Normal görünüm

Yeni makaleler mevcut. Sayfayı yenilemek için tıklayın.
Bugün — 10 Mayıs 2024Milli Gazete

Bepanthol krem neye faydalı? Bepanthol krem fiyatları ne kadar oldu?

9 Mayıs 2024 at 23:30
Bepanthol krem, neredeyse her evde bulunması gereken ve pek çok cilt problemine karşı etkili çözümler sunan bir üründür. Yumuşak yapısı ve hoş kokusu ile tercih edilen bu krem, kesiklerden sıyrıklara, yanıklardan çatlak meme ucu problemlerine kadar geniş bir yelpazede kullanılmaktadır. Özellikle emziren anneler için çatlak meme ucu problemlerini hafifletmede oldukça etkilidir. Bu yazıda, Bepanthol krem ile ilgili çeşitli detaylar sunacak, 2024 yılı ücretini sizinle paylaşacağız. 2024 BEPANTHOL KREM FİYATI NE KADAR?Bepanthol kremin 30 gramlık formülü ortalama 179,50, 100 gramlık formülü ise ortalama 229,50 TL olarak satışa sunulmaktadır. BEPANTHOL KREM NEDİR?Bepanthol krem, dekspantenol ve klorheksidin hidroklorür gibi etkin maddeler içeren bir yara kremidir. Hafif sarımsı beyaz renkte ve yün yağı (lanolin E913, koyun) içeriği ile formüle edilmiştir. Genelde 30 gramlık alüminyum tüplerde bulunur. Dekspantenol, B5 vitaminin öncül maddesidir ve cilt tarafından hızla emilerek pantotenik aside dönüşür. Pantotenik asit, cildin kendini yenilemesine ve iyileşme sürecinin hızlanmasına yardımcı olur. Klorheksidin hidroklorür ise antiseptik özelliklere sahiptir ve enfeksiyon riskini azaltır. Bepanthol krem, ciltteki yaraların iyileşmesini hızlandırmak ve tahrişleri gidermek için kullanılan etkili bir kremdir. Bu kremin içeriğindeki maddeler ise şöyle sıralanmıştır: Dekspantenol (50 mg/g)Klorheksidin hidroklorür (5 mg/g)Setil alkolStearil alkolYün yağı (Lanolin E913, koyun)Polioksil 40 stearatBeyaz vazelinSıvı parafinDL-laktonSaflaştırılmış suBEPANTHOL KREM NİÇİN KULLANILIR?Bepanthol krem, pek çok yaralanma ve cilt sorunu için etkili bir çözüm sunar. Sıyrıklar, kesikler, çatlaklar, yanıklar gibi yüzeysel yaralanmaların yanı sıra bacak ülseri ve yatak yaraları gibi kronik yaraların tedavisinde de kullanılabilir. Ayrıca, cilt enfeksiyonları ile ilişkili olan ikincil enfekte egzama ve nörodermatit gibi durumların iyileşmesine yardımcı olur. Emziren anneler için çatlak meme uçlarının tedavisinde de kullanılan Bepanthol krem, doku harabiyeti ve ameliyat yaralarının tedavisinde de etkilidir. BEPANTHOL KREM NASIL KULLANILIR?Bepanthol kremin doğru kullanımı için uygulama bölgesi uygun bir temizleme solüsyonu ile iyice temizlenmelidir. Ardından, tonik kullanılmalıdır. Daha sonra krem ilgili bölgeye sürülmelidir. Bepanthol krem, kozmetik bir ürün olmadığı için cilt tarafından emilimi biraz zaman alabilir, bu nedenle düzenli kullanım önemlidir. Genelde günde 2 kez kullanılması yeterlidir; ancak ihtiyaca göre doktorunuzun önerdiği sıklıkta kullanılabilir.Bepanthol kremi aşağıdaki durumların varlığında kullanmayınız: Kremin içeriğinde bulunan dekspantenol, klorheksidin hidroklorür ya da diğer maddelere karşı aşırı duyarlılık var ise.Güneş yanığı durumunda.BEPANTHOL KREM YAN ETKİSİ VAR MI?Bepanthol kremin seyrek görülen; ancak ciddi yan etkileri şöyledir: Özellikle astım hastalarında solunum güçlüğüne neden olabilir.Tansiyon düşüklüğü görülebilir.Şiddetli cilt reaksiyonları görülebilir.Anjiyo ödem, eller, ayaklar, bilekler, yüz, dil ve dudakların şişmesi gibi belirtilerile görülebilir.Anafilaktik şok, ani ve ciddi aşırı duyarlılık tepkisine bağlı olarak gelişebilir.Eğer bu etkilerden herhangi biri ortaya çıkarsa, ciddi bir alerji durumunuzun varlığına işaret olabilir. Diğer görülme sıklığı bilinmeyen ancak; ciddi yan etkiler ise şunlardır: Temas sonucu bulaşan cildin enflamasyonu olan kontakt dermatitAlerji sonucu gözlenen cilt enflamasyonu olan alerjik dermatitKaşıntıCiltte oluşan kırmızı lekeler ve kızarıklık olan eritemKabuklaşan ve kaşıntılı cilt lezyonları olan egzamaBeyaz ya da kırmızımsı kabartılar ile karakterize, kaşıntılı, ödem ve yanma duygusunun eşlik ettiği ürtikerAlerjik cilt reaksiyonlarına yol açan cilt tahrişi ve blister gibi belirtiler

Dün — 9 Mayıs 2024Milli Gazete

Karaciğerinde yağlanma olanlar dikkat! Uzmanlar uyardı: O besinlerden uzak durun

9 Mayıs 2024 at 19:51
Safra üretiminin sağlanması; yağ, kolesterol ve çeşitli vitaminlerin parçalanıp emilmesine yardımcı olunması gibi görevleri olan karaciğer, genel vücut sağlığı açısından son derece kritik bir öneme sahiptir. Karaciğer sağlığına dikkat edilmemesi durumunda hayati tehlikeler ortaya çıkabilir. Bu neden ile özellikle yağlanma sorunu ile karşı karşıya olanlara seslenen uzmanlar, karaciğer yağlanması diyetine dair önemli bilgilendirmelerde bulundu. Peki, karaciğer yağlanması nedir? Karaciğer yağlanması diyeti nasıl uygulanır? İşte konuya dair ayrıntılar… KARACİĞER YAĞLANMASI NEDİR?Yağ, karbonhidrat ve protein metabolizmasında önemli görevlere sahip olan ayrıca safra üretimini ve salınımını gerçekleştiren karaciğer, metabolizmanın atık ürünlerini etkisiz hale getirmektedir. Bu organın hücrelerine ulaşan yağ asidi miktarında gözlenen artış, karaciğer yağlanmasına neden olur. Sağlıklı bir insanın karaciğer lipitlerinin miktarı, toplam karaciğer ağırlığının yüzde 5’ini geçmemektedir. Karaciğer yağlanması tanısı konulan kişilerde ise bu oran yüzde 10’un üzerindedir. KARACİĞER YAĞLANMASI DİYETİ NASIL UYGULANIR?Karaciğer yağlanması uzman kontrolü gerektiren, olumsuz bir durumdur. Tedavinin yapılmaması durumunda daha tehlikeli sonuçlara sebebiyet verebilecek olan bu durum, başta diyet yapmayı gerektirmektedir. Beslenmeye, kötü alışkanlıklara ve daha pek çok faktöre bağlı olarak gelişen karaciğer yağlanmasına karşı tıbbi beslenme tedavisi uygulanır. Diyet programı, kişi bazlı düzenlenmektedir. Ancak genel olarak her hasta için önemli olan enerji ve protein miktarının dengelenmesidir. Karaciğer yağlanması diyeti genel hatları ile şu şekildedir: Kan şekerini hızla yükselten karbonhidrat kaynakları yerine kompleks karbonhidrat kaynakları (tam tahıllar, kuru baklagiller, sebzeler vb.) tercih edilmelidir.Hayvansal besinlerde bulunan doymuş yağ içeren besinlerin tüketimleri kısıtlanmalıdır.Protein ihtiyacı, sağlıklı kaynaklardan temin edilmelidir.Karaciğer yağlanması tanısı konuşmuş olan kişilerin uzak durmaları gereken besinler şu şekildedir: afine karbonhidrat içeren paketli gıdalar,Yağ oranı yüksek besinler,Trans ve doymuş yağ kaynakları.

Vitamin ve mineral deposu! Kalbi koruyor, şekeri dengeliyor... Susam yağının faydaları

9 Mayıs 2024 at 19:38
‘Şırlağan’ ismi ile de bilinen susam yağı, susam tanelerinden elde edilir ve yüksek besin değerlerine sahiptir. Bitkisel bir yağ olan susam yağı, Asya mutfağında sık sık kullanılır. Özellikle Hindistan’da kızartma yağı olarak kullanılan susam yağı aynı şekilde Japonya, Kore ve Çin’de de pek çok yemeği lezzetlendirmek için kullanılır. Yüksek aroması olan susam yağı Asya mutfağında olduğu kadar olmasa da ülkemizde de kullanılmaktadır. Susam tohumlarının kabuklarının soyulup soğuk press yapılarak elde edilen bu yağın insan sağlığını da çok çeşitli açılardan desteklediği bilinmektedir. Peki, susam yağının içinde neler var? Susam yağının faydaları neler? İşte konuya dair ayrıntılar… SUSAM YAĞININ İÇERİĞİSusam yağının içeriğinde yüksek oranda mineral ve vitamin olduğu bilinmektedir. Bu yağın içeriği incelendiğinde öne çıkan bazı maddelerin şunlar olduğu belirtilmiştir: Protein, koenzim Q10, A- B1- E vitaminleri, karbonhidrat, steroller, magnezyum- kalsiyum- bakır- çinko- fosfor mineralleri, sesamin- sesaminol- sesamol gibi bileşenler, yağ asitleri.SUSAM YAĞININ FAYDALARIİçerik bakımından son derece güçlü olan susam yağının insan sağlığına olan katkıları şu şekilde özetlenebilir: Kalp ve damar sağlığı: Kan basıncını düşürerek düzenler. Tansiyonun düşmesini sağlayarak kalbi rahatlatır. Doymamış yağ asitleri bakımından zengin olduğu için kötü kolesterolün düşmesine yardımcı olur.Diyabet: Tip 2 diyabete karşı etkilidir. Kan şekeri seviyesini düşürür.Antioksidan özellik: Doğal antioksidanlar bakımından zengin olduğu için hücre yenilenmesini hızlandırır. Bu, özellikle kanser rahatsızlıklarına karşı önemli bir özelliktir.Antibakteriyel özellik: İçeriğinde bulunan bileşenlerin antibakteriyel özellikleri sayesinde vücudu çok çeşitli bakterilere karşı korur. Böylelikle bağışıklığın güçlenmesine katkıda bulunarak hastalıklara yakalanma olasılığını düşürür.Cilt: Güçlü içeriği sayesinde cilt sağlığını destekler. Cilt bariyerini korur. Mevcut cilt sorunlarının daha hızlı ve sağlıklı bir şekilde iyileşmesini sağlar. Ayrıca cilde parlaklık kazandırır.

