Normal görünüm

Yeni makaleler mevcut. Sayfayı yenilemek için tıklayın.
Bugün — 1 Mayıs 2024Sağlık

Uykusuzluk hastalığı için hangi doktora gidilir?

30 Nisan 2024 at 23:59
Insomnia hastası olan kişiler genel olarak kısa sürede uykuya dalamaz. Uykuya dalabilseler dahi bu süreç çok uzun sürmez. Bu da kişilerin gün içerisinde sürekli olarak yorgun ve halsiz olmasına neden olur. Öte yandan vücut gerektiği gibi dinlenemediği için farklı sağlık sorunları da uykusuzluk ile birlikte meydana gelebilir. Uykusuzluk hastalığı, kişilerin yakınma süresine göre üç farklı kısma ayrılmaktadır. Uykusuzluk yakınması genel olarak bir haftadan uzun sürmemiş ise akut ya da geçici, bu süre bir hafta ila üç ay arasında devam etmiş ise subakut, süreç üç aydan daha fazla devam etmiş ise kronik uykusuzluk olarak kabul edilir. UYKUSUZLUK HASTALIĞI NEDEN OLUR?Uykusuzluğun altında yatan sebepler genel olarak stres seviyesinin yüksek olması, uyku öncesi yemek yenmesi, uyku saatinin sürekli olarak değişmesi gibi önlenebilir nedenlerden kaynaklanabilir. Ancak bazı durumlarda uykusuzluğa neden olan farklı hastalıklar da bu sağlık sorununa neden olabilir. Uykusuzluğa neden olan diğer etmenler şu şekilde sıralanabilir; Strese bağlı depresyonUyku öncesi yemek yenmesi ya da çay ve kahve tüketilmesiBelli bir uyku saatinin olmamasıUyku apnesi sorununun varlığıNörolojik hastalıklarHormonal hastalıklarAlkol tüketimiEgzersiz eksikliğiTiroid bezinin fazla çalışmasıKalp yetmezliğiBazı antidepresan, astım ya da tansiyon ilaçlarıUYKUSUZLUK HASTALIĞININ BELİRTİLERİ NELERDİR?Uykusuzluk sorunu düzeltilebilir nedenlerden dolayı meydana gelebildiği gibi ciddi sağlık sorunlarından da kaynaklı olabilmektedir. Genel olarak kişinin düzensiz saatlerde uyuması ve düzensiz bir beslenme alışkanlığına sahip olması uykusuzluk hastalığının ana nedenlerini oluşturur. Kişilerin uykusuzluk sorunu olup olmadığını anlayabileceği ve bu konuda en sık karşılaşılan semptomlar şu şekilde sıralanmaktadır; Uykuya dalmakta zorluk çekmekUykunun sürekli olarak bölünmesiSabahları erken uyanmakGün içerisinde enerji düşüklüğü ve yorgunlukGergin ve agresif bir ruh haline sahip olmakKonsantrasyon bozukluğuna bağlı olarak odaklanamama problemlerinin yaşanmasıİş ya da günlük yaşamda sık sık hatalar yapmakUYKUSUZLUK HASTALIĞI NELERE NEDEN OLUR?Kişilerin sağlıklı bir vücut sistemine sahip olabilmesi ve yaşamlarını sağlıklı bir şekilde sürdürebilmesi için düzenli bir uyku sürecine ihtiyacı vardır. Bu sürecin temin edilememesi halinde yaşanabilecek bazı durumlar şu şekilde sıralanmaktadır; Gündüzleri dikkat eksikliğinden kaynaklı hataların yapılmasıKonsantrasyon güçlüğü ile birlikte aşırı sinirlilik halinin yaşanmasıİş performansında düşüşDepresyonYüksek tansiyon ve metabolik bozukluklarObezite riskinin artmasıBağışıklık sisteminin zayıflamasıUYKUSUZLUK HASTALIĞI NASIL TEŞHİS EDİLİR?Uykusuzluk hastalığının teşhis edilmesi için ilk olarak hastaların şikayetleri ve buna bağlı yaşadıkları semptomlar uzman hekimler tarafından dinlenir. Bunların ardından tıbbi bir hastalığın olup olmadığının öğrenilmesi için kan testi yapılır. Bu test ile uykusuzluk hastalığı tanısı konulamamış ise bu kez kişi uyku merkezine sevk edilir ve bir gece boyunca vücut aktiviteleri takip edilir. Buna beyin dalgaları, nefes alışverişi, kalp atılı, göz hareketleri ve vücut hareketleri dahildir. Uykusuzluk hastalığının tipine göre melatonin takviyesi hastaların tedavisinde tercih edilen bir yöntemdir. Ancak uyku apnesi, huzursuz bacak sendromu ya da gece kendini gösteren panik atak gibi uyku sorunu çeşitlerinden birine sahip olan kişi de bu soruların tedavisi için yöntemler devreye alınır. UYKUSUZLUK HASTALIĞI İÇİN HANGİ BÖLÜME RANDEVU ALINIR?Uykusuzluk sorunu yaşayan kişilerin ilk olarak nöroloji bölümünden randevu alması gerekir. Yapılan muayeneler neticesinde sorunun psikolojik olduğu tespit edilir ise sağlık kuruluşlarının ruh ve sinir hastalıkları bölümüne başvurulması gerekir. Ancak huzursuz bacak sendromu gibi bir durum var ise bu süreçte tedaviyi yine nöroloji uzmanları sürdürecektir.

