Normal görünüm

Yeni makaleler mevcut. Sayfayı yenilemek için tıklayın.
Dün — 26 Nisan 2024Ana akış

Demir eksikliği için hangi bölüme gidilir, randevu alınır?

26 Nisan 2024 at 18:06
Demir eksikliği, tıp literatüründe “anemi” olarak adlandırılır. Demir eksikliği için doğru teşhisi koymak ve uygun tedaviyi başlatmak önemlidir. Bu nedenle, demir eksikliği belirtileri hissedildiğinde hastanelerde İç Hastalıkları bölümüne başvurulması önerilir. Bu yazıda, demir eksikliği ile ilgili çeşitli detaylara değineceğiz. Demir eksikliği nedir?Demir eksikliği, vücudun normal işleyişi için gereken demir miktarının yetersiz olması ya da emiliminin az olması durumunda ortaya çıkan bir durumdur. Bu durum, vücudun hemoglobin üretmek için gerekli olan demirin yetersizliği nedeni ile kanın oksijen taşıma kapasitesinin azalmasına ve buna bağlı olarak çeşitli belirtilerin ortaya çıkmasına yol açabilir. Solgun cilt rengi, üşüme, yorgunluk, nefes darlığı ve göğüs ağrısı gibi semptomlar demir eksikliğinin belirtileri arasındadır. Demir eksikliği belirtileri nelerdir?Demir eksikliği semptomları şu şekilde sıralanmıştır: Halsizlik ve kısa sürede yorulma hissiBaş dönmesiBaş AğrısıGöğüs ağrısıNefes darlığıCiltte soluklukÜşümeBacaklarda ya da diğer vücut bölgelerinde kramplarUykusuzluk ve genel olarak bitkinlik hissiDemir eksikliği neden olur?Demir eksikliğinin nedenleri şöyle sıralanmıştır: Demir içeren besinlerin az tüketilmesiErgenlik dönemiAmeliyat ile kan kaybıAdet dönemi kanamalarıSık sık kan bağışı yapılmasıGebelik dönemiİyi ya da kötü huylu tümörlerin varlığıEndometriozisDüzensiz & sağlıksız beslenme alışkanlıklarıKürtaj gibi cerrahi müdahalelerGenetik faktörlerDemir içeren besinler hangileridir?Demir eksikliği genelde dengesiz bir beslenme alışkanlığından kaynaklanır. Bu durumu düzeltmek için demir açısından zengin gıdalar tüketmek çok önemlidir. Kırmızı etler, sakatatlar, kümes hayvanları, hindi, balık ve deniz ürünleri gibi hayvansal kaynaklar, demir bakımından zengindir. Bununla birlikte, yumurta, süt ürünleri, baklagiller, kuruyemişler, yağlı tohumlar, koyu yeşil yapraklı sebzeler, tam tahıllar, meyveler ve özellikle kurutulmuş meyveler gibi çeşitli bitkisel kaynaklar da demir açısından zengin gıdalardır. Demir bakımından zengin gıdalar arasında şunlar bulunmaktadır: Karaciğer, kırmızı et, tavuk ve balık gibi et ve sakatat türleriAntep fıstığı, fındık, fıstık, susam, kabak çekirdeği, kajuBitter çikolata gibi atıştırmalıklarŞeftali, armut, brokoli, portakal, greyfurt ve çilek gibi C vitamini içeren meyvelerSoya peyniri ve süt ürünleriİstiridye, midyeKuru meyvelerKuru baklagillerKekik, kimyon, köri gibi çeşitli baharatlarEt ile pişirilen baklagillerLahana, pancar ve patates gibi sebzelerYumurtaIspanak ya da pazıBu gıdaları düzenli bir şekilde tüketmek, vücudun demir ihtiyacını karşılamaya yardımcı olacak ve demir eksikliğini önleyecektir. Demir eksikliği gibi bir rahatsızlığınız var ise, bu gıdaları diyet listenize mutlaka almalısınız. Demir eksikliği için hangi bölümden randevu alınmalıdır?Demir eksikliği belirtileri gösterenler, İç Hastalıkları (Dahiliye) bölümünden randevu almalıdır. Dahiliye doktorları, demir eksikliğinin teşhisini koyar ve uygun tedaviyi belirlerler. Eğer demir eksikliği, beslenme alışkanlıklarından kaynaklanıyor ise, doktorlar genelde beslenme planlarında değişiklikler önerirler. Bu durumda, demir açısından zengin yiyeceklerin tüketimi teşvik edilir ya da demir takviyeleri reçete edilir. Demir eksikliği nasıl teşhis edilir?Demir eksikliği, yapılan kan tahlili ile teşhis edilir. Bu tahliller arasında şunlar yer alır: Tam kan sayımıRetikülosit sayısıFerritin testiHematokrit testiHemoglobin testiPeriferik kan yayması testiYukarıdaki testlerin sonucu ile demir eksikliği teşhisi konur.

Jinekomasti için hangi bölüme gidilir, randevu alınır?