Cilt ve saç sorunlarına 'sabunlu' müdahale! Keçi sütü sabunu ile ışıldayacaksınız... İşte faydaları

9 Mayıs 2024 at 19:34
Sosyal medya platformlarının yaygın olarak kullanılmaya başlanması ile birlikte birçok ürün de hayatımıza dahil oldu. İçerik üreticilerinin ve diğer çok takipçili hesapların birçok ürünü tanıtmaya başlaması ile birlikte tüketici tercihlerinde de ciddi değişiklikler meydana geldi. Her gün önlerine ‘reklam’ olarak düşen bazı ürünleri kullanan bazılarını ise araştırmaya başlayan tüketiciler, son dönemlerde özellikle keçi sütü sabununu yakın takip altına aldı. Peki, keçi sütü sabununun içeriğinde neler var? Keçi sütü sabunu neye/ nelere iyi gelir? İşte keçi sütü sabununa dair tüm merak edilenler… KEÇİ SÜTÜ SABUNUNUN İÇERİĞİNDE NELER VAR?Son dönemlerin popüler bakım ürünleri arasında yer alan keçi sütü sabunu, arama motorlarına sık sık konu olmaktadır. Sosyal medya platformlarında adeta yankı uyandıran bu sabunun özelliklerini merak eden birçok kişi, konuya dair sorgulamalar yapmaktadır. Keçi sütü sabunu ile ilgili olarak en çok merak edilen konuların başında, sabunun içeriği gelmektedir. Yürütülen çalışmaların sonuçlarına göre sabunun içeriğinde bulunan süt, doymuş ve doymamış yağlar bakımından son derece zengindir. Sütün içeriğinde ise; A, B1, B6, B12, C, D ve E vitaminlerinin yanı sıra selenyum ve çinko gibi mineraller de bulunmaktadır. KEÇİ SÜTÜ SABUNUNUN FAYDALARI NELERDİR? Bebeklerde ve küçük çocuklarda kullanılmadan önce bir hekime danışılmasını gerektiren keçi sütü sabunu, diğer yaş gruplarından olan kadın ve erkekler tarafından tercih edilebilir. Keçi sütü sabunun cilde ve saça olan bazı faydaları şu şekildedir: Saç dokusunu onarır.Saç tellerini güçlendirir.Saç derisini nemlendirir.Saçları canlandırır.Saçlara parlaklık kazandırır.Saçta meydana gelen kırıkları onarır.Saçı yumuşatır.Ciltte var olan iltihap durumunu iyileştirir. Yeni iltihapların gelişmesini engeller.Cilt gözeneklerini sıkılaştırarak siyah nokta oluşumunu engeller.Egzama ve sedef gibi cilt hastalıklarının tedavilerini destekler.Yaşlanma belirtilerini geciktirir.Güneş lekelerini iyileştirir.Düzenli kullanılması halinde cilt tonunu eşitler.

Sindirim sistemi sorunlarına elma çayı ile veda edin! 2 dakikada hazır... Elma çayının faydaları

9 Mayıs 2024 at 19:27
Meyve tüketimine özen gösterilmesi, genel vücut sağlığını olumlu açıdan destekler. Meyvelerin mevsimlerinde tüketilmeleri halinde başta bağışıklık sistemi olmak üzere vücudun çok çeşitli fonksiyonlarının düzenlendiğini ifade eden uzmanlar, bu kapsamda elma tüketimine ayrı bir parantez açtı. Nerede ise herkes tarafından severek tüketilen elmanın pek çok faydasının olduğu bilinmektedir. Bunun yanı sıra elma çayının da akıllara gelmeyecek faydalarının olduğuna dikkat çeken uzmanlar, yapılışı kolay bu çayın faydalarını aktardı. ELMA ÇAYI NASIL HAZIRLANIR?Elma çayı, yapımı son derece basit olan bir meyve çayıdır. Evde kolay bir şekilde hazırlanabilen bu çay, vücudun vitamin ve mineral dengesinin korunmasına yardımcı olur. Elma çayı, kişinin damak zevkine bağlı olarak kurutulmuş veyahut da toz şeklinde hazırlanabilir. Taze elma çayı hazırlamak için ise öncelikle elmanın iyice yıkanması, kabuklarının soyulması ve çekirdeklerinin çıkartılması gerekir. Sonrasında ise elma dilimleri, elmanın kabukları ile birlikte 2 su bardağı suyun içine aktarılır. Karışım kaynadıktan sonra ocaktan alınır ve 10 dakika kadar demlenmeye bırakılır. Bu aşamada çayın içerisin tarçın eklenerek lezzet artırılabilir. ELMA ÇAYININ FAYDALARI NELERDİR?Özellikle kış aylarında bol bol tüketilmesi tavsiye edilen elma çayının birçok faydası bulunmaktadır. Antioksidan, vitamin ve mineral bakımından zengin olan elma çayının öne çıkan faydaları şu şekilde sıralanabilir: Antioksidan bakımından zengin olduğu için vücut içinde bulunan serbest radikalleri etkisiz hale getirir.Bağışıklık sistemini güçlendirerek kişiyi hastalıklara karşı dirençli hale getirir.Sindirim sistemini düzenler. Lif bakımından zengin olduğu için dışkının kıvamını yumuşatır ve kabızlığın önüne geçer.Kan şekerini dengeler.Magnezyum, sodyum ve C vitamini bakımından zengin olduğu için kemik sağlığını olumlu yönde destekler. Kemik erimesine yakalanma olasılığını düşürür.Öksürük, boğaz ağrısı gibi üst solunum yolu rahatsızlıklarında gözlenen belirtilerin etkilerini giderir.İçerdiği bileşenler sayesinde bağırsak sağlığının korunmasını destekler. Bağırsakları büyük ölçüde temizler.Göz sağlığını destekler.Kötü kolesterolü düşürür.Kalp sağlığını korur.

Bu katkı maddesine dikkat! Birçok Avrupa ülkesinde yasaklı

9 Mayıs 2024 at 13:02
Hem helal- haram konusunda hem de sağlık konusunda birçok şüpheyi barındıran kimi gıda katkı maddeleri bulunan ürünlerden uzak durulmalı. Bu katkı maddesine dikkat! Şüpheli katkı maddelerinden birisi de "Tartrazin" maddesi. Tartrazin birçok Avrupa ülkesinde yasaklı. İnsanoğlu hayatını sürdürebilmesi için Allah'ın bahşettiği gıdalardan tüketmesi gereklidir. Endüstriyel gıda ürünlerinin yaygınlaştığı günümüzde gıda sektöründe en çok tartışılan konuların başında katkı maddeleri geliyor. Hem helal- haram konusunda hem de sağlık konusunda birçok şüpheyi barındıran kimi gıda katkı maddeleri bulunan ürünlerden uzak durulmalı. Zira dinimiz İslâm şüpheli şeylerden uzak durmamız konusunda bizleri uyarıyor. Şüpheli katkı maddelerinden birisi de "Tartrazin" maddesi. E102 KODUYLA BİRÇOK GIDA MADDESİNDE BULUNUYORE102 koduyla gıda maddelerinde kullanılan tartrazin maddesi daha çok yiyecek ve içeceklere özellikle sarı renk vermek için kullanılıyor. Tartrazin renklendirici; kekler, şekerlemeler, konserve sebzeler, peynirler, sakızlar, sosis, dondurma, portakallı içecekler, salata sosları, mevsim salataları, tatlı, reçel, unlu gıdalar, çerez, konserve balık, hazır çorbalar, alkolsüz meşrubatlar ve ketçap gibi geniş bir gıda yelpazesinde kullanılıyor. KURDEŞEN VEYA ASTIM ATAKLARINA NEDEN OLABİLİRTartrazin duyarlı insanlarda kurdeşen veya astım ataklarına neden olabilir. Tiroid tümörü, kromozom hasarı, hiperaktivite ve aspirin duyarlılığı gibi rahatsızlıklara sebep olabilir; Norveç ve Avusturya'da yasaklandı. 

SGK'dan son dakika açıklaması! 47 ilaç daha geri ödeme listesine alındı

9 Mayıs 2024 at 10:29
Gelen son dakika açıklamasına göre Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), Sağlık Uygulama Tebliği (SUT) düzenlemesi kapsamında 47 ilaç daha geri ödeme listesine alındı. Bunlardan 8’i yenilikçi kanser ilacıyken 10'u ise yerli ilaç olarak öne çıkıyor.  'Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ' Resmi Gazete'de yayımlandı. TOPLAMDA 47 İLAÇ DAHA GERİ ÖDEME LİSTESİNDESosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından bedeli ödenen ilaçlar listesine "akıllı ilaç" olarak da bilinen 8'i yenilikçi kanser ilacı, 21'i alerji aşısı, 2'si büyüme hormonu, 3'ü dirençli uyuz ilacı, 3'ü atopik dermatit ilacı, 2'si diyabet ilacı ve 3'ü psikoleptik/antidepresan olmak üzere toplamda 47 ilaç daha eklendi. Bİr diğer yandan 12 kanser ilacının ödeme alanı genişletilerek yeni tedavi seçeneği olarak hastaların erişimine sunuldu. İlaçlardan 10'unun yerli üretim olduğu belirtildi. VATANDAŞLARIN YENİLİKÇİ İLAÇLARA ERİŞİMİ SAĞLANACAKYapılan değişiklikle, vatandaşların mesane kanseri, prostat kanseri, akciğer kanseri, Dirençli Akut Myeloid Lösemi (AML), Kronik Lenfositik Lösemi (KLL), Multiple Myelom (MM) tedavilerinde kullanılan yenilikçi ilaçlara erişiminin sağlandığı bildirildi.