Dün — 30 Nisan 2024Sağlık

Yeme bozukluklarına dikkat!

30 Nisan 2024 at 20:03
Yeme bozuklukları, sadece fiziksel sağlığı değil, aynı zamanda bireyin beden algısını ve özsaygısını da derinden etkileyebilen karmaşık durumlardır. Bu zorluklarla mücadele ederken, bedeni sevmek ve korumak, iyileşme yolculuğunda kritik bir adım olabilir. Uzman Klinik Psikolog Aslı Kanizi konu hakkında önemli bilgiler verdi.

Değersizlik duygusu ile nasıl baş edilir?

30 Nisan 2024 at 19:27
Değersizlik duygusu ve kendini değerli hissetmek birçok insan için önem taşır. Kendini değersiz hisseden kişi toplum içerisinde ya da içsel olarak kendini önemsiz görür ve varlığının bir değer taşımadığına inanır.Ancak aslında “Hiç kimse sizin izniniz olmadan, size kendinizi değersiz hissettiremez.” Bu söz öyle doğru bir söz ki, size kim ne söylerse söylesin, size her kim ne yaparsa yapsın eğer sizde “Ben değersizim” inancı yoksa kimse sizi değersiz hissettiremez.

Türk Böbrek Vakfı Başkanı Timur Erk'ten şeker tüketiminin azaltılması uyarısı

30 Nisan 2024 at 15:50
Türk Böbrek Vakfı Başkanı Timur Erk, "Türk insanı şerbetli tatlılardan vazgeçemiyor. Bunun için önerimiz, şerbetli tatlılar yerine sütlü tatlılara geçiş yapılabilir" açıklaması yaptı. Çeşitli programlara katılmak üzere Muğla'ya gelen Erk, meyve ve sebze tüketimine ağırlık verilmesi, özellikle dondurulmuş, işlenmiş, paketlenmiş ve endüstrileştirilmiş gıdalardan uzak durulması konusunda tüketicilere tavsiyelerde bulundu. Muğla ile 43 ili ziyaret ederek sağlıklı beslenme eğitimine öncelik verdiklerini anlatan Erk, "Türkiye çocuk çağında obezitede Avrupa'da birinci, dünyada üçüncü sırada. Her yıl ne yazık ki yüzde 8 artış kaydediyor. 85 milyon nüfuslu ülkemizin ne yazık ki 3 milyonu aşırı obez ve bunun da yüzde 50'den fazlası 18 yaş altı durumda." ifadelerini kullandı. Timur Erk, Türk Böbrek Vakfının okullarda öğrenci ve öğretmenlere "obezite" ve "sağlıklı beslenme" konularında eğitim verdiğini, odak noktalarının böbrek sağlığını korumak için tuz, şeker ve unlu mamuller tüketiminin azaltılması olduğunu kaydetti. Bilinçli tüketiciler ve sağlıklı beslenmek isteyen ebeveynler için en iyi yolun işlenmiş ve paketlenmiş ürünler yerine taze ve doğal mevsimlik gıdalar tüketmek olduğunu ifade eden Erk, şöyle konuştu: "Ülkemizde tuz tüketimi konusunda başarı sağladık. Tuz tüketiminde günlük 18 gram yetişkin tüketimini 11 grama kadar düşürdük ancak şeker tüketiminde bunu henüz sağlayamadık. 