26 Nisan 2024 at 11:33
Jinekomasti, erkeklerde oldukça sık görülen bir problemdir ve çeşitli nedenlerden kaynaklanabilir. Bu makalede, “jinekomasti durumunda hangi bölümden randevu alınmalıdır?” sorusuna cevap verecek, bu rahatsızlığı detaylandıracağız. Jinekomasti Nedir?Jinekomasti, erkeklerde yaygın olarak görülen bir durumdur ve hormonal değişiklikler ile ilişkilendirilse de genelde farklı nedenlerden kaynaklanır. Bu durum, meme dokusunun anormal şekilde büyümesini ifade eder ve bu durum estetik olarak endişe vericidir. Jinekomasti, ergenlik döneminde ya da yaşlılıkta hormonal değişiklikler ile ilişkilendirilirken, bazı durumlarda; ilaçlar, obezite, hormonal bozukluklar ya da altta yatan tıbbi durumlar da bu duruma katkıda bulunabilir. Jinekomasti Kimlerde Görülür?Jinekomasti, yaşamın farklı evrelerinde herhangi bir erkeği etkileyebilen bir durumdur. Bebeklik döneminde, anneden gelen östrojen hormonunun etkisi ile ortaya çıkan meme büyümesi ile başlayabilir. Ergenlik döneminde hormon değişiklikleri nedeni ile genç erkeklerde meme büyümesi sıkça görülür. Yetişkinlerde ise; yaşlanma, kilo artışı ya da belirli ilaçların kullanımı gibi faktörler jinekomastiye yol açabilir. Bu durumların yanı sıra, anabolik steroidler gibi performans artırıcı maddelerin kullanımı da jinekomasti riskini artırabilir. Jinekomastinin SemptomlarıJinekomasti belirgin semptomlar ile kendini göstermese de, bazı durumlarda çeşitli belirtiler ortaya çıkabilir. Jinekomasti belirtileri şunlardır: Göğüslerde hassasiyetMeme ucunun giysilere sürtünerek rahatsız etmesiGöğüs çevresinde ağrıMeme dokusunda şişlikJinekomasti Neden Olur?Jinekomasti, erkeklerde meme dokusunun anormal büyümesine yol açan bir dizi farklı faktörden kaynaklanabilir. Bu faktörler arasında; genetik yatkınlık, ergenlik döneminde hormonal değişiklikler, yaşlanma sürecindeki hormonal dengesizlikler, tiroid bezinin aşırı aktif olması (hipertiroidizm), obezite ya da aşırı kilo alımı, reçeteli ilaçların yan etkileri, uyuşturucu madde kullanımı (örneğin, esrar), aşırı alkol tüketimi ve anabolik steroidlerin kullanımı gibi faktörler bulunur. Bu nedenlerden herhangi biri ya da birkaçı, jinekomasti durumunun ortaya çıkmasına katkıda bulunabilir. Jinekomasti Sorunu İçin Hangi Bölüme Gidilmelidir?Jinekomasti sorununun tedavisi için en uygun bölüm Estetik Cerrahi’dir. Jinekomasti ameliyatı için doktor seçerken, konusunda uzmanlaşmış ve tecrübesi olan bir Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi uzmanı bulmaya özen gösterin. Jinekomasti Nasıl Geçer?Jinekomasti sorununuza yönelik çözüm ararken, ilk adım jinekomastiye neden olan faktörleri belirlemektir. Eğer jinekomasti, kullandığınız ilaçların yan etkisi ise, cerrahi tedaviye başvurmadan önce doktorunuz ile yeni bir ilaç seçeneğini değerlendirebilirsiniz. Ancak; jinekomasti genetik bir faktörden, hormon dengesizliğinden ya da başka nedenlerden kaynaklanıyor ise, memelerinizi küçültmek için jinekomasti ameliyatını düşünebilirsiniz. Jinekomasti Korsesi İşe Yarar Mı?Jinekomasti korsesi jinekomasti ameliyatından sonra kullanılan bir tür korsedir. Ameliyat sonrası doku şişmesini kontrol altına almak ve cildin geri çekilmesine yardımcı olmak için tasarlanmıştır. Kompresyon korsesi olarak da adlandırılan jinekomasti korsesi, ameliyattan sonraki ilk 4 hafta boyunca kullanılır. Ama; jinekomasti korsesi jinekomasti sorununu düzeltmek için tek başına yeterli değildir. Korsenin amacı, ameliyat sonrası iyileşme sürecini desteklemek ve istenilen sonuca ulaşmayı kolaylaştırmaktır. Jinekomasti Operasyonu Sonrası Dikkat EdileceklerJinekomasti ameliyatı sonrasında dikkat edilmesi gereken en önemli adımlardan biri, doktorun tavsiye ettiği şekilde korse kullanımıdır. Ameliyatın ardından ilk dört hafta içinde korse kullanımı büyük önem taşır; çünkü korse, bu süreçte göğüs dokusunun doğru pozisyonda iyileşmesine yardımcı olur. Ameliyat sonrası ilk 1 ya da 2 gün dinlenme önerilir ve ağır aktivitelerden kaçınılmalıdır. İlk iki hafta boyunca yorucu egzersizlerden kaçınılmalı ve sadece hafif aktiviteler yapılmalıdır. Kardiyo ve alt vücut egzersizlerine ilk iki haftanın sonunda başlanabilir. Ancak; göğüs egzersizleri, ameliyattan dört hafta sonra yapılabilir. Bazı durumlarda, doktorun önerisi ile meme dokusuna masaj yapılır.

Pirinç unu maskesi yapılışı ve faydaları

26 Nisan 2024 at 14:11
Cilt maskesi hazırlarken kullanacağınız doğal ürünler listesine bu yazımızı okuduktan sonra, pirinç ununu da ekleyebilirsiniz. Çünkü pirinç unu kullanarak uygulayacağınız cilt maskeleri ile cildinize yenilik katacaksınız. Pirinç unu maskesi sivilce düşmanı olarak da çalışır ve ciltte pürüzsüz görüntüyü yakalamak için birçok kişinin uyguladığı bir yöntemdir. 1) Yağlı Ciltlere Özel Pirinç Unu MaskesiMalzemeler: 4 çay kaşığı pirinç unu2 kaşık suUygulama: Pirinç unu maskesi nasıl yapılır sorunuza ilk uygulamalı yanıtımızı verelim.Pirinç unu maskesi denince sütlü tarifler karşınıza çıkmış olabilir ama bu tarifte olduğu gibi pirinç unu maskesi sütsüz de uygulanabilir.Pirinç unu ile suyu karıştırın ve krem kıvamını elde edin.Pirinç unu maskesi kullananlar genelde yağlı cilde sahip olan kişilerdir.Hazırlanan karışımı yağlı olmasından şikayetçi olduğunuz cildinize sürün.Yaklaşık 10 dakika sonra maske kurumaya başlayacaktır.Kuruyan maskesi ılık su ile temizleyin ve cildinize uygun nemlendirici sürün.Yağlı ciltler için önerilen bu maskede ilave hiçbir malzeme yoktur.Sadece pirinç unu ile cildinizi yağdan arındırabilirsiniz.Her hafa 1 defa olacak şekilde uygulamanız yeterlidir.Suyla yapılan pirinç unu maskesi Şems Aslan tarafından da önerilen bir tariftir ve özellikle cilt tonunu açmak için önerilmektedir.Tüm maskeler için bir uyarımız var: Pirinç unu maskesi yan etkileri ve zararlarından uzak kalmak için maske içindeki malzemeye alerjiniz varsa lütfen maskeleri denemeyiniz.2) Lekeleri Gideren Pirinç Unu MaskesiMalzemeler: 1 tatlı kaşığı pirinç unu1 fincan süt4 damla limon suyu1 çay kaşığı süt tozuUygulama: Öncelikle tüm malzemeleri karıştırın ve iki ayrı kaba alın.Şimdi makyajdan arınmış cildinize ilk maske uygulamasını yapın.15 dakika kadar cildinizde bekleyen bu maskeyi ılık su ile yıkayın.Şimdi yeniden bu karışımı cildinize sürün fakat bu defa peeling olarak uygulayın.Çok bekletmeden maskeyi yıkayarak temizleyin.Her hafta 2 defa denenmesi önerilmektedir.Leke izlerini giderme ve cilt rengini açma özelliğine sahip olan bu maskeyi güneş lekesi için de kullanabilirsiniz.3) Kuru Ciltlere Nemlendirici Etkili Pirinç Unu ve Süt MaskesiMalzemeler: 2 yemek kaşığı süt1 yemek kaşığı pirinç unuUygulama: Süt ve pirinç ununu karıştırıp cildinize krem olarak sürün.Bir müddet beklemeniz gerekecek.Siz maske ile beklerken, pirinç unu ve süt kuru cildinize nem kazandırıyor olacak.Ortalama 10 dakika kadar bekledikten sonra, cildinizi ılık su ile temizleyebilirsiniz.Haftada 2 defa pirinç unu maskesi tarifi ile önerilen bu maskeyi uygularsanız; cildinizin nem ihtiyacını karşılamış olursunuz.Sütün yapısında bulunan vitaminler ile nemlendirme etkisini görebilirsiniz.Pirinç unu maskesi Ayşe Tolga tarafından da farklı tariflerle önerilmektedir. Cilt Bakım Uzmanı Ayşe Tolga sütlü tarifin özellikle UV koruma etkisine ve cilt tonunu açmak için faydalı olduğuna değinmektedir.4) Cildi Beyazlatan Domates ve Pirinç Unu MaskesiMalzemeler: 1 kaşık domates püresi1 kaşık pirinç unu1 kaşık sütUygulama: Tüm malzemelerden kıvamlı bir krem elde edin ve bu kremi cildinize sürerek uygulamaya başlayın.Maske cildinizde iken 10 dakika kadar bekleyin.Daha sonra cildinizi su ile temizleyin.Etkisini görmek için düzenli aralıklarla denemeniz önerilmektedir.5) Pürüzsüz ve Genç Görünüm İçin Pirinç Unu MaskesiMalzemeler: 1 kaşık yulaf1 kaşık portakal kabuğu rendesi1 kaşık yoğurt1 kaşık bal1 kaşık pirinç unuUygulama: Tüm malzemeleri ufak bir kase içinde karıştırın ve bir lapa kıvamını elde edin.Hazırladığınız doğal maskeyi cildinize sürün ve yaklaşık 10 dakika kadar bekleyin.Bu maske Suna Dumankaya tarafından önerilen etkili bir maskedir.Ciltteki pürüzleri yok etmek için, düzenli olarak her hafta denemenizi tavsiye etmektedir.Pirinç Unu Maskesi Faydaları Nelerdir?Pirinç unu maskesi faydaları ile kişiye en doğal yöntemler ile cilt bakımı uygular.Pirinç unu maskesi gözenekleri sıkılaştırır ve cildin sivilceye karşı korunmasını sağlar.Pirinç unu maskesi güneş lekesi gibi cilt lekelerinin tonunu açar.Pirinç unu maskesi yağlı ciltleri temizler.Pirinç unu maskesi cilde faydaları arasında güneş ışınlarına karşı koruyucu bir kalkan oluşturması da vardır.Cilde pirinç unu maskesi pudra olarak da uygulanabilir, bunun için 2 ölçü pirinç nişastasına 1 ölçü mısır nişastası ekleyebilirsiniz.Pirinç unu, çikolata tozu, şeker ve bal karışımı peeling için de kullanılabilen bir karışımdır.Pirinç unu maskesi Aras Barlas tarafından burundaki siyah noktalar için de önerilen bir maskedir, elbette uzman önerisiyle uygulama yapılmasını tavsiye ederiz. Bu reçetede şampuan, diş macunu ve pirinç unu bulunmaktadır.Pirinç Unu Maskesi Göz Altına Sürülür Mü?Pirinç unu maskesini göz altına sürmek isterseniz hassas dokunuşlarla uygulamanız önerilir.Gözün içine kaçan maske, gözü tahriş edebilir.Uygularken dikkatli olmakta fayda vardır.

