Okuma görünümü

Yeni makaleler mevcut. Sayfayı yenilemek için tıklayın.

Emekli askerlere konuşma yasağı getiren hüküm kanun teklifinden çıkarıldı

TBMM Milli Savunma Komisyonu ilk toplantısını AK Parti Kayseri Milletvekili Hulusi Akar başkanlığında toplandı. Daha sonra teklifin ilk imza sahiplerinden AK İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebi, düzenlemeye ilişkin bilgi verdi. Kanun teklifinin 60 maddeden oluştuğunu söyleyen Akar, "şehit yakınları arasında anne ve babalar da çok önemli, biraz önce arkadaşlarımızın da vurguladığı gibi. Rastladığım bir olayda şehidin eşinin zamanla şehidin anne ve babasıyla ilişkilerinin bozulduğunu; şehit eşinin anneanne ve büyükbabaya torunlarını göstermemeye başladığını, bunun da onları çok üzdüğünü ve çok ciddi dramatik aile sorunların çıktığını gördük. Şehidin eşiyle o kadar makul konuşmaya ve bütün ricala rımıza rağmen kadını ikna edememiştik, dolayısıyla kanun ve yönetmeliklerle de her sorunun çözülemeyeceği ortada. Onun için bu konu ya kapsamlı bir şekilde bakmak suretiyle yani bu şehitlerimiz şehit olduktan sonra, vatanı, milleti için hayatını feda ettikten sonra geride kalanların eş, çocuk, anne, baba, yakınlarıyla olan münasebetlerini de düzenleyici bir çalışmayı önümüzdeki günlerde yapmak mecburiyetinin ortaya çıktığını görüyoruz" dedi.  Mehmet Ali Çelebi, kanun teklifine ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı: "Teklif ile Anayasa Mahkemesi'nin vermiş olduğu kararlarla iptal edilen maddelerin tadil edilmesi ve muhtemel iptal kararların önüne geçilebilmesine yönelik düzenleme yapılması anlaşılmaktadır bu şekidle 15 madde vardır. Ayrıca Milli Savunma Bakanlığı'nın teşkilat yapısında meydana gelen değişiklikler kapsamında uyum düzenlemeleri yapılmaktadır bu şekilde de 9 madde vardır. TSK personeli ve özlük haklarındaki iyileştirmeler 17 madde teklifin yüzde 30'nu oluşturmaktadır. Bunları özetlersek şehit anne babalarımızın Türkiye harp malulu şehit dul ve yetişmelri derneğine üye olmaları sağlanmaktadır." "Kanun teklifinin içinde her şey var ama ölüme giden, bir üniforması kefeni olan astsubay yok"CHP İzmir Milletevekili Murat Bakan, astsubayların tazminat talepleri olduğunu belirterek şunları söyledi: "Astsubayların bu kanun teklifi buraya geldiğinde tüm personelin, uzman çavuşların, astsubayların öncelikli beklentisi astsubayların tazminat sorunları.  Onun dışında da sorunları var astsubayların, sadece tazminat değil ama öncelikli sorunu taz minat. Yani ölüm emrini veren, birlikte mücadele ettiği, cephede silah arkadaşlığı yaptığı subay altı, yedi tane tazminat alırken astsubay bir tazminat bile alamıyor. Bir astsubay emekli olduğunda görevdeyken aldığı maaşın yarısını alabilirken bir subay yüzde 70’ini alıyor. Bu statü gereği maaş farklılıkları olabilir ama bu onları çok ciddi ekonomik sıkıntılara sokuyor.   Dolayısıyla astsubayların tazminat problemi başta olmak üzere astsubay meslek yüksekokullarının lisans seviyesine çıkması, özlük haklarıyla ilgili diğer tüm sıkıntıların öncelikli olarak bu kanun teklifinin içinde olması gerekirdi ve şu an muvazzaf ve emekli tüm astsubay personel bu kanun teklifinin buraya gelmesini bekliyordu ama bu kanun teklifinin içinde her şey var ama vatanı bekleyen, vatanı için bir emirle ölüme giden, bir üniforması kefeni olan astsubay yok." "Teklifin ikinci maddesi kanundan çıkarıldı" Teklifin tümü üzerine görüşmelerin ardından, Akar kanun teklifinin maddelerininin görüşülmesine geçti.  Teklifin ikinci maddesindeki, "Görevden ayrılan Bakanlık personelinin de Bakanlığın görev ve sorumluluğuna ilişkin konularda, görevde oldukları süre içerisinde, rütbeleri dışında bulundukları makam ve görevlerine ilişkin unvanlarını kullanarak beyanat verenlere, açıklama yapanlara, yazı yazanlara altı aydan üç seneye kadar hapis cezası verilmesini" öngören düzenleme oy birliğiyle metinden çıkarıldı.    

Gökhan Günaydın: CHP'de hiç kimse birbirini hançerlemez

CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, TBMM'de düzenleyediği basın toplantısında gündeme ilişkin açıklamalar yaptı. Günaydın, Gezi Parkı olaylarının 11. yıl dönümünü kutlayarak sözlerine başladı. "Gezi milyonlarca insanın ortaya çıkan ve ortaya çıkan düzene 'hayır' dediği bir şanlı direniştir" diyen Günaydın, Gezi protestolarında hayatını kaybedenleri andı. Günaydın, "Hangi önemli karar muhalefetten geliyorsa AKP bunu reddetmeyi marifet sayıyor" diyerek 11 Temmuz 1995'te Srebrenitsa'da yapılan soykırımı anma günü ile ilgili verdikleri kanun teklifi için TBMM'de grubu bulunan partilerin grup başkanvekillerini ziyaret ettiklerini, onlardan bu konuda ortak irade koymayı talep ettiklerini söyledi. Günaydın, "Bizi hiç yanıltmadı AKP, dedi ki, temmuz ayında bu konuya ilişkin genel görüşme açalım ve konuyu değerlendirelim. Bu genel görüşmede, AKP Srebrenitsa'da ortaya çıkan durumun soykırım olup olmadığını mı tartışacak. Yoksa bu kanun teklifi bizden geldiği için reddetmenin, komisyona havale etmenin, zamana yaymanın bir marifet olduğunu mu düşünüyor" dedi. Ortak bir araştırma komisyonu kurulmasına evet oyu kullanamıyorlarPolis intiharları ile ilgili araştırma önergelerinin de reddedildiğini hatırlatan Günaydın, AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin'in konuyla ilgili tartışmalar sırasında "Evet biz de bu konunun birlikte araştırılabileceğini düşünüyoruz" dediğini hatırlatarak, "Düşünüyorsunuz da ne yapıyorsunuz? CHP'den bu grup önerisi geldiği için ortak bir araştırma komisyonu kurulmasına evet oyu kullanamıyorlar. Dolayısıyla polis intiharları çözülemeyen bir durum olarak varlığını sürdürmeye devam ediyor" tepkisini gösterdi. Dışişleri Teşkilatını Güçlendirme Vakfı Kanun Teklifi'nin hiçbir yerine katılmıyoruzDışişleri Teşkilatını Güçlendirme Vakfı Kanun Teklifi'nin AKP'nin bu hafta TBMM gündemine getirebildiği tek gündem olduğuna işaret eden Günaydın, "Bu tümüyle akla aykırı, ticaretin koridorlarında kaybolacak yeni bir dönem ifade etmektedir. Dışişleri Bakanlığı'nın kurduğu vakıf yaptığı ticari işlemlerde bunlara aracı olan ajanlar aracılığıyla çeşitli skandallara neden olursa, bu skandallar Türkiye Cumhuriyeti'nin Dışişleri Bakanlığı'na tahvil olmayacak mıdır? Bunun hiçbir yerine katılmadığımızı ifade edelim" diye konuştu. Günaydın, Burdur'da diyaliz hastalarının yaşadığı duruma yönelik CHP'li milletvekillerinin çalışmalarına dikkat öekerek "CHP halkın gündeminin peşinde" deyip son haftalarda atanmayan öğretmenler, yeni müfredata karşı ses yükseltme ve emekli mitingi gibi yaptıkları gündeme ilişkin çalışmaları anlattı. Üreticinin çığlığını CHP duyuyor ve TBMM'nin gündemi yapıyorRize'de pazara günü çay mitingi yapacaklarını hatırlatan Günaydın, "Özel sektöre çayını 14 tlye satmak zorunda olan çay üreticisinin çığlığını CHP duyuyor ve TBMM'nin gündemi yapıyor. Memlekette buğday hasadı başladı. Mayıs ayında ilan edilen buğday fiyatları bu sene ilan edilmedi. TMO fiyat ilan etmediği için hasat edilen buğdaylar ucuza kapatılmaktadır. Üreticinin bir yıllık alınterinin heba edilmesi anlamını taşımaktadır, CHP bunun da peşindedir" dedi. 7 Ekim'den sonra 6-7 ay niye bekledin, haklı eleştirilere niye iftira dedinRefah'ta Filistinli mültecilerin kaldığı BM çadırlarına İsrail'in yaptığı bombalı saldırı ile ilgili Günaydın, "Bunun bir din savaşı değil, bir ırkçılık olduğu bir kere daha ortaya çıkıyor. İsrail'de solcular Netenyahu hükümetine karşı protesto yapıyorlar. AKP hükümeti ne yaptı? 7 Ekim'de İsrail'İn saldırıları başladı, bundan 6 ay sonra 54 üründe İsrail'le ticareti yasakladılar. Onun da üzerinde 1 ay geçti tüm ürün gruplarında ticareti yasakladılar. 7 Ekim'den sonra 6-7 ay niye bekledin, haklı eleştirilere niye iftira dedin? Acaba bu ürünlerin tamamı ticari yasak kapsamına girmiş midir yoksa başka ülkeler üzerinden reexport faaliyetlerine devam ediyor musunuz?" ifadelerini kullandı. Gökhan Günaydın, gazetecilerin sorularını da yanıtladı. Sokak hayvanları ile ilgili düzenlemeleri içeren kanun taslağının Meclis'e geldiği açıklamaları ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bu konuyla ilgili grup toplantısındaki sözleri üzerine Günaydın, şunları söyledi: Yapılması gereken kısırlaştırma işlemlerini etkin şekilde ortaya koymak"Bize gelen bilgiler yasa tasarısının AKP grubun iletildiği yönünde ancak bizim gördüğümüz bir tasarı yok. 4 milyon civarında sokak hayvanı olduğu söyleniyor, 4 milyon sokak hayvanını kapsayacak barınağı ne kadar sürede inşa etmeyi, bunu hangi bütçeyle yapmayı planlıyorsun? Buralardaki bakım masraflarını nasıl karşılayacaksın? Biz bunun sınıfsal sorun olduğunu saptadık. Yapılması gereken ilgili mevzuatta temel düzenlemeler yapmak, kısırlaştırma işlemlerini etkin şekilde ortaya koymak, sorunu bir zaman dilimi içerisinde hafifletmek ve yok etmek. Yapılan kamuoyu araştırmaları AKP'ye ve MHP'ye o veren seçmenin önemli bir bölümünün de sokak hayvanlarının uyutulmasına sıcak bakmadığını göstermektedir." ''Erdoğan'ın 28 Mayıs seçimleri sürecine ilişkin açıklamaları ve 7. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun açıklamaları'' hatırlatılarak, görüşlerinin sorulması üzerin de  Günaydın, şunları söyledi: "14-28 Mayıs sürecini cumhurbaşkanlığı seçiminde kaybettik, milletvekilliği seçiminde de arzu edilen sonuçların çok gerisinde oylar aldık. O sürecin nasıl kötü yönetildiği bir yıl sonraki yerel seçim sürecinde elde ettiğimiz başarıyla kanıtlanmış durumdadır. CHP'de hiç kimse birbirini hançerlemez, hançerlemedi. CHP yoldaşlık ilkesiyle hayatına devam eden bir siyasi partidir. Türkiye'nin önüne bir tartışma konusu koymak yerine içinde bulunduğu kaostan çıkaracak çıkış planının peşindeyiz. Birinci parti olmak yalnızca bizim sorumluluğumuzu artırmıştır." Olcay Kılavuz'un görevden alınmasının zamanlamasını kamuoyunun takdirine sunarızEski MHP Milletvekili Olcay Kılavuz'un MHP Grup Danışmanlığı görevinden alınmasına ilişkin bir soruya da Günaydın, "Bir insanın görevi ne olursa olsun eğer bir suça kavuşma ihtimali varsa ve bu suç üstü suçsa gereği yapılır kimseden izin alınmaz. Olcay Kılavuz'un görevden alınmasının zamanlamasını kamuoyunun takdirine sunarız. Sonraki süreci izleyeceğiz Sinan Ateş davası açıklığa kavuşturulmadan Türkiye'nin olağan bir demokratik düzene geçebildiğini kimse iddia edemez. İddialar vahimdir. Bunlara ilişkin her türlü soruşturmanın bağımsız bir gözlemciyi ikna edecek nitelikte ve kalitede olmak üzere sürdürebilme zorunluluğu vardır" yanıtını verdi. Oralardaki işten çıkarmalara bizde olduğu gibi somut bazda bakmak gerekmektedirAKP yönetimindeki Menemen Belediyesi'nde işten çıkarmaları nasıl yorumladığı sorulan Günaydın, öncelikle kendi belediyelerinden örnekler vererek, "Biz ekmeğinin peşinde olan bir tek belediye çalışanını bugüne kadar kapının önüne koymadık. (AKP'li belediyelerde) Oralardaki işten çıkarmalara bizde olduğu gibi somut bazda bakmak gerekmektedir. Bizimkileri görmeyelim karşıdakilerden bol bol örnekler verelim anlayışı kabul edilebilir değildir" ifadelerini kullandı. Adliyede uzun namlulu silah sergilemekten çekinmeyen insanlar memlekette hakim savcı yapılmaktaİzmir Adli Yargı İlk Derece Mahkemesi Adalet Komisyonu Başkanı Hakim Oktay Tabur'un İzmir Adliyesi’nde bulunan dinlenme odasına astığı 13 tabanca ve 7 uzun namlulu tüfek sorulan Günaydın, şunları kaydetti: ''Adliyedeki uzun namlulu silah sergisi: Türkiye daha nasıl rezil olabilir, nasıl skandallara konu edilebilir? Yargı mensubunun silahla işi yoktur, kanunla işi vardır. Adliyede uzun namlulu silah sergilemekten, arkadaşlarına gösretmekten çekinmeyen insanlar memlekette hakim, savcı yapılmaktadır. Bütün bunlar Türkiye'nin temel bir arınma sürecine ihtiyacı olduğunu ortaya koyan örneklerdir."  