Dünden önceki günMilli Gazete

Aynı doktora 10 dakikada 4 randevu verildi mi? Hastaneden açıklama geldi

8 Mayıs 2024 at 17:27
İTO tarafından ortaya atılan bir belgeyle Göztepe Prof. Dr. Süleyman Yalçın Şehir Hastanesi’nde bir doktora 10 dakika içerisinde 4 farklı randevu verildiği iddia edilmişti. Ortaya atılan iddialarla ilgili Göztepe Prof. Dr. Süleyman Yalçın Şehir Hastanesi Başhekimliği’nden yazılı bir açıklama geldi. Yapılan açıklamada iddiaların gerçeği yansıtmadığı belirtilirken şu ifadelere yer verildi.

Prof. Dr. Hulusi Atmaca uyarıyor: Böbrek üstü bezi sorunu hipertansiyona yol açıyor!

8 Mayıs 2024 at 12:04
VM Medical Park Samsun Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Kliniği’nden Prof. Dr. Hulusi Atmaca, hormonal hipertansiyon hakkında önemli bilgiler verdi. "NEDENE YÖNELİK TEDAVİ YAPILMASI ÖNEMLİ"Hipertansiyonun tanımını yapan Prof. Dr. Atmaca, “Halk arasında ‘tansiyon hastalığı’ olarak isimlendirilen ve erişkin nüfusun yüzde 25’ini etkileyen hipertansiyon, kalp damar hastalıklarına bağlı ölümlerin önemli bir sebebidir. Hastalığın uygun önlem ve tedavisi, bu ölümleri etkili bir şekilde azaltmaktadır. Etkili tedavi şartlarından biri de hipertansiyonun nedenini tespit edip nedene yönelik tedavi planlamasıdır” dedi. "HİPERTANSİYONUN YÜZDE 90 NEDENİ BİLİNMEZ"Hormonal hipertansiyon hususunda önemli bilgilere verenn Prof. Dr. Atmaca, konuşmasının devamında şunları kaydetti: “Hipertansiyonun yüzde 90 nedeni bilinmez, ancak yüzde 10 nedeni sekonder hipertansiyon olarak adlandırılan böbrek üstü bezi hipertansiyonuna yani hormonal hipertansiyona bağlı gelişir. Böbrek üstü bezi başlıca 3 çeşit hormon salgılamaktadır. Bu hormonlardan birinin aşırı salgılanması söz konusu olduğu hastalarda böbrek üstü bezi hipertansiyonu gelişir. Böyle hastalarda uygun ilaç tedavisi ile kan basıncı daha az ilaçla ve daha kolay kontrol altına alınabilmektedir. Ayrıca, uygun hastalarda aşırı çalışan böbrek üstü bezinin cerrahi olarak çıkarılmasıyla hastaların çoğunda hipertansiyon düzelir ve ilaç tedavisine gerek kalmaz. Bu yüzden tansiyonu olan hastalarda kimlerin böbrek üstü bezi veya hormonal hipertansiyon açısından taranması gerektiği sorusu önem kazanır.”"KİMLERDE DAHA SIK GÖRÜLÜR?"Prof. Dr. Hulusi Atmaca, böbrek üstü veya hormonal tansiyonun bazı kişilerde daha sık görülebileceğini şu şekilde sıraladı: “Ataklar halinde tansiyonda ani yükselme ve düşmesi olanlar. Üç adet veya daha fazla ilaca rağmen tansiyonu kontrol altında olmayanlar. Aile bireylerinde yaygın tansiyon veya ani ölüm hikâyesi olanlar. Böbrek üstü bezinde kitlesi olanlar. Kan potasyum düzeyi düşük olanlar. Anestezi, entübasyon, cerrahi, gebelik, anjiografi sırasında hipertansif atak ve açıklanamayan şok hikâyesi olanlar. Hipertansiyonun genç yaşlarda (20 yaş öncesi) başlaması. Hipertansiyonun ileri yaşlarda (50 yaş üstü) başlaması ve deride çürükler, mor çatlaklar ve kas güçsüzlüğü olanlar.”Son olarak Atmaca, “Bahsi geçen özelliklerden en az birini taşıyanların böbrek üstü bezi veya hormonal tansiyon açısından endokrinoloji ve metabolizma hastalıkları uzmanına başvurması gereklidir” uyarısında bulundu. Kaynak: İHA

Probiyotik ne işe yarar, faydaları nelerdir? İşte probiyotik içeren besinler...

8 Mayıs 2024 at 06:05
Sağlığa faydalı olan canlı mikroorganizmalar veyahut da mikrobiyal besinler olarak tanımlanan probiyotikler, bağırsak sağlığı ile doğrudan ilişkililerdir. Sindirim sistemi sağlığını destekleyen probiyotikler, ayrıca genel sağlık tablosunun iyileşmesine de katkıda bulunurlar. Probiyotik alımının dışarıdan yapılması mümkündür. Birçok besin probiyotik bakımından güçlü bir içeriğe sahiptir. Peki, probiyotikler ne işe yarar? Probiyotiklerin faydaları neler? İşte detaylar… PROBİYOTİKLERİN FAYDALARI NELERDİR?Yapılan araştırmalar neticesinde probiyotiklerin öne çıkan faydaları şu şekilde kayda geçmiştir: Bağırsaklarda bulunan yararlı bakterilerin dengede olmalarını destekler ve bu sayede de sindirim sağlığını iyileştirir. Özellikle kabızlık, gaz, şişkinlik, ishal gibi sorunların semptomlarını gidermede probiyotiklerin etkili oldukları bilinir.Bağırsaklarda bulunan sağlıklı mikroorganizmaların artmalarını destekledikleri için bağışıklık sistemi fonksiyonlarını olumlu etkilerler. Böylelikle hastalıklara ve enfeksiyonlara karşı doğal kalkan görevi görürler.Hem kötü hem de iyi bakterileri öldürme potansiyelinde olan antibiyotik kullanımının yan etkilerini giderirler.Laktoz intoleransı olan kişilerin süt ürünlerini daha iyi tolere etmelerine destek olurlar.Bazı probiyotik türlerinin vajinal flora sağlığını olumlu yönde etkiledikleri bilinmektedir.İltihaplı bağırsak hastalıklarının belirtilerini gidermede etkililerdir.PROBİYOTİK İÇEREN BESİNLERProbiyotik takviye olarak alınabileceği gibi yiyecekler yolu ile de alınabilir. Uzmanlara göre doğal yiyecekler ile alınan probiyotikler, insan sağlığı üzerinde çok daha büyük bir etkiye sahiplerdir. Yüksek oranda probiyotik içeren bazı besinler şu şekilde sıralanabilir: Yoğurt: En bilinen probiyotik kaynaklarındandır. Lactobaciluus bulgaricus ve streptococcus thermophilus içerir.Kefir: Birçok farklı probiyotiği içeriğinde barındırır.Turşu: Lahana, salatalık ve havuç başta olmak üzere diğer sebzelerin turşuları da probiyotik bakımından zengindir.Tempeh: Birçok kişi tarafından bilinmeyen tempeh, soya fasulyesinin fermantasyonu ile elde edilen bir besindir ve probiyotik bakımından zengindir.Mısır ekmeği: Maya ve laktik asit bakterileri ile fermente edilen türü, probiyotik bakımından son derece zengindir.   

Hamileler dikkat! Uzmanlar uyardı: O gıdaları kesinlikte tüketmemelisiniz!

7 Mayıs 2024 at 19:56
Gebelik süreci manevi açıdan her ne kadar son derece mucizevi bir süreç olsa da aynı zamanda anne adaylarını büyük ölçüde strese sokan bir süreçtir. Yeni doğacak bebeği için endişelenen ve ona henüz karnında iken en iyisini vermek isteyen anne adayları, özellikle beslenme ile ilgili sık sık araştırmalarda bulunurlar. Gebelikte beslenme, normal zamanlarda takip edilen beslenme sürecinden farklıdır. Gebelerin mutlaka uzak durmaları gereken bazı besin grupları bulunmaktadır. Ayrıca hamilelik sürecinde protein alımı da dikkat edilmesi gereken konu başlıkları arasında yer almaktadır. Peki, hamileler hangi besinlerden uzak durmalılardır? İşte konuya dair tüm merak edilenler… HAMİLELİKTE TÜKETİLMEMESİ GEREKEN BESİNLER HANGİLERİ?Hamilelerin en sık sordukları soruların başında gelen ‘Ne yememeliyiz?’ sorusu, uzmanlar tarafından yanıtlanmıştır. Yapılan çalışmalar, hamilelik sürecinde tüketilen bazı besin gruplarının hem bebek hem de anne sağlığı için faydalı olmadığını gözler önüne sermiştir. Hamilelik döneminde uzak durulması gereken başlıca besinler şu şekilde sıralanabilir: Az pişmiş veyahut da çiğ yumurtaPastörize edilmemiş süt ve süt ürünleriAz pişmiş/ çiğ et veyahut da et ürünleriAşırı çay veya kahve tüketimiŞeker içeren asitli içeceklerBitki veyahut da meyve çaylarıKabuklu deniz ürünleriMonosodyum glutamat içeren besinler (cips, çeşnili makarnalar, et/ tavuk bulyon, hazır çorba, hazır köfte baharatları vb.)Yukarıdaki besin grupları, hamilelik sürecini ve bebek sağlığını olumsuz etkileyebilmektelerdir. Yanı sıra normal zamanlarda olduğu gibi hamilelik döneminde de sigara ve alkol tüketiminden mutlaka uzak durulması gerekmektedir. GEBELİKTE PROTEİN ALIMI NASIL OLMALI?Protein, insan sağlığı bakımından son derece önemlidir. Hücre gelişiminin olmazsa olmazlarından olan proteinin, hamilelik sürecinde de eksik edilmemesi gerekmektedir. Bebeğin sağlıklı gelişmesi için beslenme düzenine dahil edilmesi gereken protein, hamilelik sürecinde normal döneme göre her gün 25 gram kadar daha fazla tüketilmelidir.

Sitrin taşı ne işe yarar, kadınlara faydaları nelerdir? Sitrin taşı nasıl temizlenir?

