Normal görünüm

Yeni makaleler mevcut. Sayfayı yenilemek için tıklayın.
Bugün — 5 Mayıs 2024Sağlık

"Hint safranı" olarak bilinen zerdeçalın faydaları nelerdir, neye iyi gelir? Zerdeçal zayıflatır mı?

5 Mayıs 2024 at 06:44
Zencefil ailesine mensup olan zerdeçal, oldukça faydalı bir bitkidir. İçeriğindeki kurkumin bileşiği ile tanınan zerdeçal, Hindistan yarımadası ve Güneydoğu Asya'ya özgü bir bitki olup sindirim sorunlarından cilt hastalıklarına, yaralardan enfeksiyonlara kadar pek çok alanda kullanılmaktadır. Bu makalede, zerdeçal ile ilgili çeşitli ayrıntılara değinecek, faydalarından ve nasıl tüketilebileceğinden bahsedeceğiz. Zerdeçal Nedir?Zerdeçal, zencefil ailesinin üyesi bir bitki olup, kurkumin bileşiği sayesinde sağlık üzerine pek çok faydası bulunur. Anavatanı Güneydoğu Asya olan bu bitki, sarı çiçekleri ve altın-turuncu renkli kökleri ile dikkat çeker. Aynı zamanda "hint safranı" olarak da bilinir ve antiinflamatuar özellikleri ile sindirim ve karaciğer sorunlarından cilt hastalıklarına kadar geniş bir yelpazede etkilidir. Zerdeçalın içeriğinde, canlı sarı rengini veren kurkumin gibi kurkuminoidler bulunurken; uçucu yağlar, proteinler ve reçineler gibi besin ögeleri de mevcuttur. Hafif keskin ve acımsı bir tadı vardır ve salatalara ve yemeklere aroma katmak için kullanılabilir. Günlük olarak 1-2 kaşık toz halinde tüketilmesi, bağışıklık sisteminin güçlenmesine katkı sağlar. Zerdeçalın faydaları arasında; ağrıları hafifletme, iltihabı azaltma, kalp sağlığını koruma, bilişsel fonksiyonları destekleme, bağırsak sağlığını iyileştirme ve cildi canlandırarak parlaklık kazandırma gibi etkiler yer alır. Ayrıca, içerdiği kurkumin sayesinde serotonin ve dopamin seviyelerini artırarak depresyon gibi duygudurum bozukluklarının tedavisine yardımcı olur. Zerdeçalın Faydaları Nelerdir?Zerdeçalın sağlık üzerine bilinen pek çok faydası bulunur. Bu faydalardan bazıları şöyledir: ltihabı önleyerek eklem ağrılarını azaltır.Üst solunum yolu enfeksiyonlarının belirtilerini hafifletir.Yaşlanmayı geciktirici etkisi vardır.Mikrop ve bakteriler ile savaşarak hastalıklara karşı koruma sağlar.Karaciğer fonksiyonlarını iyileştirir ve toksinlerden arındırmaya yardımcı olur.Kanser hücrelerinin yayılmasını engellemeye yardımcı olur.Kan şekerini dengeleyerek kalp sağlığını destekler.Depresyonun etkilerini azaltır.Bağışıklık sistemini güçlendirir.Sindirim sistemini düzenler ve; şişkinlik, gaz ve hazımsızlık gibi sorunlara iyi gelir.Cilt sağlığını destekler; akne, egzama ve sedef hastalığı gibi rahatsızlıkları yatıştırır.Hafızayı güçlendirir; Alzheimer gibi hastalıkların tedavisine katkı sağlar.Zerdeçal Neye İyi Gelir?Zerdeçal, sağlık açısından pek çok yönden fayda sağlar; özellikle nörolojik sağlık üzerinde olumlu etkileri bulunur. Zerdeçal, pek çok hastalığın tedavisinde kullanılabilir. Bu hastalıklar arasında özellikle kalp ve damar sağlığını etkileyenler öne çıkar. Ayrıca, düzenli tüketimi ile zerdeçal, kanser ve metabolik sendrom risklerini azaltır. Zerdeçalın yapısındaki bileşenler, beyinde bulunan nöronların onarımını destekler. Bu sayede beyin daha güçlü sinapslar oluşturarak hafızayı güçlendirir. Zerdeçal Zayıflatır Mı?Zerdeçalın zayıflamaya yardımcı olup olmadığı konusundaki araştırmalar ilgi çekici sonuçlar ortaya koymaktadır. 2018 yılında gerçekleştirilen bir çalışmada, kurkuminin vücut kitle indeksi, kilo, bel çevresi ve leptin seviyelerinde belirgin bir azalma sağladığı gözlemlenmiştir. Zerdeçal Nasıl Tüketilebilir?Zerdeçalın faydalarından yararlanmak isteyenler için doğru kullanım yöntemlerini bilmek gerekir. Zerdeçal, çoğunluk ile yemeklere toz olarak eklenerek tüketilir. Özellikle fırında yapılan yemeklerde ya da çorbalarda renk ve aroma katmak için kullanılır. Soslarınıza da lezzet vermek amacı ile zerdeçal ekleyebilirsiniz ya da et, tavuk gibi ürünlerin marinesinde kullanabilirsiniz. Ayrıca, omlet ya da çırpılmış yumurtaya baharat olarak ekleyerek de kullanabilirsiniz. Zerdeçal; smoothie, süt, çay veya kahve gibi içecekler ile de tüketilebilir; ancak kurkuminin emilimini artırmak için; karabiber, zeytinyağı, avokado ya da yağlı tohumlar ile birlikte kullanılması önerilir.

Zencefilin faydaları nelerdir, neye iyi gelir? Zencefilin yan etkileri var mıdır?

