKLAMABüyükşehir Belediyesinden yapılan açıklamada, Batıkent Mahallesi'nde sahipsiz köpeğin ısırdığı kişinin ihbarıyla başlayan ve sonrasında yapılan kontrollerde söz konusu köpeğin kuduz testinin pozitif çıktığı bildirildi. Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi'nden yapılan açıklamada şunlar kaydedildi: "Bahse konu alan, Tarım ve Orman İl Müdürlüğü ve Sağlık İl Müdürlüğü koordinesinde karantina bölgesi olarak ilan edilmiştir. Karantina bölgesinde veteriner eşliğinde toplanan sokak hayvanları rehabilitasyon merkezlerimize getirilerek özel alanlara alınmıştır. Karantina sürelerinin tamamlanmasıyla kısırlaştırma ve rehabilite süreçleri başlatılacaktır. Bize emanet edilen canlarımızın sağlığı için her an müdahaleye ve her türlü göreve hazırız. Haliliye ilçesi Bakımlı Mahallemizde yer alan Şanlıurfa Hayvan Rehabilitasyon Merkezimiz hayvanların akıbetini merak eden tüm hayvanseverlerin ziyaretine açıktır." BATIKENT MAHALLESİ'NDE NE OLMUŞTU?Batıkent Mahallesi'nde 4 Haziran’da sokakta yürüyen Mustafa Şahin'e sahipsiz köpek saldırmış, kol ve bacağından ısırılan Şahin, Balıklıgöl Devlet Hastanesi'ndeki tedavisinin ardından taburcu edilmişti. Saldıran köpeğin ise kuduz testi pozitif çıkmıştı. KIRSAL PAYAMLI MAHALLESİ'NDE NE OLDU? 30 Mayıs'ta kırsal Payamlı Mahallesi'nde Ufuk Kılıç'a (16) saldıran sahipsiz köpekte kuduz tespit edildi. Karantina uygulaması başlatılan mahallenin girişine "Dikkat kuduz risk bölgesi" yazılı tabela asıldı. VALİLİK AÇIKLAMASIŞanlıurfa Valiliğinden yapılan açıklamada, kentte sahipsiz hayvanların toplanması, rehabilite edilmesi ve tedavi süreçleriyle ilgili toplantı yapıldığı bildirildi. Eyyübiye ilçesinde 2 sahipsiz köpekte kuduz vakasına rastlanması ve bu hayvanların vatandaşları ısırması konusunun da toplantıda gündeme geldiği aktarılan açıklamada, İl Tarım ve Orman Müdürlüğü ile sağlık müdürlükleri tarafından her 2 vakanın yakından takip edildiği, yaralanan vatandaşların zamanında aşılama süreçlerinin başlatıldığı kaydedildi. Açıklamada görüşlerine yer verilen Vali Hasan Şıldak, kuduz vakalarının şehir merkezinde görülmesinin büyük risk oluşturduğunu, ilgili kamu kurumlarına ve bütün belediyelere "sokak hayvanlarının kuduz hastalığına karşı aşılanması konusunda seferberlik anlayışıyla çalışmaları" talimatı verdiğini aktardı. KUDUZ KÖPEKLER 4 FARKLI KİŞİYİ ISIRDIValilikten yapılan başka bir açıklamada ise Payamlı ve Batıkent mahallelerinde kuduz olduğu tespit edilen sahipsiz köpekler tarafından 4 kişinin ısırıldığının tespit edildiği belirtildi. Sahipsiz köpeklerin kontrol altına alınarak tecrit edildiği aktarılan açıklamada, "Vatandaşlarımızın ise hiçbir gecikmeye meydan verilmeden tedavilerine başlandığı ve aşılarının yapıldığı tespit edilmiştir. Meydana gelen her iki olaydan sonra Büyükşehir Belediyesi, Eyyübiye Belediyesi, İl Tarım ve Orman Müdürlüğü ve İl Sağlık Müdürlüğünün ilgili birimleri tarafından gerekli çalışmaların yapıldığı belirlenmiştir." değerlendirmesi yapıldı.

Karaciğer yağlanmasına dikkat: Uzman Dr. İlksoy İkibiroğlu uyarıyor!

Obezite, insülin direnci, hareketsizlik ve beslenme bozukluğu gibi modern yaşamın yaygın sorunları, karaciğer yağlanması riskini de beraberinde getiriyor. Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Yeniboğaziçi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Uzmanı Dr. İlksoy İkibiroğlu, bu konuda önemli uyarılarda bulunarak karaciğerimizi korumamız gerektiğini vurguladı. "SAĞLIKLI BİR KARACİĞER YAŞAM KALİTESİNİ ARTIRIR"Vücudumuzdaki en büyük organ olan karaciğer, adeta bir detoks merkezi gibi çalışarak aldığımız tüm besinleri titizlikle kontrol ederek zararlı maddelerden arındırdığını dile getiren Dr. İlksoy İkibiroğlu, “Karaciğer, kişinin genel sağlık durumunu korur. Sağlıklı bir karaciğer yaşam kalitesini artırır. Karaciğer sağlığına risk teşkil eden rahatsızlıkların başında karaciğer yağlanması gelir” diye konuştu. "DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN BELİRTİLER"Karaciğer yağlanmasına dikkat çeken temel belirtilerin başında halsizlik, yorgunluk, mide bulantısı, iştahsızlık, kilo kaybı, karın ağrısı ile zihin karışıklığı ve dalgınlık gibi problemlerin bulunduğunu ifade eden Dr. İkibiroğlu, konuşmasının devamında şunları kaydetti: “Karaciğer yağlanmasına işaret eden bu ana belirtilerin yanında; ağız ve beden kokusu, şişkinlik, hemoroid, vücut ısısında artış, göz ve avuç içinde kızarıklık, ciltte kaşıntı ve kızarıklık gibi belirtiler de akla karaciğer yağlanmasını getirmelidir.” "ERKEN TEDAVİ ÖNEMLİ"Karaciğer yağlanmasının tedavisinin uzman bir doktor tarafından planlanması gerektiğini ve erken dönemde tanı konmasının iyileşme süreci için çok önemli olduğunu vurgulayan Dr. İkibiroğlu, tedavi süreçlerinin, yağlanma nedenlerine bağlı olarak kişiden kişiye değişiklik gösterebileceğini ve bu sebeplerin de ancak bir iç hastalıkları uzmanının yapacağı tetkik ve muayenenin ardından belirlenebileceğini söyledi. "NASIL BESLENİLMELİ?"Karaciğer yağlanmasını önlemek için aşırı kalori içermeyen, doymuş ve trans yağların düşük olduğu, besin açısından zengin bir diyet ile beslenilmesi gerektiğini aktaran Dr. İkibiroğlu, alkol kullanımının sınırlanması ve kilo kontrolünün en etkili önlemler olduğunu, gerekiyorsa beslenme tarzında da değişiklik yapılması gerektiğini vurguladı. 

Alıç yaprağının faydaları nelerdir, nasıl kullanılır?

‘Akdiken’ ve ‘yemişen’ isimleri ile de bilinen alıç, çalı görünümlü bir meyvedir. Alıç ağacından elde edilen bu meyve içerik bakımından son derece zengindir. Son dönemlerde özellikle sirkesi ile adından söz ettiren alıcın yaprakları ile de şifa dağıttığı bilinmektedir. Vitaminler, mineraller ve antioksidanlar bakımından zengin olan alıç yaprağı, uzmanların tavsiyelerine de sık sık konu olmaktadır. Peki, alıç yaprağı ne işe yarar? Alıç yaprağı nasıl kullanılır? İşte konuya dair ayrıntılar… ALIÇ YAPRAĞININ FAYDALARI NELERDİR?Günümüzde modern tıp teknikleri kapsamında hastalıkların tedavilerine yönelik çok çeşitli yöntemler uygulanıyor olsa da birçok kişi için alternatif tıbbın yeri ayrıdır. Modern tıp yöntemlerini alternatif tıp yöntemleri ile desteklemeyi tercih eden birçok kişi özellikle alıç yaprağının mucizevi faydalarını sık sık gündeme getirir. Doğal olarak güçlü bir içeriğe sahip olan alıç yaprağı, vücudu çok çeşitli açılardan desteklemektedir. Bu kapsamda alıç yaprağının öne çıkan faydalarını şu şekilde sıralamak mümkündür: Antioksidan bakımından zengin olduğu için kanser hücrelerinin oluşmasını engeller. Hali hazırda vücutta bulunan kanserli hücrelerin de yayılmasını engeller. Kalp ve damar sağlığını destekler. İştah açar. Kan dolaşımı bozukluklarının tedavilerini destekler.Üst solunum yolunda oluşan hastalıkların belirtilerini hafifleterek tedavi sürecinin kısalmasına yardımcı olur.Mide duvarını güçlendirerek mide hastalıklarının belirtilerini hafifletir.Kansızlık semptomlarını giderir.Damar içlerinde plak oluşmasını engeller.Baş ağrısını giderir.Migren tedavisini doğal olarak destekler.ALIÇ YAPRAĞI NASIL KULLANILIR?Alıç yaprağının faydalarından nasiplenmek isteyen birçok kişi bu ürünün nasıl kullanıldığını merak etmektedir. Alıç yaprağının kullanım alanı bir hayli geniştir. Bu yaprak tıpkı ağacın meyvesinde olduğu gibi tüketime uygundur. Güzel bir şekilde yıkanıp temizlenen alıç yaprakları salatalarda kullanılabilir. Alıç yaprağını meyvesi ile birlikte çay şekilde demlemek de mümkündür. İçecek hem soğuk hem de sıcak olarak tüketilebilmektedir. Alıç yaprağının meyvesi ile birlikte sirke yapımında da kullanıldığı bilinmektedir. Hazırlanan alıç sirkesi salatalarda ve hamur işlerinde kullanılabilmektedir. Son olarak alıç yaprağının çeşitli takviyelerin içinde de bulunduğu bilinmektedir. Yaprağın toz ya sıvı formu, takviyelere eklenmektedir. ALIÇ YAPRAĞI ÇAYI NASIL YAPILIR?Alıç yaprağı en çok çay olarak tüketilmektedir. Alıç yaprağı çayının hazırlanışı ise son derece basittir. Alıç yaprağı çayı için bir su bardağı suya ve 1 tatlı kaşığı kuru alıç yaprağına ihtiyaç duyulmaktadır. Bu aşamada eğer var ise yapraklara ek olarak kuru alıç meyvesi de kullanılabilmektedir.  Kaynattığınız 1 bardak suyun içine kuru alıç yapraklarını ve meyvelerini bırakın ve çayın 15- 20 dakika kadar demlenmesini sağlayın. Çay demlendikten sonra damak tadınıza bağlı olarak bal ve limon gibi tatlandırıcıları içeceğinize ekleyin. Afiyet olsun! ALIÇ YAPRAĞININ YAN ETKİLERİ VAR MI?Alıç yaprağı hem çiğ olarak hem de çay formu ile insan sağlığını birçok açıdan desteklemektedir. Özellikle alıç yaprağı çayının etkili bir detoks suyu olarak tüketildiği bilinmektedir. Faydalı olan her üründe olduğu gibi alıç yaprağında da tüketim miktarına dikkat edilmesi gerekmektedir. Özellikle kalp çarpıntısı gibi bir sorunu olan kişilerin çay tüketimini sınırlandırması tavsiye edilmektedir. Çünkü bu çayın en belirgin yan etkisi kalp çarpıntısı ve göğüs ağrısıdır. Ayrıca hamilelerin ve emziren annelerin de alıç yaprağını tüketmeden önce mutlaka hekimlerine danışmaları gerekmektedir.