150 gram şeker tüketimini ancak 10 gram düşürebildik. Mümkün olduğu kadar zeytinyağlı, Akdeniz diyeti ve bol sebze, meyveli beslenmeye gayret göstermemiz gerekli. Bunun haricinde çocukların kahvaltı ederek okullara gelmesine çalışıyoruz.Biz, eğitimleri sadece okullarda çocuklara vermiyoruz. Her gittiğimiz yerde eğitmen eğitimi veriyoruz. Öğretmenlere de eğitim veriyoruz. Çocuklar da ailelerine anlatıyor. Ebeveyn eğitimiyle olayı pekiştiriyoruz. 12 yıl önce bu işe başlarken obezite hat safhadaydı. Dünya ikincisiydik. Şimdi üçüncülüğe, dördüncülüğe düşürebildik. Çocukların sağlıklı beslenmesini bir kültür olarak geliştirmek gerekli. Biz çocuklarımızı seven bir ülkeyiz. Bu konuda geri bildirimler çok iyi. Çocuklar bu konuda gereğini yapıyor."Ülke genelinde tuz tüketiminde gösterilen başarının şeker tüketiminde gösterilemediğine ve bunun sebeplerinin olduğuna dikkati çeken Erk, "Şeker tüketiminde çok az bir mesafe katettik. Türk insanı şerbetli tatlılardan vazgeçemiyor. Bunun için önerimiz, şerbetli tatlılar yerine sütlü tatlılara geçiş yapılabilir. Eğer ille de şerbetli tatlı yenecekse o zaman hiç olmazsa yanında bir bardak süt içelim. Süt şekerin etkisini azaltmış, sindirimi sağlamış oluyor." diye konuştu. Okulda öğretmenlerin, evde ebeveynlerin dikkatli olması gerektiğini vurgulayan Erk, özellikle çocuklarda obeziteye dikkati çekmek istediklerini ifade etti.

Geç fark ediliyor! Tanısı 5-10 yıl gecikiyor

30 Nisan 2024 at 14:14
Halk arasında ‘büyüme hastalığı’ olarak bilinen Akromegali, ciltte et benlerinde ve benlerde artış, dudak, burun ve dilde büyüme ve eklem ağrısı gibi belirtilerle kendini gösterebiliyor. Nadir hastalıklardan biri olan Akromegali ile ilgili ayrıntılı bilgiler veren Prof. Dr. Tomris Erbaş, hastalığın tedavisinin mümkün olduğunu belirtti ve erken tedavinin önemine vurgu yaptı

Sağlıklı yaşam tarzı ömrünüze 5 yıl daha ekleyebilir

Tarafından: NTV
30 Nisan 2024 at 11:43
Sağlıklı yaşam tarzı ömrünüze 5 yıl daha ekleyebilir

Yeni bir araştırma, sağlıklı yaşam tarzının genetik faktörleri yüzde 60 oranında dengeleyebileceğini ve insan ömrüne beş yıl ekleyebileceğini ortaya çıkardı. Uzun bir yaşam için en uygun yaşam tarzı kombinasyonunun, "hiç sigara içmemek, düzenli fiziksel aktivite, yeterli uyku süresi ve sağlıklı beslenme" olduğu belirlendi.