Prof. Dr. Sabri Tekir: "Gazzeli bir çocuk kadar cesaretiniz yok mu?"

Saadet Partisi Türkiye Büyük Millet Meclisinde haftalık olağan grup toplantısını İstanbul Milletvekili Bülent Kaya başkanlığında gerçekleştiriyor. Katil İsrail'in, Filistinli sivillerin Refah kentindeki çadır kamplarının hedef almasına tepki göstererek açılış konuşmasını yapan Kaya; Türkiye'deki sivil toplumda yeterli duyarlılığın olmadığını dile getirdi. Kaya, mevcut iktidarın Filistin'e yönelik adımlar atması gerektiğini ifade ederek "Elinde mühür bulunduran kişinin söz söylemesi değil, mührü vurması gerekir" ifadelerini kullandı. Kaya daha sonrasında ise kürsüye ilk konuşmasını yapmak üzere Saadet Partisi Genel Başkan Vekili Prof. Dr. Sabri Tekir'i kürsüye davet etti.  "İSTANBUL BİR İSLAM DİYARIDIR"Kürsüye çıkarak konuşmasına başlayan Tekir, 29 Mayıs 2024'ün İstanbul Fethi'nin 571'inci yıl dönümü olduğunu hatırlattı. "İstanbul bir İslam diyarıdır" dedi. Vatandaşların fetih gününü tebrik etti. Ardından sözü Filistin'de yaşanan katliamlara getirdi. "GAZZELİ BİR ÇOCUK KADAR CESARETİNİZ YOK MU?"Filistin'de büyük katliamlar ve saldırılar yaşandığının dikkat ile altını çizen Tekir, "Artık gözlerimizde Filistin için dökecek gözyaşımız, İsrail'e lanet okuyacak dermanımız kalmadı" dedi.  Saadet Partisi Genel Başkan Vekili Prof. Dr. Sabri Tekir "Gazze yerle bir edildi. Bombalanacak okul, hastane ve cami kalmadı. İsrail şimdi de çadırlarda kalan insanları çoluk, çocuk demeden bombalıyor ve yakıyor. Siz hala konuşmaktan öte bir şey yapmıyorsunuz yada yapamıyorsunuz. Sadece ve sadece bize düşen bir söz var. Yazıklar olsun. Tüm İslam dünyasına da yazıklar olsun. Bu katliamlar karşısında sizinle aynı tavrı takılanlara da, aynı sözü söylüyoruz. Kınamakla yetinenlere, bir araya gelemeyenlere, yaptırım uygulamayanlara da aynı sözü söylüyoruz. Yazıklar olsun." ifadelerini  kullandı.   Tekir, "Sizde İsrail askerlerine karşı direnen Gazzeli bir çocuk kadar bile cesaret yok mu? sorusunu sorma hakkı yok mu bu milletin" sorusunu sordu. "MESCİD-İ AKSA BİR GÜN MUTLAKA ÖZGÜRLÜĞÜNE KAVUŞACAKTIR"Necmettin Erbakan Hoca tarafından kurulan D8'in aktif olarak devreye girmesi gerektiğini vurgulayan Tekir, "Türkiye'nin çağrısı üzerine 8 Haziran 2024 tarihinde D8'e üye ülkelerin Dışişleri Bakanları olağan üstü toplanacağı duyurusu yapılmıştır. Biz bunu memnuniyet ile karşılıyoruz. Ama çok geç kalmış bir karar olarak memnuniyet ile karşılıyoruz. D8 kına metinleri yayınlamak için kurulmuş bir örgüt değildir. Gerektiği taktirde birlik ve beraberlik içerisinde bu tür olaylara müdahale etmek için kurulmuştur. D8 örgütünün gücünün farkına varın. İslam dünyasının geleceği açısından ne kadar önemli olduğunun bilincinde olunuz. Biz artık İsrail'in kınanmasından, İsrail'e lanet okunmasından bıktık. Unutmayın ki her işgalci gibi İsrail'de bir gün mutlaka hüsrana uğrayacaktır. Her soykırımcının tattığı acı sonu İsrail'de bir gün mutlaka tadacaktır. İlk kıblemiz Mescid-i Aksa bir gün mutlaka özgürlüğüne kavuşacaktır. Her bağımsızlık mücadelesi gibi, Filistinlilerin Gazzede verdiği bağımsızlık mücadelesi de bir gün mutlaka zafere ulaşacaktır." dedi.

Saadet Partisi TBMM grup toplantısı - Canlı

Saadet Partisi Türkiye Büyük Millet Meclisinde haftalık olağan grup toplantısını İstanbul Milletvekili Bülent Kaya başkanlığında gerçekleştiriyor. Katil İsrail'in, Filistinli sivillerin Refah kentindeki çadır kamplarının hedef almasına tepki göstererek açılış konuşmasını yapan Kaya; Türkiye'deki sivil toplumda yeterli duyarlılığın olmadığını dile getirdi. Kaya, mevcut iktidarın Filistin'e yönelik adımlar atması gerektiğini ifade ederek "Elinde mühür bulunduran kişinin söz söylemesi değil, mührü vurması gerekir" ifadelerini kullandı. Kaya daha sonrasında ise kürsüye ilk konuşmasını yapmak üzere Saadet Partisi Genel Başkan Vekili Prof. Dr. Sabri Tekir'i kürsüye davet etti.  "İSTANBUL BİR İSLAM DİYARIDIR"Kürsüye çıkarak konuşmasına başlayan Tekir, 29 Mayıs 2024'ün İstanbul Fethi'nin 571'inci yıl dönümü olduğunu hatırlattı. "İstanbul bir İslam diyarıdır" dedi. Vatandaşların fetih gününü tebrik etti. Ardından sözü Filistin'de yaşanan katliamlara getirdi. "GAZZELİ BİR ÇOCUK KADAR CESARETİNİZ YOK MU?"Filistin'de büyük katliamlar ve saldırılar yaşandığının dikkat ile altını çizen Tekir, "Artık gözlerimizde Filistin için dökecek gözyaşımız, İsrail'e lanet okuyacak dermanımız kalmadı" dedi. Saadet Partisi Genel Başkan Vekili Prof. Dr. Sabri Tekir "Gazze yerle bir edildi. Bombalanacak okul, hastane ve cami kalmadı. İsrail şimdi de çadırlarda kalan insanları çoluk, çocuk demeden bombalıyor ve yakıyor. Siz hala konuşmaktan öte bir şey yapmıyorsunuz yada yapamıyorsunuz. Sadece ve sadece bize düşen bir söz var. Yazıklar olsun. Tüm İslam dünyasına da yazıklar olsun. Bu katliamlar karşısında sizinle aynı tavrı takılanlara da, aynı sözü söylüyoruz. Kınamakla yetinenlere, bir araya gelemeyenlere, yaptırım uygulamayanlara da aynı sözü söylüyoruz. Yazıklar olsun." ifadelerini  kullandı.  Tekir, "Sizde İsrail askerlerine karşı direnen Gazzeli bir çocuk kadar bile cesaret yok mu? sorusunu sorma hakkı yok mu bu milletin" sorusunu sordu. Ayrıntılar gelecek...

AK Parti kampa giriyor... Herkes eteğindeki taşı dökecek

AK Parti, 31 Mart yerel seçim sonrası ilk kampına giriyor. Kamp, 31 Mayıs-2 Haziran tarihleri arasında Ankara Kızılcahamam’da yapılacak “31’inci İstişare ve Değerlendirme Kampı”nda yerel seçim sonuçları ve teşkilatların değişim talebi masaya yatırılacak. Bir diğer kamp ise 1-2 Temmuz tarihlerinde belediye başkanları ile yapılacak. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başkanlığında sürecek 3 günlük kampa tüm milletvekilleri katılacak. Her vekilden seçildikleri il ile alakalı rapor istenecek. Kampta, özellikle AK Parti’nin belediyeleri kaybettiği illerin vekilleri büyük ter dökecek. Yakın markaja alınacaklarını bilen vekiller ise 31 Mart seçimlerinin faturasının kendilerine kesilmemesi için hummalı bir çalışma yürütüyor. Ayrıca Yerel Yönetimler, Seçim İşleri ve Teşkilat Başkanlığı’nın da rapor sunacağı kampta, Dışişleri, İçişleri, Milli Savunma ile Hazine ve Maliye bakanları da sunumlar yapacak. DEĞİŞİM TALEBİ, KAMPIN GÜNDEMİ OLACAKAK Parti’nin, 31 Mart seçimlerini ikinci parti olarak bitirmesi üzeri parti içinde değişim talebi gün geçtikçe yükseliyor. Bu talep Kızılcahamam’da da karşılık bulacak. Kulislere göre, Genel Merkez başta olmak üzere parti teşkilatları tarafından parti içi değişime yönelik çalışmalar da gündeme getirilecek. 40’A YAKIN İL BAŞKANI DEĞİŞTİRİLECEKBöylece 2025 yılı Ekim ayında yapılması planlanan kongre öncesi değişimin yapıtaşları bu kampta döşenmeye başlayacak. Değişimin ilk adımı ise il başkanlıklarında olacak. 40’a yakın il başkanlığı ve yönetiminde görev değişimi olması beklenirken, kongrede ise parti vitrininde büyük oranda bir değişime gidilecek.

TBMM İliç Maden Kazasını Araştırma Komisyonu toplandı

TBMM İliç Maden Kazasını Araştırma Komisyonu Başkanı ve AK Parti Antalya Milletvekili Atay Uslu, komisyon olarak farklı maden ocaklarında incelemelerde bulunacaklarını, yarın Balıkesir'deki altın ve gümüş ocağını inceleyeceklerini bildirdi. Erzincan'ın İliç ilçesindeki maden ocağında meydana gelen kazanın tüm yönleriyle araştırılması ve benzer kazaların önlenmesine yönelik tedbirlerin belirlenmesi amacıyla kurulan Meclis Araştırma Komisyonu, AK Parti Antalya Milletvekili Atay Uslu başkanlığında toplandı. Uslu, toplantının açılışında yaptığı konuşmada, herhangi bir soru işareti kalmayacak şekilde ilgilileri dinlediklerini belirtti. Kazayla ilgili idari ve adli soruşturmaların sürdüğünü aktaran Uslu, bunları da takip ettiklerini dile getirdi. Atay Uslu, "Farklı maden ocaklarında incelemeler yapacağız. Yarın Balıkesir'in İvrindi ilçesinde bulunan altın ve gümüş ocağında incelemelerde bulunacağız. Önümüzdeki haftayla ilgili de takvim oluşturuyoruz." dedi. Komisyon Başkanı Uslu'nun açıklamalarının ardından Hacettepe Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Candan Gökçeoğlu'nun sunumuna geçildi.