Sidr sabunu cilde, saça faydaları nelerdir, ne işe yarar?

Saç ve cilt bakımlarında doğal yöntemlerden destek almak isteyen pek çok kişi son dönemlerde sidr sabunu ile ilgili araştırmalarda bulunmaktadır. Geçmiş dönemlerden bu yana kullanılan bu sabunun ne işe yaradığı, içeriğinde ne olduğu merak edilmektedir. Sidr sabunu Orta Doğu ve Asya bölgelerinde yoğun olarak bulunan sidr ağacından elde edilir. Düzenli kullanılması halinde özellikle cilt ve saç üzerinde olumlu etkilerin gözlenmesine aracılık eden bu sabun, zengin bir içeriğe sahiptir. Peki, sidr sabununun faydaları nelerdir? Sidr nasıl kullanılır? İşte konuya dair ayrıntılar… SİDR SABUNUNUN CİLDE FAYDALARI NELERDİR? Doğal bir temizlik ürünü olarak tanımlanan sidr sabunun cilde faydaları şu şekilde sıralanabilir: Cildi derinlemesine temizler.Fazla yağı ciltten emer.Gözeneklerde gözlenen tıkanıklıkları açar.Siyah nokta oluşumunu engeller.Cildin nem dengesinin korunmasına yardımcı olur.Kuru ciltler için iyi bir alternatiftir.Sivilce oluşumunu engeller. Var olan sivilceleri kurutur.Çok çeşitli sebeplere bağlı olarak ciltte meydana gelen kızarıklıkları yatıştırır.Antiinflamatuar ve antiseptik özelliklere sahip olduğu için sedef ve egzama gibi cilt hastalıklarının tedavilerini destekler.Cildi serbest radikallerin zararlı etkilerine karşı korur.Kaşıntıyı yok eder.SİDR SABUNUNUN SAÇA FAYDALARI NELERDİR?Cildin yanı sıra saç sağlığı üzerinden de etkili olan sidr sabununun düzenli olarak kullanılması son derece önemlidir. Bu sabunun düzenli kullanılması halinde hem ciltte hem de saçta gözle görülür farklılıklar oluşur. Doğal bir içeriği bulunan sidr sabununun saça faydaları şu şekilde sıralanabilir: Saç derisini derinlemesine temizler.Saç dökülmesini büyük oranda azaltır.Saçlara doğal bir parlaklık kazandırır.Saç köklerini besler.Kepek oluşumunu önler. Hali hazırda kepek sorunu bulunan saç derisini iyileştirir.Egzamanın semptomlarını giderir.Saç derisini besler.Saçın daha hızlı uzamasına yardımcı olur.SİDR SABUNUNUN MANEVİ ETKİLERİBilimsel bir çalışmaya dayanmasa da sidr sabununu düzenli olarak kullanan birçok kişi bu ürünün kendilerini ruhsal açıdan da rahatlattığını savunurlar. O kişilerin beyanlarına göre sidr sabununun manevi etkileri şu şekilde sıralanabilir: Ruhsal arınma sürecine katkıda bulunur. İç ve dış dünyanın enerjisini dengeler.Negatif enerjileri ortamdan uzaklaştırır.Kokusu ile kişiyi sakinleştirir.SİDR SABUNU NASIL KULLANILIR?Hem fiziksel hem de ruhsal açıdan kişinin kendisini daha iyi hissetmesine aracılık eden sidr sabununun kullanımı son derece basittir. Bu sabunu kullanmak isteyenlerin dikkat etmeleri gereken tek nokta, sabunun bolca köpürmesini sağlamaktır. Aksi takdirde hem saç hem de cilt için yüzeysel bir temizlik söz konusu olacaktır. Sidr sabununu cilde uygulamadan önce cildin mutlaka temizlenmesi gerekir. Bunun için makyaj temizleme losyonlarından destek alınabilir. Sonrasında ise sabun iyice köpürtülmeli ve köpük cildin tüm noktalarına dağıtılmalıdır. Köpük 1- 2 dakika kadar bekletildikten sonra cilt soğuk su ile durulanmalıdır. Sidr sabunu saç için de tıpkı cilt için olduğu gibi kullanılabilir. Sabunlar şampuanlara oran ile daha geç köpürdükleri için saç derisine uygulamadan önce sabunu elde köpürtmekte fayda vardır. SİDR SABUNUNUN YAN ETKİLERİ VAR MI?Sidr sabunu kimyasal içermeyen doğal bir üründür. Ancak yine de çok sık kullanılan sidr sabununun cildi kuruttuğu bilinmektedir. Bu neden ile sidr kullanımı her gün olmamalı ve sabunun kullanıldığı günlerde cilt mutlaka nemlendirilmelidir.

Ahududu yaprağının faydaları nelerdir, nasıl kullanılır?

Yol kenarlarında sıklık ile rastladığımız ahududu, mayhoş tadı ile hem yetişkinler hem de çocuklar tarafından severek tüketilmektedir. Gerek canlı renkleri gerek ise de zengin içeriği ile bilinen bu meyve uzmanların tavsiyelerine de sık sık konu olmaktadır. Ahududunun vitaminler ve mineraller bakımından son derece zengin olduğunu ve bağışıklık sistemini de doğal olarak güçlendirdiğini belirten uzmanlar, bu meyvenin yaprağının da şifa dağıttığını belirtti. Peki, ahududu yaprağının faydaları neler? Ahududu yaprağından nasıl çay yapılır? İşte konuya dair ayrıntılar… AHUDUDU YAPRAĞI ÇAYININ FAYDALARI NELER?Ahududu yaprağı, ahududu ağacından elde edilen bir üründür. Bu yaprak birçok kişi tarafından pek fazla bilinmeyen zengin bir içeriğe sahiptir.Ahududu yaprağı genel olarak çay şeklinde tüketilir. Bu çayın özellikle hamilelik döneminde ortaya çıkan ağrıların dindirilmesi noktasında işe yaradığı bilinmektedir.Ahududu yaprağı çayının öne çıkan faydaları şu şekilde sıralanabilir:Boğazda ve ağız içinde bulunan yaraları iyileştirir.Tampon hareketler ile deriye uygulanması halinde deri ülserlerini ve yaralarını iyileştirir.Hamilelik döneminde leğen kemiği boşluğunda bulunan ve rahim çevresinde olan kasları güçlendirir. Aynı zamanda ilgili kasların rahatlamasını sağlar.Doğum sancılarını hafifleterek doğumu kolaylaştırır.Kadınların sancılı adet dönemlerinde sakinleşmelerini sağlar. Ayrıca adet ağrılarını da hafifletir.AHUDUDU YAPRAĞI ÇAYI İÇİN GEREKEN MALZEMELER NELERDİR?Ahududu yaprağı çayı için gereken malzemeler şu şekilde sıralanabilir: 2 çay kaşığı kurutulmuş ahududu yaprağı,1 bardak su,İsteğe bağlı olarak limon ve bal.AHUDUDU YAPRAĞI ÇAYI NASIL HAZIRLANIR?Ahududu yaprağı çayının yapımı son derece basittir. Birçok faydası bulunan bu çay için öncelikle 1- 2 çay kaşığı kurutulmuş ahududu yapraklarını bir bardak suya dökün. Sonrasında ise suyu yaklaşık olarak 5 dakika kadar kaynatın. Ocağın altını kapattıktan sonra 1- 2 dakika kadar cezvenin üzerini örtün. Son olarak çayı süzün, bal ve limon ile tatlandırarak ılık olarak tüketin. AHUDUDU YAPRAĞI ÇAYI ZAYIFLATIR MI?Ahududu yaprağı çayına dair en çok merak edilen konulardan biri de bu içeceğin zayıflama sürecine destek olup olmadığı ile ilgilidir. Birçok kişi ahududu yaprağı çayının zayıflama sürecine etki ettiğini, kişinin daha hızlı bir şekilde kilo vermesine yardımcı olduğunu düşünmektedir. Ancak bu düşünce tamamen yanlıştır. Bilimsel çalışmaların sonuçlarına göre ahududu yaprağı çayı kilo vermek isteyenlere değil kilo almak isteyenlere yardımcı olmaktadır. Çünkü bu çay içeriği gereğince iştahı artırır. Bu neden ile özellikle kilo problemi olan kişilerin düzenli ahududu çayı tüketiminden sakınmaları gerekmektedir. AHUDUDU YAPRAĞI ÇAYI HAMİLELİKTE NE ZAMAN TÜKETİLEBİLİR?Ahududu yaprağı çayının en önemli özelliği leğen kemiği boşluğunda bulunan kasları güçlendirmesidir. Yanı sıra bu çayın rahim kaslarını da rahatlattığı bilinmektedir. Ayrıca doğum sancılarını hafifleterek doğumun daha kolay bir şekilde gerçekleşmesine yardımcı olan bu çay, hamileler tarafından mutlaka doktor kontrolünde tüketilmesi gerekmektedir. Yürütülen bilimsel çalışmaların sonuçlarına göre ahududu yaprağı çayının hamileliğin 6’ncı ayından sonra tüketilmesi uygundur. Ancak yine de tüketimde aşırıya kaçılmamalı ve hekime danışılmalıdır. AHUDUDU YAPRAĞI ÇAYININ YAN ETKİLERİ VAR MI?Kırmızı meyvelerden olan ahududu, aynı ailede yer alan diğer meyvelerde görüldüğü gibi birtakım alerjik reaksiyonlara sebebiyet verebilmektedir. Aynı durum ahududu yaprağı için de geçerlidir. Bu neden ile bu tip meyvelere alerjisi bulunan kişilerin çay tüketiminde dikkatli olmaları gerekmektedir.

Safran Sabunu cilde, saça faydaları nelerdir, ne işe yarar?