5 Mayıs 2024 at 06:35
Zencefil, şahsına münhasır aroması ile bilinen, sağlık için pek çok faydası bulunan bir gıdadır. Bu makalede, zencefil ile yakından tanışacaksınız... Faydaları, nasıl tüketildiği, olası yan etkileri, besin değerleri gibi konular için buyurunuz yazımıza! Zencefil Nedir?Zencefil, keskin ve güçlü aroması ile tanınan, Asya'nın tropik iklim kuşağı altındaki bölgelerinde yetişen, Zingiberaceae bitki ailesine ait bir bitkinin kökünden elde edilen bir baharattır. Bilimsel adı Zingiber officinale olan zencefil, sindirimi kolaylaştırma ve mide bulantısını hafifletme gibi özellikleri ile ünlüdür. Zencefilin Faydaları Nelerdir?Zencefilin bazı faydaları şöyle sıralanmıştır: Sindirim sorunlarını hafifletir.Mide bulantısını yatıştırır.Balgam söktürücü özelliği ile öksürüğü hafifletir.Kilo vermeye yardımcıdır.Antiinflamatuar özellikleri sayesinde eklem ve kas ağrılarını azaltır.Kolesterolü kontrol altına alır. LDL kolesterol seviyesini düşürmeye yardımcı olur.Bağışıklık sistemini güçlendirerek vücudu enfeksiyonlara karşı korur.Anksiyete, depresyon ve travma sonrası stres bozukluğunu hafifletir.Zencefil, kalp hastalıkları riskini azaltır.Beyin fonksiyonlarını destekler.Adet öncesi gerginlik sendromundan kaynaklanan ağrıları azaltır.Vücuttan toksinlerin atılmasına yardımcı olur.Zencefil Neye İyi Gelir?Zencefil şu durumlara iyi gelen bir gıdadır: Taşıt tutması ve sabah bulantısı gibi mide bulantılarına karşı etkilidir.Baş dönmesi semptomlarını azaltıcı etkisi bulunmaktadır.İshal ve irritabl bağırsak sendromu (IBS) gibi sindirim sorunlarına yardımcı olur.Kanser tedavisinin neden olduğu mide bulantısı gibi yan etkilere karşı kullanılabilir.Kolik ve mide rahatsızlıklarını hafifletir.Zencefil Nasıl Tüketilebilir?Zencefilin farklı formları taze ya da kurutulmuş olarak, toz haline getirilmiş ya da öğütülmüş olarak bulunabilir ve çeşitli şekillerde tüketilebilir. Zencefil; ana yemeklerde, salata soslarında, çorbalarda, tavuk ve sebze yemeklerinde, içeceklerde ve keklerde kullanılabilir. Özellikle zencefil çayı, iltihaplı hastalıkların tedavisinde ve mide bulantısını hafifletmede sıkça tercih edilir. Taze zencefil, dondurucuda saklanabilir ve ihtiyaç duyulduğunda çeşitli tariflere kolaylık ile eklenir. Zencefil Çiğ Olarak Tüketilebilir Mi?Zencefil, çiğ olarak tüketilebilir. Ama; bazıları için bu keskin tat oldukça yoğun olabilir. Eğer çiğ zencefilin tadını doğrudan çıkarmak istiyorsanız, rendelenmiş zencefili bir bardak su ile karıştırarak daha yumuşak bir içecek elde edebilirsiniz. Zencefilin Yan Etkileri Var Mıdır?Zencefil, günlük 4 grama kadar alındığında güvenli kabul edilir. Ancak; daha yüksek dozlarda zencefil kullanımı bazı olumsuz etkilere neden olabilir. Yüksek doz zencefil; alerjik reaksiyonlar, sindirim sistemi rahatsızlıkları, kalp ritmi bozuklukları, uzun süreli kanama ve depresyon riskini artırabilir. Daha yüksek dozlarda zencefil alınması durumunda sindirim sistemi rahatsızlıkları görülebilir. Böyle durumlarda, özellikle; reflü, mide ekşimesi ve ishal gibi semptomlar şiddetlenebilir. Zencefil, kan sulandırıcı ilaçlar ile birlikte kullanıldığında, kanın pıhtılaşma özelliğini artırarak potansiyel kanamalara yol açabilir. Aşırı doz zencefil kullanımı, safra asidi salınımını artırabilir ve bu da safra taşı oluşumu riskini artırabilir. Bu nedenle, zencefilin yan etkilerinden korunmak için önerilen dozlarda tüketilmesi gerekir. Zencefilin Besin Değerleri1 çay kaşığı kurutulmuş zencefilin kalorisi ve besin değerleri şöyle: Kalori: 6Protein: 0 gramYağ: Az miktarda, yaklaşık 1 gramKarbonhidrat: Yaklaşık 1 gramLif: Az miktarda, yaklaşık 1 gramŞeker: 0 gramÇeyrek fincan, dilimlenmiş taze zencefilin kalorisi ve besin değerleri ise şöyle: Kalori: 19Protein: Az miktarda, yaklaşık 1 gramYağ: Az miktarda, yaklaşık 1 gramKarbonhidrat: Yaklaşık 4 gramLif: Az miktarda, yaklaşık 1 gramŞeker: 0 gram

Yulafın faydaları nelerdir, neye iyi gelir? Yulaf kilo aldırır mı?

5 Mayıs 2024 at 06:25
Yulaf, sağlık için pek çok faydası olan önemli bir besin alternatifidir. Bu yazıda, yulafın faydalarına değinecek, neye iyi geldiğini, olası zararlarını, nasıl tüketebileceğinizi, kilo aldırıp aldırmadığını sizler ile paylaşacağız. Hazırsanız, yulafı bir de yakından tanıyalım! Yulafın Faydaları Nelerdir?Yulafın bilinen pek çok faydası bulunmaktadır. Bu faydalar şöyle sıralanmıştır: Yulaf, cilt sağlığı için olumlu etkilere sahiptir.Kolon kanseri riskini azaltır.Kötü kolesterolü düşürür.İçeriğinde yer alan vitamin ve mineraller, kalp ile ilgili problemleri önler. Yulaf, kalp sağlığını destekleyen bir gıdadır.Yulaf, vücuda enerji verir.Tokluk hissi sağlayan yulaf, zayıflamaya yardımcı olur.Yulaf, yüksek lif içeriği sayesinde kabızlığa iyi gelir.Yulaf Neye İyi Gelir?Yulaf iyi bir lif kaynağıdır. Bu nedenle sindirim sistemi ile ilgili rahatsızlıklara iyi gelen bir gıdadır. Tokluk hissi sağlayan yulaf, kilo vermeye olanak sağlar. Ayrıca düzenli bir şekilde tüketildiği takdirde kolesterol ve kan şekeri seviyelerini düşürür, kalp sağlığını destekler. Günde Ne Kadar Yulaf Tüketilmeli?Yulaf, protein açısından zengin bir besin kaynağıdır ve günlük protein ihtiyacının önemli bir bölümünü karşılar. Sadece 8 yemek kaşığı yulaf tüketmek, vücudunuzun ihtiyaç duyduğu proteini %15 oranında sağlar. İçeriğindeki besleyici bileşenler, kas liflerinin sağlıklı bir şekilde çalışmasını destekler. Bu nedenle, günlük beslenme rutininizde 8 yemek kaşığı yulafı rahatlık ile ekleyebilirsiniz. Yulaf Nasıl Tüketilebilir?Yulafı çeşitli şekillerde tüketebilirsiniz: Yulaf ezmesi, ideal bir kahvaltı seçeneğidir. Yulaf ezmesini hazır olarak satın alabilir ya da evde kendiniz yapabilirsiniz. Yulaf ezmesine süt ekleyerek kıvamını ayarlayabilir ve isteğinize göre tatlandırabilirsiniz.Yulafı smoothie içerisinde kullanarak besleyici bir içecek elde edebilirsiniz. Yulaf, smoothienize kıvam sağlar; içerdiği lif ve besin maddeleri ile de günlük ihtiyaçlarınızı karşılayabilirsiniz. Yulafı süt, yoğurt ve meyveler ile birlikte blenderdan geçirerek sağlıklı bir smoothie elde edebilirsiniz.Yulafı kahvaltılık gevrek olarak tüketebilirsiniz. Fırında ya da tavada hafifçe kızartarak gevrek kıvamına getirebilirsiniz. Üzerine süt ya da yoğurt ekleyebilir ya da doğrudan tüketebilirsiniz. İsterseniz içine kuru meyveler ya da fındık ekleyerek lezzetlendirebilirsiniz.Yulafı süt ile pişirerek lezzetli bir lapaya dönüştürebilirsiniz. Pişirme işleminden sonra içine do. bal ya da pekmez gibi ürünler ilave ederek tatlandırabilirsiniz. Ardından isteğe bağlı olarak meyve, çikolata ya da chia tohumu gibi besleyici eklemeler yapabilirsiniz.Yulaf ununu hamur işleri ya da fırın yemekleri yaparken un alternatifi olarak kullanabilirsiniz. Ekmek, kek, kurabiye ya da muffin gibi tariflerde yulaf unu kullanarak daha sağlıklı ve lifli bir alternatif yapabilirsiniz.Yulafın Zararları Var Mı?Yulaf, zararlı bir gıda değildir. Ama; bazı kişilerin yulafa karşı hassasiyeti olabilir ve bu durumda tüketim sonrası gaz ve şişkinlik gibi semptomlar ortaya çıkabilir. Özellikle çölyak hastaları için, yulafın içinde bulunan gluten önemli bir konudur ve içerdikleri gluten miktarına dikkat etmeleri önemlidir. Yulaf Kilo Aldırır Mı?Yulaf, sağlıklı bir besin kaynağı olarak diyetlerde tercih edilir. İçeriğindeki besin maddeleri sayesinde kilo alımına neden olmaz. Örneğin, 100 gram yulaf yaklaşık 370 kalori içerir ve içeriğinde bulunan karbonhidrat ve protein miktarı dengeli bir beslenme için uygundur. Dolayısı ile, uygun miktarlarda tüketildiğinde yulaf kilo alımına neden olmaz.