Kılıçdaroğlu'ndan Akşener'e sitem dolu soru: Bir gün uygun ortam olur ilk sorum bu olacak

Eski Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu yerel seçim sonrasında katıldığı televizyonda gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. KRT TV'de açıklamalarda bulunan Kılıçdaroğlu, "Sayın Akşener'in masadan kalkma ve dönme gerekçelerini bilmiyorum, bir gün uygun ortam olduğunda ilk sorum bu olacak" şeklinde konuştu. "BİZİM PARTİDE DAYATMA OLMAZ"2023 yılındaki cumhurbaşkanlığı adaylığı süreciyle ilgili Kılıçdaroğlu "'Aday olacaksın', 'Mutlaka aday olmalı' diyorlardı. Daha önce de iki kez cumhurbaşkanlığı seçimi oldu ve ben aday olmadım. Kimse de o dönem sen aday ol demedi. Bizim partide dayatma olmaz. Altılı masada da bunlar konuşuldu. Biz orada kararları oy birliği ile alıyorduk. Başlangıçta hiç adaylık konuşmadık. Bu bana söylendi. 'Adaylığınızı şimdiden açıklayalım' dediler. 'Hayır' dedim. Karşı taraf seçimde hiçbir şey yapmadı ama hep biz suçlandık? Benim adaylığımı parti, MYK, PM istedi. Olduk. Bireysel Özgür bey demek doğru değil. Biz MYK toplantısı yapıyoruz. O dönem yayınlanan bütün anketlere bakın" dedi.  "BİR GÜN UYGUN ORTAM OLUR İLK SORUM BU OLACAK"İYİ Parti eski Genel Başkanı Meral Akşener'in masadan kalkmasına ilişkin Kılıçdaroğlu "Sayın Akşener'in hangi gerekçe ile masadan kalktığını ve döndüğünü bilmiyorum. Bir gün uygun ortam olur ilk sorum bu olacak. O kadar zor koşullarda mücadele verdik ki. Yorum yapıyorsan o günün atmosferine bakacaksın. Bir akıl tutulması var. Benim bildiğim gazetecilik böyle değil. Araştırır, bakar. Hiçbir ayrıntıya girilmeden, doğrudan doğruya Kılıçdaroğlu'na nasıl saldırırız, nasıl eleştiririz. O günkü anketlerde ben önde çıkıyorum, bugünkü anketlerde başkası önde çıkıyor. E o gün neden söylemediniz?" ifadelerine yer verdi. "EN BÜYÜK DEĞİŞİMİ BEN YAPTIM"CHP'deki en büyük değişimi kendisinin yaptığını belirten Kılıçdaroğlu "Partideki en büyük değişimi yapan lider benim. Bugüne kadar siyasi partilerin unuttuğu birçok insanla ben yan yana geldim. Çöp toplayıcılarıyla, apartman görevlileri ile, ev temizliğine giden kadınların yanında kim vardı? Biz halkçılaştık. Toplumun her kesimi ile bağlantı kurduk. Erdoğan 'Ey Kılıçdaroğlu siz Sivas'ın ötesine geçemezsiniz' diyordu. Geçtik. İlahiyatçılarla, polislerle bir araya geldim. Bunları yaparken siz neredeydiniz? Hayatı boyunca CHP'ye oy vermemiş toplumun saygın kesimlerinden insanlar var. 250'ye yakın toplantı yaptım onlarla. O kadar yanlış bir algı vardı ki CHP ile ilgili. CHP sağcılaşmadı, halkçılaştı. Biz toplumun yoksul kesimlerine gitmezsek ve sorunlarını nasıl çözeceğimizi anlatmazsak sizin iktidar olma şansınız yoktur zaten" diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İspanya Başbakanı Sanchez ile telefonda görüştü

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İspanya Başbakanı Pedro Sanchez ile bugün telefonda görüştü. Görüşmede, Türkiye ile İspanya ilişkileri, bölgesel ve küresel konular, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları ele alındı. Cumhurbaşkanlığı’nın X hesabından görüşmeye ilişkin yapılan açıklama şöyle: ''Cumhurbaşkanı Erdoğan görüşmede, İsrail’in Filistin’e yönelik katliamlarının bir an önce durdurulması ve İsrail’in uluslararası hukuka uymaya zorlanması gerektiğini belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, İspanya’nın Filistin’i devlet olarak tanıma kararını takdirle karşıladığını, bu adımın hem bölgede barış ve adaletin tesisine hem de iki devletli çözüm çabalarına güç katacağına inandığını ifade etti.''

BAE, Refah'a yönelik saldırıları sebebiyle İsrail'i kınadı

Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE), İsrail'in Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah bölgesine yönelik saldırılarını kınadığı bildirildi. BAE Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamada, Gazze Şeridi'nde derhal ateşkes yapılmasının önemi vurgulandı. Yerinden edilmiş en az 40 Filistinlinin ölümüne yol açan İsrail saldırılarının şiddetle kınandığı açıklamada, daha fazla can kaybının önlenmesi için derhal ateşkese ulaşılması gerektiği ifade edildi. Açıklamada, İsrail'in Refah kentine yönelik saldırıları derhal durdurmasını isteyen Uluslararası Adalet Divanı'nın (UAD) çıkarmış olduğu kararın uygulanması talep edildi. Ayrıca, açıklamada, işgal altındaki tüm Filistin topraklarında gerginliğin tırmanmasının durması ve insani felaket durumunun hafifletilmesi için gösterilecek çabaların kenetlenmesi gerektiği vurgulandı.

Temel Karamollaoğlu: Ülkemin problemlerini çözebilecek tek partiyiz

Saadet Partisi İstanbul İl Başkanlığı’nın komisyon raporlarının sunulduğu divan toplantısına telekonferans yöntemiyle bağlanıp teşkilat mensuplarına hitap eden Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, “Biz ülkemizin problemlerini çözebilmek için topyekûn insanımızı ayağa kaldırmak mecburiyetindeyiz. Şuna inanmalıyız kardeşlerim; ülkemizin problemlerinin tamamını çözebilecek tek parti Saadet Partimizdir. Biz Millî Görüş’üz; Milli Görüş, Saadet Partisi’dir.” dedi. Saadet Partisi İstanbul İl Başkanlığının divan toplantısı, geçtiğimiz gün Sultangazi ilçesinde gerçekleştirildi. Saadet Partisi Genel Başkan Vekili Sabri Tekir, Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Alev Sezen, Saadet Partisi İstanbul İl Başkanı Ömer Faruk Yazıcı, Saadet Partisi İstanbul Kadın Kolları Başkanı Zeynep Şule Rıdvanoğlu ve Saadet Partisi İstanbul il ve ilçe teşkilatlarının yoğun katılım sağladığı divan toplantısı, Sultangazi Hoca Ahmet Yesevi Kültür Merkezi'nde düzenlendi. Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu'nun telekonferans yöntemiyle teşkilat mensuplarına hitap ettiği divan toplantısında Saadet Partisi İstanbul İl Başkanlığının birim sunumları da gerçekleştirildi. “İSTANBUL TEŞKİLATIMIZ BİZİM ADETA KALBİMİZ GİBİ”Divan toplantısında telekonferans yöntemi sayesinde teşkilat mensuplarına hitap eden Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, İstanbul’un ve İstanbul teşkilatının önemine vurgu yaparak, “İstanbul teşkilatımız bizim adeta kalbimiz gibi. Bütün çalışmalarda diğer illerimizin teşkilatlarına örnek olacak çalışma yapısına sahiptir. Zaten her ilde İstanbul teşkilatımızda görev almış birkaç kardeşimiz bulunuyor. Biz ülkemizin problemlerini çözebilmek için topyekûn insanımızı ayağa kaldırmak mecburiyetindeyiz. Şuna inanmalıyız kardeşlerim; ülkemizin problemlerinin tamamını çözebilecek tek parti Saadet Partimizdir. Ben bunu bir övünç meselesi olsun diye söylemiyorum” ifadelerini kullandı. “BİZLER ERBAKAN HOCA’MIZIN TALEBELERİYİZ”Millî Görüş lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hoca’nın başlattığı yolu işaret eden Temel Karamollaoğlu, “Bizler Erbakan Hoca’mızın talebeleriyiz. Bu çığır bundan 50 küsur yıl önce Erbakan Hoca’mız sayesinde açıldı. Erbakan Hoca’mız bu ülkeye faydalı olabilmek için her yolu denedi. Fabrikalar kurdu, müteşebbis insanımızı ayağa kaldırıp onların kendi illerinde birtakım yatırımlar yaparak ülkemizin işsizlik ve ekonomik sorunlarını çözmek için çok çabaladı. Ama her seferinde önüne engeller çıkarıldı. Hoca’mızın şu sözü ‘Her yolu denedim, anladım ki siyasete girmeden ülkemin sorunları çözmem mümkün değil’ kulaklarımızda yer edinmeli. Siyaset, ülkenin bütün problemlerine çözmeye organize olmuş ve politikalar üreten insanların yeridir” şeklinde konuştu. “MİLLÎ GÖRÜŞ, BEN DE MİLLÎ GÖRÜŞÇÜYÜM DEMEK İLE OLMAZ”Temel Karamollaoğlu, Millî Görüş’ün siyaseti bir araç olarak kullandığını belirterek, “Bizler bir makam, mevki kazanmak ve belli imkânları kullanmak için hele de yandaşlarımızı ve çevremizde bulunan insanları kalkındırma ideali peşinde insanlar değiliz. Bizler ülkemizin, hatta sadece ülkemiz değil, tüm dünyanın başta kendi ülkemiz ve İslam coğrafyasının problemlerini çözmek için bu maksatla yola çıkmış tek siyasi görüşüz. Biz Millî Görüş’üz; Millî Görüş, Saadet Partisi’dir. Millî Görüş, ben de Millî Görüşçüyüm demek ile olmaz. Siz Millî Görüş’ü parçalayacaksınız, Millî Görüş prensiplerinin karşısında tavır sergileyeceksiniz, sonra da biz de Millî Görüşçüyüz diyeceksiniz. Affedersiniz, buna kargalar bile güler” ifadelerini kullandı. “DÜNYA SİSTEMİNİ DEĞİŞTİRİYOR”Konuşmasında Saadet Partisi’nin bir siyasi parti olarak devleti yönetmeye talip olduğunu hatırlatan Genel Başkan Vekili Sabri Tekir, “Bütün problem dünyayı okumak. Kanaatim odur ki Türkiye, yetişmiş insan tabakası ile dünyada ne olup ne bittiğini yeteri kadar okuma zahmetinde bulunmuyor. Bu ifademde söylemek istediğim dünya, sistemini değiştiriyor ve bu sistemi kim değiştiriyor? Yeni sistem ne? Ülkemizde kimsenin bunu anladığı yok. Öyle bir süreç yaşanıyor ki, bu süreçte siyasal sistemlerin değiştiği gibi siyasal sınırlar da değişiyor. Bu sistemin proje adı Ortadoğu Projesi değil, Büyük Ortadoğu Projesi’dir. Büyük Ortadoğu Projesi içinde Türkiye, Karadeniz Bölgesi, Balkanlar ve Kafkaslar var. Anlatmak istediğim şey, dünyada olan biten şeyleri bizlerin iyi görmesi gerekiyor. Biz bir siyasi partiyiz ve siyasi partiler devleti yönetmek için vardır” diye konuştu. “DIŞ POLİTİKAYI BİLMEYENLER DEVLETİ YÖNETEMEZLER”Konuşmasının devamında liyakat meselesine değinen Tekir, “Devleti yönetecek olanların birinci derecede bilmesi gereken şey dış politikadır. Dış politikayı bilmeyenler devleti yönetemezler çünkü siz kendi varlığınızı, vatanınızı, milletimizi ve kaynaklarınızı dışa karşı savunma konusunda tedbirsizseniz diğer alanlarda başarılı olamazsınız, bu kadar basit. İmkân bulduğum her fırsatta kürsüde dış politika konusuna vurgu yapıyorum. Bizim dünyada ne olup ne bittiğini takip etmemiz gerekiyor. Stratejik, ekonomik ve siyasi birlikteliğimizi sağlamak açısından bunların takibi son derece önemlidir. Başka türlü olmaz arkadaşlar. Bizim bu siyaseti iyi yönetmeyişimizin sıkıntılarını şimdi yaşıyoruz” açıklamalarında bulundu. "İSTİKAMET ÜZERE KALMAKTAN BİR AN OLSUN VAZGEÇMEDİK"Divan toplantısında teşkilat mensuplarına hitap eden Saadet Partisi İstanbul İl Başkanı Ömer Faruk Yazıcı, Millî Görüş davasının özüne işaret ederek, "Eksik kaldığımız, yanlış yaptığımız, yetemediğimiz birçok nokta olmuştur ama yol boyunca davamızın temel esaslarından bir kez olsun taviz vermedik. Yol boyunca istikamet üzere kalmaktan bir an olsun vazgeçmedik. Yol boyunca, bir sonraki seçim birkaç puan fazla alabilme uğruna ülkemizi ateşe atmadık. Bu konuda bize insafsızca saldıranlara bir kez daha söylüyorum; yol boyunca, bir sonraki seçim birkaç puan fazla alabilme uğruna ülkemizi ateşe atmadık" diye konuştu. "YILDIRMALARA KARŞI KUTLU BİR DAVADA ŞANLI BİR DESTAN YAZDIK"Saadet Partisi'nin Millî Görüş'ün tek siyasi partisi olduğunu hatırlatan Ömer Faruk Yazıcı, "Hoca’mızın soyadını kullanıp; nasırlaşmış kalpleri, köhnemiş zihinleri ve zehir saçan dilleriyle Hoca’mızın kemiklerini sızlatanlarla bir saniye bile olsun benzeşmedik. Çünkü biz biliyorduk ki Millî Görüş, bir sonraki seçimler için değil sonraki nesiller için çalışmanın adıydı. Tam da bundan dolayı ateşten gömleği giydik, türlü oyunlara, tehditlere, baskılara, yıldırmalara karşı kutlu bir davada şanlı bir destan yazdık. Tüm tehditlere, tüm engellere, önümüze serilen dikenli yola rağmen büyük bir mücadele koyduk. Siyasetimizde de hep ahlak ve maneviyatı esas aldık" dedi.