Osmanlı döneminde özellikle kadınlar tarafından sıklık ile kullanıldığı bilinen safran sabunu, son dönemlerde yeniden popülerlik kazanmıştır. Zengin içeriği sayesinde hem cilt hem de saç üzerinde olumlu etkileri olan safran sabunu, geniş bir kullanım alanına sahiptir. Peki, safran sabunu nasıl kullanılır? Safran sabunu ne işe yarar? İşte safran sabununa dair ayrıntılar… SAFRAN SABUNUNUN FAYDALARI NELERDİR?Safran sabununun öne çıkan faydaları şu şekilde sıralanabilir: Cildi derinlemesine temizleyerek canlandırır.Akne ve siyah nokta oluşumunun önüne geçer.Antiseptik özellikte olduğu için iltihabı kurutur.Antibakteriyel özelliktedir.Yoğun kaşıntı hissinin hafifletir.Mantar probleminin tedavi sürecini destekler.Saç dökülmesini azaltır.Saçların daha hızlı bir şekilde uzamasına yardımcı olur.Kepek oluşumunu azaltır.Egzama gibi cilt problemlerinin tedavilerine yardımcı olur.Hücre yenileme hızını artırır.Cilde yumuşaklık kazandırır.Ciltte pullanma görüntüsünün önüne geçer.Cildi sıkılaştırır.Cildi ölü deriden arındırır.Saç köklerini besler.Güneş ve sivilce lekelerini azaltır.SAFRAN SABUNU NASIL KULLANILIR?Hem cilt hem de saç sağlığını destekleyen safran sabununun kullanım şekli de bakımına önem veren birçok kişi tarafında merak edilmektedir. Safran sabununun kullanım şekli son derece basittir. Duş esnasında su ile ıslatılarak kullanılan bu sabunun saç derisinde kalıntısının kalmamasına özen gösterilmelidir. Safran sabununu cildi için kullanmak isteyen kişiler, sabunu bol su ile köpürtüp köpüğü direkt olarak ciltlerine uygulayabilmektelerdir. Safran sabununun zengin içeriğinin cilde ve saça en iyi şekilde etki etmesini isteyen kişilerin, sabunu düzenli olarak uygulamaları gerekmektedir. Aksi takdirde yukarıda sıralamış olduğumuz faydaların gözlenmesi bir hayli zorlaşacaktır. SAFRAN SABUNU HANGİ CİLT TİPLERİNE UYGUNDUR?Kuru, yağlı, karma olmak üzere birçok cilt tipi bulunmaktadır. Her ürün her cilt tipi için uygun değildir. Cilt tipine bakılmaksızın kullanılan ürünler, faydadan çok zarara sebep olabilmektelerdir. Bu kapsamda safran sabununun hangi cilt tipleri için uygun olduğu birçok kişi tarafından merak edilmektedir. Safran sabunu hassas ve kuru ciltler başta olmak üzere tüm cilt tipleri için uygundur. Cildin nem dengesini düzenleyen bu sabun, yağlı ciltlerde de etkili sonuçların gözlenmesine aracılık etmektedir. Ek olarak sebum dengesini sağlama gibi bir özelliği de bulunan bu sabun, yağlı ciltlerde sıklık ile karşılaşılan sivilce ve siyah nokta gibi sorunların önüne de geçmektedir. Alerjik bir reaksiyona sebep olabilecek içerikte olmayan safran sabununun ciltte kullanılması halinde cildin uygun bir nemlendirici ile nemlendirilmesi tavsiye edilmektedir. SAFRAN SABUNUNUN İÇİNDE NE VAR?Her cilt ve saç tipi için kullanıma uygun olan safran sabununun içeriğinde, saç ve cilt sağlığını destekleyen doğal bileşenler bulunmaktadır. Bu sabunun içeriğinde cilde ve saça zarar verebilecek herhangi bir katkı maddesi bulunmamaktadır. Safran sabununun içerisinde kimyasal maddeler de bulunmamaktadır. Bu sabunun içerisinde safran yağına ek olarak; hindistan cevizi yağı, Hint yağı, zeytinyağı, badem yağı, kakao yağı ve shea yağı gibi birçok faydalı yağ bulunmaktadır. Sabunda hayvansal herhangi bir yağ bulunmamaktadır. Bitkisel yağlar bakımından son derece zengin olan safran sabunu, günlük kullanıma uygundur. Bu sabun saç ve yüzün haricinde tüm vücut için de tercih edilebilmektedir. Safran sabununun yan etkileri yoktur. Ancak aksi bir durum ile karşılaşılması halinde mutlaka bir hekime başvurulmalıdır.

Yaz gribi nedir, belirtileri nelerdir? Yaz gribi nasıl geçer?

Yaz mevsiminde de tıpkı sonbahar ve kış aylarında olduğu gibi solunum yolu hastalıklarının görülmesi mümkündür. Hatta bu durum ‘yaz gribi’ tanısı ile sık sık adından söz ettirir. Virüsler mevsimsel olarak görülseler de yaz aylarında da gribe benzer semptomlar gözlenebilir. Yaz gribinin belirtileri kişiden kişiye değişiklik gösterebilir ancak bu rahatsızlığın ayırt edici birkaç belirtisi bulunmaktadır. Peki, yaz gribi kaç gün sürer, nasıl geçer? Yaz gribine ne iyi gelir? İşte konuya dair tüm merak edilenler… YAZ GRİBİ BELİRTİLERİ NELERDİR?Sıklık ile enfeksiyon sebebi ile ortaya çıkan ve solunum yolu ile de yayılan bir hastalık olarak tanımlanan yaz gribi, hava sıcaklığının birden rekor seviyelere ulaşmış olduğu şu günlerde adından söz ettirmeye başladı. Klima gibi havalandırma sistemlerinin daha fazla kullanılması ile birlikte kendini hissettiren yaz gribi, ayrıca vücut direnci düşen kişilerde de birtakım semptomların gözlenmesine yol açtı. Yaz gribi belirtileri genel olarak şu şekilde sıralanabilir: Üşüme ve titremeYüksek ateşVücutta ağrı, kaslarda ağrı,Hapşırma ve öksürmeBoğaz ağrısıBurun akıntısı ve tıkanıklıkTükenmişlik haliBaş ağrısıYaz aylarında grip vakalarının artmasına birçok faktör sebep olabilir. Mide gribi, soğuk algınlığı, akciğer iltihaplanması, bronşit ve farklı enfeksiyonlar, yaz gribinin semptomlarını tetikleyebilir. YAZ GRİBİ NASIL GEÇER?Yaz gribine bağlı olarak gelişen semptomların bir hekim kontrolünde değerlendirilmesi gerekir. Söz konusu semptomlar birçok farklı hastalıkta da gözlenebildiği için kişinin hayat kalitesini düşüren bu durumun altında yatan temel neden net olarak belirlenmelidir. Soğuk algınlığına benzer semptomlar ile kendini hissettiren ek olarak kişinin ciddi bir tükenmişlik durumunun içerisinde olmasına da yol açan yaz gribi, evde alınabilecek birtakım önlemler ile 1- 5 gün aralığında geçebilir. Yaz gribine olan kişilerin; bol bol dinlenmeleri, sıvı tüketimini artırmaları, sağlıklı beslenmeleri, bitkisel içecekler tüketmeleri ve hava nemlendiricilerinden destek almaları tavsiye edilir.

İştahsızlığa birebir! Çocuklar da tüketebiliyor... Siyah hardal tohumunun faydaları

Sarı çiçekli bir otun tohumu olarak bilinen ve özellikle yerli Amerikalılar tarafından bir baharat olarak tüketilen siyah hardal tohumu, faydaları ile adından söz ettiriyor. Özellikle et yemeklerini lezzetlendirmek için kullanılan bu tohumun içerik bakımından son derece zengin olduğunu belirten uzmanlar, çocukların da bu üründen yararlanabileceklerini ifade ediyor. Siyah hardal tohumunun düzenli olarak tüketilmeye başlanması ile birlikte insan vücudunda olumlu manada birçok değişikliğin gözlenebileceğini belirten uzmanlar, tohumun faydalarını tek tek açıkladı. SİYAH HARDAL TOHUMUNUN FAYDALARI NELERDİR?Siya hardal tohumunun en bilinen faydası, iştah açısı olmasıdır. Özellikle çocuklardaki iştahsızlık durumunun çözülmesine büyük katkılar sunan bu tohum, ayrıca yeme bozukluğu sorunu ile karşı karşıya olanlarda da olumlu değişikliklerin gözlenmesine aracılık eder. Siyah hardal tohumunun öne çıkan diğer faydaları şu şekilde sıralanabilir: Potasyum bakımından zengin olduğu için inme ve felç gibi hastalıklara yakalanma olasılığını düşürür.Kan akışını dengeler.Lif bakımından zengin olduğu için sindirim sistemini düzenler. Bağırsakları hareketlendirerek kabızlık sorununa karşı savaşır.Romatizmal hastalıkların belirtilerini hafifletir.Grip, soğuk algınlığı, boğaz enfeksiyonu, idrar yolu enfeksiyonu, koronavirüs gibi rahatsızlıkların etkilerini hafifletir.Huzursuzluk bacak sendromunun semptomlarını giderir.E, B, C ve K vitaminleri bakımından zengin olduğu için vücudun ihtiyaç duyduğu vitaminleri karşılar.Antioksidan bakımından zengin olduğu için serbest radikallere karşı savaşır. Dolayısı ile de kişinin kansere yakalanma olasılığını düşürür.Adet söktürücüdür.Sinirleri yatıştırır, uykuya geçişi hızlandırır.SİYAH HARDAL TOHUMU NASIL TÜKETİLİR?Siyah hardal tohumu baharat olarak tüketilebilir. Yanı sıra bu tohumun 5 dakikalık bir demleme neticesinde çay olarak tüketildiği de bilinmektedir. Tohum, turşu yapımında bir lezzetlendirici olarak da kullanılabilir. Siyah hardal tohumu, günde bir çay kaşığı kadar aç karna ve bol su ile tüketilmelidir. Kan sulandırıcı ve antidepresan ilaç kullananlar siyah hardal tohumu tüketiminden kaçınmalılardır. Ayrıca hamilelerin ve emziren kadınların da bu tohumu tüketmeleri tavsiye edilmemektedir.