7 Mayıs 2024 at 19:53
Sitrin taşı, çeşitli kullanım alanları olan, sağlık için faydaları bulunan özel bir taştır. Bu yazıda, sitrin taşı ile ilgili çeşitli bilgiler aktaracağız. Sitrin taşının; anlamını, faydalarını, özelliklerini, nasıl kullanıldığını, nasıl temizlendiğini ve sitrin taşı alırken nelere dikkat etmek gerektiğini incelemek isterseniz; buyurunuz yazımıza... Sitrin Taşının Anlamı Nedir?Sitrin taşı, Fransızcada "limon" anlamına gelen citron kelimesinden ismini almıştır. Diğer adları arasında "para taşı", "tüccarın taşı" ya da "başarı taşı" bulunur. Bu isimler, taşın bal sarısı renginin güneşin ışığını ve pozitif enerjiyi yansıttığına inanılarak, kişiye; şans, bereket ve mutluluk getirdiği düşüncesi ile ortaya çıkmıştır. Sitrin Taşının Kadınlara Faydaları Nelerdir?Sitrin taşının pek çok faydası bulunmaktadır. Bu faydalar şöyledir: Zararlı alışkanlıklardan kurtulmaya yardımcı olur.Sinüzit ve migren gibi rahatsızlıkların semptomlarını azaltır.Stres, üzüntü ve endişe gibi olumsuz duygulardan uzaklaştırarak mental sağlığı korur.Kas ağrılarını hafifletir.Kan dolaşımını dengeler.Önemli iç organların sağlıklı bir şekilde işlevlerini sürdürmesine katkıda bulunur.Zihinsel gelişime destek olur.Beyin fonksiyonlarını geliştirir.Vücuda enerji verir.Elektronik cihazların yaydığı radyasyonun etkilerini azaltır.Yaşam kalitesini artırır.Sindirim sisteminin düzenli çalışmasına yardımcı olur.Cesaret duygusunu artırarak ruhsal sağlığı destekler.Mide ve bağırsak rahatsızlıklarını önler.Rahat bir uyku sağlar. Kabus gören çocukların rahatlamasına yardımcı olur.Sitrin Taşının Özellikleri Nelerdir?Sitrin taşı, antik çağlardan beri kullanılan, 1. yüzyılda keşfedilen bir taştır. Hem Yunan hem de Roma kültürlerinde takı ve mücevher yapımında tercih edilmiştir. Bu taşın özellikleri şöyledir: En çok çıkarıldığı yer Brezilya olsa da; Amerika, İspanya, Madagaskar ve Rusya gibi ülkelerde de bulunur.Negatif enerjiyi pozitife dönüştürme özelliği sayesinde temizlenmeye ihtiyaç duymaz.Sitrin taşı, yapı ve görüntü olarak topaz ile benzerlik gösterir.Sertlik derecesi 7’dir.Sitrin Taşı Nasıl Kullanılır?Sitrin taşının kullanımı pek çok farklı şekilde olabilir. Öncelikle, sitrin taşı takı olarak kullanılabilir. Cilt ile temas etmesi, kişinin titreşimlerini yükseltir, çakralarını temizler ve duygusal olarak daha dengeli hissetmesine yardımcı olur. Özellikle enerji ve reiki çalışmalarında çakraların dengelenmesi için kullanılabilir. Sitrin taşı, meditasyon esnasında solar pleksus ya da sakral çakra alanına yerleştirilerek kullanılabilir. Ev ya dya çalışma masasında dekoratif bir obje olarak kullanmak da mümkündür; bu şekilde pozitif enerjiyi ve üretkenliği artırır. Sitrin Taşı Nasıl Temizlenir?Sitrin taşı, doğal bir kristal olduğu için temizlenmeye ihtiyaç duymaz; çünkü negatif enerjiyi kolayca pozitif enerjiye dönüştürebilir. Ancak; yine de taşınızı temizlemek isterseniz birkaç yöntem mevcuttur. Bunlardan biri ultrasonik temizleyiciler kullanmaktır. Diğer bir seçenek ise, sitrin taşını ılık su ve bir sabun ile temizlemektir. Sitrin taşını temizlerken sıya maruz bırakmamak önemlidir; çünkü yüksek sıcaklıklar taşın renginde değişikliklere neden olabilir. Bu nedenle, temizlik işlemi sırasında; ısı, güneş ve buhar gibi etkenlerden kaçınılmalıdır. Sitrin Taşı Alırken Nelere Dikkat Etmek Gerekir?Sitrin taşı alırken, doğru seçimi yapabilmek için bazı önemli noktalara dikkat etmek gerekir. Gerçek sitrin taşlarında renk şeritleri bulunmaz; renk geçişi daha doğal ve akıcıdır. Ayrıca, içlerinde; kabarcık, boşluk ya da baloncuk bulundurmazlar. Özellikle ısıtılmış ametist ya da limon kuvarsın sitrin taşı olarak satılması gibi durumlar sıkça görülür. Bu yüzden, orijinal ve kaliteli sitrin taşı almak isteyenler güvenilir satıcılara başvurmalıdır.

Kene tehlikesi kapıda! Prof. Dr. Mehmet Bakır, çiftçileri keneye karşı uyardı!

7 Mayıs 2024 at 13:43
İlkbahar mevsiminin gelmesiyle birlikte kene popülasyonunda da artış gözleniyor. Özellikle tarım alanlarında çalışan kişiler kene ısırıklarına karşı daha fazla risk altında bulunuyor. Kene ısırıkları sadece kaşıntı ve kızarıklığa yol açmakla kalmayıp, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) gibi ölümcül olabilen hastalıklara da neden olabiliyor. Medicana Sivas Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Bakır, yaptığı açıklamada çiftçileri kene tehlikesine karşı uyardı. "HAVALARIN ISINMASIYLA KENE RİSKİ ARTIYOR!"Havaların ısınmasıyla birlikte insanların kene ile temas riskinin arttığına dikkat çeken Prof. Dr. Bakır, şu şekilde konuştu: “İlkbaharın gelmesi ile birlikte hem kene aktivitesinde artış hem de insanların doğadaki aktivitelerinde artış meydana geliyor. Bu nedenle kene temas riski artıyor ve kene tutunması ile gelen olgu sayısı artıyor. Buna çok yönlü bakma gerekiyor. Doğada, tarımsal alanlarda yapılması gerekenler var, hayvancılıkla uğraşan kişilerin yapması gerekenler var. Bir de kene tutulmasının ardından alınması gereken önlemler var. Bizim yöremizde çiftçilik ve hayvancılık birlikte yapılır. Çiftçilikle uğraşan kişiler kırsala gittiğinde bilmeyerek kene temasları yaşayabiliyorlar. Keneler sadece evcil hayvanlarda olmuyor. Tarımsal alanlara giderken kişinin dikkat etmesi gerekiyor.” "KİŞİLERİN GİYİMİNE DİKKAT ETMESİ GEREKİYOR"Arazide çalışan veya piknik yapan vatandaşlara yönelik uyarılarda bulunan Prof. Dr. Mehmet Bakır, şunları kaydetti: “Kişilerin giyimine dikkat etmesi gerekiyor. Vücudunda açık yer bırakmaması gerekiyor. Kollar, bacaklar ve karın bölgesinin kapalı olması gerekiyor. Mümkünse çizme giyilmesini öneriyoruz. Keneler çalılık ve otluk alanlardan yürüyerek vücuda tutunur. Kapalı giyildiğinde bunun önüne geçilmiş oluyor. Açık renkli giyişiler giyilmesini öneriyoruz. Kene, açık renkli kıyafetler üzerinde kolay fark ediliyor. Görevi gereği veya piknik yapmak için araziye çıkanların döndükten sonra kene taraması yapması gerekiyor."

Aynı doktora 10 dakikada 4 hasta: Bu sağlık sistemi şiddet doğurur

7 Mayıs 2024 at 13:43
İstanbul Tabip Odası, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya çağrıda bulunarak  “Bu uygulamanın sağlıkta şiddet ve malpraktis davalarında artış dışında sonuçları olacaktır” açıklaması yaptı. Doktorların ülkeyi terk etmesiyle birlikte doktor sayısındaki azalma ve yetersizlikler hastanelerde yığılmalara neden olurken, Sağlık Bakanlığı hastanelerdeki yığılmanın önüne geçilmesi amacıyla randevu süre aralığını 6 Ekim 2022’de 10 dakikadan 5 dakikaya düşürdü.  10 DAKİKADA 4 RANDEVU İstanbul Tabip Odası (İTO) sosyal medya hesabından konuyla ilgili bir görsel paylaştı. İstanbul'da bir eğitim araştırma hastanesinin 8 Mayıs randevu ekranını paylaşan İTO, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’yı da etiketleyerek, “Sağlık 2 dakikaya sığmaz!” dedi. BU YANLIŞ UYGULAMA SAĞLIKTA ŞİDDET DOĞURURİstanbul Tabip Odası, başka bir paylaşımında ise bir meslek mensubunun, mesleğini uyguladığı esnada ortaya çıkan hatalı hareketleri için kullanılan malpraktiste de vurgu yaparak şu ifadeleri kullandı: “MHRS ekranında hastaya randevu süresi 10 dakika olarak görülüyor. Aynı 10 dakikaya 3-4 hastaya randevu veriliyor. Doktor ekranı bu şekilde görülüyor. Uyarıyoruz; bu uygulamanın sağlıkta şiddet ve malpraktis davalarında artış dışında sonuçları olacaktır.”      

MHRS'de yeni düzenleme! Sağlık Bakanı Koca tarih verdi

7 Mayıs 2024 at 12:47
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Merkezi Hekim Randevu Sistemi'nde (MHRS) yapılacak yeni düzenlemelere ilişkin detayların 9 Mayıs Perşembe günü basın toplantısıyla açıklanacağını duyurdu. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde gerçekleşen Kabine Toplantısı sonrasında açıklama yapan Bakan Koca, MHRS'de yapılacak düzenlemelerin önemine vurgu yaparak, 9 Mayıs Perşembe günü tüm basın mensuplarını kapsamlı bir değerlendirme toplantısına davet etti. Konuyla ilgili yapılan toplantılarda alınan kararların ayrıntılarını açıklamayan Koca, perşembe günü gerçekleşecek basın toplantısında sağlık sistemi ve yönetim koordinasyonu hakkında tüm adımların detaylı bir şekilde paylaşılacağını ifade etti. Sağlık Bakanı, vatandaşları en açık ve şeffaf şekilde bilgilendireceklerini belirterek, yeni düzenlemelerin kamuoyuyla şeffaf bir şekilde paylaşılacağını söyledi. Koca yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: "Bu perşembe tüm basın mensuplarımızı bekliyoruz. Kapsamlı bir değerlendirme yapacağız. Sağlık sistemimizi ve sağlık yönetiminin koordinasyonu konusunda tüm adımları birinci elden duyacaksınız. Bugüne kadar olduğu gibi vatandaşımızı en açık ve şeffaf şekilde bilgilendireceğiz"

E kodu nedir, hangi ürünlerde kullanılıyor, kimler tarafından veriliyor?