Meclis'te yoğun hafta: Dışişleri Vakfı, Kripto Para Düzenlemesi ve TSK personel yasası gündemde

Türkiye Büyük Millet Meclisi yeni haftaya yoğun gündem ile başlayacak. Bu hafta TBMM'de görüşülecek konuların başında Dışişleri Bakanlığı'nın hizmet kalitesini artırmak için bir vakıf kurulması öngörülüyor. Vakıf taşınmaz alabilecek, kiralayabilecek, inşa edebilecek, araç satın alabilecek ve bakanlığa tahsis edebilecek. Ayrıca yükseköğretim kurumları kurabilecek ve personelin niteliğini geliştirmeye yönelik çalışmalar yürütebilecek. KRİPTO VARLIKLARA DÜZENLEME GELİYORMeclisin bir diğer gündem maddesi ise Plan ve Bütçe Komisyonu'nda kripto varlıklara ilişkin düzenlemeler içeren bir kanun teklifi . Teklife göre kripto varlık hizmeti veren firmaların SPK'dan izin alması zorunlu olacak. Yetkisiz faaliyet gösterenlere hapis ve para cezası uygulanacak. Platformlar gelirlerinin bir kısmını SPK ve TÜBİTAK'a aktaracak. Mevcut firmalar bir ay içinde faaliyet izni almak veya tasfiye olmak zorunda kalacak. Yurt dışı firmalar da Türkiye'deki faaliyetlerini sonlandırmak zorunda. TSK PERSONEL KANUNU'NDA DEĞİŞİKLİKÖte yandan Meclis'te terör örgütleriyle iş birliği yapan, bu örgütlere yardım eden veya propagandasını yapan uzman erbaşların TSK ile ilişiği kesilmesi de masaya yatırılacak. Milli Savunma Bakanlığı sınavları internetten duyurulacak. Şehitlerin anne ve babaları da Harp Malulü Gaziler, Şehit Dul ve Yetimleri Derneğine üye olabilecek. Sözleşmeli erbaş ve erler mesai sonrası servis kullanabilecek. 1999 sonrası sigortalı olan ve 2018 sonrası kadrosuzluk nedeniyle emekliye ayrılanlara 25 hizmet yılı şartı aranmaksızın emekli aylığı bağlanacak. Amfibi Deniz Piyade Tugay Komutanlığı'ndakilerin ücretlerine yüzde 5 zam yapılacak. CEZAEVİ VE İLİÇ MADEN FACİASIDA GÜNDEM DE OLACAKDiğer gündem maddeleri: ise Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Dijital Mecralar Komisyonu'na bilgi verecek. Cezaevleri ziyaretleri görüşülecek. İliç Maden Kazası Araştırma Komisyonu akademisyenleri dinlemeye devam edecek.

Hilvan halkı 2 Haziranda ikinci kez sandığa gidecek

Yerel seçimlerde yüzde 33,20 oy oranıyla DEM Parti’nin kazandığı Hilvan Belediye Başkanlığı seçimleri, AKP'nin 15 sandığa itirazı üzerine Yüksek Seçim Kurulu'nun kararı doğrultusunda 2 Haziran'da yenilenecek. Yeniden sandık başına gidecek olan Hilvanlılar, belediye başkanlığı, belediye meclis üyeliği ile mahallelerin muhtarlık ve ihtiyar heyeti için oy kullanacak. Siyasi partilerin belediye başkan adayları, hem kent merkezinde hem de kırsal mahallelerde kapı kapı dolaşarak seçmenden destek istiyor. 31 Mart seçimlerinde 27 bin 686 seçmenin bulunduğu Hilvan'da, DEM Parti’nin adayı Serhan Paydaş yüzde 33.2, AK Parti’nin adayı Aslan Ali Bayık yüzde 30.71, Yeniden Refah Partisi’nin adayı Hanif Düzme ise yüzde 18.77, CHP’nin adayı Mehmet Celal Avcı yüzde 9.3 oy oranıyla seçimleri tamamlamıştı. "Hilvan en güzel şekilde yönetilmeyi hakediyor"Hilvanlı vatandaş, "İnşallah 2 Haziran'dan sonra yüzde 100 yani biz kazanacağız. Kararlıyız. Millet tepkilidir. Bunların yaptığı pisliğe karşı millet hep direnmiştir. İnşallah 2 Haziran'dan kazanacağız biz DEM olarak kazanacağız" dedi. Başka bir vatandaş, "Tabii büyük bir tepki gösteriyoruz. Hilvan bunu hak etmiyor. Hilvan en güzel şekilde yönetilmeye hak ediyor. Hilvan'da şu anda hiçbir hizmet yapılmamış. Son 50 yıldır Hilvan'a herhangi bir hizmet yapılmamış. Ya mevcut iktidar ve iktidar yanlıları bunu miilete reva görüyor" diye konuştu. Halkın mevcut başkandan şikayetleri olduğunu ifade eden bir vatandaş, "Halk artık mevcut başkanda şikayetçi bir durumda çünkü kendi akrabalarını, kendi yandaşlarını sürekli iş yalımında. Biraz belediyenin imkanlarını kendi ailesi içinde sürekli kullanmasından halk tepkili bu konuda" ifadelerini kullandı. Başka bir vatandaş, "Benim Hilvan halkına bir çağrım var. Beş yıl önceki İstanbul'da olan bir seçimi kendi gözüne, kendi aklına, kendi beynine getirsinler. Binali Yıldırım dedi ki; 'Teşekkürler İstanbul kazandık' ama seçimler iptal oldu. Adama zulmettiler, fakat o adam yine girdi ikinci seçimde 800 bin fark attı. Bu Hilvan seçimi de benim görüşümde İstanbul seçimleri gibi olmuştur. Hilvan halkı bunu biliyor, herkes de biliyor. 7'den 70'e, 4 yaşındaki de 70 yaşındaki insanda bunun farkındadır" diye konuştu.

Cemil Çiçek: Yüzde yüz mutabakat olmadan yeni anayasa imkansız

Küresel Gazeteciler Konseyi'nin (KGK) "Ankara Sohbetleri" bu haftaki programının konuğu Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi, TBMM eski Başkanı ve Adalet eski Bakanı Cemil Çiçek, gündemdeki gelişmelere dair önemli değerlendirmelerde bulundu.  Yeni Anayasa çalışmalarına ilişkin konuşan ve 9. Yargı Paketi'nde yer alan "etki ajanlığı” ile ilgili taslak düzenlemeyi değerlendiren Çiçek, “İlk 4 maddede hiçbir kalem oynatılmaz. Örneğin bir siyasi partinin ilk dört madde hassasiyeti var, başkasının vatandaşlık maddesi konusunda hassasiyeti var, öbürünün anadil konusunda hassasiyeti var, bu nedenle yüzde yüz mutabakatın sağlanması gerekir" dedi. Türkiye’nin 1982’den bu güne Anayasa’nın değişmesi yönünde görüş birliğinde olduğunu vurgulayan Cemil Çiçek, Türkiye’nin yeni bir Anayasa’ya muhakkak ihtiyaç duyduğunu söyledi. 1982 Anayasası’nın “devlet ve güvenlik” temelli olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi Çiçek, 82 Anayasasının günümüz ihtiyaçlarını karşılayamadığına işaret etti. Günümüz koşullarının hem içeride hem de uluslararası düzlemde 1980 koşullarından çok uzak olduğunu söyleyen Çiçek, anayasanın geçen 42 yıl içerisinde çokça değişikliğe uğradığına da vurgu yaptı. "Dünü hatırlamazsanız her şey sıfırdan başlıyor gibi olur"Cemil Çiçek, anayasaya dair değerlendirmelerine şöyle devam etti: “1982 Anayasası yürürlüğe girdikten sonra belli bir tarihe kadar siyasette aktör olan insanlar da yok, partiler de yok, yani bazı partiler bu değişikliği yapmış diyelim ki, Doğru Yol Partisi diyelim, CHP diyelim, Anavatan Partisi, o zaman buna karar veren insanlar rahmetli olmuş, hepsini rahmetle saygıyla anıyoruz. Onlar da gitmiş tüzel kişilik olarak partiler de yok, yepyeni bir nesil gelmiş yepyeni bir siyaset yapan insanlar çıkmış bunlar ne 82’yi yaşamış, önemli bir kısmının da sonraki değişikliklerinin hangi sebepten dolayı yapıldığına dair çok fazla bilgisi yok.Halbuki Meclis tutanaklarına falan bakılsa iyi kötü bunlar gerekçe olur. Dünü hatırlamazsanız her şey sıfırdan başlıyor gibi olur, hâlbuki devlet hayatında hiçbir şey sıfırdan başlamaz. Kuralları da kurumları da ortaya çıkaran ihtiyaçlardır. Hangi ihtiyaçlardan 82 Anayasası yapıldı? Hangi ihtiyaçlar daha sonra ortaya çıktı ki çok sayıda Anayasa değişikliği yapıldı? Birisi 3 madde değiştirmiş, birisi 24 madde değiştirmiş, öbürü 35 madde değiştirmiş, aralarda Türkçe imla uyumu bile yok. Gelişmiş ülkelerde o ülkenin dilinin en mükemmel kullanıldığı hukuk metni Anayasa’dır, Fransız Anayasasına bakarsanız Fransızcanın en iyi kullanıldığını görürsünüz; Alman Anayasası da öyle. Bizimki ise bu açıdan baktığımızda en kötü Türkçeyle yazılmış bir Anayasa.”"İlk 4 maddede hiçbir kalem oynatılmaz”Anayasa’nın ilk 4 maddesine ilişkin değişiklik yapılamayacağına değerlendirmesinde bulunan Çiçek, bu konuda toplumsal bir uzlaşının olduğunu ve konunun tartışmaya kapalı olduğunu dile getirdi: “İlk 4 maddede hiçbir kalem oynatılmaz, şimdi 4 maddeye dokunmadığınızda ki dokunulsun anlamında söylemiyorum yanlış anlaşılmasın bunun altını çizerim. Örneğin bir siyasi partinin ilk dört madde hassasiyeti var, başkasının vatandaşlık maddesi konusunda hassasiyeti var, öbürünün ana il vesaire konusunda hassasiyeti var, bu nedenle yüzde yüz mutabakatın sağlanması gerekir" ifadelerini kullandı. 9. Yargı Paketi'nde "Etki ajanlığı" değerlendirmesi9. Yargı Paketi'nde "etki ajanlığı" ile ilgili taslak düzenlemeye ilişkin de değerlendirmede bulunan eski Adalet Bakanı Cemil Çiçek, tanımlamanın net ve köşeli bir şekilde yapılmasının gerekliliğini vurguladı. Konunun 25 yıldır ülkede tartışıldığını belirten Çiçek, tasarının çok hassas köşeli ve yoruma en kapalı şekli ile uygulanması için bir çalışmanın yapılmasının şart olması gerektiğini ifade etti. Cemil Çiçek, muğlak ve yoruma açık ifadelerin mağduriyetler yaratacağını da ekledi.