Yıkasanız da geçmiyor mu? Çözümü belli... Ayakkabı kokusunu gideren yöntemler

Ayakkabı kokusu nerede ise herkesin başına bir kere de olsa gelmiş olan can sıkıcı bir sorundur. Bu soruna sebep olan birçok faktör bulunur. Ayak terlemesi, uzun süreli ayakkabı kullanımı, ayakkabı materyali, mantar ve daha pek çok faktör, ayakkabıların özellikle yaz aylarında rahatsızlık verici bir biçimde kokmalarına yol açabilir. Ayakkabı kokusunun giderilebilmesi için özel olarak üretilmiş birtakım tabanlıklar bulunur. Bu tabanlıklar için ek bir harcama yapmak istemeyenler ise evlerinde olan ürünleri değerlendirerek ayakkabılarının mis gibi kokmalarını sağlayabilir. AYAKKABI NEDEN KOKAR?Ayakkabı kokusunun nasıl geçirilebileceğine geçmeden önce ayakkabılarda koku oluşumuna yol açan faktörlerin bilinmesinde fayda vardır. Ayakkabı kokusuna neden olan temel faktör ayakların terlemesidir. Bunun yanı sıra uzun süre boyunca, temizlenmeden kullanılan ayakkabılarda bakteri oluşumu da fazla olur. Söz konusu bakteriler de kokunun temel kaynakları arasında yer alır. Ayak ve tırnak mantarları da ayakkabılarda dayanılmaz bir kokunun oluşmasına yol açar. Bu neden ile öncelikle ayak ve tırnak bakımına özen gösterilmeli sonrasında ise ayakkabılar materyallerine uygun bir şekilde düzenli olarak temizlenmelilerdir. AYAKKABI KOKUSU NASIL GEÇER?Ayakkabı kokusunun giderilebilmesi için ilk olarak ilgili ürününün düzenli olarak temizlenmesi gerekir. Yanı sıra anlık müdahalelerde ayakkabı kokusu giderici spreyler kullanılabilir. Aynı ürünün toz formu da yine koku giderme amacı ile kullanılabilir. Ayakkabıların içerisinde oluşan nem, kokuya sebep olan başlıca faktörler arasında yer alır. Bunun için nem giderici ürünlerden destek alınması önemlidir. Kedi kumu, nem giderme konusunda son derece başarılıdır. Ayakkabının içerisine döktüğünüz bir miktar kedi kumunun nemi hızlı bir şekilde hapsettiğini göreceksiniz. Yanı sıra geceden ayakkabının içine döktüğünüz mısır nişastası da kedi kumu ile aynı görevi görecektir. Ayakkabı kokusunu gidermede kullanabileceğiniz bir diğer yöntem de esans ve uçucu yağlardır. Ayakkabı içlerine birkaç damla portakal veyahut da limon yağı damlatmanız halinde kokunun kısa süre içerisinde yok olduğunu göreceksiniz.

İltihabı kurutuyor, bağışıklığı güçlendiriyor! Reyhan şerbeti nasıl yapılır?

Uçları sivri, yeşil ve mor renklerinde olan reyhan, fesleğenin bir türüdür. Hoş kokusu ve farklı aroması ile farklı farklı alanlarda kullanılan reyhan, genellikle şerbet olarak tüketilir. Salataları lezzetlendiren reyhan, Akdeniz ve Ege’de yetiştirilmektedir. Vitamin ve mineral bakımından son derece zengin olan bu bitkinin insan sağlığını birçok açıdan desteklediğini belirten uzmanlar, reyhan şerbetinin faydalarını tek tek açıkladı. REYHAN ŞERBETİ NEDİR, NASIL YAPILIR?Reyhandan elde edilen bir tür içecek olan reyhan şerbeti, insan sağlığını destekleyen vitamin ve mineraller açısından zengindir. İçeriğinde kalsiyum, A ve K vitaminleri, potasyum, demir ve çinko bulunan bu bitki, başta bağışıklık sistemi olmak üzere vücudun pek çok sistemini doğrudan etkilemekte ve güçlendirmektedir. Reyhan şerbetinin yapımı da son derece basittir. Temizlenen reyhanların üzerlerine sıcak su ilave edilmesinin ardından şeker, karanfil ve limon gibi tatlandırıcılar kullanılabilir. Demlenen şerbet, soğuk olarak tüketilebilir. REYHAN ŞERBETİNİN FAYDALARI NELERDİR?Yüksek besin değerleri ile dikkat çeken reyhan şerbeti, hafızadan sindirim sistemine kadar vücudu birçok açıdan güçlendirmektedir. Reyhan şerbetinin düzenli olarak tüketilmesi, kişiyi birçok hastalıktan korumak ile birlikte mevcut hastalıkların etkilerinden de arındırır. Bu şerbetin başlıca faydaları şu şekilde sıralanabilir: Antioksidan bakımından zengin olduğu için hücre hasarına sebep olan serbest radikallere karşı savaşır.Sindirim sistemini rahatlatır.Midede oluşan yanma hissini hafifletir. Ayrıca mide rahatsızlıklarının tedavilerini de destekler.Antiinflamatuar özellikte olduğu için vücut içi iltihabın kurumasına yardımcı olur.Eklem ağrılarını ve kas ağrılarını dindirir.C vitamini bakımından zengin olduğu için bağışıklık sistemini güçlendirir. Böylelikle hastalıklara yakalanma olasılığını düşürmüş olur.Stres bulgularını hafifletir.Uykuya geçişi hızlandırarak uyku düzeninin oluşturulmasına yardımcı olur.Lif bakımından zengin olduğu için metabolizmayı hızlandırır. Bu sayede kilo kontrolünün yapılmasına katkıda bulunur.Hazımsızlığa iyi gelir.Bağırsakların doğru çalışmasını destekler.Kan şekerini düzenler.Şeker hastalığına yakalanma olasılığını düşürür.

Aman dikkat! Yanlış kesilen kurbanın eti çabuk bozulabilir...

Kurban Bayramı'nın yaklaşmasıyla birlikte besin hijyeni ve et sağlığı da önem kazanıyor. Selçuk Üniversitesi Veteriner Fakültesi Besin Hijyeni ve Teknolojisi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ümit Gürbüz, sağlıklı et seçimi ve muhafazasına ilişkin önemli bilgiler paylaştı. Gürbüz, kesilen kurbanın kanının yeterli şekilde akıtılmasının önemine değinerek aksi bir durumda mikroorganizmaların gelişmesi için uygun bir ortam hazırlanmış olacağını ve kurban etinin kısa sürede bozulmasını tetikleyeceğini belirtti. Ayrıca Gürbüz, "Yanlış hayvan seçimi hayvanlardan insanlara geçen hastalıkların yayılmasına sebep olabilir. Özellikle bakteriyel ve paraziter enfeksiyonların yayılmasına da bir kapı açmış oluruz. Hastalıklı hayvanlar asla ve asla kurban edilmemelidir." ifadelerini kullandı. Selçuk Üniversitesi Veteriner Fakültesi Besin Hijyeni ve Teknolojisi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ümit Gürbüz  kesim sırasında dikkat edilmesi gerekenlere şu sözler ile değindi: "Birinci önceliğimiz, hayvandan yeterince kan akımını sağlamamız gerekir. Eğer yeterince kan akımı sağlanmazsa etlerin muhafazasında çok ciddi sorunlar ortaya çıkar. Hayvanlar kesildiğinde eğer yeterince kan akıtılmamışsa, kan mikroorganizmaların gelişmesi için çok uygun bir ortam olduğu için kısa süre içerisinde etlerin bozulmasına sebep olabilir. Çok sayıda mikroorganizma içeren derinin üst yüzeyinin ete kesinlikle değmemesi gerekiyor. İç organlar çıkarılırken çok dikkat edilmesi gerekiyor. Çünkü sindirim sisteminin içerisi çok sayıda mikroorganizma içermektedir. Bu mikroorganizmaların bir kısmı hastalık oluştururken, bir kısmı da etlerin bozulmasına sebebiyet verebilir. Sindirim sisteminin bir bütün olarak karkastan ayrılması ve ayrı bir alana götürülmesi önemli."Kesilen kurbanlıkların akciğer, karaciğer, böbrek, dalak gibi organlarda normalin dışında olarak değerlendirilen kısımlarının kati suret ile sokak hayvanlarına verilmemesi gerektiğini ifade eden Gürbüz "Çünkü parazitel hastalıkların bulaşmasında sokak hayvanları ara konakçı vazifesi görmektedir. Dolayısıyla bu tür şeylerin asla ve asla çevreye gelişigüzel atılmaması gerekiyor." ifadelerini kullandı. Gürbüz, kurban etlerinin uzun süre ve güvenli şekilde muhafaza edilebilmesi için hayvan seçimi, kesimi ile muhafaza sürecinin iyi yönetilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.

Vişne yaprağının faydaları nelerdir, nasıl kullanılır?

Birçok kişinin yazın gelmesini dört gözle beklemesinin sebeplerinden olan vişne, yalnızca mayhoş tadı ile değil, faydaları ile de bilinmektedir. Başta idrar söktürücü özelliği ile dikkat çeken bu meyve, aynı zamanda içerdiği vitamin ve mineraller sayesinde bağışıklık sistemini de güçlendirmektedir. Görünümü açısından kiraza benzetilse de kiraza göre daha çalımsı bir yapıda olan vişne, yalnızca meyve kısmı ile değil sap ve yaprak kısmı ile de pek çok hastalığın tedavisini desteklemektedir. Vişne ağacının yaprağının geçmişten günümüze kadar geleneksel tıpta geniş bir yere sahip olduğu bilinmektedi r. Peki, vişne ağacı yaprağı neye iyi gelir? Vişne yaprağı nasıl kullanılır? İşte vişne ağacı yaprağına dair tüm merak edilenler… VİŞNE YAPRAĞININ İÇERİĞİNDE NELER VAR?Birçok kişinin en sevdiği meyveler arasında yer alan vişne, yaprağı ile de son derece zengin bir üründür. Vişne ağacı yaprağı ile ilgili yürütülen bilimsel çalışmalar, bu ürünün birçok vitamin ve mineral bakımından zengin olduğunu gözler önüne sermiştir. Vişne ağacı yaprağının içerisinde bol miktarda fosfor ve iyot bulunmaktadır. Yanı sıra A, C ve E vitaminlerini de içeren bu ürün, birçok hastalığın tedavisinde destekleyici bir göreve sahiptir. VİŞNE YAPRAĞININ FAYDALARI NELER?Vitaminler ve mineraller bakımından son derece zengin olan vişne yaprağı, bu özellikleri ile alternatif tıpta geniş bir yere sahiptir. Öyle ki vişne yaprağının uzun yıllardır birçok hastalığın tedavisinde aktif olarak rol aldığı da bilinmektedir. Vişne yaprağının öne çıkan faydaları şu şekilde sıralanabilir: Öksürüğü dindirir.Boğaz hastalıklarının semptomlarını hafifletir.Antosiyanin maddesi içerdiği için kolon kanserinin tedavisini büyük ölçüde destekler.Sindirim sisteminin düzenlenmesine yardımcı olur.Vücutta birikmiş olan fazla suyu atarak ödem oluşumunun önüne geçer.Uykusuzluğa iyi gelir. Uykuya geçişi hızlandırır.Yüksek tansiyon problemine karşı savaşır.Kan basıncını düzenler.Sarılık hastalığının tedavisini destekler.Bağışıklık sistemini güçlendirir.Böbrek taşlarının ağrısız bir şekilde ve daha kısa bir sürede dökülmelerini sağlar.İltihap söktürücüdür.Çay olarak tüketildiğinde kabızlık belirtilerini hafifletir.VİŞNE YAPRAĞI ÇAYI NASIL YAPILIR?Vişne yaprağı genel olarak çay olarak tüketilir. Bu çayın yapımına ilişkin pek çok tarif olduğu da bilinmektedir. En çok tercih edilen tarif ise ‘klasik vişne yaprağı çayı’ olarak bilinmekte ve bu kategoride öne çıkmaktadır. Vişne yaprağı çayı için bir tepeleme yemek kaşığı vişne yaprağını (kurutulmuş) demliğe ilave edin ve ardından da henüz kaynamış olan bir bardak suyu ekleyin. Demliğin kapağını kapatın ve yaklaşık olarak 1 saat kadar bu şekilde bekleyin. 1 saatin sonunda çayınız hazır. Arzu edersiniz tatlandırıcı olarak bal kullanabilirsiniz. Vişne yaprağı çayının faydalarının süt kullanımı ile iki katına çıktığı söylenmektedir. Denemek isteyenler, çay demlendikten sonra üzerine damak tatlarına göre süt ilavesi yapabilirler.   VİŞNE YAPRAĞININ YAN ETKİLERİ VAR MI?Sağlık açısından birçok faydasının bulunmasının yanı sıra kilo verme sürecini de hızlandırdığı bilinen vişne yaprağının bazı yan etkileri vardır. Söz konusu yan etkiler mide sorunları yaşayan kişilerde gözlenmektedir. Bu neden ile ülser, gastrit gibi mide hastalıklarından mustarip olan kişilerin vişne yaprağı tüketiminden uzak durmaları gerekmektedir. Yanı sıra hamilelerin, çocukların ve hali hazırda alerjik bir bünyeye sahip olan kişilerin de vişne yaprağı tüketmemeleri tavsiye edilmektedir.  