7 Mayıs 2024 at 12:47
Endüstriyel gıdanı vazgeçilmezi katkı maddeleri E kodu simgesiyle belirtiliyor. E kodları neyi ifade eder, hangi ürünlerde kullanılır ve kimler tarafından verilir? Hayatımızı idame ettirmek için gıdaya ihtiyacımız var. Rabbimizin emri tükettiğimiz gıdaların helal ve temiz olması olmazsa olmaz şart. Günümüzde endüstriyel gıdaların raflarda yerini almasıyla birlikte gıdalarla kullanılan katkı maddeleri de her daim tartışma konusu oldu. Günümüzde önemli bir tartışma konusu olan ve endüstriyel sektör haline gelen gıda maddelerinin içerisinde kullanılan katkı maddelerinde genelde E kodu kullanılır. E kodları neyi ifade ediyor hangi ürünlerde kullanılıyor ve kimler tarafından verilir? DOĞAL VEYA SENTETİK OLSUN KATKI MADDELERİ E KODUYLA GÖSTERİLİYORGıdalarda katkı maddelerinin kullanımlarıyla ilgili olarak CAC tarafından önerilen ilkeler Avrupa Topluluğu (EC) tarafından da benimsen ve yayınlanan bir direktifle yürürlüğe girmiştir. Avrupa Topluluğu Bilimsel Komitesi tarafından incelenerek, gıda katkı maddesi olarak kullanılmalarında sakınca görülmeyen maddelere ise topluluğum onayını belirleyen E numaraları verilmiştir. Gıda katkı maddelerini tanımlamak ve herhangi bir karışıklığa yol açmamak için kullanılan Avrupa Birliği’nin (EC) simgesi olarak E harfi ve üç veya 4 rakamlı sayıdan ibaret kodlardır. Avrupa Birliği tarafından her katkı maddesi için belirlenir. Doğal veya sentetik olsun gıda maddelerinde kullanılan ve katkı maddesi olarak tanımlanan tüm kimyasallar bu kodlama sisteminin içindedir. 8000’İN ÜZERİNDE GIDA KATKI MADDESİ VARTürk Gıda Kodeks Yönetmeliğinde Avrupa Kodu olan E numaraları ile belirtilen tüm katkılar, gerek CAC gerekse EC listelerinde yer alan ve kullanımı değişik şartlarda ve değişik gıdalarda onaylanan maddelerdir. 8000’in üzerinde gıda katkı maddesi bulunmaktadır (16).  Türk Gıda Kodeksi yönetmeliğinde izin verilen aroma maddelerinin dışındaki katkı maddesi sayısı 400 civarındadır. E numarası alan katkı maddelerinin sayısı sürekli değişmektedir.  Halen kullanılmakta iken zararları ortaya çıkmış olanlar iptal edilirken yani katkı maddeleri de ilave edilebilmektedir. Fakat bu E kodu belirlenirken helal hassasiyeti gözetilmemektedir.  Bir maddenin "E" numarasına sahip olması direkt olarak zararlı veya zararsız olduğu hakkında bilgi vermez. Ancak "E" numarası olmayanlara göre bir olumlu özellik olarak değerlendirilebilir.  Bundan başka INS (The International Numbering System) veya CAS (Chemical Abstract Service) Numarası gibi daha genel numaralandırma sistemleri de vardır. ‘E KODU’NDA HELAL ŞARTI YOKKatkı maddelerinin üretiminde kullanılan maddeler geniş bir alana sahiptir.  Bazı katkı maddeleri bitkisel artıklardan yapılmaktadır.  Mesela Pektin (E440), Karragenan (E407), Keçi boynuzu zamkı (E410), Klorofil (E140), Agaragar (E406).  Hayvan veya artıklardan elde edilen katkı maddeleri de bulunmaktadır.  Örnek olarak Jelatin(E441) domuz yada sığır veya diğer hayvanların kemik ve deri artıklarından, Karmin(E120) kırmızı bitten,  Şellak (E904)  yine bir bit türünden, Kasitin (E920) insan at veya domuz kılından, Rennin sığır ve davar midesinden, Pepsin domuz midesinden elde edilmektedir.  Bir kısım katkı maddeleri ise hem hayvan artıklarından, hem bitki artıklarından, hem de sentetik olarak üretilmektedir.  Bu gruba da (E475) Gliserin, (E322) Lesitin, (E471) Mono ve Digliseridler, (E160) Betakarotenler, ( E210) Benzoik asit gibi maddeleri de örnek olarak verebiliriz (30). Burada Türk Gıda Kodeksi her ne kadar,  1997 de yürürlüğe giren Yönetmeliğe göre, ürünlerin etiketlerindeki içindekiler kısmında ürüne katılmış olan katkı maddesinin fonksiyonu, adı, E kodu ve hayvani menşe eli ise hayvanın cinsi yazılmak zorunda olsa da bu hayvanların helal kesim olup olmadığı ya da domuzdan elde edilip edilmediği belli değildir.

"Hint safranı" olarak bilinen zerdeçalın faydaları nelerdir, neye iyi gelir? Zerdeçal zayıflatır mı?

5 Mayıs 2024 at 06:44
Zencefil ailesine mensup olan zerdeçal, oldukça faydalı bir bitkidir. İçeriğindeki kurkumin bileşiği ile tanınan zerdeçal, Hindistan yarımadası ve Güneydoğu Asya'ya özgü bir bitki olup sindirim sorunlarından cilt hastalıklarına, yaralardan enfeksiyonlara kadar pek çok alanda kullanılmaktadır. Bu makalede, zerdeçal ile ilgili çeşitli ayrıntılara değinecek, faydalarından ve nasıl tüketilebileceğinden bahsedeceğiz. Zerdeçal Nedir?Zerdeçal, zencefil ailesinin üyesi bir bitki olup, kurkumin bileşiği sayesinde sağlık üzerine pek çok faydası bulunur. Anavatanı Güneydoğu Asya olan bu bitki, sarı çiçekleri ve altın-turuncu renkli kökleri ile dikkat çeker. Aynı zamanda "hint safranı" olarak da bilinir ve antiinflamatuar özellikleri ile sindirim ve karaciğer sorunlarından cilt hastalıklarına kadar geniş bir yelpazede etkilidir. Zerdeçalın içeriğinde, canlı sarı rengini veren kurkumin gibi kurkuminoidler bulunurken; uçucu yağlar, proteinler ve reçineler gibi besin ögeleri de mevcuttur. Hafif keskin ve acımsı bir tadı vardır ve salatalara ve yemeklere aroma katmak için kullanılabilir. Günlük olarak 1-2 kaşık toz halinde tüketilmesi, bağışıklık sisteminin güçlenmesine katkı sağlar. Zerdeçalın faydaları arasında; ağrıları hafifletme, iltihabı azaltma, kalp sağlığını koruma, bilişsel fonksiyonları destekleme, bağırsak sağlığını iyileştirme ve cildi canlandırarak parlaklık kazandırma gibi etkiler yer alır. Ayrıca, içerdiği kurkumin sayesinde serotonin ve dopamin seviyelerini artırarak depresyon gibi duygudurum bozukluklarının tedavisine yardımcı olur. Zerdeçalın Faydaları Nelerdir?Zerdeçalın sağlık üzerine bilinen pek çok faydası bulunur. Bu faydalardan bazıları şöyledir: ltihabı önleyerek eklem ağrılarını azaltır.Üst solunum yolu enfeksiyonlarının belirtilerini hafifletir.Yaşlanmayı geciktirici etkisi vardır.Mikrop ve bakteriler ile savaşarak hastalıklara karşı koruma sağlar.Karaciğer fonksiyonlarını iyileştirir ve toksinlerden arındırmaya yardımcı olur.Kanser hücrelerinin yayılmasını engellemeye yardımcı olur.Kan şekerini dengeleyerek kalp sağlığını destekler.Depresyonun etkilerini azaltır.Bağışıklık sistemini güçlendirir.Sindirim sistemini düzenler ve; şişkinlik, gaz ve hazımsızlık gibi sorunlara iyi gelir.Cilt sağlığını destekler; akne, egzama ve sedef hastalığı gibi rahatsızlıkları yatıştırır.Hafızayı güçlendirir; Alzheimer gibi hastalıkların tedavisine katkı sağlar.Zerdeçal Neye İyi Gelir?Zerdeçal, sağlık açısından pek çok yönden fayda sağlar; özellikle nörolojik sağlık üzerinde olumlu etkileri bulunur. Zerdeçal, pek çok hastalığın tedavisinde kullanılabilir. Bu hastalıklar arasında özellikle kalp ve damar sağlığını etkileyenler öne çıkar. Ayrıca, düzenli tüketimi ile zerdeçal, kanser ve metabolik sendrom risklerini azaltır. Zerdeçalın yapısındaki bileşenler, beyinde bulunan nöronların onarımını destekler. Bu sayede beyin daha güçlü sinapslar oluşturarak hafızayı güçlendirir. Zerdeçal Zayıflatır Mı?Zerdeçalın zayıflamaya yardımcı olup olmadığı konusundaki araştırmalar ilgi çekici sonuçlar ortaya koymaktadır. 2018 yılında gerçekleştirilen bir çalışmada, kurkuminin vücut kitle indeksi, kilo, bel çevresi ve leptin seviyelerinde belirgin bir azalma sağladığı gözlemlenmiştir. Zerdeçal Nasıl Tüketilebilir?Zerdeçalın faydalarından yararlanmak isteyenler için doğru kullanım yöntemlerini bilmek gerekir. Zerdeçal, çoğunluk ile yemeklere toz olarak eklenerek tüketilir. Özellikle fırında yapılan yemeklerde ya da çorbalarda renk ve aroma katmak için kullanılır. Soslarınıza da lezzet vermek amacı ile zerdeçal ekleyebilirsiniz ya da et, tavuk gibi ürünlerin marinesinde kullanabilirsiniz. Ayrıca, omlet ya da çırpılmış yumurtaya baharat olarak ekleyerek de kullanabilirsiniz. Zerdeçal; smoothie, süt, çay veya kahve gibi içecekler ile de tüketilebilir; ancak kurkuminin emilimini artırmak için; karabiber, zeytinyağı, avokado ya da yağlı tohumlar ile birlikte kullanılması önerilir.

Zencefilin faydaları nelerdir, neye iyi gelir? Zencefilin yan etkileri var mıdır?