AKP, TSK personeline ilişkin kanun teklifini TBMM Başkanlığına sundu

AKP Grup Başkanı Abdullah Güler, TSK personeline ilişkin kanun teklifinin, Milli Savunma Bakanlığının kadro ve kuruluşunda görev yapan uzman erbaş, er ve sözleşmeli erbaş erlerin başta görevde başarısız olma, intibak edememe ve kendilerinden istifade edilememe halleri olmak üzere sözleşme fesih nedenlerinin ve bu hallerde uygulanacak yaptırımların neler olduğunun kanunla düzenlenmesini içerdiğini bildirdi. Güler, Meclis'te yaptığı açıklamada, 60 maddeden oluşan Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) Personel Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin TBMM Başkanlığına sunulduğunu bildirdi. Milli Savunma Bakanlığı ve bünyesinde bulunan güvenlik birimlerinin her birinin yüzyıllara dayanan bir devlet geleneğini, disiplinini ve en ufak bir aksamaya bile yer vermeyecek, her detayı düşünülmüş kurallar bütününü temsil ettiğini dile getiren Güler, şunları kaydetti: "Bu kurumlarımız kökleriyle ulu bir çınar gibi toprağa sağlam basan ama aynı zamanda değişen zaman ve ortamla birlikte oluşan yeni durumlara ve ihtiyaçlara göre kendini sürekli yenilemek suretiyle filizlenen bir fidan gibi dinamik ve canlıdır. Yaşadığımız coğrafya, ülkeleri de karşı karşıya getiren küresel gerilimler bu göz bebeği kurumuzun, Milli Savunma Bakanlığı'nın detay gibi gözükse de ihtiyacı olan her bir düzenlemeyi hayati kılmaktadır." "Tür Silahlı Kuvvetleri'nin ihtiyaç duyduğu konuların yasal zeminini oluşturuyor"Bu kanun teklifinin her bir maddesinin Türk Silahlı Kuvvetleri'nin kendi iç işleyişinde son derece önemli olan düzenlemelerle Tür Silahlı Kuvvetleri'nin ihtiyaç duyduğu konuların yasal zeminini oluşturduğunu kaydeden Güler, şöyle devam etti: "Teklif, Milli Savunma Bakanlığı'nın kadro ve kuruluşunda görev yapan uzman erbaş, er ve sözleşmeli erbaş erlerin başta görevde başarısız olma, intibak edememe ve kendilerinden istifade edilememe halleri olmak üzere sözleşme fesih nedenlerinin ve bu hallerde uygulanacak yaptırımların neler olduğunun kanunla düzenlenmesini içermektedir. Ayrıca askeri kaynaktan müfettiş alımına ilişkin usul ve esaslar ile adaylarda aranacak niteliklerin kanunla belirlenmesi hedeflenmektedir. Harita Genel Müdürlüğü mal ve hizmet sunum bedellerinin ilgili tertibe özel ödenek kaydedilmesi sağlanarak kurum ihtiyaçlarının karşılanmaya devam edilebilmesi ile Milli Savunma Bakanlığınca elde edilen diğer özel gelirlerin de Cumhurbaşkanı Kararı ile kullanılabilmesine yönelik de düzenlemeler içermektedir. Uyarma, kınama, hizmete kısmi süreli devam disiplin cezalarının ilişik kesme işlemine esas teşkil etmesi durumunda anılan cezaların mahkemelerce denetlenebilmesinin yolu açılmaktadır. Riskli ve güç şartlarda görev yapan Amfibi Deniz Piyade Tugay Komutanlığında görevli sözleşmeli erbaş ve erlere ödenen aylıklarla ilgili yeni düzenlemeler getirilmektedir."Amme Hükmi Şahısları veya Müesseseleri Tarafından Fiilen Amme Hizmetlerine Tahsis Edilmiş Gayrimenkuller Hakkında Kanunun Anaya Mahkemesi tarafından iptal edilmesi nedeniyle oluşan boşluğun yeniden düzenlemeyle beraber doldurulmasının hedeflendiğini anlatan Güler, "Genelkurmay Başkanı, Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanları ile general ve amirallerin işlediği iddia edilen askeri suçlarda, soruşturma izni vermeye yetkili mercilerin belirlenmesinde son rütbeleri ve görevlerinin esas alınması; seferberlik tatbikatı ile ferdi seferberlik eğitimlerine katılan ve herhangi bir ödeme alamayan işçi, işsiz, işveren, kendi nam ve hesabına çalışan ve serbest meslek mensubu yedek personele ödeme yapılabilmesi hususları da bu kanun teklifimizde yer almaktadır." bilgisini verdi. AK Parti Grup Başkanı Güler, teklif ile Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu iptal kararları kapsamında maddelerin yeniden düzenlenmesi ve bundan sonra da herhangi bir iptal kararıyla karşılaşılmaması için de düzenleme yapıldığını belirtti. Güler, "Yüksek Askeri Şura kararı ile kadrosuzluk nedeniyle emekliye sevk edilen ve yaş şartı nedeniyle emekli aylığı bağlanamayan personele emekli aylığı bağlanması da yeniden düzenlendi. Ayrıca Milli Savunma Bakanlığının teşkilat yapısında meydana gelen değişiklikler kapsamında uyum düzenlemeleri de teklifimizde yer almaktadır." dedi. Güler, teklifin gelecek hafta Milli Savunma Komisyonuna daha sonra da Genel Kurul'da görüşüleceğini açıkladı. Güler, basın mensuplarının teklife ilişkin sorularını yanıtladı.Teklifte emekli komutanların televizyon kanallarında yorum yapmasına ilişkin bir düzenleme olup olmadığına yönelik bir soruya Güler, "Teklifimizde var. TSK'da kendi iç işleyişi ve hiyerarşik disiplin içinde bu tür programlar öncesinde ilgili komutanlığa bilgi verilmesi hususunda bir düzenleme yer alıyor. Bilgi verilmesi hususu burada düzenleniyor. İzin ve diğer yaptırımlarla ilgili herhangi bir düzenleme yok." yanıtını verdi. TSK, belli bir disiplin içerisinde bir çok bölgede ve ülkede faaliyetleri ve programları olduğunu kaydeden Güler, emekli komutanların hangi konuda demeç verileceğini ilgili komutanlığa bilgi verilmesinin amaçlandığını söyledi. Emekli bir komutanın bilgi vermesi üzerine ilgili komutanlıktan olumsuz yanıt alması durumunda ne olacağının sorulması üzerine Güler, "Bunun ikincil düzenlemeleri olacak. Bilgi amaçlı olduğu için nihai evrede izin müessesi yok." dedi. Bilginin de içeriğini doğru, gerçekçi olması ve kurumların herhangi bir şekilde farklı algılanmasına sebebiyet verecek şekilde olmaması gerektiğini vurgulayan Güler, mahremiyeti olan, stratejik özellikli çalışmaların paylaşılması veya olmayan bilgilerin varmış gibi gösterilmesi gibi durumlar konusunda dikkatli olunması gerektiği hususunun emekli komutanlara hatırlatılacağını belirtti. Bir soru 25 yıl içinde TSK personelini hizmet yılını doldurup emekli olmasına ilişkin bir düzenleme olmadığını bildiren Güler, yaş durumuna ve kadro durumuna göre emeklilik planlaması yapıldığını dile getirdi. Teklifte Milli Savunma Bakanlığı'nda görevlilerin başarısız olması üzerine sözleşme fesih nedenlerinin ve bu hallerde uygulanacak yaptırımların düzenleneceği hatırlatılarak bu yaptırımların neler olacağının sorulması üzerine Güler, "Belli bir süre belli harcamalar var; süreç açısından mesleğe kabulle beraber kendisinin eğitim programlarındaki masrafları var. Belli bir noktada tazminat gerektirebiliyor. Harcanacak miktara göre her biri için ayrı ayrı değerlendiriliyor." yanıtını verdi. Askeri öğrenciler için de öyle olduğunu kaydeden Güler, devletin hem eğitim hem kurs programlarında harcadığı tazminat rakamlarının olduğunu, bunların süresinden önce gerek disiplin neticesinde gerekse kendi isteğiyle ayrılması durumunda bir tazminat yükümlülüğü olduğunu söyledi.

“Bir gençlik, bir nesil heba ediliyor”