Yoğurt ile bal karışımının cilde faydaları nelerdir?

Günümüzde tüketici alışkanlıklarının değişmesi ve çalışmaların da daha geniş kapsamda yapılabilmesi ile birlikte, kozmetik sektöründe ciddi bir gelişme kaydedildi. Cildin, vücudun her noktası için ayrı ayrı kremler, tonikler ve diğer ürünler geliştirilerek tüketicilerin beğenilerine sunuldu. Özellikle sosyal medyanın aktif olarak kullanılmaya başlanması ile birlikte kozmetik ürün tanıtımlarında ciddi artışlar yaşandı. Buna bağlı olarak fenomenlerin veyahut da diğer sosyal medya kullanıcılarının ürün önerileri, kozmetik ürünlerine talebin artmasına aracılık etti. Bugün kozmetik ürünlere ulaşım bir hayli kolay olsa da birçok kişi bakım rutinlerinde kendi elleri ile hazırladıkları maskeleri kullanmaktan vazgeçmedi. Kimyasallardan uzak, doğal bir bakım rutini oluşturan kişilerin ilk tercihleri arasında da yoğurt maskesinin yer aldığı görüldü. Peki, yoğurt maskesi nedir, nasıl hazırlanır? Yoğurt maskesi cilde ne gibi katkılar sunar? İşte konuya dair ayrıntılar… YOĞURT MASKESİ NEDİR?Yoğurt maskesi, birçok kişi tarafından cildin desteklenmesi amacı ile kullanılan bir bakım maskesidir. Maskenin ana malzemesi adından anlaşılacağı üzere yoğurttur. Yoğurt maskesi daha çok cilt temizliğinin sağlanmasına aracılık eder. Yanı sıra yoğurdun ve maskenin içerisinde yer alan diğer ürünlerin zengin içerikleri sayesinde cilt beslenir, cilt tonu eşitlenir. Cilt maskesinin yapımında yoğurdun yanı sıra; bal, limon suyu, zeytinyağı ve muz da kullanılır. YOĞURT MASKESİ NASIL HAZIRLANIR?Cildinin ışıl ışıl parlamasını isteyen kişiler tarafından sıklık ile tercih edilen yoğurt maskesi için gereken malzemeler şu şekilde sıralanabilir: Yarım muz1 çay kaşığı yoğurt1 çay kaşığı balYarım çay kaşığı limon suyuBirkaç damla zeytinyağıYoğurt maskesinin yapım aşamaları sırası ile şu şekildedir: Olgunlaşmış muzun yarısını bir çatal yardımı ile iyice ezin.Muz püresinin üzerine yoğurt, bal, limon suyu ve zeytinyağı ekleyin.Malzemeleri bir güzel karıştırın.Hazırladığınız karışımı yüzünüze uygulayın.15 dakikalık bekleme süresinin ardından cildinizi ılık su ile yıkayın.YOĞURT MASKESİ HAFTADA KAÇ KEZ UYGULANMALIDIR?Yoğurt maskesi haftada 2 kez olacak şekilde cilde uygulanabilir. Ancak bu maske her ne kadar besleyici bir içeriğe sahip olsa da bazı hatırlatmaları yapmakta fayda vardır. Yoğurt, bal ve limon suyu özellikle hassas ciltlerde alerjik reaksiyonlara sebep olabilir. Bu neden ile bu cilt tipine sahip olan kişilerin maskeyi ciltlerinin tamamına uygulamadan önce küçük bir alan üzerinde denemeleri iyi olacaktır. Alerjik reaksiyonun gözlenmemesi halinde maske tüm cilde uygulanabilir. YOĞURT MASKESİNİN FAYDALARI NELERDİR?Yoğurt maskesi hem yoğurdun hem de bal, zeytinyağı, limon suyu gibi diğer malzemelerin zengin içerikleri sayesinde cildin beslenmesini sağlar. Yoğurt maskesinin cilt üzerinde öne çıkan faydaları şu şekilde sıralanabilir: Cilt temizliği: Yoğurt cildi temizler. Cildi kir ve yağdan arındırır.Nem: Yoğurdun ve limonun içerisinde bulunan doğal asitler, ciltteki pH dengesinin korunmasına ve cilt tonunun eşitlenmesine yardımcı olur.Sivilce: Yoğurt ve limon suyu antibakteriyel özelliktedir. Bu sayede ciltteki bakteriler çoğalamaz ve dolayısı ile de sivilce oluşumunun önüne geçilmiş olur.Leke: Yoğurt, limon suyu ve muz koyu lekelerin renklerinin açılmasında son derece başarılıdır. Bu maskenin düzenli olarak uygulanması halinde cilt lekelerinin ve renk düzensizliklerinin önüne geçilmiş olur.Antioksidan koruma: Maske, cildin serbest radikallerin zararları etkilerinden doğal olarak korunulmasını sağlar.Yaşlanma belirtileri: Vitaminler ve mineraller bakımından son derece zengin olan bu maske, kırışıklık gibi yaşlanma belirtilerini geciktirir.   

Astım ve kalp sorunları tarih olacak! Süte eklemeniz yeterli...

Süt özellikle çocuklarda kemik ve diş gelişimini destekleyen başlıca içeceklerden biridir. Bu doğal içeceğin aynı zamanda ilerleyen yaşlarda ortaya çıkan kemik erimesi riskine karşı da savaştığını belirten uzmanlar, düzenli süt tüketimine önem verilmesi gerektiğini vurgularlar. Sütün yalnız başına birçok faydasının bulunduğunu belirten uzmanlar, bu içeceğin içeriğinin sarımsak ile güçlendirilebileceğini ve sonuç olarak da vücudun çok çeşitli alanlarının daha büyük bir ölçüde desteklenebileceğini ifade etti. Peki, sarımsaklı sütün faydaları neler? Sarımsaklı süt neye iyi gelir? İşte konuya dair ayrıntılar… SARIMSAKLI SÜTÜN FAYDALARI NELER?Doğal bir ilaç olarak birçok hastalığın tedavisini destekleme amacı ile kullanılan sarımsaklı süt, özellikle kalp rahatsızlıklarına ve astım sorununa iyi gelmektedir. Yanı sıra uykusuzluğa da iyi gelen bu karışımın, kişiyi gribal enfeksiyonlara karşı korudu bilinmektedir. Kalp ve damar sağlığını tehdit eden kötü kolesterolün düşürülmesine katkıda bulunan sarımsaklı süt, ayrıca pıhtı oluşumunu da engellemektedir. Bağışıklık sisteminin güçlenmesini ve hastalıklara karşı doğal yollar ile savaşılmasını sağlayan bu karışım, ayrıca saç ve cilt sağlığı için de önemli bir yere sahiptir. Düzenli sarımsaklı süt tüketiminin cildi beslediğini ve ölü hücrelerden arındırdığını belirten uzmanlar, bu içeceğin aynı zamanda saçlara canlılık ve parlaklık kazandırdığını da vurguladı. SARIMSAKLI SÜT NASIL HAZIRLANIR?Sarımsaklı süt için bir ardak süt ve iki diş sarımsak yeterlidir. Arzu eden içeceği tatlandırmak için bal da kullanabilir. Sarımsakları soyun ve ince ince doğradıktan sonra iyice ezin. Bir bardak sütü kaynama noktasına gelene kadar ısıtın. Ezdiğiniz sarımsakları süte ekleyin ve iyice karıştırın. Bu aşamada karışımı bir kez daha ocağa alın ve kaynadıktan sonra ocağın altını kapatın. Bu, sarımsağın özünün süte geçmesini sağlayacaktır. Sarımsak parçalarını süzdükten sonra süte bir kaşık bal ekleyin. Bu karışımı ilk kez tüketecek olanlar günde yarım bardak içebilir. Özellikle gece yatmadan önce tüketilmesi tavsiye edilen sarımsaklı süt, haftada en fazla 3- 4 bardak olacak şekilde tüketilmelidir.  

Bir bardağı toksin attırıyor! Suya damlatmanız yeterli... Değişime inanamayacaksınız!