Yeni ortaya atılan bir araştırmaya göre sağlıklı bir yaşam tarzı genetiğin etkisini yüzde 60'tan fazla dengeleyebilir ve yaşamınıza beş yıl daha ekleyebilir. Bazı insanların genetik olarak daha kısa bir ömre yatkın olduğu biliniyor. Yaşam tarzı faktörlerinin; özellikle sigara içmenin, alkol tüketiminin, diyetin ve fiziksel aktivitenin uzun ömür üzerinde etkili olabileceği de iyi biliniyor. Ancak şu zamana kadar sağlıklı bir yaşam tarzının genetiği ne ölçüde dengeleyebileceğini anlamak için hiçbir araştırma yapılmadı.

GENETİK ETKİLERİ YÜZDE 62 TELAFİ EDİYOR Birkaç uzun vadeli çalışmadan elde edilen bulgular, sağlıklı bir yaşam tarzının yaşamı kısaltan genlerin etkilerini yüzde 62 oranında telafi edebileceğini ve yaşamınıza beş yıl kadar ekleyebileceğini öne sürüyor. Bu çalışma, genetik faktörlerin yaşam süresinin kısalması üzerindeki etkisini hafifletmede sağlıklı bir yaşam tarzının önemli rolünü aydınlatıyor. Sağlıklı yaşam tarzlarını teşvik eden halk sağlığı politikaları, geleneksel sağlık hizmetlerine tamamlayıcı görevi görecek ve genetik faktörlerin insan ömrü üzerindeki etkisini azaltacaktır.YAŞAM TARZI ŞANSLI GENLERDEN DAHA ÖNEMLİ Çalışma, sağlıksız bir yaşam tarzına ve daha kısa yaşam süresine sahip genlere sahip olmanın, daha şanslı genlere ve sağlıklı yaşam tarzına sahip insanlarla karşılaştırıldığında erken ölüm riskini iki kattan fazla artırdığını ortaya çıkardı. Daha kısa yaşam süresi veya erken ölüm gibi genetik riskin, uygun bir yaşam tarzıyla yaklaşık yüzde 62 oranında dengelenebildiği bulundu. Daha uzun bir yaşam için en uygun yaşam tarzı kombinasyonunun, "hiç sigara içmemek, düzenli fiziksel aktivite, yeterli uyku süresi ve sağlıklı beslenme" olduğu belirlendi.

Uzmanları uyardı! Arka koltukta takılı kemer ölümleri yüzde 75 azaltıyor

30 Nisan 2024 at 15:23
Dünya Sağlık Örgütü Global Yol Güvenliği Raporu’na göre, Türkiye’de özel otomobilleri ile seyahat eden sürücülerin yüzde 50’si, ön koltukta oturanların da yüzde 41’i emniyet kemeri takıyor… İş Sağlığı ve Güvenliği Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Rüştü Uçan, “Emniyet kemerinin olası bir trafik kazası sonucu ölüm ve yaralanma riskini azaltma oranı, kaza sonrası ölümlerde sürücüler ve ön koltuk yolcuları için yüzde 50, arka koltuk yolcuları için ise yüzde 75’tir; kaza sonrası yaralanmalarda ise yüzde 77’ye kadar ulaşmaktadır.” dedi.

Antep Fıstığı Besin Değeri: Antep Fıstığı Kaç Kalori?