Türkiye'de yılda 200 bin kişi kalp krizinden ölüyor! Onu tüketenler riski azaltıyor

26 Nisan 2024 at 14:08
Bayındır Söğütözü Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Mutlu Güngör, kalp sağlığı için egzersiz yapmanın, kan basıncı kontrolünü sağlayarak şeker ve kolesterol düzeylerini düşürdüğünü belirtti. KALP KRİZİNİN NEDENLERİTürkiye'de her yıl yaklaşık 200 bin kişinin ölümüne sebep olan kalp krizinin nedenleri şunlar: düzensiz beslenme alışkanlıklarıyükselen obezite oranlarısigara kullanımıçevresel stres faktörleri hava kirliliği Güngör, düzenli doktor kontrollerinin, kronik hastalıkların erken teşhisinin ve sağlıklı yaşam biçiminin kalp hastalıklarından korunmada büyük önem taşıdığını belirtti. SİGARA KALP KRİZİ RİSKİNİ ARTIRIYORDamar sağlığı üzerinde sigaranın olumsuz etkilerine işaret eden Güngör, "Sigara, endotel olarak bilinen damarın iç yüzeyine hasar veriyor ve kanın akışkanlığını azaltarak kanda pıhtılaşmayı artırıyor. Bozulmuş bir endotelde, pıhtılaşmanın da artması ile beraber damarın tıkanma riski çok daha fazla oluyor. Sigara ayrıca hem tansiyonu yükseltiyor hem de damarlarda büzülmeye sebep olarak yine endotel hasarına neden oluyor. Sigara kullanan hastalardaki damar sertliği çok daha yaygın oluyor." dedi. YÜKSEK TANSİYON KALP KRİZİ RİSKİNİ ARTIRIYORGüngör, yüksek tansiyonun damar sağlığı üzerindeki negatif etkilerine değinerek, "Tansiyon ne kadar yüksekse damar iç yüzeyine olan travma da o kadar fazla oluyor. Bu nedenle kan basıncı yani tansiyonun mutlaka normal sınırlarda tutulması gerekiyor. Hipertansiyon, 130/80 mmhg üzeri değerleri ifade ediyor. Burada unutulmaması gereken konu, hem büyük hem de küçük tansiyonun normal sınırlarda olması." dedi. Tansiyon kontrolünde yapılacaklar: hayat tarzı değişikliklerituzsuz diyetdüzenli egzersizkilo kontrolüERKEN TEŞHİS VE DÜZENLİ DOKTOR KONTROLÜ KALP KRİZİ RİSKİNİ MİNİMİZE EDİYORGüngör, diyabet ve yüksek kolesterolün kalp damar tıkanıklıklarına yol açan başlıca sebepler arasında olduğunu belirtti. Güngör, erken teşhisin kalp hastalıklarıyla mücadelede kritik bir rol oynadığını ve potansiyel riskleri minimuma indirebileceğini bu yüzden düzenli hekim kontrolünün önemli olduğuna dikkat çekti. Doç. Dr. Güngör, "Kalp krizi geçiren hastaların büyük bir bölümü kriz öncesi önemli bir şikayet tanımlamıyor. Ayrıca kronik hastalıklar da uç organ hasarı gelişmeden önce klinik bulgu vermeyebiliyor. Dolayısıyla özellikle risk grubunda olan kişilerin yıllık kontrollerini mutlaka yaptırması gerekiyor." dedi. Kalp krizi riski altında olup düzenli kontrole gitmesi gerekenler: postmenopozal kadınlar40 yaş üstü erkeklersigara kullananlardiyabet hastalarıFAZLA KİLO KALP KRİZİ RİSKİNİ ARTIRIYORGüngör, kalp hastalıklarıyla mücadelede kilo kontrolü ve sağlıklı beslenmenin önemine de işaret ederek, "Fazla kilo, yine kalp damar hastalıklarının önemli risk faktörlerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. Fazla kiloyla mücadelenin temeli düzenli egzersiz ve dengeli beslenmedir. Kalp hastalıklarından korunmak için düzenli yürüyüş yapmayı, az yemeyi alışkanlık haline getirmek gerekiyor." dedi. Beslenme alışkanlıkları konusunda diyetisyen danışmanlığının önemini vurgulayan Güngör, lif, omega 3 açısından zengin ve düşük karbonhidratlı gıdaların tercih edilmesi gerektiğini ifade etti. Ayrıca, fast food tüketiminin artmasının obezite, hipertansiyon, yüksek kolesterol ve diyabet risklerini artırdığını belirtti. ZEYTİNYAĞI RİSKİ AZALTIYORGüngör, Akdeniz diyeti ve zeytin yağının kalp sağlığının korunmasındaki önemine dikkati çekerek, "Zeytinyağı antioksidan etkisi sayesinde damar sertliğini azaltırken, doymamış yağ olduğu için kolesterolü düşürücü etkisi bulunuyor. Alkol de içerdiği şeker dolayısıyla obezite ve şeker hastalığına sebep olabiliyor. Alkol aynı zamanda vücudun sıvı yükünü artırarak kalp yetmezliğinin kötüleşmesine ve çarpıntılara yol açabiliyor. Egzersiz yapmak, kan basıncı kontrolü sağlayarak şeker ve kolesterol düzeylerini düşürüyor. Egzersiz mümkünse her gün yapılmalı. Kas gücüne dayalı sporlardan ziyade tempolu yürüyüş, yavaş tempo koşu, bisiklet veya yüzme gibi aerobik egzersizlerin tercih edilmesi gerekiyor. Yapılan egzersizlerde nabzın yükselmesi, hafif terleme sağlanmalı, alışveriş gezisi şeklinde olmaması önem taşıyor. Yürüyüş sırasında birlikte yürüdüğümüz kişiyle rahat konuşabilmemiz, tempomuzun yetersiz olduğu anlamına geliyor." dedi.