Saadet-Gelecek partilerinin ortak TBMM grubunun haftalık grup toplantısı gerçekleştirildi. Toplantıda konuşan Saadet Partisi Genel Başkan Vekili Sabri Tekir, gençlerin ülkeden ayrılmak istediğinin altını çizerek, iktidarın uyguladığı politikalara yönelik eleştirilerde bulundu. Tekir, TÜİK’in paylaştığı verilere dikkat çekerek, “Bir gençlik, bir nesil heba ediliyor. TÜİK’in 2023 verilerine göre 18-24 yaş grubu arasındaki gençlerimizde mutluluk oranı yüzde 54, yani gençlerin yarısı kendini mutlu hissetmiyor. Bir ülkede gençlik mutsuz ve ileriye dönük umutsuz ise bir ülkenin geleceği de tehlikede demektir” dedi. Saadet-Gelecek partilerinin ortak TBMM grubunun haftalık grup toplantısı gerçekleştirildi. Toplantıda Saadet Partisi Genel Başkan Vekili Sabri Tekir ve Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu birer konuşma gerçekleştirirken, Tekir, geçtiğimiz günlerde helikopter kazasında hayatını kaybeden İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve yanındakiler için başsağlığı dileklerini iletti. Tekir, olaya ilişkin şüphelerin giderilmesi için de çağrıda bulundu. “HAKLARIN EN ÇOK İHLAL EDİLDİĞİ DÖNEM YİNE BU DÖNEM OLMUŞTUR”İnsanlığın 200 yıldır insanlığı, barışı, adaleti ve insan haklarını en çok konuştuğu bir dönem içerisinde olduğunu ifade eden Tekir, yine bu dönemde barışın, adaletin ve insan haklarının en çok çiğnendiği bir dönemde olduğunun altını çizdi. Tekir, “Bu çağda sözde barış güçleri ne kadar barış derdine düşmüşse o kadar savaş çıkmıştır ya da çıkarılmıştır. Adaletin sözde koruyucuları ne kadar adalet sözünü etmişler ise ilginçtir, o kadar zulüm üretmişlerdir. Sözde insan hakları, çocuk hakları savunucuları ne kadar insan hakkından, çocuk hakkından bahsetmişler ise en çok hakların ihlal edildiği dönem yine bu dönem olmuştur. İnsani yardımdan dem vuranlar bir o kadar sömürü politikası izlemişler, sömürgeci politikalar uygulamışlardır. Dünyanın özellikle Afrika gibi ülkelerin sömürgeleştirilmesi böyle bir döneme tekabül etmektedir” dedi. “BİZLER DE BU VATANDAŞLARIMIZIN ACISINA ORTAK OLUYORUZ”Son 200 yılda yaşanan soykırım ve katliamlara dikkat çeken Tekir, Tatar sürgünü ve soykırımı, Srebrenitsa katliamı ve Hocalı katliamlarını hatırlattı. Tekir, Çerkez soykırımının da 160’ıncı yıl dönümüne vurgu yaparak, “Yüz binlerce Çerkez’in katledildiği, 1 milyonu aşkın Çerkez’in kadim dönemlerden beri üzerinde yaşadıkları yurtlardan sürgüne gönderildikleri tarih. İnsanlık tarihine büyük bir soykırım olarak geçen kara bir tarih daha sonrasında hayatını kaybeden binlerce insan işte onları bir kez daha rahmetle anıyoruz. Ülkemizde, milletimizin ayrılmaz bir parçası haline gelmiş 19’uncu yüzyılın savaşlarında bunalmış, gücünü yitirmiş bir topluma taze kan olarak gelmiş, oradan gelen insanlarımız ve Anadolu insanlarımız arasında et ve tırnak misali birbirlerine kardeş haline gelmiş bu vatandaşlarımız her yıl 21 Mayıs’ı büyük Çerkez sürgünü olarak anıyorlar. Bizler de bu vatandaşlarımızın acısına ortak oluyoruz” diye konuştu. “İSMAİL HENİYYE HAKKINDA ÇIKARILAN TUTUKLAMA KARARINI KABUL ETMİYORUZ”Mevcut dünya düzenine dikkat çeken Tekir, güçlülerin güçlerini zalimin zulmüne ortak için kullandığının altını çizdi. Tekir, Uluslararası Ceza Mahkemesinin İsmail Heniyye ile ilgili verdiği kararı işaret ederek, “Adalette, barışta, insan haklarında kendilerini otorite olarak dünyaya kabul ettirenler zalim ile mazlumu ayırt edemeyecek kadar acınası bir hale düşebilmekteler. Adalet terazisi şaştığı için doğru tavır sergileyemeyenler dönüp bir baksınlar, zalime nasıl meydan okunur, mazluma nasıl kol kanat gerilir bizim şanlı tarihimizde onların örnek alabilecekleri çok büyük örnekler vardır. Bu nedenle biz İsmail Heniyye hakkında çıkarılan tutuklama kararını açıktan reddediyoruz. Netanyahu soykırımcılığın hazin sonunu tadacak diye de asla teskin olacak değiliz. İnsanlığın gözleri önünde işlenen cinayetlerin, katliamların öyle kolay kolay teskin edilmesi de mümkün değildir. Biz İsrail’in yürüttüğü soykırımın Netanyahu’nun şahsına indirgenmesini asla doğru bulmuyoruz. Temsil ettiği ırkçı emperyalist Siyonist zihniyetin zulmü olarak değerlendiriyoruz” dedi. “İKTİDARIN EKONOMİ POLİTİKASI AL-SATTAN ÖTEYE GEÇEMEMEKTEDİR”Türkiye’nin ekonomik olarak kalkınmak zorunda olduğuna dikkat çeken Tekir, ekonomik açıdan gidişatın hiç iç açıcı olmadığını belirterek, “Ülkemizde son 9 yılda muhtaç hane yüzde 65,4 nispetinde artış göstermiştir. Neredeyse 5 milyon hane bugün yardıma muhtaçtır. 5 milyon hane aslında 20 milyon insanın muhtaç halde olması demektir. Her 4 kişiden biri yardıma muhtaç haldedir veya getirilmiş halde bulunmaktadır. Bunlara 10 bin TL maaş alan emeklileri de dâhil ettiğimiz zaman Türkiye’nin manzarasına daha net bir şekilde tahayyül edebiliriz. Öte yandan yıllar içinde yapılan sosyal yardımların niteliği ve niceliği de düşmüş bulunmaktadır. Türkiye’nin gün geçtikçe daha çok haneye daha az yardım eden bir yönetimin elinde can çekişir halde bulunmaktadır. Bütün bu gidişatın asıl sebebi iktidarın ekonomi zihniyetidir. Adını güncellese de bakanlarını değişse de iktidarın ekonomi politikası ilginçtir al-sattan öteye geçememektedir. İktidarın en bariz özelliği olarak böyle bir al-satçılık öne çıkmış bulunmaktadır. Üretmek yerine ülkeye döviz girsin de nereden girerse girsin şeklinde yönetilen bu ekonomi anlayışı sonucu ülkemizin tüm kaynakları yabancı yatırımcılara peşkeş çekilmiştir. Hâlâ da çekilmektedir” ifadelerini kullandı. “BU ÜLKEYİ KURTARACAK OLANLAR GENÇLERİMİZ OLACAKTIR”Türkiye’nin Avrupa’nın en genç nüfusuna sahip ülkesi olduğunu ifade eden Tekir, gençlerin sorunlarına dikkat çekerek, “2022 yılında gençler ile ilgili açıklanan verilerde Türkiye’den göç edenlerin yüzde 28,6’sı 29 yaş grubu aralığında. Gençlerimizi kaybediyoruz. Türkiye’de gençlerin yüzde 24,2’si ne eğitimde ne de istihdamda, boşta geziyor, işsiz geziyor. Böyle bir tabloyu ortaya çıkartmaya kimsenin hakkı yoktur. Ülkemiz genç nüfusunu normal istihdamına baktığımız zaman istihdam oranı yüzde 35 bu çalışanların yarısından daha fazlası sadece hizmet sektöründe çalışıyor. Peki bu gençlerin kaçı üniversite mezunu? Kaçı mezun olduğu bölümlerden farklı alanlarda çalışıyor? Çözüm üretilmesi gereken konulardan birisi de bu. Aslına bakılırsa bir gençlik, bir nesil heba ediliyor. TÜİK’in 2023 verilerine göre 18-24 yaş grubu arasındaki gençlerimizde mutluluk oranı yüzde 54 yani gençlerin yarısı kendini mutlu hissetmiyor. Bir ülkede gençlik mutsuz ve ileriye dönük umutsuz ise bir ülkenin geleceği de tehlikede demektir. O halde bu verilerin olumlu yürümemesi bizi daha önemli politikaları üretmemizi gerekli kılmaktadır. Bu ülkeyi kurtaracak olanlar dışarıdan sıcak para getirenler değil, kendi gencimiz olacaktır” diye konuştu. “BU BÜTÇE BU KADAR BÜYÜK FAİZİ NASIL KALDIRSIN?”·İktidarın bütçe politikalarına ilişkin eleştirilerde bulunan Tekir, iktidarın Türkiye’yi faizci kapitalist sistemden kurtarması gerektiğini belirterek, “Açıkça ifade ediyorum, Türkiye hiç kimsenin babasının çiftliği değildir. 2024 yılının sadece ilk 4 ayında 364 milyar lira ödemek zorunda kalmışızdır. Yıl sonunda bu miktarın 1 trilyon 254 milyarı aşacağı tahmin edilmektedir. Bu millet kimler için çalışmaktadır? Siz politikalarınız ile bu milletin köleleştirilmesine nasıl müsaade edersiniz? Asgari ücrete zam yaparken kılı kırk yaran sizsiniz, emekliye zam söz konusu olduğunda bu zammı bu bütçe nasıl kaldırsın diye sızlanan da sizsiniz ama bu büyük miktarlardaki faiz ödemelerini de içiniz sızlamadan yapmak zorunda kalıyorsunuz. Şimdi soruyoruz; bu bütçe bu kadar büyük bir faizi nasıl kaldırsın?” dedi. “GAZZE’NİN YANINDA OLMAYA DEVAM EDECEĞİZ”Her Türkiye vatandaşının Filistin denildiğinde yüreğinin yandığını belirten Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, zalimlerin karşısında olduklarını kaydederek, “Kim ne derse desin. Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin Netanyahu hakkında aldığı kararı değerlendirmek istiyorum. İlk defa böyle bir karar alınıyor. Daha önce Amerika tehdit etmiş ve mahkeme geri adım atmıştı. Birinci suçlu Gazze öyle mi? Bu yaklaşımı şiddetle reddediyorum. Bu mesele 7 Ekim'de başlamadı. Soykırım ifadesinin kullanılmamasını protesto ediyorum. Suçların eşitlenmesi adalet değildir. Ürkekçe alınmış bir kararı doğru bulmuyoruz. Şartlar ne olursa olsun biz her zaman Gazze'nin yanında olmaya devam edeceğiz” diye konuştu.

AKP Adıyaman İl Başkanı istifa etti

AKP Adıyaman İl Başkanı Emrah Erkan Bulucu, partisinin genel merkezinden affını isteyerek istifa ettiğini duyurdu. Bulucu, yazılı açıklamasında, partide 15 yıldır çeşitli kademelerde görev aldığını dile getirdi. Bugün itibariyle görevinden affını istediğini bildiren Bulucu, "Büyük bir onur ve şerefle yürüttüğüm Adıyaman İl Başkanlığı görevini bugün itibariyle sonlandırmış bulunmaktayım. Bizde görev istenmez verilir. Bugüne kadar teşkilatta hangi görevde bulunduysam, tüm bu görevleri bir dava şuuruyla Genel Başkan'ımız ve Cumhurbaşkanı'mız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a olan özel sevgi muhabbetimizle en iyisini yapma gayretinde olduk. İl Başkanlığı görevini üstelendiğim süreçte, herkesin de malumu olduğu üzere Adıyaman'ımız 6 Şubat felaketinden çıkmıştı" ifadelerini kullandı. Her zaman partisinin neferi olmaya devam edeceğini aktaran Bulucu, şunları kaydetti: "Bir yandan vatandaşlarımızın, depremzedelerimizin sorunlarının çözülmesi için gayret sarf ederken diğer yandan mahalli idareler seçimleri için hazırlıklarımızı noksansız bir şekilde tamamladık. Adıyaman il genelinde özellikle ilçeler bazında büyük bir başarı söz konusu olsa da merkez ilçede hiç beklemediğimiz bir sonuçla karşı karşıya kalmamız bizleri derinden etkiledi. Milletimizin verdiği karar demokrasiye inanan bir hareket olarak başımızın tacıdır. Bundan sonraki sürecin daha sağlıklı yürütülebilmesi için partimizin bir neferi olarak, Genel Merkezimizden şerefle yürüttüğüm il başkanlığı görevinden affımı istirham ettim. Elbette bu bizim için bir son değildir. Aksine bir başlangıçtır. Allah'ın izniyle bundan önce olduğu gibi bundan sonra da AK davamız için ve Cumhurbaşkanı'mız için mesai mefhumu gözetmen davamıza sahip çıkacak ve her daim dünya liderimizin yanında saf tutmaya devam edeceğiz."

Bakan Ali Yerlikaya Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinin milletvekilleriyle bir araya geldi

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki illerin milletvekilleriyle bir araya geldi. Yerlikaya'nın sosyal medya hesabından yaptığı açıklamaya göre, milletvekilleriyle yapılan görüşmeye bakan yardımcıları, Jandarma Genel Komutanı, Emniyet Genel Müdürü ve Sahil Güvenlik Komutanı da katıldı. Görüşmede milletvekillerine, Bakanlığın çalışmaları hakkında bilgi verildi, istişarelerde bulunuldu.

Özel: İspanya, Norveç ve İrlanda'nın, Filistin'i tanıma kararlılığını memnuniyetle karşılıyorum

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, sosyal medya hesabındaki paylaşımında, "İspanya, Norveç ve İrlanda'nın, Filistin Devleti'ni tanıma yönündeki kararlılıklarını büyük bir memnuniyetle karşılıyorum. Dünya ülkelerini, Gazze'de devam eden insanlık dışı duruma karşı ses yükseltmeye ve Filistin Devleti'ni tanımaya davet ediyorum." ifadesini kullandı.