30 Nisan 2024 at 15:50
Türkiye'nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde yaygın şekilde üretilen en önemli çerez çeşitleri arasında Antep fıstığı gelmektedir. İnce bir kabuğa sahip olan Antep fıstığı üstelik birçok farklı yönden tüketim olanağı vermektedir. Bunlar içerisinde çerezlik olarak tüketilebilir ya da tatlı ve hamur işlerinde de kullanılabilir.

Hıçkırık nasıl geçer, hangi doktora gitmek gerekir?

30 Nisan 2024 at 11:45
Geçmeyen hıçkırık, basit bir durum gibi görünse de, bu ciddi bir sağlık sorununun belirtisi olabilir. Hıçkırık, basit bir refleks tepkisi gibi görünse de, altında yatan farklı nedenler olabilir. Hıçkırığın ardında yatan nedenler arasında; mide gazı, sindirim problemleri, sinir sistemi bozuklukları, kalp ve karaciğer hastalıkları gibi çeşitli faktörler bulunabilir. Bu nedenle, geçmeyen hıçkırık sorunu ile karşılaşan kişilerin doktora başvurması önemlidir. Peki, hangi doktora başvurulmalıdır? Gelin, birlikte inceleyelim. Hıçkırık Nedir?Hıçkırık, ani ve istemsiz olarak ortaya çıkan bir kasılma refleksi olarak tanımlanır. Bu refleks, diyafram kasının aniden kasılması ve ardından ses tellerinin kapanması ile karakterizedir, bu da "hık" sesi şeklinde bir çıkışa neden olur. Hıçkırık atağı, diyafram kasının rahatlaması ile sona erer. Hıçkırık, çoğu zaman tehlikeli bir durum olarak görülmez, ancak; üç farklı tipe ayrılır ve süresine göre belirli riskler taşıyabilir. Kısa süreli hıçkırık, yani akut hıçkırık, 48 saatten kısa sürer. İnatçı hıçkırık, 2 ila 3 gün arasında devam eden bir durumu ifade eder. Bir aydan daha uzun süren hıçkırık ise dayanılmaz olarak kabul edilir ve mutlaka tedavi edilmesi gerekir. Hıçkırık Nasıl Geçer?Bazı basit yöntemler ile hıçkırığı hafifletmek mümkündür. Öncelikle, dengeli bir yaşam tarzı benimsemek ve sağlıklı beslenmek, hıçkırığın önlenmesinde önemli bir adımdır. Bol su içmek ve gazlı içeceklerden kaçınmak da önemlidir. Ayrıca, yemek yeme alışkanlıklarınıza dikkat etmek ve küçük porsiyonlar halinde sık sık yemek yemek sindirim sisteminizi rahatlatacaktır. Gece geç saatlerde yemek yemekten kaçınmak ve düzenli uyku alışkanlıkları edinmek de hıçkırık sorununu azaltacaktır. Fakat; hıçkırık şikayeti devam ederse ve diğer rahatsızlıklar ile birlikte görülüyor ise, bir doktora başvurmak önemlidir. Uzun süreli ve şiddetli hıçkırık sorunlarının altında ciddi bir hastalık yatıyor olabilir. Hıçkırık İçin Hangi Bölümden Randevu Alınır?Hıçkırık problemi yaşıyorsanız, öncelikle Dahiliye bölümüne başvurmalısınız. Dahiliye doktoru, gerekli gördüğü durumlarda ilgili diğer uzmanlık alanlarına yönlendirme yaparak, hıçkırığın altında yatan nedenin tespit edilmesini sağlayacaktır. Hıçkırığın Tedavi Yöntemleri Nelerdir?Hıçkırık uzun sürdüğünde müdahale gerekebilir. Hıçkırığın altında yatan bir sağlık sorunu var ise, öncelikle bu sorunun tedavi edilmesi önemlidir. Hıçkırık atağı 2 günden fazla sürdüğünde, ilaçlar kullanılarak müdahale edilir. Baklofen, metoklopramid gibi ilaçlar hıçkırık durumunu kontrol altına almada etkilidir. İlaç tedavisi başarısız olursa, cerrahi müdahale düşünülür. Kalıcı hıçkırık durumlarında, vagus sinirine elektrik uygulaması yöntemi tercih edilir. Bu işlem için vücuda bir cihaz implante edilir ve bu cihaz elektriksel uyarım sağlar. Bu yöntem, epilepsi gibi farklı hastalıkların tedavisinde kullanıldığı gibi kalıcı hıçkırık durumlarında da etkili bir çözümdür. Bu yöntem, sinirsel düzenlemeleri yeniden yapılandırarak hıçkırık ataklarını azaltır ya da ortadan kaldırır. Evde Hıçkırık Tedavisi Nasıl Yapılır?Evde hıçkırık tedavisi için birkaç basit yöntem bulunmaktadır. Bu yöntemler, kısa süreli hıçkırık ataklarını hafifletir ya da sona erdirir. Evde hıçkırık tedavisi için bazı öneriler şöyle:  Burnu sirkeli su ile yıkayıp burnun içine sirke çekebilirsiniz. Boğazı zorlayarak öğürmeyi sağlamak, diyafram kaslarını kontrol altına alarak hıçkırığın sona ermesini sağlar. Derin nefes aldıktan sonra bir süre boyunca nefesi tutmak, diyafram kaslarını sakinleştirir. Hızlı şekilde nefes alıp vermek, diyafram kaslarını hareketlendirerek hıçkırığı durdurur. Keskin kokulu maddeleri koklamak, sinir sistemini uyararak hıçkırığı durdurur. Buzlu su içmek ya da kafayı, yüzü soğuk su altında tutmak, sinir uçlarını uyararak hıçkırık refleksini durdurur.