Sakinleştirici, zayıflatıcı ve iyileştirici etkisi var! Yarpuzun faydaları

26 Nisan 2024 at 13:43
Yarpuz nane ailesine ait aromalı bir bitkidir. Kökeni Batı Asya’ya Akdeniz havzasına dayanır. 30 – 40 santimetre uzunluğa ulaşabilir. Yaprakları koyu yeşildir ve küçük mor çiçekleri vardır. Bugünlerde yarpuz çaylarda yaygın olarak kullanılan bir bitki. İçerisinde potasyum ve fosfor gibi mineraller bulunuyor. Ayrıca vücudunuz için oldukça faydalı olan tıbbi özellikleri de var. Seçkin lezzetini birkaç damla limon, biraz bal veya bunlara benzer malzemelerle artırmak da mümkün. Yarpuzun FaydalarıYarpuz çayı sindirim sistemiyle ilgili sorunları yatıştırma konusunda harika.Sakinleştirici, balgam söktürücü, gribe karşı koruyucu ve zayıflamaya yardımcı bir bitki olarak kullanılıyor.Yara izlerini iyileştirmek için de kullanabilirsiniz.Adet döngünüz düzensizse, yarpuz çayı içerek döngünüzün başlamasına yardımcı olabilirsiniz.Yarpuz Ne İçin Kullanılır?Yarpuz sık sık ağrıyı ve mide sorunlarını rahatlatmak için kullanılır. Çay antispazmodik özellikleri sayesinde sindirilir. Ayrıca krampları ve gazı kontrol etmeye de yardımcı olur. Bir fincan yarpuz çayı ideal bir sakinleştiricidir. Yalnızca midenizi yatıştırmakla kalmaz aynı zamanda sizin stresinizi de alır. Nane ailesine ait bu bitkinin lezzetli aroması ve tadı gerginliği azaltmaya yardımcı olabilir. Yatmadan önce içmek için harikadır. Böylece iyi bir şekilde dinlenirsiniz. Bu çay doğal bir öksürük ve balgam söktürücü görevi görür. Solunum yolu virüslerinin yayılmasını önlemek için tavsiye edilir. Akciğerlerinizde biriken salgıları rahatlatmaya ve dezenfekte etmeye yardımcı olur. Bu yüzden bronşiti olanlar için idealdir. Soğuk algınlığıyla savaşmaya yardımcı olur. Grip karşıtı ilaçların yerini alabilecek harika bir bitkidir ve onlardan çok daha doğaldır. Sahip olduğu özellikler sayesinde bu bitki, huzursuzluğu, eklem ve vücut ağrılarını rahatlatabilir. Ayrıca ateşi düşürme konusunda da harikadır. Sakinleştirici, Zayıflatıcı ve İyileştirici EtkileriBu çayın en ünlü özelliklerinden biri zayıflamanıza yardımcı olması. Kilo vermek istiyorsanız veya diyet yapıyorsanız bu çaydan içmeniz tavsiye edilir. Yağ yakmanızı destekleyen harika bir yardımcıdır. Elbette diyet ve spor yapmadığınız takdirde bu çay işe yaramayacaktır. Bu bitkiyi yüzeysel olarak da uygulayabilirsiniz. Enfeksiyonu önlemek için yaraları ve kesikleri temiz tutmaya ve düzgün bir şekilde iyileşmelerini sağlamaya yardımcı olabilir. Ayrıca adet ağrılarını iyileştirmeye ve vajinal enfeksiyonlarla savaşmaya da yardımcı olabilir. Yarpuz Çayı Nasıl Yapılır?Yarpuz çayı yapmak çok basittir. Öncelikle şunu bilmelisiniz: Bu çayı hazırlamanın iki yolu vardır. Marketten hazır alacağınız poşet yarpuz çaylarını kullanabilirsiniz. Doğal yaprakları kullanmayı da tercih edebilirsiniz. İkinci seçenek çayın faydalarını maksimize etme açısından daha iyidir. Hazırlanışı: İster kettleda ister çaydanlıkta suyu kaynatın. İçme suyu kullanırsanız daha iyi olur.Poşet çayı veya bitkinin 4 5 yaprağını suyun içine koyun.Ocağı kapatın ve sıcaklığının düşmesi için 5 dakika bekleyin. Böylece tadına bakabilir ve çayınızı keyifle yudumlayabilirsiniz.Biraz şeker ekleyebilirsiniz. Eğer kilo vermek için içiyorsanız herhangi bir tatlandırıcı madde eklememenizi tavsiye ederiz.Bu çayı aşırı tüketmenin istenmeyen yan etkilere yol açabileceğini unutmamanız önemlidir. Boğaz ağrısına, aşırı terlemeye, susamaya, baş ağrılarına ve ishale yol açabileceği için ölçülü bir şekilde tüketmelisiniz. Bu semptomlardan herhangi biriyle karşılaşırsanız hemen doktorunuza başvurmalısınız.

Sağlık bakanlığı 36 bin sözleşmeli personel alacak! Resmi Gazete'de yayınlandı

26 Nisan 2024 at 07:40
 Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan düzenlemeler kapsamında belirlenen alanlara 36 bin sağlık personeli alınacağı bildirildi.  Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın imzasıyla yürürlüğe giren karar Resmi Gazete'de yayınlandı.  Alınan karar doğrultusunda, yıl sonuna kadar uygulanmak üzere, eleman temininde güçlük çekilen yerlerde ve hizmet dallarında sağlık hizmetlerinin etkili ve verimli bir şekilde yürütülebilmesi amacıyla sözleşmeli sağlık personeli istihdam hizmet birimleri yeniden belirlendi.  İSTİHDAM SAĞLANACAK MESLEK KOLLARI BELLİ OLDUCumhurbaşkanı Erdoğan'ın imzasıyla yürürlüğe giren karar doğrultusunda  diyetisyen, 9 ebe, 2 hemşire, 25 sağlık memuru, 1 sağlık teknikeri, 3 bin 498 tabip, 32 bin 464 de uzman tabip istihdam edilecek. İşe alınacak sağlık personellerinden 1'i acil sağlık hizmetlerinde, 7'si ilçe sağlık müdürlüğü/ toplum sağlığı merkezlerinde, 8'i sağlık evlerinde, 35 bin 984'ü ise yataklı tedavi birimlerinde görev alacak.

Dünden önceki günAna akış

Kabus geri döndü! Kene vakaları artmaya başladı

25 Nisan 2024 at 10:16
Yaz aylarına yaklaşırken geçtiğimiz yıllarda onlarca vatandaşımızın yaşamının sonlamasına neden olan kabus geri döndü. Kırım Kongo Kanamalı Ateşi Gümüşhane'de A.S. ve H.S. isimli karı kocada görülmesi üzerine tedavi altına alındı.  Gümüşhane Devlet Hastanesi'ne son günlerde kene ısırması sonrası başvuru sayıları yükseldi.  Yapılan testler sonucunda hastaneye başvuran  3 vatandaşa kesin KKKA teşhisi konuldu. 1 hasta taburcu edildi. 1 hastanın halen tedavisi devam ediyor, 1 hasta ise Trabzon'a sevk edildi. Bölgede vatandaşları kene ısırması sonrası Kırım Kongo Kanamalı Ateşi virüsü görülmesi üzerine eskiden ülkemizde yaşanan kene kabusunun tekrardan başlama ihtimali paniğe neden oldu. Kırım Kongo Kanamalı Ateşi, keneler aracılığı ile bulaşan bir virüs hastalığı. Belirtileri arasında, ateş, baş, kas ve eklem ağrısı, bulantı, kusma ve ishal yer alıyor. KENE ISIRMASI SONRASI NE YAPILMALI Kene ile temas halinde çıplak elle dokunmadan bir bez, eldiven veya naylon poşet yardımıyla çıkarılmalı. Kene çıkarıldıktan sonra 10 gün boyunca hastalık belirtileri takip edilmeli ve en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmalı. Kene üzerine sigara bastırmak, kolonya veya deterjan dökmek, yakmak gibi işlemler yapılmamalı.