5 Mayıs 2024 at 06:35
Zencefil, şahsına münhasır aroması ile bilinen, sağlık için pek çok faydası bulunan bir gıdadır. Bu makalede, zencefil ile yakından tanışacaksınız... Faydaları, nasıl tüketildiği, olası yan etkileri, besin değerleri gibi konular için buyurunuz yazımıza! Zencefil Nedir?Zencefil, keskin ve güçlü aroması ile tanınan, Asya'nın tropik iklim kuşağı altındaki bölgelerinde yetişen, Zingiberaceae bitki ailesine ait bir bitkinin kökünden elde edilen bir baharattır. Bilimsel adı Zingiber officinale olan zencefil, sindirimi kolaylaştırma ve mide bulantısını hafifletme gibi özellikleri ile ünlüdür. Zencefilin Faydaları Nelerdir?Zencefilin bazı faydaları şöyle sıralanmıştır: Sindirim sorunlarını hafifletir.Mide bulantısını yatıştırır.Balgam söktürücü özelliği ile öksürüğü hafifletir.Kilo vermeye yardımcıdır.Antiinflamatuar özellikleri sayesinde eklem ve kas ağrılarını azaltır.Kolesterolü kontrol altına alır. LDL kolesterol seviyesini düşürmeye yardımcı olur.Bağışıklık sistemini güçlendirerek vücudu enfeksiyonlara karşı korur.Anksiyete, depresyon ve travma sonrası stres bozukluğunu hafifletir.Zencefil, kalp hastalıkları riskini azaltır.Beyin fonksiyonlarını destekler.Adet öncesi gerginlik sendromundan kaynaklanan ağrıları azaltır.Vücuttan toksinlerin atılmasına yardımcı olur.Zencefil Neye İyi Gelir?Zencefil şu durumlara iyi gelen bir gıdadır: Taşıt tutması ve sabah bulantısı gibi mide bulantılarına karşı etkilidir.Baş dönmesi semptomlarını azaltıcı etkisi bulunmaktadır.İshal ve irritabl bağırsak sendromu (IBS) gibi sindirim sorunlarına yardımcı olur.Kanser tedavisinin neden olduğu mide bulantısı gibi yan etkilere karşı kullanılabilir.Kolik ve mide rahatsızlıklarını hafifletir.Zencefil Nasıl Tüketilebilir?Zencefilin farklı formları taze ya da kurutulmuş olarak, toz haline getirilmiş ya da öğütülmüş olarak bulunabilir ve çeşitli şekillerde tüketilebilir. Zencefil; ana yemeklerde, salata soslarında, çorbalarda, tavuk ve sebze yemeklerinde, içeceklerde ve keklerde kullanılabilir. Özellikle zencefil çayı, iltihaplı hastalıkların tedavisinde ve mide bulantısını hafifletmede sıkça tercih edilir. Taze zencefil, dondurucuda saklanabilir ve ihtiyaç duyulduğunda çeşitli tariflere kolaylık ile eklenir. Zencefil Çiğ Olarak Tüketilebilir Mi?Zencefil, çiğ olarak tüketilebilir. Ama; bazıları için bu keskin tat oldukça yoğun olabilir. Eğer çiğ zencefilin tadını doğrudan çıkarmak istiyorsanız, rendelenmiş zencefili bir bardak su ile karıştırarak daha yumuşak bir içecek elde edebilirsiniz. Zencefilin Yan Etkileri Var Mıdır?Zencefil, günlük 4 grama kadar alındığında güvenli kabul edilir. Ancak; daha yüksek dozlarda zencefil kullanımı bazı olumsuz etkilere neden olabilir. Yüksek doz zencefil; alerjik reaksiyonlar, sindirim sistemi rahatsızlıkları, kalp ritmi bozuklukları, uzun süreli kanama ve depresyon riskini artırabilir. Daha yüksek dozlarda zencefil alınması durumunda sindirim sistemi rahatsızlıkları görülebilir. Böyle durumlarda, özellikle; reflü, mide ekşimesi ve ishal gibi semptomlar şiddetlenebilir. Zencefil, kan sulandırıcı ilaçlar ile birlikte kullanıldığında, kanın pıhtılaşma özelliğini artırarak potansiyel kanamalara yol açabilir. Aşırı doz zencefil kullanımı, safra asidi salınımını artırabilir ve bu da safra taşı oluşumu riskini artırabilir. Bu nedenle, zencefilin yan etkilerinden korunmak için önerilen dozlarda tüketilmesi gerekir. Zencefilin Besin Değerleri1 çay kaşığı kurutulmuş zencefilin kalorisi ve besin değerleri şöyle: Kalori: 6Protein: 0 gramYağ: Az miktarda, yaklaşık 1 gramKarbonhidrat: Yaklaşık 1 gramLif: Az miktarda, yaklaşık 1 gramŞeker: 0 gramÇeyrek fincan, dilimlenmiş taze zencefilin kalorisi ve besin değerleri ise şöyle: Kalori: 19Protein: Az miktarda, yaklaşık 1 gramYağ: Az miktarda, yaklaşık 1 gramKarbonhidrat: Yaklaşık 4 gramLif: Az miktarda, yaklaşık 1 gramŞeker: 0 gram

Yulafın faydaları nelerdir, neye iyi gelir? Yulaf kilo aldırır mı?

5 Mayıs 2024 at 06:25
Yulaf, sağlık için pek çok faydası olan önemli bir besin alternatifidir. Bu yazıda, yulafın faydalarına değinecek, neye iyi geldiğini, olası zararlarını, nasıl tüketebileceğinizi, kilo aldırıp aldırmadığını sizler ile paylaşacağız. Hazırsanız, yulafı bir de yakından tanıyalım! Yulafın Faydaları Nelerdir?Yulafın bilinen pek çok faydası bulunmaktadır. Bu faydalar şöyle sıralanmıştır: Yulaf, cilt sağlığı için olumlu etkilere sahiptir.Kolon kanseri riskini azaltır.Kötü kolesterolü düşürür.İçeriğinde yer alan vitamin ve mineraller, kalp ile ilgili problemleri önler. Yulaf, kalp sağlığını destekleyen bir gıdadır.Yulaf, vücuda enerji verir.Tokluk hissi sağlayan yulaf, zayıflamaya yardımcı olur.Yulaf, yüksek lif içeriği sayesinde kabızlığa iyi gelir.Yulaf Neye İyi Gelir?Yulaf iyi bir lif kaynağıdır. Bu nedenle sindirim sistemi ile ilgili rahatsızlıklara iyi gelen bir gıdadır. Tokluk hissi sağlayan yulaf, kilo vermeye olanak sağlar. Ayrıca düzenli bir şekilde tüketildiği takdirde kolesterol ve kan şekeri seviyelerini düşürür, kalp sağlığını destekler. Günde Ne Kadar Yulaf Tüketilmeli?Yulaf, protein açısından zengin bir besin kaynağıdır ve günlük protein ihtiyacının önemli bir bölümünü karşılar. Sadece 8 yemek kaşığı yulaf tüketmek, vücudunuzun ihtiyaç duyduğu proteini %15 oranında sağlar. İçeriğindeki besleyici bileşenler, kas liflerinin sağlıklı bir şekilde çalışmasını destekler. Bu nedenle, günlük beslenme rutininizde 8 yemek kaşığı yulafı rahatlık ile ekleyebilirsiniz. Yulaf Nasıl Tüketilebilir?Yulafı çeşitli şekillerde tüketebilirsiniz: Yulaf ezmesi, ideal bir kahvaltı seçeneğidir. Yulaf ezmesini hazır olarak satın alabilir ya da evde kendiniz yapabilirsiniz. Yulaf ezmesine süt ekleyerek kıvamını ayarlayabilir ve isteğinize göre tatlandırabilirsiniz.Yulafı smoothie içerisinde kullanarak besleyici bir içecek elde edebilirsiniz. Yulaf, smoothienize kıvam sağlar; içerdiği lif ve besin maddeleri ile de günlük ihtiyaçlarınızı karşılayabilirsiniz. Yulafı süt, yoğurt ve meyveler ile birlikte blenderdan geçirerek sağlıklı bir smoothie elde edebilirsiniz.Yulafı kahvaltılık gevrek olarak tüketebilirsiniz. Fırında ya da tavada hafifçe kızartarak gevrek kıvamına getirebilirsiniz. Üzerine süt ya da yoğurt ekleyebilir ya da doğrudan tüketebilirsiniz. İsterseniz içine kuru meyveler ya da fındık ekleyerek lezzetlendirebilirsiniz.Yulafı süt ile pişirerek lezzetli bir lapaya dönüştürebilirsiniz. Pişirme işleminden sonra içine do. bal ya da pekmez gibi ürünler ilave ederek tatlandırabilirsiniz. Ardından isteğe bağlı olarak meyve, çikolata ya da chia tohumu gibi besleyici eklemeler yapabilirsiniz.Yulaf ununu hamur işleri ya da fırın yemekleri yaparken un alternatifi olarak kullanabilirsiniz. Ekmek, kek, kurabiye ya da muffin gibi tariflerde yulaf unu kullanarak daha sağlıklı ve lifli bir alternatif yapabilirsiniz.Yulafın Zararları Var Mı?Yulaf, zararlı bir gıda değildir. Ama; bazı kişilerin yulafa karşı hassasiyeti olabilir ve bu durumda tüketim sonrası gaz ve şişkinlik gibi semptomlar ortaya çıkabilir. Özellikle çölyak hastaları için, yulafın içinde bulunan gluten önemli bir konudur ve içerdikleri gluten miktarına dikkat etmeleri önemlidir. Yulaf Kilo Aldırır Mı?Yulaf, sağlıklı bir besin kaynağı olarak diyetlerde tercih edilir. İçeriğindeki besin maddeleri sayesinde kilo alımına neden olmaz. Örneğin, 100 gram yulaf yaklaşık 370 kalori içerir ve içeriğinde bulunan karbonhidrat ve protein miktarı dengeli bir beslenme için uygundur. Dolayısı ile, uygun miktarlarda tüketildiğinde yulaf kilo alımına neden olmaz.

Serotonin nedir, eksikliği neden olur? Serotonin eksikliği hangi hastalıklara yol açar?