Sabri Tekir'den sert tepki: "Netanyahu, soykırımcılığın hazin sonunu tadacak "

Saadet Partisi Türkiye Büyük Millet Meclisinde haftalık olağan grup toplantısını gerçekleştirdi. Kürsüye çıkarak konuşma yapan Saadet Partisi Genel Başkanvekili Sabri Tekir sözlerine İran Cumhurbaşkanı Reisi ve kazada hayatını kaybedenlere rahmet dileyerek başladı. Ardından Kırım Tatar sürgününün 80'inci, Büyük Çerkes sürgününün 160. yılı olduğunu hatırlatan Tekir, Hocalı'da, Bosna Hersek'te de katliamlar yaşandığını belirtti. Çerkes asıllı vatandaşların Türkiye'nin üreteceği diplomasi ile ata vatanlarıyla ilişkilerin güçlendirilmesine katkıda bulunmasını sağlayacak çalışmaların yapılmasını beklediklerini dile getiren Tekir, "Türkiye'de yerel ve merkezi kamu kurumlarının sorumluluğunda Kafkasya'dan göç eden bu vatandaşlarımızın dil, kültür ve kimliklerinin korunmasını, ve geliştirilmesini sağlayacak çalışmaların yapılması, var olan bu çalışmaların daha etkin hale getirilmesi gerektiğine inanıyoruz." dedi. "UCM SOYKIRIMCILARLA ZULME KARŞI DİRENENLERİ AYNI KEFEYE KOYDU"Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin (UCM) soykırımcılarla zulme karşı direnenleri aynı kefeye koyduğunu ve aynı şekilde cezalandırmayı tercih ettiğinin altını çizen  Saadet Partisi Genel Başkanvekili Sabri Tekir; adalette, insan haklarında, barışta kendilerine otorite olarak dünyaya kabul ettirenlerin, zalim ile mazlumu ayırt edemeyecek kadar acınası bir hale düşebildiğini belirtti. İsmail Heniyye hakkında çıkarılan tutuklama kararını kesin bir dille reddettiklerini belirten Tekir, şu ifadeleri kullandı: "Biz İsmail Heniyye hakkında çıkarılan tutuklama kararını açıktan reddediyoruz. Netanyahu, soykırımcılığın hazin sonunu tadacak diye de asla teskin olacak değiliz. İnsanlığın gözleri önünde işlenen cinayetlerin, katliamların öyle kolay kolay teskin edilebilmesi de mümkün değildir. Biz, İsrail'in yürüttüğü soykırımın Netanyahu'nun şahsına indirgenmesini asla doğru bulmuyoruz. Temsil ettiği ırkçı, emperyalist, siyonist zihniyetin zulmü olarak değerlendiriyoruz.""İNSANLIK VİCDANI İSRAİL'İ SOYKIRIMCI, FİLİSTİNLİLERİ MAZLUM İLAN ETMİŞTİR"Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu'da da mazlumların sözcüsü olacaklarını ifade etti. Davutoğlu  sözlerinin devamında UCM'yi eleştirerek, "Suçluların eşitlenmesi adalet değildir. İnsanlık vicdanı İsrail'i soykırımcı, Gazzelileri, Filistinlileri mazlum ilan etmiştir. Şimdiye kadar olduğu gibi hayatımızın her aşamasında, bundan sonra da Gazze'nin, Kafkaslar'ın, Balkanlar'ın, Orta Asya'nın, Afrika'nın mazlumlarının yanında, onların sözcüsü olmaya devam edeceğiz. Kim ne derse desin bu yoldan asla dönmeyeceğiz." ifadelerini kullandı.

TBMM Genel Kurulu'nda muhalefet partilerinin grup önerileri kabul edilmedi

Genel Kurul'da Saadet Partisinin "İstanbul'da olası depreme karşı alınacak önlemler", İYİ Parti'nin "Esnaf kredi faiz oranları", DEM Parti'nin "6-8 Ekim olayları" ve CHP'nin "Emniyet teşkilatında görev yapan personelin sorunları"na ilişkin grup önerileri ayrı ayrı görüşüldü. Partisinin grup önerisi üzerine konuşan Saadet Partisi İstanbul Milletvekili Mustafa Kaya, daha önce yaşanan depremleri anımsatarak, siyaset kurumunun bunlardan gereken dersleri almadığını kaydetti. İstanbul'un resmi olarak yaklaşık 20 milyon kişiye ev sahipliği yaptığını aktaran Kaya, "İstanbul için tehlike çanları çalıyor. İstanbul'a bir türlü durdurulamayan iç göç, diğer ülkelerden gelen düzensiz göçmenlerin varlığı, çarpık kentleşmenin doğurduğu sorunlar, trafiğin artık kronik bir soruna dönüşmüş olması, maddi ve manevi açılardan İstanbul'u tehdit etmektedir. İstanbul için adımların hemen atılması gerekir." diye konuştu Partisinin grup önerisi üzerine konuşan İYİ Parti Bursa Milletvekili Yüksel Selçuk Türkoğlu, Türkiye'nin ekonomik durumuna değindi. Türkoğlu, "Ekonomik krizin beraberinde getirdiği çok yönlü sorunları fedakarlıkla aşmaya çalışan esnafımız, bütün bunların yanı sıra bir de kullandığı ticari kredilere istenen ekstra faiz şokuyla karşı karşıya kalmıştır. Bugün esnaf zaten zor durumda, daralan piyasa şartlarıyla birlikte can suyu lazım, esnafa uygun kredi lazım, sen yetmezmiş gibi esnafın omuzuna bir yük daha yüklüyorsun." dedi. DEM Parti Erzurum Milletvekili Meral Danış Beştaş ise partisinin grup önerisi üzerine yaptığı konuşmada, 6-8 Ekim olaylarının araştırılmasıyla ilgili 10. kez önerge verdiklerini ancak iktidar tarafından önergelerinin reddedildiğini belirtti. Çözüm sürecindeki gelişmeleri anlatan Beştaş, şunları kaydett: "Eğer arkadaşlarımız Kobani kumpas davasından bir tweetle sorumlu tutuluyorsa 15 Temmuz'da yaşanan ölümlerin sorumlusu kimdir? Bunu Türkiye'ye soruyoruz. İktidarı darbeye karşı ölümlerden nasıl sorumlu tutamazsak, Kobani kumpas davasında sivil yüz binlerce insanın katliam tehdidine karşı halkın protestosundan daha meşru hiçbir tepki olamaz." TBMM Adalet Komisyonu Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Cüneyt Yüksel, eleştirilere cevap verdi. HDP Merkez Yürütme Kurulu ile terör örgütü PKK'nın Kobani olaylarında sokağa çıkma çağrısında bulunduğuna işaret eden Yüksel, şöyle konuştu: "Bu çağrılar üzerine meydana gelen şiddet olaylarında terör örgütü YPG-PKK yandaşları tarafından Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki illerimiz başta olmak üzere 35 il, 96 ilçe ve 131 yerleşim yerinde barikatlar kurularak yollar kesilmiş, çıkan olaylarda uzun namlulu silah, molotofkokteyli, havai fişek, taş ve sopalarla kamu binalarına, vatandaşlarımızın evlerine, iş yerlerine ve araçlara zarar verilmiştir. Yaşanan olaylarda toplam 37 kişi hayatını kaybetmiş, 761 kişi yaralanmıştır. Diyarbakır'da Kurban Bayramı dolayısıyla yoksullara kurban eti dağıtan 16 yaşındaki Yasin Börü ile arkadaşları terörist bir grubun saldırısına uğramaları sonucu linç edilmiş, bu gençlerin cesetlerine işkence yapılmıştır. Demokrasilerde şiddet çağrısına yer yoktur. Bu olaylar Suriye'deki gelişmeleri bahane eden bölücü örgüt ve unsurları tarafından devletimizin bekasını hedef alan bir terör kalkışmasıdır. Siyasi dava denilerek terör kalkışması sebebiyle vefat eden 37 vatandaşımızın yok sayılarak olayların aklanmaya çalışılması hukuk ve demokrasiye aykırıdır." Yüksel, Türkiye'nin hukuk ve adalet temelinde hedefine terör örgütlerini alan, vatandaşlarının huzur ve güvenliği konusunda terörle mücadele eden bir devlet olduğunu söyledi. Partisinin grup önerisi üzerine konuşan CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan ise emniyet mensuplarının sorunlarını anlattı. Türkiye'de en çok intihar olaylarının yaşandığı meslek grupları arasında emniyet mensuplarının geldiğini belirten Bakan, "Hayatının baharında bu mesleğe severek, isteyerek girmiş bir polis memuru neden intihar eder? Peki, emekliliği gelmiş, artık çocuklarının mürüvvetini göreceği yaşta bir emniyet müdürü neden intihar eder? Geçmişte intihar oranı en çok genç polis memurlarındaydı, şimdi genci yaşlısı, son zamanlarda emniyet müdürleri de intihar ediyor." diye konuştu. TBMM Güvenlik ve İstihbarat Komisyonu Başkanı ve AK Parti Kocaeli Milletvekili Veysal Tipioğlu da emniyet teşkilatının çağdaş Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin insan haklarına ve insan onuruna dayalı yapısını korumakla görevli en temel teşkilatlarından biri olduğunu vurguladı. Polis teşkilatına yönelik AK Parti hükümetlerinin yaptığı hizmetlere değinen Tipioğlu, "AK Parti iktidara geldiğinde 189 bin olan personel sayısını ikiye katlayıp araç, ekipman, kullandığı teknoloji ve silahlarla emniyet teşkilatımızı daha aktif, daha etkin, daha rahat hareket edebilen bir teşkilat haline getirdik. Hükümetlerimiz döneminde emniyet teşkilatımız dünya standartlarının üzerine çıkartılmış olup, çoğu ülkelere eğitim verecek seviyeye gelmiştir. Bütün bunlar emniyet personelimizin günlük hayatlarını en iyi şekilde idame ettirebilmeleri, milletimize en güzel şekilde hizmet etmelerini sağlamak için yapılmaktadır ve yapılmaya da devam edecektir." dedi. İntihar olaylarına ilişkin istatistikler paylaşan Tipioğlu, şunları kaydetti: "Dünya ülkelerine baktığımızda 2009-2018 yılları arasında Fransa'da yüz binde 34,92, Portekiz'de 19,4, Avustralya'da yüz binde 16,1, ABD'de yüz binde 16, Türkiye'de yüz binde 15,7'dir. Yapılan çalışmalar sonucunda ülkemizde yaşanan polis intiharlarının oranı Avrupa ülkelerinden azdır. Ancak her bir polisimizin canının çok kıymetli olduğunu, tek bir canımızı bile kaybetmeyi kabul etmediğimizi ifade etmek istiyorum." Ayrı ayrı yapılan oylamalarda CHP, DEM Parti, İYİ Parti ve Saadet Partisinin gündeme ilişkin grup önerileri kabul edilmedi. Daha sonra fahiş fiyat ve stokçuluk cezalarının artırılmasını da içeren Türk Ticaret Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi'nin görüşmelerine geçildi.