Anestezi beyninize nasıl etki ediyor?

29 Nisan 2024 at 22:25
Anestezi, tıpta sıklıkla kullanılan bir yöntemdir ve genellikle cerrahi müdahalelerde, ağrıyı azaltmak veya bilinci kaybetmek amacıyla kullanılır. Beyne etki ederek bilinci geçici olarak kapatır. Peki nedir bu anestezi etkisi? İşte cevabı!

1 Mayıs'ta (yarın) sağlık ocakları açık mı/kapalı mı? Sağlık ocakları 1 Mayıs'ta çalışıyor mu?

Tarafından: NTV
30 Nisan 2024 at 10:05
1 Mayıs'ta (yarın) sağlık ocakları açık mı/kapalı mı? Sağlık ocakları 1 Mayıs'ta çalışıyor mu?

1 Mayıs'ta sağlık ocaklarının açık olup olmayacağı, hastalık nedeniyle veya ilaçlarını yeniden yazdırmaya gidecek olanlar tarafından sorgulanmaya başladı. 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü resmi tatili nedeniyle sağlık ocaklarının 1 Mayıs Çarşamba günü çalışıp çalışmadığı sorgulanıyor. Peki, yarın sağlık ocakları açık mı/kapalı mı? Sağlık ocakları 1 Mayıs Çarşamba çalışıyor mu?

1 Mayıs İşçi Bayramı tatili nedeniyle sağlık ocaklarının 1 Mayıs Çarşamba günü açık mı yoksa kapalı mı olduğu merak ediliyor. Peki, yarın sağlık ocakları açık mı/kapalı mı? Sağlık ocakları 1 Mayıs Çarşamba günü çalışıyor mu? 1 MAYIS'TA SAĞLIK OCAKLARI AÇIK MI? 1 Mayıs resmi tatilinde sağlık ocakları kapalı olacak. Aile hekimleri bu süre zarfında hizmet vermeyecek. Buna göre; Sağlık ocakları 1 Mayıs Çarşamba günü kapalı olacak. Sağlık ocakları 2 Mayıs Perşembe günü yeniden hizmet vermeye başlayacak.SAĞLIK OCAĞI ÇALIŞMA SAATLERİ Ülke genelinde sağlık ocakları 08.00'de açılıyor, 17.00'de ise kapanıyor. Sağlık ocaklarında öğle tatili arası saat 12.00 ile 13.00 arasındadır ve bu saat aralığında sağlık ocaklarında hizmet verilmez. Hafta içi: 08.00- 17.00 Öğle arası: 12.00- 13.00 Hafta sonu: Cumartesi ve Pazar günleri kapalıdır.