Buzluktaki Anne Sütü Bebeğe Nasıl Verilir? Dondurulmuş Anne Sütü Çözülünce Ne Kadar Dayanır, Kaç Saat İçinde Tüketilmeli?

24 Nisan 2024 at 16:13
Buzluktaki Anne Sütü Bebeğe Nasıl Verilir? Dondurulmuş Anne Sütü Çözülünce Ne Kadar Dayanır, Kaç Saat İçinde Tüketilmeli?
Anne sütü, bir bebek için yeri doldurulamaz bir besindir. Başka hiçbir besinde, ek gıdada ve mamada bulunmayan besin değerlerine sahiptir. İşte bu yüzden ilk 6 ay anne sütü çok önemlidir. Doğum izniniz...Devamı için tıklayınız

Uyumadan önce ballı süt içmek için 7 neden

24 Nisan 2024 at 15:11
Son yıllarda, yatmadan önce ballı süt içmek gibi bazı doğal yöntemlerin, uyku kalitesini artırabileceği ve böylece gerginlik ve uykusuzluğun azaldığı kanıtlanmıştır.Ballı süt uyumaya yardımcı olur, ayrıca uyku halindeyken vücuda çeşitli avantajlar sağlar. Laktoz hassasiyeti olan kişiler için uygun olmasa da sütü sorunsuz içebilen insanlar için oldukça etkili bir yöntemdir. Ballı Süt Cildinizi KorurDüzenli olarak ballı süt, kanınızı arındırmaya yardımcı olur, böylece cildinize zararlı toksinler ve diğer bileşiklerin miktarını azaltır.Cildinizi derinlemesine temizlemeye yardımcı olan anti-mikrobik maddeler ve antioksidanlar içerir. Bu, ciltte çeşitli sorunların ve lekelerin oluşumunu engeller.Hatta kırışıklıkları, sarkmayı ve ölü deri hücrelerinin birikimini önlemek için topikal bir tedavi olarak da kullanılabilir. Sindirimi GeliştirirBallı süt, sindirim için çok yararlıdır. Ayrıca, baldaki anti-mikrobiyal ve antiviral bileşikler, bağırsak enfeksiyonlarını ve mide problemlerini önlemeye yardımcı olur. Bu gıda doğal bir probiyotik gibi davranır ve kolonunuzu koruyan dost bakterilerin gelişmesini teşvik etmek için de idealdir. Sizi Daha Güçlü YaparBir bardak ballı süt içmek vücudunuza bol miktarda protein vererek ve kompleks karbonhidratları artırarak metabolizmanızı hızlandırmaya yardımcı olur. Bu karışımı gece içmenin yanı sıra sabahları da içmek vücudunuza daha aktif bir gün için ihtiyacı olan fiziksel ve zihinsel enerji verebilir.Sütteki enzimler sayesinde, içeriğindeki hayvan proteinleri amino asitlere ayrılır. Bunlar daha sonra, bir enerji kaynağı olarak kullanılabilen proteinler oluşturmak için bir araya gelirler. Kemikleri GüçlendirirSüt, kalsiyumun en doğal doğal kaynaklarından biridir. Bal da vücudunuzun kolayca emebileceği besin maddeleri içerir. Böylece bu iki malzemenin kombinasyonu kemik sağlığınızı geliştirmeye ve kemik yoğunluğu kaybını ya da kemiklerde zayıflamayı önlemeye yardımcı olur. Bunların yanı sıra, bu doğal karışım osteoporoz ve kemik sağlığınızı tehlikeye atan diğer enflamatuar rahatsızlıkların riskini düşürür. Ballı Süt Antibakteriyel Özelliklere SahiptirAraştırmalar, süt ve bal kombinasyonunun stafilokok bakteriler üzerinde belirgin bir etkiye sahip olduğunu göstermiştir. Üstelik, bal tek başına alındığı zaman bu bakterilerle mücadele için çok daha iyi olabilir.Bal, antimikrobiyal, antibiyotik ve anti-inflamatuar özellikleri ile bilinir. Çalışmalar balın çeşitli enfeksiyon türlerini önlemeye yardımcı olduğunu da gösteriyor.Bu karışım, bağışıklık sisteminiz için bir destek olarak da görülmektedir. Tüketimi, soğuk algınlığı, öksürük ve diğer solunum problemlerini önlediği için grip salgını yaşanan mevsimlerde harika bir içecektir. Uykusuzluğa Karşı SavaşırYukarıda bahsettiğimiz gibi, süt ve bal, derin ve huzur içinde uyumanıza yardımcı olacak aktif bileşiklerle doludur. Bu karışım uykusuzluk için bir çare olarak her yaştan kişi için kullanılabilir. Dahası, bazı ilaçlar yerine kullanabileceğiniz harika özellikler taşıyan doğal bir ilaçtır.Bal, vücudunuza doğal şekerleri ve iyi uyumanıza yardımcı kimyasal maddeleri serbest bırakmayı tetikleyen triptofan sunar.Sütteki besin maddeleri ile birlikte bal, gevşeme ve stres giderme ile ilişkili bir nörotransmitter olan serotonin düzeylerini artırmaya da yardımcı olur. Erken Yaşlanmayı ÖnlerBir bardak ballı süt, sadece cildinizde değil, vücudunuzun geri kalanında da erken yaşlanma risklerini azaltacaktır. İçindeki antioksidanların çoğu, hücre aktivitesine müdahale eden zararlı serbest radikallerin olumsuz etkilerini azaltmaktadır.Bazı eski kültürlerde bu karışım “yaşam iksiri” olarak bile kabul edilirdi. Düzenli tüketildiği zaman, hücre bozulmasını ve birçok hastalığın gelişimini önlediği düşünülmektedir.Ballı sütü denemeye hazır mısınız? Bir bardak ılık süte bir çorba kaşığı bal ekleyin ve böylece daha iyi uykunun ve vücudunuza sağlayacağı yararların tadını çıkarın.