Meyve, sebze, et, süt ve süt ürünleri gibi besin gruplarının doğru tüketilmesi, insan sağlığını olumlu açıdan desteklemektedir. Beslenme alışkanlıklarının genel sağlık tablosu ile doğrudan ilişkili olduğunu sık sık gündeme getiren uzmanlar, son olarak birçok kişinin duyduğu ancak belki de detaylı bilgiye sahip olmadıkları limonlu su hakkında konuştu. Özellikle diyet dönemlerinde birçok kişi tarafından tüketilen limonlu suyun sanılandan çok daha faydalı olduğunu ifade eden uzmanlar, bu içeceğin vücudu ihtiyaç duyduğu su miktarına kavuşturmada da etkili olduğunu belirtti. Peki, limonlu suyun faydaları neler? Her gün limonlu su içmek zararlı mı? İşte limonlu su tüketimine dair tüm merak edilenler… LİMONLU SUYUN FAYDALARI NELER?Limonun tam bir C vitamini kaynağı olduğu ve buna bağlı olarak da hastalıklara ve enfeksiyonlara yakalanma olasılığını düşürdüğü bilinmektedir. Benzer etkilerin limonlu su için de geçerli olduğunu ifade eden uzmanlar, söz konusu içeceğin yaygın faydalarını ise şu şekilde sıraladı: C vitamini bakından zengin olduğu için bağışıklık sistemini güçlendirir ve hastalıklara yakalanma olasılığını düşürür.Antioksidan bakımından zengin olduğu için vücudu serbest radikallerin olumsuz etkilerine karşı korur.Sitrik asit içerdiği için sindirim enzimlerinin üretimini artırır ve dolayısı ile de sindirimi kolaylaştırır. Ek olarak mide asit seviyesini de dengeler.Karaciğeri uyararak toksinlerin vücuttan hızla atılmasına yardımcı olur.İçeriğinde bulunan C vitamini sayesinde kolajen üretimini artırır ve cildin elastik yapısını korumasına yardımcı olur. Bu sayede de cilt sağlığının korunmasına büyük ölçüde destek olur.Sitrat bakımından zengin olduğu için idrar yolunda tespit edilen taşların düşürülmesine yardımcı olur. Ayrıca bu tip taşların oluşumlarının da önüne geçer.Ağız içi bakteri oluşumunun önüne geçer. Ancak aşırı miktarda tüketilmesi durumunda diş sağlığına zarar verebilir.LİMONLU SU HANGİ ZAMANLARDA İÇİLMELİDİR?Günlük limonlu su tüketim miktarı, kişinin bünyesinin ihtiyacına göre değişiklik göstermektedir. Ancak uzmanlara göre yapılan çalışmalar günlük olarak 1 litre olacak şekilde tüketilen limonlu suyun faydalı olduğunu göstermektedir. Limonlu suyun tüketim zamanları da önemlidir. Farklı zamanlarda tüketilen limonlu suyun faydaları da farklı olacaktır. Limonlu suyun içildiği zamana bağlı olarak vücuda sağladığı bazı faydalar şu şekilde sıralanabilir: Sabahları aç karna içilerse güne daha zinde başlanmasına yardımcı olur. Sindirim sistemini uyandırır, metabolizma hızını artırır.Öğünlerden önce tüketilmesi halinde tokluk hissi oluşturur ve böylelikle porsiyon miktarının düşürülmesine destek olur.Egzersiz öncesi içilmesi durumunda enerji verir. C vitamini ve antioksidanlar sayesinde egzersiz sonrasında oluşabilecek serbest radikal hasarını azaltır.

Ardıç katranı sabunu nedir, faydaları nelerdir? Ardıç katranı sabunu nasıl kullanılır?

Antik çağlardan bu yana tanınırlığını koruyan ardıç katranı hem Eski Mısır Papiruslarda hem de Türk Kodekslerinde kayıtlıdır. İç Anadolu Bölgesi’nde hemoroid tedavisinde kullanıldığı da bilimsel olarak kanıtlanmış olan ardıç katranının genel olarak sabun formu tercih edilmektedir. Ardıç ağacından çıkarılan katrandan üretilen ardıç katranı sabunu, köklü bir geçmişe sahiptir. Günümüzde halen birçok hastalığın tedavisini destekleme amacı ile kullanılan bu sabun, özellikle cilde ve saça iyi gelmektedir. ARDIÇ KATRANI SABUNUNUN CİLDE VE SAÇA FAYDALARIUzun yıllardan beri çok çeşitli cilt hastalıklarının tedavilerinde kullanılan ardıç katranı sabunu, özellikle egzama, deri iltihabı, sedef gibi rahatsızlıkların belirtilerini hafifletmektedir. Yanı sıra yaşlanma belirtilerini de geciktirdiği bilinen bu sabunun cilt lekelerinin renklerini açtığı gözlenmiştir. Antibakteriyel, antiparazitik ve antiinflamatuar özelliklerde olduğu için cilde parlaklık kazandıran, sivilce sorunlarının önüne geçen ve cildi daha diri gösteren ardıç sabununun saç sorunlarına karşı da aktif olarak savaştığı bilinmektedir. Saç dökülmesine ve kepeğe karşı etkili olan ardıç katranı sabunu ayrıca saçların daha hızlı uzamasına da destek olmaktadır. ARDIÇ KATRANI SABUNU NASIL KULLANILIR?Ardıç katranı sabununun saç ve cilt üzerindeki olumlu etkilerinden yararlanmak isteyen pek çok kişi, bu sabunu nasıl kullanmaları gerektiğini merak etmektedir. Ardıç katranı sabunu cilde, yüze veyahut da saça uygulanabilir bir yapıdadır. Yüzünü temizlemek için bu sabunu kullanmak isteyen kişilerin uygulama öncesinde sabunu iyice köpürtmeleri ve ciltlerine de o köpüğü sürmeleri önerilir. Birkaç dakikalık dairesel masajın ardından cilt soğuk su ile durulanmalıdır. Ardıç katranı sabununu saç sağlığını desteklemek amacı ile kullanmak isteyen kişiler, sabunu güzel bir şekilde köpürtmeli ve oluşan köpüğü de saç diplerine uygulamalılardır. Köpükleme işlemi bittikten sonra saçın tamamının durulanması gerekir. Günlük kullanıma uygun olan ardıç katranı sabununda kullanım sıklığı önemlidir. Her üründe olduğu gibi bu üründe de kullanımda aşırıya kaçmamak gerekir. Haftalık bakım rutinlerine dahil edilmeye müsait bir yapıda olan ardıç katranı sabunu, düzenli kullanımda hem cilt hem de saç üzerinde ciddi farkların gözlenmesine aracılık edecektir.

Gıda ve ilaçlarda kullanılıyor! Böcekten üretilen katkı maddesi Şellak

Gıdanın endüstriyel bir ürün haline gelmesiyle, hemen her gün tükettiğimiz gıdaların içerisinde çok sayıda katkı maddesi kullanılıyor. Birçok gıda maddesinde kullanılan katkı maddelerinden birisi de Şellak. Vitaminler, eczacılık ürünleri, şekerleme, çikolata ve hatta bazı meyvelerin yüzeylerini parlatıcı olarak şellak kullanılmaktadır. Şellak, coccus lacca diye bilinen bir böceğin reçineli salgı maddesidir. Katkı maddeleri listesinde E 904 koduylagösterilmektedir. Etiketlerde şeker parlatıcısı, parlatma ajanı şeklinde ifade edilmektedir. Şekerlemelerde şellakın ana kullanım amacı çikolatalı ürünlerin kaplanmasındadır. Örneğin, çikolata kaplamalı fındık, üzüm, gıda destekleyiciler, ilaçlar, meyveler ve kahve çekirdek tanelerinde şellak kullanılmaktadır. HİNDİSTAN VE TAYLAND ORMANLARINDA BULUNAN BİR BÖCEKLaccifer lacca (Şellak’ın elde edildiği böcek) boyut ve renk olarak elma çekirdeğine benzemektedir. Şellak, bu böceğin kırılgan veya taneli bir salgısıdır. Hindistan ve Tayland’ın belirli ormanlarında bulunur ve dişi böceğin ağaç gövdesinin üzerine bıraktığı yapışkan kalıntı kabuklardan çıkartılır. Bu böcek gözenekleri arasından, lak adı verilen koruyucu bir örtünün içinde sertleşmiş zamklı bir madde çıkartır. Bu lak maddesi biriktirilir, ezilir, yıkanır ve kurutulur. Bütün bu işlemlerden sonra, vernikleme işlerinde kullanılır. 1 KG ŞELLAK İÇİN 300 BİN LAK (COCCUS LACCA)  BÖCEĞİ ÖLDÜRÜLÜYORŞellak, amonyak, sodyum borat, sodyum karbonat ve sodyum hidroksit gibi alkaliklerde ve çeşitli organik çözücülerde eriyebilir. Alkolde eritildiği zaman, tipik olarak etanol ve metanol ile sağlam ve sert bir tabaka oluşturur ki bu mobilyacılıkta kullanılan parlaklığı sağlar. 1 kg şellak üretimi için 300 bin lak böceğinin öldürülmesi gerekmektedir ve yıllık üretimin 20 bin ton olduğu tahmin edilmektedir. Şellağın ana ithalatçıları Mısır, Almanya, Endenozya, İtalya ve ABD’dir. ŞELLAK HANGİ GIDALARDA KULLANILIYORLak böceğinden elde edilen şellak katkı maddesi çikolata kaplı drajelerde, şekerlemelerde, sakız, meyvelerin ve gıda maddelerinin parlak görüntü kazanmasında kullanılıyor. ŞELLAK İLAÇLARDA DA KULLANILIYORŞekkal aynı zamanda tablet ve kapsüllerde kaplayıcı olarak kullanılmaktadır. Özellikle time-release özelliğine sahip ilaçlarda yani ağızdan alınır alınmaz etkisini göstermeyen, belli bir süre sonra örneğin iki saat, üç saat sonra etkisini gösteren ilaçlarda da şellak kullanılmaktadır. Helal gıda sertifikası veren kurumlar şellak kullanılan ürünlere helal gıda sertifikası vermiyor. Tabi burada iş tüketiciye düşüyor… Hanefi, Şafi ve Hanbeli fukarasına göre böceklerin yenmesi haram olduğu dikkate alınırsa, böcek gövdesinin gözeneklerinde bulunan bu maddenin gıda ve ilaç üretiminde kullanılmasında mahzur oluşmaktadır. Ancak bazı ulemalar, bu maddeye helâl fetvası vermiş bulunmaktadır.    

Karbonat ile sirke karışımının cilde faydaları nelerdir?