Verilemeyen inatçı kiloların sebebi o mu?

30 Nisan 2024 at 09:59
Prof. Dr. İsmet Yavaşcaoğlu, "Gittikçe kilo alma,ne yaparsa yapsın kilo verememe,tansiyon yüksekliği,arada çarpıntı, aniden yüzün kızarması gibi belirtiler, böbrek üstü bezlerden kaynaklanıyor olabilir" dedi

"Fındık tekniği" dünya literatüründe

30 Nisan 2024 at 09:36
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi Göğüs Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Göktürk Fındık, lokal ileri akciğer kanseri ameliyatlarında "Fındık tekniği" yöntemini ilk kez dünya tıp literatürüne kazandırdı

5.5 yıl dayandı mücadele etti! Esila'yı kaybettik!

30 Nisan 2024 at 07:49
Ankara'da, kalp yetmezliği nedeniyle tedavi gören ve 5.5 yıllık bekleyişin ardından önceki gün kalp nakli olan 16 yaşındaki Esila Tüfekçi, dün sabah saatlerinde doktorların tüm müdahalesine rağmen yaşamını yitirdi. Esila, geçen yıl hastanede yatarken çizdiği resimle organ bağışına dikkat çekmişti

Unutkanlık için hangi doktora gidilir? Devlet hastanesinde hangi bölüme nasıl randevu alınır?