TBMM Dışişleri Komisyonu 13 kanun teklifini kabul etti

TBMM Dışişleri Komisyonu, Türkiye ile Ukrayna arasında Serbest Ticaret Anlaşması'nın da aralarında bulunduğu uluslararası anlaşmaların onaylanmasının uygun bulunmasına dair 13 kanun teklifini kabul etti. Komisyon, AK Parti Ankara Milletvekili Fuat Oktay başkanlığında toplandı. Oktay, toplantının açılışında yaptığı konuşmaya, 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik Ve Spor Bayramı'nı kutlayarak başladı. İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan'ın helikopter kazası sonucu hayatlarını kaybetmesi nedeniyle İran hükümetine ve halkına başsağlığı dileyen Oktay, "Enkazın yeri İran makamlarının da talebi ile hızla görevlendirilen Akıncı tipi İHA'mız tarafından tespit edilmiştir. Kısa sürede harekete geçilerek sınırlarımızın ötesinde başarıyla icra edilen bu görev; ülkemizin, silahlı kuvvetlerimizin ve savunma sanayimizin ulaştığı gurur veren seviyeyi ortaya koymaktadır." diye konuştu. Oktay, bu görevde emeği geçenleri, Türk Silahlı Kuvvetlerinin bu imkan ve kabiliyetlere sahip olmasını mümkün kılan sivil, asker tüm yetkilileri tebrik etti. Türkiye'nin çevresindeki krizlerin aynı hızda ve şiddette yaşanmaya devam ettiğine dikkati çeken Oktay, Rusya-Ukrayna savaşının da şiddetlenmeye başladığını söyledi. Suriye'deki olası gelişmelerin ve buradan Türkiye'ye yönelik terör tehdidine karşı daima hazır olunması gerektiğine işaret eden Oktay, "Azerbaycan ile Ermenistan arasında kalıcı barış anlaşması hala imzalanmamış durumda. Maalesef bazı bölge dışı ülkelerin adeta bunu ve Kafkaslar'a barış gelmesini engellemeye yönelik bir tutum izlediğini görüyoruz." dedi. Oktay, Avrupa Birliği ile (AB) ilişkilerdeki tıkanıklığın ise AB'nin her açılım ve adım için şartlar dayatması nedeniyle sınırlı şekilde ilerlediğini ifade etti. Gazze'de yaşanan insanlık dışı durumun şiddetlenerek devam ettiğini vurgulayan Oktay, şöyle devam etti: "İsrail'in katliamlarına yönelik her eleştiri, 'antisemitizm' olarak susturulmaya çalışılıyor. Bu şekilde sorunun asıl kökeni olan İsrail'in 10 yıllardır Birleşmiş Milletler kararları hilafına süren saldırganlığı ve yayılmacılığı unutturulmaya çalışılıyor. Türkiye olarak, kimden gelirse gelsin sivillere yönelik her türlü şiddetin karşısında olduğumuzu, kalıcı barış ve istikrarın ise ancak BM kararları çerçevesinde iki devletli bir çözümün derhal uygulanması ile mümkün olacağını savunduk, savunmaya da devam edeceğiz. Şunu da memnuniyetle ifade etmek isterim, Dışişleri Komisyonu olarak ziyaret ettiğimiz hemen hemen her yerde yine BM kararları çerçevesinde iki devletli çözüm konusunda bir mutabakat söz konusu oluyor, İsrail tarafını savunanlar da dahil olmak üzere. Bu yıl Washington'da düzenlenecek NATO zirvesinde ittifak içi dayanışmayı artıracak ve savunmanın bölünmezliği ilkesine bağlılığını gösterecek sağlam bir duruş sergilemesine önem veriyoruz. Vilnius'da terörle mücadele ve müttefikler arasındaki savunma sanayi yaptırımlarının kaldırılması ve terörle mücadelede işbirliği yapılması konularında varılan mutabakatın aksamadan uygulanması önemlidir. Bu hususları takip etmek üzere, hem NATO Parlamenter Asamblesi vasıtasıyla hem de NATO müttefiklerimiz parlamentolarının ilgili komisyonlarıyla ikili zeminde temaslarda bulunmak önümüzdeki dönemdeki hedeflerimiz arasında." "Tüm ziyaretlerde ülkemizin tezlerini muhataplarına aktardık"Dışişleri Komisyonunun son toplantısından bu yana Birleşik Krallık'ta Avam Kamarası Başkanı başta olmak üzere parlamento üyeleriyle ve Gölge Avrupa ve Kuzey Amerika Bakanı ile görüştüklerini belirten Oktay, ABD, Danimarka ve Cezayir'de yaptıkları görüşmeleri anlattı. Oktay, tüm ziyaretlerde Türkiye'nin tezlerini muhataplarına aktardıklarını kaydetti. Oktay, Bakü'de Türk Devletleri Teşkilatı Parlamentoları Dışişleri Komisyonu Başkanları ilk toplantısına katıldıklarını ve önerileri çerçevesinde sonbahar aylarında Türkiye'de toplantı yapılmasına karar verildiğini aktardı. Fransa Parlamentosu'nda malum çevrelerin ön almasıyla Türkiye'nin Asuri-Keldani toplumuna yönelik soykırım gerçekleştirdiğini iddia eden akıl dışı karara ağır tepkilerini iletmek üzere Fransa Parlamentosu Dışişleri Komisyonu Başkanı'na mektup gönderdiklerini açıklayan Oktay, "Tarihi gerçekleri siyasi çıkarlar için çarpıtan bu mesnetsiz ve ahlaksız kararı bir kez daha şiddetle kınıyorum." dedi. "Komisyona havale edilmiş uygun bulma kanun teklifi sayısı 86"Dışişleri Komisyonuna havale edilmiş uygun bulma kanun teklifi sayısının 86 olduğunu bildiren Oktay, "Komisyonumuzda 28. Yasama Dönemi'nde onaylanarak Genel Kurul'a sevk edilen kanun teklifi sayısı ise 85. Ancak bugüne kadar bunlardan sadece 43'ü Genel Kurul'da onaylanarak kanunlaşmış bulunuyor. 42 kanun teklifi ise Genel Kurul gündeminde bekliyor." diye konuştu. Söz alan CHP İstanbul Milletvekili Namık Tan ve CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, Dışişleri Teşkilatını Güçlendirme Vakfı Kanunu Teklifi'nin Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmesini eleştirerek, teklifin asıl görüşülme yerinin Dışişleri Komisyonu olması gerektiğini söyledi. TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Oktay, İçtüzüğe göre kanun teklifinin hangi komisyonda görüşüleceği, esas ve tali komisyonunun hangisi olacağının TBMM Başkanlığı tarafından tespit edildiğini bildirdi. Daha sonra gündemde yer alan uluslararası anlaşmaların onaylanmasının uygun bulunmasına dair kanun tekliflerinin görüşmelerine geçildi. Komisyonda kabul edilen kanun teklifleri şöyle: - Türkiye ile Angola Arasında Savunma ve Askeri İş Birliği Çerçeve Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi - Türkiye ile Gambiya Arasında Askeri Eğitim İş Birliği Anlaşmasının Notalarla Birlikte Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi - Türkiye ile Kongo Arasında Askeri Çerçeve Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi - Türkiye ile Endonezya Arasında Savunma Alanında İş Birliğine İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi - İslam Konferansı Örgütünün İmtiyaz ve Muafiyetlerine Dair Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi - Türkiye ile Kamerun Arasında Güvenlik Alanında İş Birliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi - Türkiye ile Endonezya Arasında Güvenlik Hususları Konusunda Ortak İş Birliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi - Türkiye ile Tacikistan Arasında Güvenlik İş Birliği Anlaşmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi - Avrupa Konseyi İmtiyaz ve Muafiyetleri Umumi Anlaşmasına Ek Üçüncü Protokolün Onaylanmasına Dair 29/8/1961 Tarihli ve 358 Sayılı Kanuna Ek Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi - Avrupa İmar Kalkınma Bankasının Kuruluş Anlaşmasında Değişiklik Yapılmasına İlişkin 259 ve 260 Sayılı Guvernörler Kurulu Kararlarının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi - Türkiye ile Ukrayna arasında Serbest Ticaret Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna ve Anlaşmanın Eklerine İlişkin Değişikliklerin Cumhurbaşkanınca Doğrudan Onaylanmasına Dair Yetki Verilmesine İlişkin Kanun Teklifi - Türkiye ve Sudan Arasında Ticaret ve Ekonomik Ortaklık Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna ve Anlaşmanın Eklerine İlişkin Değişikliklerin Cumhurbaşkanınca Doğrudan Onaylanmasına Dair Yetki Verilmesine İlişkin Kanun Teklifi - Türkiye ile Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu arasında Ev Sahibi Ülke Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi 3 kanun teklifinin görüşmeleri ertelendiKomisyonda milletvekillerinin bazı çekincelerini ortaya koyması üzerine 3 kanun teklifinin görüşmeleri ertelendi. Bu kanun teklifleri şunlar: - Türkiye ile Moldova Arasında Diplomatik Misyon ve Konsolosluk Mensuplarının Bakmakla Yükümlü Oldukları Kişilerin Kazanç Getirici Bir İşte Çalışmaları Hakkında Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi - Türkiye ile Estonya Arasında Diplomatik Misyon ve Konsolosluk Mensuplarının Bakmakla Yükümlü Oldukları Kişilerin Kazanç Getirici Bir İşte Çalışmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi - Türkiye ile Katar Arasında Cezai Konularda Adli Yardımlaşma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi Dışişleri Komisyonu Başkanı Oktay, Dışişleri Bakanlığı yetkililerinden daha önce farklı ülkelerle yapılan "Diplomatik Misyon ve Konsolosluk Mensuplarının Bakmakla Yükümlü Oldukları Kişilerin Kazanç Getirici Bir İşte Çalışmaları Hakkında Anlaşmalar" neticesinde herhangi bir istismar yaşanıp yaşanmadığına yönelik çalışma yapılmasını istedi. Oktay, kanun tekliflerinin görüşmelerinin bir sonraki toplantıda bu çalışmanın sunumun ardından gerçekleşmesini önerdi. Komisyonda bu öneri kabul edildi. GörüşmelerdenDışişleri Bakan Yardımcısı Mehmet Kemal Bozay, Ukrayna'nın Avrupa Birliği ile serbest ticaret anlaşması yapması neticesinde Türkiye'nin ihracatı ve ticareti açısından bir dezavantajın ortaya çıktığını anlatarak, "Bu anlaşmayla bölgedeki pazar kaybımızın önüne geçilmiş olacak. Aynı zamanda stratejik ortaklık seviyesinde Ukrayna ile ilişkilerimiz. Ukrayna'nın yeniden imarı önümüzdeki dönem daha da yoğunlaşacaktır. Ukrayna ile her alanda ilişkilerimizi bizim de yararımıza olacak şekilde serbest ticaret anlaşmasıyla ihracatımızı, ithalatımızı birlikte artırarak ticaret hacmimizi geliştirme imkanı verecek bir anlaşma olarak görüyoruz. Bu anlaşma sayesinde beklentimiz; ticari ilişkilerimizin kapsamının ve kapasitesinin önemli ölçüde geliştirilmesidir." değerlendirmesinde bulundu. Komisyon Başkanı Oktay'ın Ukrayna ile serbest ticaret anlaşmasının uygulanmasının Rusya ve Ukrayna arasındaki mevcut durum dikkate alındığında bu şartlar altında ne kadar mümkün olacağına ilişkin sorusuna Ticaret Bakanlığı Uluslararası Anlaşmalar ve Avrupa Birliği Genel Müdürü Hüsnü Dilemre, "Son bir yıldır Ukrayna ile bu konuda temas halindeyiz. Ukrayna da bu anlaşmayı parlamentosuna sevk etmiş durumda. Beklentimiz parlamentodan 1 ya da 1,5 ay içerisinde geçmesi. Çünkü şöyle bir uzlaşmamız var; Ortak Komiteyi de bu yıl içerisinde yapacağız." yanıtını verdi. Öte yandan kanun tekliflerinin görüşmeleri sırasında CHP Eskişehir Milletvekili Çakırözer, bir tuğgeneralin makam aracıyla Suriye'den Türkiye'ye insan kaçakçılığı yapıldığına yönelik iddiaları sordu. Bu konuda Komisyonu bilgilendiren Milli Savunma Bakanlığı Hukuk Hizmetleri Genel Müdürü Tuğgeneral Esat Mahmut Yılmaz, "Gerekli her türlü adli ve idari işlem tesis edilmekte. Adli makamların tespit edeceği yeni bulgulara göre de bu işlemlere devam edilmekte." bilgisini verdi.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Pakistan'da

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, siyasi temasları sağlamak üzere Pakistan'ın başkenti İslamabad'a gitti. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Pakistan Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Muhammed İshak Dar ile görüştü. Gerçekleştirilen görüşmede, ikili ilişkiler ile 7. Pakistan-Türkiye Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi hazırlıklarının ele alındığı belirtildi.

Memleket Partisi: Kapatmadık, binadan taşındık

Memleket Partisi, basında ve sosyal medyada yer alan "Memleket Partisi Genel Merkezi kapandı" iddialarının gerçeği yansıtmadığını, Genel Merkez'in; Yukarı Öveçler Mahallesi 1290. Sokak No:4 Çankaya/Ankara adresinden, Fatih Sultan Mahallesi, 2700. Cadde Arp Kule İş Merkezi No:3/3 Etimesgut/Ankara adresine taşındığını açıkladı. Memleket Partisi seçim otobüsünün ise yeni otobüs giydirmesi için sökülmüş olup yeni tasarımın giydirilmesinin ardından faaliyete geçeceği belirtildi.

Muharrem İnce'nin partisi fazla dayanamadı! Genel merkez binasının kapısına kilit vurdu

Yerel seçimlerde düşük bir oy alan Muharrem İnce'nin Genel Başkanı olduğu Memleket Partisi küçülme yoluna gitti. Partinin Ankara'daki Genel Merkez binası boşaltılarak kapatıldı ve kapısına da kilit asıldı. Memleket Partisi'nin bu kararı tasarruf amacıyla aldığı ve Etimesgut semtinde küçük bir ofise taşınacağı bildirildi. "MASRAFLARIMIZI KISA KARARI ALDIK"MP Genel Başkanı Muharrem İnce de yaptığı açıklamada "Hazine'den yardım alamıyoruz ve üyelerin bağışları ile ayakta durmaya çalışıyoruz. Masraflarımızı mümkün olduğunca kısma kararı aldık. İletişim olanağının arttığı dijital çağda siyaset yapmanın araçlarının da değişmesi bir zorunluluk" ifadelerine yer verdi.

❌