Günümüz gelişen kozmetik ve deterjan sektörü pek çok kişi tarafından sık sık gündeme getirilmektedir. Markalarının kendi tanıtımlarının yanı sıra sosyal medya kullanıcıları da birçok ürününün tanıtımını yaparak ilgili ürünlerin geniş kitleler tarafından tecrübe edilmelerine aracılık etmektedir. Son dönemlerde hem kozmetik hem de temizlik alanında kullanıma sunulan birçok ürün bulunsa da çoğu ürünün kimyasal içerikte olması, birçok kişiyi doğal seçeneklere yönlendirmiştir. Bu kapsamda her iki alanda da aktif olarak kullanılan ürünlerin başında karbonat ve sirke gelmektedir. Hem mutfaklarda hem temizlikte hem de cilt bakım rutinlerinde aktif olarak kullanılan karbonat ve sirke, ayrı ayrı uygulanmalarının yanı sıra bir karışım olarak da uygulanabilmektedir. Özellikle cilt üzerinde önemli etkilere sahip olan bu karışım, genel olarak cilt problemleri yaşayan kişiler tarafından tercih edilmektedir. Peki, karbonat- sirke karışımının cilt sağlığına katkıları nelerdir? İşte konuya dair tüm merak edilenler… KARBONAT- SİRKE KARIŞIMININ CİLDE KATKILARI NELERDİR?Hem karbonat hem de sirke içerik bakımından son derece zengin ve güçlü ürünlerdir. Bu iki ürünün birleşiminden doğan macunsu karışım ise özellikle cilt üzerinde olumlu sonuçların gözlenmesine aracılık etmektedir. Karbonat ve sirke antibakteriyel özelliklere sahiptir. Bu özellik sayesinde cildin derinlemesine temizlenmesi, kirlerinden arınması mümkündür. Bu sonuçların gözlenebilmesi için karışımın düzenli olarak uygulanması gerekir. Karbonat- sirke karışımını cildine uygulamadan önce karışımın faydaları hakkında bilgi sahibi olmak isteyen pek çok kişi konuya yönelik sorgulamalarda bulunur. Yapılan araştırmalar neticesinde söz konusu karışımın öne çıkan faydaları şu şekilde kayda geçmiştir: Güneş lekelerini azaltır.Cildi besler ve canlandırır.Cilde yumuşaklık kazandırır.Antibakteriyel özellikte olduğu için mikroorganizmaları ciltten uzaklaştırır.Cildi ihtiyaç duyduğu nem oranına kavuşturur.Cilt kızarıklıklarını giderir.Siyah noktaları yok eder.Gözenekleri açar ve sıkılaştırır.Diz ve dirsek bölgelerinde gözlenen koyu lekelerin renklerini açar.Cilt hastalıklarının tedavilerini destekler.Cildin yağ oranını dengeler.Cildi ölü hücrelerden arındırır.KARBONAT- SİRKE KARIŞIMI NAZIL HAZIRLANIR?Küçük bir kaseye iki tatlı kaşığı karbonat, iki tatlı kaşığı elma sirkesi ve bir tatlı kaşığı limon ekleyin. Malzemeleri homojen bir kıvam elde edene kadar iyice karıştırın. Cildinizi temizleyin ve hazırladığınız karışımı temiz cildinize doğrudan uygulayın. Yaklaşık olarak 15 dakika boyunca bu şekilde bekledikten sonra cildinizi ılık su ile durulayın. Bu aşamanın ardından cilt tipinize uygun bir nemlendirici kullanmayı ihmal etmeyin. KARBONAT- SİRKE KARIŞIMI HANGİ SIKLIK İLE CİLDE UYGULANMALIDIR?Karbonat- sirke karışımının faydalarını hissetmek ve gözlemlemek isteyenlerin bu karışımı düzenli olarak uygulamaları gerekmektedir. Ancak burada ‘düzenli’ kelimesinden kasıt, uygulamalar arasında eşit sürenin geçtiğinden emin olunmasıdır. Aksi takdirde sık sık uygulanan bu maske cildin doğal dengesini bozabilir. Karbonat- sirke karışımının haftada bir veyahut da en fazla iki kere uygulanması, faydaların açığa çıkması açısından yeterlidir. KARBONAT- SİRKE KARIŞIMININ CİLDE ZARARI VAR MI?Karbonat- sirke karışımının cilt üzerinde bilinen bir yan etkisi yoktur. Ancak bu elbette ki alerjik olmayan bünyeler için geçerlidir. Alerjisi olan kişilerin bu maskeyi uygulamamaları gerekir. Aksi takdirde ciltte ciddi kızarıklıklar, şişlikler gözlenebilir ve aşırı kaşıntı başlayabilir. Nefes almada zorlanma, ateş, hırıltı ve öksürük gibi reaksiyonlar, maskenin nadir görülen yan etkileri arasında sıralanabilir.

Gıda ve ilaçlarda kullanılıyor! Katkı maddesi "Şellak" neden üretiliyor?

Gıdanın endüstriyel bir ürün haline gelmesiyle, hemen her gün tükettiğimiz gıdaların içerisinde çok sayıda katkı maddesi kullanılıyor. Birçok gıda maddesinde kullanılan katkı maddelerinden birisi de Şellak. Vitaminler, eczacılık ürünleri, şekerleme, çikolata ve hatta bazı meyvelerin yüzeylerini parlatıcı olarak şellak kullanılmaktadır. Şellak, coccus lacca diye bilinen bir böceğin reçineli salgı maddesidir. Katkı maddeleri listesinde E 904 sembolü ile gösterilmektedir. Etiketlerde şeker parlatıcısı, parlatma ajanı şeklinde ifade edilmektedir. Şekerlemelerde şellakın ana kullanım amacı çikolatalı ürünlerin kaplanmasındadır. Örneğin, çikolata kaplamalı fındık, üzüm, gıda destekleyiciler, ilaçlar, meyveler ve kahve çekirdek tanelerinde şellak kullanılmaktadır. HİNDİSTAN VE TAYLAND ORMANLARINDA BULUNAN BİR BÖCEKLaccifer lacca (Şellak’ın elde edildiği böcek) boyut ve renk olarak elma çekirdeğine benzemektedir. Şellak, bu böceğin kırılgan veya taneli bir salgısıdır. Hindistan ve Tayland’ın belirli ormanlarında bulunur ve dişi böceğin ağaç gövdesinin üzerine bıraktığı yapışkan kalıntı kabuklardan çıkartılır. Bu böcek gözenekleri arasından, lak adı verilen koruyucu bir örtünün içinde sertleşmiş zamklı bir madde çıkartır. Bu lak maddesi biriktirilir, ezilir, yıkanır ve kurutulur. Bütün bu işlemlerden sonra, vernikleme işlerinde kullanılır. 1 KG ŞELLAK İÇİN 300 BİN LAK (COCCUS LACCA)  BÖCEĞİ ÖLDÜRÜLÜYORŞellak, amonyak, sodyum borat, sodyum karbonat ve sodyum hidroksit gibi alkaliklerde ve çeşitli organik çözücülerde eriyebilir. Alkolde eritildiği zaman, tipik olarak etanol ve metanol ile sağlam ve sert bir tabaka oluşturur ki bu mobilyacılıkta kullanılan parlaklığı sağlar. 1 kg şellak üretimi için 300 bin lak böceğinin öldürülmesi gerekmektedir ve yıllık üretimin 20 bin ton olduğu tahmin edilmektedir. Şellağın ana ithalatçıları Mısır, Almanya, Endenozya, İtalya ve ABD’dir. ŞELLAK HANGİ GIDALARDA KULLANILIYORLak böceğinden elde edilen şellak katkı maddesi çikolata kaplı drajelerde, şekerlemelerde, sakız, meyvelerin ve gıda maddelerinin parlak görüntü kazanmasında kullanılıyor. ŞELLAK İLAÇLARDA DA KULLANILIYORŞekkal aynı zamanda tablet ve kapsüllerde kaplayıcı olarak kullanılmaktadır. Özellikle time-release özelliğine sahip ilaçlarda yani ağızdan alınır alınmaz etkisini göstermeyen, belli bir süre sonra örneğin iki saat, üç saat sonra etkisini gösteren ilaçlarda da şellak kullanılmaktadır. Helal gıda sertifikası veren kurumlar şellak kullanılan ürünlere helal gıda sertifikası vermiyor. Tabi burada iş tüketiciye düşüyor… Hanefi, Şafi ve Hanbeli fukarasına göre böceklerin yenmesi haram olduğu dikkate alınırsa, böcek gövdesinin gözeneklerinde bulunan bu maddenin gıda ve ilaç üretiminde kullanılmasında mahzur oluşmaktadır. Ancak bazı ulemalar, bu maddeye helâl fetvası vermiş bulunmaktadır.    

Kalsiyum, sodyum, demir... Tam bir şifa kaynağı! Mısırın faydaları

Sahillerde nerede ise her köşe başında bekleyen seyyar satıcılar, yazın resmen geldiğini hissettirmeye başladı. Özellikle közde veyahut da haşlanmış olarak hazırlanan mısırın tezgahlarda yerini alması ile birlikte, sahiller dolup taşmaya başladı. Yazın en çok tüketilen yiyecekler arasında yer alan ve farklı farklı kullanım alanları ile mutfaklarda geniş bir yere sahip olan mısır, uzmanların tavsiyelerine de konu olmaya başladı. Mısırın özellikle dolaşım ve sindirim sistemi üzerinde önemli etkilerinin olduğunu belirten uzmanlar, bu yararlı yiyeceğin insan sağlığını desteklediğini ifade etti. MISIRIN İÇERİĞİNDE NELER VAR?Kökeni Meksika ve Orta Amerika’ya dayanan mısır, iki metreye kadar uzayan sap gövdelerde yetişen bir bitkidir. Mor, kırmızı ve kahverengi taneleri olan bu bitkinin en bilindik hali ise sarı taneli olan çeşididir. Mineral, lif ve vitamin bakımından son derece zengin olan mısırın içerisinde bol miktarda A, B6 ve B12 vitaminleri bulunur. Yanı sıra kalsiyum, demir, potasyum ve sodyum bakımından da zengin olan mısırda az miktarda da olsa protein de bulunmaktadır. MISIRIN FAYDALARI NELERDİR?Vitamin, lif ve mineral bakımından zengin olan mısır, bu özellikleri ile insan sağlığını çok çeşitli açılardan desteklemektedir. Mısır ile ilgili yürütülen çalışmalar neticesinde bu bitkinin birçok faydası olduğu tespit edilmiştir. Mısırın öne çıkan faydaları şu şekilde sıralanabilir: Çözünür ve çözünmez lifler bakımından zengin olduğu için vücutta kolesterol emilimini artırır.Yüksek lif içeriği sayesinde bağırsak sağlığını destekler.Hemoroid sorunlarının önüne geçer.Tam tahıllı olması sebebi ile kolon kanserini önlemede başarılıdır.Folik asit ve B12 bakımından zengin olduğu için demir eksikliğini giderilmesine destek verir.Omega- 3 yağ asidi içerdiği için kötü kolesterolü düşürür.B vitamini bakımından zengin olduğu için zihin sağlığını destekler.A vitamini bakımından zengin olduğu için görme bozukluklarının önüne geçer.Sindirim sistemini düzenler. Kabızlık gibi sorunların önüne geçer.