Egzotik bir meyve: Yılan meyvesinin özellikleri ve faydaları

24 Nisan 2024 at 10:51
Salacca zalacca, yılan meyvesi veya cayigo olarak da bilinen oryantal kökenli egzotik bir meyvenin bilimsel adıdır. Tüm takma adlar, derisinin görünümünden kaynaklanmaktadır. Güneydoğu Asya’da ve bazı tropikal ülkelerde yaygındır. Antioksidan özellikleri sayesinde farmakolojik faydaları ile bilinir ve aynı zamanda çok besleyicidir. Enfes tadı onu Asya gastronomik kültüründe bir favori haline getirmiştir. Yılan Meyvesinin KökeniJanick ve Paull’ün ansiklopedisine göre yılan meyvesi, Arecaceae familyasından bir palmiye türünden gelir ve 1500’den beri Endonezyalılar tarafından yetiştirilmektedir. Yabani olarak yetişir ve 50 yıla kadar meyve verebilir. Bir grup uzman, meyvenin Endonezya’ya özgü olduğunu, ancak o zamandan beri Güneydoğu Asya’ya, Malezya, Tayland ve Myanmar gibi ülkelere yayıldığını söylüyor. Ayrıca Filipinler, Avustralya, Çin, Surinam ve İspanya’ya da yayılmıştır. Amerika kıtasında ilk kez Ekvador’a, ağırlıklı olarak Amazon bölgesine, tropik iklim koşullarında daha iyi geliştiği için Napo, Sucumbios ve Orellana eyaletlerine geldi. Yılan meyvesinin özellikleriSalacca zalacca, çok kısa saplı küçük bir palmiye ağacı türüdür. Yaprakları dikenlidir ve meyveleri dibinde büyür.Bir botanik uzmanı, yılan meyvesinin 15 ila 40 meyveden oluşan kümelerde büyüdüğünü ve farklı çeşitleri olduğunu bildiriyor. Yılan pullarına benzeyen küçük dikenli kahverengi bir deri ile kaplıdırlar.Bali yılan meyvesi çeşidinin kırmızımsı kahverengi bir tonu vardır ve derisinin dokusu da yılan derisini andırır. Et, bej tonlu beyazdır ve tohumları içeren 3 loba sahiptir.Tadı, çıtır çıtır bir doku ile ekşiden tatlıya değişir. Ayrıca yeşilken buruktur ve olgunlaştıkça daha tatlı hale gelir.Sarı renkli yılan meyvesi, Bali çeşidine benzer bir dokuya ve tada sahiptir, ancak derisi altın tonlarında sarıdır. Hassas ve yumuşak bir posaya, ekşi bir tada sahiptir ve çok suludur.Besin değerleriCueva ve Pizarra, 100 gram (4 oz) meyve başına yüksek lif alımına ek olarak mükemmel miktarda vitamin ve mineral bularak yılan meyvesinin besin özelliklerini analiz ettiler: Nem: 81.29 gram.Protein: 0.69 gram.Toplam karbonhidrat: 17.11 gram.Lif: 16.55 gram.Yağ: 0.34 gram.Fosfor: 1169 miligram/kilo.Potasyum: 1339 miligram/kilo.Kalsiyum: 220 miligram/kilo.Magnezyum: 607 miligram/kilo.Demir: 12 miligram/kilo.Çinko: 104 miligram/kilo.C vitamini: 400 miligram/kilo.B2 Vitamini: 6.32 miligram/kilo.Niasin: 240 miligram/kilo.B1 Vitamini: 20 miligram/kilo.Bir inceleme, yılan meyvesinin diğer egzotik meyvelerden daha fazla fitokimyasal içerdiğini vurgulamaktadır. Ayrıca, olgunlaştığında ona tatlı tadını veren şekerler de içerir.Aynı inceleme, farmakolojik özelliklere sahip bileşiklerden bahseder. Flavonoidler, fenolikler, gallik asit ve diğer birçok antioksidan içerir. Yılan Meyvesinin FaydalarıYılan meyvesinde bulunan besinler ve fitokimyasallar bazı sağlık problemlerini iyileştirebilir ve meyvesi diğer endüstriyel alanlarda kullanılabilir. Antioksidan özellikleriGıda ile birlikte antioksidan alımı vücuttaki serbest radikallerin aktivitesi ile mücadele edebilir. Birkaç laboratuvar testi, C vitamini varlığından dolayı yılan meyvesinde iyi bir antioksidan kapasite bulmuştur. Ayrıca, başka bir çalışma, yüksek kolesterollü sıçanlarda yılan meyvesinin polifenol içeriğini ve antioksidan etkisini karakterize etti. Yılan meyvesi özü ile takviye edildiğinde, plazma lipidlerinde önemli bir azalma gözlendi. Sadece posası antioksidan kapasiteye sahip değildir. Araştırmalar, yılan meyvesinin kabuğunun da antioksidan potansiyelini artırmak için yeterli polifenol içerdiğini ortaya koydu. Tip 2 diyabetin kontrolüne yardımcı olabilirBir grup uzman, az miktarda yılan meyvesi sirkesi ile glikoz seviyesinin düştüğünü buldu. Ek olarak, deney farelerinde hasarlı pankreas hücrelerini yeniden oluşturmayı başardı.Bilim ayrıca bu meyvenin belirli sindirim enzimleri üzerinde engelleyici bir etkiye sahip olduğunu buldu. Bu, tip 2 diyabetli hastalarda glikoz emilimini azaltmaya yardımcı olur. Bununla birlikte, etkiyi doğrulamak için daha fazla insan çalışmasına ihtiyaç vardır. Yüksek ürik asit seviyelerini stabilize edebilir Bir inceleme, yılan meyvesinde iki bileşiğin varlığına atıfta bulunur: gut rahatlaması ile ilgili beta-sitosterol ve metil ester. Bununla birlikte, metil ester, ürik asit kristallerinin oluşumunu önlemede daha etkiliydi. Kronik hastalıkları önleyebilirDaha fazla insan çalışmasına ihtiyaç duyulmasına rağmen, Journal of Functional Foods dergisi, yılan meyvesindeki bazı antioksidanların varlığının kanser önleyici bir etkiye sahip olabileceğini belirten bir makale yayınladı. Ayrıca bu antioksidanların kalp hastalıklarını, felçleri ve menopoz semptomlarını önleyebileceğini bildiriyorlar. Diğer özelliklerYılan meyvesi, ekmek yapımında kullanılan mayayı izole etmek için gıda endüstrisinde kullanılmaktadır. Bu maya, geleneksel mayadan daha iyi bir fermantasyon kapasitesine sahiptir ve ona iyi bir kabuk ve iç renk gelişimi sağlar.Örneğin ananas ile karıştırılarak meyve çayları yapılabilir. Bazı gıda teknolojisi uzmanları, sağlıklı ve güçlü bir içecek geliştirmek için 20:20:60 oranıyla ananas, yılan meyvesi ve logan (ahududu ve böğürtlen melezi bir bitki) karışımının en uygun formülü buldular. Yılan Meyvesinin Gastronomik KullanımlarıPaull ve Duarte tarafından yayınlanan bir kitapta yılan meyvesi ile yapılan tarifleri bulabiliriz. Yazarlar, olgunlaşmış bir yılan meyvesinin çoğu damak tadına hitap eden tatlı veya ekşi-tatlı bir tada sahip olduğunu bildirmektedir.Diğer tüketiciler onları çiğ olarak hazırlamayı tercih ederler, ancak çoğu onları reçel, marmelat, jöle, meyve suları, şuruplar ve şekerler haline getirir. Kuruduklarında cips olarak tüketilebilirler.Tayland’da bu meyve ile köri karışımı hazırlanır ve Malezya’da köfte yapılır. Yılan meyvesinin kıvamı lezzetli kekler yapmanızı sağlar ve hatta kilo vermek için de önerilir.Ekvador’da yerli halk onu taze ve olgun bir meyve olarak yer. Asya’da olgun meyve, sirke ve şarap yapımında hammadde olarak kullanılır. Yılan Meyvesinin Kontrendikasyonları Var Mı?İlk kez yılan meyvesi yiyorsanız, tolerans konusunda dikkatli olmalısınız. Sadece küçük bir parça deneyip beklemenizi öneririz. Herhangi bir olumsuz reaksiyona neden olmazsa, yemeye devam edin, ancak asla aşırıya kaçmayın.Yeşil renkli yılan meyvesini asla sütle karıştırmayın. Kabızlığınız varsa yeşil meyve tüketmeyin. Büzücü olan tanenlerin varlığı bağırsak hareketliliğini azaltır ve tıkanıklığa neden olur.