5 Mayıs 2024 at 06:14
Serotonin, vücudumuzun doğal olarak ürettiği ve sinir sistemimizdeki iletişimi sağlayan bir kimyasaldır. Sinir hücrelerinden diğer vücut bölgelerine mesajlar ileten bir tür haberci gibidir. Serotonin aynı zamanda 5-Hidroksitriptamin (5-HT) adı ile de bilinir ve hormon görevi görür. Serotonin, beyinde ruh halini düzenler. Bu nedenle, serotonin "mutluluk hormonu" olarak adlandırılır. Serotonin seviyesi dengeli olduğunda; odaklanmış, duygusal açıdan dengeli, mutlu ve sakin hissedilir. Peki, eksikliğinde ne olur? Eksikliği neden olur? Gelin, bu soruların cevaplarını detaylıca öğrenelim. Serotonin Nedir?Serotonin, vücutta pek çok önemli işlevi yerine getirerek yaşam kalitesini artıran bir kimyasaldır. Ruh halinden vücut fonksiyonlarının düzenlenmesine kadar geniş bir yelpazede etkilidir. Doğal bir ruh hali dengeleyicisi olarak, mutluluk hormonları arasında yer alır, dolayısıyla kaygı seviyesini düzenler. Serotonin, sindirim sistemi üzerinde de önemli bir role sahiptir. Sindirim sisteminin düzenli çalışmasını sağlamak, mide bulantısını azaltmak ve yaraların iyileşmesine yardımcı olmak gibi görevleri vardır. Ayrıca, uyku kalitesini artırmak için de önemli bir rol oynar; böylece vücut dinlenir ve yenilenir. Serotonin Eksikliği Neden Olur?Serotonin eksikliği şu faktörlerden kaynaklanabilir: Yoğun stres altında olduğumuzda, vücut serotonin üretimini azaltabilir.Düşük protein alımı, serotonin seviyesini azaltabilir.Kan şekerindeki ani düşüşler de serotonin üretimini etkileyebilir.Yetersiz uyku ya da kalitesiz uyku, serotonin seviyesinin düşmesine neden olabilir. Uyku eksikliği, beyindeki serotonin üretimini olumsuz yönde etkiler.Bazı ilaçlar; özellikle antidepresanlar, serotonin seviyesini etkileyebilir.Serotonin Eksikliğinin Belirtileri Nelerdir?Serotonin eksikliğinde aşağıdaki belirtiler yaşanabilir: Serotonin eksikliği depresyon belirtilerine yol açabilir; ki bu kişinin ruh halini ciddi derecede bozar.Serotonin düşüklüğü, özellikle tatlı yeme isteğinde artışa neden olur.Denge kaybı, ani öfke patlamaları ya da hızlı ruh hali değişiklikleri gibi ruh hali değişimleri yaşanabilir.Konsantrasyon eksikliği, serotonin eksikliğinin belirtileri arasındadır.Uykusuzluk ya da aşırı uyuma gibi uyku sorunları da serotonin eksikliği ile ilişkilidir.Mide ağrısı, kabızlık ya da ishal gibi sindirim sorunları da serotonin düşüklüğüne işaret eder. Libido azalması ve cinsel işlev bozuklukları yaşanabilir.Enerji eksikliği, güçsüzlük hissi ve zayıflık; serotonin eksikliği belirtileri arasında yer alır.Serotonin Eksikliği Hangi Hastalıklara Yol Açar?Serotonin eksikliği aşağıdaki hastalıklara yol açabilmektedir: Depresyon: Serotonin eksikliği, depresyonun en temel nedenlerinden biridir. Düşük serotonin seviyesi, kişinin ruh halinde ciddi bir düşüşe neden olur ve depresyon belirtilerini tetikleyebilir.Panik atak: Serotonin eksikliği, panik atak riskini artırır. Panik ataklar ani ve şiddetli korku ya da endişe nöbetleri ile karakterizedir.İrritabl bağırsak sendromu (IBS): Serotonin, bağırsak hareketlerini düzenlemeye yardımcı olur. Serotonin eksikliği, IBS gibi sindirim sorunlarına neden olabilir, bu da; karın ağrısı, şişkinlik, kabızlık ya da ishal ile kendini gösterir.Obsesif-kompulsif bozukluk (OKB): Bazı araştırmalar, serotonin seviyelerindeki dengesizliklerin obsesif-kompulsif bozukluk belirtileri ile ilişkili olabileceğini öne sürmektedir. Bu durumda kişi, tekrarlayıcı ve istenmeyen düşünceleri ya da davranışları kontrol etmede zorlanır.Anksiyete bozuklukları: Serotonin düşüklüğü, anksiyete bozukluklarına yol açabilir ya da mevcut anksiyete sorunlarını kötüleştirebilir.Vücuttaki Serotonin Miktarı Nasıl Desteklenir?Serotonin, bir aminoasit olan triptofan kaynaklıdır. Aşağıda yer alan yiyecekler, vücuttaki serotonin miktarını artırır: Et: Özellikle tavuk, hindi ve kırmızı et gibi et çeşitleri triptofan açısından zengindir.Süt ürünleri: Peynir, yoğurt ve süt gibi süt ürünleri de triptofan kaynağıdır.Yumurta: Yumurta, triptofan açısından zengin bir protein kaynağıdır ve vücuda serotonin üretiminde yardımcı olur.Kuru yemişler: Fındık, badem, ceviz gibi kuru yemişler, triptofan içeriği yönünden zengindir ve serotonin seviyelerini artırmaya yardımcı olur.

Bakan Işıkhan duyurdu! SGK geri ödeme listesine 81 ilaç daha aldı

4 Mayıs 2024 at 10:32
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, tarafından yapılan açıklamada 79'u yerli üretim olmak üzere 81 ilacın daha Sosyal Güvenlik Kurumunun (SGK) geri ödeme listesine alındığını duyurdu. Işıkhan, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, "Sosyal Güvenlik Kurumumuzun Bedeli Ödenecek İlaçlar Listesi'nde yapılan düzenleme ile 79'u yerli üretim olmak üzere 81 ilacı daha geri ödeme listesine aldık. İlaçların hastalarımıza şifa olmasını temenni eder, vatandaşlarımıza sağlıklı bir ömür dilerim." ifadelerini kullandı. Bakan Işıkhan'ın yaptığı açıklamalarda ise bu ilaçlardan birinin kanser, 6'sının diyabet, 11'inin antibiyotik, 4'ünün epilepsi-migren, 2'sinin MS, 1'inin obezite, 2'sinin pulmoner hipertansiyon, 7'sinin alerji ilacı olduğu duyuruldu. Yapılan yeni düzenlemelerin 5 iş günü içerisinde yürürlüğe gireceği açıklandı.

Çinko nedir, ne işe yarar, eksikliği belirtileri nelerdir? Çinko hangi besinlerde bulunur?

3 Mayıs 2024 at 20:35
Çinko, vücut için kritik öneme sahip bir mineraldir ve çeşitli görevleri vardır. Fakat; vücut çinkoyu depolayamaz, bu nedenle günlük olarak dışarıdan alınması gereklidir. Çinko eksikliği, her yaşta görülebilir ve ileri seviyede olduğunda çeşitli sağlık sorunlarına yol açabilir. Bu yazıda, çinkodan bahsedecek, ne işe yaradığını aktaracak, eksikliği durumunda hangi semptomların görüldüğünü açıklayacağız. Çinko Nedir?İnsan vücudu, sağlıklı bir işlevsellik için çeşitli mikro besinlere ihtiyaç duyar ve bu besinler arasında mineraller önemli bir yere sahiptir. Çinko da iz elementler arasında hayati bir role sahiptir. Bağışıklık sistemi ve metabolik aktivitelerde önemli görevler üstlenen çinko, vücudun toplam mineral miktarının büyük bir kısmını oluşturur. Sinir sisteminin güçlendirilmesi ve bağışıklık sisteminin desteklenmesi için, yeterli miktarda çinko alımını gereklidir. Çinko Ne İşe Yarar?Vitamin ve mineraller, vücudun işleyişini sürdürebilmesi için elzemdir. Bunlardan biri eksik olduğunda, vücut sistemleri düzgün çalışamaz ve sağlık sorunları ortaya çıkar. Çinko da bu önemli elementlerden biridir ve vücutta çeşitli önemli işlevleri yerine getirir. Çinko, hücre büyümesi ve bölünmesi için gereklidir; vücut dokularının yenilenmesini sağlar. Bağışıklık sistemini güçlendirir. Aynı zamanda, vücuttaki iltihabı azaltır. Yaraların iyileşme sürecini hızlandırarak doku onarımını destekler. Bu nedenler ile; çinko vücut için hayati bir mineraldir ve düzenli olarak alınması sağlık açısından önemlidir. Günlük Çinko İhtiyacı Ne Kadardır?Farklı yaş gruplarına göre önerilen günlük çinko ihtiyacı değişiklik gösterir. Örneğin, 0-6 aylık bebekler için günlük çinko ihtiyacı yaklaşık 2 mg iken, 7-12 aylık bebeklerde bu miktar 3 mg'a çıkar. 1-3 yaş arasındaki çocuklar için önerilen günlük çinko miktarı 3 mg iken, 5-8 yaş arasındaki çocuklar için bu miktar 5 mg'dır. 9-12 yaş arasındaki çocuklar için ise günlük çinko ihtiyacı 8 mg kadardır. 15 yaşından büyük erkeklerde günlük çinko ihtiyacı yaklaşık 11 mg; hamile ve emziren kadınlar için bu miktar biraz daha yüksek olup yaklaşık 12 mg'dır. Genel olarak, yetişkinlerde günlük çinko ihtiyacının 10 mg olduğu kabul edilir. Çinko Eksikliği Nedir?Çinko eksikliği, vücutta çinko mineralinin yeterli seviyede olmaması durumunu ifade eder. Çinkonun vücutta yüksek konsantrasyonlarda bulunmasına gerek olmasa da, belirli bir miktarının varlığı elzemdir. Bu eksiklik genellikle fark edilmez ve bazen kalıtsal bir rahatsızlık olan akrodermatit enteropatika gibi durumlarda ortaya çıkabilir. Çinko eksikliği teşhisi, kan ve idrar testleri ile yapılan incelemeler sonucunda konulur. Çinko Eksikliği Belirtileri Nelerdir?Çinko eksikliği, vücudun sağlıklı işleyişini engeller ve çeşitli belirtiler ile kendini gösterir. Bu belirtiler arasında; iştahsızlık, yavaş büyüme, bağışıklık sisteminin zayıflaması ve cilt değişiklikleri öne çıkar. Ayrıca; ciltte egzama benzeri görünümler, kilo kaybı, yavaş iyileşen yaralar, saç dökülmesi ve koku/tat alma duyusunda zayıflama yer alır. İshal, görme problemleri, sık enfeksiyonlar, cinsel işlev bozuklukları, sinirli hissetme ve konsantrasyon eksikliği gibi belirtiler de çinko eksikliğinin göstergeleri olabilir. Çinko Hangi Besinlerde Bulunur?Çinko, hem hayvansal hem de bitkisel kaynaklı pek çok besinde bulunmaktadır. Bilinen bir gerçek, hayvansal kaynakların çinko içeriğinin ve vücut tarafından emiliminin bitkisel kaynaklara göre daha yüksek olduğudur. Çinko içeren bazı hayvansal ve bitkisel besinler şunlardır: TavukHindiSusamMantarYeşil yapraklı sebzelerKakaoYumurtaKabuklu deniz ürünleriHardalPatatesYer fıstığıKırmızı et

Beta glukan nedir, ne işe yarar? Beta glukan ne kadar tüketilmelidir?