Serotonin nedir, eksikliği neden olur? Serotonin eksikliği hangi hastalıklara yol açar?

5 Mayıs 2024 at 06:14
Serotonin, vücudumuzun doğal olarak ürettiği ve sinir sistemimizdeki iletişimi sağlayan bir kimyasaldır. Sinir hücrelerinden diğer vücut bölgelerine mesajlar ileten bir tür haberci gibidir. Serotonin aynı zamanda 5-Hidroksitriptamin (5-HT) adı ile de bilinir ve hormon görevi görür. Serotonin, beyinde ruh halini düzenler. Bu nedenle, serotonin "mutluluk hormonu" olarak adlandırılır. Serotonin seviyesi dengeli olduğunda; odaklanmış, duygusal açıdan dengeli, mutlu ve sakin hissedilir. Peki, eksikliğinde ne olur? Eksikliği neden olur? Gelin, bu soruların cevaplarını detaylıca öğrenelim. Serotonin Nedir?Serotonin, vücutta pek çok önemli işlevi yerine getirerek yaşam kalitesini artıran bir kimyasaldır. Ruh halinden vücut fonksiyonlarının düzenlenmesine kadar geniş bir yelpazede etkilidir. Doğal bir ruh hali dengeleyicisi olarak, mutluluk hormonları arasında yer alır, dolayısıyla kaygı seviyesini düzenler. Serotonin, sindirim sistemi üzerinde de önemli bir role sahiptir. Sindirim sisteminin düzenli çalışmasını sağlamak, mide bulantısını azaltmak ve yaraların iyileşmesine yardımcı olmak gibi görevleri vardır. Ayrıca, uyku kalitesini artırmak için de önemli bir rol oynar; böylece vücut dinlenir ve yenilenir. Serotonin Eksikliği Neden Olur?Serotonin eksikliği şu faktörlerden kaynaklanabilir: Yoğun stres altında olduğumuzda, vücut serotonin üretimini azaltabilir.Düşük protein alımı, serotonin seviyesini azaltabilir.Kan şekerindeki ani düşüşler de serotonin üretimini etkileyebilir.Yetersiz uyku ya da kalitesiz uyku, serotonin seviyesinin düşmesine neden olabilir. Uyku eksikliği, beyindeki serotonin üretimini olumsuz yönde etkiler.Bazı ilaçlar; özellikle antidepresanlar, serotonin seviyesini etkileyebilir.Serotonin Eksikliğinin Belirtileri Nelerdir?Serotonin eksikliğinde aşağıdaki belirtiler yaşanabilir: Serotonin eksikliği depresyon belirtilerine yol açabilir; ki bu kişinin ruh halini ciddi derecede bozar.Serotonin düşüklüğü, özellikle tatlı yeme isteğinde artışa neden olur.Denge kaybı, ani öfke patlamaları ya da hızlı ruh hali değişiklikleri gibi ruh hali değişimleri yaşanabilir.Konsantrasyon eksikliği, serotonin eksikliğinin belirtileri arasındadır.Uykusuzluk ya da aşırı uyuma gibi uyku sorunları da serotonin eksikliği ile ilişkilidir.Mide ağrısı, kabızlık ya da ishal gibi sindirim sorunları da serotonin düşüklüğüne işaret eder. Libido azalması ve cinsel işlev bozuklukları yaşanabilir.Enerji eksikliği, güçsüzlük hissi ve zayıflık; serotonin eksikliği belirtileri arasında yer alır.Serotonin Eksikliği Hangi Hastalıklara Yol Açar?Serotonin eksikliği aşağıdaki hastalıklara yol açabilmektedir: Depresyon: Serotonin eksikliği, depresyonun en temel nedenlerinden biridir. Düşük serotonin seviyesi, kişinin ruh halinde ciddi bir düşüşe neden olur ve depresyon belirtilerini tetikleyebilir.Panik atak: Serotonin eksikliği, panik atak riskini artırır. Panik ataklar ani ve şiddetli korku ya da endişe nöbetleri ile karakterizedir.İrritabl bağırsak sendromu (IBS): Serotonin, bağırsak hareketlerini düzenlemeye yardımcı olur. Serotonin eksikliği, IBS gibi sindirim sorunlarına neden olabilir, bu da; karın ağrısı, şişkinlik, kabızlık ya da ishal ile kendini gösterir.Obsesif-kompulsif bozukluk (OKB): Bazı araştırmalar, serotonin seviyelerindeki dengesizliklerin obsesif-kompulsif bozukluk belirtileri ile ilişkili olabileceğini öne sürmektedir. Bu durumda kişi, tekrarlayıcı ve istenmeyen düşünceleri ya da davranışları kontrol etmede zorlanır.Anksiyete bozuklukları: Serotonin düşüklüğü, anksiyete bozukluklarına yol açabilir ya da mevcut anksiyete sorunlarını kötüleştirebilir.Vücuttaki Serotonin Miktarı Nasıl Desteklenir?Serotonin, bir aminoasit olan triptofan kaynaklıdır. Aşağıda yer alan yiyecekler, vücuttaki serotonin miktarını artırır: Et: Özellikle tavuk, hindi ve kırmızı et gibi et çeşitleri triptofan açısından zengindir.Süt ürünleri: Peynir, yoğurt ve süt gibi süt ürünleri de triptofan kaynağıdır.Yumurta: Yumurta, triptofan açısından zengin bir protein kaynağıdır ve vücuda serotonin üretiminde yardımcı olur.Kuru yemişler: Fındık, badem, ceviz gibi kuru yemişler, triptofan içeriği yönünden zengindir ve serotonin seviyelerini artırmaya yardımcı olur.