Ellagik asit nedir, nasıl çalışır?

23 Nisan 2024 at 09:59
Özellikle araştırmalar, ellagik asidin kanser hücresi büyümesini azaltabileceğini, iltihabı hafifletebileceğini ve beyin fonksiyonunu koruyabileceğini göstermektedir. Ayrıca, birçok gıda kaynağında bulunur ve genellikle takviyelerinizde ve cilt bakım ürünlerinizde bulunur. Bu makale, ne olduğunu, nasıl çalıştığını ve alımınızı nasıl artırabileceğinizi keşfetmek için ellagik aside daha yakından bakıyor. Ellagik Asit Nedir?Ellagik asit, birçok meyve ve sebze de dahil olmak üzere en sevdiğiniz yiyeceklerin çoğunda doğal olarak bulunan bir antioksidandır.Bazı yiyecekler ayrıca vücudunuzun ellagik aside dönüştürdüğü ellagitannin adı verilen bir bileşik içerir.Ellagic asit, yararlı sağlık etkileri nedeniyle incelenmiştir. Aslında araştırmalar, güçlü anti-inflamatuar, kanserle savaşan özelliklere sahip olabileceğini gösteriyor.Dahası, bazı hayvan ve insan çalışmaları, tip 2 diyabet, kanser ve Alzheimer gibi beyin hastalıkları gibi durumların tedavisi ve önlenmesi için yararlı olabileceğini düşündürmektedir.Gıda kaynaklarına ek olarak, ellagik asit, ek formda yaygın olarak bulunur. Hiperpigmentasyonu azaltma özelliği sayesinde birçok cilt bakım ürününde de bulabilirsiniz.Ellagik Asit Nasıl Çalışır?Ellagik asit bir antioksidan görevi görür, yani hücrelerinizi hasardan ve oksidatif stresten korumak için serbest radikaller olarak bilinen zararlı bileşikleri nötralize edebilir.Ayrıca bağışıklık fonksiyonunuzu düzenlemeye ve prostaglandin E2 ve interlökin 6 dahil olmak üzere çeşitli spesifik inflamasyon belirteçlerini azaltmaya yardımcı olabilir.Uzun süreli yüksek düzeyde iltihaplanmanın sürdürülmesi, kanser, kalp hastalığı ve otoimmün bozukluklar dahil olmak üzere bir dizi kronik duruma katkıda bulunabilir.Test tüpü ve hayvan çalışmaları, ellagik asidin, güçlü antioksidan özellikleri sayesinde beyin fonksiyonunu korumaya ve kanser hücresi büyümesini azaltmaya yardımcı olabileceğini de bulmuştur.Dahası, bazı araştırmalar, bir tür cilt pigmenti olan melanin üretiminde yer alan belirli bir enzimin aktivitesini bloke ederek cildinizi aydınlatabileceğini göstermektedir.Ellagik Asit Kanserle Savaşır Mı?Birden fazla çalışma, ellagik asidin güçlü kanserle mücadele özelliklerine sahip olabileceğini göstermektedir.In vitro ve in vivo kanıtların bir incelemesine göre, ellagik asit, kanser hücrelerini öldürürken tümörlerin büyümesini ve yayılmasını engelleyebilir.Ek olarak, tümörlerin kemoterapi ve radyasyona duyarlılığını artırarak bu kanser tedavilerinin etkinliğini artırabilir.Özellikle test tüpü çalışmaları, ellagic asidin meme, mesane, prostat, kolorektal ve akciğer kanseri dahil olmak üzere çeşitli kanser türlerine karşı korunmaya yardımcı olabileceğini göstermektedir.Bununla birlikte, ellagik asidin etkileri üzerine yapılan araştırmaların çoğunun özellikle test tüpleri veya hayvanlar üzerinde yapıldığını ve çok yüksek dozlarda ellagik asit kullanıldığını unutmayın.İnsanlar üzerinde yapılan bazı çalışmalar, elajik asit açısından zengin olan nar suyu veya ekstresinin prostat ve kolorektal kansere karşı faydalı olabileceğini öne sürse de, narda bulunan diğer bileşiklerin de rol oynayabileceği açık değildir. Dozaj Ve Ek BilgiElagik asit takviyelerini yerel doğal sağlık mağazalarından ve çevrimiçi satıcılardan satın alabilirsiniz. Sağlık mağazaları genellikle ellagik asidi kanser ve bakteriyel veya viral enfeksiyonlar için doğal bir çare olarak pazarlar.Ellagic asit ayrıca, tipik olarak porsiyon başına 250-500 mg ellagic asit içeren nar özü gibi takviyelerde de yaygın olarak bulunur.Ellagik asit için resmi dozaj tavsiyeleri olmamasına rağmen, bazı çalışmalar ellagik asidin 30-850 mg arasındaki dozlarda en etkili olabileceğini tahmin etmektedir.Bununla birlikte, bazı araştırmalar, vücudunuzun gıda kaynaklarından ellagik asidi emdiği kadar etkili bir şekilde takviyelerden ellagik asidi ememeyebileceğini düşündürmektedir. Bu, ellagik asit takviyelerinin potansiyel sağlık yararlarını sınırlayabilir.Ek olarak, başka ilaçlar alıyorsanız veya altta yatan herhangi bir sağlık sorununuz varsa, ellagik asit herkes için uygun olmayabileceğinden, bu takviyelere başlamadan önce doktorunuzla konuşmanız en iyisidir. Ellagik asidin besin kaynaklarıEllagik asidi, belirli meyve türleri ve ağaç yemişleri dahil olmak üzere çeşitli gıda kaynaklarında doğal olarak bulabilirsiniz.Elagik asidin en zengin besin kaynaklarından bazıları şunlardır: NarElmalarÜzümÇileklerAhududuKızılcıkBöğürtlenCevizAntep fıstığıKaju fıstığıCevizlerTakviyelerde bulunan ellagic asit miktarını elde etmek için bu gıdalardan çok yüksek miktarlarda yemeniz gerektiğini unutmayın.Daha eski bir araştırmaya göre, günlük meyve ve sebze tüketimi önerilerini karşılayan Amerikalı yetişkinler arasında günlük ortalama ellagik asit alımı erkekler ve kadınlar için sırasıyla 44 mg ve 55 mg idi. Ellagik asidin herhangi bir yan etkisi var mı?Meyveler ve ağaç yemişleri gibi gıda kaynaklarında yenildiğinde, ellagik asit genellikle güvenli kabul edilir.Elagik takviyelerin güvenliği konusunda sınırlı araştırma olmasına rağmen, araştırmalar, belirtilen şekilde kullandığınızda bunların çok az yan etki ile ilişkili olabileceğini düşündürmektedir.Yine de ellagik asit, birçok ilaç türünün metabolizmasında yer alan bir grup enzim olan sitokrom P450'leri inhibe edebilir.Bu nedenle, birçok statin, antipsikotik ve kan sulandırıcı içeren bu enzimler tarafından metabolize edilen herhangi bir ilaç kullanıyorsanız, ellagik asit takviyesi kullanmadan önce doktorunuzla konuşmalısınız. Sonuç OlarakEllagik asit, meyveler ve fındıklar da dahil olmak üzere birçok gıdada doğal olarak bulunan bir tür antioksidandır.Çalışmalar, kanserle savaşan özelliklere sahip olabileceğini ve sağlığın diğer bazı yönlerini iyileştirebileceğini gösterse de, daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır.Ek olarak, diyetinize ellagik asit açısından zengin daha fazla yiyecek eklemek faydalı olabilirken, ellagik asit takviyelerinin güvenliği ve etkinliği konusunda sınırlı araştırma vardır.Bu nedenle, ellagik asit almadan önce doktorunuza danışmanız en iyisidir.