30 Nisan 2024 at 00:15
Günümüzde birçok kişinin yaşadığı sorunlardan biri olarak karşımıza çıkan unutkanlık, farklı sorunlar nedeni ile kendini gösterebilir. Bazen basit nedenlere dayansa da bu hastalığın tanısının konması için uzmanlara başvurulması gerekir. İnsanların stres seviyelerinin yüksek olması, yoğun bir iş temposu içerisinde olması ya da asosyal bir yaşam tarzına sahip olması ve hareketsiz günler geçirmesi unutkanlığa neden olan önemli etmenler arasında yer alır. Unutkanlık sorunu yaşayan kişiler bir süre sonra psikolojik açıdan kendilerini kötü hissetmeye başlar. Genel olarak nörolojik ya da psikolojik sorunlardan kaynaklanan bu hastalık, farklı sağlık sorunlarının habercisi de olabilir. Unutkanlık sorunu ile karşı karşıya kalan kişiler, günlük işlerini yaparken bir hayli zorluk yaşayabilir. Yapılması gereken işlerin unutulması, verilen sözlerin hatırlanmaması, aranması gereken kişilerin aranmaması ya da herkesin sık sık yaşadığı bir eşyanın nereye konulduğunun hatırlanmaması kişileri fazlası ile yoran bir durumdur. Peki bunun önüne nasıl geçilir? Bu yazımızda unutkanlık belirtilerinin neler olduğu, tedavi yöntemleri ve hangi uzman hekimlere başvurulması gerektiğini sizler için derledik. UNUTKANLIK HASTALIĞI NEDİR?Genel olarak unutkanlık hastalığının sadece yaşlı bireylerde meydana geldiği düşünülür. Ancak bu tespit pek de doğru değildir. Her yaştan kişi farklı nedenlere bağlı olmak üzere unutkanlık hastalığına sahip olabilir. Bu da yaşlı bireyler kadar genç bireylerin de bu hastalığı geçirme ihtimalinin olduğunu gösterir. Bazı durumlarda yeteri kadar vitamin ve mineral takviyesinin sağlanmaması unutkanlık sorunlarına neden olur. Aynı zamanda hormon yetersizlikleri de yine bu hastalığa neden olabilir. Öte yandan ilerleyen yaşlarda meydana gelen ve nörolojik hastalıklar arasında yer alan Alzheimer ve demansta yine unutkanlığa neden olur. Unutkanlığın meydana gelme riskinin en aza indirilmesi için hafızanın kısa süreli bellek ve uzun süreli bellek olarak ikiye ayrıldığının bilinmesi gerekir. Kısa süreli bellek en fazla altı ila dokuz adet bilgiyi depolar. Uzun süreli bellekte yer alan bilgiler ise daha fazla ve daha eski tarihlere dayanır. UNUTKANLIK HASTALIĞININ BELİRTİLERİ NELERDİR?Farklı nedenlere bağlı olarak meydana gelebilen bu hastalık, farklı semptomlar ile kendini belli edebilir. Farklı zaman dilimlerinin unutulmasına neden olan bu hastalığın en yayın belirtileri ise şunlardır; Günlük yaşamdaki rutin aktivitelerin ya da yapılacak olan işlerin unutulmasıDaha önce izlenmiş bir filmin, okunmuş bir kitabın, düşüncelerin ya da bir başkası ile yapılmış olan sohbetin unutulmasıİş hayatında yapılması gerekenlerin unutulması ve aksatılmasıÖnceden birçok kez gidilmiş bir adresin unutulmasıBasit seçimlerde dahi kararsızlık yaşama ya da karar verme konusunda zorlanmaNormalde ilgi çekici gelen şeylere karşı olan ilginin kaybedilmesiHissizlikYoğun depresyonAnksiyete ve sinirlilik haliUNUTKANLIĞA NEDEN OLAN ETMENLER NELERDİR?Unutkanlık, bellekte depolanan bilgilerin hatırlanmadığı zamanlarda ortaya çıkan uzun ya da kısa süreli bir durumdur. Unutkanlığa neden olan fizyolojik ya da psikolojik nedenler arasında en sık karşılaşılanlar şu şekilde sıralanabilir; Tiroid hastalıklarıUykusuzlukVitamin ve mineral eksikliğiDehidrasyonİlaçların yan etkisiAlkol tüketimiStres ve kaygı seviyesinin yüksek olmasıDepresyonBeyindeki tümörleri, kan pıhtıları ya da enfeksiyonlarDüşme ya da kaza nedeni ile beyin sarsıntısı geçirilmesiYaşa bağlı hafıza değişiklikleriUNUTKANLIK İÇİN HANGİ DOKTORA GİDİLİR?Günlük yaşamda bir şeyleri unutmaya başladığını fark edenlerin kesin tanı konulması için en kısa sürede nöroloji bölümünden randevu alması gerekir. Yapılan muayene sonucuna göre nöroloji uzmanlarının belirlediği tedavi sürecine uyulması ve gerekli aktivitelerin yapılmasına özen gösterilmelidir. Unutkanlık sorunu yaşamamak ve hafızanın güçlenmesine destek olmak için bulmaca çözmek tercih edilebilir. Bunun yanı sıra örgü örmek gibi beynin çalışmasını sağlayacak farklı hobiler edinerek de hafızanın daha güçlü bir hale gelmesi sağlanabilir.

Köfte Besin Değeri: Köfte Kaç Kalori?

30 Nisan 2024 at 02:37
Tek başına ya da pek çok yemeğin yanında tüketilen en lezzetli et türleri içerisinde köfte gelmektedir. Genel çerçevede başta kıyma olmak üzere baharat, yumurta, soğan, ekmek kırıntıları gibi birçok malzemenin karışımı ile birlikte hazırlanan bir besin kaynağı türüdür. Elbette bunun dışında içerisinde birçok farklı madde kişisel isteğe bağlı olarak eklenebilir.
❌
❌