Dün — 4 Mayıs 2024Sağlık

Bebekler daha doğmadan dil öğrenmeye başlıyor!

4 Mayıs 2024 at 01:08
İnsan bebeklerinin yaşamlarının ilk yılında dil becerilerini edinmelerindeki hızlı ilerleme dikkat çekicidir. Bununla birlikte, bu süreçte dile doğum öncesi maruz kalmanın rolü büyük ölçüde bilinmemektedir. Bebeklerin aslında dili anne karnında öğrendiğine dair bir araştırma yayınlandı. İşte detaylar!

Kulak memesindeki Frank çizgisi kalp hastalığının işareti mi?

4 Mayıs 2024 at 14:36
Kulak memesinde görülen 45 derece açılı çapraz çizgi, kalp-damar hastalıkları açısından bir gösterge olabilir. Prof. Dr. Ertuğrul Okuyan, yapılan çalışmaların Frank çizgisi ile kalp-damar hastalıkları arasında ilişki bulduğunu söyleyerek, "Ancak Frank çizgisi olup da damarları tamamen normal olan insanlar da olabilir. Türkiye'nin kalp-damar hastalıkları karnesi kötü. Dolayısıyla 30'lu yaşları geçtikten sonra Frank çizgisi olsun olmasın toplum olarak tansiyonumuzu zaman zaman ölçtürmeli, kolesterolümüze, kan yağlarımıza, şekerimize baktırmalıyız" dedi. Habertürk'ten Demet Demirkır'ın haberi

Geçmeyen migren atakları için ne yapılabilir?

4 Mayıs 2024 at 01:07
Migren genellikle açıklanamayan ruh hali değişimleriyle başlar, sonrasında gözlerinizde şiddetli bir ağrı yaratır ve ışığa duyarlı hale gelirsiniz. Bunların sonucunda ise yoğun bir yorgunluk hissi hissedersiniz. Genellikle migren kaynağı bilinmeyen ve kurtulması zor bir rahatsızlık olarak görülür. Sizin için migrenin 10 olası kaynağını ve bundan kurtulmak için ne yapılabileceğini derledik. İşte detaylar!

Kulak memesindeki Frank çizgisi kalp hastalığının işareti mi?

4 Mayıs 2024 at 13:13
Kulak memesinde görülen 45 derece açılı çapraz çizgi, kalp-damar hastalıkları açısından bir gösterge olabilir. Prof. Dr. Ertuğrul Okuyan, yapılan çalışmaların Frank çizgisi ile kalp-damar hastalıkları arasında ilişki bulduğunu söyleyerek, "Ancak Frank çizgisi olup da damarları tamamen normal olan insanlar da olabilir. Türkiye'nin kalp-damar hastalıkları karnesi kötü. Dolayısıyla 30'lu yaşları geçtikten sonra Frank çizgisi olsun olmasın toplum olarak tansiyonumuzu zaman zaman ölçtürmeli, kolesterolümüze, kan yağlarımıza, şekerimize baktırmalıyız" dedi. Habertürk'ten Demet Demirkır'ın haberi

Lobotomi nedir, ne için kullanılır? Lobotomi uygulamasının tarihi

Tarafından: NTV
4 Mayıs 2024 at 12:09
Lobotomi nedir, ne için kullanılır? Lobotomi uygulamasının tarihi

Lobotomi operasyonunun ilk yapılma amacı; aşırı huzursuzluk, stres, depresyon, endişe ve dinmek bilmeyen ağrıları tedavi etmektir. Antidepresanın ilk örnekleri lobotominin devamı olarak günümüze kadar gelmiştir. Lobotomi günümüzde birçok ülkede yasal değildir ve suç sayılmaktadır.Peki, lobotomi nedir, ne için kullanılır? İşte lobotomi uygulamasının tarihi...

Lobotomi, lökotomi olarak da bilinen beyin cerrahisi işlemidir. Beyindeki ön lobların uçlarındaki prefrontal korteks bağlantıların kesilmesi sonucu uygulanır. İlk başlarda lökotomi denilen bu uygulama, yapılmaya başlandığı 1935 yılından beri tartışmalı bir işlemdir. Ciddi yan etkileri olmasına karşın yirmi yıldan uzun bir süre boyunca psikiyatrik rahatsızlıklar için kullanılmış bir yöntemdir. İlk olarak 1935 yılında uygulanmaya başlamıştır. 20. yüzyılın başlarında, akıl hastanelerinde ikamet edenlerin sayısındaki beklenmeyen yükselme yüzünden pek çok sayıda farklı vaka ile karşı karşıya kalınmıştır. Bu kişilerin şikayetçi oldukları veya olundukları konuların başında depresyon ve anksiyete tarzı psikolojik rahatsızlıklar vardı.LOBOTOMİ TARİHİ I. Dünya Savaşı sırası ve sonrasında, savaşın insanlar üzerindeki etkisi nedeniyle psikolojik vakalarda artış yaşanması sonucu ortaya çıkmıştır. Etkili sayılabilecek tıbbı tedavi sayısındaki azlık yüzünden bir takım hastalar kesin bir sonuç garanti etmeyen Lökotomiye kendi istekleri ile başvurmuştur. LOBOTOMİ UYGULANAN HASTALIKLAR Lökotomi, vadettiklerine bakılırsa çok makul bir yöntemdir. Lökotomi operasyonunun ilk yapılma amacı; aşırı huzursuzluk, stres, depresyon, endişe ve dinmek bilmeyen ağrıları tedavi etmektir. Lökotomi ameliyatı ile kısmen tedavi edilen sorunlar; kronik takıntı nevrozu, kronik gerginlik, kronik anksiyete, kronik depresyon ve şizofrenidir.