Dikkat! Polen, bağışıklık sisteminizi zayıflatabilir

22 Nisan 2024 at 15:22
Kepez Belediyesi Sağlık Merkezi Dahiliye Uzmanı Dr. Mehmet Gözeten, bahar aylarının gelmesiyle birlikte polen alerjisi vakalarının da arttığına dikkat çekerek, bağışıklık sistemini zayıflatan polenlere karşı önemli uyarılarda bulundu. Dr. Gözeten, bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinin alerjik reaksiyonları önlemede kritik önem taşıdığını vurguladı. Bu amaçla dengeli beslenmenin ve bol sıvı tüketiminin önemini hatırlattı. Bahar mevsiminin güzellikleriyle birlikte gelen polenler, alerjik bünyeler için zorlayıcı bir süreç başlatıyor. Bağışıklık sisteminin polenleri zararlı bir madde olarak algılaması sonucu ortaya çıkan alerjik reaksiyonlar, hapşırık, burun akıntısı, gözlerde kızarıklık ve kaşıntı gibi çeşitli semptomlara yol açabiliyor. Bağışıklık sisteminin aşırı tepkisi sonucu ortaya çıkan ve insan hayatını olumsuz etkileyen alerjenlerden korunmak ise mümkün. "ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLER"Polenlere karşı alerjik reaksiyon gösteren kişilerin alması gereken önlemleri sıralayan Kepez Belediyesi Sağlık Merkezi Dahiliye Uzmanı Dr. Mehmet Gözeten, şunları kaydetti: “Gözle ilgili şikayetleri olanlar, polen miktarının yoğun olduğu dönemlerde güneş gözlüğü veya şapka takabilirler. Burun ve solunum yolları şikayeti olanlar ise maske kullanabilirler. Polenler genellikle sabah saatlerinde, kuru ve rüzgarlı havalarda yoğunlaşır, bu yüzden mümkün olduğunca bu saatlerde dışarı çıkmamak ve çim biçilen yerlerden uzak durmak önemlidir.""POLEN MİKTARININ YOĞUN OLDUĞU SAATLERDE DIŞARI ÇIKILMAMALIDIR"Bağışıklık sistemini güçlendirmek için dengeli beslenmenin ve bol sıvı tüketiminin önemini hatırlatan Uzm. Mehmet Gözeten, “Özellikle ciddi astım ataklarına yol açabilen alerjik reaksiyonları olan kişiler, polen miktarının yoğun olduğu saatlerde dışarı çıkmamalıdır. Evlerin havalandırılması da bu saatlere dikkat edilerek yapılmalıdır. Ciltle ilgili şikayetleri olan kişiler, uzun kollu kıyafetlerle korunmaya çalışabilirler” ifadelerini kullandı. Kaynak: İHA

Hem günlük kalsiyum ihtiyacının yüzde 10'unu karşılıyor hem de egzamaya şifa

18 Nisan 2024 at 22:33
Allah (cc) helal gıda da insanoğluna birçok şifa bahşetmiş. Helal dairesinden ayrılmadığımızda  hem haram işlememiş olur hem de sağlıklı yaşarız. Rabbimizin bize bahşettiği helal ve Tayyib olan yemişlerden bir tanesi de kuru duttur. Günlük kalsiyum ihtiyacının yüzde 10'unu karşılayan  kuru dutun en büyük faydalarından biri de egzamaya çok iyi gelmesidir. Dut meyvesi mevsiminde yenildiği gibi kurutularak da tüketilir. Özelikle kış aylarında hastalıklardan korunmak için kuru dut tüketilmesini öneren uzmanlar kuru duttaki şifaları saymakla bitiremiyor. Helal ve temiz dut meyvesinin yaş halinin yanında  kuru halinin de sağlığa faydaları saymakla bitmiyor. Mevsiminde taze iken bolca tüketilen dut meyvesi, kurutulmuş olarak da bolca tüketilmelidir. Dut kurusu diğer bir adıyla kuru dut helal sağlıklı, besleyici ve hastalıklara karşı koruma sağlayan şifa kaynağı bir yemiştir. Günlük kalsiyum ihtiyacının yüzde 10'unu karşılarDut kurusu C ve K vitaminleri başta olmak üzere protein, lif, kalsiyum ve büyük bir demir kaynağıdır. Sağlık açısından oldukça şifalı bir yemiştir. Öğün aralarında aperatif olarak tüketilebilir. Günlük kalsiyum ihtiyacının yüzde 10’unu karşılar. Yüksek oranda kalsiyum içermesi sebebiyle kemik ve dişleri kuvvetlendirir, osteoporoz yani kemik erimesini engeller. Egzamanın şifası için kuru dutKuru dutun en büyük faydalarından biri de egzamaya şifa vesilesi  olmasıdır. Ellerinde ya da vücudunun farklı bölgelerinde egzama rahatsızlığı olan kişiler, egzamalı bölgelerin kanamasından ya da çatlamasından rahatsız olurlar. Egzamaya karşı dut kurusunun faydası için 3 bardak su kaynatılır. Kaynadıktan sonra bir avuç beyaz dut kurusu kaynayan suyun içine atılır. 5-6 dakika da bu şekilde kaynatılır. Daha sonra dutların bulunduğu su ocaktan alınır su ılıklastıktan  sonra egzama ellerde ise eller bu suyun içine sokulup 10 dakika kadar bekletilir. 10 dakika sonra ellerinizi sudan çıkarın ve 1 saat kadar yıkamayın. Bir saat sonra yıkayın. Haftada 3 ya da 4 kez dut kurusunu elleriniz için uygulayabilirsiniz. KURU DUTUN FAYDALARI NELERDİR?-Kuru dut iyi bir antioksidan kaynağıdır. Hastalıklara karşı koruma sağlar. -İçerdiği yüksek C vitamini sayesinde bağışıklık sistemini güçlendirerek hastalıklara kolay yakalanmayı önler ve kalp hastalığına yakalanma riskini azaltır. -Kan şekerini düzenlenler. -Karaciğeri güçlendirir. - Tayland Khon Kaen Üniversitesinin yaptığı bir araştırmada dut kurusunun beyni koruduğu, beyin fonksiyonlarını güçlendirdiği ortaya çıkmıştır. Aynı zamanda hafızayı da güçlendirir. -Kalbi korur, kalp hastalıklarını önleyici etkisi vardır. -Mideye iyi gelir, bağırsakların düzenli ve iyi çalışmasına fayda sağlar. -Kolesterolü düzenleyici, dengeleyici etkisi vardır. -Diş eti rahatsızlıklarına da iyi gelir. -Kan dolaşımını arttıran dut kurusu kan basıncını düşürür. -Damar sertliğini önlemeye yardım eder. -Kansızlık yani anemiyi önleyici etkisi vardır. -Bağırsaklarınızda kurt mu var? Bu durumdan rahatsızsanız kuru dut tüketebilirsiniz. Aç karnına tüketilirse bağırsaklarda bulunan kurtların düşürülmesine fayda sağlar.

❌
❌