Bildiğiniz tüm yağları bir kenara bırakın! Fındık yağının faydalarını duyunca markete koşacaksınız

Mutfaklarımızda kullandığımız birçok yağ çeşidi bulunmaktadır. Milyonlarca kişi tarafından en çok kullanılan yağlar tereyağı ve ayçiçek yağıdır. Ancak uzmanlar klasik hale gelen yağlara ek olarak piyasada satışları yapılan faydalı yağlara bir şans verilmesi gerektiğini savunmaktalardır. Uzmanlar tarafından sık sık gündeme getirilen yağlardan biri de fındık yağıdır. Latince ‘crylus avellana’ olarak bilinen ve birçok faydası ile de adından söz ettiren fındık yağı, besleyici içeriği ile öne çıkmaktadır. Peki, fındık yağını özel kılan nedir? Fındık yağı tüketimi neye/ nelere iyi gelir? İşte fındık yağına dair tüm merak edilenler… FINDIK YAĞI NEDİR?Fındık yağı, vitamin ve mineraller bakımından son derece güçlü bir içeriğe sahiptir. Çeşitli yöntemler ile fındıktan elde edilen bu yağın dayanıklılığı yüksektir. Bitkisel yağ türlerinden olan fındık yağı, içerdiği bileşenlerin oranına ve cinsine bağlı olarak zeytinyağı ile benzer özelliklere sahiptir. Her iki yağ türünde de yüksek oranda oleik asit olduğu bilinmektedir. Oleik asit, yağın içeriğini zenginleştirmektedir. Oleik asit miktarı ne kadar yüksekse o yağ aynı oranda dayanıklıdır. Yanı sıra yüksek kolesterolün kontrol altına alınmasında da oleik asidin ve dolayısı ile de fındık yağının başarılı olduğu bilinmektedir. FINDIK YAĞININ BESİN DEĞERLERİ VE FAYDALARI100 gram fındık yağı üzerinden hesaplanmış olan besin değerleri şu şekildedir:  66,04 gram oleik asit21,78 gram çoklu doymamış yağ asidi 7,65 gram doymuş yağ asidi (stearik asit, palmitik asit, behenik asit, araşidonik asit, palmitoleik asit, lignoserik asit) 37,1 mg alfa tokferolFındık yağının öne çıkan faydaları şu şekilde sıralanabilir: Kalp ve damar sağlığını destekler.Vitamin ve mineraller bakımından zengin olduğu için bağışıklığı güçlendirir.Düşük miktarda tuz içerdiği için tansiyon hastaları tarafından tüketilebilir. Hipertansiyona iyi geldiği bilinmektedir.Kan şekerini dengeler.Kolesterolü dengeler.Vücudu serbest radikallerin zararlarına karşı korur.

Radyasyon etkilerini sıfırlıyorlar! Evin havasını değiştirmek o bitkiler ile mümkün

Son dönemlerde artan akıllı cihaz kullanımı sebebi ile yaşam alanlarımızın her noktasında ciddi bir radyasyon tehlikesi ile karşı karşıya kaldık. Uzmanlar tarafından yapılan açıklamalarda özellikle bebeklerin ve küçük yaşta çocukların bulundukları alanlarda radyasyon yayılımına sebep olabilecek cihazların olmaması gerektiği bilgileri yer almaktadır. Yalnızca bebekler ve çocuklar için değil yetişkinler için de büyük bir tehlike arz eden radyasyon, uzun vadede ciddi sağlık sıkıntılarına sebep olabilmektedir. Bu noktada teknolojiden bağımsız düşünülemeyen yaşam alanları için birtakım önerilerde bulunan uzmanlar, bitkilere dikkat çekti. Bazı bitkilerin radyasyonun etkilerine karşı savaştığını ifade eden uzmanlar, ayrıntıları paylaştı. YAŞAM ALANLARINA SAĞLIKLI DOKUNUŞBitki uzmanlarına göre bazı salon bitkilerinin mutlaka her evde ve diğer yaşam alanlarında olması gerekiyor. Bitkilerin radyasyonu emme ve ortamın havasını temizleme gibi özelliklere sahip olduğunu belirten uzmanlar, o bitkiler ile ilgili tüm detayları paylaştı. RADYASYONU ÖNLEYEN, HAVAYI TEMİZLEYEN SALON BİTKİLERİBitki uzmanları ve konu ile ilgili uzmanlıkları bulunan diğer kişiler, ortamın havasını temizleyen ve yanı sıra radyasyonun etkilerine karşı da savaşan bitkilere dikkat çekti. Söz konusu bitkiler ve özellikleri ise şu şekilde paylaşıldı: Dağ palmiyesi: Formaldehit, benzen ve amonyak gibi zararlı toksinleri emiyor.Yelken çiçeği: toksik ve alerjenik hava kirleticilerini azaltıyor.Kauçuk bitkisi: Çocuklarda astımı tetikleyebilir. Anca ortamlarda toksin temizleyici görevindedir.Janet vraig bitkisi: ‘Mısır sapı’ olarak da bilinir. Astımı ve alerjik riniti artıran tolüenin havasını temizler. Aloe vera: NASA’nın ‘hava filtreleyen bitkiler’ listesinde yer alır. Yatak odasında olması tavsiye edilir.İngiliz sarmaşığı: Havadaki toksinleri filtreler. Eğrelti otu: Baş ağrısı, nefes alamama ve kanserli hücre gibi olumsuz durumlara karşı savaşır.Paşa kılıcı: Havada bulunan 5 ana toksinin 4’ünü temizleme özelliğine sahiptir.·Çin Herdemyeşili: Havadaki formaldehiti ve benzeni temizler.Flamingo çiçeği: Türünün tek örneği olan bu bitki kırmızı çiçekleri sayesinde renk patlamasına şahitlik ettirir. Öksürüğe, burun ve boğaz tahrişlerine neden olan kimyasalları temizler.

Yılan yağı nedir, neye iyi gelir? Yılan yağı nasıl kullanılır?

Son dönemlerde özellikle bakım rutinlerine dahil edilen ve dolayısı ile de bakımlarına düşkün olan diğer kişiler tarafından da arama motorları üzerinden sık sık sorgulanan yılan yağını sizler için araştırdık. Yılan yağı özellikle Çin’de uygulanan geleneksel tedavi yöntemlerinin vazgeçilmez ürünleri arasında yer almaktadır. Konsantre bir EPA kaynağı olduğu bilinen bu yağ, antiinflamatuar özelliktedir. Günümüzde birçok kozmetik ürününün içerisinde bulunan yılan yağının özellikle saç ve cilt üzerinde olumlu etkilerinin olduğu bilinmektedir. Peki, yılan yağı tam olarak nedir, ne işe yarar? İşte yağa dair tüm ayrıntılar… YILAN YAĞI NEDİR?Yılan yağı, Çin’de bulunan su yılanının yağından elde edilir. Boğa yılanı, deniz yılanı ve diğer yılan türlerinden de bu yağın elde edilebildiği bilinmektedir. Yılanlardan elde edilen katı ve sıvı yağlar, yüksek miktarda omega- 3 yağ asidi içeren ve ‘eiokosapentaenoik asit’ adlandırılan EPA açısından zengindir. Bu özelliği ile iltihabı azaltma yönünde etkilere sahip olan yılan yağının özellikle saça ve cilde iyi geldiği bilinmektedir. YILAN YAĞININ FAYDALARI NELERDİR?Yılan yağının öne çıkan faydaları şu şekilde sıralanabilir: Artrit belirtilerini hafifletir.Cilde canlılık kazandırır.Bağışıklık sistemini güçlendirir.Cilt tahrişlerini yatıştırır.Bilişsel yetenekleri geliştirir.Duygu durumunu düzenleyerek ruj sağlığını destekler.Saç köklerini güçlendirerek saç sağlığını iyileştirir.Kas ağrılarını dindirir.Kalp sağlığını destekler. Kan basıncını düşürür.Yılan yağının yukarıda sıralamış olduğumuz faydalarını kendilerinde de gözlemlemek isteyen birçok kişi, bu yağı nasıl kullanmaları gerektiğini merak eder. Yılan yağı cilt bakımı ve masaj için sıklık ile kullanılan doğal içerikli bir yağdır. Bu neden ile cilde direkt olarak uygulanmasında bir sakınca görülmeyen bu yağ diğer cilt bakım ürünleri ile de karıştırılabilir. Saç bakımında da rol oynayan yılan yağı, saç uçlarının yanı sıra saç derisine de uygulanabilir. Ancak bu yağın güçlü bir içerikte olması çeşitli alerjik reaksiyonlara sebep olabilir. Bu neden ile yılan yağı kullanmadan önce cildin ufak bir kısmı üzerinde denenmesi, olası alerjik reaksiyonların önüne geçilebilmesi açısından son derece önemlidir.

Günde 2 kaşık yiyen hastalıklara meydan okuyacak! Nar ekşisinin faydaları

Sağlıklı yaşamın sağlıklı beslenmekten geçtiğini belirten uzmanlar, bağışıklık sisteminin de yeme- içme alışkanlıklarına bağlı olarak güçlendiğini ifade etti. Bu kapsamda öncelikle mevsim sebze ve meyvelerinin tüketilmesi gerektiğine dikkat çeken uzmanlar, nar ekşisi için de ayrıca bir parantez açtı. Nar ekşisinin başta antioksidan olmak üzere pek çok vitamin ve mineral bakımından zengin olduğunu belirten uzmanlar, bu besinin düzenli olarak tüketilmesi halinde kişinin daha dinç hissedeceğini ifade etti. Peki, nar ekşisini bu denli özel kılan ne? Nar ekşisi tüketmek neye/ nelere iyi gelir? İşte konuya dair ayrıntılar… NAR EKŞİSİ NEDİR, FAYDALARI NELERDİR?Doğurganlık, bereket ve refah gibi kavramların sembolü haline gelmiş olan narın çeşitli işlemlerden geçirilmesi neticesinde elde edilen nar ekşisi başta salatalarda olmak üzere pek çok yemeğin içinde kullanılır. Askorbik asit ve folik asit bakımından zengin olan nar ekşisinde aynı zamanda; A, B1, B2, C, EE ve PP vitaminleri de bulunmaktadır. İçerik bakımından son derece güçlü olan nar ekşisinin insan sağlığına sunduğu katkılar temel olarak şu şekilde sıralanabilir: Antioksidan bakımından zengin olduğu için vücuttaki serbest radikallere karşı savaşır. Hücre hasarını önler, yaşlanma sürecini yavaşlatır.Düzenli olarak tüketilmesi halinde kalp ve damar sağlığını iyileştirir.Hamilelik döneminde tüketilmesi halinde anne ve bebek sağlığı bakımından son derece önemli olan folik asit sayesinde bebeğin sinir sisteminin gelişmesine yardımcı olur.C vitamini bakımından zengin olduğu için bağışıklık sistemini güçlendirir. Antiinflamatuar özellikte olduğu için vücut içi iltihap oranını düşürür.Bağırsak hareketlerini artırarak sindirim sağlığını iyileştirir. Prostat, meme ve kolon kanserlerine karşı koruyucudur.Kan basıncını düşürür.Hamilelikte bebeğin omurilik ve beyin gelişimini destekler. Annede ise enerji seviyesinin artmasını ve dolayısı ile de yorgunluk hissinin düşmesini sağlar.NAR EKŞİSİ NE KADAR TÜKETİLMELİ?Nar ekşisinin insan sağlığı üzerindeki katkılarından yararlanmak isteyenlerin bu ürünün tüketiminde dikkatli olması gerekir. Aşırı dozda tüketilen nar ekşisi başta midede olmak üzere vücudun çok çeşitli alanlarında istenmeyen durumların gözlenmesine yol açabilir. Uzmanlara göre yetişkinlerin günde 1 veyahut da 2 yemek kaşığı kadar nar ekşisi tüketmeleri, besinin faydalarının vücuda yansıması için yeterlidir. Bu miktar hamile ve emziren kadınlar için günde 1 yemek kaşığını, çocuklar için ise 1 çay kaşığını geçmemelidir.

❌