Yüzyılın salgını: Obezite

4 Mayıs 2024 at 12:11
Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Şeker, obezitenin ulaştığı boyut nedeniyle "Yüzyılın Salgını: Obezite" temalı sempozyum düzenlediklerini belirterek, "Hazırladığımız bu programla farkındalık oluşturmak istiyoruz" dedi

Bakan Işıkhan duyurdu! SGK geri ödeme listesine 81 ilaç daha aldı

4 Mayıs 2024 at 10:32
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, tarafından yapılan açıklamada 79'u yerli üretim olmak üzere 81 ilacın daha Sosyal Güvenlik Kurumunun (SGK) geri ödeme listesine alındığını duyurdu. Işıkhan, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, "Sosyal Güvenlik Kurumumuzun Bedeli Ödenecek İlaçlar Listesi'nde yapılan düzenleme ile 79'u yerli üretim olmak üzere 81 ilacı daha geri ödeme listesine aldık. İlaçların hastalarımıza şifa olmasını temenni eder, vatandaşlarımıza sağlıklı bir ömür dilerim." ifadelerini kullandı. Bakan Işıkhan'ın yaptığı açıklamalarda ise bu ilaçlardan birinin kanser, 6'sının diyabet, 11'inin antibiyotik, 4'ünün epilepsi-migren, 2'sinin MS, 1'inin obezite, 2'sinin pulmoner hipertansiyon, 7'sinin alerji ilacı olduğu duyuruldu. Yapılan yeni düzenlemelerin 5 iş günü içerisinde yürürlüğe gireceği açıklandı.

81 ilaç daha geri ödeme listesine alındı

Tarafından: NTV
4 Mayıs 2024 at 10:03
81 ilaç daha geri ödeme listesine alındı

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, 79'u yerli üretim olmak üzere 81 ilacın daha Sosyal Güvenlik Kurumu'nun (SGK) geri ödeme listesine alındığını duyurdu.

Aralarında kanser ve diyabet tedavisinde kullanılanların da olduğu 81 ilaç daha devlet ödemesi kapsamına alındı.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, "Sosyal Güvenlik Kurumumuzun Bedeli Ödenecek İlaçlar Listesi'nde yapılan düzenleme ile 79'u yerli üretim olmak üzere 81 ilacı daha geri ödeme listesine aldık. İlaçların hastalarımıza şifa olmasını temenni eder, vatandaşlarımıza sağlıklı bir ömür dilerim." ifadelerini kullandı. SGK'nin konuyla ilgili duyurusunda ise bu ilaçlardan birinin kanser, 6'sının diyabet, 11'inin antibiyotik, 4'ünün epilepsi-migren, 2'sinin MS, 1'inin obezite, 2'sinin pulmoner hipertansiyon, 7'sinin alerji ilacı olduğu belirtildi. Düzenlemenin 5 iş günü sonra yürürlüğe gireceği bildirildi.

Dünden önceki günSağlık

Çinko nedir, ne işe yarar, eksikliği belirtileri nelerdir? Çinko hangi besinlerde bulunur?

3 Mayıs 2024 at 20:35
Çinko, vücut için kritik öneme sahip bir mineraldir ve çeşitli görevleri vardır. Fakat; vücut çinkoyu depolayamaz, bu nedenle günlük olarak dışarıdan alınması gereklidir. Çinko eksikliği, her yaşta görülebilir ve ileri seviyede olduğunda çeşitli sağlık sorunlarına yol açabilir. Bu yazıda, çinkodan bahsedecek, ne işe yaradığını aktaracak, eksikliği durumunda hangi semptomların görüldüğünü açıklayacağız. Çinko Nedir?İnsan vücudu, sağlıklı bir işlevsellik için çeşitli mikro besinlere ihtiyaç duyar ve bu besinler arasında mineraller önemli bir yere sahiptir. Çinko da iz elementler arasında hayati bir role sahiptir. Bağışıklık sistemi ve metabolik aktivitelerde önemli görevler üstlenen çinko, vücudun toplam mineral miktarının büyük bir kısmını oluşturur. Sinir sisteminin güçlendirilmesi ve bağışıklık sisteminin desteklenmesi için, yeterli miktarda çinko alımını gereklidir. Çinko Ne İşe Yarar?Vitamin ve mineraller, vücudun işleyişini sürdürebilmesi için elzemdir. Bunlardan biri eksik olduğunda, vücut sistemleri düzgün çalışamaz ve sağlık sorunları ortaya çıkar. Çinko da bu önemli elementlerden biridir ve vücutta çeşitli önemli işlevleri yerine getirir. Çinko, hücre büyümesi ve bölünmesi için gereklidir; vücut dokularının yenilenmesini sağlar. Bağışıklık sistemini güçlendirir. Aynı zamanda, vücuttaki iltihabı azaltır. Yaraların iyileşme sürecini hızlandırarak doku onarımını destekler. Bu nedenler ile; çinko vücut için hayati bir mineraldir ve düzenli olarak alınması sağlık açısından önemlidir. Günlük Çinko İhtiyacı Ne Kadardır?Farklı yaş gruplarına göre önerilen günlük çinko ihtiyacı değişiklik gösterir. Örneğin, 0-6 aylık bebekler için günlük çinko ihtiyacı yaklaşık 2 mg iken, 7-12 aylık bebeklerde bu miktar 3 mg'a çıkar. 1-3 yaş arasındaki çocuklar için önerilen günlük çinko miktarı 3 mg iken, 5-8 yaş arasındaki çocuklar için bu miktar 5 mg'dır. 9-12 yaş arasındaki çocuklar için ise günlük çinko ihtiyacı 8 mg kadardır. 15 yaşından büyük erkeklerde günlük çinko ihtiyacı yaklaşık 11 mg; hamile ve emziren kadınlar için bu miktar biraz daha yüksek olup yaklaşık 12 mg'dır. Genel olarak, yetişkinlerde günlük çinko ihtiyacının 10 mg olduğu kabul edilir. Çinko Eksikliği Nedir?Çinko eksikliği, vücutta çinko mineralinin yeterli seviyede olmaması durumunu ifade eder. Çinkonun vücutta yüksek konsantrasyonlarda bulunmasına gerek olmasa da, belirli bir miktarının varlığı elzemdir. Bu eksiklik genellikle fark edilmez ve bazen kalıtsal bir rahatsızlık olan akrodermatit enteropatika gibi durumlarda ortaya çıkabilir. Çinko eksikliği teşhisi, kan ve idrar testleri ile yapılan incelemeler sonucunda konulur. Çinko Eksikliği Belirtileri Nelerdir?Çinko eksikliği, vücudun sağlıklı işleyişini engeller ve çeşitli belirtiler ile kendini gösterir. Bu belirtiler arasında; iştahsızlık, yavaş büyüme, bağışıklık sisteminin zayıflaması ve cilt değişiklikleri öne çıkar. Ayrıca; ciltte egzama benzeri görünümler, kilo kaybı, yavaş iyileşen yaralar, saç dökülmesi ve koku/tat alma duyusunda zayıflama yer alır. İshal, görme problemleri, sık enfeksiyonlar, cinsel işlev bozuklukları, sinirli hissetme ve konsantrasyon eksikliği gibi belirtiler de çinko eksikliğinin göstergeleri olabilir. Çinko Hangi Besinlerde Bulunur?Çinko, hem hayvansal hem de bitkisel kaynaklı pek çok besinde bulunmaktadır. Bilinen bir gerçek, hayvansal kaynakların çinko içeriğinin ve vücut tarafından emiliminin bitkisel kaynaklara göre daha yüksek olduğudur. Çinko içeren bazı hayvansal ve bitkisel besinler şunlardır: TavukHindiSusamMantarYeşil yapraklı sebzelerKakaoYumurtaKabuklu deniz ürünleriHardalPatatesYer fıstığıKırmızı et

Beta glukan nedir, ne işe yarar? Beta glukan ne kadar tüketilmelidir?