3 Mayıs 2024 at 20:32
Beta glukan; çavdar, yulaf ve arpa gibi doğal gıdalarda bulunan bir çözünür lif türüdür ve sağlık üzerine pek çok faydası bulunmaktadır. Bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinden kalp sağlığının korunmasına kadar çeşitli alanlarda etkili olan beta glukan, aynı zamanda kan şekerinin dengelemesine de katkı sağlar. Bu yazıda, beta glukan hakkında ayrıntılı bilgilere yer verecek, ne olduğundan ve faydalarından bahsedeceğiz. Beta Glukan Nedir?Beta glukan, diyet liflerinin bir türüdür ve çözünür lifler grubuna dahildir. Genelde bazı bitki, bakteri ve mantar hücrelerinin duvarlarında bulunur. Bu lif türü, sindirim sisteminde su ile temas ettiğinde yoğun ve jel benzeri bir kıvam oluşturur. Özellikle; çavdar, yulaf ve arpa gibi gıdalarda doğal olarak bulunur ve aynı zamanda bazı takviye gıdalara da eklenir. Beta glukanın sağlık üzerine olumlu etkileri vardır. Özellikle kolesterol seviyelerini dengeleme, iltihabı azaltma ve kan şekerini kontrol altında tutma gibi önemli roller üstlenir. Bağışıklık sisteminin güçlendirilmesine de katkı sağlar. Bu nedenle beta glukan, beslenme programlarında önemli bir yere sahiptir. Beta Glukan Ne İşe Yarar?Beta glukan, sindirilemeyen bir çözünür lif türüdür. Bağırsaklarda sindirilemediği için sindirim sisteminde gıda geçişini yavaşlatır; böylece karbonhidratların daha yavaş emilmesini sağlar ve kan şekerinin dengelenmesine yardımcı olur. Ayrıca beta glukan, uzun süre tok hissetmenize yardımcı olur. Vücudun kolesterolü yiyeceklerden emmesini engelleyerek kalp hastalığı riskini de azaltır. Bağışıklık sistemini düzenleyerek enfeksiyonları önlemeye yardımcı olur. Beta glukan, sağlıklı bir yaşam sürmek için önemli bir bileşendir. Beta Glukanın Faydaları Nelerdir?Beta glukan, sağlık için önemli bir liftir ve çeşitli faydalar sağlar. Bu faydaları şu şekilde listeledik: Beta glukanın düzenli tüketimi, LDL olarak bilinen kötü kolesterol seviyelerini azaltarak kalp sağlığını korumaya yardımcı olur. Yapılan çalışmalar, günlük olarak 3 gram beta glukan tüketiminin LDL kolesterol seviyelerini önemli ölçüde azaltabileceğini göstermektedir.Beta glukan, antioksidan özelliklere sahiptir ve vücuttaki serbest radikalleri de dengeler.Beta glukanın kan şekerini dengelemede etkili olduğu gözlemlenmiştir. Yapılan çalışmalar, günlük 2,5-3 gram beta glukan tüketiminin özellikle kan şekeri seviyesinin ayarlanmasında ve insülin seviyesinin dengelenmesinde yardımcı olduğunu ortaya koymaktadır.Bazı araştırmalar, beta glukanın bağışıklık sisteminin normal fonksiyonlarını desteklediğini göstermektedir.Doktor tavsiyesi ile beta glukan, egzama ya da dermatit gibi cilt problemlerinin tedavisinde destek olarak kullanılır.Yorgunluk, mevsim geçişleri, stres, nezle gibi durumlarda zararlı bakteriler ile savaşır. Bu neden ile bu tür enfeksiyonlarda destek ürünü olarak beta glukan tercih edilir.Beta Glukan Ne Kadar Tüketilmelidir?Beta glukanın tüketim miktarı kişinin yaşına ve sağlık durumuna göre değişiklik gösterir. Ama; genelde günlük 2 ila 6 gram arasında bir tüketim idealdir. Aşırı miktarda beta glukan tüketimi sindirim sistemi şikayetlerine neden olabilir. Bu nedenle, önerilen dozajı aşmamak önemlidir. Beta Glukan Hangi Besinlerde Bulunur? Beta glukan, çeşitli besinlerde doğal olarak bulunan bir lif türüdür. Bu besinler arasında; yulaf, arpa, çavdar, mısır, buğday, pirinç ve mantar öne çıkar. Ayrıca deniz yosunu da beta glukan içerir. Bu besinlerin düzenli olarak tüketilmesi, vücuda beta glukan sağlar. Beta Glukanın Yan Etkisi Var Mıdır? Beta glukanın yüksek miktarda tüketilmesi durumunda; gaz, karın ağrısı ya da şişkinlik gibi istenmeyen yan etkilere neden olabilir. Özellikle, sağlık problemleri nedeni ile ilaç kullanan kişilerin beta glukan ya da diğer takviye gıda ürünlerini kullanmadan önce doktorlarına danışmaları önemlidir. Bu takviyeler, mevcut tedaviler ile etkileşebileceği için doktora danışmak önemlidir.

Keten tohumunun faydaları nelerdir, neye iyi gelir?

3 Mayıs 2024 at 20:29
Keten bitkisinden elde edilen keten tohumu, sağlık üzerine pek çok fayda sunar. Bu makalede, keten tohumu hakkında ayrıntılı bilgiler sunacağız... Keten Tohumu Nedir?Keten tohumu, Linum Usitatissimum bitkisinin minik, susama benzeyen tohumlarıdır. Küçük boyutlarına rağmen, sağlık dolu içeriği ile oldukça zengin bir besindir. Omega-3 yağ asitleri, lif, protein, vitaminler ve mineraller açısından önemli bir kaynaktır. Ayrıca, içerdikleri lignanlar gibi fitokimyasallar, antioksidan ve östrojenik özellikler taşıyarak sağlık açısından pek çok fayda sunarlar. Keten tohumunun besin değerlerine baktığımızda ise, küçük bir miktarında bile zengin bir içeriğin olduğunu görürüz. Bir çorba kaşığı öğütülmüş keten tohumu; omega-3 yağ asitleri, lif ve düşük kalorisi ile dikkat çeker. 100 gram keten tohumunda ise, oldukça yüksek miktarlarda; protein, yağ, karbonhidrat, kalsiyum, fosfor ve demir bulunur. Keten tohumunun sağlık açısından çeşitli faydaları vardır. İltihap ile savaşır, uykusuzluğa karşı mücadele eder, kemik sağlığını destekler, sinir sistemini güçlendirir ve hatta kanser riskini azaltır. Keten Tohumunun Faydaları Nelerdir?Keten tohumunun faydaları oldukça çeşitlidir: Keten tohumunda bulunan alfa-linolenik asit, anti-inflamatuar özelliklere sahiptir ve iltihaplanmayı azaltır.Keten tohumu, özellikle; meme, kolon ve prostat kanserlerini önler.Keten tohumu yağının ciltteki hassasiyeti azalttığı bilinmektedir.Keten tohumu, saç sağlığına katkıda bulunur.Bitkisel bir protein ve omega 3 kaynağı olan keten tohumu, vegan ve vejetaryen beslenme tarzı için idealdir.Keten tohumunda bulunan tiamin, sinir sistemi sağlığını korumaya yardımcı olur.Keten tohumu, antioksidan özellikleri sayesinde kanser riskini azaltır.Antioksidan içeriği sayesinde keten tohumu, oksidatif stresi azaltarak erken yaşlanma ve Alzheimer riskini düşürür.Keten tohumu, içerdiği lifler sayesinde tokluk hissi verir. Bu da, kilo kontrolü için önemlidir.Keten tohumundaki yağlar, kötü kolesterolü düşürmeye ve kalp sağlığını desteklemeye yardımcı olur.İçerdiği magnezyum sayesinde keten tohumu, uyku düzenini ve ruh halini düzeltir.Keten tohumunun kan şekerini düşürücü etkisi bulunur.İçerdiği lifler sayesinde keten tohumu, sindirim sistemini düzenler.Keten Tohumunun Olası Zararları Nelerdir?Keten tohumunun olası zararları şöyle verilmiştir: Yüksek potasyum içeriği, böbrek hastalığı olan kişilerde olumsuz etkilere yol açabilir ve böbrek fonksiyonlarını etkileyebilir.Divertikülit hastalığı olan kişiler, keten tohumu gibi tohumları bütün olarak tüketmemelidir; çünkü keten tohumu, hastalığın semptomlarını kötüleştirir.Hamilelik ve emzirme dönemlerinde keten tohumu tüketimi önerilmez; bazı bileşenleri zararlıdır.Keten tohumundaki fitoöstrojen içeriği, östrojen bağımlı kanser türlerine sahip olan kişilerde risk oluşturabilir ve tüketilmesi önerilmez.Keten Tohumu Nasıl Kullanılır?Keten tohumunu kullanmanın en etkili yolu, onu öğütmektir. Keten tohumu bütün olarak tüketildiğinde, sindirim sisteminden geçip gider ve faydalarını sunamaz. Bu nedenle, öğütülmüş keten tohumu kullanımı tercih edilir. Keten tohumu, toz, tablet ya da kapsül formunda takviye olarak da alınabilir. Keten Tohumunun Besin Değerleri 7 gram keten tohumunun kalorisi ve besin değerleri şu şekildedir: Kalori: 37 kcalKarbonhidrat: 2.02 gramProtein: 1.28 gramYağ: 2.95 gram100 gram keten tohumunun besin değerleri ise şöyledir:  Karbonhidrat: 28.88 gramProtein: 18.29 gramYağ: 42.16 gramLif: 27.3 gramKolesterol: 0 mgSodyum: 30 mgPotasyum: 813 mgKalsiyum: 255 mgVitamin A: 0 IUVitamin C: 0.6 mgDemir: 5.73 mg

❌
❌