3 Mayıs 2024 at 20:32
Beta glukan; çavdar, yulaf ve arpa gibi doğal gıdalarda bulunan bir çözünür lif türüdür ve sağlık üzerine pek çok faydası bulunmaktadır. Bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinden kalp sağlığının korunmasına kadar çeşitli alanlarda etkili olan beta glukan, aynı zamanda kan şekerinin dengelemesine de katkı sağlar. Bu yazıda, beta glukan hakkında ayrıntılı bilgilere yer verecek, ne olduğundan ve faydalarından bahsedeceğiz. Beta Glukan Nedir?Beta glukan, diyet liflerinin bir türüdür ve çözünür lifler grubuna dahildir. Genelde bazı bitki, bakteri ve mantar hücrelerinin duvarlarında bulunur. Bu lif türü, sindirim sisteminde su ile temas ettiğinde yoğun ve jel benzeri bir kıvam oluşturur. Özellikle; çavdar, yulaf ve arpa gibi gıdalarda doğal olarak bulunur ve aynı zamanda bazı takviye gıdalara da eklenir. Beta glukanın sağlık üzerine olumlu etkileri vardır. Özellikle kolesterol seviyelerini dengeleme, iltihabı azaltma ve kan şekerini kontrol altında tutma gibi önemli roller üstlenir. Bağışıklık sisteminin güçlendirilmesine de katkı sağlar. Bu nedenle beta glukan, beslenme programlarında önemli bir yere sahiptir. Beta Glukan Ne İşe Yarar?Beta glukan, sindirilemeyen bir çözünür lif türüdür. Bağırsaklarda sindirilemediği için sindirim sisteminde gıda geçişini yavaşlatır; böylece karbonhidratların daha yavaş emilmesini sağlar ve kan şekerinin dengelenmesine yardımcı olur. Ayrıca beta glukan, uzun süre tok hissetmenize yardımcı olur. Vücudun kolesterolü yiyeceklerden emmesini engelleyerek kalp hastalığı riskini de azaltır. Bağışıklık sistemini düzenleyerek enfeksiyonları önlemeye yardımcı olur. Beta glukan, sağlıklı bir yaşam sürmek için önemli bir bileşendir. Beta Glukanın Faydaları Nelerdir?Beta glukan, sağlık için önemli bir liftir ve çeşitli faydalar sağlar. Bu faydaları şu şekilde listeledik: Beta glukanın düzenli tüketimi, LDL olarak bilinen kötü kolesterol seviyelerini azaltarak kalp sağlığını korumaya yardımcı olur. Yapılan çalışmalar, günlük olarak 3 gram beta glukan tüketiminin LDL kolesterol seviyelerini önemli ölçüde azaltabileceğini göstermektedir.Beta glukan, antioksidan özelliklere sahiptir ve vücuttaki serbest radikalleri de dengeler.Beta glukanın kan şekerini dengelemede etkili olduğu gözlemlenmiştir. Yapılan çalışmalar, günlük 2,5-3 gram beta glukan tüketiminin özellikle kan şekeri seviyesinin ayarlanmasında ve insülin seviyesinin dengelenmesinde yardımcı olduğunu ortaya koymaktadır.Bazı araştırmalar, beta glukanın bağışıklık sisteminin normal fonksiyonlarını desteklediğini göstermektedir.Doktor tavsiyesi ile beta glukan, egzama ya da dermatit gibi cilt problemlerinin tedavisinde destek olarak kullanılır.Yorgunluk, mevsim geçişleri, stres, nezle gibi durumlarda zararlı bakteriler ile savaşır. Bu neden ile bu tür enfeksiyonlarda destek ürünü olarak beta glukan tercih edilir.Beta Glukan Ne Kadar Tüketilmelidir?Beta glukanın tüketim miktarı kişinin yaşına ve sağlık durumuna göre değişiklik gösterir. Ama; genelde günlük 2 ila 6 gram arasında bir tüketim idealdir. Aşırı miktarda beta glukan tüketimi sindirim sistemi şikayetlerine neden olabilir. Bu nedenle, önerilen dozajı aşmamak önemlidir. Beta Glukan Hangi Besinlerde Bulunur? Beta glukan, çeşitli besinlerde doğal olarak bulunan bir lif türüdür. Bu besinler arasında; yulaf, arpa, çavdar, mısır, buğday, pirinç ve mantar öne çıkar. Ayrıca deniz yosunu da beta glukan içerir. Bu besinlerin düzenli olarak tüketilmesi, vücuda beta glukan sağlar. Beta Glukanın Yan Etkisi Var Mıdır? Beta glukanın yüksek miktarda tüketilmesi durumunda; gaz, karın ağrısı ya da şişkinlik gibi istenmeyen yan etkilere neden olabilir. Özellikle, sağlık problemleri nedeni ile ilaç kullanan kişilerin beta glukan ya da diğer takviye gıda ürünlerini kullanmadan önce doktorlarına danışmaları önemlidir. Bu takviyeler, mevcut tedaviler ile etkileşebileceği için doktora danışmak önemlidir.

Keten tohumunun faydaları nelerdir, neye iyi gelir?

3 Mayıs 2024 at 20:29
Keten bitkisinden elde edilen keten tohumu, sağlık üzerine pek çok fayda sunar. Bu makalede, keten tohumu hakkında ayrıntılı bilgiler sunacağız... Keten Tohumu Nedir?Keten tohumu, Linum Usitatissimum bitkisinin minik, susama benzeyen tohumlarıdır. Küçük boyutlarına rağmen, sağlık dolu içeriği ile oldukça zengin bir besindir. Omega-3 yağ asitleri, lif, protein, vitaminler ve mineraller açısından önemli bir kaynaktır. Ayrıca, içerdikleri lignanlar gibi fitokimyasallar, antioksidan ve östrojenik özellikler taşıyarak sağlık açısından pek çok fayda sunarlar. Keten tohumunun besin değerlerine baktığımızda ise, küçük bir miktarında bile zengin bir içeriğin olduğunu görürüz. Bir çorba kaşığı öğütülmüş keten tohumu; omega-3 yağ asitleri, lif ve düşük kalorisi ile dikkat çeker. 100 gram keten tohumunda ise, oldukça yüksek miktarlarda; protein, yağ, karbonhidrat, kalsiyum, fosfor ve demir bulunur. Keten tohumunun sağlık açısından çeşitli faydaları vardır. İltihap ile savaşır, uykusuzluğa karşı mücadele eder, kemik sağlığını destekler, sinir sistemini güçlendirir ve hatta kanser riskini azaltır. Keten Tohumunun Faydaları Nelerdir?Keten tohumunun faydaları oldukça çeşitlidir: Keten tohumunda bulunan alfa-linolenik asit, anti-inflamatuar özelliklere sahiptir ve iltihaplanmayı azaltır.Keten tohumu, özellikle; meme, kolon ve prostat kanserlerini önler.Keten tohumu yağının ciltteki hassasiyeti azalttığı bilinmektedir.Keten tohumu, saç sağlığına katkıda bulunur.Bitkisel bir protein ve omega 3 kaynağı olan keten tohumu, vegan ve vejetaryen beslenme tarzı için idealdir.Keten tohumunda bulunan tiamin, sinir sistemi sağlığını korumaya yardımcı olur.Keten tohumu, antioksidan özellikleri sayesinde kanser riskini azaltır.Antioksidan içeriği sayesinde keten tohumu, oksidatif stresi azaltarak erken yaşlanma ve Alzheimer riskini düşürür.Keten tohumu, içerdiği lifler sayesinde tokluk hissi verir. Bu da, kilo kontrolü için önemlidir.Keten tohumundaki yağlar, kötü kolesterolü düşürmeye ve kalp sağlığını desteklemeye yardımcı olur.İçerdiği magnezyum sayesinde keten tohumu, uyku düzenini ve ruh halini düzeltir.Keten tohumunun kan şekerini düşürücü etkisi bulunur.İçerdiği lifler sayesinde keten tohumu, sindirim sistemini düzenler.Keten Tohumunun Olası Zararları Nelerdir?Keten tohumunun olası zararları şöyle verilmiştir: Yüksek potasyum içeriği, böbrek hastalığı olan kişilerde olumsuz etkilere yol açabilir ve böbrek fonksiyonlarını etkileyebilir.Divertikülit hastalığı olan kişiler, keten tohumu gibi tohumları bütün olarak tüketmemelidir; çünkü keten tohumu, hastalığın semptomlarını kötüleştirir.Hamilelik ve emzirme dönemlerinde keten tohumu tüketimi önerilmez; bazı bileşenleri zararlıdır.Keten tohumundaki fitoöstrojen içeriği, östrojen bağımlı kanser türlerine sahip olan kişilerde risk oluşturabilir ve tüketilmesi önerilmez.Keten Tohumu Nasıl Kullanılır?Keten tohumunu kullanmanın en etkili yolu, onu öğütmektir. Keten tohumu bütün olarak tüketildiğinde, sindirim sisteminden geçip gider ve faydalarını sunamaz. Bu nedenle, öğütülmüş keten tohumu kullanımı tercih edilir. Keten tohumu, toz, tablet ya da kapsül formunda takviye olarak da alınabilir. Keten Tohumunun Besin Değerleri 7 gram keten tohumunun kalorisi ve besin değerleri şu şekildedir: Kalori: 37 kcalKarbonhidrat: 2.02 gramProtein: 1.28 gramYağ: 2.95 gram100 gram keten tohumunun besin değerleri ise şöyledir:  Karbonhidrat: 28.88 gramProtein: 18.29 gramYağ: 42.16 gramLif: 27.3 gramKolesterol: 0 mgSodyum: 30 mgPotasyum: 813 mgKalsiyum: 255 mgVitamin A: 0 IUVitamin C: 0.6 mgDemir: 5.73 mg

Kıkırdakta doğal olarak bulunan Glukozamin nedir, ne işe yarar?

3 Mayıs 2024 at 20:23
Glukozamin, eklemlerin yapı taşı olan kıkırdakta doğal olarak bulunan bir bileşiktir. Eklemleri destekleyerek kıkırdakları tamir eder ve yeniler, böylece osteoartrit gibi eklem hastalıklarının belirtilerini hafifletir. Özellikle yaş ilerledikçe glukozamin üretimi azalır, bu nedenle yaşlanmaya bağlı eklem sorunları ile mücadele edenler glukozamin takviyelerine yönelirler. Bu takviyeler, deniz canlılarının kabuklarından elde edilen glukozamin kaynaklarından yapılır. Glukozamin, hem eklem sağlığına destek olur, hem de yaşam kalitesini artırmaya yardımcı olur. Bu yazıda, glukozamin ile ilgili detaylardan bahsedeceğiz. Glukozaminin ne işe yaradığını ve nasıl kullanıldığını öğrenmek istiyorsanız, buyurunuz yazımıza! Glukozamin Nedir?Glukozamin, eklemlerin yapı taşı olan kıkırdakta bulunan bir bileşiktir; bu bileşenler eklemlerin sağlıklı ve esnek olmasını sağlar. Ayrıca, eklem ağrısını azaltıcı ve anti-aging özelliklere sahiptir. Glukozamin takviyeleri yaşlanma belirtileri ile mücadele etmek ve eklem sağlığını desteklemek için kullanılır. Bununla birlikte, sindirim sağlığı üzerinde de olumlu etkilere sahiptir; bağırsaklardaki faydalı bakterilerin dengesini iyileştirerek genel sağlığa katkı sağlar. Glukozaminin uzun süreli kullanımı, genelde yan etkisizdir. Glukozamin, yaşam kalitesini artırmaya yardımcı bir takviyedir. Glukozamin Ne İşe Yarar?Glukozamin, pek çok sorununa çözüm sunar. Özellikle yaş ile birlikte ortaya çıkan eklem rahatsızlıklarının tedavisinde etkilidir. Bu bileşik, çeşitli rahatsızlıkların semptomlarını hafifletmek ya da ilerlemesini önlemek için kullanılır. Bunlar arasında; multiple sklerozun ilerlemesini engelleme, osteoartrit ve kemik erimesi gibi eklem rahatsızlıklarının tedavisi, huzursuz bağırsak sendromunun düzenlenmesi, temporomandibular eklem enfeksiyonunun neden olduğu ağrıların azalması ve interstisyel sistit tedavisi bulunmaktadır. Glukozamin Hangi Besinlerde Bulunur?Glukozamin, doğal olarak; kabuklu deniz canlılarında, kemik iliğinde, kıkırdakta ve bazı mantarların kabuklarında bulunur. Kabuklu deniz ürünleri, özellikle; karides, yengeç ve istiridye gibi deniz mahsulleri, glukozamin kaynağı olarak öne çıkar. Glukozamin Nasıl Kullanılır?Glukozamin, takviye olarak; tablet, kapsül ya da enjeksiyon formunda temin edilebilir. Bu takviye; sabah ya da akşam, tok ya da aç karnına alınabilir ve günlük olarak üç kez kullanılabilir. Kullanım sıklığı ve konusunda doktora başvurmak önemlidir. Özellikle kireçlenme gibi durumlar için glukozamin sülfatın dört hafta boyunca düzenli olarak alınması önemlidir. Dört haftalık kullanım, diz osteoartriti gibi durumlar ile mücadele eden kişilerde ağrının azalmasına ve işlevin artmasına yardımcı olur. Glukozamin Eksikliğinin Semptomları Nelerdir?Glukozamin eksikliği genelde yaşlanma süreci ile birlikte ortaya çıkar. Zamanla, vücuttaki glukozamin gibi temel besin maddeleri azalır ve eklem sıvısı incelir. Bu eksiklik; rahatsız edici ağrılar, eklem sertliği ve hareket kısıtlılığı gibi belirtilere neden olur. Glukozamin eksikliği yaşayan kişilerde genelde şu semptomlar görülür: Eklem ağrılarıOsteoartrit belirtileriKemik yoğunluğunun azalmasıKas ve eklem sertliğiKas kütlesinde ve gücünde azalmaKimler Glukozamin Kullanabilir?Glukozamin, günlük diyet ile alınamayan bir besin olduğu için takviye olarak kullanılır. Özellikle eklem ağrıları ve romatizmal rahatsızlıklar yaşayanlar için önerilir. Bununla birlikte, kas ve iskelet sistemi sağlığını korumak isteyenler de glukozamin takviyelerine başvurabilirler. Glukozamin Takviyesinin Yan Etkisi Var Mıdır? Glukozamin takviyeleri güvenlidir; yine de bazı kişilerde yan etkilere neden olabilir. Özellikle deniz ürünlerine alerjisi olan bireylerde komplikasyonlar ortaya çıkabilir. Glukozaminin olası yan etkileri arasında; mide bulantısı, kusma, göğüste yanma hissi, baş ağrısı, uyuşukluk, ishal ya da kabızlık ve cilt döküntüleri bulunabilir.

Çiğ kahve yemenin faydaları nelerdir, neye iyi gelir?

3 Mayıs 2024 at 20:13
Çiğ kahve, porsiyon kontrolü ile tüketildiği takdirde, pek çok faydası bulunan bir gıdadır. Bu yazıda, çiğ kahve ile ilgili bilgilendirmeler yapacak, çiğ kahvenin sağlık üzerine faydalarını inceleyeceğiz. Çiğ Kahvenin Faydaları Nelerdir?Çiğ kahvenin sağlık açısından sunduğu faydalar göz ardı edilemez. Kavrulmamış kahve çekirdekleri, sağlık için oldukça önemli olan besin değerlerini barındırır. Bu özel kahve, istenirse toz haline getirilerek tüketilebilir. Çiğ kahvenin faydalarını şu sıra ile derledik: Çiğ kahvenin faydaları arasında ilk sırayı kalp sağlığına olan olumlu etkileri almaktadır. İçerdiği besin değerleri, kalp krizi riskini azaltır.Metabolizmayı hızlandırma özelliği ile de bilinen çiğ kahve, yağ yakımını artırarak kilo vermeye yardımcı olur.Bağışıklık sistemini güçlendirme konusunda da çiğ kahve önemli bir rol oynarCilt sağlığı için de çiğ kahve oldukça etkilidir. Cilt kanserinden koruyucu etkileri bulunur. Bu nedenle cildin daha sağlıklı ve parlak görünmesini sağlar.Diyabet riskini azaltma konusunda da çiğ kahve önemli bir rol oynar. İçerdiği besin değerleri sayesinde insülin direncini korur.Çiğ kahve, yaş ilerledikçe ortaya çıkabilecek Parkinson hastalığı riskini azaltma potansiyeline sahiptir. Çiğ kahve tüketimi, sinir sistemini desteklediği için bu tür hastalıkların riskini azaltır.Normal kahvenin aksine çiğ kahvenin kafein oranı oldukça düşüktür; bu da fazla kafein alımından kaçınmak isteyenler için önemli bir avantaj sağlar.Çiğ Kahve Ne İşe Yarar?Çiğ kahve, zengin besin değerlerine sahiptir. Çiğ kahvenin toz ya da ham halde tüketilmesi, sağlık açısından fark etmez; kişi tercihine göre kullanabilir. Kalp sağlığını koruma, diyabet riskini azaltma ve Parkinson gibi hastalıkların ortaya çıkma olasılığını düşürme gibi önemli faydaları bulunan çiğ kahve, sağlık için faydalıdır. Bu sebeplerle, çiğ kahve herkesin sağlıklı yaşam listesinde yer almalıdır. Çiğ Kahve Yenilebilir Mi?Evet, çiğ kahve yenilebilir. Çiğ kahvenin vücuda pek çok faydası bulunmaktadır; bu nedenle çiğ kahveyi güven ile tüketebilirsiniz. Ancak; her şeyde olduğu gibi çiğ kahve tüketiminde de aşırıya kaçmamak önemlidir. Çiğ Kahve Nasıl Tüketilebilir?Çiğ kahve tüketimi, kişinin tercihlerine ve alışkanlıklarına göre değişiklik gösterebilir. Genelde çiğ kahve, hem ham hali ile çiğnenerek tüketilebilir, hem de toz haline getirilerek çeşitli yöntemler ile demlenebilir. Toz haline getirilmiş çiğ kahve, bir fincan su ile cezveye konarak geleneksel Türk kahvesi pişirme yöntemi ile hazırlanabilir. İsteğe göre içerisine bal gibi gıdalar ilave edilebilir. Çiğ Kahve Tüketirken Dikkat Edilmesi Gerekenler Nelerdir?Çiğ kahve tüketirken dikkat edilmesi gereken bazı noktalar vardır: Çiğ kahve tek başına tüketildiğinde kilo vermeye yardımcı olmaz. Beslenme düzeni ve egzersiz gibi faktörler de kilo verme sürecinde dikkat edilmesi gereken noktalardır. Düzenli egzersiz ve sağlıklı beslenme ile birlikte çiğ kahve tüketimi; metabolizmayı hızlandırarak kilo verme sürecine destek olur.Çiğ kahvenin faydaları olsa da fazla miktarda tüketimi bazı sağlık sorunlarına yol açabilir. Özellikle günde 2 fincandan fazla çiğ kahve tüketimi; kalp çarpıntısı, yüksek tansiyon ve demir eksikliği gibi sorunlara neden olabilir.Kalp rahatsızlığı olan kişilerin çiğ kahve tüketmeden önce doktorlarına danışmaları önemlidir. Çünkü çiğ kahve, kavrulmuş kahvelerden farklıdır ve kalp sağlığını etkileyebilir. Özellikle kalp sorunları yaşayan kişilerin tüketim miktarını ve sıklığını doktorları ile konuşmaları gerekir.

❌
❌